FBE- Deniz Ulaştırma Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Deniz Ulaştırma Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Yazar "Aydoğan, Engin" ile FBE- Deniz Ulaştırma Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeDenizcilik işletmelerinde insan kaynakları yönetim uygulamalarının işletme performansına etkileri( 2020) Aydoğan, Engin ; Arslan, Özcan ; 635788 ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği Ana Bilim DalıYirminci yüzyılın son çeyreğinde, serbest pazar ekonomisinin bir gerekliliği olarak, klasik işletme modellerinin yerini, pazarın hızla değişen isteklerine ayak uydurabilecek esnek yapılı işletmeler almaya başlamıştır. Söz konusu işletmeler, pazar şartlarının gerektirdiği sürat ve esnekliğe ayak uydurabilmek, kalite ve maliyet dengesini en üst düzeyde sağlayabilmek maksadıyla yeterli teknik ve yönetsel yeterliliğe sahip, yüksek motivasyonlu iş gücüne ihtiyaç duymuşlardır. İhtiyaç duyulan bu yeni tip iş gücünün, iş ortamında, meydana çıkabilecek her türlü problemi anlayabilmesi ve uygun çözüm yollarını ortaya koyabilmesi, problemin kök sebeplerini analiz edebilmesi, özellikle kalite ve bakım süreçlerini içerecek şekilde tüm üretim sisteminde merkezi bir rol üstlenebilmesi istenmiştir. İş gücünün; üretimin kalitesi, verimliliği ile işletme performansı üzerindeki rolünün gerek akademisyenler ve gerekse sahadaki uygulayıcılar tarafından anlaşılmaya başlanmasıyla birlikte, bu gücün uygun ve verimli bir şekilde yönetilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaç, aynı zamanda yenilikçi, yüksek performanslı, stratejik veya ilerici insan kaynakları yönetim uygulamaları olarak da adlandırılan ve çalışanların eğitim, motivasyon ve çalışma şartlarını geliştirerek performansı artırmayı hedefleyen insan kaynakları yönetim uygulamalarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu tez ile; uluslararası boyutta faaliyet gösteren denizcilik işletmelerinde kullanılan insan kaynakları yönetim uygulamalarının neler olduğunun tespit edilmesi, söz konusu uygulamaların çalışanların performanslarına ve örgütsel bağlılıklarına olan etkilerine yönelik algıların ölçülmesi ve bu uygulamaların işletmelerin finansal performanslarına sağladığı katkının araştırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda öncelikle ilgili literatür taranmış, müteakiben denizcilik sektöründe uluslararası boyutta faaliyet gösteren işletmelerin yıllık değerlendirme raporları ve/veya sosyal sorumluluk raporları incelenmiş ve son olarak denizcilik işletmelerinin insan kaynakları departmanlarında çalışan yöneticiler ile yüz yüze görüşülerek, denizcilik sektöründe kullanılan insan kaynakları yönetim uygulamalarının neler olabileceği tespit edilmiştir. Müteakiben tespit edilen söz konusu uygulamaların performansa sağladığı katkılara yönelik insan kaynakları yöneticilerinin ve çalışanların algıları ölçülmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda insan kaynakları yöneticilerinin bahse konu uygulamalara yönelik değerlendirmeleri yapılandırılmış mülakatlar ile tespit edilmiş ve AHP ile ağırlıklandırılmıştır. Daha sonra 75 denizcilik çalışanına çalışma kapsamında oluşturulan "Denizcilik Sektöründe Performans Algısı Anketi" uygulanarak insan kaynakları uygulamaları ile performans arasındaki ilişkiye yönelik algıları tespit edilmiştir. Son olarak her iki grubun görüşleri karşılaştırılarak algılarındaki farklılıklar ortaya konulmuştur. Bu aşamadan sonra söz konusu uygulamaların, çalışanların örgütsel