Sosyal Bilimler Enstitüsü
Bu topluluk için Kalıcı Uri
1982 yılında kurulan enstitü, farklı alanlarda yürütülen programlar ile çağdaş bir eğitim modeli oluşturarak hem yurt içinde hem de yurt dışında sosyal bilimler, sanat, müzik gibi alanlarda söz sahibi olmayı amacını taşımaktadır. On üç anabilim dalı altında 6 doktora, 15 yüksek lisans programı yürütülmekte olup 5 program II. öğretim kapsamındadır. Lisansüstü programlarımızın bir bölümü fakültelerin ilgili bölümlerine bağlı, bir bölümü ise disiplinler arası program niteliği taşımaktadır.
Gözat
Sustainable Development Goal "Goal 9: Industry, Innovation and Infrastructure" ile Sosyal Bilimler Enstitüsü'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeA Dutch disease approach into the premature deindustrialization(Graduate School, 2022-08-18) Çakır, Muhammet Sait ; Aydemir, Resul ; 412142006 ; EconomicsWe explore the main causes and consequences of the premature deindustrialization phenomena. We argue that local currency overvaluations mainly associated with a surge in capital inflows into the emerging market economies following the deregulation of their capital accounts severely hurt the output share of manufacturing industry. First, we empirically establish a causal link from capital flows to local overvaluations. According to the two-way error component model which controls for the full set of country and time fixed effects, a surge in capital flows by one standard deviation is associated with an overvaluation of 1.67 percent. To address the possible endogeneity between capital flows and real exchange rate, we run two-variate first-order panel vector autoregressive model since the feedback effects from overvaluation to net financial inflows might introduce a bias into the fixed effect estimation. When we isolate the effect of positive capital inflow shock of one standard deviation by the Cholesky decomposition, we find that it is statistically significantly associated with an immediate overvaluation in real terms with 95 percent confidence level. Then we construct our baseline regression model. Applying the second generation estimators allowing for cross-section dependency (Augmented Mean Group and Common Correlated Effects Mean Group), we run a panel data regression model based on a sample of 39 developing countries in Latin America, Sub-Saharan Africa, East Asia, North America, and Europe from 1960 to 2017. We find that an overvaluation of 50 percent which corresponds approximately to one and half standard deviations is associated with a contraction of manufacturing output share as high as 1,25 percent over the five year period. With the turn of new century, the developing countries also experienced a massive deindustrialization by shedding manufacturing value-added as large as 1.24% of national income. Moreover, the evidence suggests that the relationship between real exchange misalignments and the manufacturing share in output might be nonlinear so that the manufacturing competencies which have been eroded by local currency overvaluations in real terms cannot simply be brought back during the undervaluation periods. We also show that the baseline regression results are robust to different data sets, alternative real exchange rate/deindustrialization measurements, and dynamic model specifications which allow us to treat the real exchange rate as endogenous variable to address any potential concern regarding the simultaneity bias. As a further robustness check on our findings, we empirically examine the effects of supply chain disruptions, inequality shocks, and institutional innovations on the path of industrialization in developing countries by running a panel vector autoregressive model. We found that deterioration in income distribution unequivocally harms the developing countries' bid for industrialization while better institutions proxied by an improvement regulatory quality invariably foster it. On the other hand, the effects of supply chain disruptions on the pace of industrialization follow a nonlinear path, showing the great resilience of local industries in absorbing imported input bottlenecks through intermediate input import substitution. We also provide evidence that backward participation into GVCs and regulatory quality do not mutually Granger-cause each other, and suggest that the well-established link from better governance to GVCs may be missing in the developing country case. Based on these empirical findings, the need for a comprehensive industrial policy along with a firm use of capital controls and macroprudential measures given a robust institutional framework comes out as the main policy implication of our work, and they are duly discussed in light of recent developments in the literature.
