FBE- Jeoloji Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Çıkarma tarihi ile FBE- Jeoloji Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeKütahya kuzeyindeki hidrotermal alterasyon ve etkinlikleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Gürdal, Gülbin ; Kirikoğlu, Sezai ; 14148 ; Jeoloji MühendisliğiBu çalışmada Kütahya-Eskişehir arasında yer alan, yaklaşık 144 km2 lik bir çalışma sahasının stratigrafik ve tektonik özelliklerini belirleyen 1:25000 lik jeolojik haritası sunulmuştur. Araziden toplanan kayaç örnekleri mineralojik ve petrografik yöntemlerle incelenmiştir. X-ışınları laboratuarında, örneklerin X-ışınları dif raktogramları çekilmiş ve kil mineralleri belirlenerek dağılımları incelenmiştir. Volkanitlere ve tüflere ait örneklerin kimyasal analiz değerleri, volkanitlerin özelliklerini belirlemek ve hidrotermal alterasyonun kayaç kimyasındaki etkilerini araştırmak için kullanılmıştır. Konuya duyulan ilgi bilimsel amaçlı olmakla birlikte, hidrotermal alterasyon çalışmalarının, cevher oluşum süreçlerini aydınlatma, cevher yataklarının saptanması ile genelleştirilmesinde bir araç olması ve jeotermal depolarla ilgili uygulamalarda konuya katkılı yaklaşımından dolayı, önemini vurgulamak amacıyla incelenmiştir.
-
ÖgeKurtköy-Pelitli-Gebze (Kocaeli) çevresinin jeolojisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Altınışık, Fazilet ; Sayar, Cazibe ; 17937 ; Jeoloji MühendisliğiKurtköy-Pelitli-Gebze (Kocaeli) çevresinde yapılan bu çalışma, Kurtköy-Kurnaköy-Orhanlı-Aydmlı- Balçık- Pelitli'yi içine alacak şekilde yaklaşık 140 km*lik bir alanı içermektedir. inceleme alanında Paleozoyik, Alt Mesozoyik Senozoyik yaşlı birimler bulunmaktadır. En altta "Kurtköy Formasyonu" (o, ) adı verilen Ordovisien yaş lı "Arkoz Serisi" kalın bir kırıntılı istif halinde Kocaeli Paleozoyiği'nin bilinen en yaşlı çökellerini oluşturmaktadır. Karasal şartlarda çökelmiş, mor-gri renkli bu kırıntılı istifin üzerine "Alt Kuvarsitler" (ox) gelmektedir. Kuvarsitlerin üzerinde kahveren - gimsi, sarı-boz ve alacalı renkli, az silisli, mikalı "şeyller" (qj-o^ bulunur. "Gözdaİ formasyonu" ola rak adlandırılan bu birimin üzerinde Silüriyen Gro- vaklar" (sj) ile başlamaktadır. Altta Yeşilimsi-gri renkli ve ince taneli olan birim üste doğru kahve-boz renkli ve iri taneli olup "Ust Kuvarsit "mercekleri içermektedir. Üzerine uyumlu ve geçişli olarak "Halysitesli Kireçtaşları" (s^-s^) gelir. Üste doğru "Kumlu-Killi Kireçtaşları" ve "Sparitik Kireçtaşları" olarak devam eden istifte, üstte "Mercanlı ve Bryzoa- lı Kireçtaşları"ile "iri Yumrulu Kireçtaşları" gelir. "Laminalı Kireçtaşları" (sd*), Silüriyen-Devoniyen geçişi döneminde çökelmiş lerdir. Üzerine bol kalsit damarlı, "Koyu renkli Kireçtaşları" ve bunun üzerine uyumlu olarak Alt Devoniyen'in "Fosilli Şeylleri" (da) yeralmakta, üstte "Kireçtaşı-Şeyl ardışımı"(d3) ve bunu uyumlu olarak "Yumrulu Kireçtaşları" (d*,) izle mektedir. Karbonifer, Devoniyen üzerinde uyumlu du ran Radiolaria'lı Çörtler (kt ) ile başlamakta, üzeri ne yine uyumlu olarak'*Kumtaşı-Şeyl ardışımı" (k-a.) ile daha üstte "Çört Arabandlı Kireçtaşları" (k3) Paleo - zoyik istifin en genç çökelleri olarak bulunmaktadır. Hersiniyen Orojenezi sonucu yerleştiği düşünülen "Balçık Graniti" Paleozoyik Kayaları kesmiştir. Triyas, Paleozoyik üzerinde uyumsuz olarak durmaktadır. Taban Konglomeralarıyla (tr,) başlayan istifi kumtaşı, çamurtaşı, şeyi tabakaları takip eder. Üzerine "Dolomitik Kireçtaşları" (tx£ uyumlu olarak gelmektedir. Sınırlı alanlarda gözlenen volkanik damarla (andezit, kuvarslı andezit ( dasit ) ) yaşı üst Kratase olmalıdır. Plio-Kuvaterner yaşlı bloklu çakıl, çakıl, kum, kil içeren çökeller Paleozoyik ve Alt Mesozo yik yaşlı birimleri açılı uyumsuzlukla örtmektedirle En üstte ise Kuvaterner yaşlı gevşek çakıl, kum, kil boyutlu malzeme bazı vadi tabanlarında va düzlüklerde tüm birimleri açılı uyumsuzlukla örter şekilde bulun maktadır. \JU\ Over the Upper Devonian "Nodular Limestones' the lower lowermost Carboniferous is represented by mainly "Black cherts and shaly intercalations "(kj) with the thickness of (40-50m.). They contain very rich radiolarian fossils, two genera identified is below: Xiphostvlus sp. (Spherical types) Heliosphaera sp. These cherts were deposited in a deep sea condition mostly of about (2000-4000m. ) under the low energy and they precipitated below carbonate saturation depth. The radiolaria is pelagic and epipelagic protozoans. On top of these beds "Graywacke Shale intercalations" (k^) have plant detritus and spors ( very diversified) of Lower Carboniferous types. The graywacke have turbiditic character, which are bad sorted and fine grained. Shaly layers have good schistosity. This sequence is overlain conformably by" Cherty Limestones" (k^ ) contain chert nodules which are sorted parellel to the bedding plane have the thickness of (1-18 cm.). Towards the top of the unit the shale layers are being thinner and have minor foldings. The fossils below were collected in this sequence: Calcisphaera laevis WILLIAMS Da İne İla eleeantula BRAZNIKHOVA Endothyra sp. (foram.) Girvanella sp. (green algea ) This fossiliferous unit was deposited in a warm shallow water condition. The boundary of contac zone of The Paleozoic sequence with the" Balçık Granite" is metamorfosed is affected by "Hercinian Orogeny". The Triassic transgressive clastic series ( tr( ) as red conglomerates at base succseeded the red- purple sandstones are overlain with an angular unconformity over the folded and faulted Paleozoic rocks. The coarse elastics are being finer grain to the upper levels gradually. Then the "Dolomitle Limestones" (tr?