Müzikoloji ve Müzik Teorisi Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Çınar, Sevilay" ile Müzikoloji ve Müzik Teorisi Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeYirminci Yüzyılın İkinci Yarısında Türkiye'de Kadın Aşıklar(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Çınar, Sevilay ; Karahasanoğlu, Songül ; 227565 ; Müzikoloji ve Müzik Teorisi ; Musicology and Theory of MusicKadın âşıklar, halk kültürü içerisinde önemli bir yer teşkil eden ve kendine özgü kuralları olan âşıklık geleneğinin / âşık sanatının asli temsilcileri arasındadırlar. Ancak, yirminci yüzyılın son çeyreğine kadar haklarında yeterli çalışma yapılamamış ve konu büyük ölçüde ihmale uğramıştır. Bu tez içerisinde, âşık sanatı oluşumunun ve sürekliliğinin ana kaynaklarından biri olan kadın âşıkların varlığı sorgulanmakta; ihmalin nedenleri irdelenmekte ve bu çerçevede ortaya çıkan pek çok soruya cevap aranmaktadır. Tezin asıl inceleme konusunu, büyük ölçüde yaşayan kadın âşıklar teşkil etmiştir. Bu bağlamda, tezin çalışma materyallerini de kadın âşıkların geleneksel sanatçı kimlikleri, yaşam biçimleri, geleneksel halk sanatı adına ortaya koydukları sözlü+müzikal ürünler ve bu ürünlerin geleneksel ve çağdaş sunuş yöntemleri oluşturmuştur. Tezin başlığı da bu düşüncelerle ?Yirminci Yüzyılın İkinci Yarısında Türkiye'de Kadın Âşıklar? olarak belirlenmiştir. Kadın âşıkların toplumsal koşullarda temsil ettikleri cinsiyet, kadın kimlikleri ve bu kimliklerinin sanatlarına ne şekilde yansıdığı da bu çalışmada sorgulanmış; örneklemeler bizzat kadın âşıkların kendi yaşantılarından alınmıştır. Bu haliyle tez, bir ?kadın çalışması? olarak da nitelendirilebilir. Tez çalışması, âşık sanatı ve yirminci yüzyıl kadın âşıklarına dair basılı kaynakların incelenmesi, yaşayan dokuz kadın âşık hakkında yapılan alan araştırması ve sonuçlarının sunumu, söz konusu kadın âşıkların eserlerinin müzikal analizleri vs. olmak üzere üç aşamada gerçekleştirilmiştir. Basılı kaynakların incelendiği birinci aşamada, âşıklık geleneğinin tarihsel süreci ve edebi ve müzikal yönüne dair teknik bilgileri barındıran kitap, dergi, ansiklopedi gibi basılı kaynaklar tespit edilmiş; gelenek içerisindeki kadın temsilcilerin hayatı, sanatçı kimlikleri ve eserlerini barındıran antolojiler/güldesteler, halk bilimi dergileri, müzik katalogları vs. gibi yayınlar irdelenmiştir. Bu tezin temel konusu olan âşık sanatının terminolojisine dönük bazı bilgilere de bu aşamada yer verilmiştir. Geleneğin önemli vasıflarından ?bâde?, ?karşılaşma?, ?usta-çırak ilişkisi? gibi teknik bilgilere ulaşılmış, ilgili kavramların tanımlamaları yapılmış ve söz konusu bilgiler de kadın âşıklar özelinde örneklendirilmiştir. Ayrıca araştırmanın kapsadığı yüzyıl dolayısıyla da günümüz âşık sanatından bahsedilmiş, geleneğin yaşadığı değişim sürecinin devamlılığına vurgu yapılarak, bugünkü koşulların âşık sanatına yansımalarına değinilmiştir. Yaşayan kadın âşıklar yanında, yazılı/basılı kaynaklarda birçok kadın âşık belirlenmiş, yaşamlarına dair bilgiler edinilmiş ve tespit edilen eserlerden örnekler verilmiştir. Ayrıca, kadın temsilcilerin elde edilen örnek eserlerinde, kadın dillerine özgü yaşamlarından yansıyan birtakım ifadeler ayıklanmış ve söz konusu ifadeler hakkında genişçe değerlendirmeler yapılmıştır. Bu değerlendirmeler de kadın temsilcilerin kimlikleri göz önüne alınarak yapılmıştır. Ancak, söz konusu basılı kaynaklarda onların müzikal yönlerine ve ürettikleri müzikal eserlere rastlanılamamış olması, ihmalin bir başka boyutunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Bu doğrultuda yaşayan kadın âşıklardan bilhassa saz çalabilenler tercih edilmiş ve onların bu vasıfları da tezin ikinci