FBE- Kimya Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Çıkarma tarihi ile FBE- Kimya Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeKullanılmış kızartma yağının alternatif dizel yakıtı olarak değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Sipahier, A. Nüvit ; Aksoy, H. Ayşe ; 14203 ; Kimya MühendisliğiGünümüzde kullanılan geleneksel enerji kaynakları rezervleri azalmakta ve özellikle bilinen petrol rezerv lerinin yakın bir gelecekte tükeneceği belirtilmektedir. Hızla artan nüfus ve endüstrileşme dünya enerji tüketi minde de artışa yal açmakta, bunun sonucu olarak ta enerji açısından yeni ve acil önlemlerin alınması zorun- luğu ortaya çıkmaktadır. Bilinen kaynakların en rasyo nel şekilde kullanımı ve yeni-yenilenebilir enerji kay naklarının değerlendirilmesi bu önlemlerin başlıcaları dır. Yeni yenilenebilir enerji kaynakları arasında bio kütlenin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ülkemizde petrol ürünleri tüketiminin büyük kısmı nı motor yakıtları oluşturmaktadır. Kara taşımacılığı ve tarımda yaygın olarak dizel motorlarının kullanılması, dizel yakıtının tüketimdeki payını arttırmaktadır. Ülke miz dizel yakıt üretiminin tüketimi karşılamaktan uzak olması., yeni yenilebilir kaynaklardan elde edilecek al ternatif dizel yakıtları özellikle önemli kılmaktadır. Yüksek ısıl değerleri ve uygun setan sayıları ile bitkisel yağlar, alternatif dizel yakıt olarak önemli bir potensiyeldirler. Bu konuda yapılacak çalışmalar Türkiye'nin tarımsal potansiyelinin değerlendirilmesi, yakıt tüketiminde dışa bağımlılığın azaltılması ve ülke mizi gelecekteki yeni enerji teknolojilerine hazırlaması açısından önemlidir. Bu amaçla yapılan çalışmamızda kullanılmış kızartma yağının alternatif dizel yakıt olarak kullanılabilirli ği araştırılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde kullanılmış kızartma yağının özellikleri ve yapısı belirlenmiş bulu nan değerler ayçiçek yağı ile karşılaştırılmıştır. Ça lışmanın ikinci kısmında ise, yağın yüksek viskozitesi, ASTM standart distilasyon cihazında gerçekleştirilen piroliz işlemi ile düşürülmeye çalışmıştır. Son bölümde ise elde edilen piroliz ürününün yakıt özellikleri belir lenmiş ve Petrol Ofisi Motorin Garanti f spesifikasyonu ile karşılaştırılmıştır. Ayrıca ürünün yapısı da belir lenmeye çalışılmıştır.
-
ÖgeSulu deterjan fraksinasyon prosesinin hayvansal iç yağlarına uygulanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Şentürk, Döne ; Şatiroğlu, Nezih ; 14201 ; Kimya MühendisliğiEt endüstisinin yan ürünü alan iç yağları eritilmek suretiyle yağdan başka dokulardan ve yabancı maddelerden ayrılır. iç yağının özel koku ve lezzetinin tam alarak giderilmesi ve asidiklerinin nötralleşmesi için fiziksel vs kimyasal işlemlere tabi tutulmak suretiyle rafine edilir. Ayrıca fraksinasyon işlemi uygulanarak erime noktaları farklı ürünler elde edilir. Bu çalışma, iç yağının deterjan fraksinasyanunu kapsamaktadır. Bu proseste temel prensip basittir. Yağ kont rollü şartlar altında soğutularak kristalize edilir. Kıs men kristalize yağa surfaktant ve elektrolit içeren sulu çözelti ilave edilir ve yüksek erime noktasına sahip stnarin ve düşük erime noktasına sahip olein santrifüj edilerek ayrılır. Deneysel çalışmalarda, öncelikle sulu solüsyonun içerdiği surfaktant ve elektrolit konsantrasyonlarının olein verimine etkisi incelenmiştir. Ayrıca solüsyonun yağa oranı ile olein ürünü arasındaki miktarsal ilişkiler saptanmıştır. Elde edilen yağ ürünleri üzerinde analizler yapılarak tanınmalarına çalışılmıştır. Kristalize yağa ilave edilen solüsyonun içerdiği surfaktant ve elektrolit konsantrasyonlarının fraksinasyonun yürütülmesinde önemli olduğu bulunmuştur.
