LEE- İşletme-Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Erçek, Mehmet" ile LEE- İşletme-Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgePopüler yönetim söylemlerinin Türkiye'deki yayılım dinamikleri ve performans etkileri(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-04-18) Onay, Eren ; Erçek, Mehmet ; 403142014 ; İşletmeBu çalışmanın temel amacı Yalın Üretim, Altı Sigma, Geleneksel Proje Yönetimi, İş Analizi, Çevik Proje Yönetimi ve DevOps yönetim tekniklerinin, yönetim modaları kuramı çerçevesinde aktör gruplarını, söylemlerini, yayılım dinamiklerini ve uygulayıcı firmalar üzerinde yaratmış oldukları değerin örgütsel performansa etkisini Türkiye bağlamında açıklamaktır. Yönetim modaları, 1990'lı yılların başından itibaren günümüze, araştırmacılar tarafından bir hayli ilgi çeken kuramlardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dönem, mevcut yönetim tekniklerinde bazı değişikliklerin meydana geldiği, yeni yönetim tekniklerinin ortaya çıktığı, üst düzey yöneticilerin örgütsel performansı arttırmak için yönetim tekniklerini kullandıkları ve uygulamada başarısız olunan tekniklerinin örgütler tarafından terk edildiği sayısız örnekleri barındırmaktadır. Ayrıca yönetim literatüründe bu alanda yapılan çok sayıda akademik çalışmalar ise modayı birer kuram haline dönüştürdü. Araştırmada elde edilen bulgular yönetim modası kuramında geçmişte yapılmış akademik çalışmalarla benzerlikler gösterirken, gelecekte yapılacak yeni çalışmalara da yol gösterecek niteliktedir. Yazında bahsedilen yönetim teknikleri aktör grubu, keşfedilme sebepleri, modaların yayılım süreçleri ve firma içi uyarlama & yapılandırma süreçleri olmak üzere dört temel noktada ayrışmaktadır. İlk ayrışma, yönetim modalarının arz yönünde ortaya çıkan iki yeni moda belirleyici grubun varlığı ile gerçekleşmektedir. Bu aktör grupları, yönetim tekniğini keşfeden ve geliştiren ticari şirketler ve kâr amacı gütmeyen uluslararası kuruluşlardır. Altı Sigma felsefesini geliştiren General Electric ve Yalın Üretim felsefesini ortaya çıkaran Toyota Motor İşletmesi yazın içerisinde geçen ticari şirketleri temsil ederken, Proje Yönetimini oluşturan Proje Yönetim Enstitüsü (PMI), İş Analizi disiplinini ortaya atan Uluslararası İş Analizi Enstitüsü (IIBA), DevOps felsefesini sahiplenen DevOps Çevik Yetkinlik Derneği (DevOps Agile Skills Association-DASA), Çevik Proje Yönetimini geliştiren Scrum Allianz ve Scrum.org ise yazın içerisinde bahsedilen kâr amacı gütmeyen uluslararası kuruluşları temsil eder. Uluslararası kuruluşlar bünyesinde üyelerin katılımı için sertifika programları, eğitimler ve çalıştaylar belirli bir ücret karşılığında düzenlenir. Yalnız elde edilen finansal kazanç kâr amacı güdülmeden yönetim tekniği için harcanır. Her iki yeni aktör grubunun, talep yönündeki pratik uygulamaları profesyonel danışmanlık şirketleri aracılığıyla sağlanmaktadır. İkinci ayrışma noktası, yeni moda belirleyicilerin yönetim tekniğini ortaya çıkarma sebepleri üzerinedir. Ticari işletmeler yönetim tekniğini belirli bir dönem içerisinde finansal bir yarar ya da rekabet avantajı elde edebilmek için ortaya çıkarırken, kâr amacı gütmeyen uluslararası kuruluşlar ise yönetim tekniğini bütün dünyada bir meslek olarak yayılmasına öncülük eder. Üçüncü ayrışma noktası, iki yeni aktör gruplarının yönetim tekniklerinin yayılım sürecinde farklı yayılım perspektifleri çizmesine ilişkindir. Yönetim tekniğinin mülkiyet hakkını üstlenen ticari şirketler, tekniğin içeriğine yönelik herhangi bir referans kitap, standart ya da belge ortaya koymayarak ve yönetim tekniğini gelecekte sahiplenmeyerek (mülkiyet hakkı) kaderine terk etme eğilimi gösterir. Pratik uygulamalarda elde edilen kısa dönemli başarılar, yönetim tekniklerini hızlı şekilde parlatarak farklı işletmelerce hemen kullanım isteği uyandırır. Yönetim tekniğinin bir kuruma uyarlanması esnasında herhangi bir sistematik yapı, akreditasyonun bulunmaması ve yönetim tekniğini kendi iş yaşamında çalıştığı şirketlerde deneyimleyen tecrübeli profesyonellerin de özellikle emeklilik dönemleri yaklaştığında kendi girişimlerini kurma istekleri, danışmanlık sektöründeki oyuncuların dramatik şekilde artmasını sağlayarak tekniklerin uygulayıcılara olan ilk yatırım ve tutundurma maliyetlerini ciddi anlamda düşmesine neden olur. Pratik dünyada oluşan bu trend, yönetim tekniklerini uygulayıcılarda hızla benimsenip kolay terkedilmesini sağlayan bir tüketim olgusu haline getirir. Bu durum, yönetim tekniklerini