-
ÖgeE-ticarette sipariş toplama robotlarının kullanımının etkileri(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-21) Aydın, Yasin ; Gültekin, Derya ; Yıldırım, Nihan ; 403191020 ; İşletmeBu çalışmalarda; algılama ve hareket etme (Ekvall ve diğ, 2007; Luk ve diğ, 2005), kontrol yöntemi, tahminleme ve yörünge planlama (Lopez ve diğ, 2017; Jung ve diğ, 2014) gibi robotların özellikleri ve robot-insan etkileşimi üzerine insanların robotlara yönelik algıları ve tutumları (Lu ve diğ, 2020; Portugal ve diğ, 2019; Bandara ve diğ, 2018; Baraka ve diğ, 2015; Jayawardena ve diğ, 2010) teorik açıdan detaylı olarak incelenmiş olmasına rağmen, uygulamalı çalışmalar (Lin ve diğ 2014; Qing-xiao ve diğ, 2010) dar kapsamda ve kısıtlı sayıda kalmıştır. Bu gelişmelerin ışığında çalışmada, hizmet sektöründe e-ticaret alanında robotların kullanımının etkileri bir hipermarket ziniciri örneğinde incelenmiş olup, ilk kez kullanılan sipariş toplama (hazırlama) robotlarının yapıları, iş akış süreçleri ve performansları detaylı olarak analiz edilmiştir. Belirlenen örnek üzerinde sahadan toplanan tüm veriler; saha analizi, istatistiksel proses kontrol (İPK) ve bulanık analitik hiyerarşi prosesi (BAHP) yöntemleriyle, robotlu mağazalar, robotlu mağazalara benzer mağazalar ve tüm mağazalar olmak üzere üç grupta incelenmiştir.
-
ÖgeMarket research for 5-star hotels in İstanbul(Institute of Social Sciences, 1991) Yüksel, Ülkü ; Sezgin, Selime ; 22511 ; ManagementYalnız ABD ' den değil ve fakat batı Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinde de net alarak gözlemlenen gelişme, Milli Gelir içindeki hizmet sektörü payının gittikçe artması doğrultusundadır. ABD için yapılan hesaplamalara göre; 20 yıl sonralarında servis sektörünün GSMH içindeki payı % SG'lere ulaşacaktır. Buna karşılık aynı dönem içinde imalat sanayinin GSMH içindeki -"-payı %10-20'lere gerileyecektir. Daha 1971 yılında bile ABD bakımından servis sektörünün genel istihdamdaki payı % 70 ve 1980'de de % 80 dolayında idi. Batılı ülkelerle karşılaştırınca; hızı epeyce yavaş biçimde de alsa, aynı gelişmeyi Türk ekonomisinde de görmek mümkündür. 1970'li yılların başında hizmet sektörünün GSMH içindeki payı % k3 dolayında iken, aynı oran 1983'te % ki.7 ye yükselmiş ve geçtiğimiz yılda da (1990) % 52.6' yı bulmuştur. Oysa DPT'nca hazırlanan 5. beş yıllık kalkınma planına göre.Ğe, servis sektörünün 1984'te % 50.^'e ve 1989'da % 50.8'e ulaşması kestiriliyordu. Dünyadaki bu açık değişme ve gelişmeye karşın; marketing düşünüşünün temelinde 50 yılı aşkın süredir mal pazarlaması yattığı için, gelecekte servis sektörü pazarlama sı sorununun daha önemli olacağı görüşünün yerleştirilmesi kolay olmamaktadır. Öte yandan bütün göstergeler bir hizmet sektörü öğesi alarak turizmin, Türkiye geleceğinde gittikçe artan bir oranda ağırlık kazanacağı doğrultusundadır. Kamu. İstanbul ' da 5 yıldızlı otel yatırımları olarak ele alındığında; san ^-5 yılda bu alanda yoğun bir artış dikkati çekmektedir. Bu günkü koşullar temel alındığında bu nedenle İstanbul'daki 5 yıldızlı otel işletmeciliğinin önümüzdeki kısa dönemde ciddi marketing sorunlarıyla karşılaşacakları bellidir. Kısa dönemin bu marketing vı sorunlarının aşılması hünerli ve modern marketing tekniklerini ciddiye alan bazı marketing