LEE- Endüstri Ürünleri Tasarımı Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Yazar "Bağlı, Hatice Hümanur" ile LEE- Endüstri Ürünleri Tasarımı Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeTasarım eğitim kurumları ve yerel yönetimler arasındaki iş birliklerinin incelenmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2020) Fışgın Korkmaz, Saniye ; Bağlı, Hatice Hümanur ; 659579 ; Endüstri Ürünleri Tasarımı Bilim DalıBu tezin amacı, kamuda tasarım faaliyetlerini derinlemesine inceleyip, kamu kurumları ile tasarım okulu iş birliklerinin kamudaki tasarım faaliyetlerine ve tasarım eğitimine etkilerini genel hatlarıyla incelemektir. Çalışma, "bu iş birliği kamu kurumlarında ve kamu için tasarım ekosisteminde ne tür farklılıklar ve kabiliyetler yaratmakta ve bu tür iş birlikleri daha etkili nasıl olabilir?", "bu tür tasarım projeleri tasarım okulu öğrencilerine ve tasarım akademisine neler kazandırır?" araştırma sorularını temel alarak gerçekleşmiştir. Çalışmada incelenen proje örneklerinde kamu kurumları olarak bahsedilen kurumlar çoğunlukla yerel yönetim kurumlarıdır. Bu araştırmada ürün ve hizmet tasarımı bağlamında eğitim veren okullar tasarım okulları olarak tanımlanmıştır. Tarih içinde endüstriyel tasarımcıların çalışma konuları, çalışma şekilleri ve ortamları değiştikçe, tasarım eğitiminin de evrilmesinin gerekliliği doğmuştur. Tasarım eğitimi artık disiplinler arası ve uluslararası gruplarla çalışmaya yatkın, dokunulabilir objelerin dışında soyut ve somut detayları aynı anda içeren sistemlerin ve hizmetlerin tasarlanmasına aşina, değişken dünya şartlarına kolay uyum sağlamak için çabuk öğrenen, dünyaya ve çevreye duyarlı tasarımcılar yetiştirmelidir. Tasarım okullarının bu anlamda çağa ayak uydurabilmesinin bir yolu farklı kurumlar ile yapılan iş birliği projeleridir. Bu sayede hem akademisyenler hem öğrenciler piyasa koşulları ve yeni pratikler hakkında birinci kaynaktan bilgi alabilmektedir. Özellikle tasarım stüdyosu eğitimi ve lisansüstü tez çalışmalarında bu tür projeler doğru kurgulandığında iki taraflı kazanç sağlanmaktadır. Endüstriyel tasarım, kamuda özellikle hizmet tasarımı disiplini ile kendine farklı bir yer bulmaya başlamıştır. Kamu kurumları, kullanıcılarına çoğunlukla ürün-hizmet sistemleri ile ulaşır. Tasarımcılar geçmişte kamusal mekân ve mobilya ölçeğinde kamuya hizmet sunarken, hizmet tasarımı alanının gelişmesi ile kamu kurumlarındaki faaliyet alanları genişlemiştir. Bunun yanında yeni kamu yönetimi yaklaşımları ile hükümetler ve belediyeler yönetim bakış açılarını değiştirmeye başlamıştır ve tasarım, inovasyon gibi konular kamunun gündemine girmiştir. Yönetişim yaklaşımları ile ise demokrasilerde vatandaşların söz sahibi olduğu katılımcı yaklaşımlar kendine daha çok yer bulmaktadır. Tasarım düşüncesi, hizmet tasarımı ve hizmet tasarımının gelişen yapısı ile bu yönelimler paralellik göstermektedir. Ürün-hizmet sistemleri ile artık hizmetler daha kolay anlaşılır hale gelmiş, dolayısı ile sunulan deneyimler tasarım ile daha kapsamlı bir şekilde iyileştirilir hale gelmiştir. Zaman içinde, hizmetler ürünlerin odağından ayrılarak hizmet ağırlıklı mantık ile değerlendirilmeye başlamıştır. Bu mantık ile ise hizmetleri kullanan ve sunanların değer yaratımının bir parçası oldukları kabul edilmiştir ve hizmetler ve hizmet tasarımı için birlikte tasarım ve üretim daha önemli hale gelmiştir. Bu tartışmalar, tezin literatür