_) are conformably rested on the "Clastics of Lower Triassic" that are mapped as Mesozoic rocks. The Plio-Quaternary (Plq.) uncemented younger clastics overlained unconformably the older sediments. It consists of quartz, quartzite, chert, andesite (Volcanic rocks), limestones, sandstones, XII ÖZET Kurtköy-Pelitli-Gebze (Kocaeli) çevresinde yapılan bu çalışma, Kurtköy-Kurnaköy-Orhanlı-Aydmlı- Balçık- Pelitli'yi içine alacak şekilde yaklaşık 140 km*lik bir alanı içermektedir. inceleme alanında Paleozoyik, Alt Mesozoyik Senozoyik yaşlı birimler bulunmaktadır. En altta "Kurtköy Formasyonu" (o, ) adı verilen Ordovisien yaş lı "Arkoz Serisi" kalın bir kırıntılı istif halinde Kocaeli Paleozoyiği'nin bilinen en yaşlı çökellerini oluşturmaktadır. Karasal şartlarda çökelmiş, mor-gri renkli bu kırıntılı istifin üzerine "Alt Kuvarsitler" (ox) gelmektedir. Kuvarsitlerin üzerinde kahveren - gimsi, sarı-boz ve alacalı renkli, az silisli, mikalı "şeyller" (qj-o^ bulunur. "Gözdaİ formasyonu" ola rak adlandırılan bu birimin üzerinde Silüriyen Gro- vaklar" (sj) ile başlamaktadır. Altta Yeşilimsi-gri renkli ve ince taneli olan birim üste doğru kahve-boz renkli ve iri taneli olup "Ust Kuvarsit "mercekleri içermektedir. Üzerine uyumlu ve geçişli olarak "Halysitesli Kireçtaşları" (s^-s^) gelir. Üste doğru "Kumlu-Killi Kireçtaşları" ve "Sparitik Kireçtaşları" olarak devam eden istifte, üstte "Mercanlı ve Bryzoa- lı Kireçtaşları"ile "iri Yumrulu Kireçtaşları" gelir. "Laminalı Kireçtaşları" (sd*), Silüriyen-Devoniyen geçişi döneminde çökelmiş lerdir. Üzerine bol kalsit damarlı, "Koyu renkli Kireçtaşları" ve bunun üzerine uyumlu olarak Alt Devoniyen'in "Fosilli Şeylleri" (da) yeralmakta, üstte "Kireçtaşı-Şeyl ardışımı"(d3) ve bunu uyumlu olarak "Yumrulu Kireçtaşları" (d*,) izle mektedir. Karbonifer, Devoniyen üzerinde uyumlu du ran Radiolaria'lı Çörtler (kt ) ile başlamakta, üzeri ne yine uyumlu olarak'*Kumtaşı-Şeyl ardışımı" (k-a.) ile daha üstte "Çört Arabandlı Kireçtaşları" (k3) Paleo - zoyik istifin en genç çökelleri olarak bulunmaktadır. Hersiniyen Orojenezi sonucu yerleştiği düşünülen "Balçık Graniti" Paleozoyik Kayaları kesmiştir. Triyas, Paleozoyik üzerinde uyumsuz olarak durmaktadır. Taban Konglomeralarıyla (tr,) başlayan istifi kumtaşı, çamurtaşı, şeyi tabakaları takip eder. Üzerine "Dolomitik Kireçtaşları" (tx£ uyumlu olarak gelmektedir. Sınırlı alanlarda gözlenen volkanik damarla (andezit, kuvarslı andezit ( dasit ) ) yaşı üst Kratase olmalıdır. Plio-Kuvaterner yaşlı bloklu çakıl, çakıl, kum, kil içeren çökeller Paleozoyik ve Alt Mesozo yik yaşlı birimleri açılı uyumsuzlukla örtmektedirle En üstte ise Kuvaterner yaşlı gevşek çakıl, kum, kil boyutlu malzeme bazı vadi tabanlarında va düzlüklerde tüm birimleri açılı uyumsuzlukla örter şekilde bulun maktadır. \JU\ Over the Upper Devonian "Nodular Limestones' the lower lowermost Carboniferous is represented by mainly "Black cherts and shaly intercalations "(kj) with the thickness of (40-50m.). They contain very rich radiolarian fossils, two genera identified is below: Xiphostvlus sp. (Spherical types) Heliosphaera sp. These cherts were deposited in a deep sea condition mostly of about (2000-4000m. ) under the low energy and they precipitated below carbonate saturation depth. The radiolaria is pelagic and epipelagic protozoans. On top of these beds "Graywacke Shale intercalations" (k^) have plant detritus and spors ( very diversified) of Lower Carboniferous types. The graywacke have turbiditic character, which are bad sorted and fine grained. Shaly layers have good schistosity. This sequence is overlain conformably by" Cherty Limestones" (k^ ) contain chert nodules which are sorted parellel to the bedding plane have the thickness of (1-18 cm.). Towards the top of the unit the shale layers are being thinner and have minor foldings. The fossils below were collected in this sequence: Calcisphaera laevis WILLIAMS Da İne İla eleeantula BRAZNIKHOVA Endothyra sp. (foram.) Girvanella sp. (green algea ) This fossiliferous unit was deposited in a warm shallow water condition. The boundary of contac zone of The Paleozoic sequence with the" Balçık Granite" is metamorfosed is affected by "Hercinian Orogeny". The Triassic transgressive clastic series ( tr( ) as red conglomerates at base succseeded the red- purple sandstones are overlain with an angular unconformity over the folded and faulted Paleozoic rocks. The coarse elastics are being finer grain to the upper levels gradually. Then the "Dolomitle Limestones" (tr?_) are conformably rested on the "Clastics of Lower Triassic" that are mapped as Mesozoic rocks. The Plio-Quaternary (Plq.) uncemented younger clastics overlained unconformably the older sediments. It consists of quartz, quartzite, chert, andesite (Volcanic rocks), limestones, sandstones, XII ÖZET Kurtköy-Pelitli-Gebze (Kocaeli) çevresinde yapılan bu çalışma, Kurtköy-Kurnaköy-Orhanlı-Aydmlı- Balçık- Pelitli'yi içine alacak şekilde yaklaşık 140 km*lik bir alanı içermektedir. inceleme alanında Paleozoyik, Alt Mesozoyik Senozoyik yaşlı birimler bulunmaktadır. En altta "Kurtköy Formasyonu" (o, ) adı verilen Ordovisien yaşlı "Arkoz Serisi" kalın bir kırıntılı istif halinde Kocaeli Paleozoyiği'nin bilinen en yaşlı çökellerini oluşturmaktadır. Karasal şartlarda çökelmiş, mor-gri renkli bu kırıntılı istifin üzerine "Alt Kuvarsitler" (ox) gelmektedir. Kuvarsitlerin üzerinde kahveren - gimsi, sarı-boz ve alacalı renkli, az silisli, mikalı "şeyller" (qj-o^ bulunur. "Gözdaİ formasyonu" olarak adlandırılan bu birimin üzerinde Silüriyen Grovaklar" (sj) ile başlamaktadır. Altta Yeşilimsi-gri renkli ve ince taneli olan birim üste doğru kahve-boz renkli ve iri taneli olup "Ust Kuvarsit "mercekleri içermektedir. Üzerine uyumlu ve geçişli olarak "Halysitesli Kireçtaşları" (s^-s^) gelir. Üste doğru "Kumlu-Killi Kireçtaşları" ve "Sparitik Kireçtaşları" olarak devam eden istifte, üstte "Mercanlı ve Bryzoa- lı Kireçtaşları"ile "iri Yumrulu Kireçtaşları" gelir. "Laminalı Kireçtaşları" (sd*), Silüriyen-Devoniyen geçişi döneminde çökelmiş lerdir. Üzerine bol kalsit damarlı, "Koyu renkli Kireçtaşları" ve bunun üzerine uyumlu olarak Alt Devoniyen'in "Fosilli Şeylleri" (da) yeralmakta, üstte "Kireçtaşı-Şeyl ardışımı"(d3) ve bunu uyumlu olarak "Yumrulu Kireçtaşları" (d*,) izle mektedir. Karbonifer, Devoniyen üzerinde uyumluduran Radiolaria'lı Çörtler (kt ) ile başlamakta, üzeri ne yine uyumlu olarak'*Kumtaşı-Şeyl ardışımı" (k-a.) ile daha üstte "Çört Arabandlı Kireçtaşları" (k3) Paleo - zoyik istifin en genç çökelleri olarak bulunmaktadır. Hersiniyen Orojenezi sonucu yerleştiği düşünülen "Balçık Graniti" Paleozoyik Kayaları kesmiştir. Triyas, Paleozoyik üzerinde uyumsuz olarak durmaktadır. Taban Konglomeralarıyla (tr,) başlayan istifi kumtaşı, çamurtaşı, şeyi tabakaları takip eder. Üzerine "Dolomitik Kireçtaşları" (tx£ uyumlu olarak gelmektedir. Sınırlı alanlarda gözlenen volkanik damarla (andezit, kuvarslı andezit ( dasit ) ) yaşı üst Kratase olmalıdır. Plio-Kuvaterner yaşlı bloklu çakıl, çakıl, kum, kil içeren çökeller Paleozoyik ve Alt Mesozoyik yaşlı birimleri açılı uyumsuzlukla örtmektedirle En üstte ise Kuvaterner yaşlı gevşek çakıl, kum, kil boyutlu malzeme bazı vadi tabanlarında va düzlüklerde tüm birimleri açılı uyumsuzlukla örter şekilde bulun maktadır.
