İstinye’de Sosyal Ve Mekansal Açıdan Sınır İncelemesi

dc.contributor.advisor Gökmen, Gülçin Pulat tr_TR
dc.contributor.author Ataol, Özlemnur tr_TR
dc.contributor.authorID 10002821 tr_TR
dc.contributor.department Mimari Tasarım tr_TR
dc.contributor.department Architectural Design en_US
dc.date 2013 tr_TR
dc.date.accessioned 2013-07-30 tr_TR
dc.date.accessioned 2015-05-28T14:00:08Z
dc.date.available 2015-05-28T14:00:08Z
dc.date.issued 2013-08-14 tr_TR
dc.description Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013 tr_TR
dc.description Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2013 en_US
dc.description.abstract İnsan ve kentin karşılıklı ilişkisi ilgi çekicidir ve bu nedenle birçok çalışmanın konusu olmuştur. Yapılan çalışmalarda kent aktörü olarak insan, bireysel ve toplumsal eylemleri üzerinden kenti değiştirme etkisi üzerinde durulmuştur. Son yıllarda konut alanları üzerinden yapılan incelemelerde, birçok araştırmacı (Blakely ve Snyder, 1997; Kurtuluş, 2005; Firidin Özgür, 2009; Mumcu Uçar, 2005 vb.) yeni konut sunum biçimlerinin oluşturdukları sınırların toplumsal hayat üzerindeki etkisini araştırmaktadır. Bütün bu çalışmalarda konut bölgelerinde oluşturulan sınırların, mekansal ve toplumsal olarak ayırıcı etkilerinden bahsedilmekte, ancak mekandaki varlıklarının mekansal ayrıma neden olmalarının yanında pozitif etkilerinin de olduğu atlanmaktadır. Bu nedenle, bu tez kapsamında yapılan çalışmada sınırların negatif yönlerinin yanında pozitif yönleri de araştırılmaya çalışılmıştır. Yapılan inceleme, sınır oluşumlarının hem mekansal hem de sosyal nedenlerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda, gündelik hayatta sıkça karşılaştığımız –farkında olarak ya da farkında olmadan onunla çevrildiğimiz– sınırların neden ve nasıl oluştuklarına cevap aramak çalışmanın toplumsal boyutunu oluştururken, sınırların fiziksel mekândaki izdüşümlerinin tespit edilmesi, araştırmanın mekânsal boyutunu oluşturmaktadır. Sınırlar, ilk olarak barınma ihtiyacı söz konusu olduğunda, toplumsallaşma süreci başında basit malzemelerle yaşama mekânını tanımlama amaçlı olarak oluşturulmuştur. Çalı, ağaç dalı, yaprak vb. malzemeler kullanılarak oluşturulan sınırlar öncelikle güvenlik ihtiyacını giderme amaçlıdır, sınırlar oluşturularak vahşı doğa ve iklimsel koşullardan korunulmaya çalışılmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda birey sınır davranışında bulunurken, yapıcı olduğu kadar yıkıcı davranış da sergileyebilir. Bu tür davranışların izleri sürülürken çeşitli işaretler keşfedilmektedir. Bu işaretler soyut ve somut olarak ayrılabilir, başka bir deyişle hissedilen ve görülen olarak da açıklanabilir. Sınır davranışında bulunan bireyin nerede somut ve nerede soyut işaretler kullandığını bulabilmek için, sınırın oluşturulduğu çevre faktörlerinin araştırılması gereklidir. Birey, kent üzerindeki en aktif müdahalesini güvenlik ihtiyacını karşılayacağı ve özel ilişkilerini yaşayabileceği bir mekan oluşturmak amacıyla gerçekleştirmektedir. Mahremiyet sağlama isteği yanında, insanların kullandığı araçlar ve onu etkileyen toplumsal koşullar arasında; özel ve kamusal ayrımında insan eylemi, kültürün sınırları şekillendirici etkisi, psiko-sosyal alan davranışı ve mülkiyet sayılabilir fakat bu etmenlerin çoğaltılması mümkündür. Sınırlara, mekânı belirtmede ihtiyaç duyulur, çünkü mekân, sınırlar ve sınırların çevrelediği boşlukla tanımlanmaktadır. Mekân, sadece sınırlar ya da sadece boşlukla tanımlanamamaktadır. Mekan sınırları ile tanımlanırken, tanımladığı boşluk ile bünyesinde insanı barındırmaktadır. Mekanın bünyesinde insanı barındırması ve insanı kente kazandırması açısından boşluk değeri, tanımlayarak özel bir mekan oluşturması açısından sınırları önem arz etmektedir. Sınırlar tanımlama, iletişim kurma ve düzen koruma işlevleri ile mekanda oluşmaktadırlar. Bu işlevleri ile sınırlar kent mekanında kenti oluşturan, şekillendiren ve düzenleyen elemanlar olmaktadır. Sınır davranışının birincil işlevi tanımlamaktır. Tanımlama işlevi sonucunda, sınırlar ile tanımlanan bir şeyin ulaşacağı son nicelik veya nitelik noktasına ulaşılmaktadır. Bu nokta sayısal bir değer olduğu gibi mekânsal bir öge de olabilmektedir. Ayrıca sınır noktanın dışında, çizgi ve yüzey ile de fiziksel olarak temsil edilmektedir. Sınırlar mekanı tanımlarken insanı barındırmasından dolayı mekanı ve içindeki insanı iletişime