FBE- Şehir ve Bölge Planlama Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Aysan, Mesture" ile FBE- Şehir ve Bölge Planlama Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeDoğal, tarihsel ve arkeolojik alanların turizm potansiyelinin belirlenmesi : göller bölgesi örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Türk, Ali ; Aysan, Mesture ; 100842 ; Şehir ve Bölge Planlama ; Urban and Regional PlanningGünümüzün en önemli varlıklarım oluşturan doğal, tarihsel ve arkeolojik alanlar; mimari, doğal, tarihsel, kültürel mirası, sanatsal ve estetik değerleri yaşatmak yoluyla, geçmiş ile gelecek arasında sürekli bir kültür bağı oluşturmaktadır. Geçmişten günümüze kalan, kendi hallerine terk edilmiş, kaybolmaya yüz tutmuş, ekonomik nedenlerle ortaya çıkarılamamış, fakat ülkemizin en önemli varlıklarını oluşturan doğal, tarihsel ve arkeolojik alanları değerlendirmek, korumak, iyileştirmek ve çağdaş işlevler vererek dünü bugünle bütünleştirmek hem turizm, hem de uygarlık tarihi bakımından yerine getirilmesi gereken zorunlu bir görevdir. Hızla değişen ve gelişen dünyada, yitirilen kaynaklar ve doğal dengenin bozulması tehlikesiyle gündeme gelen koruma olgusu, ekolojik dengenin korunması boyutu dışında, günümüzde doğal, tarihsel, arkeolojik, kültürel ve mimari değerlerin hızla yok olması karşısında, geçmiş uygarlıklar mirasının ve onların ortaya koyduğu tarihsel ve kültürel değerlerin korunmasını da içermelidir. Bu nedenle, hükümetler üstü görülmesi gereken koruma politikalarının tarihsel, kültürel ve belgesel niteliği olan varlıkların, insanlığın ortak malı olduğu ve korumanın evrenselliği bilinci üzerine kurulması gereği vardır. Bunun yanında turizmin, bölgesel kalkınmaya olan etkisi, turizm faaliyetlerinin yer seçimi ile bölgeler arası farklılaşmaların ve turizmin yoğunlaştığı alanlarda ortaya çıkan sosyo-kültürel-çevresel sorunların yoğunluğu bilinen bir gerçektir. Bu sorunların çözümünü sağlamak ve turizmi farklı bölgelere yayarak, özellikle az gelişmiş bölgelerin kalkınmasını sağlamak amacıyla alternatif bir turizm anlayışı getirme gereği gün geçtikçe daha da artmaktadır. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde doğal, tarihsel ve arkeolojik alanların korunarak yeni kullanımlara açılması süratle yaygınlaşmaktadır. Bu yeni kullanım şekillerinin önemli bir kısmı ise doğrudan ve dolaylı olarak turizm amaçlı olmaktadır. 19. yüzyılda Avrupa turizm etkinliğinde temel amaç, değişik yörelerin doğal güzellikleri ve tarihsel zenginliklerini görmek, değişik kültürleri yerinde yaşamanın zevkini ve heyecanını tatmaktır. Gelişen teknoloji sonucunda bu amacın gerçekleştirilme olanağı bulunmuştur. İnsanların diğer kültürlere olan ilgilerinin odak noktası, ülkelerin tarihsel süreç içindeki kültür ve sanat ürünleri olarak ortaya çıkmaktadır. Sonuçta "kültürel miras", turizm endüstrisinin önemli bir aracı ve arzı olmuştur. Türkiye, coğrafi konumu ve köklü tarihinden gelen, dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen zenginlikte ve yoğunlukta evrensel önemde bir kültür mirasına sahiptir. Anadolu'nun bağrında taşıdığı zengin doğal ve kültürel mirası, arkeolojik değerleri, dil, din, gelenek, mimari çevre, müzik, oyun, giyim, beslenme gibi farklı alanlardaki XII kültür zenginliğinin yeterince ortaya çıkarılamadan, arındırma ve yeniden üretim sürecine aktarılmadan yok olma süreci ile karşı karşıya olduğu