-
ÖgeTrona mineralinden ticari ölçek soda üretim proseslerinin bilgisayar destekli tasarımı ve maliyetlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Durmaz, Nilüfer ; Okutan, Hasancan ; 14200 ; Kimya MühendisliğiKimya sanayinin önemli hammaddelerinden olan soda sentetik alarak ve doğal kaynaklardan üretilmektedir. Soda üretiminde en önemli doğal kaynak trona mineralidir. Trona mineralinden soda üretimi sentetik yöntemlerle üretimden çok daha ekonomik olduğundan, tronadan soda üretim yöntemlerinin önemi gün geçtikçe artmaktadır. Dünyanın en büyük trona rezervine sahip olan A.B.D1 den sonra, ülkemizde Ankara'nın Beypazarı ilçesinde dünyanın ikinci büyük trona rezervi mevcuttur. Türkiye 210 milyon tonluk bu rezervi gerektiği şekilde değerlendirebildiği taktirde, sodanın girdi olarak kullanıldığı pek çok kimya sektörü gelişeceği gibi soda dış piyasasın dada önemli değişiklikler olacak, ülkemiz dış pazarlara açılma olanağına kavuşabilecektir. Trona mineralinden ticari ölçekte soda üretimi için iki yöntem kullanılmaktadır. Bunlar Monohidrat ve Sesquikarbonat Prosesleridir. İki yöntem temelde aynı olup başlangıç kademeleri farklıdır. Birinci yöntemde trona öncelikle kalsine edilir ve elde edilen ham soda saf laştırılır, ikinci yöntemde ise trona saf laştırılıp elde edilen Bodyum sesquikarbonat kristalleri sodaya dönüştürülür. Bu çalışmada Beypazarı trona mineralinden soda üretiminde kullanılabilecek olan Monohidrat ve Sesquikar bonat Proseslerinin ayrı ayrı tasarımın yapan ve yöntemlerini. ekonomik olarak karşılaştıran bir model geliştirilmiştir. Bu model ile Türkiye'de tronadan soda üreten bir tesisin kurulması durumunda gerekli alabilecek yatırım maliyetleri hesaplanmış, proseslerden en verimli ve en kârlı olanı, çeşitli kapasiteler için ekonomik analizler yapılarak saptanmıştır.
-
ÖgeSeyitömer bitümlü şist ve linyit örneklerinde ve piroliz kalıntılarındaki PAH'ların belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Dilek, Derya ; Okutan, Hasancan ; 14204 ; Kimya MühendisliğiPolisiklik Aromatik Hidrokarbonlar (PAH) bilinen en tehlikeli kanserojen madde gruplarından birini oluş turmaktadır. Tabii bozunma dışında yanma sistemleri ve taşıt eksozundan yayınımları bilhassa nüfusun yoğun yö relerde çevre kirliliğinin en önemli unsurlarından biri sini oluşturmaktadır. PAH'ların insan sağlığına zarar ları ppb veya ppm mertebelerinde dahi etkin olabildikle ri için bu kimyasalların çok düşük derişimlerde izole edilmeleri ve ölçülmeleri gerekmektedir. Bu da hassas alet ve yöntemleri içermektedir. Bu çalışmada Seyitömer bitümlü şist ve linyiti çe şitli atmosfer piroliz kalıntıları ve orjinal bitümlü şist ve linyitinden soxhlet ekstraksiyonu ile alınan bi tümenin aromatik f raksiyonundaki PAH kimyasallarının ka piler kolon kromatograf isi yöntemiyle tanımlanması araş tırması yapılmıştır. Bu 'çalışmanın sonucunda orjinal bitümlü şistin ve bitümlü şistinin normal atmosfer piroliz kalıntısının oldukça önemli miktarda PAH içerdiği bulunmuş ve bunlar arasında kanserojenik etkiye sahip olan bileşiklerde tespit edilmiştir.
-
ÖgeFosfojipsiyum'dan mikrobiyel proses ile hidrojen sülfür (H²S) eldesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Delaloğlu, Cüneyt Göktuğ ; Deveci, Nuran ; 14199 ; Kimya MühendisliğiBilindiği gibi çevre kirlenmesi ve bunun için ön lemlerin alınması, günümüzün en önemli problemini oluş turmaktadır. Çevre kirleticilerin başında endüstriyel atıklar gelmektedir. Endüstrideki üretim kapasitelerine bağlı olarak ortaya çıkan miktarları da çok büyük miktar lara ulaşmaktadır. Atık miktarı büyük boyuta ulaşanlar dan biri de Gübre sanayiidir. Bilindiği gibi Gübre Sanayiinde fosfat kayasından fosforik asit eldesinde atık olarak jips ortaya çıkmak tadır ve atık jips bir potansiyel oluşturmaktadır. Son zamanlarda atık değerlendirilmesinde büyük önem kazanmaya başlayan yöntemlerden birisi de, bakteriyel özütlemedir. Sülfat indirgeyici bakteri ile, jipsten iki aşamada gerçekleşen indirgeme reaksiyonu ile kükürt elde etmek mümkündür. Bu çalışmada, Gübre Sanayii atığı olan jips'in, bak teriyel özütleme işlemi ile değerlendirilmesi amaçlanmış tır. Deneysel çalışmalarda kullanılacak jips'in önce yapı analizi yapılmıştır. Çalışmada kullanılacak olan D. desulf uricans, Deutch Sammlung Von Mikroorganismen und Zellkulturen GmbH(DSM) ' den temin edilerek, saptanmış olan besiyerinde üretilmiştir. Üretilen saf kültürler kulla nılarak jips'in bakteriyel özütlemesindeki ilk aşama ger çekleştirilerek hidrojen sülfür üretilmiştir.
