FBE- Endüstri Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Sustainable Development Goal "Goal 9: Industry, Innovation and Infrastructure" ile FBE- Endüstri Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAcil durumlarda yaya tahliyesi için grup davranışı içeren sosyal kuvvet modeli önerisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-12-18) Turgut, Yakup ; Bozdağ, Cafer Erhan ; 507151130 ; Endüstri MühendisliğiGüvenlik insanların temel ihtiyaçlarından birisidir. Öte yandan yangın, terör saldırısı ve doğal felaket gibi durumlar insanların ve diğer canlıların can ve mal güvenliği için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu tür felaketlerle yaşamımız boyunca çok sık karşılaşmamıza rağmen, karşılaşmamız durumunda hazırlıksız yakalanmamıza bağlı olarak çok dramatik sonuçlarla karşılaşabiliriz. Bu felaketlerden çoğu zaman kaçınmak mümkün olmadığından dolayı, karşılaşmamız anında olabileceklere karşı alınabilecek önlemler kayıpları en aza indirmek açısından faydalı olacaktır. Acil durumlardaki kayıpları en aza indirebilmek için etkili tahliye planlarına ihtiyaç vardır. Deneysel çalışmalar ve bilgisayar destekli analizler bu planların oluşturulmasında uygun yöntemler olarak görülmektedir. Matematiksel denklemler, bazı fizik teorileri ve simülasyon modelleri tahliye planlamasında bilgisayar destekli analizin temelini oluşturmaktadır. Acil durumdaki yaya davranışlarının modellenmesi yeni bina tasarımından robot planlama ve kontrolü gibi birçok farklı alanda önemli bir yere sahiptir. Trafik ve yapı mühendisleri, yaya trafiği planlamacıları ve tahliye planlamacıları en etkili tahliye ve yaya akışını sağlamak amacıyla bu modelleri yaptıkları yapıların tasarımı aşamasında bir girdi olarak kullanabilir. Yaya dinamiklerinin modellemesinde kullanılan modellere son yıllarda olan ilgi artmaktadır. Çünkü bu modeller yaya davranışlarının tahmin edilmesinde ve tahliye bölgelerinin tasarımında kritik bir role sahiptir. Bu modeller literatürde farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır. En yaygın olarak kullanılan sınıflandırmalar Mikroskopik-Makroskopik, Sürekli-Kesikli, Deterministik-Stokastik şeklindedir. Bu çalışma içerisinde ise modeller Mikroskopik-Mezoskopik-Makroskopik şeklinde sınıflandırılmıştır. Çalışma içerisinde bu üç temel başlık altında toplanan modelleri incelediğimiz zaman, hesaplama zamanı ve sağlanan detay seviyesi noktalarında farklılıklar olduğu görülmektedir. Mikroskopik modeller daha fazla hesaplama zamanına ihtiyaç duyarken, daha detaylı ve daha gerçekçi yaya davranışları ortaya çıkardığı görülmektedir. Makroskopik modeller ise mikroskopik modellerin tam tersi daha az hesaplama zamanı ve daha az detaya sahip modeller ortaya koymaktadır. Mezoskopik modeller ise iki yaklaşımın hibrid hali olarak göze çarpmaktadır. Literatürde kullanılan modellere baktığımız zaman Mikroskopik modeller içerisinde yer alan Ajan Temelli modelleme yaklaşımının daha yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Ajan temelli benzetim bireylerin otonom ve birbirleriyle etkileşim kurabilen ajanlar olarak tanımlandığı modellerdir. Ajanlar sahip oldukları kurallar doğrultusunda bilgi alma, alınan bilgiyi işleme, değişen ortama uyum sağlama ve karar verme yeteneğine sahip otonom bireylerdir Ajan temelli modelleme ve simülasyon kesikli olay simülasyonu ve nesneye yönelik programlama yönteminden faydalanarak kompleks uyarlanabilir