aşamasında ele alınmıştır. Türkiye genelinde, saz çalabilen kadın âşıkların tespitinde, yöre farkı gözetilmemiş, buna karşın tespit edilenlerin, yörelerinin sanatsal temsilcisi olup olmadıkları dolaylı olarak sorgulanmıştır. Bu bağlamda, onların yaşadıkları yörelerdeki yaşam biçimlerini gözlemlemek üzere, alan araştırmaları / çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte de, Kültür Bakanlığı'nda kayıtlı âşıklar listelerinden tarama yapılarak yararlanılmış; çeşitli il, ilçe, köy dernekleri, kültür evleri, âşık kahveleri de ziyaret edilerek titiz bir seçicilik gerçekleştirilmiştir. Ancak, çalışma sahası onların temsil ettikleri yörelerde değil de, halen yaşadıkları yerlere göre belirlenmiştir. Bu bağlamda da söz konusu alan çalışmaları Ankara, Ayvalık, Çankırı, Çorum, Eskişehir ve İstanbul gibi Türkiye'nin çeşitli illerinde, dokuz kadın âşıkla [Şahsenem Akkaş (Şahsenem Bacı), İlkin Manya (Sarıcakız), Durşen Mert (Nurşah Bacı), Filiz Yurdakul (Sinem Bacı), Telli Gölpek (Telli Suna), Sürmelican Kaya (Sürmelican), Ayten Çınar (Gülçınar), Arzu Yiğit (Arzu Bacı) ve Kevser Ezgili (Ezgili Kevser)] gerçekleştirilmiştir. Karşılaştırma, görüşme ve ?yapay ve doğal ortamlarında? gözlem yöntemleri kullanılarak, yaşayan dokuz kadın âşığın, âşıklık geleneği ile nasıl tanıştıkları, gelenek içerisindeki yetişme koşulları, icrâ ettikleri eserler ve özel yaşamlarına dair bilgiler kayıt altına alınmıştır. Her bir kadın âşığın biyografisi, alan çalışması öncesinde oluşturulan künyelere yazılmış ve kısaca âşık sanatı içerisindeki yaşamlarından bahsedilmiştir. Gerçekleştirilen saha araştırmaları sırasında yapılan kayıtlar öncelikli olmak üzere, kaynak kişilerin önceki yıllarda yapmış oldukları kaset, cd, televizyon programı, vs. gibi çalışmalardan yararlanılmış, bu çerçevede de tespit edilen ve notaya alınan bu eserler müzikal analiz aşamasında irdelenmiştir. Kaynak kişilerin müzikal kimlikleri üzerine değerlendirmelerin yapıldığı müzikal analizler, geçmiş yıllarda ve yakın zamanda kaset çalışması yapmış olan kimi kaynak kişilerin bazı eserlerinde, âşık müziğinden farklı üslûpta eserlerin olduğunu göstermiştir. Söz konusu kaynak kişilerin şimdiki yorumu ile karşılaştırmak için, geçmiş kayıtlardan elde edilen bu eserler de dikkate alınmıştır. Çalışma içerisinde yer alan eserlerin tümü sözlü müziklerdir ve büyük ölçüsü usullü olmakla beraber, serbest usullü ezgi örneklerini de içermektedir. Eserlerin 3 ila 12 ses aralığında seyrettiği, vokal icrâlarda iniş ve çıkışın oldukça nadir olduğu görülmektedir. Kadın âşıkların her biri sazlarını icrâ edebilmektedirler. Sazlarındaki düzenler, ?bağlama düzeni? ve ?kara düzen / bozuk düzeni? olmak üzere iki ayrı akort sistemindedir. Saz icrâlarında, sınırlı bir ses sahası içerisinde birbirini takip eden ezgiler, kimi halk türküleri ile benzer karakter göstermekte [donanım, ritim/ usul, seyir, tonalite, ses genişliği, vd.]; melodi kalıplarında genel olarak yöresel özgünlükten ziyade dinledikleri âşıkların / halk sanatçılarının üslûpları hissedilmektedir. Bu bağlamda ortaya çıkan kalıp ezgiler, çeşitli süslemelerden ve çarpmalardan uzak, daha sade kuruluşta ezgilerdir. Müzikal çalışmalarda dikkat çeken bir diğer nokta ise, kadın âşıkların geleneksel müzik kalıplarını kullanmaları yanında, günümüz müziklerinden de yararlanmalarıdır. Yani, günümüz piyasa müziklerinde görülen ?düzenleme anlayışı? kötü bir taklit olarak kadın âşıkların çalışmalarında da karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu eserlerin varlığı da, geleneğin değişim sürecini gözlemleme imkânı vermekte; hatta onların beslendikleri ortamları, üretim biçimlerindeki değişim ve etkilenimi ve kadın âşıkların geleneği temsil biçimlerinin nasıl değiştiğini ve hatta eski icrâ biçimlerinin bundan ne şekilde etkilendiğini ispatlamaya imkân vermektedir. Kadın âşıkların eserlerinin edebi biçimi büyük ölçüde âşık sanatında sıklıkla karşılaşılan koşma türündedir. Bunun yanı sıra, destan ve mani türünde eserlerle, eserin yazılmasına neden olan ana temanın ?tahkiye? biçiminde seslendirildiği anlatılı eserlere de rastlanmaktadır. Eserlerde kullanılan kıta sayıları 2 ila 10 arasında değişmektedir. Bu kıtalarda da mısra sayıları 3 ? 