de sokarlar. Ayrıca sınırlar insanın, özel alan dışında tanımlanan kamusal alan ile iletişimini kurmakta ve düzenlemektedir. Sınırların ilk mimari elemanı duvarlardır. Sınır ögesi duvarların öncülleri, farklı halkları, gelenekleri barındıran kentlerin etraflarını çeviren surlardır. Surların yapılış amacı; kenti tanımlamak, kent düzenini sağlamak ve dışarıdan gelebilecek saldırılara yani yabancıya karşı kent birliğini ve kentliyi korumaktır. Antik ve Ortaçağ kentinde kent sınırında oluşturulan surlar, modern kentin kuruluşu ile işlevlerini yitirmişlerdir. Temel sınırlama –tanımlama, iletişim kurma ve düzen koruma– işlevlerine hizmet eden ve kent çevresinde oluşan surlar, artık günümüz kentlerinde “kent içinde kent” oluşturan kapalı konut yerleşimleri etrafında farklı biçimlerde görülmekte ve içerideki insanı dışarıdaki insandan korunma amacı ile oluşturulmaktadır. Kent sınırları olan surların, kent mekanı içine farklı görünüşleri ile girişi toplumsal kırılmalar ile şekillenmiştir. Fransız devrimi sürecinde yükselen burjuva sınıfının hazırladığı Sanayi devrimi kentin mekansal olarak değişimine neden olmuştur. Kırsal kesimin değer kaybetmesi sonucunda kente doğru bir göç hareketi başlamış, sanayi bölgelerinin etrafında sanayide çalışanlar tarafından kamu arazileri üzerinde ilk gecekondu alanları oluşturulmuştur. Gecekondulaşma hareketinin karşısında, artan nüfusun kent hayatını kaotikleştirmesi sonucu oluşan güvenlik talebine ve küreselleştirmenin getirdiği bir örnekleşme sürecine yanıt olarak farklılaşma isteğine göre şekillenen planlı bir konut arzı gelişmiştir. Bu iki aktörlü yapısı ile konut alanları, farklı sınır türlerini barındırması açısından önemlidir. Çalışma kapsamında İstanbul kenti üzerinden konut alanlarındaki değişim incelenmiştir. İstanbul kenti, farklı konut sunum biçimlerini barındırması ve bu sunum biçimlerinin farklı sınır davranışı göstermesi dolayısıyla seçilmiştir. Çok aktörlü yapısı ile çalışma alanı olarak uygun görülen İstanbul kenti üzerinde gerçekleştirilen alan çalışması İstinye Semti üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışma, vaziyet planı üzerinden tespit edilen sınırların mekan üzerinde deneyimlenmesi, fotoğraf ile belgelenmesi ve alanda seçilen bir rota üzerinde yürüyen yayanın deneyimi ile oluşturulan haritalama yöntemi ile sınır analizi gerçekleştirilmiştir. Haritalama ile oluşturulan çalışmada seçilen bölge üzerindeki sınırların, hareket halinde olan yayanın kent algısına olan etkileri yorumlanmıştır. Çalışmada sınırların avantajlı ve dezavantajlı kullanımları tespit edilmiştir. Çıkarılan sonuçlar, sınırların kent mekânında gerekliliklerine ve yoğun kullanımlarında kent mekânında oluşturdukları dezavantajlı durumlara ışık tutmaktadır. Bu sonuçlara göre; kentte sınırlar, sokakları tanımlamakta, sokak ile konut kapısı arasında sosyal hayatla iletişim kurmakta, insanı barındırması bir yana insanı kamusal alana kazandırarak katkı sağlamaktadır. Dezavantajları bakımından sınırların, zaman zaman tanımsız alanlar yarattıkları söylenebilir. Yarattıkları tanımsız alanlar, kentli tarafından sakınılan bölgeler oluşturmaktadırlar. Sakınılan bölgede kullanım azalmakta ve o bölge tenhalaşmaktadır. Kentli tarafından sağlanan özdenetim az kullanım dolayısıyla zayıflamaktadır. Sınırların oluşumu ve konumlanmalarında mimar ve plancıların rolü önemlidir. Çünkü mimar ve plancıların tasarım sürecinde bulunduğu kentin planlı parçalarında konutlar üzerinden oluşan ya da kamusal alanın tanımlanmasında kullanılan sınırlar, kullanıcısının talep ettiği özel alan tanımlamasını ve iletişim seviyesini sağlamıyorsa, o kent parçasının yaşanılabilir olarak adlandırılması mümkün değildir. Plancı ve mimarların farklı kültürlerin, kişiliklerin kamusal mekânda nasıl birleştirileceğine dair kesin görsel kuralları bulunmamaktadır ve farklı kültürlerin, yaşların, sınıfların bir araya getirileceği konut projelerinin nasıl tasarlanacağı konusu da açık değildir. Günümüz konut mekânları farklı karakterleri içeren bir yapıyı oluşturmak için değil, farklılıkları ön plana çıkaran bir anlayış ile tasarlanmaktır görüşü savunulabilir. Sonuç olarak, tasarım süreci ile kenti şekillendiren mimarlık ve planlama sürecine katılan her bir profesyonelin, sınırların avantajlı ve dezavantajlı yönlerini bilerek ve avantajlı yönlerine çalışan sınırlar oluşturarak, dolaylı olarak toplumsal hayata katkıda bulunmaları söz konusu olabilir. tr_TR