-
ÖgeKalkopirit cevherinin bakteriyel özütleme yöntemi ile değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Elnekave, Moiz ; Deveci, Nuran ; 14197 ; Kimya MühendisliğiBu çalışmada Yozgat-Akdağ yöresinden alınmış olan kalkopirit cevheri örneklerinin Thiobacillus- ferroxidans türü bakterilerle özütlenmesi gerçekleştirilmiş ve özüt- leme işlemlerinde çeşitli parametlerin bakır çözünürlüğü üzerine etkisi incelenmiştir. Bunlara bağlı alarak da düşük tenörlü bakır cevherlerinin, değişik parametreler gözönünde bulundurularak, değerlendirilme alanları araş tırılmıştır. Bunun için önce uygun besiyerleri hazırlanarak, Al manya'dan (DSM-Deutsche Sammlung von mikraorgnismen und Zelkulturen GmbH) aktif kültür alarak getirtilmiş alan bakteriler üretilmiş daha sonra üretilen bakterilerle kalkopirit örnekleri belli sürelerde özütleme işlemine tabii tutulmuştur. Özütleme deneyleri, çalkalamalı bu banyosunda 250ml' lik erlenmayerler de sabit sıcaklıkta gerçekleştirilmiştir, Gerçekleştirilen deneylerde, karıştırma hızı, cevherin ta necik boyutu ve karışımın pulp yoğunluğu değiştirilmiş ve bunların çözünürlük üzerine etkileri incelenmiştir.
-
ÖgeAktif ve kimyasal çamurların pirolizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Sarı, Nuray ; Ekinci, Ekrem ; 14205 ; Kimya MühendisliğiAtıksuların sorumsuzca uzaklaştırılması sonucu ortaya çıkan çevre kirliliği sorunu ve bunun insan sağlığını tehdit eden boyutları, günümüzde su ve normal yaşa mı etkileyen en güncel konulardan birisidir. Atıksuların çeşitli sistemlerle arıtılması sonucun da oluşan organik veya inorganik kökenli çamurların gelişigüzel atılması ya da kullanılması, çevre kirliliğini daha farklı bir şekilde etkilemekte ve bazı özel durumlarda da, insan sağlığı için direkt tehlikeler oluştura bilmektedir. Biyolojik ve kimyasal çamurların bertaraf edilmemesi çevre kirliliğinin sudan karaya transferi olayıdır. Ortaya çıkan bu çamurların en uygun sistemlerde arıtılıp, sorunsuz olarak, yine en uygun yöntemlerle uzaklaştırılmaları gerekir. Çamur arıtımından beklenen arıtma sistemlerinden çıkan çamuru yoğunlaştırmak, gerektiği durumlarda stabilize etmek ve suyunu giderdikten sonra katı madde konsantrasyonunu arttırarak hacmini azaltmak ve çamurun imhası sırasında. taşıma maliyetini en aza indirmektir. Çamurun imhası ise, çamuru tekrar kullanılır hale getirmek ve çevreye zarar vermeyecek şekilde bertaraf edilmesini sağlamaktır. Bu çalışmada atıksu arıtımından elde edilen aktif ve kimyasal çamurların normal atmosfer şartı altında piroliz deneyleri gerçekleştirilmiştir. Piroliz deneyleri Heinze retordunda k C/dakika ısıtma hızı ile 550 C ve 9DGDC sıcaklıklara kadar gerçekleştirilmiş ve elde edilen sıvı ürünler kolon kromatograf isi kullanılarak frak- sine edilmiştir. Sıvı ürünün adsorbsiyon kolonundaki f raksinasyonundan sonra ele geçen aromatik ürüne gaz kromatografi analizi uygulanmıştır.