kısmında yer almaktadır. Kamuda gerçekleşmiş tasarım projeleri incelendiğinde, sosyal inovasyon projeleri ile birlikte katılımcı tasarım pratikleri de oldukça sık karşımıza çıkmaktadır. Birlikte tasarım (co-design) ile katılımcı tasarım da (participatory design) bu tezde farklı yaklaşımları ile yer bulmuştur. Kamuda tasarım ile ayrılamayacak pratikler olan kamuda inovasyon konusu, sosyal inovasyon ile ilişkisi, bu araştırmaya konu olmuş projelerin ana aktörleri olan yerel yönetimler ve bu kurumların Türkiye'deki yapısı da tezde bahsedilmiş konulardandır. Yukarıda da bahsedildiği gibi, bu araştırmanın bir amacı, gerçekleşen iş birliklerinin kamu kurumlarının tasarım yeteneklerine etkilerini anlamaktır. Bu yüzden kurumlarda tasarımı tanıtmak, kurumlara tasarım yeteneği kazandırmak, tasarım kültürü ve örgütsel tasarım ve değişim gibi konular kamu sektörü bakış açısında değerlendirilmiştir. Bu kısımda elde edilen model, araştırma kısmında verilerin analizinde araştırmacıya yardımcı olmuştur. Çift taraflı öğrenme olarak da tanımlanabilecek kamu-tasarım okulları iş birliği projeleri üç farklı yöntem ile incelenmiştir. Aynı zamanda İTÜ endüstriyel tasarım bölümünde araştırma görevlisi olan araştırmacı, çalışmaya kendi tasarım okulu-kamu kurumu iş birliklerini kurmak ile başlamıştır. Keşif araştırması olarak tanımladığı bu kısımda, bazen üniversitede birlikte çalıştığı ekip arkadaşları ile birlikte, bazen de bireysel olarak tasarım projeleri oluşturmuştur. Araştırmacıya bu projelerde hem İTÜ'den hem de Kadıköy Belediyesi'nden birçok farklı paydaş destek vermiştir. İTÜ'deki tasarım öğrencileri ile Kadıköy Belediyesi ile buluşturmuş, GlobalGovJam gibi farklı aktörleri birleştiren tasarımı tanıtma etkinlikleri düzenlemiştir. Yurtdışında misafir araştırmacı olarak geçirdiği süre içinde ise, Milano ve Delft'te gerçekleşen iki tasarım okulu-kamu iş birliği projesini gözlemleme şansı bulmuş, Milano'da düzenlenen projenin Samsun'da gerçekleşen farklı bir etkinliğinde görev alma şansı bulmuştur. Bütün bu çalışmaları fotoğraflarla belgelemiş, gözlemlerini ve paydaşlarla gerçekleştirdiği planlanmamış görüşmeleri günlükler halinde saklamış daha sonra da raporlar haline getirmiştir. Elde edilen bu veriler literatür taraması ışığında analiz edilmiş ve belirli sonuçlara varılmıştır. Sonuçlar dışında keşif araştırmasının sonunda yapılacak ikinci araştırmanın soruları da belirlenmiştir. Doküman analizi olarak adlandırılan ikinci çalışmada ise, farklı ülkelerden derlenmiş 35 adet genelde yerel yönetim kurumlarında gerçekleşmiş kamuda tasarım projesi incelenmiştir. Projelerin ilgilendiği tasarım aktiviteleri, projelere dahil olan aktörler, projelerde gerçekleştirilen tasarım evreleri, projelerde karşılaşılan engeller ve kolaylaştırıcılar projelere dair dokümanların taranması ile ortaya çıkarılmış ve listelenmiştir. İncelenen tasarım projelerinde, kamu kurumlarına ortak olan üç temel paydaş ortaya çıkmıştır. Bunlar, tasarım okulları, tasarım firmaları ve sivil toplum kuruşları gibi kâr amacı gütmeyen kurumlar olarak sıralanabilir. Bu çalışmada tasarım okulu ortaklıkları daha derinlemesine irdelenmiştir. Tasarım projesi ortaklıkları incelendiğinde üç farklı ortaklık tipinin olduğu fark edilmiştir. Tasarım okulları, pratiğe dayalı öğrenme içeren dersler (stüdyo dersleri gibi), pratiğe dayalı lisansüstü çalışmalar ile çok aktörlü projeler ile kamu kurumları ile iş birlikleri gerçekleştirmektedir. İş