bağlılıklarına olan etkilerine yönelik algıları tespit edilmiştir. Bu maksatla, 104 denizcilik işletmesi çalışanına, tez kapsamında üretilen "İnsan Kaynakları Yönetim Uygulamaları Algı Ölçeği" ve Allen ve Meyer'in revize edilmiş "Örgütsel Bağlılık Ölçeği" uygulanmıştır. Bahse konu ölçekler ile elde edilen veriler istatistiki yöntemler ile analiz edilerek; çalışanların örgütsel bağlılıkları, insan kaynakları yönetim uygulamalarına yönelik algıları ve demografik özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Son olarak insan kaynakları yönetim uygulamalarının finansal performansa olan etkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu maksatla insan kaynakları yönetim uygulamalarının ölçülebilir bir formatta ifade edildiği "İKY İndeksi" oluşturulmuştur. Daha sonra, literatürde geçen ve işletmelerin entelektüel sermayelerini ölçmek için kullanılmış "İnsan Kaynağı Etkinlik Katsayısı (VAHU-Human Capital Efficiency)" açıklanmış ve son olarak işletmelerin finansal performansını ifade eden değişkenler tanımlanmıştır. Müteakiben söz konusu indeks ve katsayılar ile işletmelerin yıllık değerlendirme raporları ve/veya firma yıllık sosyal sorumluluk raporlarında geçen finansal veriler kullanılarak, finansal performans ile insan kaynakları yönetim uygulamaları arasındaki ilişki ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yapılan tüm bu çalışmalar ile dört farklı alanda literatüre katkı sağlandığı değerlendirilmektedir. Bunlardan ilki denizcilik sektöründe kullanılan insan kaynakları yönetim uygulamalarının neler olduğunun belirlenmesidir. Bu kapsamda yapılan çalışmalar neticesinde; eğitimin, performans tabanlı ücretlendirme ve terfi uygulamalarının, çalışanlara yönetimde söz hakkı tanınmasının, memnuniyet anketi uygulamalarının, emeklilik sonrasında sağlanan özlük haklarının, açık alan aktivitelerinin, sağlık ve hayat sigortası uygulamalarının, iş rotasyonu ve mentörlük uygulamalarının, işe uygun personel temininin, çalışanlar ile iş ve işletmeye ilişkin bilgi paylaşımının, şikâyet yönetim uygulamalarının, çalışanlara 12 ay kesintisiz maaş ödenmesinin ve seyirlere aile bireylerinin de götürülebilmesinin, çalışanların yetenek ve motivasyonlarını artırırken iş ortamını daha verimli hale getiren, denizcilik sektöründe yaygın bir şekilde kullanılan İKY uygulamaları olduğu tespit edilmiştir. Çalışma ile sağlanan ikinci katkı, tespit edilen İKY uygulamalarının önem derecelerinin gerek çalışanlar gerekse yöneticiler tarafından nasıl algılandığının ortaya konulmasıdır. Bu kapsamda uygulanan anketler ve yapılan mülakatlar ile eğitim, performans tabanlı ücretlendirme ve terfi, seçerek personel temini, mentörlük ile sağlık ve hayat sigortası uygulamalarının hem yöneticiler hem de çalışanlar için performansı yüksek düzeyde etkileyen uygulamalar olarak değerlendirildiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte; çalışanlar tarafından yöneticilerden farklı olarak, memnuniyet anketi ve açık alan aktivitelerinin performansa hemen hemen hiç katkı sağlamayan uygulamalar olarak değerlendirilirken, 12 ay kesintisiz maaş, emeklilik sonrası özlük hakları ve çalışan katılımı gibi uygulamaların ise performanslarına yüksek seviyede katkı sağlayan uygulamalar olarak değerlendirildiği tespit edilmiştir. Üçüncü katkı, İKY uygulamaları ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkinin ortaya konulması ve bu ilişkinin çalışanların demografik yapılarındaki farklılıklara göre analiz edilmesidir. Bu kapsamda yapılan anketler