-
ÖgeD.S.İ. Kalecik Barajı su kaçaklarını yönlendiren mühendislik jeolojisi etmenleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Dağlıoğlu, Serkan ; Vardar, Mahir ; 39209 ; Jeoloji Mühendisliği ; Geological EngineeringCeyhan nehrinin Adana-Osmaniye ilçesi yakınındaki bir kolu olan Kalecik deresi üzerine, sulama suyu temini amacıyla 77 m. yüksekliğinde kaya dolgu tipinde Kalecik Barajı inşaa edilmiştir. Baraj yerinde Kalecik Deresinin drenaj alanı 145 km^, ortalama akımı 1.6 m-Vs dir. Kalecik Barajının sağ yamacı ve göl alanının bir kısmı melanj içerisindeki kireçtaşı bloğu üzerindedir. Paleojen yaşındaki blok tabandan itibaren kiltaşı-siltaşı- kumtaşı (eı)/ konglomera-ki 1 li kireçtaşı {&2^ ' kumtaşı- kiltaşı-kumlu kireçtaşı (63) ve kireçtaşından (64) oluşmuştur. Baraj gölünden olan kaçaklar bu kireçtaşlarıyla mansaba iletilmektedir. Baraj inşaatı sırasında baraj gölünden olabilecek kaçakları önlemek amacıyla sağ sahilde 200 m uzunluğunda 60 m derinliğinde enjeksiyon perdesi yapılmıştır. Su tutulduktan sonra mansapta kaynaklar görülünce aynı zon onarılmaya çalışılmıştır. Onarım en jeksiyonlarıyla da kaçaklar önlenemeyince baraj gölünden kaçan suların hareket yönünü belirlemek amacıyla sondaj kuyuları açılmış, açılan kuyularda yeraltı su seviyeleri ölçülmüş, kaynaklarda düzenli akım ölçümleri, su kimyası çalışmaları ve izleme deneyleri yapılmıştır. Baraj inşaatı sırasında inşaa edilen enjeksiyon perdesinin bölgesel olarak geçirimsiz ofiyolit melanja kadar inmediği tesbit edilerek mevcut perdenin derinleştirilmesine karar verilmiştir. Gövdeyle dolusavak arasında ofiyolitli melanj içerisinde 10 m ilerleyecek ve of iyolit-kireçtaşı kontağından boşalan K-5 kaynağının kotuna inecek şekilde projelendirilen perdenin inşaatı tamamlandıktan sonra, baraj gölü dolarken sondaj kuyu ve kaynak rasatlarına devam edilmiştir. Göl; 502,5,505,5 ve 526 m kot larındayken izleme deneyleri yapılmış, karst sisteminin davranışı ve derin enjeksiyon perdesinin sağladığı faydalar araştırılmış, buna bağlı olarak su kaçaklarının değerlendirilmesi yapılmıştır.
-
ÖgeUludağ volfram yataklarının değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Ekinci, Yusuf Muammer ; Özpeker, Işık ; 39188 ; Jeoloji MühendisliğiMağmatik bir kütlenin mermerler içine sokulmasına bağlı olarak gelişen skarn ve sonrasında cevher taşıyıcı sıvıların etkisi sonucu çeşitli cevherleşmelerin görül düğü Uludağ'da» seli t ve wolf rami tin içerdiği volfram, gerek stratejik önemi, gerekse rezerv yönünden diğer cevherlerden farklı bir özellik göstermektedir. Etibank Genel Müdürlüğünce isletilmiş bu maden sahasının isletilmesi esnasında C196S-1985>, yapılan sondajlar galeri içinden alınan galeri numunelerinin analizinden sağlanan verilerin jeoistatistiksel yöntemler kullanılarak değerlendirilmesi ile rezerv hesabına ışık tutacak Jeolojik parametreler elde edilmiştir. Jeolojik parametrelerin elde edilmesinde, maden sahasında yapılmış 90 derecelik sondajların verileri ve galerilerden Kuzey-Güney ve Batı-Doğu doğrultularında alınmış oluk numunelerinin verileri kullanılmıştır. Cevher tenöründeki bu kısa mesafedeki değişimler ve tenor değerler indeki düşüklük nedeniyle düşey sondajlar, 56* sar metrelik zonlara ayrılarak değerlendirilmiştir. 2300 m. kodundan başlamak üzere düşey sondajların 2* ser metre kalınlık ağırlıklı ortalama volfram tenor değerlerinin değerlendirilmesi neticesinde, düşey yönde, 4 ayrı zon için düşey variogram hesaplanarak gösterilmiştir. Oluk numune analiz değerleri kullanılarak Kuzey-Güney Batı-Doğu doğrul tulu variogramlar hesaplanmış ve gösterilmiştir. Anizotropi'nin mevcut olusu bilinmesine rağmen verilerin sınırlı olması nedeni ile anlzotropi e- lipsoidlnin konumunu belirlemek mümkün olmamıştır. Gerek düşey variogramlar, gerekse Kuzey-Güney ve Batı-Dogu doğrultularından elde edilen variogramlar, eks- ponansiyel modele uymaktadır. Ayrıca volfram tenor değerlerinin, düşük tenor değerli cevherlerde olduğu gibi log-normal bir dağılıma sahip olduğu bulunmuştur. Volfram konsantre fiyatları» 1977 yıllarından itibaren düşme meyi Ünde olmasına rağmen nihai Ürünlerin fiyatlarında artış gözlenmektedir. Konsantre cevher olarak üretim yapmış olan Uludağ tesislerinin zarar etmesinde etkili olan nedenlerden bir tanesi de fiyatlardaki düşmedir.
-
ÖgeBigadiç bölgesi (Balıkesir) zeolitlerinin jeokimyası ve iyon değiştirme özelliklerinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Çelenli, Ahmet ; Bürküt, Yılmaz ; 39156 ; Jeoloji Mühendisliği
-
ÖgeEzine-Kestanbol yöresi siyenitlerinin mühendislik jeolojisi ve parke taşı özelliklerinin araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Yılmaz, Melih ; Erdoğan, Mustafa ; 39167 ; Jeoloji Mühendisliği ; Geological EngineeringBu çalışmada Ezine-Kestanbol yöresinde faaliyet gösteren parke taş ocakları, üretim metotları ve kapasiteleri incelenmiştir. Yörede aktif olarak çalışan üç değişik ocaktan Lineasyona paralel ve dik numuneler alınarak, çeşitli fiziksel ve mekanik deneylere tabi tutulmuşlardır. Böylece yöre ocaklarında üretilen parke taşlarının fizikomekanik özellikleri ve birbirleri ile olan ilişkileri sayısal olarak ifade edilmiştir. Diğer bölümlerde ise parke taşı üretimine ilişkin çeşitli standartlar (TS, DIN, ASTM) ile, Türkiye'nin granit potansiyeli ve dünya parke taşı piyasasındaki yerine ilişkin çeşitli bilgiler sunulmuştur.