planlarının hazırlanmasını, kaçınılmaz bir gereksinim olarak ortaya çıkaracaktır, Ancak uzunca dönemlerin ekonomik gelişmelerinin kestirilmesine geçildiğinde; aslında İstanbul'da 5 yıldızlı otellere yapılmış olan yatırımların hiç de göründüğü kadar rantabiliteden uzak kalacakları ifade edilemez. Ne var ki ister kısa ister uzun dönemler temel alınsın, 5 yıldızlı otel yatırımları bakımından da yapılacak fizibilite araş tırmalarında özellikle bundan böyle marketing bölümünün, servis pazarlamacılığının teknik ve gereklerine uygun olarak daha titiz hazırlanmalarında zorunluluk vardır. Soğuk bir gerçeğin yinelenmesi anlamını taşısa da, belirtmek gerekir ki, Türkiye daha uzun yıllar enflasyonu ciddi bir faktör olarak bütün araştırma ve hesaplarına katmak durumundadır. Bu anlamda sorun, hatta bir bakıma yalnızca Türkiye'ye özgü de değildir. Turizm dalı açısın dan özellikle değinilmelidir ki, enerji üreten ülkeler de sürekli olarak yüksek tutmak eğiliminde oldukları fiat politikalarını enerji kullanan ülkelere empoze etme imkanına sahiptirler. Öte yandan enflasyona bağlı olarak Türkiye gibi daha bir dizi ülkede faiz oranları da yüksekliklerini daha epeyce bir süre koruyacaklardır. Bütün bu etkenler, turizm dalında ve özellikle 5 yıldızlı otel ya tırım projelerinde özenli bir fiat politikasının izlenmesini güçleştiren etkenlerdir. Hele bir de bu dalın politik ve ekonomik sarsıntı ve duraksamalara olan duyarlılığının da gözden uzak tutulmaması gerekir. Bütün bu güçlüklerine karşın; ekonomisi yönünden ciddi gelecek umutlarını bağladığı turizm dalında Türkiye, modern talep yaratacak marketing tekniklerini eksiksizce kullanmak zorundadır. Bu amaçla 5 yıldızlı otel işletmeci ligi açısından da talebi genişletecek her fırsatın mobilize edilmesi gereklidir. Green, otel ve restoran marketing'i ile ilgili ilgi çekici kitabında pazarın genişletilmesi konusunda bir örnek verir: Büyük bir ayakkabı fabrikatörü, Afrika ülkelerine ihracat kararına varır. Bu amaçla güvendiği ge4ıç ve dinamik satıcılarından ikisini bu ülkelerde inceleme yapmaları ve ayakkabı satmaları için bu ülkelere gönderir. Bir hafta geçer ve genel müdürlük iki koldan iki ayrı teleks mesajı alır: "Ben eve dönüyorum. Burada imkanlar elverişsiz. Herkes burada etrafta yalın ayak dolaşıyor". Öteki satış elemanı da aynı gün bir başka teleks çeker: "1D0DD çift ayakkabı yollayın. Burada imkanlar sınırsız. Herkes bura da etrafta yalın ayak dolaşıyor". Olaydan Green'in çıkardığı sonuç: "özellikle bizler, otel sanayicileri, ikinci satıcı gibi almalıyız". vıı Bu gün dünyaya en çak turist yollayan ülke, ABD'dir. Ve bu gün Amerika'nın büyük çoğunluğunu yurt dışında hiç tatil yapmayan insanlar oluşturuyor. Her yıl Amerikalıların sadece % 7'si pasaport çıkarttırmaktadır ; başka deyişle % 93'ü çıkartmamakta. Gerçek o ki, ABD bakımından dışarıda tatil yapmamış olanların çoğunluğu baskın. Az ya da çok benzer biçimde aynı durum başka kara Avrupa'sı ülkeleri için de geçerlidir. İngiltere'de her yıl yaklaşık 2 milyon kişi İspanya'ya tatil gezisi yapar. Bunların pek büyük çoğunluğu kendi ülke ve şehirlerinde hiç bir otelde kalmamışlardır. işte bu çoğunluk bir kez kendi ülkelerindeki lokal otellerim bar ve restoranına bir gelmeyi akıllarına koyarlarsa, otelcilik yepyeni bir müşteri kitlesine