-
ÖgeKuşburnundan C vitamini izolasyonu ve çekirdek yağlarının incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Turan, Birol ; Tülbentçi, Sema ; 14410 ; Kimya MühendisliğiBu çalışmada, Kayseri yöresinden temin edilen kuşburnu meyva- larından, laboratuvar ölçekte çalışılarak, C vitamini izole edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla önce, numunelerin C vitamini içeriği tayin edilmiş ve kuru meyvada ortalama 901 mg/100 g bulunmuştur. C vitaminini izole etmek için önce, literatürde yaş biberden C vitamini izolasyonu için verilen yöntem uygulanmıştır. Bu deney ler sonucunda, kuru baza göre ortalama %28.88 verimle C vitamini el de edilebilmiştir. Daha sonra bu yöntemin ekstraksiyon kademesi modifiye edilerek uygulanmış ve ekstraksiyon süresinin verime etkisi incelenmiştir. Ekstraksiyon süreleri 6-20 saat arasında değiştiri lerek bir seri deney yapılmış ve bu deneyler sonucunda 15. saatten sonra elde edilen verimde fazla değişme görülmemiş ve 18. saatten sonra da verimin sabitleştiği gözlenmiştir. 12 saatlik ekstraksiyon sonucunda, kuru baza göre %54.2 verimle C vitamini elde edilebilmiş tir. Her iki yöntemde de çözücü olarak su kullanılmıştır ve elde e- dilen C vitaminin saflığı, erime noktası tayini ile kontrol edilmiş tir. Kuşburnu çekirdeklerinin değerlendirilebilirliğini belirlemek amacıyla, standart yöntem olan Soxhlet ekstraksiyonu ile yağ tayin leri yapılmış ve yağ asitleri bileşimi gaz kromatografisi yöntemiy le belirlenmiştir. Kullanılan kuşburnunun teknolojik değerinin belirlenmesi için, numuneler üzerinde ayrıca, toplam kuru madde, mineral madde, kül, tane-et-çekirdek ağırlığı, rehidrasyon yüzdesi ve elek analizleri gerçekleştirilmiş ve sonuçlar literatür verileriyle mukayese edilmiş tir.
-
ÖgeLinyit ve asfaltit karışımlarının düşük sıcaklık pirolizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Arabacıoğlu, A. Banu ; Erdem Şenatalar, Ayşe ; 19313 ; Kimya MühendisliğiBu çalışmada, kömür ve ağır petrollerin birlikte işlenmesinde olduğu gibi, genç kömürler olan linyitler ile mineral madde içeren; petrol kökenli bir pirobitum olan asfaltitlerin sıvılaşma esnasında birbirlerini karşılıklı olarak etkileyecekleri hipotezinden yola çıkılmıştır. Bu amaçla, değişen oranlardaki homojen asfaltit-linyit karışımları, en basit sıvılaştırma yöntemi olan düşük sıcaklık pirolizine uğratılmış ve ürün verimleri izlenmiştir. Çan linyiti, Çayırhan linyiti, Keleş linyiti ve Avgamasya asfaltiti kullanılan piroliz deneyleri, 0.125-0.314 mm aralığına öğütülmüş, ağırlıkça «100 linyit, %75 linyit-%25 asfaltı' t, %50 linyit- %50 asfaltit, %75 linyit-%25 asfaltit ve XI 00 asfaltı' t içeren karışımlarla, Heinze retortunda gerçekleştirilmiştir. 4°C/dakika ısıtma hızı ile normal statik atmosferde 550°C a kadar ısıtılan sistem, bu sıcaklıkta yarım saat bekletilmiştir. Piroliz sıvısını oluşturan su ve katranı ayırmak için her karışıma iki paralel deney uygulanmıştır. İlk deneyde, Dean-Stark metoduna göre, toluen yardımıyla su tayini yapılmıştır. Katran miktarını tayin için yapılan ikinci deneyde ise, daha düşük kaynama noktalı olan diklormetan kullanılmıştır. Daha sonra katran, n-hekzan, toluen ve THF yardımıyla, sırasıyla yağ, asfalten ve preasfalten fraksiyonlarına, silikajel kolon kromatografisi ile de alifatik, aromatik ve polar kısımlarına ayrılmıştır. Sonuçta, hipotezimize uygun olarak, asfaltit-linyit karışımları arasında, pirolitik bozunmalar esnasında sinerjistik (kuvvetlendirici) bir etkileşim görülmüştür. Linyite az miktarda asfaltit eklendiğinde maksimum değerine ulaşan bu etkileşim katran veriminde ortaya çıkmıştır. Katran miktarının maksimum olduğu karışım değerinde, gaz veriminin de bir minimum gösterdiği, semikok veriminin ise azalmadığı gözlenmiştir. Katran verimi teorik karışım verimlerinin üzerine çıkarken, katran içindeki asfaltenlerin yüzdesi de artmaktadır. Dolayısıyla da söz konusu kuvvetlendirici etki, gaz verimini azaltırken, asfalten veriminin artmasını sağlamaktadır. Bu etkileşimin su buharı ve anorganik yapının katalitik etki sinden ve/veya asfaltı' tin linyit için H-verici bir çözücü gibi davranmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
-
ÖgeBazı Türk ve yabancı kaynaklı sigaralarda PAH'ların tanımlanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Çepni, Işık ; Ekinci, Ekrem ; 19311 ; Kimya Mühendisliğiİçinde yaşadığımız çevrede hem doğal, hem de insanlar tarafın dan kontrol edilebilen çeşitli proseslerin sonucu bilinen en büyük kanserojen kimyasallar grubunu oluşturan polisiklik aromatik hidro karbonlar (PAH) açığa çıkmaktadır, özellikle yanma sistemleri, ekzos, kömür işletmeleri, sigara dumanı gibi kaynaklardan yayımlanan PAH'lar içme suyu, teneffüs ve besin zinciri yollarıyla metabolizmaya girmekte ve vücutta başta kanser olmak üzere çok değişik rahatsızlıklara neden olmaktadır. Bahsedilen PAH kaynakları içerisinde bulunan sigara dumanı, günümüzde insanların sigaraya artan bağımlılığı sonucu sağlığı tehdit eden en büyük tehlike durumuna gelmiştir. Bu çalışmada Türk ve yabancı olmak üzere beş çeşit sigaranın tütünlerinin, normal içim sonucu elde edilen izmaritlerinin ve ağızlıklı içim sonucu elde edilen izmaritlerinin ve ağızlıklarının Soxhlet ekstraksiyonu ve geri soğutucu altında yapılan ekstraksiyon ile elde edilen katranının aromatik fraksiyonundaki PAH kimyasallarının kapiler. kolon gaz kromatografisi yöntemi ile tanımlanması çalışması yapılmıştır. Bu çalışmanın sonucunda tütünden, izmaritlerden ve de ağızlıklardan ekstraksiyon ile elde edilen katranın PAH içerdiği bulunmuş ve bunlar arasında kanserojenik aktiviteye sahip olan bileşiklerde tesbit edilmiştir.
