FBE- Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Başlık ile FBE- Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge2-8 MBit7s fiber optik hat teçhizatı arayüz devresinin sahada programlanabilir kapı dizisi ile tasarlanması ve gerçeklenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Göğüsgeren, Ümit ; Dervişoğlu, Ahmet ; 39275 ; Kontrol ve Otomasyon MühendisliğiSantraller arasına kurulan fiber optik haberleşme sistemlerinde, Sayısal Çoklama Sistemlerinin giriş ve çıkışındaki sayısal işaretleri fiber optik iletişim ortamına uyarlamak için Fiber Optik Hat Teçhizatı kullanılır. Teçhizatın temel birimi olan Arayüz devresi ile, koaksiyal kabloda taşınabilen HDB3 kodlu elektriksel işaret ve fiber optik kabloda taşınabilen CMI kodlu işaret arasında kod dönüşümü yapılır. Bu tezde, 2 Mbit/s ve 8 Mbtt/s Sayısal Çoklama Sistemi ile fiber optik iletişim ortamı arasında bağlantıyı sağlayan Fiber Optik Hat Teçhizatı Arayüz Devresi, sigorta oluşturma teknolojisine dayalı Sahada Programlanabilir Kapı Dizisi ile tasarlanmış ve gerçekleşmiştir. Halen Teletaş'ta üretilmekte olan, analog ve hibrit devreler ile ayrık elemanların kullanıldığı arayüz devresini, tek bir tümdevreye sığdırmak hedeflenmiştir. Baskılı devre alanı, güç tüketimi ve maliyet azalması amaçlanmıştır. Sayısal sistem tasarımında kullanılan Programlanabilir Kapı Dizilerinin, sayısal mantık ürün grubundaki yeri kollara ayrılarak tanıtılmış ve mimari yapılan ile özellikleri birbirlerine göre karşılaştırılarak incelenmiştir. Sigorta oluşturma teknolojisine dayalı Sahada Programlanabilir Kapı Dizisinin özellikleri, mimari yapısı ve tasarım kuralları ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Ürünü geliştirmekte kullanılan, Vievvlogic şematik tasarım programı ile ALS yazılımı, adım adım tanıtılmıştır. Sayısal haberleşme sisteminin temelini oluşturan sayısal çoklama sistemleri, sayısal haberleşmede kullanılan kodlama yöntemleri ve geleceğin haberleşme problemlerini çözümleyen fiber optik haberleşme tekniği ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Fiber optik hat teçhizatı ve alt birimleri ile, arayüz devresini oluşturan alt devreler dalga şekilleri ile beraber incelenmiştir.
-
Öge3-boyutlu Robot Simülasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Adalı, Şerif ; Sönmez, Coşkun ; Kontrol ve Bilgisayar Mühendisliği ; Control and Computer EngineeringBu tezde, Mitsubishi firması tarafından geliştirilmiş Movemaster EX robotu için 3-boyutlu robot simülasyon’u geliştirilmiştir. Modellemenin en iyi şekilde yapılabilmesi için yaygın olarak kullanılan OPENGL kullanılmıştır .Proje bünyesinde Movemaster EX robot komutlarını çalıştıran bir derleyiciyi bulundurmaktadır.
-
Öge4 Kutuplu Karma Elektromıknatısın Modellenmesi Ve Kontrolü(Fen Bilimleri Enstitüsü, 10.02.2014) Ertuğrul, Hasan Fatih ; Ergenç, Ali Fuat ; 10026851 ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği ; Control and Otomation EngineeringBu tez çalışmasında, 4-kutuplu manyetik yastığın planar doğrusal motorla birleştirilmesi ile elde edilen çok eksende hareket ve taşıma yeteneğine sahip bir sistemin yastıklama modelli çıkartılmış ve kontrol algoritmaları geliştirilmiştir. Bu tezde yapılan çalışmalar TÜBİTAK tarafından desteklenen bir proje kapsamında yapılmaktadır. Projenin 3 yılda tamamlanması öngörülmektedir. Projenin ilk yılında, 4 – kutuplu karma elektromıknatıs ve doğrusal motorlardan oluşan esnek bir taşıma sistemine ilişkin deneysel prototip kurulmuştur. 4 – kutuplu karma elektromıknatıs ile havada yastıklama ve doğrusal motor yapısı ile yatay tahrik mekanizmasının oluşturulması amaçlanmıştır. Sistemin havada yastıklama analitik modeli manyetik eşdeğer devre temelli yöntemle bulunmuştur. Analitik modelin doğruluğunu göstermek için, analitik model sonuçları sonlu elemanlar analiz sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Sonlu elemanlar analizi ANSYS Maxwell-3D yazılımı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ayrıca sistemin doğrusallaştırılmış transfer fonksiyonu ve durum uzayı modeli denklemleri çıkartılmıştır. Karma elektromıknatıs yapısı gereği doğrusal olmayan bir karakteristiğe sahiptir ve kontrol edilebilirlik noktasında kararsızlık göstermektedir. Sistemin çalıştırılabilmesi için karma elektromıknatısın çok eksende aktif kontrolü gereklidir. Bu amaçla, karma elektromıknatısın çok eksende kontrolü için, gerilim beslemeli durum ele alınarak sistem dinamiği, dönüşüm matrisleri kullanılarak bağımsız eksen takımlarına ayrılmış ve denetleyici tasarımları her bir eksen takımı için yapılmıştır. Denetleyici tasarımında karma elektromıknatısın doğrusallaştırılmış modeli kullanılarak hava aralığı kontrol (I-PD kontrol, bozucu gözlemci tabanlı durum geri beslemeli kontrol) yapılarıyla çözülürken ve giriş gücü kontrolünü (sıfır güç kontrolü, yarı sıfır güç kontrolü) temel alan iki kontrol algoritması önerilmiş ve deneysel olarak irdelenmiştir. Deneysel ve benzetim sonuçları önerilen kontrol algoritmalarının etkinliği başarılı bir biçimde göstermiştir.
-
Öge6805S1 mikrodenetçisi için sistem geliştirme kiti ve geliştirme paketi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Tümer, M. Borahan ; Adali, Eşref ; 14162 ; Kontrol ve Otomasyon MühendisliğiBu tez çalışmasında bir editör, bir birleştirici ve bir emülatörden oluşan bir program paketi hazırlanmıştır. Bu program paketiyle, 6805S1 mikrobilgisayarında yürütülecek simgesel dil programlarının yazılması ve düzeltilmesi, birleştirilmesi ve ayıklama işlemine uygun bir ortamda koşturulması veya adım adım yürütülebilmesi amaçlanmıştır. "VerYap" adlı birimde paketin veri yapısı ve paket içinde çeşitli yerlerde kullanılan altprogramlar yer almıştır. "AltProg" adlı birimde birleştiricinin kullandığı bazı altprogramlar bulunmaktadır. Bunlar, dosyadan ana belleğe yüklenen programın ana bellekte içinde bulunduğu liste yapısını kuran, programda geçen komutların, tiplendirilmiş sabit tanımlama bölümünde ilk değerleri atanmış komut dizisinin kaçıncı elemanı olduğunu ikili arama yöntemiyle (binary search) bulan ve test edilip hata varsa uygun mesajı veren, yoksa kullanılan adresleme yöntemine göre program sayacının değerini artıran al t programlar d ir. "Edt" adlı birimde editörün kullandığı tuş program lanan ve klavyeden okuma yapan altprogram bulunmaktadır. Bu altprogram çağrıldığında klavyede basılan tuş bir kontrol karakterine aitse ve bir iş için programlanmışsa o işi yapmakta, tuş ekranda değilse karakter ekrana basılmakta veya karakter kullanılan karakter kümesinin dışındaysa o zaman klavyeden yeni bir giriş yapılana kadar beklenmektedir. "Emül" adlı birim emülatörün kullandığı altprogramları ve veri yapısının bir bölümünü kapsamaktadır. "Birleş" adlı birimde birleştiricinin ana programı bulunmaktadır. Bu programın içinde birinci geçişi ve ikinci geçişi gerçekleştiren iki ayrı altprogram vardır. "Emulator" adlı birimde, emülatörün ana programı yer almıştır.
-
ÖgeA computer degaussing range(Institute of Science and Technology, 1990) Altılar, Deniz Turgay ; Adalı, Eşref ; 14165 ; Control and Computer EngineeringBilgisayar Tabanlı Degaussing İstasyonu Degaussing gemilerin magnetik alanının azaltılması için kullanılan yöntemlerden biridir. Amacı magnetik etkileşimli mayınlara karşı gemileri korumaktır. Degaussing merkezleri de bu amaca hizmet ederler. Gemilerin magnetik alanları bu merkezlerde sınanarak, oldukça düşük, magnetik etkileşimli mayınların sezemeyeceği, değerlere getirilir. Böylelikle gemi mag netik mayınlara karşı korunmuş olur. Bu yöntemin temelleri, magnetik mayınlarla ilk defa karşılaşılmış olan 1940 yıllarında ortaya konmuştur. 20 Kasım 1939 da ingiltere' de Thames Estuary adlı gemi mayına çarpmıştı, ilk çalışmalar bu tür mayınlar üzerinde yapılmış ve patlamamış bir mayın üzerinde yapılan incelemelerde çalışma prensibinin magnetik esaslı olduğu belirlenmiştir. Tetikleme dev resinin magnetik alanın düşey bileşeninin değişmesinden etkilendiği belirlendi. Bu tetikleme devresi (fünye) patlayıcıyı ateşleyen devreyi kontrol edimekte idi. II. Dünya Savaşı sırasında Almanya'nın geliştirdiği magnetik deniz yatağı mayınları, o zamana kadar kullanılan klasik yüzer mayın tarama sistemlerini etkisiz kılarak, 3 ay içinde 44 geminin batmasına yol açmıştır. İlk deniz yatağı ve dip mayınları etkileşim tipindeydi, ancak zamanla akustik ve basınç fünyelerinin de eklenmesi İle daha etkili hale gelmiştir. Bu mayınlar halen etkili bir silah olarak kullanılmaktadır.Böyiesi bir tehlikeye karşı korunmak gerekliliği sürmektedir. Türk Deniz Kuvvetleri bünyesinde bu amaca hizmet eden bir çok istasyon vardır. Bu istastonlarda farklı özellikler ve farklı teknolojiler kullanılmıştır, istanbul' da bulunan projenin yapıldığı desaussing istasyonu, 1940' iarın teknolojisi ile kurulmuş. Bu istasyonda yapılan ölçümler tek bir doğrultuda, düşey doğrultudaki magnetik alan üzerine kurulmuştur. Gerçekte magnetik mayınların patlamasında en etkin role magnetik alanın düşey bileşeni oluşturmaktadır. Diğer bileşenlerin etkileri ihmal edilebilir derecede küçüktür. Deniz Kuvvetlerinde üç boyutlu degaussing işlemlerinin yapılabildiği merkezler de bulunmaktadır. Ancak istanbul' da bulunan bu istasyonun çağdaşlaştırılması projesi, ölçme boyutlarında değişiklik yapılmaksızın gerçekleştirilmiştir. Bir degaussing istasyonu iki bölümden oluşur, ilki gemilerin magnetik alanının ölçülmesi için üzerinden geçtikleri sargıların oluşturduğu denizaltı bölümü, diğeri üretilen işareti işleyip değerlendiren kıyı bölümüdür, önceki paragrafta açıklandığı gibi yapılan işlem ilk bölümün yani denizaltı bölümünün olduğu gibi korunması, gelen işaretleri değerlendirmede teknoljik yeniliklerin uyarlanmasıdır. Yenileştirme çalışmaları için öncelikle eski sistemin tanımının iyi yapılması, kullanılan eleman ve tasarlanmış olan devrelerin detaylı olarak bilinmesi gereklidir. Bu amaçla eski sis tem elemanları ve sistemin aksak tarafları açıklanacaktır.