dc.description.abstract The relationship between humans and city is interesting, so it had been the subject of researches many times. The humans, as an actor of city, and their effect at evolution of cities by their personal and social behaviours were emphasized in these researches. Many researchers (Blakely ve Snyder, 1997; Kurtulus, 2005; Firidin Ozgur, 2009; Mumcu Ucar, 2005 etc.) has studied the effect of new residental trends and concepts on social life in their researches about residental areas which hosts humans and include them inside public space. In all these studies, the seperation effect on residental and socail of borders, created by human behaviours, at residental zones was considered but the positive effects of existence of borders at residential areas have not been considered. This is why; in this thesis, positive effects of borders will also be considered in addition to the negative effects. The aim of this survey is discovering the both the spatial and social reasons of borders. The reasons and hows of border behaviours which are usually encountered in daily life and makes us to evolve with of without awareness comprises the social content. On the other hand, the projection of these border behaviours on physical space comprises the spatial content. At the begining of socializition, borders were formed with basic materials to describe a living space because of the necessity of shelter. Borders which were formed with shrub, bough, leaf etc. primarily aimed to fulfill the need of safety. People tried to protect themselves from wilderness and climatic conditions by forming borders. A person can be either constructive or destructive while acting border behaviour, thorough of these. Various signs was discovered when examining these behaviours. These signs can be classified as abstract and concrete, or in other words they can be explained felt signs and visible signs. Environmental factors of the borders behaviour must be studied to discover where or when a person in border behavior uses abstract signs or concrete signs. The main motivation of the alteration on cities by town-dwellers is fulfilling the need of safety and privacy. In addition to fulfill the need of privacy, there are other tools of humans and other conditions which effects humans such as; the distinction of human acts in private and public area, the culturel affects, psychosocial area behaviour and ownership. These conditions can be diversified further. The borders are needed to indicate the space because space is described by borders and emptiness which is encircled by these borders. Space can not be described without one of these. Space is described with its borders and emptiness which is encircled borders and hosts humans. The emptiness value of space is important because of the human that be accommodated in its structure and the borders of space is important because borders are described space and constituted a privacy. Borders are formed at space with identification, contact and system protection functions. With these functions borders are elements which compose, reshape and organize the city. The primary function of border behaviour is to describe. The conclusion of describing function, the last quantity or quality point of something which was defined by borders is attained. This point can be quantitative worth and also be a spatial elemant. Furthermore, borders can be represented with line and surface additionally with point. Borders defines space and then they make person to communicate. This is why, borders communicate with space and person in space. Also borders make person to communicate with public space that is defined by borders of private space and organize the communication. The first architectural element of borders are walls. The primitive examples of walls, sorrounds cities which hosts different folks and traditions. The goal of building city-walls is identifing the city, protecting the city order and protecting the city and the residents againist attacks foreigners. The first walls which were constructed in ancient and middle-ages has lost their functions with the establishment of modern cities. They are not serving identification, communication and protection in present, they are being used for sorrounding rsidental complexes which creates “cities in cities” by purpose of