-
ÖgeLinyitlerin temal özelliklerinin araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Haykırı, Hanzade ; Kadioğlu, Enis ; 19314 ; Kimya MühendisliğiKömür, hemen hemen tüm tüketim alanlarında ısı etkisine maruz bırakılmaktadır. Bu nedenle, kömürün termal özelliklerinin bilinmesi uygulanan proseslerin verimliliğini artırmak açısından oldukça önemlidir. Diferensiyel termal analiz, kömürün termal özelliklerinin belirlenmesi amacıyla en yaygın olarak uygulanan yöntemdir. Bu çalışmada, Türkiye'nin 24 değişik yöresinden toplanmış olan linyit kömürlerine diferensiyel termal analiz yöntemi uygulanmıştır. Farklı özelliklerdeki linyitlerin DTA eğrileri de önemli farklılıklar göstermiştir. Linyit numunelerinin ısı profillerinin incelendiği bu çalışmada, ısıtma hızı ile numune miktarının değiştirilme sinin DTA eğrilerinin karakterine ve şekline olan etkileri da araştırılmıştır.
-
ÖgeSodyum perboratın saf ve saf olmayan ortamlarda nükleasyon kinetiğinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Titiz, Sibel ; Yüksel, G. Yildiz ; 14402 ; Kimya MühendisliğiSon yıllarda yoğunlaşan sodyum perborat tetrahidratın büyüme ve nükleasyon hızları üzerine safsızlıkların etkisini inceleyen ça lışmalarda, incelenecek parametrelerin çokluğu nedeniyle, henüz çok kesin sonuçlara gidilememektedir. Bu nedenle, bu alandaki eksikliğin bir kısmını giderebilmek amacıyla, saf sodyum perborat çözelti- leriyle çalışılmış ve stokiometrik ve değişik reaktan oranları ile hazırlanmış sodyum perborat çözeltilerinde nükleasyon hızı ölçümle ri yapılmıştır. Çalışmamızda, sodyum perborat çözeltilerinin nükleasyon hızı na reaktan oranlarının ve safsızlıkların etkisi incelenmeye çalışıl mıştır. Nükleasyon hızı ölçüm deneyleri sonucunda nükleasyon hız mertebesi ve hız sabiti tayin edilerek sodyum perborat tetrahidratın saf ve saf olmayan ortamlarda nükleasyon kinetiği incelenmiştir. Ayrıca elde edilen sonuçlar, deneyler esnasında yapılan kimyasal ve fiziksel analizlerle de desteklenmiştir. Bu araştırma sonucunda, sodyum perborat tetrahidratın saf ortamdaki nükleasyon hız mertebesinin 5, hız sabitinin ise 3.5x10 5 değerini verdiği saptanmıştır. Nükleasyon hız sabiti, hız mertebe si ve metastabil bölge genişlikleri gözönüne alınarak en uygun sod yum perborat tetrahidrat kristal izasyonunun 25-50 g/l sodyum meta- borat fazlalığında yapılabileceği ortaya çıkmıştır. Yine çalışma sonuçlarına göre, çalışılan bölgede boraksın nükleasyon hız mertebesine etkisi olmadığı, buna karşılık hız sabi tini sodyum metaborata göre düşürdüğü görülmüştür. Hidrojen perok sit varlığında yapılan deneylerde, hidrojen peroksitin nükleasyona çok önemli bir etkisi olmadığı, aynı sonucun sodyum hidroksit var lığında yapılan çalışmalar için de geçerli olduğu söylenebilmekte- dir. Safsızlık olarak kullanılan magnezyum sülfat varlığında yapı lan çalışmalardan elde edilen sonuç, benzer yapıda ancak magnezyum sülfat içermeyen çözeltilerden elde edilen sonuçlara bir paralel lik göstermiştir. Bu nedenle, göz önüne alınan magnezyum sülfat safsızlık konsantrasyonu bölgesinde nükleasyon hızı üzerine bir etkinin olmadığı görülmüştür.