-
ÖgeA database application on inter user communication vehicle (IUCV) in VM/SP environment for IBM 4381(Institute of Science and Technology, 1991) Kocabıyık, Faruk ; Erdoğan, Nadia ; 19327 ; Control and Computer EngineeringKullanıcılar arası iletişim arabirimi bir görüntü makinada işleyen bir programın kendisi ve diğer görüntü makinalarla bir CP (Kontrol Programı) sistem hizmet programı yardımıyla haberleşebilmesini sağlayan bir iletişim programıdır. Bir IUCV iletişimi, bir kaynak ve bir hedef iletişimci arasında yer alır. İletişim önceden tanımlanan bir bağlantı yolu üzerinde olur. Her bir iletişimci birçok yola sahip olabilir ve aynı yol üzerinde eşzamanlı olarak birçok mesaj gönderebilir veya alabilir. IUCV, yine IUCV adlı makro komutuyla aşağıdaki fonksiyonları sağlar: - Haberleşme yolları oluşturmak ve bozmak (ayırmak), - Mesajlar yollamak ve mesajlara karşılık vermek, - Mesajları kabul etmek veya reddetmek, - IUCV olaylarının sırasını kontrol etmek. İletişimciler IUCV olayları hakkındaki bilgiyi, IUCV dış kesmelerini ele alarak sağlar. VM/SP işletim sistemi VM/SP (Virtual Machine/System Pruduct): Görüntü Makina/Sistem Ürünü anlamını taşır. VM/SP, eldeki bilgisayar sisteminin daha verimli olması için kaynak paylaşımı sağlayan bir işletim sistemidir. Real Machine (Gerçek Makina): VM/SP ile çalışırken ihtiyaç duyulan gerçek işlemci, kanallar (diğer bir deyimle Giriş/Çıkış İşlemcileri), bellek ve Giriş/Çıkış Cihazlarıdır. Virtual Machine (Görüntü Makina): Bir kullanıcının terminalinden kontrol edebildiği, bir bilgisayar ve bağlı cihazlarının fonksiyonel bir benzetimi (simulasyonu). Userid (Kullanıcı Kodu): Bir kullanıcıyı sisteme tanımlayan, önceden belirlenmiş maximum 8 uzunluktaki karakter takımı. Directory: VM/SP içinde her bir görüntü makinanın normal konfigürasyonunu tanımlayan bir CP (Kontrol Programı) disk dosyası. Konfigürasyon şunlardan oluşur: Kullanıcı Kodu, Şifre, Görüntü Bellek kapasitesi, izin verilen CP özel komut sınıfı, işlemciye erişme (Dispatching) önceliği, kullanılacak mantıksal yazma sembolleri, vs... Auxiliary Storage (Yardımcı Bellek): Ana bellekten ayrı olan bellek birimi. VM/SP'de bu birim genellikle, erişim zamanı yerden bağımsız olan doğrudan erişimli bir cihazdır. Time Sharing (Zaman Paylaşımı): Birden fazla kullanıcının programlarını bilgisayarda -görünürde- paralel olarak çalıştırmaları ve program boyunca programlarıyla etkileşimde bulunabilmeleri. Virtual Storage (Görüntü Bellek): Görüntü adreslerin gerçek adreslere dönüştürüldüğü (Mapping) bir bilgisayar sisteminin kullanıcılarınca adreslenebilen ana bellek olarak görülebilen bellek alanı. Görüntü adresler bu alanı ya da görüntü giriş/çıkış cihazlarını adresleyebilirler. Görüntü bellek büyüklüğü bilgisayar sisteminin adresleme olanağı ve eldeki yardımcı bellek miktarı ile sınırlanır; yoksa ana belleğin büyüklüğüyle değil. VM/SP'nin Özellikleri VM/SP ile her bir kullanıcı bir bilgisayar sisteminin fonksiyonel eşdeğerine sahiptir. Görüntü makinalar gerçek değildir ama gerçek bir sistem gibi iş yapabilirler. VM/SP, Dosya yönetimi sağlayan, İngilizce çağrışımlı bir komut dili olan ve Tam Ekran (Full Screen) editör imkanı veren bir sistemdir. Sistemde görüntü makinaların kullanılmasıyla zaman paylaşımı ve çoklu programlama bütün sisteme yayılır. VM/SP her bir görüntü makinanın yaptığı işi düzenler ve kontrol eder, sistem kaynakları ve zamanı yönetir. Her bir görüntü makina gerçek makinanınkine benzer fonksiyonlar sağlar ve böylece gerçek makinanın güçlü performansını paylaşabilir. VM/SP görüntü makinaları - Değişik konfigürasyonda olabilir, - Değişik işletim sistemleriyle çalışabilir, - Etkileşimli (İnteraktif) ya da yığın (Batch) işlem yapabilir, - Diğer görüntü makinalarla -görünürde- paralel olarak çalışabilirler. VM/SP'yi kullanarak bir görüntü makinada çalışmak üç adımda olur: 1) İşlem: Kullanıcı, bilgisayara doğrudan ya da telefon hattı ile bağlı bir terminali kullanarak LOGON işlemi ile görüntü makinasını açar. Sonuç: Sistem o anki zamanı ve tarihi gösterir. Bu mesaj kullanıcının VM/SP ile başarılı bir şekilde iletişim kurduğunu ve bir terminal döneminin başladığını gösterir. işlem: Kullanıcı arzu edilen işletim sistemini görüntü makinasına IPL (Initial Program Loading:İlk Program yükleme) işlemiyle yükler. VM/SP'nin IPL işlemini otomatikman yapması da sağlanabilir. Sonuç: Sistem artık kullanıcının istediği işi yapması için hazırdır. 3) İşlem: İşini bitiren kullanıcı terminal dönemini bir LOGOFF işlemiyle kapatır. Sonuç: Sistem zamanı, tarihi ve diğer bazı bilgileri göstererek dönemi sonlandırır. VM/SP işletim sistemi bir tek gerçek bilgisayarda, başka bir deyişle fiziksel donanım üzerinde birden fazla görüntü bilgisayar gösteren ve yöneten bir işletim sistemidir. Yani VM/SP işletim sistemi bir tek gerçek bilgisayarı dışarıya birçok bilgisayar varmış görünümü vererek yönetir. VM/SP işletim sistemi, büyük ana bellek, hızlı ve büyük kapasiteli yardımcı bellek ve kontrol ettiği diğer çevre cihazlarını bir ahenk içinde yöneterek koordinasyon sağlar, işletim sistemi belleğin optimum kullanımını da hedefler. VM/SP işletim sistemi hızlı ve yüksek kapasiteli yardımcı bellek cihazı sayesinde, aslında yardımcı bellek üzerindeki bölgeler olarak tanımlanmış bulunan, bir bilgisayarın normal konfigurasyonunu haiz, görüntü makina olarak adlandırılan görüntü bilgisayarlar yaratır ve yönetir. Her görüntü makinanın yine yardımcı bellek üzerinde belirlenmiş alanlardan ibaret olan, gerçek çevre cihazları imajındaki görüntü çevre cihazlarını da oluşturur. Bu görüntü makinaların gerçek çevre cihazlarına olan ihtiyaçlarını da istek halinde belli bir hiyerarşiye göre zaman paylaşmalı olarak karşılar. Görüntü Makina Konfigürasyonu, CP ve CMS Görüntü Makina (VM), VM/SP işletim sisteminin getirdiği görüntü bilgisayar sistemidir; her görüntü makinanın sistem kaynaklarından ne şekilde yaralanabileceği ve ona ait görüntü çevre cihazları Directory'sinde belirlenmiştir. Bilgisayar açıldığında bu makinada çalışabilmek için önce gerçek belleğe CP (Kontrol Programı) yüklenir. Bu program işletim sisteminin simulasyon kısmını oluşturur. Altındaki programlara servis verir, yani donanım erişimini sağlar. CMS'e VM'in işletim sistemi gözüyle bakılabilir. Fakat CP altında çalışmak zorundadır. İşletim sisteminin Yazılım ilişkilerini sağlar. CP bir yönetici (Supervisor) programdır. Tek başına bir işletim sistemi değildir. Fakat bir işletim sistemiyle (CMS) birlikte çalışır. Görüntü Makinanın kullanıcıya hizmet vermesi CMS'in yüklenmesiyle mümkün olur. Bu işlem IPL ile sağlanır. CP (Kontrol Programı) sistem kaynaklarını yönetir ve işletim sistemlerinin çalış tır abildiği görüntü makinalar yaratır. CP, görüntü makinalar kadar, gerçek işlemciye normal olarak kontrolünde bulunduran işletim sistemlerini de normal olarak destekler (Bunlar VM/SP, DOS/VSE ve OS/VS gibi sistemlerdir). CP komutları kullanıcılara VM/SP sistemini ve görüntü makinaları kontrol etme imkanını verir. CP komutları öncelik sınıflarına ayrılabilir. Her bir kullanıcı bir ya da daha çok öncelik sınıfına atanabilir. Bu sınıflar bir kullanıcının çeşitli fonksiyonlara erişimini sınırlandırır. CP aşağıda belirtilen fonksiyonları gerçekler: - Görüntü makina ve gerçek makina adreslerini oluşturmak, - Görüntü makinaları işlemciyer eriştirmek (Dispatching), - Gerçek makinayı kontrol etmek, - Görüntü makinalara disk alanı atamak, - Kullanıcının diske giriş ve çıkış işlemlerini yönetmek. CMS (Conversational Monitor System:Görüşmeli Monitor Sistemi), VM/SP için oluşturulmuş bir işletim sistemidir. CMS, CP'ye gereksinim duyar. CMS kullanıcılara programlarını bir terminal aracılığıyla etkileşimli olarak çalıştırabilme imkanını verir. CMS komutlarıyla, doğrudan erişimli bellek cihazlarında (DASD) saklı CMS verilerini işlemek mümkün olur. CMS kendi dosyalarını yönettiği için, kullanıcıların dosyaların yalnız ismiyle ilgilenmeleri yeterli olmaktadır. Kullanıcıların tek tek dosya alanlarıyla ilgilenmelerine gerek yoktur; CMS, kullanıcıya ayrılan blok alanlarını dinamik olarak düzenler. EXEC PROSEDÜRLERİ VM/SP'nin üç adet komut dili vardır. Bir dildeki komutları bir dosyada toplayıp tek bir komutla yürütmemiz kullanım açısından kolaylık sağlar. Belli kurallarla hazırlanmış, bu tür dosyalar 'EXEC prosedürleri, veya kısaca EXEC 1er olarak bilinirler. Bir EXEC, herhangi bir adla bir CMS minidiskinde yer alan ve dosya tipi EXEC olan bir dosyadır. Çeşitli CP, CMS ve o exec dilinin komutlarından oluşur. Bu komutlar EXEC'in dosya adının girilmesiyle yürütülürler. EXEC prosedürlerinin yazılabileceği üç ayrı EXEC dili vardır. Bir exec'in hangi dilde yazılmış olduğu EXEC'in ilk satırı ile anlaşılır. Exec'lerin yazılabileceği diller : 1)EXEC: İlk satırda CONTROL komutu bulunur. 2)EXEC2: İlk satırda TRACE komutu bulunur. EXEC dilinin daha geliştirilmiş şeklidir. 3)REXX: İlk satırı bir açıklama ile başlar. Diğerlerine göre en gelişmiş olanıdır. REXX Dilinde bir Exec'in Yazılması Her REXX cümleciği sırasıyla şu şekilde işlem görür : 1. Büyük harfe çevrilir, açıklamalar atlanır, katarlar değiştirilmez. 2. Komutların yerine koyma işlemi yapılır. 3. Komutlar ve atamalar yürütülür. Temel Kurallar * Her cümlecik bir satıra yazılır. * Aynı sıraya birden fazla cümlecik yazmak gerekirse bunlar noktalı virgül ile ayrılmalıdırlar. * Alt satıra devam etmek gerekiyorsa, bulunulan satırın sonuna virgül konulmalıdır. * özel anlamı olan karakterlere ( = + /()%) dikkat edilmelidir. Açıklamalar /* */ işaretleri arasında yer alır. Programın her yerinde kullanılabilirler. REXX dili ile yazılmış bir EXEC prosedürünün ilk satırı açıklama olmak zorundadır. Boş satırlar programın bölümlere ayrılması ve kolay takibi için kullanılır. REXX çalışırken esnasında bunları atlar. Etiketler, programımızın sapmasını istediğimiz noktaları belirler. Etiketleri 'takibeder. örnek ==> Döngü: Komutlar REXX komutları aşağıda verilmektedir. Bunların dışında tırnak içinde olmak üzere bütün CP ve CMS komutları da kullanılabilir. Katarlar, tırnak içine yazılan bilgilerdir. REXX katarın içeriğine dokunmaz. Atamalar sembol = değer Burada sembol bir değişkenin adıdır. Atama yapılırken uyulması gereken kurallar: 1. özel karakterler içermemelidir. 2. Sayısal bir karakter ile başlamamalıdır. 