LEE- Mimari Tasarım-Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Arı, İffet Hülya" ile LEE- Mimari Tasarım-Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Ögeİzlek ve hareket etkileşiminde göstergelerin topolojisi: Öznel bir kentsel mekan deneyimi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-07-03) Dabancı, Deniz ; Arı, İffet Hülya ; 502191005 ; Mimari TasarımKent mekanı ile deneyimi merkeze alan bir çalışma deneyimin koşullarından kopmamalı, deneyimin içinde gerçekleştiği süreklilik içinde hareket etmelidir. Böyle bir bakış açısı gerçekliğin düzenleyici kutuplara tabi olmadığı koşulların ana ve mekana özgü olarak sürekli yeniden üretildiği ve deneyimi değiştirdiği içkin bir yaklaşımı ifade eder. Kent mekanını deneyim merkezinde ele alarak, kent mekanı ve mimarlık ile etkileşim lehine ilerlemek istersek bu etkileşimin zenginleşebileceği ve deneyimin olanaklarını arttırabileceği aralıklardan bahsetmek gerekir. Elbette bu kent mekanının günümüzdeki koşullarından bağımsız olarak yapılırsa deneyim bütün yönleriyle ele alınmamış olur ve tabi olduğu koşullardan kopar. Bu kapsamda Rem Koolhaas'ın atık-mekan (2006)'da ele aldığı kent mekanı tasavvurunun günümüz mekanının deneyimleme şeklini somutlaştırdığı kabul edilmiştir. İçinde bulunulan çağ sunduğu sürekliliklerle ve mekanı organize etme şekliyle mekanın arzulanan deneyimlenme şeklini de aynı zamanda beraberinde getirir. Mekan içinde bulunan zamanın koşullarını dışa vurur. Günümüz kentinde bu koşullardan en baskını içinde bulunulan sosyal, ekonomik ve politik gerçekliği oluşturarak mekana da şekil veren global sermaye ekonomisidir. Kapitalizm kendi doğrultusunda hizalanan deneyimlenme veya semiyotikleştirme şeklini kendine has bir semiyotik makine oluşturarak özneleşme süreçlerine sızmasıyla gerçekleştirir. Mekanın üretimi ve deneyimi kapitalizmin düzenleyiciliğinden bağımsız olarak düşünülemez. Ancak materyal bir ortam olan kent, baskın kuvvetler tarafından üretimi bağlamında şekillense de, deneyimi bağlamında kenti yalnızca bir uzantı olarak düşünmek kentin içinde açılan hayata dair pek az şey söyler. Deneyimin zenginliği baskın semiyotikleştirme şeklinin verili homojen gerçekliği içinde direnç noktaları sunma olanağı taşır. Kent mekanı bu kapsamda deneyimin zenginleşmesine imkan veren kapasiteleri takip edilerek ekolojik olarak ele alınmıştır. Fransız filozof ve psikanalist Felix Guattari'nin ortaya koyduğu ekolojik yaklaşım gerçekliği kendine içkin olarak ele alarak özne ve ortam ilişkisinin sürekli olarak olanaklarını ve kapasitelerini arttırabilmesini içerir. Kent deneyiminin bu yaklaşımla göstergelerle eşlenerek yeni özneleşme aralıkları açabilecek bir etkilenimsel ilişkililik içinde gerçekleştiği kabul edilir. Söylemsel olan göstergelerin semiyotik akışları bir tutarlılık olan öznenin içsel gerçekliğinde her zaman farklı şekillerde belirlenebilecek kapasiteler barındırırlar. Bunun için etkilenimsel ilişkililiğe göstergenin şiddetinin belli bir eşik durumunu aşırması ve dışa açılan bir nakarat olarak davranarak etkilenimsel ilişkililiği yeniden organize etmesi gerekir. Böylece deneyimin sürekliliğini oluşturan bileşenler verili işlevlerinden koparlar. Dünyada yankılanabilecekleri başka yerler bularak yeniden belirlenirler. Kent deneyimi kentin materyal kapasiteleriyle temas halinde olunduğunda sürekliliği değiştirerek deneyimi yeniden organize edebilecek olanaklara sahiptir. Kent alışılmış bir durum olarak kendini sergileyen materyal bir ortam olarak halihazırda bir belirlenimin ürünü olan ilişkililiklerle doludur. Kente dair mevcut imajımız olarak anlaşılan ilişkililikler karşılaşma anlarında aktüel (mevcut) materyal kapasiteleri sahip olunan imajların gölgesini de taşırlar. Kent mekanındaki ilişkililikler olarak mimarlık dolayısıyla dünyadaki değişimlerle, mekandaki hareketlerle, ışıktaki ve perspektifteki değişimlerle her zaman kendini kendinden farklı gösterir. Gösterge oluşturduğunda mekandaki ilişkililiklerin keşfedilmesine imkan vererek homojen bir gerçeklik içinde yerel destek noktaları sunabilir. Böylece kent mekanı dinamik bir alan içinde sürekli değişen göstergelerden oluşan bir topoloji olarak anlaşılır. Kent mekanının göstergelerin topolojisi olarak anlaşılmasıyla kente dair mevcut imajlarla karşılaşma anını sağlayan geçiş mekanları bu kapsamda merkeze alınır. İlişkililikleri deneyime içkin olarak ele alınmaya çalışarak, ilişkililiklerin kent deneyiminde sağladığı kendinden farklı görünmesini sağlayan ve yeni olanaklara kapı açarak deneyimi zenginleştiren oynama payları irdelenir. Bu kapsamda mevcut ilişkililikleriyle Taksim Meydanı'nda mekanın sağladığı oynama payları görselleştirmeler oluşturarak kendi içinde göstergeler oluşturan değişim halinde dünya dışlanmadan test edilir. İlişkililikler oynama paylarını sağlar. Oynama payları ise yeni ilişkililiklere imkan verir. Kent deneyimi kısıtlar içinde ve içinde bulunan koşullardan koparılmadan ekolojik anlayışla ilişkililikler ve oynama payları olarak ele alınmış, bu sayede materyal kapasiteler merkezinde bir bakış açısı sunulmuştur.