-
ÖgeAtık plastiklerin akışkan yatakta pirolizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Hilmioğlu, Bilgin ; Okutan, Hasancan ; 19317 ; Kimya MühendisliğiSon yıllarda büyük boyutlara ulaşan ve günden güne artan çevre kirliliği yirmibirinci yüzyıla girmeye hazırlandığımız şu günlerde insanlığın en önemli problemlerin den biri haline gelmiştir. Özellikle plastik esaslı çöpler uzun süre bozunmadıkları için çevreye büyük zarar vermektedirler. Hem sağlıklı bir çevre oluşturarak ekolojik düzeni korumak, hemde katı artıkları, özellikle plastik atıkları değerlendirerek tekrar kullanıma sokmak büyük önem taşı maktadır. Bu amaçla bindokuzyüz yetmişli yılların başın dan itibaren çalışmalara başlanmış ve pek çok proses ortaya atılmıştır. Yapılan bu çalışmada plastik esaslı katı artıklar bir akışkan yatakta piroliz edilerek sisteme etkiyen parametreler saptanmış, bu parametrelerin ürün miktarına ve ürün dağılımına olan etkileri incelenmiştir.
-
ÖgeBorik asit büyüme kinetiğine elektriksel alan ve safsızlıkların etkisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Konarı, S. Tunca ; Bulutçu, A. Nusret ; 14409 ; Kimya MühendisliğiBu çalışmada, borik asitin kristalizayon kinetiğine etki edebi leceği düşünülen safsızlıkların ve elektriksel alanın etkileri ince lenmiştir. Bununla ilgili denemeler laboratuvar ölçüsünde akışkan ya taklı bir kristali zörde gerçekleştirildi. Borik asitin üretiminde kar şılaşılan bir başka problem de dentiritik büyümedir. Bu yüzden denti- ritik büyüme çalışmamızda devamlı gözönünde tutularak, safsızlıkların ve elektriksel alanın dentiritik büyüme üzerine etkileri mikroskopik ölçüde gözlemlenmiştir.
-
ÖgeTrona mineralinden sodyum hidroksit üretimi (proses tasarımı ve ekonomik analiz)(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Yalçın, Cihan ; Okutan, Hasancan ; 19312 ; Kimya MühendisliğiSodyum hidroksit kimya sanayiinde önemli bir kullanım alanına sahiptir, üretimi tuzlu su ve sodyum karbonat kaynaklı metotlarla gerçekleştirilmektedir. Trona minerali de önemli bir sodyum karbonat kaynağı olduğu ve bu kaynaktan sodyum karbonat üretimi diğerli retim yöntemlerine göre daha ekonomik olduğundan dolayı trona mineraline ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Türkiye trona rezervi açısından 210 milyon tonluk rezerv ile A.B.D.'den sonra dünyada ikinci sırayı almaktadır, ülkemizdeki bu kaynağın değerlendirilmesi durumunda kimya sektöründe önemli geliş meler meydana gelecek ve bu gelişmeler ülke ekonomisine büyük katkılar sağlayacaktır. Trona mineralinden ticari ölçekte sodyum karbonat üretimi klasik olarak iki yöntemle yapılmaktadır. Bunlar Monohidrat ve Sesqui- karbonat yöntemleridir. Bu yöntemlerin yanı sıra çözelti madenciliği ile de soda üretimi yapılmaktadır. Sodyum hidroksit üretimi kireç- soda ve elektroliz yöntemleriyle yapılmaktadır. Tronadan sodyum hidroksit üretimi için monohidrat yönteminin bir kısmı ile kireç-soda yöntemi birleştirilerek klasik bir metot, çözelti madenciliği yöntemi ile kireç-soda yöntemi bir arada kullanılarak ayrı bir metot geliştirilmeye çalışılmış ve bunlar kireç-soda ve çözelti madenciliği yöntemi olarak adlandırılmıştır. Yapılan bu çalışmada Beypazarı trona mineralinden sodyum hidroksit üretimi için kullanılması düşünülen kireç-soda ve çözelti- madenciliği yöntemlerinin uygulamaya konması durumunda proseslerin tasarımı ve gerekli olacak yatırım maliyetleri saptanmış, kar hesap lamaları, çeşitli ekonomik analizleri ve yöntemlerin karşılaştırılması yapılmıştır.