3. Değişken bir eki ifade eden '.' (nokta) içerebilir. EXECIO Komutu Bu CMS komutunun işlevleri şunlardır : * Disk veya varsayılan okuyucudan satırları STACK'e okumak, * STACK'daki satırları CMS disk kütüğüne, varsayılan delgi veya yazıcıya yazmak. EXECIO'nun Kullanım Alanları * EXEC'lerin içinden basit bir şekilde dosya yönetimi. * Bir CMS kütüğünde doğrudan erişimle güncelleştirme yapmada. * Sistemdeki önemli EXEC'lerin yürütülme kaydını tutmak. * CP komutlarından gelen yanıtları stack'e yazmak. Pencereler Bu çalışmada kurulan veri tabanını oluşturmada ve yayın tarama olayında EXECIO komutundan büyük ölçüde yararlanılmıştır. Yararlanılan bir diğer imkan da VM/SP Rel.5 yazılımının bir yeniliği olan pencerelerdir. Üzerinde çalışılan ekranı masa, üstünde işlem yapılan kağıdı pencere olarak düşünürsek VM/SP kullanıcıya şimdiye kadar bir masa ve bir çalışma kağıdı sağlıyordu. Ancak VM/SP ReLS'nin getirdiği yenilik kullanıcıya birden fazla masa ve her masanın üstünde istediği şekilde yerleştirip, istediği şekilde işleyebileceği birden fazla kağıt (pencere) tanımlama olanağı vermektedir. İstendiği takdirde masa değiştirilebilir. Ancak bir anda bir masada çalışılabilir. Bir masada çalışırken, öndeki çeşitli kağıtlar üstünde, aynı masa ile ilgili değişik işler yapılabilir. Varsayılan Ekranlar Bir varsayılan ekran gerçek bir ekranın terminalinizin kısıtlamalarından etkilenmeden ekranımızda yaratılması olarak düşünülebilir. örneğin, renksiz bir terminal olan 3278 de 100 kolona, 300 satırlık bir pencere tanımlayıp programımızın çıkışını buraya renk nitelikleri vererek yazmasını sağlayabiliriz. Pencere yöneticisi bunu gerçekleştirecektir. Pencere varsayılan ekranın görüntülendiği, buradaki bilginin üzerinde değişiklik yapılabildiği gerçek ekran üzerinde bir alandır. Bir kerede en çok 255 pencere tanımlanabilir, ve en fazla çalışılan ekranın büyüklüğünde olabilir. Ekranın herhangi bir yerinde bulunabilir, kısmen veya tümüyle üst üste gelebilir, ve de kullanıcının istediği sırada görüntülenebilirler. Yayın Veri Tabanı Bu çalışmada REXX exec dili kullanılmış ve IUCV arabirimini execlerde de kullanabilmeyi sağlayan IUCV module'unden yararlanılmıştır. Kurulan veri tabanının pilot olarak Kontrol ve Bilgisayar Bölümünün yayınlarını kapsaması öngörülmüş; tutulan yolun performans değerlendirilmesinin daha kolay yapılması için bu gerekli görülmüştür. Kullanıcı programı çağırdıktan sonra ekranda çıkan pencerede kullanıcıya yayın girmek mi yoksa yayın taramak mı istediği sorulmaktadır. Yayın girme seçilirse yayın girişi genel penceresi ekranda belirmekte ve kullanıcıdan yayın adı, yazar, unvan, yayın cinsi ve dili gibi birtakım bilgiler istenmektedir. Bunlardan unvan, yayın cinsi, dili vb. gibi bir takım bilgilerin ekranda verilen kodlara göre girilmesi program ve bellek tasarrufu açısından gerekli görülmüştür. Kodların yanlış girilmesi durumunda kullanıcı uyarılmakta ve bilgileri doğru girmesi istenmektedir. Daha sonra kullanıcının girdiği yayın tipinin (Bilimsel Makale, Yayınlanmış Bildiri, Kitap, Ders Notu, Yayınlanmış Rapor, Y.Lisans veya Doktora tezi) gerektirdiği bilgileri isteyen pencereler ekrana gelmekte ve kullanıcı bu alanları da doldurmaktadır. Kullanıcı yayını hakkındaki gerekli bilgileri girip bu bilgileri onayladıktan sonra program ekrandan bilgileri okuyup veri tabanı görüntü makinasına yollamaktadır. Veri tabanı görüntü makinası ilk gelen veri parçasından bunun veri kaydı isteği olduğunu anlamakta ve bundan sonra o kullanıcıdan gelen verileri sırasına uygun şekilde alıp veri tabanına kaydetmektedir. Eğer kullanıcıdan gelen istek yayın taramaysa, gelen bilgiler tarama kriteri olarak algılanmakta ye tarama sonucu bulunabilecek bilgiler yine IUCV (Kullancılar Arası İletişim Arabirimi) yoluyla kullanıcı makinasına aktarılmaktadır. Kullanıcı programı da bu bilgileri yine pencereler aracılığıyla ekranda ekranda göstermektedir. Veri Tabanı programında ilk olarak IUCV yüklenmekte ve IUCV'nin bütün kullanıcılardan gelebilecek isteklere açık olması için de 'IUCV CONNECT *MSG' deyimi kullanılmıştır. Bu deyimin icrasının -herhangi bir sebeple- olumlu sonuçlanmaması durumunda 'FARUK' görüntü makinasına 'IUCV ye bağlanılamadı' şeklinde bir mesaj yollanmakta ve program yazarı böylece uyarılmaktadır. Eğer IUCV yüklenmiş ve '*MSG' sistem servisine bağlanılmışsa, program File.l = 'ARTICLE DATA A' File.7 = 'THESIS DATA A' gibi deyimlerle icraya devam etmektedir. Bu tanımlamaların amacı gelen yayın kaydı isteklerini yayın tipine göre sınıflandırmak ve her yayını kendi sınıfına ait dosyada saklamaktır. Yapıyı bu şekilde kurmanın getirdiği yarar, yayın taraması yapılırken tarama süresinin kısalmasını sağlamasıdır. Bundan sonra program program temel olarak Do forever Pull msg Select When msg.l - 'RECORD' then call RECORD When msg.l » 'SEARCH' then call SEARCH Otherwise nop End End sonsuz döngüsünde kalmaktadır. Yani kullanıcıdan gelen verinin ilk sözcüğü 'RECORD' ise RECORD adlı alt program çağrılmakta ve bu alt program kayıt işlemini yapmaktadır. Eğer ilk sözcük 'SEARCH' ise bundan bir sonraki sözcük tarama kriteri olarak alınmakta ve istenen taramayı veri tabanında yapıp sonuçları kullanıcıya aktaran uygun alt program çağırılmaktadır. Gelen ilk sözcüğün bu iki sözcük dışında herhangi bir sözcük olması durumunda ise istek anlaşılamadığından hiç bir işlen yapılmamaktadır. Kurulan döngü sonsuza kadar bu şekilde sürüp gitmektedir. RECORD (Kayıt) Alt Programı Bu alt programda ilk önce 'FORM NO A' dosyasının varlığı varlığı test edilmektedir. Çünkü ilk kez kayıt yapıldığı anda bu dosya var olmayacaktır. Bunu anlamayı sağlayan CMS komutu ise 'STATE FORM NO A' komutudur. Eğer bu deyimin getirdiği dönüş kodu değişkeni RC'nin değeri 0 ise dosya var, aksi halde dosya yok demektir. Dosya yoksa form numarası sıfırlanmakta, dosya varsa bu değer dosyadan okunmaktadır. Daha sonra bu sayı 1 arttırılmakta ve elde edilen bu yeni sayı güncel form numarası olarak bir değişkene atanmakta ve 'FORM NO A' dosyasına yazılmaktadır. Bu aşamada gelen yayın bilgileri IUCV'den çekilir. Bu bilgileri veri tabanında saklamak için CMS'in dosya yönetim imkanlarından büyük ölçüde yararlanılmıştır. Gelen bilgileri dosyaya yazmak için CMS'in EXECIO komutu kullanılmıştır. EXECIO komutuyla bir dosyaya normalde değişken formatta yazılmaktadır. Bu da disk tasarrufu açısından önemlidir. Çünkü değişken kayıt uzunluklu dosyalar, sabit formatlı dosyalara göre diskte daha az yer kaplamaktadır. Değişken formatta bir dosyaya EXECIO ile yazılırken en fazla 255 karakter uzunluğunda bir kayıt eklenebilmektedir. Bu yüzden her bir kayıt için toplam karakter uzunluğu 255'i geçmeyecek şekilde bir yapı kurulmuştur. Her bir kaydın maximum 255 byte uzunluğunda olabilmesi, bazı bilgilerin birbirine eklenerek saklanmasının disk tasarrufu sağlayacağını göstermiştir. Bunu sağlarken bilgileri birbirinden ayırdetmek için araya satırbaşı karakteri (*15'X) konulmuştur. SEARCH (Arama) Alt Programı Kullanıcıdan gelen istek yayın taramaksa bu alt program çağrılmaktadır. Bu yordamla yayın tarama kriterinin gerektirdiği işler yapılmaktadır. Bir örnek olarak "Yazar Soyadı"na göre tarama işlevinin nasıl gerçekleştiğini görelim: Kullanıcıdan gelen mesajın ilk sözcüğü 'SEARCH', ikinci sözcüğü 'SURNAME' ise SRCH_SUR adlı alt program çağırılmaktadır. Bu alt program gelen mesajın 3. ve son kısmını soyadı argümanı olarak almaktadır. Bundan sonra yayın dosyaları bu soyadı için EXECIO komutunun LOCATE seçeneği kullanılarak taranmaktadır. Eşleşme durumunda ilgili yayın bilgisi kullanıcı makinasına IUCV yoluyla aktarılmaktadır. Eğer hiç bir eşleşme olmazsa kullanıcı görüntü makinasına 'NO_DATA' bilgisi yollanmakta ve kullanıcı programı da bunu uygun şekilde değerlendirmektedir. Bütün bu işlemlerden sonra ana döngüye geri dönülmekte ve çevrim böylece sürmektedir. Kullanıcı Programı Kullanıcı programı veri tabanı görüntü makinasıyla haberleşen ve kullanıcının isteklerinin gerçekleşmesini sağlayan programdır. Programdaki 'SIGNAL ON ERROR' deyimi herhangi bir hata durumunda ERROR adlı etikete dallanmayı sağlamaktadır. Program içindeki herhangi bir hatalı durum karşısında sistem O'dan farklı bir dönüş kodu vermektedir. ERROR etiketli yerdeki deyimler dönüş kodunu test ederek ilgili işlemleri yapmaktadır, örneğin veri tabanını sağlayan görüntü makinayla bağlantı kurulamamışsa bu, dönüş kodu ile anlaşılmakta ve operatör'e veri tabanı görüntü makinasını açması için mesaj gönderilmektedir. Bu hata yordamının sonunda da program sonlanmaktadır. Kullanıcı programında veri tabanı makinasını tanımlamayı sağlayan Dbase_vm = 'KBBYAYIN' deyimidir. Bu görüntü makinada veri tabanı programı çalışacaktır. Daha sonra 'IUCV CONNECT* dbasevm deyimiyle bu görüntü makinayla bağlantı kurulmaktadır. Kullanıcıdan vermesi gereken bilgileri istemek ve yazılan bilgileri okumak için CMS ReLS'ın getirdiği pencereleme imkanlarından faydalanılmıştır. Programda bu aşamada pencerelerde gösterilecek sabit bilgiler tanımlanmıştır. Program çalıştırılınca ekranda ilk olarak kullanıcıdan 'Yayın Kaydı' mı yoksa 'Yayın Tarama' mı yapmak istediğini soran bir ana menü belirmektedir. Eğer yayın kaydı isteği seçilirse ekrana bir ortak yayın kaydı penceresi gelmekte kullanıcıdan yayın tipinden bağımsız olan orta bilgileri girmesi istenmektedir. Bu bilgiler arasında yayın adı, tipi ve dili, yazar unvanı, adı, soyadı ve kurumu sayılabilir. Yayın dili ve yayın tipi gibi bir takım bilgiler kodlanmıştır. Kullanıcının bu kodlara göre bilgi girmesi gerekmektedir. Seçeneklerde olmayan bir kod girilirse kullanıcı doğru kodu girmesi için uyarılmaktadır. Bütün girilen bilgiler doğruysa bir sonraki aşamaya geçilmektedir. Bu aşamada TYPE değişkeni Select End When type = 1 then signal ARTICLE When type = 5 then signal REPORT Otherwise signal THESIS deyimleriyle kontrol edilmekte ve ilgili etikete dallanma sağlanmaktadır. Yayın tipleri Bilimsel Makale, Yayınlamış Bildiri, Kitap, Ders Notu, Yayınlanmış Rapor, Y.Lisans veya Doktora Tezi olarak sınıflandırılmaktadır Yayın tipinin gerektirdiği etikete dallanıldıktan sonrası ekranda o yayın tipiyle ilgili bilgileri isteyen bir pencere açılmakta ve kullanıcıdan yine bu bilgileri eksiksiz ve hatasız doldurması beklenilmektedir. Bu esnada ilk pencereye, yani ana kayıt sayfasına dönüp burada yazılan bilgileri değiştirmek mümkündür. Bu sayfa da gerektiği şekilde doldurulup ENTER'a basılınca ekrana yine ana menü çıkmaktadır. Bu arada kullanıcının verdiği bilgiler program tarafından okunmakta ve veri tabanı görüntü makinasına uygun şekilde aktarılmaktadır. Bizim örneğimizde ilk yollanan bilgi parçası 'RECORD' olacaktır. Çünkü tarama isteğiyle karışmamalıdır. Eğer kullanıcıdan gelen istek yayın tarama yönündeyse ekranda yayın taramayla ilgili bir pencere açılmakta ve kullanıcıdan yayın tarama isteği sorulmaktadır. Bu istek kodlarla belirlenmiş durumdadır. Örneğin "1" girilmişse bu, yazar soyadına göre tarama anlamındadır. Bu kodlar ekranda açıklanmıştır. Yazar soyadına göre tarama istenmişse yazarın soyadı ekrandan sorulmakta ve girilen bilgi değişkenine atanmaktadır. Daha sonra veri tabanı görüntü makinasına sırasıyla 'SEARCH', 'SURNAME', surnamq bilgilerini yollanmaktadır. Bir sonraki aşamada 'IUCV WAIT' komutuyla veri tabanından gelecek bilgiler beklenmektedir. Eğer 'NO_DATA' şeklinde bir bilgi gelirse bu, tarama sonunda böyle bir yazar adıan rastlanmadığı şeklinde yorumlanıp kullanıcı bilgilendirilmektedir. Eğer gelen ilk bilgi 'NO_DATA' değilse sorulan yazarın yayınlarına ait bilgiler olarak değerlendirilmekte ve ilgili alt program çağrılmaktadır. İlgili alt program gelen kayıttaki bilgileri '15'X karakterlerini ayıklayarak çıkarmakta ve uygun değişkenlere atamaktadır. Eğer gelen kayıt sadece '15'X ise bu gelen yayın bilgisinin sonu anlamına gelmekte ve bundan sonraki veri yeni bir yayın bilgisi olarak alınarak ilgili değerlendirme alt programı çağrılmaktadır.