ve bu yok olusun bütün insanlığın geleceği açısından uluslararası öneme sahip olduğu gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Gereksinimlerin ve beklentilerin hızla değiştiği uluslararası turizm piyasasından, sahip olduğu rekabet gücü nedeniyle giderek daha büyük pay alma çabası içinde bulunan ülkemizin, bu dinamizmini en azından koruması açısından turizm faaliyetlerini ve turizm türlerini çeşitlendirmesi ve turistik gelişme kutuplan yaratması gerekmektedir. İşte, Göller Bölgesi'nin böyle bir turistik gelişme kutbu olma özelliği ve potansiyeli taşıdığı, yaptığımız araştırmalar ve değerlendirmeler sonucu açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda örnek alan (bölge) olarak üzerinde çalıştığımız Göller Bölgesi, tarihsel ve arkeolojik alanların, bunun yanında doğal güzelliklerin de oldukça yoğun olduğu bir bölgedir. Bu çalışmada, bölgede bulunan doğal, tarihsel ve arkeolojik alanların, çok yoğun olan kıyı turizmine alternatif turizm alanları olarak kullanılması gerekliliği düşünülmüş ve bölgede son yıllarda giderek gelişmekte olan turizm potansiyelinin planlı ve sağlıklı bir şekilde değerlendirilerek, turizmin bölge ekonomisine katkısının arttırılması amaçlanmıştır. Turizm gelişimi, dünyada, özellikle sosyo-ekonomik yönden geri kalmış ve problemli alanlar için bölgesel gelişme politikaları içinde temel araçlardan biri olarak ele alınmaktadır. Ancak, özellikle turizm gelişimi sürecine erken girmiş olan gelişmiş ülkelerde kitle turizminden kaynaklanan çevre soruman gündeme gelmiştir. Diğer bir deyişle, uzun yıllar sadece ekonomik katkısı ile değerlendirilerek, ne pahasına olursa olsun gelir elde etmeye yönelik olarak geliştirilen turizm sektörünün artık doğal, yapısal ve sosyal çevre üzerindeki etkileri de tartışmalı olmuştur. Turizmin ulusal ekonomilere olan katkısı, doğal, tarihsel ve sosyo-kültürel çevre üzerindeki etkilerinin göz ardı edilmesini getirmemelidir. Nitekim son yıllarda küresel ölçekte çevre sorunlarına duyarlılığın artması, daha ayrıntıda turistlerin ziyaret ettikleri ülkelerin çevre sorunlarına, özellikle turizm ile çevre koruma arasındaki ilişkinin niteliğine karşı duyarlılıklarının artması, bu gerçeği desteklemektedir. Çünkü turizm sektörünün ekonomik katkısının sürekliliği, sektöre kaynak oluşturan doğal tarihsel ve sosyo-kültürel çevrenin korunmasına sıkı sıkıya bağlıdır. Türkiye'de turizm sektörünün desteklenmeye başladığı ve önemli teşviklerin açıldığı 1 980'li yılların başında, sektör ülkenin yıllardır yaşadığı döviz sıkıntısını çözmenin, kısa zamanda en çok dövizin ülkeye getirilmesinin bir aracı olarak görülmüş, buna göre de teşviklerde öncelik yatak kapasitesinin arttınlmasına verilmiş, devlet tarafından sağlanan altyapı yanında, orman arazileri ve nitelikli tarım alanları turizme açılmış bulunmaktadır. Sağlanan teşvikler sonucu, sahil yörelerinde gözlenen yoğun yapılaşmanın ortaya çıkardığı çevre tahribatı dikkate alınmadığı gibi, özellikle turizm gibi duyarlı bir sektöre terk edilen orman arazileri ve tarım alanlarının uzun vadede ülke ekonomisine yapacağı olumsuz etkiler de göz ardı edilmiş bulunmaktadır. işte bu noktada, bir yandan kitle turizminin yarattığı çevresel problemleri önlemek için çevreye karşı duyarlı turizm türlerini geliştirmek, diğer yandan da turizm türlerinin keşfi ile turizmin belli alanlarda yoğunlaşmasını önlemek ve ülke sathına X111 yayma