sistemleri yönetir. Yaya davranışlarının modellenmesinde kullanılan mikroskopik modellerden biri Sosyal Kuvvet Modelidir. SKM yayaların hareketlerinin belirli kuvvetlerin etkisi altında ortaya çıktığını ileri süren, Newton'un ikinci hareket yasasına dayanan matematiksel bir modeldir. Modelin bu ismin almasının sebebi yayaların hareketlerinin ortaya çıkmasında etkili olan içsel motivasyonları birer kuvvet olarak düşünmesidir. Modelin bazı eksik yanları olmasına rağmen, yaya davranışlarının modellenmesinde literatürde çok önemli bir yere sahiptir. %Acil durumdaki yaya hareketlerinin yalnızca birer robot, ya da fiziksel paçacık şeklinde modellendiği modeller her zaman için eksik kalacaktır. Çünkü psikolojik, sosyolojik, eğitim vb., faktörler yayaların sergilediği davranışları etkilemektedir. Ayrıca yayalar çevresiyle etkileşim kuran sosyal varlıklardır. Bu tez çalışmasında acil durumda kaçan yaya gruplarını modellemek amacıyla matematiksel bir model oluşturulmuş ve AnyLogic yazılımı kullanılarak modelin implementasyonu sağlanmıştır. Önerilen model Helbing'in temel SKM dayanmakta olup, model üzerinde grup davranışı doğrultusunda bazı değişiklikler yapılmıştır. Temel modele, modelin eksikleri ve grup davranışı doğrultusunda bazı yeni kuvvetler eklenmiştir. Ajan temelli modelleme yaklaşımı kullanılmış ve yayalar belirli kuvvetlerin etkisi altında hareket eden ajanlar olarak modellenmiştir. Yayaların belirli bir t anındaki yeni konumlarının ve hızlarının elde edilmesinde Euler nümerik yönteminden faydalanılmıştır. Önerilen model iki boyutlu düzlemde sürekli iken, adi diferansiyel denklemin çözümünde kullanılan Eüler nümerik yaklaşımdan dolayı zaman kesiklidir. Yayalar gruplara bölünmüş ve gruplar halinde hareket etmeleri sağlanmıştır. Yaya grupları oluşturulurken Sosyal uzaklık teorisi ve K-Means kümeleme algoritmasından faydalanılmıştır. Yaya yoğunluğunun 0.125 den küçük olduğu durumlarda yayalar sosyal uzaklık teorisine göre gruplandırılırken yaya yoğunluğunun daha büyük olduğu durumlarda K-means kümeleme algoritmasından faydalanılmıştır. Yayaların birarada hareket etmelerini sağlamak amacıyla Boids algoritmasından esinlenilmiş ve grup içerisinde yer alan yayaların algılanan kütle merkezleri hesaplanarak ve bu kütle merkezinden grup üyelerine hayali bir grup kuvveti uygulanarak grup üyelerinin birbirlerine yakın hareket etmeleri sağlanmıştır. Ayrıca grup davranışının bir alt türü olan lideri takip etme davranışını da incelemek amacıyla her bir grup içerisinde bir lider olma durumunu incelenmiş, lider çekici kuvveti sosyal kuvvet modeline eklenmiştir. Ayrıca liderin hedefe doğru gidişinin engellenmemesi amacıyla lider itici kuvveti de eklenmiştir. Önerilen modelin etkinliğini ortaya koymak amacıyla simülasyon deneyleri yapılmıştır. Yaya sayısı, çıkış sayısı, çıkışın genişliği, engellerin varlığı, konumu, grup sayısı ve lider sayısı gibi farklı senaryolar test edilmiş ve tüm senaryolar için tahliye süreleri elde edilmiştir. Her bir deney için 100 koşum yapılmış ve yapılan koşumların ortalaması alınarak tahliye süreleri elde edilmiştir. Modelin doğrulanmasını sağlamak amacıyla önerilen model literatürde yer alan çalışmalar ile karşılaştırılmış ve çalışmalara benzer sonuçlar verdiği görülmüştür. Daha sonra ise modelin acil durumlarda meydana gelen yaya olgularını meydana getirme durumu incelenmiş ve bu durumların birçoğunu ortaya koyduğu gözlemlenmiştir.