birlikleri birbirleri ile karşılaştırmalı olarak incelenmiş, kamu kurumlarında tasarım aktivitelerinde karşılaşılan sorunlar ve avantajlar genel olarak ortaya çıkarılmıştır. Bu bölümün sonunda, ilk bölümde olduğu gibi araştırmaya yeni sorular eklenmiştir. Tezin son aşamasında ise, tasarım okulu projelerinde uygulama aşamasına geçen ya da uzun süreli iş birlikleri arasından daha fazla veriye erişilebilen 7 adet proje daha detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu projelerden üçü tasarım stüdyosu (yaparak öğrenmeye dayalı dersler) iş birliği içerirken, iki tanesi çok aktörlü, diğer iki tanesi ise pratiğe dayalı tez çalışmalarıdır. Söz konusu projelerin aktörlerinin dahil oldukları ekosistemler, projelerin kamu kurumlarına tasarım bağlamındaki etkisi, projelerde karşılaşılan zorluklar ve kolaylaştırıcılar ile tasarım okullarının bu süreçten kazançları sorgulanmıştır. Bu süreçte, doküman analizinin yanında proje sorumluları ile röportajlar yapılmış, konu ile ilgili röportaj ses kayıtları yazıya dökülerek kullanılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda birtakım verilere ulaşılmıştır. Özetlenecek olursa, öncelikle kamuda tasarım etkinliklerinin daha başarılı, daha verimli ve sürdürülebilir olması için, sadece ortak olan kamu kurumunun değil kamu kurumunun dahil olduğu kamuda tasarım ekosisteminin de tasarım farkındalığının yüksek olması gerekliliğinden bahsedilebilir. Genel olarak incelenen örneklerde, tasarım okulları ile yapılan ortaklıkların ardından, kamu kurumlarının tasarım farkındalıklarındaki gözlemlenebilen değişim sınırlıdır. Bu durum birçok farklı neden ile açıklanabilir. Bu tezde bu durumun nedeni olarak görülen durumlardan bir tanesi yukarıda bahsedilen ekosistemin tasarım bakımından olgunlaşmamış olmasıdır. İkinci bir neden ise, kamu kurumlarının tasarım sürecine tam anlamıyla dahil olmamasıdır. Ekonomik ve zaman kısıtları, ülkelerin kanunları bağlamındaki engeller, karar vericilerin politika değişimleri de bu durumların nedenleri arasında sıralanabilir. Bahsedilen engellere rağmen, incelenen örnekler ile ulaşılan birtakım öneriler ile süreçlerin daha başarılı hale gelmesi sağlanabilir. Bu öneriler özetlenecek olursa; iş birliklerinin doğru bir şekilde yürüyebilmesi için, başlangıçta doğru aktörlerle yardımlaşma içinde olunmalı, projenin ekonomik gereklerini desteklemek için fonlara ya da ilgili destek kuruluşlarına başvurulması gerekliliği keşfedilmiştir. İş birliğinin başında hem paydaşların haklarını korumak hem de projenin gidişatını güvenceye almak için belirli protokoller oluşturulmalıdır. Süreç esnasında, farklı aktörler ve farklı disiplinlerden uzmanlar ile birlikte tasarım etkinlikleri düzenlemenin önemi, görüşme gerçekleştirilen birçok katılımcı tarafından vurgulanmıştır. Bu etkinlikler hem bu aktörlerin sürece katkısını hem de kamu kurumunun tasarım farkındalığını artıracaktır. Ancak, bu katılımcı etkinlikler doğru şekilde kurgulanmalı ve katılımcılar sürecin diğer aşamaları hakkında bilgilendirilmelidir. Kamu kurumlarının sürece başından sonuna katkı vermesi sağlanmalıdır. Tasarım okulu temsilcilerine de kamu sektörünün problemleri ile daha kolay baş edebilmeleri için süreç içinde farklı eğitimler verilmelidir. Tasarım projelerinin uygulama aşamasına geçmesi hem tasarım okulu temsilcileri hem de kamu kurumları için öğretici bulunmuştur. Bu yüzden, tasarım projelerinin uygulama aşamasına geçmesi