-
ÖgeBorik asitin kristal büyüme kinetiğinin tek kristal hücresinde incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Keleş, Tuğrul ; Recepoğlu, A. Oğuz ; 19315 ; Kimya MühendisliğiBu çalışmada borik asitin kristalizasyonunun detayına inilmek için büyüme kinetiği incelenmiştir. Bu inceleme tek kristal hücresinde yapılmıştır. Düzgün şekilli ve yüzeyli borik asit kristali ince bir paslanmaz çelik çubuk ucuna yapıştırılarak monte edilmiş daha sonra hücre içine vidalanıp yerleştirilerek asın doygun çözelti ile temasta bırakılmıştır. Mikroskobik incele meye uygun olan hücreden borik asitin büyümesi incelenmiş ve ortalama lineer büyüme hızları hesaplanmıştır. Her deneyde borik asit kristalleri değiştirilerek her bir kristalin büyüme sekli incelenmiştir. önce çeşitli aşırı doygunlukta ve sabit akım hızında deneyler yapılmış daha sonra beş ayrı akım hızında deneyler tekrarlanmıştır. Borik asitin büyüme hızı, deney süresince belirli aralıklarla çekilen fotoğraflarla hesaplanmış tır. Burada, projeksiyon alanı hesaplanarak eşdeğer projeksiyon alanı çapına geçilmiştir: Projeksiyon alanı ölçümü polar planimetre cihazı ile yapılmıştır. Bu ölçüme göre direkt olarak fotoğraftan ölçüm yapılarak ortalama lineer büyüme hızına geçilmiştir. Deneyler 0.0054, 0.0127, 0.0199. 0.0272, 0.0345 m/s lik akım hızlarında yapılmış olup her akım hızında değişik konsantrasyonlarda çalışılmış ayrıca aynı konsantrasyonda birden fazla deney yapılmıştır. Burada amaç borik asit kristalinde büyüme hızı dağılımının (growth rate dispersion) olup olmadığını görmektir. Deneylerden elde edilen büyüme hızlarının aşırı doygunluğa göre değişimi incelenmiştir. Ayrıca bazı kristaller büyütül dükten sonra çözülüp tekrar büyütülerek sekil ve büyüme hızı tekrarlılığı incelenmiştir. Bütün bu deneyler sonunda, literatürlerde de belirtildiği üzere borik asitin her türlü aşırı doygunlukta dentritik büyüme gösterdiği gözlenmiştir. Sabit akım hızında ve aynı aşırı doygunlukta yapılan bir kaç de neylerden elde edilen sonuca göre -425+500 um. elek aralığındaki borik asit kristallerinin büyüme hızı dağılımı gösterdiği ortaya çıkmıştır. Aynı kristalin büyütüldük- den sonra çözülüp tekrar büyütülmesi deneylerinde, ikinci büyümede kristal büyüme hızının düştüğü, büyümenin sekil yönünden de birinci büyümeye göre farklı olduğu gözlenmiştir.
-
ÖgeHintyağı sekonder esterinin oluşumunun ve parçalanmasının incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Dandik, Levent ; Erciyes, A. Tuncer ; 14403 ; Kimya MühendisliğiBu çalışmada hintyağının oleik asit ile verdiği esterleşme re aksiyonu ve oluşan sekonder esterin i sı sal parçalanma reaksiyonu re aksiyon kinetiği açısından incelenmiştir. Her iki reaksiyon farklı şartlarda yürütülerek hız ifadelerinin belirlenmesine çalışılmıştır. Esterleşme reaksiyonu 20000, 225°C ve 250°C de katalizör varlığında ve katalizörsüz olarak yürütülmüştür. Kalay klorür katalizörü var- 9" ? - den reaksiyon kinetiğine uymaktadır. Diğer taraftan sekonder este rin ısısal parçalanma reaksiyonu 26Û°C, 270°C ve 280°C de katalizör varlığında ve katalizörsüz olarak gerçekleştirilmiştir. Parçalanma reaksiyonunda çinko oksit, p-toluensülfonik asit ve sülfirik asit katalizör olarak kullanılmıştır. Isısal parçalanma reaksiyonları uygulanan her koşulda birinci mertebe reaksiyon kinetiğine uymakta dır. Yapılan bu kinetik çalışmalardan sonra parçalanma ürününden çıkarak kuruyan yağ sentezi yapılmıştır.
-
ÖgeVirial hal denklemlerinin uygulanabilirlik sınırlarının araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Yavuz, Reha ; Kadioğlu, Enis ; 14380 ; Kimya MühendisliğiTermodinamikte, pVT ilişkisini veren pek çok bal denklemi var- dır. Bunlardan bir kısmı tamamen deneysel, bir kısmı ise teorik veya yarı teorik hal denklemleridir. Bu hal denklemlerinden biri de virial hal denklemidir. Bu denklemin diğerlerine göre en önemli üstünlüğü, teorik bir denklem olmasından kaynaklanmaktadır. Denkle min katsayıları, maddenin potansiyel fonksiyonu ile yakından ilişki lidir. Denklem, hacım ile ters üssel, basınç ile ise üssel olarak artan bir seri açılımından ibarettir. P*V BCD Z = = 1 4 -- 4 - - - 4 - - 4... (1) P*V Z = = 14 B'-p 4 C'*p2 + D'*p3 4... (2) R*T Burada B, C, D,... katsayıları sırasıyla ikinci, üçüncü, dördüncü, vs. virial katsayılardır. Bu katsayılar, basınç ve yoğunluktan ba ğımsız olup, sadece sıcaklığın bir fonksiyonudur. Gas karışımları için ise, bileşime de bağımlıdır, ikinci virial katsayı, iki mole külün etkileşimini, üçüncü virial katsayı üç molekülün etkileşimini vs. hesaba katan katsayılardır. Virial hal denklemi, genel olarak serinin üçüncü teriminden sonrası ihmal edilerek kullanılmaktadır. Bu denklemler ve üçüncü virial katsayının da ihmal edilmesi sonucu oluşan lineer denklemle rin, hangi sıcaklık ve basınç sınırları içinde uygulanabilir olduğu nun saptanması, çalışmanın esasını teşkil etmektedir. Bu amaçla, bir bilgisayar programı oluşturularak metan, argon, azot, etilen, karbon monoksit ve karton dioksit gazlarının pVT verilerinden yarar lanılmıştı.
