FBE- Yapı Bilimleri Lisansüstü Programı - Doktora

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 61
  • Öge
    Floating architecture design process modeling supported by rule-based decision-making
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012) Tartar, Ayça ; Işık, Bilge ; 322822 ; Yapı Bilimleri ; Construction Sciences
    Suyu, mimari tasarımda yapının yerleştiği alternatif tasarım alanı olarak düşündüğümüzde getirdiği fırsatlar; yeni fonksiyon tasarımlarının gerçekleştirilmesine ve yüzen yerleşim oluşturma potansiyelinin değerlendirilmesine imkan vermesidir. Çalışmada yüzen mimari tasarım sürecini etkileyen koşullar incelenmiştir. Yüzen mimari yapıya etkiyen rüzgar ve dalganın, insan biyodinamiği üzerinde sağlık açısından kullanıcı konforunu azaltarak, tehdit oluşturacak boyutlara ulaşabilecek titreşim etkilerini oluşturduğu görülmüştür. Çalışmada bu etkiler, yüzen mimari tasarım sürecinde aktif tasarım öğesi desteği olarak kullanılmıştır. Çevresel sınır koşulları oluşturan rüzgar ve dalganın meydana getirdiği yanal yüklerin, yüzer yapıya etkidiği noktadan bağlandığı zemine kadar olan aktarımı sırasında meydana getirdiği hareketi oluşturan öncelikli etki kriterleri, yapısal bütünlük açısından belirlenmiş, uzman görüşünden yararlanarak değerlendirilmiş, yapıya etki derecesi kural tabanı haline dönüştürülmüştür. Geliştirilen yöntemin, yüzen mimari yapı tasarım süreci içinde yer alan, yapı boyutlandırması aşamasında, yeni bir karar verme destek modeli olarak önerlmesi amaçlanmıştır. Dilbilimsel kural tabanlı karar destek sistemi olarak bulanık mantıktan yararlanılmıştır. Yüzen yapı hareketini etkiyen dalga yüksekliği ile yapının borda yüksekliği, dalga uzunluğu ile yapının kenar uzunluğu ve rüzgar hızı ile etkilediği üst yapı alanı ve formu arasındaki bağintilar, uzman kararı ile kurallar haline getirilmiştir. Dalga-rüzgar etkisi altında yapida oluşan hareket seviyeleri, yüzen mimari tasarım süreci modellemesinde belirlenen kurallar, `Matlab' programı içinde kullanılmıştır. Yüzen mimari yapi boyutlandirma tasarımdaki karar sürecinde, uzman karar destek sistemi kullanılmış, geliştirilen dilbilimsel kural tabanı Matlab programında uygulanmış ve 1000 adet simulasyon verisi rastgele dağılım yoluyla programda çalıştırılarak sistem bir örnek çalışma için uygulanmıştır. Bu şekilde tasarımcılara, yüzen mimari tasarımı süreç modellemesinde kural tabanlı karar verme karar destek modeli hazırlanmıştır.