kapılarını açmış olacaktır. Dünya turizm hareketleri büyük değişimler içinde. Artık varlıklı ve çok düzenli denilen insanlar da çoğu kez uzun tatil izinlerine çıkma alışkanlığı edinmektedirler; hem de uzun mesafeli gezi hedeflerine. Öte yandan iş. bağlantılarıyla kombine edilen iş adamlarının gezileri, dünya ekonomilerindeki dışa açılma olgu sunun gelişmesi oranında artmaktadır. Bu nedenle 5 yıldızlı otel turizminin de özellikle yararlanılan kesiminde bulunduğu iş, seminer ve işletme ortak toplantılarının büyük otellere kaydırılması alışkanlığı da artmaktadır..Bu geniş kapsamlı iş toplantıları gündüz çalışma gece otelde konaklama biçimi ile 5 yıldızlı otel işletmeciliği için de önemli bir potansiyeli temsil ediyor. Bu arada uzunca süreler titiz bir büyük otel çatısında yürütülme özelliği bulunan eğitici, yeni teknikleri duyurucu iş kon ferans ve toplantıları da gittikçe yaygınlık kazanmaktadır Bütün bu nedenlerle İstanbul gibi Orta Dağu'nun çekici iş merkezleri olarak bilinen büyük metropallerdeki 5 yıldızlı otel kapasitesinin umulduğundan hızlı bir gelişme göstereceği, gerçekçi bir varsayımdır. 5 yıldızlı otel turizmciliğinde de tıpkı turizmimizin genel sorunu gibi asıl sorun, yetişkin personel sorunudur. Gerçi görkemli 5 yıldızlı otel turizmciliğinde finansal sorunların da ciddiye alınması gerektiği bilinir. IMe var ki, finansal sorunlar öyle ya da böyle bir çözüme kavuşa bilmektedir. Fakat eğitim yatırımlarının getiri'leri çok geç alınabilmektedir. vııı Ancak uzun süreli planlama açısından pazar potansiyeli büyüktür. Bu açıdan İstanbul'da önümüzdeki yıllarda yaşanacak 5 yıldızlı otel yoğunluğunun uzun vadede hiç de böyle kalmayacağı belirtilmelidir. Çalışmada konu, sonuçlarla ilgili bölüm dışında 9 temel başlık altında incelenmiştir : -ı Genel anlamda servis marketing ' ini inceleyen bölüm de; bir ürün olarak servis ele alınmakta? mal1 in fiziksel bir yapısı bulunduğu önceden denetlenip az çok denenebileceği ve bir yerden ötesine taşınabileceği, depolanabileceği; buna karşılık servisin anılan özellikleri taşımadığı; mal üretildiği zamanın dışında da satılabilirken, servisin daha satışı sırasında üretilmesi gerektiği belirtilmiştir. * Sonraki bölümde servis marketing ' inin bir alt dalı olarak atel pazarlamasının özellikleri belirtilmiş.; otel pazarlamasında; potensiyel iş ve ticaret kaynaklarının araştırılması, saptanan bu pazar kaynakları tüketicilerinin genel istek ve eğilimlerinin saptanması, bu potansiyel kitleye servis satışının yöneltilmesi ve potansiyel müşteri kitlesine göze alabildikleri maksimum harcamayı yapmalarını sağlayacak ve aynı otele bir daha gelme isteklerini canlı tutacak biçimde servisin planlanmasının temel alındığı belirtilmiştir. Aynı bölüm ayrıca konuyu bütünüyle toplayan bir genel bakış imkanı vermek üzere otel Marketing ' inin ünlü 5 P' sini (people, product, package, price, promotion) kendi içinde özellikleriyle ele almıştır. * Üçüncü bölümde; Türkiye turizm pazarının genel yapı ve eğilimlerini özetlenen, DPT'nca hazırlanan bu konudaki plan hedefleri sıralanmış ve özellikle otel turizmciliği açısından kapasite ve doluluk! oranları karşılaştırması yapılmış, makro hedeflerin kapsamıyla ilgili yargılarda bulunulmuştur. * Daha sonraki bölümün ana konusunu marketing stratejisi