-
ÖgeA distributed voice mail exchange server (BCTIMS)(Institute of Science and Technology, 1999) Aşmaz, Hüdai Sami ; Erdoğan, Nadia ; 98445 ; Control and Computer EngineeringBilgisayar arabağlaşımlı telefon sistemleri (BAT), halen gelişmekte olan bir teknoloji olup, hem bilgisayarların uygulama programlan vasıtası ile telefon sistemlerini kontrol etmesini mümkün kılmakta, hem de telefon aracılığı ile bilgisayar sistemlerinden bilgi alınıp, telefon kontrollü bilgisayar işlemlerinin yapılabilmesine imkan sağlamaktadır. Bu teknoloji, mesaj 1 aşma kontrolü ve erişimi amaçlı olarak ta kullanılabilir. Kullanıcılar istedikleri bir kullanıcı terminali aracılığı ile, yani telefon ya da bilgisayar üzerinden mesajlarına erişebilirler. Böylece, "Birleştirilmiş Mesajlaşma Sistemleri" tanımlanmış olur; sesli, faks ya da elektronik posta tarzı farklı tip mesajların, telefon ya da bilgisayar aracılığı ile erişilip kontrol edilebilmesi. Bu çalışmada anlatılan, "BCTDVIS Sesli Mesaj Sistemi" bir yılı aşkın bir zamandır, birkaç bin aboneye çift yönlü sesli mesaj hizmeti sunmakta olan bir "Dağıtılmış Sesli Mesaj Sunucu" sistemidir. Özellikle telekom servis operatörü kullanımı için tasarlandığından ölçeklenebilirlik ve güvenilirlik ön planda tutulmuştur. Tüm modüller, nesne tabanlı sonlu durum makineleri modelleme, prosesler arası iş dağıtımı ve Unix dosya sistemi teknikleri kullanılarak, iki katmanlı veritabam ilişkisi de içerecek şekilde gerçekleştirilmişlerdir. Sistemi oluşturan üç ana modül kısaca aşağıdaki gibi anlatılabilir;. Sesli Mesaj Modülü (BCTIV) BCTIV, tüm sistemin en kritik ve tek gerekli olan sesli mesaj özelliklerini gerçekler. Sistemin başlıca yönettiği kaynaklar olan her bir telefon iskelelesi için bir dinleyici süreç (thread) aktive eder. Her bir süreç bir küme durum nesnesi olarak nesneye- yönelik-programlama tekniği ile gerçekleştirilmiş olup, donanımdan bağımsız bir telefon hattı nesnesi üzerinde çalışmaktadır ve abonelere telefon arayüzü üzerinden servisler sağlar. Kullanıcı veri tabanı işlemleri, sesli mesaj sistemi dosya altyapısı, dinamik ve statik kullanıcı grup mesajları ile uzak lokasyon ve notifıkasyon amaçlı kullanılan kuyruk mekanizmalarının kontrolü hep bu modül tarafından yapılır. Bir veri tabanı yapısı etrafında ve bağımsız nesneler halinde çalışan birden fazla modül tek bir modülmüş gibi çalışabilir. Bu sayede sistem ölçeklenebilirliği ve yük dağılımı imkanı sağlanmış olur.. Uyan Modülü (BCTIN) Bu modül, her tarz uyarı abone uyarı mekanizması için ( telefon, SMS ya da çağrı üzerinden ) gereken altyapıyı sağlar. Bir sunucu süreç olarak uyan kuyruğundan yapacağı işleri alarak ve bu kuyrukta biriken işleri temizleyerek çalışır. Modül, bir görev dağıtıcı ve eş zamanlı çalışan uyarı işlemini gerçekleyen köle alt süreçler yapısı ile çalışır. Alt süreçler, özellikle telefon ile uyarı sisteminde, süreçler arası komünikasyon ve telefon çağrı durumunun izlenmesi gibi problemlerle uğraşırlar.. Arabağlaşım Modülü (BCTIM) BCTIM modülü, BCTIV tarafından uzak lokasyonlara iletilmek üzere arabağlaşım kuyruğuna atılan mesajları internet e-mail mekanizması ile uzak sistemlere iletir. Bu sayede herhangi bir düğümün abonesi, uzak lokasyonlardaki başka bir abone veya bir grup aboneye mesaj gönderebilir. Örneğin; İstanbul sistemine ait bir abone, A.B.D.' de bulunan ve o sisteme abone olan tanıdığına sesli mesaj gönderebilir.
-
ÖgeA focus based CMOS range finding chip architecture(Institute of Science and Technology, 2001) Çatlı, Burak ; Çilingiroğlu, Uğur ; 101425 ; Control and Computer EngineeringBu tezde, yeni bir gerçek zamanlı uzaklıkalgılama tümdevre mimarisi incelenmektedir. Algoritma, lens gerisindeki net görüntü noktasının saptanması temeline dayanr. Bir zar üzerine yerleştirilmiş olan tümdevre, net görüntünün civarinda zar tarafından titreştirilir. Tümdevrenin üzerinde kenar algılayıcı hücreler vardır. Bu hücreler tümdevrenin üzerine net görüntü düştüğünde en yüksek çıkış akımlarını üretirler. Böylece sadece toplam akım değerinin değişimini izleyerek, net görüntünün tümdevre üzerine düştüğü an saptanabilir. Bu bize nesnenin yerini bulmamızı da sağlar. Gauss yasasına göre: J_ _L-1 ^ d0 f eğer görüntünün merceğe uzaklığı ve merceğin odak uzaklığı biliniyorsa, nesnenin merceğe olan uzaklığı bulunabilir. Böylece uzaklık algılama işi, görüntünün merceğe olan uzaklığını doğru olarak bulma işine dönüşür. Piksel matrisinden çekilen toplam akım netlik bilgisini de taşıdığından, takip eden bloklar bir tepe değer bulma-saklama işlevini yerine getirir. Tümdevre bu fonksiyonu gerçekler ve zamanla değişen bir işareti örnekler. Optik simulatörlerin azlığı nedeniyle, yeni bir simulasyon ortamı geliştirilmiştir. Bu tezin matematik modellerinin büyük bir kısmı defoküs teorisinden alınmıştır. Simulator odaklanmamış görüntüler üretir ve bunları fotoakıma çevirerek iki farklı dünyayı birleştirir. Bu ortamda tasarımcı, sistemin herhangi bir parametresini seçerek dilediği gibi değiştirip sistem üzerindeki etkisini görebilir. Bu kolaylık sistemin chip üzerinde ve çip dışında gerçeklenen parçaları arasında optimizasyon yapabilmeye imkan vermesi açısından önemlidir. Sekili tümdevrenin temel yapı bloklarını gösterir: & ^V ^ -*--v «-<«<* *.^\\ *,,%> - *«$>."*' Şekil 1 Tümdevrenin temel yapı blokları Son olarak, bu konuyla ilgili gelecekte yapılması gereken işler anlatılmıştır.
