LEE- Kentsel Tasarım Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Ayataç, Hatice" ile LEE- Kentsel Tasarım Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAkıllı hareketlilik ve engelsiz erişimde yön bulma teknolojileri: Bir veri modeli önerisi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-02-17) Akdemir, Çiğdem ; Ayataç, Hatice ; 519171007 ; Kentsel TasarımKentler, pek çok farklı dinamik tarafından şekillenen ve sürekli değişim geçiren yaşam alanlarıdır. Sanayi devrimi ile başlayan kentleşme sürecinde, kentlerin ve kentlilerin çeşitli sorunlarla başa çıkmak için yöntemler geliştirdiği bir gerçektir. Her kent, kendi potansiyelleri ve ihtiyaçları çerçevesinde ele alınarak, daha yaşanabilir ve sürdürülebilir alanlar yaratmayı hedeflemektedir. 20. yüzyıldan itibaren bilimde yaşanan hızlı gelişmelerle, teknik ve teknolojik çözüm önerileri kentsel yaşama da adapte edilmeye başlanmıştır. Kentlerin mevcut kaynaklarının ve altyapısının en verimli şekilde kullanılması, kentteki sorunlara hızlı ve yerinde müdahalelerin yapılması, tüm bu çözümler için de teknolojinin entegre edilmesini baz alan "akıllı kent" anlayışı da 21. yüzyılın temel akımlarından biri haline gelmiştir. Akıllı kent kavramı konusunda farklı tanımlar bulunsa da, kısaca, vatandaşı odağına alan ve kentteki problemlere karşı teknolojiyi kullanarak çözümler üreten, kentte verimliliği arttıran bir anlayış olarak özetlenebilir. Akıllı kenti meydana getiren bileşenleri, kentsel problemler için farklı kollardan çözümler üretmektedir. Akıllı devlet, akıllı ekonomi, akıllı yaşam, akıllı çevre, akıllı vatandaş gibi bileşenleri olan anlayışta, akıllı hareketlilik ve akıllı ulaşım konusu da üzerinde çalışılan önemli konulardan bir tanesidir. Akıllı hareketlilik(mobilite) kavramı, ulaşım ve erişilebilirlik üzerine kurgulanan, bilgi ve iletişim teknolojileri ile desteklenen bir sistemi içerir. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren temel vatandaşlık hakkı olarak görülmeye başlanan erişilebilirlik kavramı da, kentteki kullanım alanları ve hizmetlere erişim ile elektronik hizmetler dahil olmak üzere bilgi ve iletişim teknolojilerine erişimi kapsamaktadır. Erişilebilirlik kavramı, bireylerin topluma tam ve eşit katılımının sağlanması için bir ön koşul olmakla birlikte, dezavantajlı grupların karşılaştığı erişim sorunlarının giderilmesi yönünde çalışmalarla tanımlanır. Hem dünyada hem de ülkemizde kanun ve yönetmeliklerce tanımlanan erişilebilirlik, binaların, açık alanların, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ve diğer kentsel hizmetlerin engelli bireyler tarafından güvenli ve verimli şekilde kullanılmasını kapsar. Yine de günümüzde kentin ve kentteki binaların, altyapının yetersiz olması, erişilebilirlik standartlarına uygun üretilmemesi, tasarım yapılırken yalnızca sağlıklı bireylerin düşünülmesi gibi sebeplerden ötürü, erişilebilirliğin sağlanması adına engeller oldukça fazladır. Bireylerin çevre ve bilgi ile bütünleşmesini kapsayan bir süreç olan yön bulma (wayfinding), bu çalışma kapsamında, akıllı hareketlilik ve engelsiz erişimin sağlanmasında bir araç olarak ele alınmıştır. Çünkü, yön bulma sistemleri, kentlerde daha erişilebilir yaşam alanları oluşturmayı, kişiselleştirilmiş rotaları kullanıcıların tercihlerine göre kategorize ederek kullanıcıya aktarmayı hedefler. Ayrıca yön bulma sistemleri kullanıcıların deneyimlerini de sisteme dahil eder ve bireylerin