Türkiye'de faaliyet gösteren büyük ölçekli özel bankaların performanslarını etkileyen faktörler
Türkiye'de faaliyet gösteren büyük ölçekli özel bankaların performanslarını etkileyen faktörler
Dosyalar
Tarih
2025-02-03
Yazarlar
Kara, Ömer Faruk
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
Bu çalışma, Türk Bankacılık Sektörü'nün aktif büyüklüğü açısından en büyük 6 özel bankası arasındaki rekabet gelişimini ve performans göstergelerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bahsi geçen 6 bankanın aktif toplamı, 2021 Aralık dönemi itibarıyla Türk Bankacılık Sektörü'nde faaliyet gösteren toplam 43 özel bankanın %73,2'sini oluşturmaktadır. Araştırmamızda, 2006 yılsonu ile 2021 yılsonu arasındaki dönem dikkate alınmış, üçer aylık dönemlerde yayımlanan halka açık finansal tablo ve dipnotlar üzerinden veri elde edilmiştir. Tüm bankalar için konsolide olmayan finansal tablolar kullanılmıştır. Bahsi geçen 15 yıllık periyotta, araştırma konusu bankalar kredi büyüklüklerini 12 ilâ 25 katına çıkarmışlardır. Bankacılık sektörü pratiğinde, münhasıran analizi yapılan bankalara ilişkin değerlendirmeler çoğunlukla kısa dönemli nominal verilerin gelişimleri üzerinden yapılmakla birlikte özellikle enflasyonist dönemlerde rakamsal büyüklüklerin hızlı artışı, nominal veriler üzerinden değerlendirme yapılmasını anlamsız hale getirebilmektedir. Bu kapsamda tezimizde rakamsal büyüklükler yerine ağırlıklı olarak pazar payı gelişimleri kullanılmıştır. Kâr motivasyonları, karar verme dinamikleri ve iş büyüklükleri nispeten benzer olan mezkûr 6 bankanın kendi içlerindeki pazar payı gelişimleri, bazı alt bilanço kalemlerinin bilanço toplamı içerisindeki payı ve gelir tablosunun alt bileşenlerini ilgilendiren bazı oranlar, bağımsız değişken olarak belirlenerek ölçümlemeler yapılmıştır. Çalışmada performans ölçüm metriği olarak sermaye kârlılığı (RoE) ve aktif kârlılığı (RoA) oranları dikkate alınarak bunlar üzerinden iki ayrı model kurulmuştur. Tezimiz kapsamında, panel veri kullanılarak sabit etkiler lineer regresyon modeli ile çalışılmış, çözümleme yöntemi olarak ise OLS yöntemi tercih edilmiştir. OLS, verinin hem kesit hem de zaman boyutlarını dikkate alarak, kareleri alınmış artıkların toplamını en aza indirerek doğrusal regresyon modelinin katsayılarını tahmin ettiğinden ve gerek yatay kesit gerekse de zaman serisi verilerinin güçlü yönlerinden yararlanmasından dolayı panel verilerin çözümlemesinde etkili bir yöntem olduğu değerlendirilmektedir. Çalışmamızda üzerinde çalışılan veriler farklı kesitler için belirli eğilimlere sahip verilerdir. Bu nedenle tezimizde OLS modellerinde sabit etkiler modelleri kullanılmıştır. Regresyon analizleri aşamasından önce, aralarında korelasyon olan değişkenler elenmiş ve yüksek seviyede temsili olan değişkenler nihai değişken listesinde bırakılmıştır. Regresyon çalışması sırasında regresyona girdi olarak değişkenlerin interaktif gruplama düğümü (Interactive Groping Node – IGN) ile elde edilen ispat ağırlığı (Weight of Evidence- WoE) değerleri kullanılmıştır. Model geliştirilmesi kapsamında, modelleme metodu olarak adımsal lineer regresyon kullanılmış, sade ve tahmin gücü yüksek model elde edilebilmesi için, değişken çıkarımının düzeltilmiş R^2 üzerindeki negatif etkisi kayda değer bir şekilde fazlalaştığı noktaya kadar değişken azaltımına devam edilmiş ve değişken sayısının asgari seviyede tutulması hedeflenmiştir. Çalışmamızda aday olarak toplam 29 adet