ve istatistiki analizler sonucunda; denizcilik çalışanlarının işletmelerine karşı öncelikle devam bağlılığı hissettikleri, bunu normatif ve duygusal bağlılığın takip ettiği tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra çalışanların, kendi performanslarına en fazla özlük haklarını geliştirmeye yönelik İKY uygulamalarının katkı sağladığını düşündükleri bunu kendilerine verilen eğitim ve çalışma ortamının iyileştirilmesine yönelik uygulamaların izlediği görülmüştür. İKY uygulamalarının çalışanların performanslarına olan etkisine yönelik algılar ile çalışanların bağlılık düzeyleri arasındaki ilişki incelendiğinde iki olgu arasında orta seviye pozitif ve negatif doğrusal ilişkiler bulunduğu tespit edilmiştir. Çalışma ile literatüre sağlanan son katkı ise İKY uygulamaları ile işletmelerin finansal performansları arasındaki ilişkinin tespit edilmesidir. Bu kapsamda yapılan araştırmalar neticesinde İKY uygulamaları ile şirketlerin finansal performansı arasında pozitif bir ilişki olduğu bulunmuştur. Bu ilişki ayrıntılı olarak incelendiğinde; İKY uygulamaları ile şirketlerin karlılığı ve çalışanların üretkenliği arasında orta düzeyde, işletmelerin yönetim verimliliği ile arasında güçlü düzeyde pozitif ilişkiler olduğu tespit edilmiştir. Tez çalışmasında, işletmelerin sadece açık kaynaklarda yayımlanan sonuç raporları ile sosyal sorumluluk raporlarının kullanılması ve alan uzmanı görüşleri olarak sadece Türkiye'de görev yapan İK yöneticilerinin değerlendirmelerine yer verilmesi çalışmanın sınırlılığını oluşturmaktadır. Gelecekte yapılacak çalışmalarda, verilerin sadece açık kaynaklarda yayımlanmış kaynaklardan değil bunun yanı sıra doğrudan işletme yetkililerinden elde edilmesinin ve farklı milliyetlere mensup alan uzmanlarının görüşlerine yer verilmesinin akademik bulguları bir adım ileriye taşıyacağı değerlendirilmektedir.
-
ÖgeTürkiye'de Askeri Gemi İnşa Sanayinde Sivil Tersanelerin Rolü(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-06-16) Aydoğan, Engin ; Baş, Münip ; 10076247 ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği ; Maritime Transportation EngineeringGünümüzde dünya üzerinde askeri deniz kuvveti olduğu bilinen 162 ülke bulunmaktadır. Ancak bu ülkelerin çok azı kendi savaş gemisini dizayn ve imal edebilecek teknik altyapı ve teknolojik olgunluğa sahiptir. Buna rağmen son yıllarda hızla artan bir ivme ile ülkeler artık kendi savaş gemilerini kendi milli imkânları ile inşa etmeyi istemeye ve bu hususu milli güvenliklerinin vazgeçilmez bir unsuru olarak görmeye başlamışlardır. Ülkemizdeki askeri gemi inşa sanayi incelendiğinde Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yurt dışından tedarik edilen yabancı menşeli savaş gemilerinin yurt içinde bakım ve onarım ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla askeri tersanelerin kurulduğu görülmektedir. O yıllarda özel sektörün sahip olduğu yetkinliğin derecesi, gemi inşa yan sanayinin yetersizliği ve üniversitelerimizin gemi inşa sanayine yeterli teknik desteği sağlayamaması askeri gemi inşa faaliyetlerinin devlet eliyle ve yurt dışına bağımlı olarak yürütülmesini mecbur kılmıştır. Zaman içerisinde genç Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomisi güçlenmiş, özel sektörün kendine olan güveni artmış, kısıtlı bir seviyede de olsa gemi inşa yan sanayi oluşmuş ve üniversitelerimizin gemi inşa projelerine destek sağlayacak teknik alt yapıları teşkil edilmiştir. Tarihi süreç içerisinde Türk askeri gemi inşa sanayi 1960'lı