-
Ögeİran ve Türkiye blok taş endüstrisinin karşılaştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Shafaei, Fariba ; Erdoğan, Mustafa ; 39673 ; Jeoloji MühendisliğiAlp sıradağları kuşağında yeralan îran, bu kuşağın genel nitelikleri yanında kendine has bir takım jeolojik özellikleri de içermektedir. İran mermer provenslerinin büyük bölümü kuzeybatı güneydoğu'da Zagros tektonik kuşağında yer almaktadır. Bilimsel anlamdaki gerçek mermerlerin bir bölümü Paleozoyik yaşında olup9 kuzeybatı'dan güneydoğuya uzanan bir zon boyunca dağılım göstermektedir. Tersiyer-Kretase ofiyolitik topluluğundaki mermerler İran'ın kuzeydoğu ve güneydoğusunda yoğunlaşmaktadır. İşletilmekte olan renkli taşların yaşı Kretase-Jura-Tersiyer olup, kuzey, kuzeybatı, orta ve güneydoğuda yayılıra göstermektedir. Bu kayaçların rengi siyah-gri-sarı olup yer yer fosil içermektedirler. Önemli tektonik hatlar boyunca gelişmiş pliyo-kuvaterner Traverten-Oniks mermer yataklarının büyük bir bölümü işletilmektedir. İran mermer rezervleri¬ nin büyük bir bölümü İran'ın kuzeybatı, orta ve kuzeyinde bulunan Lorestan, Esfehan, Çaharmahal-Bahtiyari ve Horasanda yer almaktadır. 1992 yılında işletilmekte olan mermer ocaklarının büyük bölümünü renklitaş ocakları oluşturmaktadır. İran mermer ocaklarında yapılan üretim yöntemleri Üçlü kama, Kompresörle taş çıkarma ve Elmas tel kesme yön¬ temidir. Ülke çapında üretim kapasitesi yüksek modern tek¬ nolojiyle donanmış taş işleme tesislerinin sayısının az olmasına karşın, bir çok küçük ve orta düzeyde atelye faali¬ yet göstermektedir. 1992 yılı itibariyle İran'da mevcut 241 mermer ocağında gerçekleşen üretim miktarı 1.700.000 m3 civarında olup, bu miktarın % 52'sini mermer, % 39 renkli taş, % 8 Traverten ve % l'ini oniks mermerleri oluşturmaktadır. Mermer üretiminin % 53'ü kuzeybatı, orta ve güneydoğudaki bulunan ocaklardan gerçekleşmektedir. İran'ın mermer ihracatında seksenli yıllardan itibaren fazla bir değişiklik olmaksızın 1992 yılında ihraç ettiği ürünler başında blok ve plaka şeklinde mermer ve traverten gelmektedir. Türkiye'nin toplam bloktaş üretimi İran'a karşın düşük olmasına rağmen, ihracat miktar ve değerleri bakımından daha üst seviyededir.
-
ÖgeKaramürsel çevresindeki volkanik tüflerin ve zeolitleşmenin jeolojik, mineralojik ve petrografik incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Aydos, Zeliha ; Uz, Bektaş ; 39672 ; Jeoloji MühendisliğiKaramürsel ilçe merkezinin batısında yer alan çalışma alanında Paleosen - Eosen yaşlı volkanosedimanter istif içinde yer yer zeolitleşme olayı saptanmıştır. Bölgede en yaşlı olan ve taban birimi konumundaki Triyas kumtaşı ve konglomerasının üzerine Paleosen - Eosen yaşındaki içinde yer yer tüt seviyeleri de içeren killi formasyon diskordan olarak gelmiştir. Bunun üzerinde yine Paleosen - Eosen yaşlı ve killi formasyon tabakaları ile uyumlu volkanik tüflü seviyeler bulunmaktadır. Bazen oldukça kalın seviyelere ulaşan bu tüfler içinde zeolitleşme meydana gelmiştir. Tüm bunların üzerine diskordan olarak oturan Pliyosen yaşındaki kum, kil ve çakıldan oluşan genç birim gelmiştir. En üstte ise Kuvaterner örtü bulunmaktadır. Sahada zeoliti tanıtıcı herhangi bir özellik yoktur. Zeolit mineralinin türünün saptanması için bir dizi analiz ve deneyler yapılmıştır. X-ışını difraksiyon değerleri zeolit mineralinin klinoptilolit-hoylandit olduğunu göstermiştir. Ayrıca üç örneğin ısıl dayanımlılık deneyleri sonucunda minerallerin ikisi 400°C-12 saat ve daha sonra 550°C-12 saat ısıtmada kararlı kalmışlardır. Bu da mineralin hoylanditten ziyade klinoptilolit olduğunu göstermiştir. Kimyasal analiz değerleri bu ayrım için kesin bir veri sağlamoffa'Ja beraber K* değerinin, Na+ değerlerinden fazla bulunması, klinoptilolit mineralinin bir özelliği olmasına dayanarak yine zeolit minerali klinoptilolit olarak tanımlanabilir. Ayrıca çalışma sahasında zeolitleşmenin yanısıra killeşmeye ve demir bileşimli bazı minerallerin oluşumuna rastlanmıştır.
-
ÖgeSimav çayı'nın hidrojeokimyası(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Kudun, Konca ; Bürküt, Yılmaz ; 39676 ; Jeoloji MühendisliğiKütahya iline bağlı Simav ilçesinden doğup, Balıkesir'in ilçelerinden geçerek Marmara Denizi'ne dökülen Simav Çayı üzerinde yapılan bu çalışmada belli noktalardan su numuneleri ve kum numuneleri alınmıştır. Su numunelerinin pH ve oksijen değerleri yerinde ölçülmüştür. Çalışma esnasında 1/25.000 ölçekli harita kullanılmıştır. Laboratuvarda yapılan çalışmalarda Kondüktivite, K+, Na+, Ca+2, Mg+2, CI", F", N03=, HCO3-, C03=, B203 miktarları tesbit edilmiştir. Alüvyonlardan alman kum örnekleri de çeşitli eleklerden geçirildikten sonra boyutlarına göre incelenmiştir. Arazi ve laboratuvar çalışmalarına bağlı olarak çeşitli grafikler, haritalar ve tablolar oluşturulmuştur.