için farklı stratejiler geliştirilmesi önerilmektedir. Sosyal girişimler yaratmak, ilgili özel sektör kurumlarından ekonomik destek talep etmek ya da farklı fon ve desteklere süreç içinde başvurmak izlenebilecek stratejiler arasındadır. Süreç sonunda ise, projenin yaygın etkisini artıracak etkinliklerde bulunmak, bir sonraki iş birlikleri için planlar yapmak ve farklı tür iş birliklerinin önünü açmak araştırma sonucu ortaya çıkan önerilerdir. İncelenen tasarım okulları ve kamu kurumları ortaklıklarının tasarım okullarına katkılarına gelecek olursak, genel olarak özel sektör ile çalışmaya odaklanmış eğitim kurumlarında, bu tür kurumlarla çalışmak, öğrencilerin gelecek vizyonlarını genişletebileceği tespit edilmiştir. Örneklerde gerçek dünya problemleri ile karşılaşıp bu problemlere çözüm üretecen öğrencilerin, bilgilerini uygulamaya geçirip test etme imkânı bulduğu görülmüş ve bu durumun tasarım öğrencileri için önemli bir katkı olduğu tespit edilmiştir. Kamu sektörü dinamiklerine aşina tasarımcıların, kamu kurumlarına hizmet veren tasarım firmalarında ya da kamu kurumlarında çalışmaya başlayarak, gelecekte incelenen projelerin gerçekleştiği ekosistemi besleyebilecekleri öngörülmüştür. Ancak bunun yanında öğrencilerin, tecrübesiz tasarımcılar olarak, kamu kurumunun tasarım algısını yanlış oluşturma riski de taşıdıkları tespit edilmiştir. Bu yüzden, öğrencilere destek olacak, sektör hakkında tecrübeli tasarımcı-eğitmenler sürecin başarılı gerçekleşmesi için elzemdir diyebiliriz. İncelenen uygulamaya geçmiş birçok örnekte kamu sektörünün dinamiklerine hâkim ve iş birliği sürecinin bu açıdan daha doğru yönetmiş eğitmenlerin varlığı dikkat çekmiştir. Bunun yanında birçok iş birliğinde ortaklığın gerçekleşmesi ve uygulama aşamasına geçmesi için, paydaşların farklı çalışma yöntemleri geliştirdiği fark edilmiştir. Süreç sırasında ya da sonrasında kurgulanan stajlar, tasarım akademisyenlerinin gönüllü olarak zamanlarını bu süreçlere ayırması ilgilenen projelerde sık karşılaşılan durumlardır. Ekosistemdeki tasarım okulları ve kamu kurumlarında karşılaşılan tasarım, inovasyon ya da araştırma laboratuvarları süreci kolaylaştıran unsurlar olarak tespit edilmiştir. Gerek personeli gerekse sundukları tarafsız ortam, projelerin gerçekleştiği süreçleri kolaylaştıran etkileri oluşturmaktadır. Son olarak ise, tasarım eğitimi dünyanın sürekli değişen dinamikleri dolayısı ile sürekli bir değişim baskısına maruz kalmaktadır. Kamu sektöründe daha etkin tasarımcılar yetiştirmek için de tasarım okulları öğrencilerine birtakım farklı yetenekler kazandırmalıdır. Bu yetenekleri kazandırmak için, hizmet tasarımı, sistem düşüncesi, katılımcı tasarım gibi farklı alanlarla ilgili derslere yer verilmeli, daha çok sosyal ve kamu inovasyonu projesi ders programına eklemelidir. Lisansüstü eğitiminde, pratiğe dayalı tez çalışmalarını artırılmalı ve farklı tarzda iş birlikleri ile hem lisans hem lisansüstü eğitimini zenginleştirmelidir. Bu çalışma, kamu kurumlarında tasarım farkındalıklarını ve etkinliklerini artırmak için tasarım okulları ile iş birliğini önermektedir. Bu öneri hem Türkiye ölçeğinde hem dünya ölçeğinde örnekleri olan ve yeni çalışmalar yapılabilecek bir hamle olarak görülmektedir. Yine de kâğıt üstünde kolay görünse de bu tür iş birliklerinin gerçekleşmesi için belirli stratejiler ve yol haritalarına ihtiyaç olduğu keşfedilmiştir. Bu araştırma bu ihtiyacı karşılayacak bilgileri ortaya çıkarmayı hedeflemiştir. Bu anlamda çalışma literatüre ve uygulamaya birçok açıdan katkıda bulunmayı hedeflemiştir. Tez, sahip olduğu detaylı literatür taraması ile Türkçe literatüre konu hakkında katkı sağlanmış, farklı yöntemlerle incelenen örnekler ile ise konu hakkında çalışmak isteyen farklı aktörlere öneriler geliştirilmiştir.
