LEE- İç Mimari Tasarım Uluslararası Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Yazar "Gürer, Ethem" ile LEE- İç Mimari Tasarım Uluslararası Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeDijital tasarım araçları ile yeniden yorumlanan ve üretilen froebel blokları üzerinden 4-6 yaş çocukların mekan-hackleme süreçlerinin değerlendirilmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023) Kaya, Nilhan ; Gürer, Ethem ; 841854 ; İç Mimari Tasarım Ana Bilim DalıTasarım, "tasarlanan"a bağlı olarak elde edilen veriler ışığında tasarımcının yaptığı "akıl yürütme" etkinliği ile yaptığı problem çözme işidir. Tasarlama işi ile tasarımcının geçmiş deneyimlerine, tasarım problemini çözme yöntemine bağlı olarak biçimsel, topolojik, morfolojik özelliklere bağlı farklı sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Ne var ki aynı tasarım eğitimi görmüş iki farklı kişi, aynı konuya özgü farklı tasarımlar yapabilmektedir. Tasarım problemlerinin başlangıç noktalarının, çözüme ulaşan kesin prosedürlerinin, net hedeflerinin ve beklenen çözümlerinin olmaması nedeni ile hasta- tanımlı (ill-defined/ill-structured) olarak tanımlanmaktadır (Kitchener, 1983; Reitman, 1965). Mimari tasarım ölçeğinde ise çalışma alanı ile ilgili çevresel veriler, lokasyon gibi bilgiler aynı kalsa da tasarımcının bu mimari tasarım problemine nasıl yaklaştığı, çözüme giden yolda hangi metodu kullandığı ve nihai tasarımının ne olduğu değişebilmektedir. Tasarımcının tasarım problemine yaklaşımı ve metodu ne olursa olsun, geleneksel mimari tasarım süreci "yapma" merkezli olarak gerçekleşmektedir. Belirli bir konumda, çevresel ve kullanıcı verileri ile tasarım denemeleri yapılır ve nihai sonuca ulaşılır. Tasarımcı geçmiş deneyimleri, bilgileri ve çevresel, kullanıcı verileri ile mekanı denge, zıtlık, ritim, oran, bütünlük gibi temel tasarım ilkelerine bağlı kalarak eskiz ve maket yapma, 3 boyutlu modeller oluşturma gibi teknikler tasarlama işini yapar. Bu eylemlerin bütünü tasarımcının "yapma" temelli bir tasarım anlayışı ile üretim gerçekleştirdiğini gösterir. Geleneksel mekan tasarımı anlayışının "yapma" temeline alternatif olarak, başka bir tasarım anlayışı olabilir mi? "Yapma" merkezli olmanın aksine "bozma" merkezli mekan tasarım süreci mümkün olabilir mi? Tez kapsamında, mimari tasarım süreci "yapma" merkezli olmanın aksine "bozma" merkezli olması, mimari tasarım sürecinde bir tasarımı "bozarak", çevresel ve kullanıcı veriler dahilinde yeni bir tasarım yapmak mümkün müdür? Mekan tasarım sürecinde "yapma" içeren hamleler yerine "bozma" hamleleri gerçekleştirildiğinde, mimari tasarım süreci ve mimari tasarım eğitimi pedagojisine farklı bir bakış açısı sağlanabilir mi? Araştırılan tüm bu sorularla birlikte tez çalışmasında amaç, mekan üretim sürecinin "yapma" yerine "bozma" ve "hem yapma hem bozma" merkezli olabilmesinin araştırılmasıdır. Çalışmanın ana konusu olan "bozma" merkezli tasarım sürecinin tartışılması amacı ile "yapma" ve "bozma" kavramları anlamları irdelenmiştir. "Yapma", ortaya çıkarmak, oluşturmak; "bozma" ise çalışan bir şeyi çalışmaz ya da kötü çalışan bir hale getirmek anlamına gelmektedir. "Yapma" ve "bozma" kavramlarının mekan üretim sürecinde nasıl kullanılabileceği sorusu, anlamı gereği "hack" kavramını irdeleme ihtiyacını doğurmuştur. Kabaca parçalarına (kodlarına) ayırmak, bu parçalar arası ilişkiyi değiştirmek, yeni parçalar ve dolayısı ile işlevler eklemek ve yeni bir ürün oluşturmak "hack" kavramını tanımlayan hamlelerdendir. Çalışma kapsamında mekan ve hack kavramları birlikte irdelenmiş, "mekan-hackleme" olarak tanımlanmış ve mekanı oluşturan kodları ayırmak, bu kodları bozmak ve yeni işlevler eklemek olarak tanımlanmıştır.
