FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Sustainable Development Goal "Goal 11: Sustainable Cities and Communities" ile FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeDelikli bir kent olarak İstanbul'a bakmak: Kentin müphem alanlarına dair bir araştırma(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Karadaban, Merve ; Erkök, Fatma ; 637988 ; Mimarlık Anabilim Dalı19. yüzyıla kadar kent 'merkez' odağında tanımlanmış ve büyümesi de bu merkezin sınırları içerisinde dikkati çekmiş bir olgu olarak bulunmaktadır. Ancak Endüstri Devrimi sonrasında artan kentsel nüfus ve konutlandırma ihtiyacı kentin merkez odaklı gelişiminden çıkıp yeni merkezler yaratmasına ve olduğundan çok daha büyük bir ivmeyle genişlemesine sebep olmuştur. 'Büyüme' odağındaki kent 20. yüzyıl boyunca kentsel sınırların aşımı ile kentin hem süregelmiş hem de yeni ortaya çıkan sorunlarına çözümler bulmaya çalışmıştır. Bu yeni çıkan sorunlardan ya da durumlardan biri de bazı kent parçalarının büyümek ya da kümeleşmek yerine çözülme, işlevsizleşme, terk edilme, sahipsizleşme, boşalma ya da boş kalma gibi eğilimleri olarak tanımlanabilmektedir. Bir yandan kentin sınırlarını aşan sürekli bir büyüme gözlemlenirken öbür taraftan ise kent içerisinde bazı alanların âtıl hale gelmesinden bahsedilebilir ve bu durum büyüyen bir kentte oluşan 'delikler' olarak nitelendirilebilir. Bu anlamda kent yeni bir terim ile değerlendirilebilmektedir: 'Delikli kent (the perforated city)'. Delikli kent kapitalist şehrin çelişkisinin bir tezahürü olarak tanımlanabilmektedir. Delikli kentte, çeperlerde bulunan kırsal alanlar kent içerisine dahil edilirken, kent içerisinde bulunan arazilerin genelde öngörülmeden çözülmesi ve bu çözülen alanların çoğu zaman kırsal bir görünüme dönüşmesi ile karşılaşılmaktadır. Bu alanlar bir anlamda kır ile kent arasındaki çizgilerin muğlaklaşması ve birbirine dönüşmeye başlaması, ama asla bir kıra ya da kente dönüşmemesi olarak tanımlanabilmektedir. Bu dönüşümler kır ile kent aralığında yeni bir alanın tarifini oluşturmakta ve 'aramekan (in-between space)' olarak belirtilmektedir. Çözülme, işlevsizleşme, terk edilme, sahipsizleşme, boşalma, boş kalma eğilimindeki kent içerisindeki kırsal görünüme bürünmüş ara mekanların, kent içerisinde yarattıkları paradoks, yani kentin kendisine bir çelişki durumu olarak varlığının değerlendirilmesi büyük bir önem arz etmektedir. Bu önem kentin ekonomik, politik, sosyal ilişkilerindeki çatışmaların mekansal ürünleri olmalarından kaynaklanmaktadır. Terk edilmiş fabrikalar, gazhaneler, su depoları, limanlar, antrepolar, şantiyeler, köprüler, tüneller, okullar, hastaneler, askeri bölgeler vs. yakın geçmişin bugüne taşınan kalıntıları 'tanıdık' ile 'garip' arasındaki durumları ile 'karşı-mekân' ya da 'öteki mekân' (Foucault, 2016; Barron, 2014) olarak ele alınabilmektedir. Bahsedilen alanlar bir anlamda kentsel mekanların tersine çevrilmiş hallerini oluşturmaktadır. Kent sürekli olarak bazı mekansal ve davranışsal kodları önümüze sunmaktadır: hız, kontrol, düzen, program, faaliyet...