bağımsız ve güvenli seyahat deneyimi yaşamalarını sağlar. Yön bulma sistemleri, insanların kolayca erişebileceği mobil uygulamalar üzerinden deneyimlenebildiği için, kullanıcılar için daha aktif ve kolay bir çözüm sağlar. Hareketlilik veritabanını ve yönlendirme algoritmalarını içeren yön bulma sistemleri, akıllı kent altyapısı ile kolaylıkla entegre edilebilir. Sürekli güncellenen ve kullanıcı deneyimleri ile desteklenen akıllı kent teknolojileri, yön bulma için veri altyapısını ve teknolojik yenilikleri beraberinde getirir. Bilgi ve iletişim teknolojileri, akıllı hareketlilik ve yön bulma teknolojilerinin, engelsiz erişimin ve erişilebilirliğin sağlanması, kentsel problemler için de bir takım çözümler getirmesi söz konusudur. Kentin kullanıcılarına kesintisiz, güvenli ve konforlu bir erişim deneyimini yaşatmak adına, öncelikle ülkemizin ve kentlerimizin eksikliklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Dünya çapında yapılan başarılı örneklerin incelenerek, hareketlilik ve erişilebilirlik çözümlerinin irdelenmesi ve bu bağlamda ilgili veri setlerinin ortaya koyulması, bu tez çalışmasının altlığını oluşturmaktadır. Ülkemizin akıllı kent konusundaki çalışmalarını incelemek, mevcut çalışmaların yeterlilik düzeyini anlayabilmek ve mevcut çalışmalara bağlı olarak potansiyel ve kısıtları belirlemektir. İstanbul gibi bir metropolde yaşayan bir kentli olarak, kentte erişilebilirliğin arttırılması amacı ile bu tez çalışması hazırlanmıştır.
-
ÖgeKamusal alan olarak meydanlara erişilebilirlik ve ulaşım türü seçiminin etkilerinin değerlendirilmesi, İstanbul Tarihi Yarımada örneği(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-05-06) Turan, Bengisu ; Ayataç, Hatice ; 519141002 ; Kentsel TasarımBu tezin amacı, kamusal alan kavramının tarih boyunca nasıl ele alındığını, özellikle kent meydanlarının kent yaşamındaki önemini ve bu meydanlara erişimin ve ulaşımın kentlilerin günlük hayatına olan etkilerini incelemektir. Kamusal alanların sadece fiziksel mekanlar olmanın ötesinde sembolik anlamlar taşıdığı vurgulanmakta, özellikle kent meydanlarının kent yaşamının odak noktası olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda, kent meydanlarına erişim ve ulaşımın önemi vurgulanmakta, bu unsurların kentlilerin günlük hayatını doğrudan etkilediği ve bireylerin ulaşım tercihlerinin kentsel erişilebilirlik üzerinde belirleyici bir rol oynadığı ifade edilmektedir. Ayrıca, kentsel erişilebilirliğin temel bir hak olduğu ve planlama literatürü ile mevzuatlar tarafından öncelikli bir konu olarak ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Tezin kapsamında, İstanbul'un tarihi kentsel yarımadasında bulunan seçili meydanlara erişilebilirlik, farklı ulaşım türleri bağlamında incelenmiş ve kullanıcıların ulaşım tercihleri ile kullanım amaçları arasındaki ilişki temel parametreler üzerinden değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, teorik bilgiler alan çalışmasıyla test edilmiş ve İstanbul'un tarihi kentsel dokusundaki meydanlarda gerçekleştirilen analizlerle desteklenmiştir. Sonuç bölümünde, yapılan analizler ve değerlendirmeler sonucunda elde edilen bulgular özetlenmiş ve tez kapsamında ortaya çıkan önemli noktalar vurgulanmıştır. Ayrıca, bu bulgular doğrultusunda önerilerde bulunularak, kamusal alanlara erişilebilirliğin artırılması ve kentsel hareketliliğin daha etkili bir şekilde planlanması için pratik çözüm önerileri sunulmuştur.