oluşturmuş; burada "kimi ?" "neredeyim?" "Neden buradayım"? "Nerede olmalıydım?", "Oraya nasıl ulaşmalıyım?" gibi turizm işletmesinin ileriki yönlendirilmesi bakımından kendine soracağı soruların cevapları araştırılmış ^ bu konuların aydınlığa kavuşması bakımından ürün analizinin önemine değinilmiş, çevre ve ekonomiye bağlantının analizi, özellikle otelcilik açısından bir işletme imajının yaratılmasına 3.X donuk alarak mimari ve iç dekorasyon analizleri üzerinde durulmuş; genel olarak rekabet koşulları analizine yer verilmiştir. Onu izleyen bölümde standart bir otel işletmeciliğinde üst yönetim iş bölümü ve yetki dağılımı kısaca ele alınmış ve konuyla ilgili bir tablo geliştirilmiştir. Altıncı bölüm pazar payının belirlenmesiyle ilgili konulara ağırlık vermiş; çeşitli pay kaynak ve yöntemlerinin kısa analizlerine girişilmiş; otel işletmeciliğinin hedef kitleye ulaşma yol ve araçları temel başlıklar al-- tında ele alınmış, rezervasyon ve bağlantı sistemleri üze rinde durulmuştur. Yedinci bölümde otelcilikte tanıtım ve reklamın boyut ve özellikleri tartışılmış, standart tüketicinin özellikle belirlenmiş* marketing ve satış elemanlarında kalite sorunları tartışılmış, Türkiye'de media' nın özelliklerine değinilmiş ; otel işletmeciliği açısından etkili satış yolları sıralanmış, tanıtımda hedef gruplar ve özelliklerine değinilmiştir. Sonraki bölümde 5 yıldızlı otel işletmeciliğinde özel bir ağırlığı olan kamu oyu ile iletişim ve hedefe dönük yayınlar konusuna ayrı bir bölümde yer verilmiştir. Bu çerçevede olarak işletme içi ve dışı yayınların özellik ve önemi belirtilmiş ; basın ilişkilerindeki incelik ve titizliğin önemi vurgulanmış; genel bilgi dağıtımı, basın ilişkileri duyarlılığı, basın toplantısı hazırlamanın önem ve teknikleri, otel içinden dışa ekonomik, sosyal vb. haberlerin ulaşım yol ve yöntemleri tartışılmış, toplum ve sosyete ilişkilerinin yerleri belirlenmiştir. * Sonraki bölümde; konunun özel yönüne değerledirilerek, İstanbul'da 5 yıldızlı otellerde pazarlama sorunları ve pazar ilişkilerindeki yapı maktadır. özellikleri tek tek ele alın- Bu inceleme de hem çoktan beri faaliyete geçmiş olan ve hem de ileriki yıllarda faaliyetlerini yoğunlaştıracak, ya da yatırımlarını tamamlayacak veya yatırımları henüz planlama aşamasındaki hemen bütün 5 yıldızlı oteller tek tek ele alınmaktadır. Bu çerçevede oiâıak İstanbul Hilton, İstanbul Sheraton, Pullman otelleri, The Marmara, The Ramada Hotel İstanbul, Hotel Divan, The Grand Tarabya Hotel, Hotel Büyük Sürmeli, Dedeman Hotel İstanbul, Klasis Hotel Siliv ri/İstanbul, Çırağan Palace Hotel Kernpinsky İstanbul, Canrad Hotels, Sıuissotel İstanbul the Bospnorus ele alın dığı gibi; planlama ya da inşaatı belirli bir aşamaya ulaşmış olan The İstanbul Mövenpick Hotel, Holiday Inn, Penta, Hy att-Elmadağ, Mariot-Lalezar, Site/Park Hotel, Grand Hotel Bebek, Akatlar part-hotels, Yusuf İzzettin Efendi Palace B. Çamlıca, Şişli Site, Uran Hotel, Hotel Akgün II. otelleri de inceleme konusu yapılmıştır. Özellikle piyasa belirli imaj ve ağırlığı olan eski 5 yıldızlı otellerin incelenmesi bakımından bunların şehir içi fizik bağlantıları, elde edilebilen doluluk oranları, kapı fiatı ve fiat politikaları, kapasite büyüklükleri gi bi unsurlara çoğu kez karşılaştırmalı yaklaşımlar denen miştir.