-
ÖgeTürkiye'de endüstriyel tasarım eğitiminin tasarımın değişen paradigmaları bağlamında stüdyo dersleri üzerinden incelenmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021) Yenilmez, Filiz ; Bağlı, Hatice Hümanur ; 709819 ; Endüstri Ürünleri TasarımıEndüstriyel tasarım disiplini son yıllarda sürekli bir değişim ve gelişim içerisindedir. Farklı disiplinlerle arasındaki sınırlar giderek bulanıklaşmakta ve buna bağlı olarak ilgili olduğu konuların çerçevesi de hızla genişlemektedir. Endüstriyel tasarım kapsamını, erken zamanlarındaki öncelikli odağı olan, seri üretime uygun, fonksiyonel ve fiziksel anlamda iyi ürünler tasarlamaktan deneyim, hizmet, etkileşim ve kompleks problemlere yönelik çözümler gibi kimi zaman fiziksel bir ürün çıktısı dahi olmayan şeyleri tasarlamaya doğru genişletmiştir (Buchanan, 2001; Giard, 2000). 2015 yılında ICSID bu değişimleri dikkate alarak endüstriyel tasarımı "inovasyonu yönlendiren, ticari başarıyı oluşturan ve yenilikçi ürünler, sistemler, hizmetler ve deneyimler aracılığıyla daha iyi bir yaşam kalitesine önderlik eden stratejik bir problem çözme süreci" olarak yeniden tanımlamıştır. Yenilenmiş endüstriyel tasarım tanımıyla ürünün, hizmetlerin ve sistemlerin ötesinde deneyimlerin tasarlanması ve ayrıca bir durumun daha iyi hale getirilmesine yönelik çözümlerin yaratılması da tasarımcıların sorumluluğu içine dahil edilmiştir. İnovasyonun gerçekleştirilmesi için sonuç odaklı yaklaşımlar yerine süreç odaklı yaklaşımlar teşvik edilmiş, kullanıcı merkezli bakış açısına vurguyla tasarımcıların disiplinler ötesi ve ortak yaratım süreçlerindeki stratejik konumları öne çıkarılmıştır. Disiplinde süregelen bu değişimle birlikte geleceğin endüstriyel tasarımcılarını yetiştiren eğitim kurumlarının bu değişime nasıl adapte olacağı ve gündeme gelen yeni tasarım alanlarının endüstriyel tasarım eğitimine nasıl dahil edileceği gibi konular önem kazanmaya başlamıştır. Araştırmacılar tasarım eğitiminin alana dair değişimler çerçevesindeki çeşitli bağlamlarda kendini yeniden konumlandırması gerektiğini öne sürmüşlerdir (Kolko, 2005; Norman, 2010). Nitekim son yıllarda sürdürülebilirlik, toplumsal tasarım, hizmet tasarımı, kullanıcı deneyimi tasarımı, etkileşim tasarımı, disiplinler arasılık ve ortak tasarım gibi konuların endüstriyel tasarım eğitimine nasıl entegre edilebileceğine yönelik pek çok çalışma yapılmıştır. Türkiye özelinde de bu kavramlardan bazılarının (girişimcilik, inovasyon, sürdürülebilirlik, disiplinler arasılık vb.) tasarım eğitimindeki yeri üzerine odaklanan ve tasarım eğitimine veya stüdyo derslerine entegrasyonu için öneriler sunan araştırmalar bulunmaktadır (Demir, 2016; Soyupak, 2019; Yılmaz, 2015). Mevcut çalışmaların genellikle tek bir konu veya kavram özelinde yürütüldüğü görülmektedir. Öte yandan tasarım konularını daha kapsamlı bir bakış açısıyla ele alarak farklı boyutlarıyla araştıran çalışmaların sayısı oldukça azdır. Dolayısıyla tasarım alanının gündemini meşgul eden konuların Türkiye'deki endüstriyel tasarım eğitimindeki yansımalarının tespiti tasarım araştırmaları