-
ÖgeThe production and transformation of space: Dismantling the space of artistic production(Graduate School, 2023) Şahin, Zümrüt ; Arı, İffet Hülya ; 894321 ; Mimari Tasarım Bilim DalıThis thesis explores the duality of the production of space by art and the production of art by space by asking the following questions: How is space involved in the process of artistic production? Does art also produce and transform space while being produced in/by it? Studio, which can be traced back to 16th-century artist inventories, originates from the Latin word studium and is defined as a room or a space where a painter or an artist works. However, this simple definition is insufficient to deliver the essence of the studio: a complex space of production and transformation occupied by the artist. A studio is a space of discovery, a space artist gets to reflect, a microcosm of an artist's work, a sanctuary, a revelatory, a laboratory, a social hub… The myth of the studio begins with the artist's self-portraits and their representations of the studio and later continues with photographers capturing artists in action in their studio. The aim of this thesis is to dismantle the atmosphere of the studio space and to raise a discussion on the spatial relations in the artist's studio. In this pursuit, an interdisciplinary approach to literature research has been followed comprehensively. Resources such as art history and art theory books, photographs, artist biographies, and autobiographies have been used very effectively, in addition to essential architectural theory and sociology publications which lay the foundation of this thesis, to gain more insight into the cosmos of the artist. As De Certeau states, "Space is a practiced place". Lefebvre declares that the perception, living, and production of space are through the body. Grosz explains space as being occupied by its inhabitants and how it is constantly in transformation, where objects, subjects, and their relations are structured and positioned. In the space of artistic production, also known as the artist's studio, space is produced as a result of the artist's actions and body movements while practicing art. The artist is the subject, and the artwork is the object which carries traces of its space and time. The artist's studio consists of many complex spatial relations that have been broken down into three focuses: Space and Practice, Space and Identity, and Space and Time. The section on space and practice focuses on the two far ends of the creative process, the dialectics of thinking and making. In some cases, while the studio is the space of absorption, an intellectual site, it is also the space for taking action and participating in craftsmanship. How this tension is reflected in the architectural space is found to be exciting and worthy of investigation. Secondly, the relations of space with the subject and the object within the studio require immense attention since it is an artist's highly private and personal space. As the artwork is being created, the identities of both the artist and the space are also being created and transformed simultaneously. Thirdly, the time aspect of space is highlighted as studio practices are the bodily encounters of the artist expanded into a timeframe, and time-space relations are essential for this subject. Finally, post-studio practices are introduced as a shift in the comprehension of the spaces that artists work in. The studio space undergoes changes over time, from modernism to postmodernism, eventually to the contemporary era. What it means to be in the studio has profoundly evolved and changed with the appearance of post-studio practices in art in the 1960s. As for contemporary studios, with many artists escaping their studios today, there are many variations of a studio and a more comprehensive selection of examples. Nevertheless, it is to be seen that the studio space is still a relevant topos and an essential space for contemporary artists. The spatial relations of the studio are revisited, this time encompassing contemporary studios and their extensions.