düşüncesi gündeme gelmektedir. Her şeyden önce, kitle turizminin, taşıma kapasitelerini aşacak şekilde belli bölgelerde-özellikle kıyı bölgelerinde ve belirli zamanlarda yoğunlaşması, ekonomik yararların ötesinde doğal, tarihsel ve kültürel çevre üzerinde olumsuz etkiler yaratacaktır. Bu ve buna benzer faktörler göz önüne alınarak, Turizm Bakanlığı kıyılarda ve de belirli zamanlarda yoğunlaşan turizm faaliyetlerini, dünya turizminde son yıllarda değişen anlayışa paralel olarak ülke sathına ve tüm yıla yaymak için çalışmalar başlatmıştır. Bu noktadan hareketle Turizm Bakanlığı son yıllarda Türk turizminin yeni hedefini, deniz-kum-güneş turizmini aşmak, bu etkinliği "dört mevsime ve tüm ülke sathına yaymak" olarak belirlemiştir. Gerek turizmin çeşitlendirilmesi, gerekse tüm ülkeye yaygınlaştırılması politikasından hareketle, Türkiye'nin tüm yörelerinde var olan doğal, tarihsel, arkeolojik, kültürel değerlerin araştırılması ve turizme kazandırılması çalışmaları devam etmektedir. Turizm sektöründen optimum düzeyde yararlanabilmek için öncelikle gerek ulusal, gerekse yerel bir planlamanın yapılması şarttır. Bu şekilde kontrolsüz ve plansız gelişecek turizmin, kendi kaynaklarım yok etmesi önlenmiş olacaktır. Böyle bir planlamanın yapılabilmesi için öncelikle turizm amaçlı kullanılması düşünülen alanların genel turizm potansiyeli açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. İşte, turizm amaçlı kullanım değerlendirme modelleri bu noktada gündeme gelmektedir. Doğal, tarihsel ve arkeolojik alanların turizm-çevre kaynaklarının değerlendirilmesi aşamasında, Dowling'in "Bölgesel Turizm Gelişimi İçin Çevreye Duyarlı Planlama Modeli (EBT Modeli)"inden tezin amaçları doğrultusunda yararlamlmıştır. EBT Modelinin temel amacı, sürdürülebilir kalkınma yaklaşımında, turizm amaçlı kullanımı düşünülen alanlarda çevre koruma, toplum refahı, turistlerin hoşnutluğu, ekonomik katkı sağlanması ve turizm-çevre uyumluluğuna ulaşmaktır. Sözünü ettiğimiz bu modelin uygulanması ile, turizmle ilgili mevcut durum, beklentiler ve gelişmelerin yönü belirlenerek, seçilen alanda doğaya, tarihsel ve mimari değerlere uygun, yörenin özgün sosyal yaşamım bozmayan turizm tür veya türlerine karar vermek mümkün olabilmektedir. Yeni turizm türleri oluşturma yaklaşımları, bu yandan kitle turizminin yarattığı çevresel problemleri önlemek amacıyla, çevreye karşı duyarlı turizm türlerini geliştirmek, bir yandan da yeni turizm çekicilikleri yaratarak turizmi ülke çapmda yaymak, özellikle az gelişmiş bölgeler için iyi bir gelişme aracı olarak kullamlabilmek amacıyla geliştirilmiştir. Bu çalışma 7 bölümden oluşmaktadır..Birinci Bölüm: Doğal, tarihsel ve arkeolojik alanların turizm potansiyelinin belirlenmesi ve turizm amaçlı kullanımları konusunda genel açıklamaların bulunduğu giriş bölümüdür..ikinci Bölüm: "Genel Tanımlar" başlığı altmda olup bu bölümde, tarihsel alan, arkeolojik alan, turizm, turistik tarihsel alan, tarihsel turizm, doğal kaynaklar, tarihi eser ve anıt kavramları gibi konuya ışık tutacak tanımlara yer verilmiştir..