-
ÖgeA PC based software for industrial process control systems(Institute of Science and Technology, 1992) Bilgin, Muharrem ; Tunalı, Füsun ; 22038 ; Control and Computer EngineeringBilgisayar teknolojisindeki çok önemli ve büyük ilerlemelerden sonra, bilgisayar denetimli sistemler endüstrinin bütün alanlarına yayıldı. Bu da sayısal kontrolde büyük bir gelişmeye yol açtı. Bütün bu gelişmeler daha verimli, daha az bakim ve işletme giderlerine sahip işletmelerin ortaya çıkmasına olanak sağladı. Bir bilgisayar denetimli sistem Şekil 1 deki gibi gösterilebilir. Şekil 1. Bilgisayar denetimli bir sistem Örnekleyici ve tutucular bu çalışmanın konusu değildi. Amacımız sayısal ve analog algoritmalar kullanarak herhangi bir kontrol işlevini başarıyla yerine getiren bir yazılım geliştirmekti. Güvenli bir kontrol sistemi geliştirmenin en önemli şartı veri tabanının ve algoritmaları koşturan programların oldukça dikkatli tasarlanması ve gerçekleştirilmesidir. Bunların dışında geliştirilen sistem, kontrol edilen prosesin izlenmesine ve sürekliliğin sağlanmasına olanak sağlayacak özelliklere sahip olmalıdır. Bu özellikler prosesin izlenmesine olanak sağlayacak grafikler oluşturulmasına olanak vermek, oluşan alarmları operatörlere en iyi şekilde bildirmek, istenen sistem değişkenlerinin değişimlerini eğriler halinde verebilmek, veri tabanını ve kontrol algoritmalarını kolayca oluşturup, değiştirmeye olanak sağlayan bir kullanıcı programına sahip olmak v.s. şeklinde sıralanabilir. ilk olarak geliştirilen yazılımın temel bölümleri anlatılacak bunu da yazılımın nasıl oluşturulduğu vı izleyecektir. Yanlız daha önce sıkça kullanılacak bir kaç terimin tanımını vermek yararlı olacaktır. TANIM. 1. Herhangi bir kontrol işlevinde (taslağında veya stratejisinde) hesaplanan herhangi bir değeri tutan değişkene nokta (point) denir. TANIM 2. Kontrol stratejisinin herhangi bir bölümünü kapsayan (genellikle bir bilgisayar ekranında gösterilebilecek sayısal ve/veya analog algoritmaların oluşturduğu ) bölümüne merdiven ( ladder ) denir. a. Kullanıcı arabirimi Temel olarak geliştirilen yazılımın kullanıcı arabirimi 5 bölümden oluşmaktadır: Dosyalama, veri tabanl, merdiven, alarm menüsü, eğri (trend) menüsü (Şekil 2). ANA PROGRAM DOSYALAMA VER I TABAN I MERDİVEN ALARM MENOSO EĞRİ MENOSO Şekil 2. Yazılımın temel bölümleri Dosyalama kısmı bilgisayarda oluşturulan veri tabanı ve kontrol algoritmalarının hard disk veya floppy üzerine saklanmasına veya daha önce saklanmış bir uygulamanın bilgisayar belleğine yüklenmesine olanak sağlar. Bu bölümün diğer bir özelliği de yazıcıdan çıktı alınmasına olanak sağlamasıdır. Veri tabanı bölümü kullanılarak nokta ekleme, bir noktanın parametrelerini değiştirme, herhangi bir noktayı veri tabanından silme, veritabanını ekrana listeleme, veritabanındaki noktaların o andaki değerlerini gözetleme veya herhangi bir noktanın değerini değiştirme gibi işlevler yerine getirilebilir. Kullanıcı arabiriminin merdiven bölümünde ise sayısal ve/veya analog algoritmalar kullanarak yeni bir merdiven oluşturma, önceden oluşturulmuş bir merdiveni değiştirme veya silme imkanı sağlayan, kulanımı çok kolay bir kullanıcı editörü geliştirilmiştir. Bu bölümün en vıı önemli özelliği herhangi bir merdivenin o andaki durumunu izleyebilme olanağı sağlamasıdır. Bu özellik kullanılarak, kontak ve bobinlerin o andaki durumları, sayıcı veya zamanlayıcıların değerleri, ya da herhangi bir PID 'nin giriş ve çıkış değerleri izlenebilir. Alarm menü, o anda alarm durumunda olan noktaların anlaşılması için kullanılan bölümdür. Alarm durumunda olan noktalar, kesme programının bir bölümü olan alarm programı tarafından belirlenir. Bu program periyodik olarak donanım giriş noktalarının (sayısal veya analog) alarm durumunda olup olmadığı tespit eder. Eğer alarm varsa, bu noktalar gerekli alarm verisi ile bir alarm listesine yerleştirilir ve alarm olduğunu bildiren bir mesaj kullanıcıya gönderilir. Bu mesaj yazılımın neresinde olunursa olunsun görülebilir. Bu mesajın silinebilmesi, ancak alarm menüsüne girip bu alarmın anlaşıldığının bilgisayara belirtilmesinden sonra mümkündür. Alarm listesinde şu veriler bulunur: Alarmın oluştuğu zaman, alarmda olan noktanın ismi, onun tanımı ve alarmın oluştuğu değer. Eğri menüsü, kullanıcının istediği en fazla 3 değişkene ait 2 dakika geriye doğru değerlerini eğriler halinde görmesine olanak sağlar. Hangi noktalara ilişkin eğrilerin görülmek istendiği, eğri listesine bu noktaların isimlerini yazmasıyla belirtilir. Ayrıca istenilen veri aralığının görülebilmesi için yüksek ve düşük sınırlayıcı iki tane parametre de bu listeye girilmelidir. b. Veri taban I Veri tabanı sabit büyüklükteki diziler yerine, bağlantılı listeler (linked lists) halinde oluşturulmuştur. Bu önceden belirli sabit bellek gereksinimi elimine etmemizi sağlar. Bellek kullanımının optimizasyonu için, 4 tane analog nokta ve 4 tane sayısal nokta tipi oluşturulmuştur. Her nokta tipi kendine has bir kayıt biçimine sahiptir ve bu kayıtlarda değişik alanlar bulunmaktadır. Örneğin analog giriş (Al) ve analog çıkış (AO) tipindeki analog noktalar kayıtlarında donanım adres bilgisi bulundurmalarına karşın, diğer analog tanımlı (AD) ve analog minimum (AM) tipileri bu alan için kayıtlarında yer ayrılmamıştır. Benzeri durum sayısal tipteki noktalar için de geçerlidir. Kayıtların yapıları hakkında kısaca bir fikir edinmek için en büyük kayda sahip Analog giriş (Al) nokta tipinin kaydı ve ona ilişkin alanlar aşağıda verilmiştir. Viii struct Al { unsigned int id; /* Noktanın tanım numarası */ char name[9]; /* Noktanın ismi */ char rt; /* Noktanın kay 1 1 tipi */ char as; /*' Noktanın durum bilgisi */ char fm; /* Noktanın gösterim formatı */ int tb; /* Noktanın görülebilecek en büyük değeri*/ int bb; /* Noktanın görülebilecek en küçük değeri */ char ed[31]; /* Noktanın tanımı */ char eu[7]; /* Noktanın birimi */ char cd; /* Kullanılan analog kart In tipi */ unsigned int hw; /* Donan I m adresi */ char lc; /* Alarm limit kontrolü */ float hi; /* Yüksek alarm limiti */ float 11; /* Düşük alarm limiti */ char ct; /* Dönüştürme tipi */ char ci; /* Dönüştürme indeksi */ >; Tablo 1 de nokta tipleri ve bellekte kapladıkları büyüklüğü verilmiştir. (Liste yapısının oluşturulması için gerekli bellek göz önüne alınmamıştır). Herhangi bir nokta yaratıldığı zamana, noktaya gerekli olan bellek tahsisi yapılır ve nokta daha sonra kendi tipindeki bağlantılı listeye eklenir. Arama hızını arttırmak için ayni zamanda veri tabanındaki bütün noktaları kapsayan bir genel nokta listesi de yaratılır. Temel olarak özel nokta tipini içeren listeler, noktalara ilişkin donanım adresi, tanım, birim alarm limitleri vs gibi çeşitli parametrelerin belirlenmesinde, genel nokta listesi de noktanın değer ve tipinin belirlenmesinde kullanılırlar. Genel nokta listesinde bir noktaya ilişkin şu alanlar bulunur. Noktanın ismi, noktanın tanım numarası, noktanın tipi ve değeri. Doğal olarak noktanın değerini okumak ve yazmak için kullanılan arama algoritmaları genel nokta listesinin kullanılmasıyla daha da hızlanmaktadır. Yukarıda kısaca özetlenen veri tabanı; alarm, eğrileme, merdivenleri izleyebilme gibi birçok yararlı özelliklerin ve hatta gelecekte yapılabilecek iyileştirmelerin kolaylıkla gerçekleştirilebilmesine olanak sağlamaktadır. Kontrol stratejisinin bilgisayara girilmesi ve bilgi sayarda temsili Herhangi bir uygulamaya ait kontrol stratejisi (taslağı) analog ve/veya sayısal algoritmalar içeren ıx merdivenlere bölünebilir. Geliştirilen yazılımda bilgisayar temel iki işlevi gerçekleştirmektedir: Geri Tablo 1. Nokta tipleri ve büyüklükleri BYTE BYTE TİPİ SAYISI TİPİ SAYISI ANALOG GİRİŞ (Al) 74 SAYISAL GİRİŞ (Di) 62 ANALOG ÇIKIŞ (AO) 72 SAYISAL ÇIKIŞ (DO) 62 ANALOG TANIMLI (AD) 60 SAYISAL TANIMLI (DD) 58 ANALOG MİNİMUM (AM 17 SAYISAL MİNİMUM (DM) 13 planda kontrol algoritmaların! koşturmak ve ön planda kullanıcının isteği işlevleri yerine getirmek. (Şekil 3). Kontrol algoritmalarım bilgisayara girmek için kullanımı çok kolay bir editör yazılmıştır. Bu editör kullanılarak yukarıda da bahsedildiği üzere analog ve/veya sayısal algoritmaları kapsayan merdivenler bilgisayar ortamına aktarılır. Her merdiven 9 kolon ve 7 satır olmak üzere 63 tane hücreden oluşur. Şekil 4 bilgisayara girilmiş bir merdiveni göstermektedir. Yazılım bilgisayara ilk yüklendiği anda ayni zamanda veritabanını güncelleştiren ve merdivenleri tarayan bir kesme programı da koşullandırılır. Temel olarak bu kesme programı donanım girişlerini okur, merdivenleri tarar ve donanım çıkışlarına hesaplanan çıkış değerlerini yazar. Herhangi bir merdiven editöre girilirken ayni zamanda merdiveni bellekte göstermek için 4 farklı matris oluşturulur. Merdivenin her hücresinde bulunan elemanı gösteren bir fonksiyon matrisi; merdivenin satırları arasındaki bağlantıyı gösteren bir bağlantı matrisi; eğer hücredeki eleman normal olarak açık veya kapalı kontak ise bu noktalara ilişkin nokta tanım numaralarım, eğer fonksiyon ise fonksiyonun numarasını bulunduran bir tanım numarası matrisi, ve son olarak her elemandan sonraki düğüm değerlerini taşıyan bir değer matrisi. Eğer merdivenin hücresindeki eleman bir fonksiyon ise, bu fonksiyonun kullandığı noktaların tanım numaraları, fonksiyonun kayıtlarına yerleştirilir. Her fonksiyon, noktalar gibi bir bağlantılı fonksiyon listesine konur. Merdivenler kolon kolon, soldan sağa doğru taranır. Merdivenler de bir merdiven numarasına sahiptir ve bellekte yine bir bağlantılı merdiven listesinde tutulurlar. Bu liste uygun bir şekilde işlenerek, merdivenlerin işletilme sıraları istenilen biçimde ayarlanabilir. Böylece kullanıcı bir merdivenin kontrol stratejisindeki yerini istediği gibi kolayca belirleyebilir. Şekil 3. Genel akış diagramı Fonksiyonların yapısının açıklanması yazılımı daha da belirgin hale getirecektir. Bir fonksiyonun yapısı aşağıdaki gibidir. struct function unsigned short int no; /* Fonksiyon numarası */ unsigned short char status; /* Fonksiyon durum bilgisi unsigned int input [5]; /* Giriş nokta numaraları */ unsigned int output [5]; /* Çlklş nokta numaraları */ float parameter [ 25 ] ; /* Parametre dizisi */ }; V XI DÖUT CNT RESET jPSET iCTUAL fiCT DÖUT - ( >- i ACT - CI3- py -İÖ3 I LADDER İ00 Şekil4. Bir merdivene ilişkin görüntü Görüldüğü gibi, fonksiyon kaydında fonksiyonun numarası, giriş ve çıkış noktaları ve fonksiyonun yerel sabit ve değişkenlerinin tutulduğu parametre dizisi bulunmaktadır. Örneğin PID 'nin kazanç, integral sabiti, giriş değişkenin bir önceki değeri v.s. parametreleri bu dizide saklanır. Tarama programı her seferinde bir fonksiyon bulduğunda, numarasına bakarak yürütülecek algoritmayı tespit eder. Algoritmanın giriş değerlerini nokta tanım numaraları vasıtasıyla okur, algoritmayı koşturur ve sonuçları çıkış noktalarına yazar. Daha sonra kontrolü tekrar tarama programına geri verir. xxı d. Kontrol algoritmaları, Tablo 2 deki gösterilen algoritmalar yaz I İmiş ve test edilmiştir. Yeni algoritmaları yaz I Uma eklemek mümkün olduğundan, kullanıcı kendi istediği algoritmalar! yazabilir ve algoritma kümesine katabilir. e. Giriş çıkış arabirimi Yazılım, PC nin giriş/çıkış haritasını kullanmaktadır. PC 'ye bağlanacak olan herhangi bir kart bu haritanın uygun bellek adreslerini kullanmalıdır. Yazılımda her donanım giriş ve çıkışı bir bellek gözü gibi işlem görür. Giriş/çıkış programı donanım noktasının ilgili nokta listesine bakarak, adres bilgisini belirler, direk bu adresten veriyi okur veya yazar. Analog noktaların kayıtlarında sadece adres bilgisi mevcuttur. Diğer yandan sayısal noktaların kayıtlarında ise adres bilgisine ek olarak, o sayısal noktanın adreslenen kart üzerinde kaçıncı bit olduğunun anlaşılması için bit pozisyon bilgisi de kayıtta yer al İr. Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız sistemin birçok avantajı olduğu açıktır. Kullanıcı elindeki mevcut bellek büyüklüğünde, veritabanı ve kontrol strateji oluşturabilir. Yazılımın 200 KByte' İlk bir bellek kullanıldığı göz önüne alınısa, 512 KByte 'İlk bir PC için bile 312 KByte 'İlk bellek alanı kontrol ve veritabanl için kullanılabilir. Tablo 2 'den de görüldüğü gibi algoritma setine birinci ve ikinci dereceden sistem simülator algoritmalar! da eklenmiştir. Yukarıdaki bellek olanağı da göz önüne alındığında büyük bir kontrol uygulaması sahaya kurulmadan önce gerekli simülasyonlar kolaylıkla gerçekleştirilerek zaman ve iş kaybı büyük ölçüde azaltılabilir. Bu simülasyon özelliği yazılıma çok iyi bir eğitim aracı olma özelliği de kazandırmaktadır. Yukarıda da vurgulandığı gibi algoritma seti, kullanıcı programları ile büyütülebilir. Bu sayede yazılıma ileri (fuzzy, adaptif) kontrol algoritmaları eklenebilir.