  • Öge
    Yapı elemanlarının üretiminde kullanılan yerinde yapım tekniklerinin iyileştirilmesi için model önerisi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013) Çoşkun, Kevser ; Altur, M. Cem ; 335873 ; Yapı Bilimleri ; Construction Sciences
    "Yüzyıllardır gelişen malzeme ve araç teknolojisine uyum sağlayarak günümüze kadar gelen yerinde yapım uygulamalarının, yerinde yapım teknikleri ile yapı elemanları üretiminde olumlu yönleri korunmaya çalışılırken, tespit edilen olumsuzluklar iyileştirilmelidir. Çalışma kapsamında, TRIZ ve Altı Sigma yaklaşımlarının birlikte kullanılması ile süreç iyileştirme model önerisi sunulmuştur. Modelin amacı, inşaat sektöründe yerinde yapım uygulamaları ile yapı elemanları üretiminde ilgili firma tarafından sunulan veya kalite, süre, maliyet kontrol faktörleri altında yapımda verimliliğinin artırılması en genel amacı ile uzmanlar tarafından tespit edilen mevcut yapımdaki problemleri işçilik, malzeme, araç yapım girdilerini kullanarak ortadan kaldırarak iyileştirmektir. İyileştirme model önerisi: i) problemin analizi, ii) çelişkilerin belirlenmesi, iii) çözümün planlanması, iv) yapımın iyileştirilmesi, v) iyileştirilmiş yapımın kontrolü süreç adımlarından oluşmaktadır. Sunulan model önerisi, İstanbul ilinin Pendik ilçesinde, bir spor kompleks bina şantiyesinde, tuğla örme iç duvar yapım işinin iyileştirilmesi çalışması ile şantiyede uygulanmıştır. Problemin ortaya çıktığı mevcut yapımın süreç performansı ölçülmüş, tespit edilen çelişkilerin çözümünde işçilik, malzeme ve araç girdileri ile çözüm önerileri analiz edilerek ideal çözüme varılmış, ideal çözüm üzerinden tam faktöriyel deney tasarımı uygulanmış, elde edilen değerler ile iyileştirilmiş yapım uygulanmış, iyileştirme sonucu elde edilen sürecin performansının tekrar ölçülmesi ile iyileştirmenin gerçekleştirildiği onaylanmıştır. Çalışmanın devamında TRIZ ve Altı Sigma yaklaşımlarının birlikte kullanılması ile sunulan iyileştirme model önerisinin, farklı yapım teknikleri ile yapı elemanları ve yapı elemanları alt bileşenleri üretiminde yerinde yapım uygulama çalışmalarına devam edilmesi, proje ölçeğinden firma ölçeğine ve en genel anlamda ülke ölçeğine kadar sağlayacağı yararlar ile iyileştirme seviyelerinin yükseltilmesi için yapılabilecekler üzerinde genel sonuçlara ulaşılması hedeflenmektedir."
  • Öge
    Gövdesi dairesel boşluklu çelik-betonarme kompozit I-kirişlerin yangın davranışlarının deneysel olarak incelenmesi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Sunar Bükülmez, Pınar ; Çelik, Oğuz Cem ; 10248589 ; Yapı Bilimleri ; Construction Sciences
    Çok katlı çelik iskeletli yapılarda gövde boşluklu kompozit kirişler, kesit geometrisinin değişkenliğinden sağlanan esneklik (daire çapları, daire boşlukları arasındaki uzaklık, son yükseklik) ve ekonomik üstünlükleri nedeni ile sıkça kullanılmaktadır. Çelik kirişlerin üzerine yerleştirilen profillendirilmiş çelik sacın içine beton dökülmekte, döşeme ve kiriş sisteminin kompozitliği başlıklı kayma bağlantılarının kirişin üst başlığına kaynaklanması ile sağlanmaktadır. Düşey yük etkisi altındaki döşemede çeliğin çekme kuvveti ve betonun basınç kuvveti ile kompozit kiriş daha büyük rijitliğe sahip olduğu gibi daha büyük yükleri de taşıyabilmektedir. Büyük açıklıklar geçebilen mimari ve davranış olarak diğer boşluklu kirişlere göre daha avantajlı olan dairesel gövde boşluklu kirişlerin üstün yapısal özelliklerine karşın yüksek sıcaklıklarda mekanik özelliklerinde önemli ölçüde azalmalar olduğu bilinmektedir. Bu tür kirişlerin yangın karşısında davranışlarının tam olarak bilinmemesi, alınacak pasif ve aktif önlemlerin bazen gereğinden fazla bazen de yetersiz olmasına yol açmaktadır. 