-
ÖgeNetwork neutrality in the internet as a two sided market constituted by congestion sensitive end users and content providers(Graduate School, 2023-03-01) Kaplanlıoğlu, Özgür ; Güloğlu, Bülent ; Ecer, Sencer ; 412152004 ; EconomicsIn this paper, I envision a two-sided market mediated by a monopolistic internet service provider, ISP. The ISP provides end-users internet access and carries content providers' (CPs') data packages on its network. I compare the case where network neutrality is strictly practiced with the case where the ISP can "throttle" the traffic of certain content providers. In the model, for simplicity, a single CP is exposed to throttling, while the other CPs, which are part of a continuum, are not. I then study the implications of the violation of network neutrality on total data consumption, congestion, and capacity investment. Under network neutrality, the decision variables of the ISP are end-user price and network bandwidth. I found that, in equilibrium, because of the monopolistic nature of the market is greater than the price under competitive equilibrium, and is lower than its socially optimum value. Thus, under neutrality, the ISP undersupplies both the capacity and the data. Under discrimination, the ISP is allowed to charge an access fee on unit bandwidth to one of the content providers (the discriminated CP). To reflect a scenario of great practical value, I choose the discriminated CP from one of the big OTTs such as YouTube, Instagram, Facebook, Netflix, etc. In this setting, to access the network, the discriminated CP needs to buy bandwidth from the ISP. However, the bandwidth bought by the discriminated CP is not for exclusive usage of the discriminated CP. It rather acts as an upper bandwidth limit for the discriminated CP. Under discrimination, the decision variables of the ISP are the end-user price, the network bandwidth, and the bandwidth price. I found that when allowed the ISP always prefers to deviate from network neutrality by charging a positive price for bandwidth. Also, the ISP sets just enough to keep the discriminated CP in the market. Comparing the equilibrium outcomes, I show that under discrimination, the ISP charges a lower price to end-users. However, the discrimination also leads to less network bandwidth installed. Both the lower end-user price and the lower network bandwidth contribute to the congestion. Thus, under discrimination, the congestion is higher than under neutrality. Considering its adverse effects on the network bandwidth and congestion, although the end-user price is lower under discrimination, I recommend that the network neutrality principle should not be abolished.