-
ÖgeSürdürülebilir kentleşme sürecinde, İstanbul Kağıthane deresi çevresindeki kent içi konut yerleşimlerinin ekolojik koridor yerleşim ilkeleri bağlamında analizi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-06-26) Şimşek, Dilara ; Ayataç, Hatice ; 519211026 ; Kentsel TasarımKamu altyapısı, konut, endüstriyel ve ticari kullanımın artmasıyla hızlanan kentleşme, çeşitli ekolojik süreçleri etkileyebilecek ve sürdürülebilirliği tehdit edebilecek etkisiyle doğal çevreyi baskı altına almaktadır. Kentleşmenin artışı, özellikle mega şehirlerde, doğal çevre üzerindeki etkileri bakımından dikkat çekici bir durum oluşturmaktadır. Su kaynakları, orman toplulukları, tarımsal üretim ve genel olarak ekosistemlerin korunması gerekliliği bu süreçte önemli bir yere sahiptir. Doğal çevrenin baskı altına alınması, ekolojik süreçleri ve biyolojik çeşitliliği tehdit etmekte, bununla birlikte iklim değişikliğiyle mücadele için de önemli bir engel oluşturmaktadır. Kentleşme süreci, doğal yaşam alanlarına ve ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilirliğine olumsuz etkiler yaparak arazi kullanımını değiştirmiştir. Özellikle sanayileşme ve kırsaldan kente göç, ekosistemler üzerinde belirgin olumsuz etkiler yaratmıştır. Kentleşme süreci, ekolojik koridorların yapısını ve işlevini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, ekolojik koridorların korunması planlama ve tasarım süreçlerinde zorunlu hale gelmiştir. Kentsel ekolojik koridorlar, bu sorunları ele alarak, ekosistem hizmetlerini sürdürülebilir kılmak ve biyolojik çeşitliliği korumak için önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda, kentsel planlama süreçlerinde ekolojik koridorların entegrasyonu, sürdürülebilir şehirleşme ve çevresel koruma açısından kritik bir strateji olarak görülmektedir. Özellikle kent içi ekolojik koridor belirten dere kenarları, ekosistemin canlılığı ve iklim değişikliğiyle mücadelede kritik rol oynar. Bu alanlar, suyun doğal döngüsünün devam etmesine katkı sağlar, biyolojik çeşitliliği korur ve şehir içindeki mikro iklimleri düzenler. Dere kenarları, aynı zamanda sel ve taşkın gibi doğal afet risklerini azaltmada da önemli bir işleve sahiptir. Yaşam kalitesini artıran bu ekolojik değerlerin korunması için ekolojik planlama ve tasarım yaklaşımları hayati önem taşır. Doğal çevre ve yapılaşmış çevrenin bir arada olduğu dere kenarları, oluşturduğu ekolojik koridorla birlikte doğal dengeyi bozabilen tehditlere ve küresel iklim değişikliğine karşı koyabilecek potansiyele sahiptir. Bu bağlamda, özgün ekolojik değerlere sahip temel su akslarının kente dahil edilmesi sürecinde ekolojik planlama ve tasarım yaklaşımlarının önemi büyüktür. Dünya genelindeki dere kenarı tasarım ve planlama örneklerinde çevre koruma, doğal afet risklerinin azaltılması ve sürdürülebilirlik gibi faktörler ön plana çıkmaktadır. Küresel girişimler, örneğin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA 11), çevresel koruma stratejilerini teşvik ederek kentsel ekolojik koridorların korunmasına ve geliştirilmesine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu girişimler, ekosistemlerin korunması, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve biyolojik çeşitliliğin desteklenmesi gibi amaçlar taşımaktadır. İstanbul için önemli bir ekolojik koridor oluşturan Kağıthane Deresi ve çevresi, 1950 sonrası hızlı kentleşmenin etkisiyle müdahaleye uğrayan açık profile sahip dere örneğidir. Kağıthane Deresi, İstanbul'un kentleşme sürecinde önemli bir su aksı olarak