-
ÖgeAkıllı çok ölçütlü yasal takip avukatlık ofisi performans yönetimi sistemi(Fen Bilimleri Enstitüsü , 2020-06) Uruç, Erdinç ; Onar, Sezi Çevik ; 642735 ; Endüstri Mühendisliği Anabilim DalıYapılan tez kapsamında, zamanında ödenmeyen borçlar için firmaların birlikte çalıştığı yasal takip süreçlerini yürüten avukatlık ofislerinin performanslarının ölçülmesi için bir model geliştirilmiştir. Model geliştirilirken analitik hiyerarşi süreci ve bulanık analitik hiyerarşi temel alınarak iki farklı yöntem ile hesaplama yapılmıştır. Hesaplamaları yapmak üzere Java dili kullanılarak bir yazılım uygulaması geliştirilmiştir. Yazılım uygulaması, hem AHP(Analitik Hiyerarşi Prosesi) hem de BAHP(Bulanık Analitik Hiyerarşi Prosesi) için firmaların performanslarını hesaplamakta ve hesaplama sonucunda avukatlık ofislerini performans puanına göre sıralamaktadır. Günümüzde ödenmeyen borçların miktarı gün geçtikçe artmaktadır. Firmalar müşterilerine ürün ve hizmetlerini sunmakta ancak her zaman bunların karşılığında ödemelerini zamanında alamamaktadır. Bu durum firmaların nakit akışlarını, cirolarını, kredi puanlarını ve hatta marka değerlerini ciddi anlamda etkilemektedir. Bu nedenle firmalar ödenmeyen borçların tahsilatı konusuna büyük önem vermektedirler.
-
ÖgeAr-Ge projelerinin ticarileştirilmesindeki bariyerlerin bulanık bilişsel haritalama ile ele alınması: Beyaz eşya sektöründe bir uygulama(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Hussi, Merve ; Asan, Umut ; 636934 ; Endüstri Mühendisliği Ana Bilim DalıBu çalışmada, beyaz eşya sektöründeki Ar-Ge projelerinin ticarileştirilme başarısızlığının uzun vadede önüne geçebilmek için hangi bariyerlere odaklanılması gerektiğinin ortaya konması hedeflenmiştir. Geliştirilen teknolojilerin ticarileşme başarısı günümüzün dinamik ve rekabetçi pazar ortamında hayatta kalabilmek için önemlidir. Sürekli yeni çıkan teknolojiler, değişen müşteri ihtiyaçları ve trendler nedeniyle firmaların bu dinamik yapıya ayak uydurması gerekmektedir. Yeni bir ürünü veya özelliği pazara ilk sunan olmak marka değeri ve rekabet avantajı açısından büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla rekabet avantajı kazanmak, karını arttırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak açısından ticarileştirmeye verilen önem yüksek düzeyde olmalıdır. Bu nedenle de bu çalışmada, Ar-Ge projelerinin ticarileştirilememesinde etkili olan bariyerler belirlenerek uzun vadede ticarileştirme başarısızlığının minimuma indirilmesine katkı sağlanması hedeflenmiştir. Çalışma kapsamında ilk olarak detaylı bir literatür taraması yapılmıştır. Ticarileştirmeyi çeşitli alanlarda ele almış birçok çalışma incelenmiştir. Yapılan çalışmalarda hangi yöntemlerin kullanıldığı, hangi başarı/başarısızlık faktörleri ve bariyerlerin ele alındığı, çalışmaların amaç ve bulguları detaylı olarak incelenmiştir. Literatüre bakıldığında çoğunlukla teknolojinin ticarileştirilmesi adı altında çalışmalar yapılmış olup bunun yanında Ar-Ge projelerinin ticarileştirilmesi, üniversite araştırmalarının ticarileştirilmesi başlığı altında yapılan çalışmalar da mevcuttur. Literatürlerde yakıt hücresi teknolojilerinin ticarileştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynakları teknolojilerinin ticarileştirilmesi gibi özel olarak odaklanılan sektörler de vardır. Literatüre bakıldığında ticarileştirme üzerine yapılan çalışmaların çoğunluğunda yapısal eşitlik modellemesi, lojistik regresyon analizi, vaka analizi gibi yöntemlerin kullanıldığı görülmüştür. Bu yöntemler kullanılırken bazıları ticarileştirmeyi etkileyen başarı faktörlerine odaklanmış bazıları başarısızlık faktörlerine odaklanmış