2001'de Amerika'da meydana gelen WTC ikiz kulelerdeki göçmeler sonrasında çelik yapıların yüksek sıcaklıklar karşısındaki yapısal davranışlarının incelenmesi daha da önem kazanmış, bu kapsamda özellikle Amerika ve Avrupa'da yapılan deneyler artmıştır. Çelik-betonarme kompozit döşeme-kiriş sistemlerinin yüksek sıcaklıklardaki davranışları üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Çalışmalar farklı ölçeklerde olmalarının yanısıra, döşeme kirişlerinin dolu ve boşluklu olarak seçilmesine bağlı olarak değişiklikler göstermektedir. Konu ile ilgili olarak geçmişten günümüze kadar yürütülmüş olan deneyler incelendiğinde gövdesi boşluklu kirişler üzerine yapılan yangın korumalı ve korumasız çalışmaların azlığı özellikle dikkat çekmektedir. Tezin amacı, maksimum gövde boşluk oranlarına ve düzenlemelerine sahip yalıtımlı ve yalıtımsız kirişlerin yüksek sıcaklıklar altındaki davranışlarını deneysel olarak incelemektir. Yeni tasarlanacak kompozit yapılarda gövdesi boşluklu kirişlerin tasarım, boyutlandırma, üretim aşamalarında yangına karşı alınacak önlemlerin belirlenmesinde ve geliştirilmesinde bu çalışmanın yol gösterici olması beklenmektedir. Deneyler için 1 adet dolu gövdeli referans numunesi (DK-R), 1 adet yalıtımsız boşluklu gövdeli (GBK-YS) ve 2 adet yalıtım malzemelerinin kullanılacağı boşluklu gövdeli kompozit kirişler (GBK-YP, GBK-YN) olmak üzere toplam 4 adet kompozit IPE 140 S275 JR çelik kalitesinde kiriş tasarlanmıştır. Deneyler esnasında göçme durumlarının daha iyi izlenebilmesi için gövde boşluk oranı maksimuma yakın (H/D0 = 0.7) ve boşluklar arası mesafe ise IPE 140 (wmin = 50 mm) minimum seçilmiştir. Kirişlerin üzerinde 38/151 tipinde, hadve sayısı n= 6, kalınlığı t=0.7 mm galvanizli kompozit döşeme sacı ve hf= 7.8 cm kalınlığında, beff= 1m genişliğinde, C25 kalitesinde beton ve Q188/188 hasır çelik donatı kullanılarak oluşturulan kompozit döşeme sistemi kullanılmıştır. Numuneler akredite yangın deney laboratuvarı olan EFFECTIS ERA' da TS EN 1365-3 (Yangına dayanıklılık deneyleri- Yük taşıyıcı elemanlar- Bölüm 3: Kirişler) standardına bağlı olarak deneysel olarak incelenmiştir. Gövdesi boşluklu ve dolu referans numunesi olan çelik kirişlerin üretiminin yapıldığı çelik malzemelerin mekanik özelliklerini tam olarak belirleyebilmek için çok sayıda çekme deney numunesi öngörülen standarda (TS EN ISO 6892-1) göre hazırlanmıştır. Malzeme deneylerinden elde edilen sonuçlara göre hesaplar tekrar revize edilmiş ve numuneler üretilmiştir. Yangın deneyleri için üretilen kirişlerde sıcaklık, şekil ve yerdeğiştirme eğrilerinin elde edilmesi hedeflenmiştir. Böylece gövdesi boşluklu kompozit döşemeli yalıtımlı ve yalıtımsız I-kirişlerin yüksek sıcaklıklar altındaki davranışları karşılaştırılmıştır. Deneyler sonunda gövdesi boşluklu yangın yalıtımlı kiriş numunelerinde göçme modları gövde burkulması ve Vierendeel göçme biçimi /mekanizması olarak belirlenmiştir. Korumasız boşluklu kirişlerde elde edilen büyük yerdeğiştirmelere bağlı olarak gövdede S şeklinde gövde burkulmaları izlenmiştir. Sıcaklık ve yerdeğiştirme zaman grafikleri incelendiğinde