-
ÖgeKüçük hacimlerde durağan dalgaların (modların) oda geometrisi ve oda oranları ile ilişkisinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Sefer, İlkay ; Yılmaz, Sevtap ; 636920 ; Mimarlık Anabilim DalıMimari tasarımda oda oranları 20'inci yüzyılın ikinci yarısından itibaren tasarımın iyi ve kötü olarak nitelendirilmesine yönelik olarak tartışılmaya başlandı. Platon, Pisagor, Euclid gibi filozofların doğada bulunan oranlara ilişkin matematiksel yaklaşımları, bu tartışmanın epey öncesinde başlamıştır. Matematiksel oranların mimari tasarıma uygulanması bu düşünceler ışığında önemli bir konu haline geldi. Rönesans dönemi boyunca sanat üretiminde kullanılan altın oran, Fibonacci serisi ile tanımlanan matematiksel oranlar; doğanın düzeni ve kanunu olan karşılıklı anlaşma ve uyum olarak ifade edilir. Sanatta güzellik kavramı yalın olarak optik bir olayı değil, daha derin bir anlamı (karşılıklı anlaşma ve uyum) ifade eder. Modern mimari, Rönesans dönemi mimari anlayışından farklı olarak, mekânın sade, yalın ve net olarak üretir. Mekânın yüzeyleri, köşeleri, tavan, duvar, döşeme ve mobilya tasarımı net yüzeyler ile kurgulanır. Bu form değişimi sesin mekândaki davranışlarını da değiştirir. Sesin yayılmasını sağlayacak yüzeyler bu tasarım anlayışında yoktur. Bu durum özellikle küçük hacimlerde oda modlarını ortaya çıkarır. Bu çalışmada, küçük hacimlerde oldukça önemli bir olay olan oda modlarının, hacmin şekil ve boyut özellikleri ile ilişkisi ve oda oranlarının modlar üzerindeki etkisi incelenmiştir. Çalışmanın birinci bölümü, mimaride kullanılan oda oranlarını inceler. İkinci bölüm, küçük oda tanımını ve küçük odaların akustik parametrelerini ayrıntılı olarak ele alır. Üçüncü bölüm, literatür araştırması sonucunda belirlenen çalışma matrisinin bilgisayar ortamında benzetiminin yapılmasıdır. Elde edilen sonuçlar üzerinden, modal karakteristiği en kötü olan hacim çalışmanın ikinci aşamasında incelenir. İkinci aşamada hacmin köşe ve yüzeylerine farklı şekil değişiklikleri uygulanarak modal karakteristiğindeki değişimler incelenmiştir. Yedi elemanlı matris (eşit hacimde yedi adet oda) üzerinde yapılan çalışma, birbirinin tam sayı katlarına sahip oranlı hacimlerin modal davranışlarının ve ses yayılımının akustik kusurlar içerdiğini gösterir. En kötü sonucu 1:1:1 oranlı küp hacim verir. En iyi sonucu ise 1:0.57:1.28 oranlı hacim verir. İkinci aşamada küp hacim, birim olarak kabul edilir. Hacmin köşe ve yüzeylerine uygulanan değişiklikler sonucunda modal karakteristiğin nasıl etkilendiği incelenmiştir. Çalışmanın iki aşamasında da yüzeylere malzeme bilgisi girilmez. Çalışma, tasarım sürecinin malzeme kararlarının verilmediği ilk aşamasında, şekil ve boyut özelliklerinin akustik kaliteye etkisini incelemeyi amaçlar. Yapılan çalışma sonucunda, hacme uygulanan köşe değişiklikleri olay modun dalga boyu ile ilişkili olarak etki gösterdiği görülmüştür. En etkin akustik durum, hacimde yüzey paralelliklerinin bozulduğu örnekte görülmektedir. Paralelliğin bozulması hacmin modal karakteristiği üzerinde olumlu sonuçlar verir.
