Müzikoloji Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 22
  • Öge
    Impact Of Folk Music On The Works Of Macedonian Classical Music Composers
    (Institute of Social Sciences, 2019) Alever, Gizem ; Altınbüken, Eray ; 569196 ; Musicology ; Müzikoloji
    Classical music composers have been using the folk music of their geography as an inspiration in their works. This has emerged especially in the 19th century as nationalist movements around the world become widespread therefore having an effect on music especially in Eastern Europe and later it also spread to America. In the former Yugoslavia, after the end of Ottoman Empire's rule in the Balkans, nationalism began to manifest itself and influenced music. The composers in the Yugoslav era preferred to use folk music as a form of expression, just as they did in Eastern Europe and Latin America. In Macedonia, which was part of Yugoslavia during those years, the First Generation Macedonian Composers started to compose around 1930s as the first educated composers. There are four generations of composers in Macedonia, including the contemporary composers. In this study, two composers from each generation were analyzed as an example. Works inspired by Macedonian folk music are selected accordingly for this study. A brief information on Macedonian folk music was also included in the study in order to inform the reader before the analysis of compositions. In the conclusion of the research, it detected that there are seven different usage of folkloric material on the works of composers. Throughout the study, the name Macedonia was used to denote the country which has its current official name as the "Republic of North Macedonia".
  • Öge
    Anti-okülersentrik Gelenek Olarak Terennümler
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Günbek, Zeynel ; Çolakoğlu Sarı, Gözde ; 570595 ; Müzikoloji ve Müzik Teorisi ; Musicology and Theory of Music
    Gözlerimiz müzik dahil pek çok alanda ayrıcalıklı konumdadırlar. Anlamlar, kavramlar ve bunlarla var olan düşünce dünyamız da gözlerimize verilen bu ayrıcalıklar dahilinde tarihsel gelişimini sürdürmüşlerdir. Bu sebeple işitme duyumuzun belirleyici olması gerektiği müzik dünyamızda bile gözlerimizin ayrıcalığındaki nota sisteminin ve güftelerin imgesel hakimiyetleriyle karşılaşmaktayızdır. Birçok insan için müzik denince akla gelen şeyler şarkı sözleri, notaya dair imgeler ya da sanatçı ve çalgı imajları olmaktadır. Özellikle Türk Makam Müziği'nden örneklerini bildiğimiz terennüm kelimeleri sayesindeyse kavramlar üzerinden çizilen görsel imajlara karşı bir oyun oynanmakta gibidir. Güfteleme geleneği olarak terennüm kullanımını; kavramların ve lisanın görsel çerçevelerinden müziği kurtarma, insan sesini bir çalgı olduğu özüne döndürme, müziği duygularımızı serbestçe çağrıştıran aslına yaklaştırma çabası olarak düşünebiliriz. Bu yönleriyle terennüm kelimelerinin varlığı ve değeri son zamanlarda adını Anti-okülersentrizm yani Karşı-gözmerkezcilik olarak duyduğumuz bir sosyal bilimler tavrına bağlanabilir.
  • Öge
    Müzik Ve Metin İlişkisi Shakespeare Metinlerinde Müziğin İzini Sürmek
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Aşkın, Merih ; Kurtişoğlu, Fatma Belma ; 569971 ; Müzikoloji ve Müzik Teorisi ; Musicology and Theory of Music
    Bilinen ve kabul edilen manada tiyatronun başlangıcı sayılan Antik Yunan'dan bugüne, tiyatronun ve oluştuğu metinlerin müzikle kurduğu ilişki incelenmiş ve tartışılmıştır. Müzik ve metin ilişkisi 17. yüzyılın başlarında da oldukça tartışılan bir konu olmuştur. Yaşadığı dönemin en bilinen ve kabul görmüş Edebiyatçısı olan William Shakespeare, metin içinde ses arayışının, dönemin müziğine bakış açısının ve müziğin metinlerle kurduğu ilişkinin anlaşılması ve analiz edilmesinde incelenmeye değer yazarların başında gelmektedir. Rönesans'tan bugüne dek, Shakespeare dönemi Edebiyat dünyası, eserleri ve metne yaklaşımı analiz edildiğinde, müzikle kurduğu ilişki, oyunlarında metnin içine yerleştirdiği müzikal şifrelerin ve anlam dünyasının karşılığını net bir şekilde okuyabilmekteyiz. Bu müzikal okumalar ile birlikte, dönemin sosyolojik analizlerine rastlanılabildiği gibi, Rönesans çağının Müzik Felsefesi'ne dair izler görebilmekteyiz. Müziğin hayatın içindeki yeri ve önemi, felsefi anlamdaki karşılığı ve Edebiyat ile kurmuş olduğu ilişki, 17. yüzyıl İngiltere'si ile alakalı bir çok referansa ulaşmamızı sağlamaktadır. İnsanlık tarihi kadar eski olan söz ve müzik ilişkisi, Anadolu'da da olduğu gibi, seslerini çağlar ötesine duyurabilmiş ozanlar sayesinde belki de toplumların gerçek tarihi yazılmış, bugün yolumuzu aydınlatan ışıklardan biri olmuştur. Shakespeare eserleri ile dönemin müzik felsefesi olan Küreler Müziği Felsefesine dair çeşitli veriler elde ederken, diğer yandan, Anadolu coğrafyasında da örnekleri görülen ozanlık geleneğinin, Osmanlı dönemi makam ve halk müziklerinin de temelinde yatan felsefesinin Küreler Müziği Felsefesi olduğunu görmekteyiz.