yangın korumasız kirişlerde (GBK-YS ve DK-R), korumalı kirişlere göre kritik sıcaklık değerlerinin ve yerdeğiştirmelerin daha yüksek olduğu ve bu değerlere daha hızlı ulaşıldığı görülmektedir. Korumasız kirişlerde (GBK-YS ve DK-R) korumalı kirişlere (GBK-YP ve GBK-YN) göre daha büyük göreli ve toplam yerdeğiştirmeler/deformasyonlar elde edildiği tespit edilmiştir. Yangın yalıtımlı (60 dk.) kirişlerde trapez sac boşluklarının yalıtılmaması, kirişin moment kapasitesine etkisi düşük olduğu için, göçmeye ya da kirişte üst başlıkta herhangi bir aşırı deformasyona neden olmamıştır. Numunelerin betonarme döşemesindeki çatlak haritaları incelendiğinde, bütün döşemelerde iki türden (boyuna ve enine) çatlak belirlenmiştir. Kiriş eksenine dik çatlakların mesnete yakın bölgelerde kesme kuvvetinin yüksek olmasına bağlı olarak Vierendeel etkisi ile birlikte gövdede yerel burkulmaların artmasına bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Yüksek sıcaklıklara maruz kalan numunelerin deney sonrası mekanik özelliklerinde meydana gelen olası değişimleri belirleyebilmek amacıyla çelik profillerden alınan kupon numunelere çekme deneyi yapılmıştır. Çelik kirişler için TS EN ISO 6892-1 (Metalik Malzemeler- Çekme Deneyi- Bölüm 1: Ortam Sıcaklığında Deney Metodu) standardına göre çekme numunesi boyutları belirlenerek, üretimleri yapılmıştır. Malzeme çekme deneyleri (kupon testler) ABM Mühendislik Yapı Malzemeleri Laboratuvarı'nda gerçekleştirilmiştir. Deneylerde 60ton kapasiteye sahip ABM-M-05 çekme presi kullanılmıştır. Kopma uzamasındaki en büyük azalma yangın koruması olmadığı için %65'lik bir azalma ile GBK-YS numunesinde elde edilmiştir. Yangına dayanıklılık deneyleri sonucunda betonun karakteristik basınç dayanımını belirlemek için betonarme döşemeden TS EN 12504-1, 2010 (Beton- yapıda beton deneyleri-Bölüm 1: Karot Numuneler- Karot Alma, Muayene ve Basınç Dayanımının Tayini) standardına göre karot numuneleri alınarak basınç deneyleri yapılmıştır. Döşeme betonunun yangın öncesi ve sonrası basınç dayanımlarına bakıldığında en fazla düşüşün %34 ile yangın dayanımı en düşük olan GBK-YS numunesinde olduğu görülmüştür. Deneylerden elde edilen sonuçlar ile Elefir-EN tahmine yönelik sayısal analiz programı ile sıcaklık değişimleri hesaplanmıştır. Hesaplama sonuçları deney sonuçları ile daha önceki çalışmalarda da bulunanlar uyumludur. Su ve solvent bazlı numunelerin sayısal analizinde Eurocode 3 kullanılarak yapılan hesaplamalar deney sonuçları ile iyi bir korelasyon sağlamasına karşın, kuramsal sonuçların deney sonuçları ile daha uyumlu çıkabilmesi için Eurocode 3'ün gövdesi boşluklu kirişlerin sıcaklık dağılımına yönelik bağıntısının revize edilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak, Türkiye'de ilk kez dairesel gövdesi boşluklu kirişlerin yangın performanslarının tahminine yönelik olarak geliştirilen bu deney modeli ve tam ölçeğe yakın deneyler ve sonuçları yangın sektöründe, eksiklik ve gereksinimlerden biri olan yapısal yangın deneylerinin yapılmasına ve deney düzeneklerinin oluşturulmasına katkı sağlayacaktır. Türkiye'de de kullanımı giderek artan ince film kabaran (şişen) (intumescent) boya yalıtım malzemelerinin yüksek sıcaklıklardaki davranışlarının, gövdesi boşluklu kompozit kirişlerin yangın performansı üzerindeki etkileri ve kullanılan malzemenin performans sonuçları, üretim yapan Türk firmalara gelecek için yol gösterecektir.