ve bunları bariyer olarak da adlandırmıştır. Bu çalışmada, literatürde kullanılmış yöntemlerden farklı olarak kısıtlayıcı varsayımları olmayan, etkin karar vermeyi destekleyen ve ticarileştirme alanında daha önce hiç uygulanmamış olan bulanık bilişsel haritalama yöntemi kullanılmaya karar verilmiştir. Ar-Ge projelerinin ticarileştirilmesindeki bariyerlerin belirlenmesi probleminin yapılandırılıp analiz edilebilmesi için kullanılan bu yöntemin bir üstünlüğü, bu karmaşık problemin bileşenleri arasındaki nedensel ilişkiler üzerinden sistemin davranışını dinamik olarak modelleyebiliyor olmasıdır.Aynı zamanda BBH ile karmaşık ilişki ağları görselleştirilerek problemin daha etkin bir incelemesi yapılabilmektedir. Fakat Ar-Ge doğası gereği belirsizlik içerdiğinden ve değişkenlik gösterdiğinden sonuçların da başlangıç koşullarına duyarlı olması ve değişkenlik göstermesi açısından klasik bilişsel haritalama metodu yerine literatürde yeni önerilen başlangıç koşullarına duyarlı bulanık bilişsel haritalama kullanılmıştır
-
ÖgeBir buzdolabı işletmesinin montaj hattı dengelemesinde süreç madenciliği yaklaşımının kullanılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Kısakaya, İsmail Samet ; Ceylan, Cemil ; 635028 ; Endüstri Mühendisliği Anabilim DalArtan rekabet ortamında endüstriyel işletmeler kaliteden ödün vermeden, maliyet azaltarak, verimlilik artışları sağlayarak, pazar paylarını arttırarak karlılıklarını arttırmayı hedeflemektedirler. Bunun tabiki de bir çok yöntemi bulunmaktadır. En önemli yöntemlerinden biri de özellikle üretim tesislerinin montaj hatlarında dengeleme çalışmalarının yapılmasıdır. Üretim en temel anlamda, toplumun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ekonomik bir değeri olan herhangi bir ürün veya hizmetin oluşturulması ve topluma kazandırılması, bundan da katma değer sağlanmasının amaçlanmasıdır. Üretimin olduğu bir çok yerde montaj, montaj işleminin yapıldığı bir çok yerde de montaj hatlarının varlığından bahsedebiliriz. Montaj işlemini bir ürünün komponentlerini çeşitli prosesler sonucu bir araya getirerek o ürünün oluşturulması, montaj hattını ise bu ürünün komponentlerinin çeşitli proseslerden geçerek bir araya getirildiği yer şeklinde tanımlayabiliriz. Montaj hattının olduğu her yerde montaj hatlarının dengelenmesi ihtiyacı da endüstriyel şirketlerinin amaçları, hedefleri doğrultusunda zamanla ortaya çıkmaktadır. Montaj hatlarının dengelenmesi ile iş istasyonu sayısının minimize edilmesi ve/veya çevrim süresinin azaltılması amaçlanır. Bu amaç doğrultusunda işletmeler ve ürünler bazında çeşitli iyileştirme faaliyetleri hayata geçirilmektedir. Endüstriyel tesislerin karlılıklarının arttırılmasında uygulayabilecekleri bir diğer önemli yaklaşım ise süreç madenciliğidir. Süreç madenciliği bir çeşit veri analizi yöntemi olup ilgili ham veriyi kullanıp, bir bakıma görselleştirerek sürecin modelini oluşturmayı esas alır. Oluşturulan bu süreç modelini analiz ederek iyileştirmeye açık noktaları, bu iyileştirmelerin nasıl yapılabileceğini ve etki boyutunun ne olduğunu anlayabilmemize olanak sağlar. Bu sayede endüstriyel işletmeler amaçladıkları karlılık seviyelerine ulaşabilirler. Literatürde montaj hatlarının dengelenmesi ile süreç madenciliği ayrı ayrı bir çok kez geçmelerine rağmen bir arada neredeyse ele alınmamaktadırlar. Bu tez çalışmasında bu iki kavram beraber ele alınarak sonuçları değerlendirildikten sonra birbirleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu tez çalışmasında öncelikli olarak montaj hatlarında dengeleme ve süreç madenciliği kavramları üzerinde duruldu ve literatürdeki kullanım alanları incelendi ve