LEE- Şehir ve Bölge Planlama-Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Sustainable Development Goal "Goal 9: Industry, Innovation and Infrastructure" ile LEE- Şehir ve Bölge Planlama-Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeKentsel yenileme alanlarında arazi değer artışlarının kamuya kazandırılması için yöntem önerisi: Fikirtepe örneği(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-02-11) Tarakçı, Sezen ; Şence Türk, Şevkiye ; 502122811 ; Şehir ve Bölge PlanlamaKentlerde, her geçen gün artan kentsel ihtiyaçları karşılayabilmek, mali kaynakların yetersizliği nedeniyle önemli bir konu haline gelmiştir. Bu nedenle, merkezi ve yerel yönetimler yeni mali kaynaklar oluşturma arayışlarına girmişlerdir. Arazinin değerinin kamu tarafından oluşturulduğu ve bu nedenle de yine kamu yararı için kullanılması gerektiği fikrinden yola çıkarak değer artışının kazanımına yönelik araçlar geliştirilmiştir. Değer artışının kamuya kazanımı, kamunun yaptığı kentsel yatırımdan ve plan kararlarından dolayı artan değerin kısmen veya tamamen kamu yararı için kullanılmasını ifade etmektedir. Diğer bir deyişle, mülk sahibinin bir etkisi olmadan, kamudan kaynaklı yatırım veya kararları içermektedir. Bu yöntem ile kentlerin ekonomik olarak sürdürülebilirliğinin sağlanması hedeflenmektedir. Planlama sistemleri esneklik ve kesinlik arasında ikilemde kalmaktadır. Her ülkenin sisteminde esneklik ve kesinlik bulunmakla birlikte dereceleri değişmektedir. Kesinlik özelliğinin ön planda olduğu sistemler düzenleyici planlama sistemleri olup, planlar yasal olarak bağlayıcı, kolay kolay değiştirilemeyen, kademelenmenin çerçevesinde hazırlanmaktadır. Esnekliğin ön planda olduğu ülkelerde ise takdire dayalı ve duruma göre karar verme yaklaşımı benimsenmiş olup, planlar yol gösterici nitelikte hazırlanmaktadır. Örneğin, İngiltere planlama sistemi takdire dayalı esnek özellikleri ile ön plana çıkarken, İspanya planlama sistemi kesinliğe dayalı bir sistemdir, Hollanda ise kesin planlama sistemi geleneğinden gelmekle birlikte son yıllarda esnek bir yaklaşımı benimsemiştir. Bu ülkelerde, uygulama yöntemleri farklı olsa da değer artışı kazanımında planlama anlaşmaları önemli bir araç olarak ön plana çıkmaktadır. Türkiye planlama sistemi ise teorik olarak kesinlik içermesine rağmen, uygulamada her geçen yıl esnek bir sisteme doğru ilerlemektedir. Türkiye'de değer artışının kamuya kazanımı için bazı araçlar bulunmaktadır. Bu araçların bir kısmı yasal kaynaklarda tanımlanırken, bir kısmı da plan ya da özel hukuk kuralları ile gerçekleşmektedir. 2000'li yıllardan itibaren kentsel yenileme uygulamalarının özellikle deprem riskinden dolayı hız kazanmasıyla, bu konuda yürürlüğe giren yasalarda artan bir esnekliğin şekillendiği görülmektedir. Kentsel yenileme uygulamaları, kentlerde önemli bir araç olmakla birlikte özellikle ekonomik yetersizlikler nedeniyle gerekli hız ve kapsamda yapılamamaktadır. Kentsel yenileme uygulamaları özellikle sosyal ve teknik altyapının yenilenmesinden dolayı önemli maliyetleri olan uygulamalar olup, bir taraftan da yeni plan kararlarının getirildiği alanlardır. Bu noktada, değer artışının kamuya kazanımı yaklaşımı, plan kararları ile artan değere karşılık olarak mülk sahiplerinin veya yüklenicilerin artan değeri kente katkı sunması yaklaşımı, kentsel yenileme alanlarında önemli olmaktadır. Türkiye'de kentsel yenileme uygulamalarını teşvik etmek için bir dizi politika, plan kararların ilave yapılaşma hakları getirilmekle birlikte değer artışının kamuya kazanımına ilişkin bütünleşik bir politika geliştirilmemiştir. Hatta imar mevzuatına eklenen değer artışı payından