protection from the enemy inside the city. The new concept of city walls inside the residental areas are shaped by social breakdowns. Bourgeois Class, which has risen up during the French Revolution, caused the spatial evolution of cities. The proletarians, who works in industirial areas, has first formed squatter house areas on public lands near to these industrial areas. İmmigration to cities has been initiated because the lands in villages went down in price. These immigration caused an increase in chaos and safety demand on city life. In addition to these, the trend of standardizing which has based by globalization has formed another trend, differentiation. Safety and differentiation demands require resident supply which must be planned. The above mentioned process is searched through İstanbul city. İstanbul has suitable examples for border research because İstanbul has a variety of different residental trends caused by industrilization and globalization processes and these trends have different border behaviours. The border survey is carried out on residental areas in accordance with the multi-actor structure of Istinye. The survey is carried out by experiencing, documenting with photographes and mapping the borders which are detected on site plan. The positive and negative usage of borders has been detected at field study on borders at Istinye, Istanbul-Turkey. These results are illuminating the requirements of borders in cities and their disadvantages on intensive usage. According to these results; borders in the cities identify the streets, communicate the social life between the street and house doors and host the humans. In addition to these; these borders includes the people into public space. The creation of unidentified space can be defined as a negative effect of borders. These unidentified borders have too many unknowns so they are forming bewared regions. The usage of these bewared regions decline and this region gets deserted and isolated. The auto control supplied by city-dwellers disappear because lack of usage. The role of architects and city-planers is significantly important at forming and placing borders. Because if the borders can not supply enough privacy, this city can not be defined as inhabitable. And yet, city-planers or architects has no certain rules about combination of different cultures and characters in public space and the residence projects which consists different cultures, ages and classes is still an enigma. Maybe because of this today’s residental areas aren’t designed to contain different characters itself but are designed with a perception which highlighting differences. In a conclusion that can be recommended to all professionals who attended to architecture and planning process which transforms the city, they must examine positive and negative effects of borders and use borders which have positive effects. With these suggestions architects and planers may indirectly contribute to the social life. en_US
dc.description.degree Yüksek Lisans tr_TR
dc.description.degree M.Sc. en_US
dc.identifier.uri http://hdl.handle.net/11527/3468
dc.publisher Fen Bilimleri Enstitüsü tr_TR
dc.publisher Institute of Science and Technology en_US
dc.rights İTÜ tezleri telif hakkı ile korunmaktadır. Bunlar, bu kaynak üzerinden herhangi bir amaçla görüntülenebilir, ancak yazılı izin alınmadan herhangi bir biçimde yeniden oluşturulması veya dağıtılması yasaklanmıştır. tr_TR
dc.rights İTÜ theses are protected by copyright. They may be viewed from this source for any purpose, but reproduction or distribution in any format is prohibited without written permission. en_US
dc.subject sınır tr_TR
dc.subject konut tr_TR
dc.subject kamusal alan tr_TR
dc.subject özel alan tr_TR
dc.subject toplumsal yaşam tr_TR
dc.subject border en_US
dc.subject house en_US
dc.subject public space en_US
dc.subject private space en_US
dc.subject social life en_US
dc.title İstinye’de Sosyal Ve Mekansal Açıdan Sınır İncelemesi tr_TR
dc.title.alternative A Social And Spatial Survey Of Borders In İstinye en_US
dc.type masterThesis en_US
Dosyalar
Orijinal seri
Şimdi gösteriliyor 1 - 1 / 1
thumbnail.default.alt
Ad:
13921.pdf
Boyut:
45.4 MB
Format:
Adobe Portable Document Format
Açıklama
Lisanslı seri
Şimdi gösteriliyor 1 - 1 / 1
thumbnail.default.placeholder
Ad:
license.txt
Boyut:
3.14 KB
Format:
Plain Text
Açıklama