-
ÖgeEskiçine Ve Kafaca Arasında Menderes Masifi'nin Jeokronolojisi, Jeokimyası, Yapısal Jeolojisi Ve Evrimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Özkaya, Müjdat M. ; Şengör, M. Celal ; 46472 ; Jeoloji Mühendisliği ; Geological EngineeringMenderes Masifi' nin güney kesiminde, Kafaca-Eskiçine köyleri arasında yer alan inceleme alanında başlıca 3 petro-tektonik topluluk yer almaktadır. Bunlar güneyden, kuzeye doğru, güney topluluk, makaslama zonu ve kuzey topluluktur. Bu topluluklar kuzeye verjanslı bu yapısal düzenlenim içinde güneyden kuzeye üst üste durmaktadırlar. Kuzey topluluk olarak nitelendirilen grup, gnays ve lökogranitlerden oluşmaktadır. Gnayslar inceleme alanının oldukça büyük bir kesimini kaplamaktadır ve inceleme alanında temeli oluşturur. Çoğunlukla gözlü olmak üzere yer yer porfiroblastik ve granitik gnays karakterindedir. Lökogranitler makaslama zonu ile gnayslar arasında yer alır ve yaklaşık KD-GB doğrultulu olarak gnays ve metasedimentlerin dokanağına paralel devam ederler. Makaslamaya bağlı olarak gelişen lökogranitler içice sokulmuş bir kompleks görünümde olup hem makaslama zonunu hem de gnaysları keser. Güney topluluk ise, alttan üste doğru makaslama zonu ve metasedimentlerden oluşmaktadır. Metasedimentler çoğunlukla kuvarsit, mikaşist ve mermer ardalanmasından oluşmaktadır ve yapısal olarak makaslama zonunun üzerinde yer alır. Makaslama zonu ise yapısal olarak metasedimentlerin altoda yer alır ve genel olarak metasedimentler ile gnaysların yapmış olduğu dokanağa paralel devam eder. Çoğunlukla gametçe zengin metasedimentlerden oluşur. Gnayslar, mineralojik ve jeokimyasal verilere göre granitik bir kayanın amfibolit üst fasiyesinde metamorfizmaya uğramış halini temsil eder. Lökogranitler ise, makaslamaya bağlı olarak gelişmiştir ve post-tektonik karakterlidir. Metasedimentlerin mineralojik bileşimleri, kayanın yeşil şist alt fasiyesinde metamorfizmaya uğradığım gösterir. Metasedimentlerde, makaslama zonundaki deformasyona bağlı olarak gelişmiş yaygın basit makaslama yapılan vardır. Makaslama zonu içinde bulunan kayalardaki genel mineral bileşimine göre sözkonusu kayalar, amfibolit alt fasiyesinde metamorfizmaya uğramışlardır. Makaslama zonunda gözlenen deformasyon oranı, makaslama zonundan yapısal olarak hem üst, hem de alt kesimlere gidildikçe düşüş gösterir. Yukarıda belirtilen saha ve petrolojik verilere göre, bölge bir gerilme sistemi içinde evrim geçirmiştir. Buna bağlı olarak sünek bir makaslama zonu gelişmiştir. Bu makaslama zonu ile derinde olan gnayslar yüzeye çıkmıştır. Bu özellikler Menderes Masifi'nin en azından güney kesiminin bir çekirdek kompleks olarak ortaya çıktığını gösterir.
-
ÖgeKemalpaşa-dağkızılca (izmir) Bölgesinin Jeolojisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Okuroğulları, A. Haldun ; Görür, Naci ; 46473 ; Jeoloji Mühendisliği ; Geological EngineeringBatı Anadolu'da izmir ilinin GGD yönünde yeralan yaklaşık 4002 km. bir alanı kapsayan bu çalışma iki temel konunun aydınlatılmasına yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Bunlardan biri, bölgede yüzeylenmiş tektonik ünite olan Bornova Fliş Zonu'nun oluşum koşullarını belirleyerek ve diğer tektonik ünite olan Menderes Masifi ile olan dokanak ilişkisini araştırmak, diğeri ise bu iki birlik arasında yeralan ve Torbalı Grabeni (Dağkızılca Havzası) olarak bilinen KKD-GGB gidişli havzanın evrimini araştırmaktır. Bu amaçlara yönelik olarak yapılan arazi çalışmalarında veri toplama ve 1/25.000 ölçekli topoğrafik haritalar üzerine jeolojik harita alımı şeklinde yapılan çalışmalardan sonra hava fotoğrafları yardımıyla arazide belirlenen unsurlar denetlenmek suretiyle kontrol çalışmaları yapılmıştır. Yapılan araştırmalar sonrasında Bornova Karmaşığının fliş tipi kırıntılı bir matriks içerisinde yüzen değişik boyutlarda kireçtaşı, bazik volkanik kayaç, spilit, çört ve ultramafit kaya bloklarından oluştuğu belirlenmiştir. Bornova Karmaşığının diğer tektonik ünite olan Menderes Masifi ile olan dokanağını ise muhtemelen bir transform fay sistemi oluşturmakdaydı. Bu fay sistemi, bir zayıflık zonu olarak Neotektonik dönemin başlangıcındaki K-G gerilme döneminde etkin rol oynamıştır. Bu gerilme döneminde, D-B uzan imli olarak gelişen ana grabenlere 30^40°açı yaparak açılan Dağkızılca Havzası bu zayıflık zonunda gelişen faylarla sınırlanmıştır. Havzanın evriminde önemli rol oynayan bu iki fay belirlenerek Başpınar ve Kurcaoluk fayları olarak isimlendirilmiştir. Muhtemelen Kuzey Anadolu Fayı'nın harekete geçmesi sonrasında bu faylardan Başpınar fayı yanal atım özelliği kazanarak havzanın kontrolüne devam etmiştir.
-
ÖgeTavşanlı (yaylacık) Ofiyolitindeki Manyezit Cevherlerinin Oluşumu Ve Ekonomisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Elmas, Numan ; Uz, Bektaş ; 46481 ; Jeoloji Mühendisliği ; Geological EngineeringTürkiye'deki ofiyolitlerin benzer bir örneğini teşkil eden Tavşanlı (Yaylacık) ofiyoliti içindeki serpantinitlere bağlı olarak oluşmuş manyezit cevherlerinin kökenini ve oluşum sartlannın.incelendiği bu çalışma giriş te dahil olmak üzere yedi bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, oldukça önemli bir endüstriyel hammadde olan manyezit ve onun ilişkili olduğu mineraller incelenmiştir. Üçüncü bölümde, sahanın genel özellikleri çerçevesinde saha tanıtılmıştır. Ocakların durumu incelenmiştir. Dördüncü bölümde ise, manyezitin detaylı olarak jeolojisi incelendikten sonra sahadan elde edilen çeşitli verilerle, manyezitleri ve onların oluşumu ve kökeni hakkında detaylı olarak çalışılmıştır. Bu bölümde manyezitlerin içinde oluştuğu kayaçlann jenezi ile manyezitlerin ilişkisi detaylı olarak ele alınmıştır. Beşinci bölümde ise, manyezitlerden ve ilişkili oldukları kayaçlardan 16 tane örneğin ince kesiti yapılarak içindeki mineraller incelenmiştir. Buna göre serpantin + kuvars(kalsedon), serpantin + manyezit parajenezinin varlığı ispatlanmıştır. Ayrıca bu parajenezlere metamorfik bir mineral olarak bilinen talk'ında girdiği gözlenmektedir. Altıncı bölümde, detaylı olarak kimyasal analizlere yer verilmiştir. Bunların sonuçlarından gidilerek kayaçlann kökeni bulunmuştur. Manyezitlerden alınan 16 adet örneğin içindeki safsızlık oranları tayin edilip jeoistatistik olarak incelemeleri yapılmıştır. Bazik ve ultrabazik kayaçlardan 8 tane örnek alınarak ana element ve iz element analizleri yapılmıştır. Yedinci bölümde, manyezitlerin ekonomisine yer verilmiştir. Manyezit üretiminin Türkiye'de ve Dünyada artan bir trende sahip olduğu çeşitli tabloların sonuçlarında yorumlanmıştır. Aynı zamanda Türkiye'nin manyezit cevheri ihracat trendinin de artma eğiliminde olduğu gözlenmektedir. Sonuç ve öneriler kısmında ise tez ana hatlarıyla yorumlanarak yararlı bilgiler verilmiştir.