kentsel yenileme alanları da muaf tutulmuştur. Türkiye'de kentsel yenileme alanlarında, planlama sisteminin esnek veya kesin olmasına göre, değer artışı kazanımı araçlarını ve bu kazanımın aktörler arasındaki paylaşımının irdelendiği bu tez çalışmasında, Türkiye'de kentsel yenileme alanlarında artan değerin kamuya kazanımı için yöntem geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma için Fikirtepe kentsel yenileme alanı örneklem alan olarak seçilmiştir. Fikirtepe Kentsel Yenileme Alanındaki ilk planlama çalışmaları ıslah imar planlarıyla başlayıp, daha sonra, 2005 yılında Özel Proje Alanı ve 2013 yılında Riskli Alan ilan edilmesi ile devam etmiştir. Bu süreçten açıkça anlaşılacağı üzere, son on beş yıldır alanda düzenleyici planlama sisteminden uzak bir yaklaşım geliştirilmiştir. Fikirtepe kentsel yenileme alanında, esnekliğin ön planda olduğu takdire dayalı planlama yaklaşımı ile uygulama yapılmış olup, özellikle ilave yapılaşma hakları ile ön plana çıkmaktadır. Bu kapsamda değer artışının da yüksek olduğu bir kentsel yenileme uygulamasıdır. Ancak artan bu değerin kamuya kazanımı için sistemli bir politika geliştirilmeyip, plan notlarında getirilen hükümler ile değer artışının kamuya kazanımı hedeflenmiştir. Ancak, bu değer kazanımı yaklaşımı ile aktörler arasındaki dağılım irdelendiğinde değer artışının kamuya kazanımının, diğer aktörlere oranla az olduğu görülmektedir. Değer artışının kamuya kazanımını bir politika kapsamında yürütmek, günümüz kentlerinin ekonomisi ve özellikle kentsel yenileme uygulamalarının sürdürülebilirliğini sağlamak için önem arz etmektedir. Türkiye'de kentsel yenileme uygulamalarında gerek maliyetler, gerekse anlaşmalara ilişkin belirsizlikler uygulamaları olumsuz etkilemektedir. Türkiye'de kentsel yenileme uygulamalarının ekonomik olarak sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için kamuya değer kazanımını artırmak gerektiği hipoteziyle başlayan bu çalışmada, uluslararası deneyimler ile Türkiye'de yaşanan kentsel yenileme sorunları birleştirildiğinde kamu hukukunda tanımlanacak Planlama Anlaşmaları çözüm olarak ön plana çıkmaktadır. Çalışma bulguları, ülkemizde kentsel yenileme ile ilgili son yasal düzenleme olan 6306 sayılı kanuna göre yapılan uygulamalarda, kanundan gelen muafiyetler ve teşvikler ile ilave yapılaşma hakları birleştiğinde, belirlenen sürede tamamlanan projelerde, değer artışının büyük payının mülk sahiplerine kaldığını göstermektedir. Bu noktada, konut arz ve talebinin yüksek olduğu kentsel yenileme projeleri tamamlandığında, mülk sahiplerinden alınacak iyileştirme vergisi ile kentsel yenileme uygulamalarının sürdürülebilirliği sağlanabilecektir. Değer artışı kazanımı kavramına yönelik önerileri yaklaşımının, kentsel alanlarda çok daha geniş bir çerçevede, kentsel yenileme dışında bütün diğer müdahale biçimlerini de içerecek bir şekilde geliştirilmesi gerekmektedir. Ancak, bu tez çalışmasında, tez sınırları da dikkate alınarak, öneri yaklaşım geniş bir çerçeve yerine, mevcutta var olan planlama sistemi dikkate alınarak sadece kentsel yenileme alanlarına yönelik önerilmektedir. Özellikle, İstanbul gibi deprem riski ile karşı karşıya olan kentlerde, kentsel yenileme uygulamaları ile kenti depreme dayanıklı hale getirmek önemli olmaktadır. Kentsel yenileme projelerinin içerdiği yüksek maliyetler hesaplandığında, değer artışının kazanımı politikası gerçekleştirmeden devletin bu projeleri sürdürülebilir bir şekilde yapması mümkün gözükmemektedir. Kentsel yenileme uygulamalarının bütün kente, sürdürülebilir şekilde yapabilmesinin en önemli araçlarından biri, değer artışının kazanımını politikası oluşturulmasıdır.