-
ÖgeA tutorial on cryptograph(Institute of Science and Technology, 1992) Uyar, H. Turgut ; Harmancı, A. Emre ; 22039 ; Control and Computer EngineeringGünümüzde bilgisayarların yaygın kullanımı ve birçok alanda kağıt dokümanların yerini bilgisayar kayıtlarının alması, farklı noktalardaki bilgisayarların birbirleriyle haberleşebilmeleri zorunluluğunu doğurdu. Ancak, bir haberleşme kanalında taşman bilginin kolayca çalınabilmesi ve çalındığının fark edilmesinin zorluğu ciddi bir veri güvenliği sorununu da beraberinde getirdi. Kanallarda aktarılacak gizli bilgilerin korunması için yöntemler bulunması gerekti. Haberleşme kanallarının fiziksel olarak korunmaları hem zor hem de masraflı olduğundan, algoritmik yaklaşımlar yeğlendi. Kriptografi, geçmişi çok eski ve dolayı sıyla üzerinde önemli bir bilgi birikimi bulunan bir dal olduğundan önem kazandı. Yüzyıllar öncesine dayanan bir geçmişe sahip olan bu dal, çok yakın zamana kadar büyük ölçüde askerlik ve diplomasi dallarında uygulanmıştı. Ancak asıl gelişmeler, geniş bilgisayar ağlarının ticari uygulamalara girmesiyle başladı. Kriptografide temel düşünce, iletiyi kanal üzerinden göndermeden önce bir transformasyondan geçirerek izinsiz alıcıların anlayamayacağı bir biçime sokmaktır. Kanalın öbür tarafındaki alıcının da bu transformasyonun tersini uygulayarak iletinin aslını bulması gerekir. Bu durumda, gönderici ile alıcının daha önceden kullanılan şifreleme yöntemi ve seçilen anahtar konularında anlaşmış olmaları gerekir. izinsiz dinleyiciler anahtarı bilmediklerinden asıl iletiyi bulamayacaklardır. Yalnız, bu dinleyicilerin bilmedikleri tek büyüklük anahtardır, yani kullanılan yöntemin bilindiği varsayılmaktadır. Bu varsayımın yapılmasının nedeni, hem en kötü durumu göz önüne aldığından daha güvenli olması, hem yöntem açığa çıktığında yeni bir yöntem tasarlama gereğini ortadan kaldırması, hem değişik yerlerde değişik fiziksel güvenlik düzeylerinde korunan bir algoritmayı gizli tutmanın zorluğu, hem de her kişi ve organizasyonun değişik güvenlikte ve birbirleriyle uyumsuz algoritmalar geliştirmelerini önleme isteğidir. Çalman bir şifrelenmiş iletinin anahtar bilinmeden aslının bulunması yönünde yapılan çalışmaya 'kriptanaliz ' adı verilir. Kriptografi ve kriptanalizin birleşmesi 'kriptoloji' dalını oluşturur. ıx Bir kriptanalistin haberleşmeyi dinleyebilmesinin dışında, kanaldaki bilgilere zarar verebildiği, değiştire bildiği, kaydedebildiği ve eskiden kaydetmiş olduğu bilgileri yeniymiş gibi taraflardan birine gönderebildiği de varsayılır. Bu varsayımlar altında, kırılamayacak şifre olmadığı sonucu çıkartılabilir, çünkü kriptanalist iletiyi kaydettiğinden ve hangi yöntemle şifrelendiğini bildiğinden, olası bütün anahtarları deneyerek asıl iletiyi bulabilecektir. Herhangi bir kriptografi algoritması seçilirken dikkat edilecek en önemli nokta, bilginin ne süreyle gizli kalması gerektiğine karar vermektir. Şifreleme yön temleri günümüz haberleşme hızlarına göre son derece yavaş olduklarından, gereği olmayan derecede güvenli bir algoritma kullanmak sistem performansını çok büyük ölçü de düşürebilir. Geleneksel yöntemler, iki temel işlem üzerine kurul muşlardır: yerine koyma ve sıra değiştirme. Yerine koyma algoritmalarında bir sembolün yerine aynı kümeden başka bir sembol konur. Bu tip algoritmaların en eskilerinden biri, Sezar şifresi adıyla bilinenidir. Sezar şifresinde iletinin her harfinin abecede kendinden üç sonra gelen harf konur. Bu yöntem, kolayca görüldüğü gibi, algoritmanın gizli kalması esasına dayandığından son derece etkisizdir. Sezar şifresinin daha genelleştirilmişine 'tek abeceli yerine koyma' adı verilir. Bu algoritmada, abece kaydırılmaz, her harfe rasgele başka bir harf karşı düşürülür. Ancak, her dilin istatistiksel bazı özellikleri (sık geçen harfler ve sözcükler gibi) bu tip şifrelerin de kolayca kırılabilmelerine neden olmaktadır. Genelleştirme de bir adım daha atılırsa, iletinin her harfinin başka bir abeceyle şifrelenmesi yöntemine varılır (çok abeceli yerine koyma). Sıra değiştirme algoritmaları, iletideki sembollerin sıralarını değiştirirler. Yerine koyma ya da sıra değiştirme algoritmalarının hiçbiri, tek başına kullanıldıkla rında bugünün uygulamaları için yeterli güvenlik sağlayamamaktadırlar, iki yöntemin birbiri ardına kullanılmasına 'çarpım şifresi' denir ve bu tip şifrelerden çok uzun süre askeri uygulamalarda (özellikle de ikinci Dünya Savaşı 'nda) geniş çapta yararlanılmıştır. IBM 'in 1970 'li yıllarda geliştirdiği the Data Encryption Standard, yerine koyma ve sıra değiştirme işlemleri ne dayanan bir çarpım şifresidir. Geleneksel yöntemler arasında bugüne kalan tek yöntem olan DES, 64 bit uzunluğundaki blokları şifreler. Bütün işlemleri bit düzeyinde yapan DES, bu nedenle yazılımla gerçeklenmeye elverişli x değildir. Buna karşılık, donanımla gerçeklendiğinde son derece hızlı çalışabildiğinden ve çok yüksek olmasa bile belli bir güvenlik sağladığından ticari uygulamalarda en sık görülen algoritma halini almıştır. DES'in en önemli özelliklerinden biri, çok küçük bir değişiklikle, aynı algoritmanın hem şifreleme hem de şif re çözmede kullanılabilmesidir. Algoritmada açıklık ilkesi uyarınca, en ufak ayrıntısına kadar bütün yöntem yayınlanmıştır. DES, 1970 'li yılların sonlarında Amerikan National Bureau of Standards tarafından standard şifreleme algoritması olarak kabul edilmiş ve bütün resmi Amerikan makamlarının gizli haberleşmelerinde bu yöntemi kullanmaları zorunluluğu getirilmiştir. Ancak, tasarım ölçütlerinin açıklanmaması ve anahtar boyunun NBS ile National Security Agency 'nin isteğiyle kısaltılması özellikle bilim çevrelerinin DES 'e güvensizlik duymalarına yol açmış tır. DES, bu anahtar boyuyla, askeri uygulamalar için kesinlikle yetersiz bir yöntem görünümündedir. Geleneksel şifreleme yöntemlerinin en zayıf noktaları, anahtar yönetimi konusudur. Anahtarlar, büyük organizasyonlarda yada uzak mesafelerde kurye aracılığıyla gönderilmeyeceğinden, iletinin gittiği aynı bilgisayar ağı üzerinden taşınmaları şarttır. Bu durumda, anahtarın da şifrelenerek gönderilmesi gerekmektedir. IBM, hiyerarşik bir anahtar yönetimi düzeniyle, anahtar dağıtmakla görevli merkezi bir otoritenin bulunduğu bir organizasyon için sorunu çözmüştür. Ancak, iki değişik organizasyonda bulunan iki kullanıcının haberleşmeleri sorunu, geleneksel şifreleme yöntemleriyle henüz çözülememiştir. 1976 yılında yayımlanan bir makale, kriptografiye ye ni bir yaklaşım getirmiştir. Gönderici ve alıcının önce den belirledikleri bir anahtarla şifreleme yapmaları yerine, biri şifreleme, diğeri şifre çözme için iki değişik anahtar bulunması düşünülmüştür. Şifreleme anahtarı açık (herkesçe bilinen), şifre çözme anahtarıysa gizli bir anahtardır. Bir gönderici, gizli bir ileti göndermek istediği zaman, iletisini alıcının açık şifreleme anahtarıyla şifreleyecek, alıcı da şifreli metni kendi gizli anahtarıyla çözecektir. Yani, her kullanıcının ikişer anahtarı olacak, açık anahtarlar telefon rehberi gibi bir kütükte, her isteyenin okuyabileceği biçimde yazılı olacaktır. Bu yıldan sonra, araştırmalar bu istenen koşulları sağlayacak yöntemler üzerinde yoğunlaştırılmışlardır. Sözü edilen makalede yayımlanan bu tip bir yöntem (üstel Anahtar Alışverişi), geleneksel sistemlerdeki anahtar dağıtımı sorununa bir çözüm getirmektedir. xı istenen özellikte yöntemler bulunması için, sayı teorisinin analitik çözümü geliştirilememiş bazı problemlerinden yararlanılmıştır. üstel anahtar alışverişi, ayrık logaritma hesaplarının güçlüğüne dayanır. Ondan kısa bir süre sonra geliştirilen bir şifreleme yöntemi, altküme toplamı problemi üzerine kurulmuştur. Bugün halen kullanımda olan tek açık anahtar yaklaşımlı yöntem de, büyük sayıların çarpanlarına ayrılmalarının güçlüğüne dayanır. Yani, kanalı izinsiz dinleyen kişi, temeldeki bu tip bir problemi çözmek zorundadır. Sözgelimi, büyük bir tamsayıyı çarpanlarına ayırmak bilgisayarla bile ancak uzun zamanda gerçekleştirilebilen bir problemdir. Açık anahtar algoritmalarında kullanılan anahtarlar ve iletiler genellikle birkaç yüz ondalık hane boyutundadır. Ayrıca, yine son yöntem göz önüne alınırsa, kriptanalist verilen diyelim 300 hanelik bir sayıyı çarpanlarına ayırmayı başarsa bile, alıcı anahtarını değiştirip 500 haneli bir sayıya geçme olanağına sahiptir. Açık anahtar yöntemlerinde, alıcının da kriptanalist ile aynı sorunla yüz yüze kalmaması için bu problemlere 'gizli geçitler' yerleştirilmesi gerekmektedir. Bu yön temlerin şimdilik en zayıf tarafları, yavaş çalışmalarının yanında, anahtar seçiminin de zorluğudur. Bazı yön temler için yüzlerce hanelik asal sayılar bulunması gerekmektedir, dolayısıyla günümüz kriptografi araştırmaları daha çok uzun sayıların asal olup olmadıklarına ilişkin testler bulunmasına yöneliktir. Kriptografinin en önemli uygulama alanlarından biri asıllamadır. Asıllama, bir kişinin yada bir iletinin sahte olmadığını anlamak için yapılan işlemlere verilen addır. Genellikle haberleşmenin başında, karşı tarafın gerçekten istenilen kişi olup olmadığını sınamak yeterli olur. Geleneksel yöntemlerde asıllama, bir ölçüde kendiliğinden sağlanmaktadır, çünkü gelen ileti, ortak anahtarla anlamlı bir metin oluşturacak biçimde çözülebiliyorsa iletiyi gönderenin asıl gönderici olması olasılığı yüksektir. Buna karşılık, açık anahtar yöntemlerinde her kullanıcı bir ileti üreterek belli bir alıcıya onun açık anahtarıyla şifreli olarak gönderip, göndericinin başka bir kullanıcı olduğunu iddia edebilir. Kullanıcı asıllamasında temel yaklaşım, karşısındakini asıllamak isteyen tarafın bir rasgele sayı üreterek, geleneksel sistemler de ortak anahtarla, açık anahtar sistemlerinde alıcının açık anahtarıyla şifreleyip, alıcıdan bu rasgele sayıyı açık olarak kendisine geri göndermesini istemesi biçimin dedir. Bazı uygulamalarda gelen iletilerin bazı özelliklerinin asıllanması gerekebilir. Sözgelimi, gönderen kişinin gerçekten söylenen olup olmadığı, iletinin içeriğinin değişip değişmediği yada iletinin yeni bir ileti olup olmadığı gibi. xıı Bu tip asıllama problemlerinde genellikle iletiye önce asıllanması gereken özelliğe dair bir bilgi eklenir (göndericiyi belirten bir parola yada zamanı belirten bir tarih-zaman damgası gibi) ve ileti bundan sonra şifrelenir, iletiyi değiştirmek isteyen kişi, anahtarı bilemediğinden anlamlı bir değişiklik yapamayacaktır. Kağıt dokümanların yerini bilgisayar iletilerinin alması, kağıt dokümanlardaki imzaya karşı düşecek bir yön temin bilgisayarlar için de geliştirilmesini gerekli kılmıştır. 'Sayısal' imza' denilen bu dal da kriptografiden yararlanmaktadır. özellikle açık anahtar yöntemleri, bu tip bir uygulamaya yatkındır, çünkü her kullanıcının kendine özel ve başka hiç kimsenin bilmediği bir gizli anahtarı vardır. Bu gizli anahtar ile tanımlanabilecek bir işlem, imzanın yerini tutabilecektir. Nitekim, açık anahtar algoritmalarının bir tanesi, günümüzde kullanıla bilir durumdaki tek sayısal imza yönteminin temelini oluşturmaktadır. Kriptografi öğreten bu program, sözü geçen bütün bu yöntemleri ayrıntısıyla açıklamakta, metni, şekiller, alıştırmalar, örnekler ve simülasyonlarla desteklemektedir. Bazı alıştırmalar için gereken karmaşık matematik sel işlemlerin yapılabilmesi için ayrıca yardımcı bir hesap makinası programı da tasarlanmıştır. Programın tasarımında kolay kullanımının yanı sıra, modüler ve taşınabilir olmasına özen gösterilmiştir. Programlama dili olarak ANSI C kullanılmış, grafik özellikleri için yaygın bir grafik paketi olan XWindows'dan yararlanılmıştır. Programın, birbirinden bağımsız çok sayıda modülden oluşması, geliştirilmeye ve yeni bölümler eklenmesine uygun bir yapıda olmasını sağlamıştır. Bu bilgisayar destekli eğitim programı, bilgisayar bilimleri dalında öğrenim gören öğrencilere yönelik olarak hazırlanmıştır ve kullanıcısına kriptografinin bilgisayar bilimleri kapsamına giren bütün özelliklerini tanıtmaktadır.