kapsamında incelemeye değer bulunmuştur. Bu tez çalışması endüstriyel tasarım müfredatlarının merkezinde yer alan stüdyo derslerinde gerçekleşen konu odaklı değişimleri açığa çıkarması ve bunu yaparken de alan literatüründe öne çıkan konu ve kavramları referans alması bakımından önemlidir. Bu çalışma 2000 yılı ile başlayıp 2019 yılı ile biten, değişimlere sebep olan pek çok faktörün açığa çıktığı, bir süreci ele almaktadır. Bununla birlikte çalışma ağırlıklı olarak, tasarım eğitiminde stüdyo derslerinin ve proje odaklı öğrenmenin önemine vurguyla, tasarım stüdyolarındaki eğitim uygulamaları üzerine odaklanmaktadır. Dolayısıyla bu tez 2000-2019 yılları arasında tasarım literatürünü etkisi altına alan kavramların stüdyo derslerine yansımasını eğitimciler perspektifinden ve proje konuları üzerinden açığa çıkarmayı amaçlamıştır. Tezin amacı doğrultusunda belirlenen araştırma sorularını cevaplayabilmek için nitel araştırma yöntemlerinin keşfedici ve betimleyici özelliklerinden yararlanılmıştır. Ayrıca konuya ilişkin derinlemesine bilgi sahibi olabilmek ve mevcut durumu daha bütüncül bir çerçevede okuyucuya sunabilmek için ise veri çeşitlemesi stratejisi kapsamında birden çok araştırma aşaması planlanmış ve birden çok veri toplama yöntemi kullanılmıştır. Görüşmeler, doküman analizi ve içerik analizi veri toplama ve veri analizi için bu tez çalışmasında kullanılan nitel araştırma yöntemleridir. Tez kapsamında gerçekleştirilen alan araştırması ise akademik dergilerin incelenmesi, eğitimciler ile görüşmeler ve proje konularının incelenmesi olmak üzere üç araştırma aşaması üzerine temellenmiştir. Bunlara ilave olarak gerek alana dair kavram yönelimli değişiklikler gerekse bu kavramların tasarım eğitimine yansımaları hakkında ihtiyaç duyulan teorik arka planın oluşturulması için kapsamlı bir literatür taraması gerçekleştirilmiştir. Alan araştırmasının her bir aşamasında elde edilen verilerin analizi için içerik analizi yönteminden faydalanılmıştır. Kodlamaya dayalı içerik analizi sürecine literatür taramasından elde edilen kodlarla başlanmış ve sonrasında analiz süresince açığa çıkan yeni kodlar çalışmaya ilave edilmiştir. Alan araştırmasından önce gerçekleştirilen literatür araştırması ile sadece tasarım alanında yaşanan değişimlere bağlı olarak öne çıkan konu ve kavramlar değil, aynı zamanda uluslararası tasarım eğitimi ve stüdyo eğitiminde bu konu ve kavramlara odaklanan eğitim uygulamaları açığa çıkarılmıştır. Ardından alan araştırmasının ilk adımı olarak planlanan "akademik dergilerin incelenmesi" araştırma aşamasıyla 2000-2019 yılları arasında akademik yazını örnekleyen dergilerin (Design Issues ve The Design Journal) odaklandığı konulara ilişkin daha sistematik sonuçlara ulaşılması amaçlanmıştır. Küresel alanda varlık gösteren trendlerin Türkiye'deki endüstriyel tasarım stüdyo eğitimi üzerine etkilerini ve proje konuları üzerine yansımalarını açığa çıkarabilmek için ise bir diğer araştırma aşaması olarak "eğitimciler ile görüşmeler" gerçekleştirilmiştir. 