-
ÖgeMeasuring regional innovation performance in turkey(Graduate School, 2022-12-23) Özen, Berna Sezen ; Baycan, Tüzin ; 502122803 ; Urban and Regional PlanningInnovation Systems is an effective tool for examining the national and regional economies and policy-making. Although there are some studies on regional innovation measurement for Turkey, there has not been any study found focusing on the transitions through different time periods at the NUTS-3 level. The purpose of the thesis is (i) to evaluate the general status of the innovation performance of Turkey in international and national scales, (ii) to focus mainly on measuring and mapping regional innovation performances in Turkey by providing a temporal dynamic analysis of transitions of the regions (at NUTS-3 level) from one state of innovative performance to another over time from 2000 to 2017 based on the EU-defined performance grouping as innovation leaders, strong innovators, moderate innovators and modest innovators, (iii) to demonstrate in which issues the similarities and/or differences of the innovation performances occur within the regions and at interregional levels, (iv) to determine the factors related to these innovation performances and (v) to create related policies and strategies for establishing and managing an effective innovation system. Focusing on the intellectual assets, Markov Chains and Shorrocks Trace indices have revealed that there are regional disparities (between (i) regions located in the east and west of the country, (ii) metropolitan and non-metropolitan regions, (iii) high-developed and relatively less-developed regions). Five different panel data models were performed to identify the determinants of the innovation performances of the innovation leaders. These econometric models revealed that different innovation indicators may differently affect the different types of intellectual assets.
-
ÖgeXIX. yüzyılda ve XX. yüzyıl başında doğal, sosyo-ekonomik ve politik olayların İstanbul'un mekansal gelişimine etkileri(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-07-12) Özbay Kınacı, Merve ; Gülersoy Zeren, Nuran ; 502142817 ; Şehir ve Bölge PlanlamaXIX. yüzyıl Avrupa'da olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğu kentlerinde de önemli değişim ve dönüşüm süreçlerinin yaşandığı bir dönemdir. Tanzimat'ın ilanıyla birlikte İmparatorluk tarihinde ilk kez "kent" kavramı tartışılmaya başlanmış, "kentsel mekan" yasal-yönetsel araçlarla düzenlenmeye çalışılmıştır. İlk planlama pratiklerini de temsil eden bu sürecin en net şekilde yaşandığı bölge ise İmparatorluğun Avrupai yüzünü de temsil eden Beyoğlu'dur. XVI. yüzyıldan bu yana kurulan elçilik sarayları ve çevrelerinde gelişen küçük yerleşim birimleri ile yavaş bir kentsel yayılma süreci yaşayan Beyoğlu XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu durumun tam tersi bir ivmeyle hızla kentleşmeye başlamıştır. Bu kentleşme süreci birçok yazılı kaynakta anlatılmakta, bu kaynaklarda harita, fotoğraf, gravür vb. görsel araçlarla detaylı açıklamalar yer almaktadır. Bu çalışma kendisinden önce hazırlanan çalışmalardan farklı olarak literatür verilerini HGIS (Historical Geographical Information Systems) araçları ile sorgulamak üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu sorgulamayı yaparken İstanbul ve Beyoğlu'nu en çok etkileyen üç ana konu temel alınmıştır. Bunlar yasal ve kurumsal yapı, sosyo-ekonomik yapı ve afetlerdir. Tez çalışmasının amacı, bu üç ana konu kapsamındaki farklı süreçler ve olaylar nedeniyle ortaya çıkan mekansal değişimi, İstanbul'un eski haritaları ile döneme ilişkin diğer belgeler (gravürler, yasal düzenlemeler, afetlere