-
ÖgeAdaptif kontrol sistemleri ve bir mikrokontrolör ile simulasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Mörü, Canan ; Gören, Leyla ; 14423 ; Kontrol ve Otomasyon MühendisliğiBu çalışmada adaptif kontrolör ve sınıflandırılmala rı genel olarak incelendikten sonra adaptif kontrolörle rin bir özel sınıfı olan model referans adaptif kontro lörler CMRAO incelenmiştir. Model referans adaptif sis temlerin üç sınıfının sistem kontrol uygulamaları açısın dan yorumları açıklanmıştır. Bahsedilen üç sınıf, x Belirleme hatası yöntemi * Giriş hatası yöntemi * Çıkış hatası yöntemi dir. Tasarımlarda, kutup kaydırma ve sıfır silme karakte ristiklerini incelemek için klasik kontrol tekniklerinden yararlanılmıştır. Tek-giriş tek -çıkışlı lineer sistemler için mikrobilgisayar MRAC *ın üç ana bloğu olan sistem, referans model ve kontrolör, bilgisayarla simüle edilip belirleme hatası yöntemine göre kontrol işareti gerçek zamanda Con-line) parametre belirlemesi yapılarak hesap lanmıştır. Bu amaçla C programlama dilinde bir program yazılmıştır. Program, ayrıca HPC 18083 mikrokontrolörüne uyarlanıp kullanılabilir. Parametre belirleme için en küçük kareler yöntemi C leas t squares method kullanılmış tır. Uygulamalardaki sistem kazancı, parametreler dek i de ğişimler gibi pratik sınırlamaların giriş, çıkış ve belir leme hata yöntemlerinin performansını ne ölçüde etkiledi ği incelenmiştir. Sonuç olarak, pratik ve güvenilir bir mikrobilgisayar MRAC *ın, seri-paralel referans model içeren geliştirilmiş bir belirleme hatası tasarımı ve en küçük kareler yöntemi ni kullanan bir ayarlama mekanizması ile oluşturulabilece ği görüşü üzerinde durulmuştur.
-
ÖgeAdaptive shape from shading(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Gültekin, Atilla ; Gökmen, Muhittin ; 66388 ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği ; Control and Automation EngineeringBilgisayar görünün (Computer Vision) temel amaçlarından biri, objelerin iki boyutlu görüntülerinden, onların üç boyutlu yüzey özelliklerinin elde edil mesidir. Görüntü alma sırasında üç boyutlu objelerin iki boyutlu izdüşümleri elde edilmekte ve bu izdüşüm sırasında objeye ilişkin özelliklerden bir çoğu yitirilmektedir. Üçüncü boyuta ilişkin bilgileri elde etmek amacıyla, genellikle görüntüyü oluşturan benek (pixel) değerleri ile obje yüzeyi arasındaki ilişki kul lanılır ve bulunabilecek bir çok olası çözümü teke indirmek için, çözüm uzayı üzerinde bir takım sınırlamalar (constraints) konur. Görüntüdeki tonlamaların obje şekilleri hakkında taşıdığı bilgiler kullanılarak, obje şeklini bulmak için geliştirilen ve genellikle Tondan Şekil Bulma-TŞB (Shape from Shading-SFS) problemi olarak bilinen bu yaklaşımda, önce görüntü ile obje yüzeyleri ve ışık kaynakları arasındaki ilişki elde edilmekte ve daha sonra giriş resmine olabildi ğince yakın bir görüntü verecek obje yüzeyi, yani objenin şekli, belirlenmektedir [1, 2]. Tondan- şekil-bulma problemlerinde, obje yüzeyi ve ışık kaynağı ile görün tüyü oluşturan benek değerleri arasındaki ilişki Yansıtma Haritası (Reflectance Map) R(p, q) ile belirlenir. Burada, p ve q yüzey parametreleridir ve kurulacak z yüzeyinin kısmi türevlerini göstermek üzere dz dz P = Yx Ve q=dy (1) şeklinde ifade edilmektedir. Işık kaynağından gelen ışınların yüzey tarafından nasıl yansıtılacağı, o yü zeyin yansıtma özelliklerine bağlıdır. Değişik yüzeylerdeki ışık yansımalarını ifade etmek amacıyla çeşitli modeller geliştirilmiştir. Bu modellerin, teorik olarak en basiti ve pratikte olarak en çok kullanılanı Lambertian yansıtma mo delidir. Lambertian bir yüzeyin özelliği, üzerine gelen tüm ışığı yansıtması ve xııı yüzey parlaklığının bakış doğrultularından bağımsız olmasıdır. Lambertian bir yüzey için yansıtma haritası ", x cos 0 and \0ıd > Xmin,. new[X,y)~\ \oid(x,y) otherwise { J ile hasaplanır. Burada kullanılan T{x, y, \0td) fonksiyonu aşağıdaki gibi tanım lanmıştır: ^(^y,AoH) = (l-e"^)Aro,-n + (e"evr )Xold(x,y). (12) Bu fonksiyondaki c(x,y), kontrol işaretidir ve absÇ) mutlak değeri göstermek üzere, c(x,y) = abs(I(x,y) - R(p,q)yden hesaplanır. Vp, üstel fonksiyonun düşme hızını kontrol eden bir zaman sabitidir. Amîn ise, önceden belirlenen ve A'nın alabileceği en küçük değeri gösteren bir sabittir. A'nın yeni değerlerinin hesaplanması için kullanılan F(x,y,\0id) fonksiyonu, üstel olarak azalan bir fonksiyondur ve lim F{x,y,X0ıd) = X0ıd(x,y) ve lim F(x,y, Xotd) = Xmin (13) c(x,y)->0 c(x,y)-*oo özelliklerine sahiptir. (9)'daki enerji fonksiyonelini enaza indirme problemi çö zülerek, uyarlanır TŞB yöntemi için ardışıl çözüm yöntemi elde edilmiş ve de neysel sonuçların bulunmasında kullanılmıştır. Bu bölümde ayrıca, uyarlanır düzleme yönteminin FSŞB problemine uyar lanması konusunda da çalışılmıştır. Bu amaçla XV111 F(p, q, z) = F[(p, q) + F'2(p, q) + fx F3(p, q,z) + fi F4(p, q) (14) enerji fonksiyoneli kullanılmıştır. Burada F3 ve F4 terimleri surasıyla integralin alınabilmesi sınırlaması ve türev farkları smırlamasıdır. F2 fonksiyonu (10) 'da verildiği gibidir ve Fx ise Fi(p, q) = JJi(H*> y) - r(p> ?))2 + (H*> y) - R(p, ?))2) dx dy (is) olarak tanımlanmıştır. Buradaki I(x, y) ve İ(x, y), bakış doğrultulan aynı fakat aydınlanma doğrultuları farklı iki görüntüyü göstermekte, R(p, q) ve R(p, q) ise bu iki görüntüye karşı gelen yansıtma haritalarını ifade etmektedir. (14) 'deki enerji fonksiyonelini enaza indirme problemi çözülerek, uyarlanır TŞB ve FSŞB yöntemlerinin birleşiminden oluşan ardışıl sayısal çözüm yöntemi geliştirilmiş ve bu yöntem kullanılarak deneysel sonuçlar elde edilmiştir. Beşinci bölümdeki deneysel sonuçlardan görülmüştür ki, uyarlanır düzle me yönteminin kullanılması, uyarlanır olmayan TŞB yönteminden elde edilen yüzeylerdeki istenmeyen düzlenme etkisini ortadan kaldırmış ve daha başarılı sonuçlar bulunmasını sağlamıştır. Uyarlanır TŞB yöntemi ile fotometrik stereo tekniğinin birleştirilmesi ve elde edilen sayısal TŞB çözüm yönteminin kulla nılmasının, sonuçların kalitesini artırmak ve hataları azalmak açısından etkili olduğu deneysel olarak gösterilmiştir.
-
ÖgeAdım: üç boyutlu canlandırma sistemi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Erkman, A. Gökhan ; Tunali, Füsun ; 22035 ; Kontrol ve Otomasyon MühendisliğiBilgisayarların canlandırma amaçlı kullanımları çelişen bilgisayar teknolojisine paralel olarak 80' li yıllarda ortaya çıkmıştır. özellikle son yıllarda hızla büyüyen bir canlandırma endüstrisi oluşmuştur. Büyüyen endüstri, canlandırmanın eğlence ve reklam alanları dışında da kullanılmasını saklamıştır. Canlandırma, özellikle çeşitli bilim dallarında (kimya, biyoloji, tıp vb.) gittikçe daha sık kullanılmaktadır. Kulanım ve ihtiyaç ların artması sonucunda pek çok yeni teknik geliştiril miştir. Bu tez çalışmasında bilgisayarlı ve özellikle üç boyutlu canlandırma teknikleri incelenmiş, yapılan araştı rmalardan sonra hem yeterli işleve sahip hem de eldeki imkanlarla gerçeklenmeye uygun canlandırma teknikleri kullanılarak üç boyutlu bir canlandırma sistemi tasarlanmış ve yazılımla gerçeklenmiştir. Tasarlanan canlandırma sistemi Anahtar Kare tekniği üzerine kurulmuş olup Uç boyutlu yüzey modelleme, hareket belirleme ve kontrol desteğini etkileşimli bir arayüz ile sunmaktadır. Sistem, yüzeylerin pozisyonlarına ek olarak orientasyon ve şekil değiştirmelerini de sağlamaktadır. Orientasyonların değişimlerinde ortaya çıkan problemlerin çözümü için İlk olarak 1843 yılında Sir William HAMILTON tarafından kompleks uzay üzerine yaptığı çalışmada ortaya atılan quaternionlar kullanılmıştır.