-
ÖgeMimari tasarımda veri olarak kullanılmak üzere mimari çevrede doku analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Süzer, Cemil ; Şener, Hasan ; MimarlıkKentlerin tarihsel birikimleri sonucu oluşan kültürel, sos yal, ekonomik ve politik etkilerin görsel ifadesi "Kentsel dokularadır. Kentsel dokuların (Mimari çevrenin) analizine yönelik tekniklerin irdelenerek bileşik ve çok boyutlu bir analiz yöntemi oluşturmak tezin problem alanını oluşturmaktadır. Çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölümde; Doku kavramının tanımı ele alınmış ve irdelenmiştir. Ayrıca, dokunun ilişkili olduğu faktörler ile etkileşimi ve sonuçları ele alınmıştır. Bu etkenler; ışık-gölge ve doku birlikteli ği, renk ve doku etkileşimi, doku ve form ilişkileri olarak açıklanma ya çalışılmıştır. Dokunun, görsel algı ile ilişkisi nedeniyle insan ve psikolo ji, Geştalt kuramı, Öğrenme ve Algılama, Zihinsel Haritalar ve Çevre sel Anlam konuları irdelenmiştir. Bu bölümde ayrıca dokunun kullanım alanları incelenmiş ve özetienmeye çalışılmıştır. tkinci Bölümde; Mimari çevrede doku kavramı ele alınmış ve irdelenmiştir. Buna bağlı olarak, dokunun mimari çevrede; estetik bir gereksinme, fonksiyonel bir öğe ve algılamaya yardımcı bir etken olması açısından konuya yaklaşılmıştır. Öte yandan mimari çevreyi oluşturan görsel elemanlar, mimari çevre dokusunun algı alanları ve düzeyleri, mimari çevre doku sunun oluşum süreçleri ve doku analiz teknikleri ortaya konmuştur. Üçüncü bölümde; Tasarım süreci adımları ile mimari çevre dokusunun etkileşimi ele alınmıştır. Ayrıca tasarlama süreci problem leri, kentsel mekân tasarım teorileri, Kent-Mimarlık-Doku ilişkisi ile mimar doku etkileşimi mimari-kentsel çevrede dokunun yerini ortaya koymak açısından ele alınmıştır. Dördüncü bölümde; Mimari çevrede tasarımcıya veri sağla yacak bir analiz yöntemi önerilmiş ve sözkonusu yöntem Galata Bölge sinde uygulanmaya çalışılmıştır. Uygulama sonunda elde edilen analiz sonuçları görsel matrislerde kullanılmıştır. Beşinci bölümde; tezin sonuçları açıklanmaya çalışılmış ve mimari çevre dokusu üzerine elde edilen bulgular sunulmuştur.
-
ÖgeTopoğrafyanın anlatısı, anlatının topoğrafyası(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Eflatun, Merve ; Uz, Funda ; 637208 ; Mimarlık Ana Bilim DalıBu tezin amacı topoğrafya ve anlatı kavramlarını edebiyat ve mimarlık disiplinleri üzerinden düşünmek, aynı zamanda kentin topoğrafya ile kurduğu anlatıların imkanlarını çoğaltmaktır. Tez bu kapsamda iki anahtar kelimeye yaslanır: Topoğrafya ve anlatı. Tezi temel olarak topoğrafyanın, güncel dünya düzeni içerisinde, mimarlığın/kentin anlatısı ile edebiyatın anlatısı arasında hangi değişken durumları ürettiği sorusu şekillendirir. Bu anlamda, öncelikli olarak, hem edebiyat hem de mimarlık üzerinden topoğrafya ve anlatıya iki ayrı bakış ortaya konmuştur. Bunlar "Topoğrafyanın Anlatısı" ve "Anlatının Topoğrafyası" olarak isimlendirilmiş iki bölümdür. "Topoğrafyanın Anlatısı" başlığı anlatı kavramına, kentin topoğrafyaya ilişkin anlatısının nasıl kurulduğuna, modern öncesinden postmodernleşen döneme nasıl bir değişim geçirdiğine değinir. "Anlatının Topoğrafyası" ise edebiyatta topoğrafya mimarlık ilişkisinin günümüze doğru hangi nasıl dinamiklerle şekillendiğini ve edebiyatın kendi imkanlarının bu şekillenmeye nasıl etkilerde bulunduğunu tartışmaktadır. Tezde edebiyat ile mimarlığın değişken konumlanışı ise "aralık" olarak ifade edilmiştir. Buna sebep olarak, edebiyatın yaşadığımız dünyadan bir şeyleri çıkarıp üretmesi; aynı durumun mimarlık açısından da gerçekleşmesinin kaçınılmaz olması gösterilebilir. Ek olarak kurmaca anlatısının bir durum üstünde anlamları çoğalttığını ve kente, mimarlığa olan bakışımızın imkanlarını genişlettiği düşünülebilir. Edebiyat ve mimarlık belirli araçları paylaşmakta ancak ortaklaştırmamaktadır. Bundan ötürü "kesit", "kesişim" gibi ifadeler üzerinden bakmaktansa "aralık" gibi her tür boyutu tarifleyen bir kelime üzerinden düşünmenin potansiyelleri görmek için daha uygun bir zemin oluşturduğu düşünülmüştür. "Aralık" denilen soyut durumu somutlaştırmak ve gözlemleyebilmek adına; onu mimarlık ve edebiyat üzerinde, birbirine karşılık gelen kelimelere veya terimlere ayırmanın aralığı anlamayı kolaylaştıracağı düşünülmüştür. Tezde "aralığı" bu bağlamda incelemek için düşünülen imkan ise deneysel bir leksikondur. Oluşturulmaya çalışılan leksikonu, İstanbul'un kayda değer topoğrafik ögelerine yönelik, "Topoğrafyanın Anlatısı" ve "Anlatının Topoğrafyası" bölümlerindeki değerlendirmelere dayanarak ve İstanbul'un çeşitli topografik ögelerine odaklanarak devam ettirilen, iki yüzü olan bir leksikon olarak düşünebiliriz. İstanbul'un farklı topoğrafik yapıları ve kentsel dinamikleri barındırması dolayısıyla, zengin bir anlatı sahası oluşturmaktadır. Tezde çalışma alanı olarak İstanbul topoğrafyasının seçim sebebi bu şekilde cevap bulabilir. Böyle bir leksikonu İstanbul kentine, topoğrafyasına yönelik anlam aralıklarını açan bir girişim olarak ele almak da mümkündür.