ilişkin kayıtlar vb.) üzerinden okumak ve CBS'nin kullanıldığı yöntemler ile bu değişimin mekansal etkilerini ortaya koymak olarak belirlenmiştir. Bu amaca yönelik olarak gerçekleştirilen değerlendirme ve analizler aşağıdaki başlıklar kapsamında ele alınmıştır: - XIX. yüzyıl ve XX. yüzyıl başında İstanbul'da yasal-kurumsal yapı ve sosyoekonomik yapıda meydana gelen değişimler ile afetler sonucunda ortaya çıkan değişimlerin kentsel mekanda yansımaları. - XIX. yüzyıl ve XX. yüzyıl başında Beyoğlu'nda yasal-kurumsal yapı ve sosyoekonomik yapıda meydana gelen değişimler ile afetler sonucunda ortaya çıkan değişimlerin kentsel mekanda yansımaları. - Beyoğlu kentsel mekanındaki değişimlerin HGIS araçları kullanılarak eski haritalar aracılığıyla ortaya konulması. Bu kapsamda çalışmada kullanılan yöntemin ilk aşaması içerik analizi olmuştur. İçerik analizinden araştırma sürecinde toplanan verileri açıklayacak kavram ve ilişkiler ortaya konulurken faydalanılmıştır. Böylece veri setleri daha anlaşılır bir biçimde düzenlenerek yorumlanabilmiştir. Yöntemin ikinci aşaması ise çalışma kapsamında kullanılmasına karar verilen eski haritaların CBS ortamına aktarılması, gerçek coğrafi koordinatlarına oturtulması ve haritalardaki raster verilerin vektörel veriler haline getirilerek CBS ortamında sorgulanabilen bir veri tabanı elde edilmesinden oluşmaktadır. Bu yönteme dahil edilen ve Beyoğlu'nu kapsayan üç dönem haritası G. d'Ostoya (1858-1860), R. Huber (1887-1891) ve C. E. Goad'a (1905) aittir. Bu üç harita da kentsel dokuda yer alan öğelerin mekansal formlarına yönelik benzer detaylar içermektedir. Bu ortak noktalardan faydalanarak haritaların içerdiği veriler Beyoğlu kentsel mekanını analiz etmek amacıyla kullanılmıştır. Yapılan analizler ile literatürde yer alan yazılı kaynaklardan elde edilen bilgilerin mekandaki yansımalarını görselleştirmek mümkün olmuştur. Bu kapsamda Beyoğlu ölçeğinde ele alınan ilk konu, tez çalışmasının akış şemasına da uyumlu olacak şekilde, yasal ve kurumsal yapıda meydana gelen değişimler ile mekansal yansımaları olmuştur. Beyoğlu'ndaki kurumsal yapının temelinde XVI. yüzyıldan beri burada yer seçen elçilikler yer almaktadır. Elçiliklerin yüzyıl boyunca artan sayıları ve nüfuzu haritalara da yansımış ve kentsel mekandaki dağılımları hazırlanan şemalar ile ortaya konulmuştur. VI. Daire'nin kurulmasının ardında bile elçilikler ve onlara bağlı yabancı grupların gücünün olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Kurulduğu günden itibaren kentsel mekanı düzenlemek amacıyla önemli işler gerçekleştiren VI. Daire'nin yürüttüğü yol genişletmeleri, tramvay ve tünel gibi alternatif ulaşım hattı düzenlemeleri, surların yıkımı, yeni yerleşim alanlarının açılması, yeni hastanelerin kurulması, yeşil alan ve meydanların düzenlenmesi gibi mekansal birçok konu Ostoya, Huber ve Goad Haritaları'nın karşılaştırıldığı şemalar yardımıyla ele alınmıştır. Şemalarda mekansal karşılığı görülebilen kurumsal yapılardan diğerleri ise güvenlik ve sağlık hizmetlerinin temsilcisi olan karakol ve hastane yapıları ile İmparatorluğun askeri reformlarının temsilcisi kışlalar olmuştur. Tez çalışmasında ele alınan ikinci ana konu ise sosyo ekonomik yapıda meydana gelen değişimler ve kentsel mekanda yansımalarıdır. Bu konu aynı zamanda haritalarda en çok karşılık bulan konudur. XIX. yüzyılın ikinci yarısında özellikle Kırım Savaşı ardından artan nüfus ile birlikte büyüyen yerleşim lekesi haritalar üzerinden net olarak okunabilmektedir. Bu nüfusun kozmopolit yapısı literatür kaynaklarında sıkça belirtilen bir husustur. Haritalardaki dini yapılar hem bu bağlamda hem de hangi grupların semtin hangi bölgesinde yerleştiği konusunda