10 farklı üniversitenin endüstriyel tasarım bölümlerinde görev yapan 22 eğitimci ile yapılan görüşmeler aracılığıyla yeni konuların endüstriyel tasarım stüdyo eğitiminde nasıl ele alındığı konusunda daha detaylı bilgiye ulaşılmıştır. Görüşme yönteminin sınırlılıkları ve araştırmayı destekleyici belgelere duyulan ihtiyaç nedeniyle "proje konularının incelenmesi" araştırma aşaması gerçekleştirilmiş ve bu aşama büyük resmi görmeye yardımcı olmuştur. Doküman incelemesi yöntemi üzerine temellenen bu araştırma aşamasında 2000-2019 yılları arasında yürütülmüş olan projeler hakkında bilgi içeren proje tanıtım belgeleri (föyleri) başta olmak üzere proje katalogları, bölüm web sayfası haberleri ve duyuruları, makaleler, bildiriler ve hatta akademik tezler gibi her türlü çevrim içi veya basılı kaynaktan ve belgeden yararlanılmıştır. "Akademik dergilerin incelenmesi" araştırma aşamasında elde edilen bulgular tezin diğer araştırma aşamalarına ve bütünlüğüne katkı sağlayabilecek etkilere sahiptir. Design Issues ve The Design Journal dergilerinde tartışılan konu ve kavramların belirli temalar altında gruplandırılmasıyla diğer araştırma aşamaları için de kullanılabilecek yol gösterici bir şablon elde edilmiştir. Bu araştırma sonucunda 2000-2019 yılları arasında akademik dergilerde öne çıkan konu ve kavramlar; bağlamlar, yeni alanlar ve yaklaşımlar ana başlıkları altında sınıflandırılmış ve kavramlar arası ilişkilerin anlaşılmasına yönelik bir çerçeve içinde sunulmuştur. Buna göre tasarımın bağlamları arasında çevresel, toplumsal, teknolojik, yönetim/işletme, kültürel ve politik bağlamlar yer alırken, yeni alanları hizmet tasarımı/ürün-hizmet sistemleri, kullanıcı deneyimi tasarımı ve etkileşim tasarımını içermektedir. Tasarım yaklaşımları ise kullanıcı temelli yaklaşımlar ve süreç temelli yaklaşımlar olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Bu kavramsal çerçeveden endüstriyel tasarım stüdyo eğitimindeki durumun tespiti için yürütülen diğer araştırma aşamalarında da yararlanılmıştır. Akademik alan yazını ile uyumlu bir şekilde sürdürülebilirlik, kullanıcı odaklılık, iş birliği (endüstri iş birliği) gibi bazı temaların geçmiş yıllardan bu yana stüdyo eğitiminde çeşitli uygulamalarla gelişme gösterdiği, buna karşılık hizmet tasarımı, toplumsal tasarım, açık tasarım, girişimcilik gibi bazı konuların ise tasarım eğitiminin gündemine görece daha yakın tarihlerde girdiği ortaya çıkmıştır. Eğitimcilerle görüşmelerde açığa çıkan bulguların proje konularının incelenmesi aşaması ile doğrulanmasıyla Türkiye özelinde belirleyici bir takım sonuçlara ulaşılmıştır. Buna göre tasarım eğitimcileri stüdyo derslerini, proje tabanlı öğrenme literatürünü destekler biçimde, yeni konu ve kavramların öğretilebileceği temel ders olarak benimsemekte, konuların tasarım stüdyolarına aktarımını birkaç farklı yolla sağlamaktadır. Bununla birlikte Türkiye'de endüstriyel tasarım eğitiminin jenerik tasarımcı yetiştirme misyonu kapsamında ürün odaklı anlayıştan çok da fazla uzaklaşılmadığı ve hizmet tasarımı, toplumsal tasarım, etkileşim tasarımı gibi konuların bu temel anlayış üzerine eklemlenerek öğretilmeye çalışıldığı açığa çıkmıştır. Araştırma bulguları tasarım araştırmacıları başta olmak üzere tasarım eğitimcileri, tasarım öğrencileri ve hatta tasarım profesyonellerinin tasarım literatürünü (sınırlı bir örneklem üzerinden temsil edilen) etkisi altına alan konu ve kavramlar konusunda farkındalık kazanmasına katkı sağlayabilir. Eğitimcilerle görüşmeler ve proje konularının incelenmesi araştırmalarının birbirini tamamlayıcı etkisi ile bu çalışma endüstriyel tasarım stüdyo eğitimi tarihinde belirli bir döneme (2000-2019) ışık tutmuştur. Böylelikle eğitim yöntemlerini veya sistemlerini yenilemek veya yeniden planlamak isteyen eğitimciler veya eğitim kurumları için yol gösterici bir kaynak olabilir.