bağımsız değişken değerlendirilmiştir. Nihai RoE ve RoA modellerinde 7'şer adet bağımsız değişken yer almıştır. Bu değişkenlerden iki adedi her iki modelde de yer almaktadır. Tüzel kişilere verilen kredilerin banka aktif toplamı içerisindeki payı değişkeni ile net komisyon gelirlerinin net kâra oranı değişkeni her iki modelde de yer almaktadır. RoE modelinin R^2 değeri %54,16; RoA modelinin R^2 değeri %61,37 olarak hesaplanmıştır. RoE modelinde, YP nakdi kredilerin toplam aktif içerisindeki payı bağımsız değişkeni %37 ağırlık ile en yüksek ağırlığı alan bağımsız değişken olmuştur. Bunu %13 ağırlık ile bireysel kredi kartı alacaklarının toplam aktif içerisindeki payı izlemektedir. RoA modelinde ise TL mevduatın banka mevduat toplamı içerisindeki payı %19 ağırlık ile en yüksek ağırlığı alan bağımsız değişken olmuştur. Model sonuçları, uzmanlık görüşümüz ile önemli oranda uyumludur. Diğer taraftan vadesiz TL tasarruf mevduatının banka pasif toplamı içerisindeki payının yüksekliğinin, beklentimizin aksine, RoE modelinde banka performansını azalttığı görülmüştür. Benzer şekilde, net komisyon gelirlerinin net kâr içerisindeki payının yükseliği, beklentimizin aksine, hem RoE hem RoA modelinde banka performansını azaltmaktadır. Bankacılık sektöründe performans göstergesi olarak değerlendirilen bu iki bağımsız değişkene ilişkin istatistiki sonuçların aksi yönde oluşmasının, bu rasyolar özelinde çeşitli dönemsel sebepleri olduğuna dair olası açıklamalar sunulmuştur. Söz konusu modellerden ari olarak tezimizde ayrıca bahsi geçen 6 bankanın her bir yılda elde ettiği münferit RoE ve RoA sonuçlarının aritmetik ortalamaları alınarak karşılaştırma yapılmıştır. Yapılan analizde her iki performans ölçütünde de, tez çalışmamızda yeşil banka olarak kodladığımız banka en başarılı banka olarak öne çıkmaktadır. Her iki metrikte de geride kalan bankalar ise lacivert ve mavi bankalardır. Bu bankaların 15 yıl içerisinde bazı alanlarda stratejik olarak birbirinden farklı yol izlediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşmelere yansıyan trendler analiz edildiğinde, bahsi geçen 3 bankanın farklılaştığı metrikler açısından, YP nakdi kredilerdeki risk iştahı, vadesiz TL tasarruf mevduatı pazar payı, bireysel kredi kartı alacağı pazar payı metriklerinin ön planda olduğu görülmektedir. Öte yandan uygun operasyonel altyapı, insan kaynağı yetkinliği, bilgi sistemlerinden doğru yararlanabilme becerisi, bunları ahenkle bir araya getiren doğru strateji ve sürdürülebilir iş modeli oluşturabilme kapasitesi gibi etkenlerin üst başlığı olarak; yönetim yapısı, hâkim ortağın bankadan beklentisi ve vizyonu, yönetim kurulu başkanı - genel müdür - denetim komitesi başkanı arasındaki ilişki ve dengeler, üst yönetimde uzun süre bulunan yöneticilerin kişilikleri ve entellektüel kapasiteleri, genel müdür ile hâkim ortak arasındaki ilişki, bankada yıllar içerisinde oluşan kültür gibi sayısallaştırılması mümkün olmayan koşulların da banka performansına etki eden diğer önemli unsurlar olduğu değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, banka performansına yön veren kantitatif ve kalitatif bazı kritik unsurların olduğu, başarının da başarısızlığın da tesadüf olmadığı; performans karşılaştırmalarının uzun vadeli sonuçlar ve trendler üzerinden yapılmasının daha sağlıklı sonuç üreteceği değerlendirilmiştir.
Açıklama
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025
Anahtar kelimeler
Bankacılık,
Banking