-
ÖgeTürkiye'deki yapım projelerinde anlaşmazlıklara neden olan faktörlerin analizi( 2020-06) Temiz, Esra ; Çakmak, Fatma Pınar ; 633307 ; Mimarlık Anabilim DalıThe complexity of the construction projects and involvement of the thousands of details require many different participants from various disciplines to work together in the construction project process. This multidisciplinary nature of construction projects makes disputes inevitable. The increasing complexity and size of the construction projects increases the probability of disputes that may arise at any stage of the project life cycle. The aim of the construction projects is to complete the project at the targeted time, budget and quality. Disputes that arise during the project are one of the main factors that prevent a construction project from completing successfully. A dispute can be said to exist when a claim is made by one party is rejected by the other party and that rejection is not accepted. In other words, disputes are unresolved claims and they require resolution. Disputes cause time and cost overruns and are cited as the source of possible negative relationships. It is of great importance to understand the nature of the factors causing disputes, which can negatively affect the relationships and prevent completion of projects successfully. For this reason, determining these factors and taking precautions against them will protect the project participants from many losses. In this context, this thesis aims to determine the factors that cause disputes in construction projects in Turkey; reveal the main dispute categories and sub-categories and analyze the importance of each category/subcategory and to make recommendations for the most important ones. Thus, it is aimed to prevent situations that will adversely affect the project and project participants by pre-determining the problems that may arise in the process and cause disputes.
-
ÖgeYeldeğirmeni Semti kent peyzajının üç boyutlu morfolojisinin incelenmesi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Mutlu, Naime Dilge ; Gürer, Tan Kamil ; 637325 ; Mimarlık Ana Bilim DalıTarihi geçmişe ve kendine özgü bir kimliğe sahip kentler, hızlı kentleşme, sosyo-ekonomik ve politik yapı gibi birçok değişkene bağlı olarak tarih boyunca sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Değişimlerin iyi anlaşılması, incelenen kent dokularında geleceğe yönelik çalışmalar için analiz niteliği taşımaktadır. Kentlerin değişimine neden olan faktörlerin ve değişimlerin mekânsal yapıdaki sonuçlarının açığa çıkarılması, kentsel peyzajın sürdürülebilirliği için önem kazanmakta; analiz yöntemi, kent formunu yönetmede güçlü bir araç sağlamaktadır. Tarihsel süreç içerisinde, özellikle kentsel dokuda yoğunluğun artmasına neden olan faktörler; kent kimliğinin ve kent morfolojisinin üç boyutlu yapısında değişimlere neden olarak kent peyzajının dönüşümünü hızlandırmaktadır. Çalışma, kentsel mekânda üçüncü boyutun önemi üzerine hem kentin morfolojik yapısını hem de kent peyzajını yakından ilgilendirdiği için zaman içerisinde kentin kimliğinde yaratacağı nedenler açısından durmaktadır. Çalışma kapsamında, İstanbul'da apartmanlaşma dokusunun görüldüğü ilk bölgelerden biri olan ve tarihsel bir kimliğe sahip Kadıköy-Yeldeğirmeni semti, morfolojik değişimlerin ikinci ve üçüncü boyutta gözlemlenebileceği önemli bir semt olarak ele alınmaktadır.