pazarda popülerliğin ani ve geçici olarak hızlı yükselip düşüş gösterdiği heves olarak kullanmaya yönlendirir. Kâr amacı gütmeyen uluslararası kuruluşlarda ise farklı bir sistematik yapı söz konusudur. Yönetim teknikleri; akademisyenler, iş adamları, yönetim guruları vb. gibi alanında uzman bir komite eşliğinde referans bir kitap, standart ya da dokümantasyon hazırlanarak piyasaya sunulur. Hazırlanan kaynaklar belirli periyotlarla gözden geçirilir ve elde edilen geri bildirimler eşliğinde ilerleyen yıllarda yenilenerek bütün dünyaya yeniden takdim edilir. Referans kaynağının orijinal diline sadık kalarak yerel dile çevrilmesi ise, yönetim tekniklerinin tüm dünyada aynı şekilde kolay anlaşılmasını sağlar. Ayrıca farklı ülkelerde yerel temsilciliklerin açılması, danışman şirketler için akreditasyon zorunluluğu, sertifika ve üyelik ağ yapısı bilginin sistematik bir şekilde örgütlenerek yayılımını gerçekleştirir. Ortaya çıkan bu trend, yönetim tekniğini uygulamak isteyen kuruluşların ilk yatırım ve tutundurma maliyetlerini ciddi anlamda yükseltirken, uygulayıcılardan gelen kullanım talebinin bilinçli bir istekle gelmesini, benimsenme ve tüketim sürelerinin daha uzun olmasını ve uygulayıcılarda sistematik bir yapı oluşturarak kalıcı bir etki bırakmasını sağlar. Bu durum yönetim modaları kuramında tartışılan moda kavramı ile örtüşmektedir. Yalnız yönetim modaları kuramına yönelik yapılan ampirik çalışmaların büyük çoğunluğunda ölçüm zorluklarından dolayı heves/moda kavramları arasındaki fark göz ardı edilerek genelde birbirinin yerlerine kullanılmaktadır. Dördüncü ayrışma noktası, yönetim tekniklerinin firma içi uyarlama ve yapılandırma süreçlerine ilişkindir. Her iki aktör grubu pazarda genellikle heves veya moda yönelimli yayılım gösterse dahi, yönetim tekniğinin işletme içerisindeki uyarlanma ve yapılandırma şekli işletmenin tepe yönetiminin takdirindedir. Bu noktada uyum ve söylem olmak üzere iki önemli kriter bulunmaktadır. Söylem yönetim tekniklerinin işletme içerisinde bir amaç mı yoksa araç olarak mı kullanımı sorunsalı üzerinedir. Yönetim tekniğini araç olarak kullanan uygulayıcı işletmeler sadece belirli bir dönem içerisinde finansal bir yarar ya da rekabet avantajı elde edebilme amacıyla kullanırken, amaç olarak kullanan şirketler ise uzun vadeli dönemler içerisinde (birden fazla tepe yönetiminde kullanılmak) bir örgüt felsefesi olarak kullanır. Uyum kriteri ise, yönetim tekniğinin işletmenin örgüt kültürü, iş modeli, şirketin stratejik hedefleri, çevre koşulları ve örgütsel yapısına ne kadar uyum sağladığını ifade eder. Her iki kriterin birleşimi sonucu kalıcı birliktelik, esnek birliktelik, aykırı birliktelik ve yapay birliktelik olmak üzere dört farklı uygulama biçimi ortaya çıkar. Kalıcı birliktelik, yönetim tekniğinin amaç olarak tercih edildiği ve yönetim tekniğinin işletme bağlarıyla uyumunun yüksek olduğu tam anlamıyla yönetim tekniklerinin işletme içerisinde kök saldığı durumu ifade eder. Esnek birliktelik, yönetim tekniğinin araç olarak tercih edildiği ve yönetim tekniğinin işletme bağlarıyla uyumunun yüksek olduğu belirli dönemlerde yönetim tekniğinin işletme içerisinde kullanıldığı yalnız herhangi bir konjonktür değişikliğinde (tepe yönetimi, çevre şartları, rekabet vs.) yönetim tekniğinin işletme içerisinde gündemden düşüp sadece tekniğe inanan kişilerin uyguladığı durumu ifade eder. Aykırı birliktelik, yönetim tekniğinin amaç olarak tercih edildiği ve yönetim tekniğinin işletme bağlarıyla uyumunun az olduğu durumu ifade eder. Yönetim tekniği işletme içerisinde ısrarla uygulanmak istenir, fakat işletme yapısını uygunluk söz konusu olmadığı için aykırı bir kullanım durumu ortaya çıkar. Yapay birliktelik ise, yönetim tekniğinin araç olarak tercih edildiği ve yönetim tekniğinin işletme bağlarıyla uyumunun düşük olduğu durumu ifade eder. Araştırmanın literatüre kazandırmak istediği ilk önemli katkı ölçüm zorluğundan ötürü ölçümlenemeyen heves/moda ayrımını daha belirgin hale getirmektir. İkinci olarak yönetim tekniğinin oluşmasını sağlayan iki yeni aktör grubunun varlığını yönetim modaları literatürüne kazandırmaktır. Üçüncü olarak mülkiyet hakkını elinde bulunduran moda belirleyicilerin pazarda ortaya çıkardıkları farklı yayılım perspektiflerini analiz etmektir. Dördüncü olarak yönetim tekniklerinin yayılım süreçlerini anlamaktır. Son olarak ise, yönetim tekniklerinin, uygulayıcı firmalar üzerinde yaratmış oldukları değerin örgütsel performansa etkisini Türkiye bağlamında açıklamaktır.