  • Öge
    Tepki veren cephelerin standart ürünlerle tasarımı: Yeniden tasarım modeli
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Başarır, Bahar ; Altun, Mehmet Cem ; 10280444 ; Yapı Bilimleri ; Construction Sciences
    Değişen performans gereksinimlerine ve sınır koşullara adapte olarak yapıların bütüncül performansını ve kullanıcı konforunu arttıran tepki veren cepheler, cephe teknolojisinin gelişiminde önemli bir adım olarak kabul edilmekte, inşaat sektöründeki araştırmacı ve profesyonellerden ilgi görmektedir. İklime tepki veren yapı kabukları veri tabanına göre, günümüzde beş yüzün üzerinde tepki veren yapı kabuğu örneği bulunmaktadır. Ancak, bu örnekler temel olarak "deneysel, küçük ölçekli" veya "kamuoyunda iyi tanınan, yüksek bütçeli" projelerdir. Yüksek çevresel performans potansiyeli ve geniş teknoloji seçeneklerine rağmen, tepki veren cephelerin pratik kullanımı çok sınırlıdır. Bu duruma neden olan sorunları belirlemek için kapsamlı bir literatür taraması yapılmış ve aşağıda sıralanan bulgulara ulaşılmıştır: •Tepki veren cepheler açıkça tanımlanmış ve çözümlenmiş değildir. •Tasarımcıların tepki veren cephe tasarımı konusunda deneyim ve bilgi edinmeleri gerekmektedir. Ancak, uygulanmış sistemlerin, tasarım ve yapım süreçleri, performans ve kullanım değerlendirmeleri hakkında ayrıntılı bilgi literatürde bulunmamaktadır. •Tepki veren cephelerin tasarımı ve performans değerlendirmesi karmaşık bir görevdir. Mevcut performans değerlendirme araçları bu süreçte yetersiz kalmaktadır. •Tepki veren cephe tasarımını desteklemek için standart prosedürler, tasarım araçları ve yöntemleri gerekmektedir. •Mevcut örneklerin çoğunluğu, yenilikçi teknolojiler içeren, proje odaklı geliştirilmiş, karmaşık ve özel çözümlerdir. Bu nedenle yüksek risk içeren zorlu projelerdir. Yukarıda listelenen problemler göz önüne alındığında, tepki veren cephelerin pratik uygulanabilirliğini arttırmak için basit, esnek ve kolay erişilebilir çözümlere ve bu çözümleri elde etmek için iyi tanımlanmış prosedürlere ihtiyaç vardır. Böylece, tepki veren cephelerin, piyasadaki cephe sistemlerinin çoğu gibi, özelleştirilmiş endüstriyel ürünler haline gelmesi için bir temel sağlanabilir. Bu ihtiyaç bağlamında üretilebilecek çözümlerden biri, standart ürünler kullanarak, en az sayıda parça ve katmanla, tepki veren cephelerin tasarımı ve üretimini sadeleştirmektir. Bu yaklaşım kapsamında "ürün" terimi, yapı ürünü hiyerarşisi içerisinde, malzeme ile bileşen arasında değişen farklı bütünlük seviyelerindeki tüm cephe ürün seviyelerini tanımlamak için kullanılmaktadır. Aynı şekilde, "standart ürün" terimi, standart malzemeden bileşene kadar değişen, değiştirilemez özelliklere ve üretim işlemlerine sahip tüm ürün seviyelerini kapsar. Bu çalışmanın amacı, tepki veren cephelerin piyasada mevcut olan standart ürünlerle tasarımını desteklemek, sadeleştirme yoluyla uygulanabilirliğini arttırmak için bir tasarım modeli geliştirmektir. Bunun için gerekli altyapının oluşturulması amacıyla öncelikle kapsamlı bir literatür araştırması gerçekleştirilmiştir. Piyasadaki cephe sistemlerinin çoğunluğu proje ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilen endüstriyel ürünlerdir. Bu cephelerin sistem tasarımı, belirlenen pazar ihtiyaçları bağlamında