işlev görmüştür. Ancak hızlı ve kontrolsüz kentleşme, dere çevresindeki doğal habitatların bozulmasına ve su kalitesinin düşmesine neden olmuştur. Bu bağlamda, çevresel bozulmalara sebep olabilecek kentleşme sürecinin yönetilemediği ve doğru stratejiler uygulanmadığı durumda kontrolsüz yapılaşan dere kenarındaki alanların, kentsel dönüşümle yapılaşan konut yerleşim örneklerinin ekolojik açıdan fiziksel değişimleri tartışılmaktadır. Bu çalışmada, Kağıthane Deresi kenarının farklı zaman dilimlerindeki dönüşüm süreci ve bugünkü durumu, alanın net bir şekilde tanımlanması amacıyla detaylandırılmaktadır. Kağıthane Deresi kenarındaki 2010 sonrası endüstri alanından dönüşerek yapılaşan Vadistanbul Park Evleri, Vadistanbul Teras Evleri ve Kordon İstanbul konut yerleşim örnekleri incelenerek dere üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Çalışma alanı sınırları, kentsel karakteri ve sosyo-ekolojik bağlamı dikkate alınarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmada, kentsel dönüşüm sürecinde dere kenarlarındaki endüstri alanların konut yerleşimlerine dönüşümüyle ortaya çıkan etkileşimler, hem derenin konut yerleşimlerine etkisi hem de konut yerleşimlerinin dere ekolojisine olan etkisini karşılıklı olarak değerlendirmek amacı ile kullanılmaktadır. Bu bağlamda, dere kenarı konut yerleşimlerinin ekolojik olarak sürdürülebilir tasarım süreçlerinin incelenmesi hedeflenmektedir. Dere kenarı konut yerleşiminin literatürdeki mevcut bağlama etkilerini inceleyerek Kağıthane Deresi ve çevresinin 1982-2022 yılları zamansal-mekânsal analizleri, doğal çevre bileşenleri ve ekolojik çevre değerlerine yönelik analizler ve fiziki çevre kontrolü analizleri üzerinden tespitler yapılmaktadır. Çeşitli kurumlardan ve kaynaklardan temin edilen materyallerin uygun analiz yöntemleri kullanılarak değerlendirilmesi ve tüm çıktıların SITES-LEED sertifikasyon araçlarının kapsama alınan kriterleri ile yorumlanması metodoloji olarak izlenmiştir. Mevcut doğal yapısını kaybetmiş ve dönüşmüş alandaki konut projelerinin ekolojik çevreyle olan ilişkisi üzerindeki tespitlerin çıktıları değerlendirilmektedir. Giderek artan dere kenarı konut yerleşimlerinin ekolojik çevre ile birlikte düşünülerek, derenin yerleşim için potansiyele dönüşmesi ve konut yerleşimlerinin de dere için tehdite dönüşmemesi hususundaki çıktıların değerlendirilmesi ile tasarım stratejileri önerilmektedir. Çalışmanın sonuçları, dere sistemleri ve konut yerleşimlerinin etkileşimleri hakkında kapsamlı bir anlayış sağlayarak, gelecekteki planlama ve uygulamalara sonuçları ile rehber niteliğindedir. Ekolojik planlama ve sürdürülebilir tasarım yaklaşımları, kentsel alanlarda doğal çevrenin korunmasına ve iyileştirilmesine yönelik önemli stratejiler sunmaktadır. Kağıthane Deresi ve benzeri doğal alanların korunması ve sürdürülebilir kullanımı, gelecek nesiller için sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre bırakmak adına kritik öneme sahiptir. Bu çalışma, kentsel alanlarda ekolojik dengenin korunmasının önemini vurgularken, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada ekolojik planlama ve tasarımın kritik rolünü gözler önüne sermektedir. Kağıthane Deresi örneği, kentsel dönüşüm süreçlerinin doğru yönetildiğinde, doğal çevrenin korunması ve iyileştirilmesine nasıl katkı sağlayabileceğini göstermektedir. Bu bağlamda, gelecekteki şehir planlamalarında ekolojik değerlerin ön planda tutulması, sürdürülebilir ve yaşanabilir kentlerin oluşturulmasına yönelik önemli bir adım olacaktır.