detaylandırıldı. Arçelik Eskişehir buzdolabı işletmesi üretim hattı 4'te iki ayrı uygulama gerçekleştirildi. İlk olarak süreç madenciliği uygulaması gerçekleştirildi. Süreç madenciliği uygulamasında ProM 6.9 süreç madenciliği aracı kullanılmıştır. ProM aracı ile süreç madenciliğinin üç türünün uygulaması gerçekleştirildi. Süreç keşfi adımında dört farklı madencilik algoritması uygulanarak bu madencilik algoritmalarının süreç modelleri oluşturuldu. Daha sonra süreç uyum kontrolü adımında dört farklı madencilik algoritması için oluşturulan süreç modellerinin kalite kriterleri mukayese edildi, tümevarımsal madencilik algoritması ile oluşturulan süreç modelinin gerçek veriyi en iyi temsil eden model olduğu sonucuna varıldı. Süreç madenciliği uygulamasının son adımı olan süreç iyileştirme adımında ise dar boğaz olan istasyonlar belirlenerek sosyal ağ analizi gerçekleştirildi. Süreç madenciliği uygulamasının ardından montaj hattı dengeleme çalışması yapıldı. Hat dengelemede en uygun yöntem olarak sezgisel hat dengeleme methodlarından en yaygın kullanılanların başında gelen sıralı pozisyon ağırlığı methodu uygulandı. Sıralı pozisyon ağırlığı methodu ile montaj hattı dengelendiğinde mevcut duruma göre aynı çevrim süresi ile toplam iş istasyonu sayısı ve operator sayısı 45'ten 41'e düşerek %9'luk bir iyileşme gerçekleştirildi. Son olarak süreç madenciliği ve montaj hattı dengeleme çalışmalarının sonuçları bir arada değerlendirilerek elde edilen verimliliğin nasıl maksimize edilebileceği ile ilgili yol haritası oluşturuldu.
-
ÖgeOrtaokul öğrencilerinin e-öğrenme platformlarını kullanım niyetine etki eden faktörlerin teknoloji kabul modeli ile incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-07) Alpay, Esra ; Çalışır, Fethi ; 636882 ; Endüstri Mühendisliği Anabilim DalıTeknoloji ve internet her alanda olduğu gibi eğitim hususunda da hayatımızı etkilemiştir. Her türlü elektronik cihaz ve teknolojinin aracılığı ile gerçekleşen öğrenme faaliyeti elektronik öğrenme (e-öğrenme) olarak adlandırılmaktadır. Artan mobil cihazlar, sosyal medya, internet platformları, son aylarda dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci de dahil olmak üzere birçok neden e-öğrenme pazarının büyümesinde etkili olmuş ve olmaya da devam edecektir. Alanında uzmanlar ile öğrenme ihtiyacına sahip kişileri buluşturan e-öğrenme platformları ise tam da bu bağlamda önem kazanmış durumdadır. Dolayısıyla insanların bir teknolojinin nihai kullanıcısı olduğu bu gibi durumlarda, o teknolojinin benimsenmesi hayatımızda yer bulması açısından kritiktir. Çeşitli yaş grubundan çeşitli ilgi alanlarına ve öğrenme ihtiyaçlarına sahip insanların bu e-öğrenme platformlarını kullanma ve kullanmaya devam etme motivasyonlarını da çeşitli faktörler etkilemektedir. Bu sebeple bu konularda yapılan teknoloji kabul ve kullanımını irdeleyen çalışmalar da önem kazanmış durumdadır. Literatürde bu konuları kapsayan, çeşitli yaş gruplarına hitap eden çalışmalar olmasına karşın ortaokul öğrencileri özelinde çalışmalara fazla rastlanmamıştır. Ayrıca ülkemizde e-öğrenme platformlarının son yıllarda sıkça adı duyulmasına karşın bunların kabul ve kullanımını irdeleyen çalışmalara denk gelinmemiştir. Bu çalışmanın da ana amacı, ortaokul öğrencilerinin e-öğrenme platformlarının kullanım niyetine etki eden faktörleri ve bu faktörlerin birbirleriyle olan ilişkilerini anlamaktır. Bu amaçla bu çalışmada e-öğrenme platformu olarak, Youtube aracılığıyla ortaokul öğrencileri için liselere geçiş sınavlarına hazırlık videoları üreterek yola çıkan ve ülkemizde popülerliğe kavuşmuş çevrimiçi ders sağlayan e-öğrenme platformu olan Tonguç Akademi seçilmiştir.