-
ÖgeThe digital divide in Turkey(Graduate School, 2023-04-05) Dalgıç Tetikol, Deniz Ece ; Güloğlu, Bülent ; 412162004 ; EconomicsInformation and communication technologies (ICT), which broadly include telecommunications, mobile telephony, the Internet, and various Internet-enabled devices, have permeated most aspects of life by offering new and more efficient ways for people to communicate, access information, and learn. With applications in education, banking, e-commerce, health, and government services, among other areas, ICT are a major force behind economic growth and productivity, connecting people to essential services and jobs while enabling businesses to operate. The digital divide describes the uneven distribution of ICT in society. At a high level, the digital divide is the gap between those who have and do not have access to the Internet. However, the digital divide is not a binary but multifaceted and includes many factors such as connectivity, access to equipment, affordability, quality of service, motivation to use the technology, digital skills, and so on. Therefore, the digital divide encompasses various Internet-related challenges, which results in different types (levels) of digital inequality. The digital divide literature categorized those challenges as follows: differences in access (first-level digital divide), usage and digital skills (second level digital divide), and outcomes of Internet use (third level digital divide). These digital gaps exist at the international level as well as within a country. Often these gaps fall along other social inequalities in a country – that is, the different levels of the digital divide usually reflect the gaps between individuals from different demographic backgrounds and at different socioeconomic levels with regard to their opportunity and ability to access and utilize ICT. This thesis empirically examines the different aspects of the digital divide in Turkey. It explores the demographic and socioeconomic determinants of the first level and second level of digital divide in Turkey and analyzes the data that substantiates digital inequalities between years 2008-2020. Digital transformation and technological advancements in ICT offer tremendous opportunities for countries, especially for emerging economies. However, the full potential of digital advancements cannot be achieved by focusing solely on supply-side policies such as investing in infrastructure deployment. Despite increased Internet penetration rates, Turkey has failed to create a digitally inclusive society and risk missing out on the benefits of digitization. One of the leading factors contributing to this problem is the lack of effective demand-side solutions mitigating the digital divide. The results of this thesis suggest that significant disparities persist between different social groups in Turkey in terms of Internet access and Internet usage patterns. The findings of this thesis point out the target groups of first priority to address the first level and second level digital divide in Turkey. We can conclude from the results that special initiatives and programs are required to increase widespread adoption of the Internet. Those initiatives and programs should be designed and implemented with a participatory approach, targeting the high priority groups: women, older citizens, citizens with lower household income, citizens with low educational background, homemakers, and retired people, as well as citizens of the Northeast Anatolia, Central East Anatolia, Southeast Anatolia and West Black Sea regions of Turkey in particular, while considering the factors that make Internet access and use difficult.
-
ÖgeTourism marketing policies in the European Community(Institute of Social Sciences, 1992) Tuzcuoğlu, K. Selçuk ; Sezgin, Selime ; 22639 ; ManagementTourism plays an important role in Europe in the construction of the Single Market which will be completed until the end of 1992, since this sector bears not only economical but also socio-cultural importance. There is a slowing down of international tourism in the European Community. For this reason, the member states have been improving and applying new marketing strategies. The European Community supports different projects with its decisions and funds, created with the help of the member states. The aim of the decisions on package travel, standardized information for hotels and fire safety in existing hotels is the protection of the tourists as a consumer. European Community takes measures to stimulate tourism for all sectors of tile population who for different reasons cannot participate in the accepted holiday patterns. They are young people, under 18 years, elderly people over 60 years,' disabled persons, etc. The solution against the problems of saturation, pollution and seasonality is the diversification of tourism activities in time and place and for reaching this aim the Community promotes two new concepts: Cultural Tourism and Rural Tourism (Green Tourism). Even in the medium-term plans of the Community there is no desire for taking Turkey inside the Community. That means Turkey do not get any promotion from the Community to increase its tourist market. Turkey must apply the standarts which are created by the Community, look for the opportunities for working together with great tour operators, hotel chains and charter airlines, create new types of active tourism like canoeing, trekking, hang gliding and support incentive tourism. British tourist market is the second biggest tourism market in Europe, but the number of British tourists visiting Turkey is not as high as expected. For this reason, a market research has been conducted in Britain. According to the results of this survey, the British people do not know the geographical and political characteristics of Turkey, cannot remember the message of the the advertisements of Turkey and they do not think that Turkey has the European standards of living. The most important handicap that Turkey has regarding European Community membership is the lack of human rights. The survey also represents that the lack of information, the most important factor is why the British tourist do not visit Turkey.