-
ÖgeTürkiye'de Üretilen Kostik Kalsine Manyezitlerinin İncelenmesi Ve Sorel Çimentosu Parametrelerinin Araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Özer, Orhan ; Kırıkoğlu, M. Sezai ; 55891 ; Jeoloji Mühendisliği ; Geological EngineeringBu çalışma manyezit yatakları oluşumunu ve zenginleştirme metodlarım, kostik kalsine magnezit üretimi ve dünya üretimine genel bakışı ve Türkiye'de üretilen magnezyalarm Sorel çimentosu kapsamında parametrelerinin belirlenmesini içermektedir. İlk bölümde genel olarak magnezit yataklarının oluşumu ve çeşitli tekniklerle zenginleştirilerek piyasaya kullanılabilir halde arzedilmesi ele alınmıştır Türkiye'de üretilen yataklarına ve oluşumlarına yer verilmiştir. Manyezitlerin kimyasal analizi ve petrolojik analizleri yapılmıştır. İkinci bölümde kostik kalsine magnezya üretimine ve üretim aşamalarına yer verilmiştir. Kostik kalsine magnesitlerin optimum kalsinasyon şartları tesbit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmanın temel konusunu oluşturan Sorel çimentosu bölümü ise üçüncü bölüm olarak incelenmiştir. Bu bölümde standartlara göre Sorel çimentosu parametleri belirlenmiştir. Ortaya çıkan çeşitli mukavemet parametreleri problemlerinin iyilieştirme deneyleri yapılmıştır. Bu sorunlar Sorel çimentosu karışımına çeşitli katkı maddeleri ilave edilerek giderilmeye çalışılmıştır. Yapılan çalışmalar neticesinde Sorel çimentosunda belirlenen başlıca problemler katkı maddeleri ilave ederek iyileştirmeye çalışılmıştır. Yapılan çalışmalar neticesinde Sorel çimentosunda belirlenen başlıca problemler katkı maddeleri kullanarak aşılmıştır. Suya karşı mukavemet arttırılmış, katilaşma süresi denetlenebilir duruma getirilmiş ve bunlarla birlikte genel mukavemet parametrelerinde iyileşme sağlanmıştır.
-
ÖgeAnadolu otoyolu Bolu Dağı tünelleri elmalık sol tüp 64+150 ile 64+290 kilometreler arasının mühendislik jeolojisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Hökelek, A. Akay ; Vardar, Mahir ; 55581 ; Jeoloji MühendisliğiAnadolu Otoyolu Bolu dağı tünelleri, uzunluğu ve kesit alanı itibariyle dünyanın sayılı tünellerinden birisidir. Hizmete girmesiyle hem ülke ekonomisine çok olumlu bir katkı yapack; hem de, bölgede özellikle kışın yaşanan trafik sorununu da çözüme kavuşturmuş olacaktır. Bolu dağı tünelleri, herbiri 3' er şeritten oluşan 2 tüpten oluşur. Tüplerden kilometre artış yönüne göre (istanbul' dan Ankara istikametine doğru) sol tarafta bulunan 3287 m., sağ taraftaki de 3236 m. uzunluktadır. Sol tünelde kazı halen devam ediyor olmasına rağmen, diğer 3 aynada kazı uzun zamandır yapılmamaktadır. Tüneller Yeni Avusturya Tünel Açma Yöntemi (NATM) prensiplerine göre açılmaktadır. Bu yöntemin amacı, tüneli oluşturan kayacın bir miktar deforme olmasına izin vererek, gerilme kemerlerinin oluşumunu sağlamak ve tüneli mümkün olan en esnek iksa sistemiyle kendi kendine taşıtmaktır. Tünellerde kullanılan kaya sınıflama sistemi, Ö NORM B 2203' ün Yeni Avusturya Tünel Açma yöntemi için revize edilmiş halidir. Tünellerde kullanılan iksa yöntemleri de, bu kaya sınıflama sisteminin gerektirdiği şekilde projelendirilmiştir. Tünel güzergahında yer alan kayaçlar, mekanik özellikleri açısından oldukça zayıftır. Bu kayaçların, Ö NORM B 2203' ü oluşturan A1, A2, B1, B2, C1, C2, L1 ve L2 şeklinde düzenlenmiş 8 ana sınıfın dışında olduğu kabul edildiği için, CM (C Modifiye) adında yeni bir sınıfa ihtiyaç duyulmuştur. Daha fazla destekleme gerektiren CM sınıfı uygulamalarında, NATM gereği, tünelde görülen deformasyonlara göre projede değişiklik yapılabilmektedir. Tünellerde, ilk kaplamayla bütün deformasyonların kontrol altına alınabileceği düşünüldüğünden, son kaplama yük taşıyacak nitelikte (donatılı veya çelik fiberii gibi bir başka tipte) projelendirilmemektedir.
-
ÖgeHarşit Vadisi-kürtün Barajı Aks Yeri Kayaçlarında Çatlak Yüzeylerindeki Pürüzlülüğün Sayısal Tanımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Develi, Kayhan ; Vardar, Mahir ; 55778 ; Jeoloji Mühendisliği ; Geological EngineeringBu çalışmada; çatlak düzlemi yüzey pürüzlülüğünün, stabilite analizlerinde kullanılan mekanik parametrelerden içsel sürtünme açısı (())) ve kohezyon (c) üzerine olan etkisinin ortaya konmasına ve farklı yüzey geometrilerine sahip çatlak düzlemlerinin pürüzlülük derecelerinin birbirleriyle nicel olarak kıyaslanmasına imkan verecek, sayısal değerlerin tanımlanması amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak, çatlak yüzeyleri üzerinde farklı koordinat noktalarındaki yükselti değerlerinin ölçümü ve haritalanması ve bu ölçümlerden elde edilen veriler yardımıyla pürüzlülüğün sayısal- olarak ifadesi hedeflenmiştir. Pürüzlülüğün ölçümü ve haritalanması için özel bir kontrol ünitesi ve yazılım ile bilgisayar tarafından kontrol edilen bir yüzey tarama aleti geliştirilmiştir. Bu alet sayesinde, araştırmada kullanılan numune yüzeylerine ait yükselti değerleri yatay düzlemde x ve y doğrultularında 1 mm'lik, düşey doğrultuda (z) ise 1/10 mm'lik örnekleme hassasiyeti ile ölçülmüş ve bu ölçümler sırasında elde edilen değerler her numune için farklı isimler altında oluşturulan veri dosyalarına kaydedilmiştir. Farklı numuneler için yüzey pürüzlülüğünün sayısal ifadesine yönelik olarak çatlak yüzey pürüzlülüğünün fraktal boyut (D) ile karakterize edilmesi metod olarak seçilmiş, fraktal boyut hesabında ise spektral analiz yöntemi kullanılmıştır. Yüzey tarama aleti ile çatlak yüzeyi üzerinde uzaklık ortamında ölçülmüş verilere 2-boyutlu ayrık fourier transformu uygulanmış ve uzaklık ortamında ölçülmüş bu veriler dalgasayısı (k) ortamına aktarılmıştır. Böylece her bir numune için yüzey güç spektrumu grafikleri [log S(k) - log k] elde edilmiş ve bu grafiklerdeki nokta dağılımlarını en iyi karakterize eden lineer doğruların eğim (m) değerleri hesaplanılmştır.Bu çalışmada aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir: Güç spektrumu grafiklerinde; düşük dalga sayılarında yüksek, yüksek dalga sayılarında ise düşük enerji yoğunlukları görülmektedir. Ancak bu ilişkiyi karakterize eden noktalar oldukça saçılmış bir görünüm sunmakta ve bu durum özellikle yüksek dalga sayılarında görülmektedir. Yüzey fraktal boyutu (D) nin 2