sistem sağlayıcıları/üreticileri tarafından ürün tasarımı süreçleriyle geliştirilmektedir. Bu bağlamda ürün tasarımı konusu çalışmaya dâhil edilmiştir. Ürün ve cephe tasarımı süreçleri incelenerek, gerçekleştirilen faaliyetler, alınan kararlar ve kullanılan sistematik yöntemler belirlenmiştir. Cephe tasarımı proje temelli olarak gerçekleştirildiğinden ve her proje farklı tasarım parametreleri içerdiğinden geliştirilen sistemin de bu duruma uyum sağlayabilecek esneklikte olması gerekmektedir. Bu nedenle standart ürünlerle esnek tasarımlara ulaşmayı sağlayacak tasarım özelleştirme yaklaşımları hem ürün hem de cephe tasarımı literatüründen araştırılmıştır. Cephe tasarımı ve ürün tasarımı arasındaki farklar tanımlanarak ürün tasarımı yaklaşımlarının cephe tasarımına uyarlanmasında dikkat edilmesi gereken hususlar belirlenmiştir. Tepki veren cephelerin tanımları, örnek projeleri ve sınıflandırma yaklaşımları incelenerek, tanımlayıcı özellikleri, tasarım kriterleri ve süreçleri belirlenmiştir. Literatür araştırmasıyla derlenen veriler ışığında, tepki veren cephelerin standart ürünlerle tasarımı modelinin geliştirilmesine başlanmıştır. Çalışmada ele alınan tasarım problemi olası pek çok çözüm içeren açık uçlu bir problemdir. Bu bağlamda öncelikle tepki veren cephelerde standart ürünlerle tasarım probleminin çözümü için olası çözüm yolları, konsept çözümler, literatür araştırmasından elde edilen konsept değişkenlerinin seçim spektrumunda aldıkları değerlere bağlı olarak tanımlanmıştır. Geliştirilen bu konsept çözümler, çalışmanın hedefleri ve kısıtlamaları bağlamında belirlenen seçim kriterlerine göre değerlendirilmiş ve "yeniden tasarım" konsepti tasarım modeli olarak geliştirilmek üzere seçilmiştir. Yeniden tasarım modelinin geliştirilmesi iki aşamalı olarak ilerlemiştir. İlk aşamada tasarım yoluyla araştırma yöntemi benimsenerek, herhangi bir sistematik yöntem kullanılmadan mevcut bir tepki veren cephenin standart ürünler kullanılarak yeniden tasarımı üzerine bir ön çalışma yapılmıştır. Yeniden tasarım süreci tasarım günlüğü yöntemiyle kaydedilerek gerçekleştirilen faaliyetler belirlenmiştir. Bu faaliyetler kullanım amacı, elde edilen veriler ve uygulama kolaylığı bağlamında analiz edilmiş, geliştirilmesi gereken alanlar belirlenmiştir. İkinci aşamada, ön çalışmayla tespit edilen tasarım süreci ve faaliyetleri sistematize edilerek geliştirilmiştir. Ön çalışmada tespit edilen tasarım faaliyetleri temel hedefleri bağlamında gruplandırılmıştır. Belirlenen eksiklikler ve geliştirilmesi gereken faaliyetler göz önüne alınarak ürün ve cephe tasarım süreçleri incelenmiş, ihtiyaç duyulan tasarım aşamaları modele entegre edilmiştir. Böylece beş aşamadan oluşan yeniden tasarım modeli taslağı oluşturulmuştur. Model taslağını oluşturan her bir süreç aşaması, tasarım alt problemleri ve aşamanın ön görülen çıktılarına bağlı olarak ayrı ayrı geliştirilmiştir. Ayrıntılı bir inceleme için her bir süreç aşaması bir ön çalışma üzerinde değerlendirilmiştir. Bu ön çalışmaların bulgularına dayanarak yeniden tasarım modelinin uygulanmasını kolaylaştıracak iyileştirmeler yapılmış; tasarım faaliyetlerine kontrol listeleri ve şablonlar eklenmiştir. Sonuç olarak, yeniden tasarım modeli DFA ve DFM'nin belirlenen araçlarının kombinasyonu, tersine