Üçüncü Bölüm: Bu bölüm, "Genel Olarak Turizm, Turizm Hareketleri ve Turizm Eğilimleri, Dünyada ve Türkiye'de Turizm Politikaları" başlığı altmda olup, konu ile ilgili genel bilgileri içermektedir. XIV .Dördüncü Bölüm: "Doğal, Tarihsel ve Arkeolojik Alanların Turizm Amaçlı Kullanımları" başlıklı bu bölümde, doğal, tarihsel ve arkeolojik alanların turizm açısından önemi, turizm amaçlı kullanılması gerekliliğinin nedenleri ve turizme katkıları, dünyada ve Türkiye'de bu alanların turizm amaçlı kullanımları ve çeşitli uygulama örnekleri, doğal, tarihsel ve arkeolojik alanların turizm amaçlı kullanım modeli ve turizm amaçlı kullanım türleri ve bu alanlarda yapılacak turizm planlaması konulan üzerinde durulmuş ve anlatılmıştır..Beşinci Bölüm: Bu bölümde konuyla ilgili örnek alan (bölge) olarak ele alman "Göller Bölgesi'ne ilişkin Genel Araştırma ve İncelemeler" başlığı altmda bölgenin tanımlanması, coğrafi konumu, tarihsel gelişimi, doğal yapısı, iklimi, bitki örtüsü, göller ve akarsuları, ulaşımı, nüfusu, ekonomik ve toplumsal yapısı incelenmiş, bölge sınırları içinde kalan il ve ilçelere ilişkin araştırma ve incelemeler üzerinde durulmuştur..Altıncı Bölüm: "Göller Bölgesi' nde Doğal, Tarihsel ve Arkeolojik Alanların Turizm Amaçlı Kullanımları" başlıklı bu bölümde bölgesel kalkınmanın turizme etkileri, turizm olgusu içinde Göller Bölgesi' nin yeri, bölgenin turizm potansiyelini oluşturan değerler, bölgede bulunan önemli tarihsel ve arkeolojik alanlara ilişkin araştırma ve incelemeler, bu alanların turizm potansiyelleri, bu alanların turizm amaçlı kullanımı hakkında yapılan anketin sonuçlan ve değerlendirilmesi, bu alanlar için turizm modeli uygulaması ve turizm amaçlı kullanım türleri gibi konular geniş ve kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır..Yedinci Bölüm: Bu bölümde, daha önceki bölümlerde belirtilen konular dikkate alınarak elde edilen sonuçlar doğrultusunda doğal, tarihsel ve arkeolojik alanların turizm potansiyelinin belirlenmesi ve turizm amaçlı kullanımları konusunda, daha etkin ve daha yoğun öneriler getirilmiş, gerek ülke ölçeğinde, gerekse bölge ölçeğinde konunun önemine dikkat çekilmiş ve konu ile ilgili yapılması gerekenlerin neler olabileceği üzerinde durulmuş ve tartışılmıştır. Doğal, tarihsel ve arkeolojik alanların turizm potansiyelinin belirlenmesi ve turizm amaçlı kullanımına ilişkin genel bilgiler, ayrıntılı bir literatür taraması, mevzuat ve prosedürlere ilişkin bilgiler, ilgili kurum ve kuruluşların yayınlarına dayanılarak verilmiştir. Diğer ülkelere ait bilgiler, yine bu ülkelerde yapılan araştırma ve konu ile ilgili çeşitli yayınların incelenmesi sonucu derlenmiştir. Örnek alan (bölge) ile ilgili bilgiler ise yerinde yapılan gözlemler, incelemeler, araştırmalar, alanların rekreasyonel olanaktan, ziyaretçilerin eğilimlerinin saptanması, bölgede yaşayan halkın araştırma alanlanyla ilişkileri, ziyaretçiler ve halkla görüşmeler yoluyla ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca, alanların tarihçesi, arkeolojik özellikleri, sosyo kültürel yapısı ve alanlarda bulunan anıtsal yapıların mimari özellikleri için daha önce yapılmış çalışmalardan yararlanılmış, çeşitli kamu kuruluşlan ve Müze Müdürlükleri verileri kullanılmıştır. Ayrıca, konu ile ilgili bölge yerel halkı, bölgeye gelen yerli-yabancı turistler ve bölgedeki konaklama dinlenme tesisleri sahipleri ile geniş ve kapsamlı bir anket çalışması yapılmıştır. Aralarında anlamsal ilişkiler bulunan anket sorularının değerlendirilebilmesi, özellikle anket sonuçlarında kümeleme ve ikili ilişkilerin kurulabilmesi için "SPSS Anket Programı" ile veri girişleri ve değerlendirmeleri yapılmıştır. Sonuçlar, tablolar halinde elde edilmiş ve değerlendirilmiştir.