-
ÖgeMarmara Denizi'nde, Büyükçekmece (istanbul)-marmara Ereğlisi (tekirdağ) Kıyı Kesiminin Deniz Jeolojisi Ve Kuvaterner Evrimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Yılmaz, Birol ; Oktay, Fazlı Yılmaz ; 55832 ; Jeoloji Mühendisliği ; Geological EngineeringMarmara Denizi kuzey şelfinde, Büyükçekmece (İstanbul) - Marmara Ereğlisi (Tekirdağ) açıklarında, yaklaşık -100 metre derinliğe kadar olan bir alanın deniz jeolojisini incelemek ve Kuvaterner evrimini açıklamak amacıyla çözüm gücü yüksek sığ sismik yansıma verileri ile karot ve yüzey örnekleri toplanmış, birimlerin sismik stratigrafisi ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, kara jeolojisi çalışmasıyla stratigrafik birimlerin deneştirmesi yapılmıştır. Çalışma bölgesinin kıyı kesiminden toplanan sığ sismik veriler bu bölgede deniz tabanının batimetrik olarak kıyıdan -50 metreye kadar düşük eğimli, -50 ile -100 metre izobatları arasının düzlük, -100 metreden itibaren de yaklaşık D-B doğrultulu çok dik bir yamaç şeklinde olduğunu göstermiştir. Bu yamaç, Marmara Denizi kuzeyinde gelişmekte olan pull-apart havzayı kuzeyden sınırlayan normal fay zonunun oluşturduğu fay dikliğidir. -50 metreye kadar olan düşük eğimli kesim ise sadece temel birimleri (A) etkileyen bir normal faylanmanın sonucudur. -50 ile -100 metre izobatları arasındaki düzlükte yaklaşık D-B uzanımlı pull-apart havzacıklar görülür. Kuzeyden ve güneyden normal faylarla sınırlı bu havzacıklar yaklaşık NE- SW doğrultulu yanal atımlı fayların oluşturduğu sırtlarla birbirlerinden ayrılmışlardır. Stratigrafik olarak bölge temelini, inceleme alanının kıyı kesimlerinde yüzeyleyen Oligosen yaşlı Gürpınar Formasyonu oluşturur. Formasyonun alt düzeyleri deniz içinde kaldığından kalınlığı hakkında kesin bir şey söylenemez. Bu temel üzerinde açısal uyumsuz olarak, Pleyistosen yaşlı Marmara Formasyonu ve Holosen yaşlı Kuşdili Formasyonu ile alüvyon örtü izlenir. Temel üzerinde yer alan bu çökellerin kalınlığı aradaki uyumsuzluk yüzeyinin paleotopoğrafyasına bağlı olarak 2-20 m. arasında değişir. Geç Kuvaterner yaşlı tortulların çökelimi, kıyıya paralel uzanımlı normal fayın yamacında moloz akımlarıyla depolanmış kaotik (düzensiz) yansımalı ve merceksel geometrili birimler (B1) ya da iki pull-apart havzayı ayıran basınç sırtlarında belirgin downlap yansımalı (B2) birimlerle başlar. Pull-apart havzacıklar içinde olasılıkla tatlı su ortamında, sismik olarak seyrek ve sık ardalanmalı birimler (C1.C2) gelişmiştir. Bu çökeller (C1.C2) sismik kesitlerde kaotik (B1) ve downlap yansımalı (B2) birimlerle geçişli olarak izlenirler. İç yansımasız (reflection free) birimler (D1.D2), denizel transgresyon sonucu kaotik çökelleri (B1.B2) ve havza içi çökellerini (C1.C2) onlap şeklinde aşarak gelişmiştir. Bu çökellerin üstünde ise, inceleme alanının tümünde izlenen bir güncel çamur düzeyi (E) bulunur. Karotlarda görülen bu düzeyin varlığı olasılıkla Holosen içinde deniz su derinliğinin artmasıyla bölgenin çamur çökelim alanı şekline dönüştüğünü belirtmektedir.
-
ÖgeSüstaşları Ve Kartal Ametist Oluşumları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Gözüpek, Banu ; Kırıkoğlu, Sezai ; 55850 ; Jeoloji Mühendisliği ; Geological EngineeringThese man-made gemstones are not "imitations" or "fakes" but have the same chemical compositions and physical properties as the natural minerals. One of the major tasks of the gemologist, and frequently a difficult one; is to determine whether a given gem is natural or synthetic. Such determinations may be very important, for the rare natural gem may have a value several hundred fold greater than its abundant synthetic rival. Changing the colour of gemstones by heat, by irradiation and by staining, has become common in species susceptible to such changes, such treatment might improve the beauty of some stones. Methods of gem synthesis which are melt growth, growth from solution and diamond synthesis are explained in the fourth chapter. The fifth chapter is cutting and polishing of gemstones. The two basic types cabochon and faceted cuts are given in detail with drawings. There are various cabochon cuts but the most common has a smooth domed top and a flat base. Faceted cut gemstones are bounded by plane surfaces (facets) to which different names are given depending on their positions on the stone. Although faceted gems have different shapes, the brilliant cut is most common for diamonds. The top of the stone is called the bezel, crown or top, the lower part of the stone is called the pavilion, base or back. The top facet (usually the largest) is the table, the small facet at the bottom of the stone parallel to the table (which may not be present) is the culet. The edge between the bezel and pavilion is the girdle. Turkey's gemstone potential and gemstone economy is the sixth chapter. Gemstones formed at Muğla-Milas, Sivas-Kangal, Manisa-Kula-Salihli-Akhisar-Demirci, Uşak- Eşme, Aydın-Söke- Yatağan, Izmir-Güzelbahçe, Ankara-Çubuk, Eskişehir-Sancakaya- Beypazan-İnönü- Yunus Emre, Yozgat-Şefaatli-Sorgun, Bilecik-Bozüyük-Söğüt, Bahkesir-Gönen-Biga, Afyon-Bayat, Kütahya-Simav, Erzurum-Oltu, Tokat-Gülpınan are exampled. The seventh chapter is the amethyst formations at Kartal limestone mine. After defining the location of site and the geological formations, samples are examined and gemological survey methods are applied on amethyst crystals. The violet and purple varieties of quartz provide the most prized and in many respects the most interesting of the large family of quartz minerals. The name is said to have been derived from the Greek word "Amethustos" which is translated as "not drunken" and was given to the stone from the belief that the wearer would not suffer from excess consumption of alcoholic drinks.