  • Öge
    Müzik Sahnesinde Doğal Bir Fenomen: Çok Sesli Doğuşkanlarla Şarkı Söyleme Tekniği
    (İstanbul Teknik Üniversitesi, 2018-12) Yazıcı, Ebru ; Oğul, Belma ; Müzikoloji
    Bu çalışma çok sesli doğuşkanlarla şarkı söyleme tekniğini, Avrupa'nın çağdaş müzik pratiklerindeki yeri ve işlevine, uygulama alanlarına odaklanarak incelemeyi amaçlamaktadır. Modern bireyin kendi seçimi olan yalnızlığı ve yabancılaşmasını hasret (Sehnsucht) diye tanımlamak mümkündür. Çağdaş müzisyen birey büyüsünü kaybeden müzik yapıtının hasret duyduğu dönemleri yaşatma isteğindedir. Doğal fenomen olan doğuşkanların zor duyulabilirliklerinin aşılması üzerine temellenen doğuşkanlarla şarkı söyleme tekniği uygulamasıyla ''mucizevi bir durum'' etkisi yaratmaktadır. Avant-garde çalışmalar için doğadan bir katkı nitelendirilmesiyle doğuşkanlarla şarkı söyleme tekniğinin, alanla ilişkisini derinlemesine görüşmeler, gözlem, katılımcı gözlem yollarıyla kuran; toplumsal sözleşmeler, tabandan küreselleşme, doğululaşma, doğaya dönüş, metodolojik bireycilik kuramlarından yardım alan bir çalışmayla incelenmesi hedeflenmiştir.
  • Öge
    Güfte mecmualarında vezin, usul, güfte ilişkisi: Haşim Bey Mecmuası örneği
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Altun Öney, Şengül ; Çolakoğlu Sarı, Gözde ; 537263 ; Müzikoloji ; Musicology
    Osmanlı toplumunda batılılaşma, toplumun ihtiyacı olarak zuhur eden bir durum olmaktan ziyade, devletin gücünü ve otoritesini yeniden inşa edebilme amacıyla, bir devlet politikası olarak ortaya çıkmıştır. 1699'da Karlofça Antlaşması'yla birlikte gelen büyük toprak kayıplarının ardından yenilenme düşüncesi, Osmanlı'da bir zorunluluk haline dönüşmüştür. 17. yüzyıldan itibaren yapılan ıslahat çalışmalarıyla, bozulan düzen tekrar inşa edilmeye çalışılmış, dünya siyasetindeki batılı aktörlerle işbirliğinin benimsendiği bir sürece girilmiştir. Batı tarzı ıslahatlar neticesinde Osmanlı tebası değişen dünyanın farkına varmaya başlamıştır. Bu farkındalık toplumsal zeminde, yeni bir kültürel bilinçlenmeye neden olmuştur. İlk etapta bir zorunluluk şeklinde işleyen ıslahat düşüncesi Cumhuriyet dönemi Türkiye'sine gelinceye kadar, yaklaşık üç asır boyunca, etkisini arttırarak devam ettirmiştir. Batılılaşma hareketlerinin Osmanlı' da etkisinin hissedildiği en önemli alanlardan biri de şüphesiz müzik olmuştur. Lale Devri ile temelleri atılan bu dönemden sonra III. Selim ile birlikte Batı müziğine ait enstrümanlar saray ve müzik çevrelerinde görülmeye başlamıştır. II. Mahmud döneminde daha sistematik bir düzlemde devam etmiş olan yenilenme süreci, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması ile ileri dönük bir ivme kazanmıştır. Bu gelişme sonrası Batı müziği eğitimi verecek olan Muzıka-i Hümayun bandosu kurulmuş, Osmanlı'nı askeri müzik okulu Mehterhane ilga edilmiştir. Batı müziği eğitimi Muzika-i Humayun'da resmen saray bünyesine dahil omuştur. Batılılaşmanın getirdiği yeni müzikal anlayıştan Osmanlı-Türk Müziği'nin biçimsel özelikleri de etkilenmiştir. Bu etkilenme sonucu yaşanan değişim müziğin form ve türleri üzerinden net bir şekilde gözlemlenebilmektedir.Müzikal form ve türlerde yaşan küçülme müzikte batılılaşmanın etkileri olarak yorumlanırken, yaşanan sürecin sonucunda Şarkı, bestekârların en çok tercih ettiği form halini almıştır. Tüm bu bilgiler ışığında söylenebilir ki; Osmanlı-Türk Makam Müziği'nin form, makam, usul, vezin, güfte gibi yapısal özellikleri imparatorluğun son birkaç yüzyılında yaşanan tarihsel gelişmelerin etkisi ile şekillenmiş ve bugünkü kimliğini kazanmıştır. Bu çalışma İ.T.