-
Ögeİç mekan olanaklarının erken çocukluk dönemi gündelik eylemlerine etkisi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022) Keskin, Zübeyde ; Gürer, Ethem ; 726008 ; İç Mimari Tasarım Ana Bilim DalıTasarımın kullanım odaklı olup kullanıcının sisteme değil, sistemin kullanıcıya hizmet ettiği tasarımlarda, iç mekânların sağladığı olanaklar kullanıcıların eylemleri üzerinden tespit edilebilir ve bu yaklaşımla geleneksel tasarım süreçlerinin dışına çıkılabilir. Bu çalışmada, kullanıcı profili olarak 3-6 yaş aralığını kapsayan erken çocukluk dönemi gündelik eylemleri incelenecek; iç mekânın çocukların gündelik eylemlerine sağladığı olanaklar çıkartılarak, iç mekân tasarımına katkısı tartışılacaktır. İlk bölümde çalışmanın amacı, kapsamı ve yöntemi açıklanmaktadır. Gelişime bağlı olarak sürekli yeni becerilerin öğrenilip deneyimlendiği erken dönemde, çocuklar özgür ve öngörülemeyen hareketleriyle sürekli keşif halindedir. Bu dönemde çocukların yetişkinlerden farklı olan eylem kalıpları, hareket becerilerinin ve duyuların kullanıldığı ölçülebilir eylemler dizileri olan oyun ile bütünleşmektedir ve oyun yoluyla eylemsel deneyimler kazanılmaktadır. Çocukların mekân deneyimi ile oyun alanına dönüşen iç mekanlar, oyun sırasında gerçekleştirdikleri eylem dizileri ile incelenebilir. Çocuk, iç mekân olanaklarıyla eyleme geçer ve öğrenilen eylemlerle yeni olanakları keşfeder; bu nedenle iç mekân olanakları ve eylem arasındaki dinamik ilişki araştırılmaya değer görülmüştür. Çalışmanın ikinci bölümü olan Erken Çocukluk Üzerine başlığı altında, çocukların gelişimi ile oyun üzerinden yapılan incelemeler ve literatür çalışmalarıyla kavramsal çerçeve oluşturulmuş, gelecek bölümde ele alınan mekansal olanaklar ile gerçekleştirilebilen eylemleri tespit etmede altlık olması planlanmıştır. Büyüme ve gelişimin hızlı olduğu evre olan erken çocukluk döneminde, fiziksel ve bilişsel gelişim incelenmiş olup, bedensel beceriler üzerinde durulmaktadır. Çocukların eylemleri, oyun deneyimleri bağlamında değerlendirileceğinden, "homoludens" oyun oynayan insan kavramı ile eylemlerin dışavurumu incelenmektedir ve sonrasında ifade biçimi olarak oyun çeşitlerinde eylemin önemi tartışılmaktadır. Bölüm sonunda, oyun temelli yaklaşımları olan teorisyenlerin erken dönemde oyun ile deneyimlenen ve öğrenilen eylemlere dair görüşleri incelenmiştir. T
-
ÖgeMekandan nesneye nesneden mekana biçimsel ve algısal dönüşümlerin fenomenolojisi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-07-05) Hacıoğlu, Canan ; Gürer, Ethem ; 418181003 ; İç Mimari Tasarım UluslararasıMimarlık pratiği, somut arayüzler üretme gayretinden dolayı madde üzerinden tanımlanan bir zemine oturmaktadır. Disipline dair bu özelliğin belirlediği duyumsal ilişkide göz, diğer duyuları bastırmış ve mimarlık pratiğinin asırlardır süregelen yaşamına egemen olan duyu rolünü üstlenerek sıyrılmıştır. Bu başkalaşım, biçim nosyonunun önem kazanmasına sebep olmuş ve sonuç olarak mimari ile kurulan ilişki tipi değişmiştir. Günümüz mimari anlayışına, nitelikli bedensel katılımdan çok gözün bakmaya davet edildiği bir deneyim süreci hakimdir. Yapılan çalışma, temel olarak mimarlığın eylemlerin peşine düşmesinden çok seyredilmek isteyen bir objeye dönüşümü gözleminden yola çıkarak bu süreci çift yönlü izler: mekandan nesneye ve nesneden mekana. Bunu yaparken -tezin hareket noktası olarak bahsedilen- günümüz mimarlık ürünlerinin taşıdığı kaygıyı bir tarafa bırakır ve bu süreci fenomenolojik açıdan sorgulamaya çalışır. Deneyimin dönüşümünün tanımların kavramsal boyutuyla ilişkisinin ne olduğunun peşine düşmektedir. Ontolojik düzlemde yüzyıllardır üzerine düşünülen kavramlar olan mekan ve nesneyi, katılımcı eylemleri üzerinden ele alınan belli otonom özellikleri kapsamında sınırlandırarak tekrar tanımlamaktadır. Literatür araştırmasıyla daraltılan tanımlamalar, çalışmanın merkezi hipotezini oluşturmakta olup dönüşlülük hali bu kabuller üzerinden tartışılmaktadır. Kabullere göre dönüşümün taraflarından biri olan mekan tez boyunca devingen eylemler şeklinde tanımlanan bedensel katılım ile tarif edilirken; nesne ise durağan eylemler olarak kabul edilen bakma eylemi ve jestler üzerinden sınırlandırılarak göz ile ilişkilendirilir. Bu noktada çalışma kavramlar