-
ÖgePirinç kepeği yağının metanol ve etanol ile yerinde esterleştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Özgül, Sevil ; Türkay, Selma ; 14376 ; Kimya MühendisliğiPirinç kepeği harmanlanmış pirinç tanelerinin (Oryza Sativâ,) beyaz pirince işlenmesi sırasında elde edilen bir yan üründür. Pirinç tanesinin %8-10'u miktarında elde edilen bu kepek ortalama %20 yağ i çerıği ile Önemli bir bitkisel yağ kaynağı durumundadır. 1984 yılın da Dünya pirinç yağı potansiyeli 4.5 milyon metrik ton olarak saptan mıştır. Pirinç kepeği yağının hem besleyici değerinin hem de potansiyeli nin bu kadar fazla olmasına rağmen yemeklik olarak değerlendirilmesi çok sınırlıdır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi değirmenden çı kan kepeğin içerdiği lipaz enzimlerinin yardımı ile, yağın derhal par çalanmaya başlaması ve böyle kepeklerden elde edilen yüksek serbest a sitli yağların rafinasyonunun zorlaşmasıdır. Bu çalışmada özellikle yemeklik olarak değerlendirilemeyen yük sek asitli pirinç yağlarının yağ asidi monoesterleri üretiminde değer lendirilmesi amaçlanmıştır. Sözkonusu bu esterlerden yağ asidi metil esterlerinin önemi son 40-50 yılda giderek artmıştır. Çünkü yağ asi di metil esterleri, pekçok yağ asidi türevlerinin üretiminde giderek yağ asitlerinin yerini alan bir ara hammadde durumuna gelmiştir. An cak bu çalışmada halen yağ asidi metil esterlerinin üretiminde kulla nılan geleneksel yöntemlerden farklı olarak yağın kepekten ekstrakte edilmeden yani yerinde (ins itu) esterleştirilmesi ile metil ve etil esterlerinin üretimi üzerinde durulmuştur. Deneysel çalışmalarda, reaksiyon süresi, katalizör miktarı, ke peğin bekleme süresi gibi değişkenlerin etkisi hem metanol ve hem de etanol ile yürütülen esterleştirme deneylerinde ayrı ayrı incelenmiş tir. Sonuç olarak pirinç kepeğinin metanol ve etil alkol ile yerinde esterleştirilmesi ile, serbest asit içeren yağların tek kademede es terleştirilmesi ile elde edilemeyecek saflıkta metil ve etil esterle rinin elde edilebileceği anlaşılmıştır. Metanol ile esteri eştirmede oldukça saf metil esterlerinin elde edilmesinin en önemli nedeni, me tanol un kepekten yağı oluşturan komponentleri seçimli çözmesi olmuş tur. Etil alkol ile yürütülen esteri eştirmede ise, hem etil alkolün daha iyi bir çözücü olması hem de su içermesi, elde edilen etil es terlerinin safsızlık içeriğini arttırmıştır.
-
ÖgeBazı Türk linyitlerinin mineral içerikleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Yaman, Serdar ; Kadioğlu, Enis ; 21692 ; Kimya MühendisliğiKömürün mineral madde veya inorganik bileşenleri, kömürün organik yapısının parçası olmayan elementlerin toplamı dır, içerdiği mineral madde kömürün üretimini, hazırlanmasını ve kullanımını etkiler. Kullanılan kömürün mineral maddesinin bileşimi ve miktarı; koklaştırma, gazlaştırma, sıvılaştırma ve yakma süreçlerinin başarısını belirleyici rol oynar. Bu çalışmada, Türkiye'nin 25 değişik yöresinden toplanmış olan linyit kömürlerinin mineral maddeleri araştırılmıştır. Linyit numunelerinin, toplam mineral madde ve kül içerikleri kullanılarak, "mineral madde faktörleri" belirlenmiştir. Kömürlerin organik kısımları performik asit ile oksitlenerek uzaklaştırılmış ve izole edilen mineraller x- ışınları tekniği ile analiz edilmiştir. Kömürün mineral maddesi içinde bulunabilen birçok bileşik performik asitten etkilenmeden yapısını korumuş ve analiz sonucunda saptanabilmiştir.