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji ve Müzik Teorisi Anabilim Dalı Müzikoloji ve Müzik Teorisi Programı'nda, Yüksek Lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Araştırma, Haşim Bey Mecmuası olarak tanınan "Mecmua'i Karha ve Nakşha ve Şarkiyat" adlı güfte mecmualarının, 1853 ve 1864 tarihli iki baskısından herhangi birinde yer alan, şarkı formundaki yüz altmış yedi eser ile sınırlandırılmıştır. Eserlerin farklı nüshalardan seçilmesi iki baskı arasında geçen on bir yıllık müzikal farklılaşmanın tespit edilebilmesi açısından önemlidir. Bu eselerin tercih edilmesinde besteciler belirleyici olmamıştır. Batılılaşma düşüncesi ve hareketlerinin etkileri, usul, vezin, güfte arasındaki ilişkiyi; (uyum veya uyumsuzluk yönünden) etkilemişmidir? Etkilemişse bu durum ne şekilde yorumlanabilir? Sorularının cevabını bulmak bu çalışmanın öncelikli amacıdır. Bu doğrultuda imparatorluğun son yüzyılında yaşanan batılılaşma hareketleri neticesinde, Osmanlı-Türk makam müziğinin biçimsel özeliklerinin, kazandığı, kaybettiği veya değişmiş olableceğini düşündüğümüz yönleri tespit edilmeye çalışılırken elde edilen bilgi, belge, bulgu ve yapılan tüm tespitler bu temel üzerinden değerlendirilecektir. Çalışmamızda nitel araştırma türünün 'durum belirleyici ve ilişki arayıcı' araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmamızdurum belirleyici araştırma türünde şekillendirildiği için, araştırma sürecinde geniş bir kaynak taraması yapılmıştır. Yüksek lisans tezimiz dört ana başlıktan oluşmaktadır.İlk bölümde araştırmamızın teknik özellikleri konusunda bilgilendirme yapıldıktan sonra, batılılaşma kavramı hakkında akademik dünyada kabul görmüş akademisyenlerin çalışmalarındaki tanımlamalara yer verilmiştir. İkinci bölümde, Osmanlı İmparatorluğu'nda batılılaşma hareketleri ve Osmanlı-Türk Müziği'nde batılılaşma süreci tarihsel olarak ele alınmıştır. 19. yüzyıl Osmanlı-Türk Müziği'nde önemli bir yere sahip olan güfte mecmualları ve Haşim Bey mecmuası hakkında temel bilgilendirme üçüncü bölümde kapsamında şekillendirilmiş, dördüncü bölümde ise, dönemin bestekarları tarafından en çok tercih edilen şarkı formunun ortaya çıkış nedenleri tarihsel bağlam içerisinde tartışılırken, yine bu bölümde Haşim Bey Mecmuası'nın iki nüshasından örnek olarak seçtiğimiz 167 eserler güfte, vezin ve usul yönünden analiz edilmiştir. Batılılaşmanın etkisiyle Osmanlı-Türk Müziği'nin farklılaştığını düşündümüz, yapısal nitelikleri; usul, vezin, güfte arasındaki ilişkinin tespit edilebilmesi üzerine yapmış olduğumuz bu çalışmanın, yine bu alanda yapılacak akademik çalışmalar için zemin oluşturması fikri bizim açımızdan tatmin edici bir netice olacaktır.