yıllara kadar bakım onarım amaçlı faaliyetlere odaklanmış, bu yıllardan 1990'lara kadar ise yurt dışı dizayn ve paket malzeme tedariki ile yurt içinde imalat yoluna gidilmiştir. Müteakiben 1990-2005 yılları arasında yabancı ana yüklenici modeli ve 2005 yılından itibaren ise yerli ana yüklenici modeli ile askeri gemi inşa faaliyetlerine öncelik verilmiştir. Günümüzde artık askeri gemi inşa projelerinde kamuya ait askeri tersaneler kadar özel sektöre ait sivil tersaneler de söz sahibi olmaya başlamıştır. Öyle ki son yıllarda özel sektör tersaneleri tarafından gerçekleştirilen askeri gemi inşa projeleri, milli ihtiyaçları karşılamanında ötesindeyabancı ülke donanmalarına ihraç edilebilmektedir. Bu çalışmada Türkiye'de askeri gemi inşasında sivil tersanelerin rolü ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Bu kapsamda öncelikle Türk gemi inşa sanayinin, tarihi gelişiminin ve günümüzdeki mevcut durumunun fotoğrafı çekilmiştir. Bu aşamada literatürün yanı sıra Tuzla Özel Sektör Tersaneler bölgesinde bulunan bazı tersaneler gezilmiş ve yöneticileri ile mülakatlar yapılmıştır. Daha sonra savaş ve ticaret gemisi tanımları üzerinde durulmuş ve bu iki platform tipinin farklılıkları irdelenmiştir. Bu bölümde ayrıca kamuya ait askeri bir tersane ile özel sektöre ait sivil bir tersanenin kuruluş organizasyonları incelenerek farklılıklar ortaya konmuştur. Müteakiben kendi askeri gemi inşa sanayini oluşturma yolunda emin adımlarla ilerleyen ülkemizde atılması gereken adımları daha doğru bir şekilde belirleyebilmek içinaskeri gemi inşa sanayine sahip gelişmiş ülke örneklerinin iyi analiz edilmesi gerektiği değerlendirilerek ABD, Çin, Japonya ve G.Kore örnekleri genel olarak incelenmiştir. Bahse konu ülkelerin yanı sıra coğrafi yakınlık ve donanma yapılarındaki benzerlikler göz önüne alındığında ülkemiz açısından daha uygun örnekler teşkil ettiği değerlendirilen Fransa, Almanya, İngiltere ve İtalya'ya aitaskeri ve ticari gemi inşa sanayilerinin tarihi gelişimi ilebugünkü mevcut durumları, askeri gemi tedarik zincirleri ve hâlihazırda askeri gemi inşa faaliyetleri gösteren önemli tersaneler incelenmiştir. Çalışmanın devamındaözel sektörün askeri projelerde yer alması sürecinde elde edilen avantajlar ortaya konularak ülkemizde askeri projelerde faaliyet gösteren özel sektör tersaneleri tanıtılmıştır. Bu bölümü müteakip ülkemizdeki askeri gemi tedarik süreci ayrıntılı bir şekilde ortaya konmuştur. Ardından ülkemizde özel sektörün askeri projelerdeki yeri ve önemi, son yirmi yıllık gemi inşa verileri kullanılarak tespit edilmiş ve özel sektör tarafından üstlenilen askeri projeler ve bu projelere ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışmanın son kısmında ise ulaşılan sonuçlar ve askeri gemi inşasında özel sektörün daha fazla söz sahibi olabilmesi için alınması gereken tedbirler teklif edilmiştir. Yapılan çalışma sonucunda askeri gemi inşasında ekonomiklik ile askeri etkinlik arasındaki dengenin çok hassas bir şekilde kurulmasının, ihtiyaç duyulan askeri platformların tedarik sürecinde yer alacak özel sektör tersanelerinin gemi tipi bazında sınıflandırılarak belirlenmesinin veya atanmasının, tersanelerinaskeri gemi inşasının yanı sıra ticari gemi inşasını da paralel bir şekilde yürütmelerinin,askeri gemi projelerinde ihaleyi kazanamayan firmalara da ihaleden pay verilmesinin, yalnızca milli donanmamızın ihtiyaçlarını karşılamak ile yetinmeyip mümkün olduğunca daha fazla ihracata yönelmenin uygun olacağı tespit edilmiştir.