Kuşkusuz, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin vizyonunun oluşması ve sürdürülmesinde
yönetici kadronun önemli bir yeri vardır. Bu kitap, İTÜ’nün
1944 yılında “akademi”ye dönüşmesinin ardından kurumun yönetici grupları arasında son kuşağı ifade eden rektörleri, kronolojik açıdan ise 1944
sonrasını konu almaktadır.
Günümüz gençleri, üniversite öğrencileri için her biri birer rol model ve
başarı örneğini temsil eden İTÜ Rektörlerinin kısa hayat hikâyeleri mümkün
olduğunca özlü ve derli toplu biçimde anlatılmaya çalışılmıştır. Her biri
ciltler doldurabilecek düzeydeki bu hayat hikâyelerinde, aslında bir kuruma
aidiyetin, hizmet aşkının ve İTÜ’lü olmanın ne demek olduğunu da görebilmekteyiz.
İTÜ’ye rektör olarak hizmet etmiş olan akademisyenlerimizin
daha iyi tanınması adına ortaya çıkan bu eserin önemli bir boşluğu dolduracağını
düşünüyoruz.