-
Ögeİstanbul-Silivri-Kavaklı havzası ve dolayının hidrojeolojik incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Çopuroğlu, Muhterem ; Öztaş, Turgut ; 66778 ; Jeoloji MühendisliğiSilivri-Kavaklı-Ortaköyü içine alacak şekilde yaklaşık 45 km2'lik yüzölçümü bulunan Kavaklı,aşağı ve kömürlük dereleri drenaj alanında yapılan bu çalışma, Kavaklı havzasının yeraltısuyu bilançosunu ve sorunlarını ortaya koymak için yapılmıştır. Sonuç olarak, hazılanan bu rapor "Yüksek Lisans Tezi" olarak Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı'na sunulmuştur. İnceleme alanı Marmara Bölgesinin Trakya kesiminde İstanbula 70 km uzaklıktaki Silivri ilçesinin doğusunda yeralır. Bu bölge 41°03'30" ile 41°07'30"kuzey enlemleri ve 28° 18' 35" ile 28° 23' 30" doğu boylanılan arasındadır. Genel olarak orta kuşak deniz iklimi karakteri taşır. Kışlar ılık ve yağışlı, yazlar sıcak ve kurak geçer. Florya gözlem istasyonu verilerine göre yıllık toplam yağış yüksekliği 642,4 mm. dir. En yüksek kot 236 metre ile Kum tepedir, akarsu ağını Ortaköy'ün kuzeyinden beslenen Aşağı dere ile Kavaklı köyünün kuzeyinden beslenen Kömürlük dere ve kavaklı dere şekillendirir. Ancak bu dereler kuru deredir. Kışın yağışın fazla olduğu aylarda yüzeysel akış olabilmektedir. Hazırlanan Su bilançosunda, toplam yıllık yağış 642,4 mm, gerçek buharlaşmanın 428,5 mm. ve akışın 213,9 mm. olduğu görülmektedir. Buna göre inceleme alanında toplam yıllık yağışın 428,5 mm.'si yani %67'si buharlaşma-terleme yolu ile atmosfere geri dönmekte, geriye kalan 213,9 mm ise yeraltı ve yerüstü suyu olarak akışa geçmektedir. Bu miktar tüm yağışın %33' üdür. İnceleme alanını hemen hemen tümüyle kaplayan Oligosen tortulları, iyi tabakalanmış kumlu marnlar ve kumtaşı, kiltaşı, sihtaşı ardalanmasından oluşur. Kıyışa! ve sığ denizel fasiyeste gelişen akarsu ve lagün ortamlara ait bu karakteristik kayaç birimleri ortam koşullarına uygun olarak birbirleriyle karmaşık ilişkiler içinde bulunur. Kuvaterner çökeller dere yataklarında alüvyonel birikimler şeklindedir. Sözkonusu formasyon bütün olarak yan geçirimli taneli ortamı oluşturur. Gevşek çimentolu kum, kil ve sütten oluşan bu birim içinde açılan kuyuların debisi 0,3 it/sn ile 18 it/sn arasında değişmektedir. Transmissibilite 3-17 nr/gün/m değerleri arasındadır. Yeraltısuyu, özellikle kumlu ve çakıllı düzeylerden alınmaktadır. Kumtaşları merceksellik gösterir. Akiferin beslenmesi yağıştan sızma ve sulamadan süzülmelerle olmaktadır. Boşalım ise buharlaşma - terleme ve suni çekim ile olmaktadır. Beslenimin % 80'i olan 2.000.000 mVyıl yeraltısuyu emniyetli verimi olarak kabul edilmiştir. İnceleme alanı içinde açılan sondaj kuyulanndan alınan su örneklerinin tümü T.S 266'ya göre içilebilir özelliktedir. Wilcox diyagramına göre çalışma alanımızdaki sular çok iyi, iyi kullanılabilir sular niteliğindedir. Sulama suyu olarak C3Sj ve C^ sınıfında olduğu görülmüştür. Dolayısıyla suların, toprakta alkali tehlikesinin düşük, tuzluluk tehlikesinin orta ve yüksek olduğu belirlenmiştir. Suların Piper diyagramında sergiledikleri kimyasal bileşim havzanın litolojik özellikleri ile uyum göstermiştir. Hakim litoloji kumtaşı, kiltaşı ve marndır. Kumtaşlannın kuzeyden çatalca masifi yönünden taşınıp gelen kireçtaşı gereçleriyle geliştiği anlaşılmaktadır.
-
ÖgeBurdur-Salda Gölü güncel magnezyumlu çökellerin oluşumu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Demiral, Melek ; Suner, Fikret ; 66717 ; Jeoloji MühendisliğiSalda Gölü ve yakın çevresinde yapılmış olan bu çalışmada güncel magnezyum karbonat çökelimlerinin kökeni ve oluşum mekanizması ortaya konmaya çalışılmış, bu amaçla saha gözlemleri, alınan örnekler üzerinde petrografik incelemeler ve kimyasal analizler yapılmıştır. Arazi gözlemleri ile oluşumların çökelmeye hala devam etlikleri tespit edilmiştir. Ayrıca mineralojik ve kimyasal etüdler sonucunda çökelimlerde ana malzemenin kimyasal ayrışma kökenli olduğu ve ofiyolit kompleksinden türedigi, küçük ölçekli de olsa oluşan çökellerde metasomatik gelişim olduğu görülmüştür. Mikroskobik etüdler sonucunda hidromanyezit-manyezit dönüşümlerinin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Salda Gölü 'nde güncel magnezyum karbonatların çok büyük oranda hidromanyezit bileşimli olduğu, ancak Kayadibi bölgesinde kireçtaşlannm yaygınlığı, ortama taşman Ca varlığı ve yerinde gelişen metasomatizma sonucu, sözkonusu bu çökelimlerde kısmi huntit oluşumunun varlığı da anlaşılmıştır. Göl suyu ve dip sedimanlarında yapılmış olan analizler sonucunda yüksek Mg elde edilmiştir ve bu durumun varlığı, belirtilen düşüncelerimizi destekler niteliktedir. Bölgede var olan tektonizmanın, mevcut oluşuma hızlandırıcı yönde bir etki yaptığı düşünülmektedir.
-
ÖgeAnkara-bala Alçıtaşı Yataklarının Jeolojisi Ve Jeokimyası İle Alçının Teknolojik Parametrelerinin Araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Erdoğdu, Ahmet Murat ; Kırıkoğlu, M. Sezai ; 66806 ; Jeoloji Mühendisliği ; Geological EngineeringBu çalışmanın amacı, çok eski zamanlardan beri bilinene alçıtaşı, hemihidrat ve anhidritin incelenmesidir ve hemihidratın en önemli kullanım alanı inşaat sektörüdür ve bu amaçla ilk kullanımı 1917 yılına kadar gitmektedir. Hemihidratın inşaat sektöründe kullanımı beraberinde pek çok avantajlar içermektedir. Bunların başında alçıpan olarak kullanımında ısı izolasyonu, ses yalıtımı gelmektedir ve bu özellikler bugünkü inşaat sektöründe oldukça önemlidir. Türkiyede alçıtaşı yatakları oldukça kolay madencilik koşullarına sahiptirler. Çok geniş alanlardan alçıtaşı madenciliği yapılabilmekte ve hemihidrat üretilebilmektedir. Fakat bu malzeme çok büyük avantajları olmasına rağmen inşaat sektöründe yeterli olarak kullanılmamaktadır. Bir diğer uygulama alanı olarak da dişçilikte kullanımını sayabiliriz. Bazı ülkelerde alçıtaşı kireç elde edilmesinde hammadde olarak kullanılmaktadır. Ayrıca daha çok paris plasteri adı verilen ve endüstride daha çok stucco olarak bilinen kalsine olmuş alçı eldesindede alçıtaşı kullanılmaktadır. Kimyasal olarak alçıtaşı, çift sulu sülfattır formülü ise CaS04.2H20'dir. Bünyedeki suyun uzaklaştırılmasına kalsinasyon denilir. Bu işlem iki ana basamaktan oluşur; CaS04.2H20 - CaS04.l/2H20+l/2H20 CaS04. 1/2 H20 - CaS04+ 1/2 H20 Bu reaksiyonlar tersinir reaksiyonlardır, fakat 100 °C sıcaklık civarında meydana gelmezler. Bu işlemler sonucunda bünyedeki su yarım molekül atılır ve hemidrat elde edilir, formülü ise CaS04.l/2H20'dir. Alçıtaşının eldüstrideki kullanımında daha çok geciktirici ve hızlandırıcılar kullanılmaktadır ve kristalizasyon üzerinde etkileri büyüktür. Daha çok endüstriyel uygulamalarda sitratlar ve tartaritler geciktirici olarak kullanılmakta, hızlandırıcı olarak ise potasyum sülfat, sodyum klorit yaygın olarak kullanılmaktadır.