mühendislik ve yeniden tasarım süreçlerinin sentezi ile geliştirilmiştir. Yeniden tasarım modelinin aşamaları ve bu aşamalarda üretilen bilgiler sırasıyla aşağıda açıklanmaktadır: •Aşama I, planlama: Yeniden tasarlanan cephenin sağlaması gereken özellikler, yani tasarım hedefleri ortaya koyulmakta ve bu hedefleri karşılamaya en yakın mevcut bir tepki veren cephe yeniden tasarımda kullanılmak üzere referans cephe olarak seçilmektedir. •Aşama II, referans cephe sisteminin tanımlanması: Tersine mühendislik süreçleri kullanılarak referans cephenin, tasarım mantığı ve fiziksel sisteminin özellikleri ortaya koyulmaktadır. •Aşama III, referans cephe sisteminin analizi: Cephe sisteminin yapılabilirlik, cepheyi oluşturan parçaların DFA entegrasyonuyla fonksiyonellik, cepheyi oluşturan parçaların ve cephenin üretim, montaj ve yapımında ihtiyaç duyulan ekipmanların erişilebilirlik analizi yapılarak yeniden tasarım stratejisi geliştirilmektedir. •Aşama IV, referans cephe sisteminin yeniden tasarımı: Yeniden tasarım bu aşamanın dört modülü bağlamında gerçekleştirilir. İlk modülde sistem sadeleştirmesi form değişimi ve parça azaltma yoluyla sağlanır. İkinci modül yaratıcılığı destekleyen sistematik yöntemler entegrasyonuyla tasarım problemine yaratıcı çözümlerin arandığı problem çözme/fikir üretme modülüdür. Üçüncü modülde mevcut pazar ve proje koşulları bağlamında temin edilemeyen parçaların fonksiyonunu üstlenecek standart ürünler kriterlere bağlı değerlendirme yöntemiyle seçilir. Dördüncü modülde DFM entegrasyonuyla tüm parçaların birleşimi sağlanır. •Aşama V, yeniden tasarlanan cephe sisteminin değerlendirilmesi: Yeniden tasarlanan cephe iki aşamalı olarak değerlendirilmektedir. Öncelikle yapılabilirlik değerlendirmesi yapılarak hedeflenen iyileştirmenin sağlanması koşulu değerlendirilir. Yapılabilirlik iyileştirmesi sağlanmışsa ve yapılan değişimler bağlamında gerekli görülüyorsa performans değerlendirmesi yapılır. Yeniden tasarım modelinin uygulanabilirliği bir örnek çalışmayla sınanmıştır. Modelin her bir aşaması uygulama kolaylığı ve fonksiyonelliği bağlamında değerlendirilmiştir. Yeniden tasarım modeli hem ürün hem de süreç odaklı, yapılandırılmış bir yaklaşımdır. Sistem sadeleştirmesi yoluyla yapılabilirliğin iyileştirilmesini destekler. Malzeme, üretim teknikleri ve yerel pazar koşulları gibi gerekli konularda kapsamlı bilgiye sahip uzmanlarla iş birliğiyle, tepki veren cephe tasarımından sorumlu tasarımcı tarafından kullanılması önerilmektedir. Modelin aşamaları, sistematik olarak gerçekleşen ve belirli sonuçlar doğurduğu kabul edilen tekrarlanabilir eylem kalıplarından ve takip edilmesi gereken adımlardan oluşmaktadır. Bu özellikleriyle modelin aşamaları sonuç üretme potansiyeline sahip, öğretilebilir, öğrenilebilir ve uygulanabilirdir. Gerçekleştirilen faaliyetleri desteklemek için geliştirilen kontrol listeleri, şablonlar ve değerlendirme kriterleri modelin uygulanmasını kolaylaştırmaktadır. Model teoride sıralıdır; her aşama bir sonraki için girdi üretir. Ancak en iyi çözümü elde etmek için aşamalar içinde ve arasında çoklu yinelemelere ihtiyaç duyulabilir. Diğer yandan, yeniden tasarlanan cephenin kalitesi, referans cepheden ve modeli kullanan tasarımcıların uzmanlık seviyesinden izole edilemez.