4 satır arasındadır. Kimi eserlerde kıtalara bağlanan nakaratlara da rastlanmakta olup, nakaratlardaki mısra sayıları da çoğunlukla düzenli dörtlükler halinde görülür. Bunun yanında, düzenli nakarat kıtalarına yine düzenli ikinci bir dörtlük kıtanın veya 2'lik kıtaların bağlandığına da tesadüf edilmektedir. Bazı kıtalara bağlanan nakarat kıtalarında ise satır sayılarında düzensizliklere rastlanılabilmektedir. Eserlerin güftelerinde; aşk, gurbet, toplumsal, inanca dayalı konular işlenmekte; kadın kimliklerine bağlı özel tematik anlatımlara da rastlanmaktadır. Başka bir deyişle, kendilerine özgü anlatım üsluplarındaki özgün vurgulamalar oldukça dikkat çekicidir. Şiirsel ya da müzikal sunumlarındaki ağlamaklı duygu aktarımları, bu özgün vurgulamalara bir örnek teşkil edebilir ki, bu durum da ?kadın tarzı? bir sunumun doğal bir sonucu olarak değerlendirilebilir. İrdelenen bir başka husus da, kadın âşıkların meslekî algıları üzerine olmuştur. Sanatlarını kadın meclisleri ya da kına geceleri gibi kadınlara özel ortamlardan ziyade, daha geniş bir dinleyici kitlesinin bulunduğu bir ortamda sunma çabaları bu algının doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak, kaset çalışması yapmaya teşvik edilmeleri ve sanatlarını bir kazanca dönüştürme çabaları da meslekî algı ile ilgilidir. Buna bağlı olarak zaman içerisinde meslekî algılarının geliştiğini söyleyebilmek mümkündür. Kadın âşıkları yakından tanıma ve gözlemleme fırsatı bulduğumuz alan çalışmalarında; âşık sanatına dair bilgilerinde yetersizlikler, icrâ ortamlarında kısıtlanmalar ve icrâ tekniklerinde de bir takım eksiklikler olduğu gözlemlenmiştir. Buna bağlı olarak, bu gözlenen durumlar âşıklık geleneği ve âşık müziğinin genel yapısına dair bilgiler çerçevesinde değerlendirilmiş olup, kadın âşıkların gelenek içerisinde; kadın kimlikleri ile karşılaştıkları sorunlar ve sorumlulukların irdelenmesi ve bunların altında yatan toplumsal koşulların da çözümlenmesi için, Toplumsal Cinsiyet [Gender] teorisinden yararlanılmıştır. Buna bağlı olarak, araştırmanın çıkış noktasında ortaya çıkan sorular, kadın âşıkların toplumsal rolünün özel ve geleneksel yaşamları içerisindeki yansımalarına dayalı örneklemelerle cevaplandırılmış; kadın âşıkların sanatlarına etki yapan bu yaşamsal soruların karşısındaki tepki ve tutumları da günümüz koşulları göz önüne alınarak çözümlenmeye çalışılmıştır. Bunun yanında, kadın âşıkların gelenek içerisinde yetişmenin doğal sürecinden mahrum kalmaları, teknik bilgi yoksunlukluları, icrâ ortamlarındaki özgüven eksiklikleri ve söz konusu geleneğin kadınlar arasında daha az popüler olmasının altındaki nedenler de toplumsal rolün sonuçlarına bağlı kalınarak açıklanmaya çalışılmıştır. Diğer taraftan radyo, televizyon, internet, vb. teknolojik gelişimlerin ve müzik piyasasının âşıkların icrâlarını ne şekilde olumlu/olumsuz etkilediği; âşıkların teknolojik, sosyal gelişim ve değişimleri ne şekilde takip ettikleri; bakış açılarını ne yönde değiştirdikleri, kendilerini ifade etmede hangi yolları izledikleri ve ayrıca etkilendikleri ve/veya kendilerine model aldıkları kişi ya da kişiler de, yine günümüz koşullarında ve kadın âşıklar özelinde açıklanmaya çalışılmıştır.