önemli ipuçları sunmaktadır. Bu konudaki önemli bir katkı da yine haritalar üzerinde görülen eğitim kurumlarının incelenmesi sonucunda elde edilmiştir. Eğitim kurumlarının kentsel doku içerisindeki dağılımı ve ait oldukları grup/cemaati gösteren isimleri, sosyo-kültürel yapının kentsel mekandaki yansımalarını en net şekilde ortaya koymaktadır. Beyoğlu'nun sosyo-kültürel yapısındaki değişim konut morfolojilerine de yansımıştır. XIX. yüzyıl başındaki tekil aile konutlarının yerini alan büyük konakların ardından ortaya çıkan sıra evler ve apartmanlar yüzyılın sonunda baskın konut türü olarak göze çarpmaktadır. Bu kronolojik değişim Ostoya, Huber ve Goad Haritaları karşılaştırılarak ortaya konulmuş, özellikle Goad Haritası Beyoğlu'nun XX. yüzyıl başında artık bir kimlik öğesi haline gelmiş apartmanlarını görebilmek açısından önemli bir kaynak olmuştur. Yerleşim alanındaki bu gelişmeler içerisinde ticari merkez de büyümeye ve gelişmeye devam etmektedir. Ticaret ve hizmet seköründeki yükselişin mekandaki temsilcileri erken dönem ofis yapıları sayılabilecek hanlar ve otellerin Goad Haritası'nda kentsel mekanda yoğun şekilde yer seçtiği görülmüştür. Genel ticaret ve hizmet lekesindeki artış da bu duruma paralel bir seyir izlemekte ve Ostoya Haritası'nda suriçinde kısıtlanmış merkezin, semtin kuzeyine doğru genişleme süreci Huber ve Goad Haritaları'nda adım adım izlenebilmektedir. Kentsel mekanın bu devinimi içerisinde kültürel çevre de değişikliğe uğramış, yüzyılın ortasındaki birkaç eğlence yapısı yerini yüzyıl sonunda çeşitlenmiş kültürel yapılara bırakmıştır. Bu konuda da en büyük kanıtı yine haritalar sunmaktadır. Haritaların sosyo-kültürel hayatın gelişimine yönelik sunduğu bir diğer önemli done de Beyoğlu kentsel mekanına kazandırılan açık ve yeşil alan düzenlemeleridir. Yüzyılın ikinci yarısına kadar mezarlık alanı olarak kullanılan kısımların, dönüşüm çalışmalarına dahil edilerek yeşil alan olarak düzenlenmesi Pera halkının sosyo-kültürel taleplerine cevap veren önemli gelişmelerdendir. Tüm bu düzenlemeler ve mekan üzerinde gerçekleşen değişimler, zaman zaman afetler nedeniyle sekteye uğramış ya da afetler ardından farklı bir yön kazanmıştır. Yüzyıl boyunca kentsel dokuya en büyük zararı veren yangınlar, bir noktadan itibaren kentsel çevreyi düzenlemek konusunda fırsat olarak görülmüştür. Yeni yol düzenlemeleri, binaların ahşaptan kagir malzemeye geçişi, yeni kat yüksekliklerinin belirlenmesi gibi detaylar büyük yangınlar ardından uygulanma fırsatı bulabilmiştir. Bu yangınlardan en büyüğü olan 1870 tarihli Pera Yangını bölgenin neredeyse tamamen yenilenmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. Yangınlar sonrasında ortaya çıkan bu değişiklikleri izlemede de haritalar başarılı sonuçlar ortaya koymuştur. Özellikle Ostoya Haritası ile diğer iki haritanın karşılaştırılması kentsel dokunun ne büyüklükte bir değişime uğradığının anlaşılması bakımından yararlı olmuştur. Deprem ve salgınlar da XIX. yüzyılda görülen afetler arasında yer almakla birlikte mekansal değişim anlamında izlenebilecek sonuçlar ortaya çıkarmamışlardır. Sonuç olarak tez çalışması, başta ortaya koyduğu amaca ulaşmış ve literatürde yer alan yazılı bilgilerin CBS araçları kullanılarak haritalar aracılığıyla ortaya konulabileceğini kanıtlamıştır. Tez çalışmasının ortaya koyduğu yöntem ile doğal, yasal ve sosyoekonomik süreçlerin ortaya çıkardığı mekansal etkilerin izlenebilmesi ve görselleştirilerek sunulabilmesi mümkün olmuştur. Bu yönüyle diğer çalışmalardan ayrılan tez çalışması aynı zamanda CBS'nin ve dolayısı ile HGIS'in kentsel çevrede ortaya çıkan değişimleri izlemede güvenilir bir araç olarak kullanılabileceğini de göstermiştir.