  • Öge
    İnşaat firmaları için kaynak tabanlı bir değerlendirme ve stratejik bir kaynak olarak BIM
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Geylani, Özlem ; Dikbaş, Hüseyin Atilla ; 10272291 ; Yapı Bilimleri ; Construction Sciences
    İnşaat firmalarının rekabet üstünlüğü sağlama amacıyla içinde bulundukları yarış ülkemizde ve uluslararası mecrada her zaman varolmuştur. ENR 2014 en iyi uluslararası 250 yüklenici firmayı listeleyen raporunda, 41 adet Türk İnşaat firması da yer almaktadır. Rapordaki veriler detaylı incelendiğinde bu sıralamanın tesadüf olmadığı ve yıllık cirolarla bağlantılı olduğu görülmektedir. Bu değişken cirolara bakıldığında, rakipler birbirinden teknoloji sayesinde bu kadar haberdar iken, paylaşımların engellemediği, taklidin kolaylıkla gerçekleşebileceği bu ortamda rekabet daha hızlı olabiliyorken, halen firmalar nasıl farklılaşabilmekte ve birbirinin önüne geçebilmektedir merak edilen bir konu haline gelmiştir. Bu farklılığı anlayabilmek için, inşaat firmalarını bugüne getiren kaynaklara, uyguladıkları stratejilere bakmak gerektiği, bu çalışmanın başlıca konusu olmuştur. Çalışmanın teorik altyapısını oluşturması için uzun yıllardır kaynaklar üzerine çalışmış bir teoriye ihtiyaç duyulmuş ve bu anlamda Kaynak Tabanlı Teori (Resource Based Theory) tercih edilmiştir. Kaynak Tabanlı Teori'yi (KTT) açıklamak gerekirse; 1950'lerde temelleri atılmış, ekonomi tabanlı bir teoridir, işletmelerin stratejik olarak gelişmesini hedeflemektedir. KTT şirketin iç yapısına, kaynaklara ve yeteneklere yönelmeyi, stratejik kalkınma ve rekabet üstünlüğü açısından önemli bulmuştur. 1990'lı yıllara gelindiğinde Jay Barney (Utah Üniversitesi-Stratejik Yönetim Profesörü) VRIO (VRIO; Valuable=Değerli, Rare=Nadir, Inimitable=Taklit Edilemez, Organization=Firmanın Organizasyonel Yapısı)kısaltmasıyla kaynakların seçimi ve değerlendirmesine ilişkin bir araç geliştirmiştir. Bu araç, teori ile birlikte değerlendirildiğinde aslında firmalar için de bir kaynak seçim kriterleri sunduğu görülmektedir. Dolayısıyla, bu çalışma kapsamında; inşaat firmalarının kaynakları, yetenekleri, organizasyonel yapısı incelenerek rakiplerine karşı sürdürülebilir rekabet üstünlüğünü; KTT çerçevesi ve VRIO aracı ile değerlendirilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür.Uluslararası literatürde KTT ve diğer disiplinlere ait araştırmalar mevcuttur ancak inşaat sektörüne yönelik henüz böyle bir uygulamalı vaka analizi gerçekleşmemiştir. Belirtilen nedenlerden dolayı araştırma, sağlayacağı katkılar açısından literatürde bir ilk olma durumundadır ve bu katkılar şöyle sıralanabilir; 1.Türk İnşaat Sektöründe rekabet üstünlüğü sağlayan bir firmanın BIM'i bir kaynak olarak tercih etmesininardından yaşanan sürecin ve çıktılarının tanıtılması ve literatüre kazandırılması. 2.BIM'in stratejik bir kaynak olarak değerlendirilmesi ve firmadaki yaşanılan değişimlerin (öncesi ve sonrası) analiz edilmesi. 3.BIM ile entegre diğer kaynakların da stratejik olma durumu ve BIM'e etkileri. 4.Tez çalışması kapsamında uluslararası dergilerde yayınlanacak olan makalelerde, inşaat sektöründe BIM'in stratejik bir kaynak olarak geçerliğinin KTT ile ispatlanması. Araştırmanın sosyo-ekonomik katkıları düşünüldüğünde, inşaat sektöründe stratejik proje yönetimini gerçekleştirebilmek ve kaynak yaratımını sağlamak, milli gelirde bir çarpan etkisi yaratacaktır. Yeni kaynakları yaratmanın; mümkün olduğunun, anlaşılması ve bunun Türk inşaat firmaları tarafından bir yetenek olarak kazanılmasını, yurtiçi ve yurtdışında rakiplerle rekabeti devam ettirebilecek statünün korunmasını sağlayacaktır. Araştırma süresince üretilecek olan yayınlar; ulusal ve uluslararası literatürde ve güncel bilgi kaynakları olarak bir ilk olmayı hedeflemektedir. Ayrıca bu çalışma, proje yönetimi, stratejik yönetim, KTT ve inşaat sektörü alanlarında çalışan araştırmacılara gelecekteki araştırmalar için yeni araştırma konuları sağlamayı hedeflenmektedir.