arası ikili çaprazlamalara giderek mekanın nesne, nesnenin ise mekan gibi davranma potansiyelleriyle karşılaşır. Bu karşılaşma iki ana hibrit karakter yaratmıştır: mekan gibi nesne ve nesne gibi mekan. Kavramlar arası statü değişiminin yarattığı bu durum ile birbirinin gölgesinde kazandıkları yeni potansiyeller ve deneyim süreçleri çalışmanın kapsamını oluşturmaktadır. Mimarlık pratiğinin ürünleri somut ve biçimsel olduğu gibi deneyime sunulması sebebiyle ayrıca öznenin tekelindedir. Bir tarafta biçimin manifestosu diğer tarafta da öznenin bunu algılayış şekli dönüşlülük sürecinde yer alan iki tarafın varlığını göz önüne serer: biçim ve algı. Buradan hareketle tez çalışması, tanımların mevcut sınırlarının ne olduğu ve birbiri gibi nasıl davranabilecekleri arasındaki bu bağlantıyı biçimsel ve algısal parametreler üzerinden teorize etmeye çalışır. Dönüşümün fenomenolojisine dair çerçeve, biçimin salt var olma hali üzerinden biçimsel monolog, diğer biçimlerle kurduğu etkileşim üzerinden biçimler arası diyalog ve öte yandan özneye dair algısal filtrelerin eklenmesiyle çizilmiş olur. Çalışma fenomenolojinin sınırları içinde dolaştığından ve fenomenolojiyi de anlamak için yapmak gerektiğinden tez çalışması sunduğu fikirlerin geçerliliğini belirlenen biçimsel ve algısal parametreler üzerinden ölçmek ve buradan elde edeceği verilerle beslenmek ister. Bu sebeple her bir parametreye referans verecek şekilde plan, kesit gibi mimari temsillere başvurularak tanımlı mimari kurgular oluşturulmuştur. Veri toplama prosedürü olarak belirlenen anket çalışması ile katılımcılardan, verilen mimari kurguları temsil aracılığıyla deneyimlemeleri, çizimler üzerinde bir rota tayin etmeleri ve bu rotaya istinaden mekan ve nesne olarak tanımladığı ya da tanımlayabileceği alanları tarayarak belirtmeleri istenmiştir. Anket çalışması mimari temsil diline başvurulduğu için mimarlık fakültelerinin ilgili bölümlerinden mezun toplamda otuz beş mimar ve tasarımcıya yöneltilmiştir. Alınan tüm cevaplar dijital ortama aktarılarak ilgili kurgunun temsilleri altlık olarak kullanılıp bu altlığın üzerinde toplanmıştır. Verilen cevaplara ait ortak kesişim kümesinin oluşturulması, anket çalışmasının veri toplama yöntemi olarak belirlenmiştir. Süreç boyunca katılımcıları bu iki nosyona yönlendiren anahtar kelimelerin de son soruyla birlikte anket çalışmasına dahil edilmesi ve yapılan taramalarla karşılaştırılması başvurulan yollardan bir diğeridir. Yapılan anket çalışmasından elde edilen bulgular ile ele alınan tanımların, kurguların sahip olduğu kabuk ve kurguların sınırladığı boşluk ile ilişkisi belirlenmiştir. Mekan tanımı sınırladığı boşluğun katılımcı eylemleri ile deneyimlenen kısmı üzerinden şekillenirken nesne ise sahip olduğu biçim üzerinden tanımlanmıştır. Buna istinaden tez kapsamında mekan gibi nesne ve nesne gibi mekan karakterlerine ilişkin ileri sürülen görüşlerin katılımcı cevaplarıyla desteklendiği görülmüştür. Mekan nosyonu boşluk, sınır ve deneyim gibi anahtar kelimelerle ilişkilendirilmiş, tek taraflı bir deneyim üzerinden tanımlanmış ve eylemleri mümkün kıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan nesne kavramı katılımcılar tarafından kütle, bağımsız ve hareket gibi tabirlerle açıklanarak işteşlik üzerinden aktarılmıştır. Anket çalışması ile katılımcılardan alınan cevaplar neticesinde, dönüşümü yönlendiren mobilite, zaman, engelleme güdüsü gibi yeni parametrelerle karşılaşılmış ve mekan-nesne dönüşlülüğü ile ilgili gelecek çalışmalar için açtığı başlıklar tartışılmıştır. Dönüşümün mimari temsil üzerinden ele alınması beraberinde farklı tasarım araçlarını da gündeme getirmiş ve konunun sanal gerçeklik ortamında tartışılmasını sağlayacak yeni araştırma alanlarının önü açılmıştır. Mimarlık yapma edimi hem nesneleri hem de mekanları kapsamaktadır; ancak bu bileşenlerin deneyimlenme şekli birbirinden farklıdır. Bir tarafta katılımcının izleyici rolü ağır basarken diğer tarafta katılımcı kurgunun kullanıcısı olmuştur. Katılımcı rolünde gözlenen değişim, yapılan tasarım ya da icra edilen mimarlığın karakterini etkilemektedir. Tez çalışması, katılımcının süregelen deneyimi boyunca neye dahil olduğunun bilincine vardırmayı ve bununla birlikte kendi rolünün farkındalığını yaratmayı amaçlamaktadır.