-
ÖgeAğlarda Dinamik İletim Hızı İle Duraksız Akış Emülasyonu Ve İletim Hızının Optimal Kontrolü(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Şahin, Mehmet ; Gören, Leyla ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği ; Control and Otomation EngineeringGünümüzde çoklu ortam (multimedia-video ve/veya ses) verilerinin ağ üzerinden iletiminin popüler hale gelmesiyle duraksız akış uygulamalarında servis kalitesi daha da önemli hale gelmiştir. Çoklu ortam servislerinin sağlanmasında yüksek bant genişliği gereksinimi limitli ağ kaynaklarının en etkin şekilde kullanımını önemli bir iş haline getirmiştir. Duraksız akış uygulamalarında veri sunucudan gönderilirken aynı zamanda istemcide tamponlanarak görüntülenmektedir. Bu tez çalışmasında minimum bant genişliği tahsisatı ve maksimum istemci tampon kullanımını sağlamak için iletim hızının optimal kontrolü önerilmiştir, her istemci için sabit bir bant genişliği atanması yerine, sunucu her bir istemci için tampon kullanımı ve tüketim hızına göre iletim hızını güncellemektedir. İletim hızının optimal kontrolü için Lineer Karesel Referans İzleyici, P, PI ve PID Kontrolör tasarımları yapılmış ve bir emülatör üzerinde gerçeklenmiştir.
-
ÖgeAktif Süspansiyon Sistemlerinde Hata Tespiti Ve Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 05.01.2011) Türkdoğru, Nadiye Gülkan ; Gökaşan, Metin ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği ; Control and Otomation EngineeringBu çalışmada, farklı kontrol yöntemleri kullanılarak kullanılarak yarı aktif süspansiyon sistemi kontrolü yapılmıştır. Uygulanan kontrol yöntemleri Hsonsuz, LQR ve bulanık mantık yöntemidir. Belirtilen bu kontroller yapılırken 2-serbestlik derecesine sahip çeyrek taşıt modeli kullanılmıştır. Yapılan kontroller sonucu elde edilen değerler pasif süspansiyon sisteminden elde edilen değerler ile karşılaştırılmıştır. Genel olarak araç gövdesi üzerinde meydana gelen ivme değişimi üzerinde durulmuştur. Bunun yanında teker yükü ve süspansiyon grafiklerinin de karşılaştırmaları verilmiştir. Sistemin kontrolünün sağlanmasının ardından hata tespiti yapılmıştır. Hata tespiti yapılırken yine bulanık mantık kontrolü yapılmış ve gözlemciler kullanılmıştır. Gözlemcilerden beklenen sisteme yerleştirilmiş olan sensör hatalarını tespit etmeleri ve sisteme bildirmeleridir. Günümüzde yurtdışında birçok lüks araçta standart olarak sunulan aktif süspansiyon sisteminin pasif sisteme göre avantajları bu tez çalışmasında anlatılmış ve günümüz teknolojisinde aktif süspansiyon sisteminin öneminin gözlemlenmesi sağlanmıştır.
-
ÖgeAktör yapısına dayalı paralel programlama ortamının tasarımı ve gerçeklenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Kandemir, Mahmut Taylan ; Erdoğan, Nadia ; 22073 ; Kontrol ve Otomasyon MühendisliğiÇok görevlilik çalışmakta olan bir işlevden bir diğerinin ortasına ikisinin de durumlarını bozmadan geçmektir. Burada amaç aynı anda birden fazla olayın denetlenmesidir. Görev bıraktırmalı sistemlerde, görev düzenleyici o anda yapılan iş ne olursa olsun onu keserek başka bir görevi çalıştırabilir. Düzenleyici, elindeki görevlerin ne zaman ve hangi sırayla çalıştırılacağına da karar verir. Bu çalışmada asenkron mesaj aktarımına dayalı, dinamik görev oluşturmaya uygun bir dil olan ACT++'a ilişkin ilkeller C++ nesneye yönelik programlama dili kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
-
ÖgeAltı Bacaklı Robotik Platformun Modellenmesi, Kontrolü Ve Gerçek Zamanlı Sistem Uygulaması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 22.01.2010) Karaca, Cüneyt ; Söylemez, Mehmet Turan ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği ; Control and Otomation EngineeringBu çalışmada, hareket benzetim platformu olarak tasarlanan altı bacaklı bir paralel manipülatörün modellenmesi, kontrolü ve gerçek zamanlı sistem uygulaması ele alınmıştır. Tasarlanan sistem hareketli üst platform, sabit alt platform ve bu iki platformu birbirine bağlayan, dönel hareket kabiliyeti ile uzunluğu değişebilen, altı bacaktan oluşur. Altı serbestlik derecesinde, ASELSAN A.Ş. MGEO bünyesinde, tasarlanan hareket benzetim platformuna hareket profili olarak tank hareket profili uygulanmış ve tanklarda yaygın olarak kullanılan stabilize alın aynasının test kriterleri oluşturulmuştur. Hareket profili, APG parkuru üzerindeki tankın hareket verisinden elde edilmiştir. Tank kulesi iki serbestlik derecesine sahiptir. Bu nedenle, hareket benzetim platformunun yan-sapma ve yükseliş-yunuslama eksenlerindeki hareketi, tank hareketinin benzetiminde yeterli olacaktır. Tasarlanan hareket benzetim platformu, hızlı prototipleme (rapid prototyping) ve çevrimsel donanım benzetimi (hardware-in-the-loop) test uygulamaları için örnek teşkil eder. Alın aynasının stabilizasyon performansını ölçebilmek için otokolimatör ve sayısal kontrolöre sahip bir test sistemi tasarlanmıştır. Hareket benzetim platformu kontrol ve stabilize alın aynası test yazılımı kullanıcı arayüzleri tasarım gerekliliklerine göre geliştirilmiştir. Üst platform hareket eksenleri üzerindeki ivmeölçerlerden toplanan veriler incelenerek, tasarlanan sistem ASELSAN MGEO Tasarım Kalite Bölümü tarafından doğrulanmıştır.
-
ÖgeAn intelligent overtaking assistant for autonomous racing cars( 2020-07) Armağan, Ersin ; Kumbasar, Tufan ; Department of Control and Automation EngineeringNowadays, advanced driver assistance systems are becoming more popular since they are being used more and more in commercial vehicles. Interest in advanced driver assistance systems is growing because they prevent car accidents and improve driving comfort. As a solution, computational/artificial intelligence applications have been employed in the literature to design advanced driver assistance systems. Control systems such as PID controllers, fuzzy logic based controllers are also widely used for advanced driver assistance systems. Recently, the usage of fuzzy logic based control systems in the control of advanced driver assistance systems and autonomous driving systems has also increased significantly. Fuzzy logic based systems are preferred in many research areas because it is capable to imitate expert behavior even in complex systems. For example, fuzzy logic based control systems are effectively implemented especially decision-making applications, system modeling and control applications.
-
ÖgeAnalysis of learnings algorithms in neural networks(Institute of Science and Technology, 1994) Baklavacı, Sevinç ; Gören, Leyla ; 39286 ; Control and Computer EngineeringYapay nöral ağlar, insan beyninin paralellik, hata toleransı ve öğrenme özelliklerini taklit eden, birbirlerine yoğun olarak bağlanmış basit elemanlardan oluşur. Yapay nöronlarda biyolojik nöron yapısına özdeş bir yapı vardır. Sinapslar hücre girişleri, aksonlar diğer hücrelere bilgi taşıyan nöron çıkışlarıdır. Sinapsm fonksiyonu, işareti alan nörona gelen işareti ya durdurucu ya da uyarıcı olacak şekilde katsayı ile çarpmaktır. Yani sinapslar, nöronun girişlerine diğer tüm nöronlardan gelen işareüeri ağırlık katsayıları ile çarparlar. Nöronlar bu ağırlaştırılmış girişleri toplar, bir eşik değeri bu toplamdan çıkarır ve sonucu lineer olmayan bir fonksiyondan geçirir (Sekil 1.1). Genelde yapay nöral ağlari öğrenme kuralları eğiticili ve eğiticisiz olmak üzere ikiye ayrılır. Eğiticili öğrenmede ağa hem giriş hem de istenen çıkış girilir ve her denemeden sonra bunlar karşılaştırılarak çıkış hatası bulunur. Bu hata kabul edilebilir seviyeye ininceye kadar, nöral ağ ağırlıklarını değiştirerek iterasyon yapar. Eğiticisiz öğrenmede hiç bir hedef vektörü yoktur. Giriş vektörü sisteme uygulandığında nöral ağ, uyumlu bir çıkış üretecek şekilde kendini düzenler. Nöral ağ tabanlı bilgisayarlar, günümüz sayısal bilgisayarlarının başarısız olduğu alanlarda oldukça iyi sunmaktadır. Çok büyük miktarda paralel işleme gerektiren ve çok miktarda veriden giderek hızlı karar verme gerektiren uygulamalarda oldukça etkilidir. Özellikle Amerika ve Avrupa'da nöral ağ uygulamaları ekonomi ve endüstride başarıyla kullanılmaktadır. Türkiye'de nöral ağlarin kullanımı amacıyla gelişmiş nöral ağ simulasyon paketlerinin uygulamaları konusunda çalışılmaktadır. Aşağıda nöral ağ topolojilerine göre sınıflandırlmış öğrenme algoritmaları hakkkında bilgi verilecektir. viii 1. Eğiticili Öğrenme Sistemleri: Geriye Doğru Yayılım Algoritması (Backpropagation): Bu algoritma 1972 yılında Harvard'daki bir grup araştırmacı tarafından ortaya atılmıştır. İteratif bir metoddur. Genelde basit bir sinir aği yapısında kullanılır. Amaç, çıkışlari istenilen bir değere üstel bir yaklaşıklıkla getirmektir. Bunun için de ortalama karesel hata minimize edilmeye çalışılır. Algoritma konuşma sentezi, şekil tanıma, haberleşme gibi pek çok alanda başarıyla uygulanmıştır. Uygulanması kolay bir metoddur. Daha sonra bu algoritmanın türevi olan ve değişik tür sistemlere (örneğin dinamik) yönelik değişik geriye yayılım algoritmalari ortaya atılmıştır. Almaç Temelli Öğrenme Algoritmaları: Almaç, yapısından dolayı klasik yapay sinir ağı olarak bilinir. Daha çok sınıflandırma yapılan türde öğrenme prosesleri için uygun, hızlı ve büyük kapasitede çalışabilen algoritmadır. Temel almaç öğrenme algoritmasında öğrenme verisi olarak giriş ve çikiş değerleri bulunur. Bu değerlere göre ağırlık güncelleştirilmesi yapılır. Sınıflandırma, giriş değerleri boyutunda bir hiperyüzey yardımı ile yapılır. Çıkış değerleri girişlerin hiperyüzeye göre olan bölge doğrultusunda belirlenir. Ağırlıkların adaptasyonu, gerçek almaç çıkışı ile öğrenme verisi olarak verilen çıkış değerleri arasındaki hata ile belirlenir. Eğer hata sıfırlanmışsa, öğrenme işlemi tamamlanmış saydır. Cep algoritması ve lineer makina da almaç temelli öğrenme algoritmalarıdır. Uyarlamak Rezonans Kuramı 1 (ARTİ): Eğiticili algoritma kullanan bir ağaçtır. Bu ağacın öğrenmesi kümeleme esasına dayanır. Şekil (3.9) bir ARTİ mimarisini gösterir. Giriş vektörleri arasında mevcut kümeleme ağ tarafından da öğrenilmeye çalışılır. Giriş vektörleri ikili değerlerdir. İşlemler alt katmandan üst katmana doğru yapılır. Katmanlarda yapıda bulunan ağırlıkların bir kısmı ileri, bir kısmı geri besleme ağırlığıdır. Alt katmanda karşılaştırma işlemi gerçekleştirilir. Bu iş için yeni girişin (hücre) ağırlıkları ile ileri besleme ağırlıkları karşılaştırılır. Bu ıx karşılaştırma sonucu kazanan hücrenin geri besleme ağırlıkları değiştirilir. Üst katmanda tanıma işlemi yapılır. Eğer giriş vektörü bir kümeye konabilirse tanıma işlemi tamamlanmış olur. Stokastik Sinir Ağları İçin Öğrenme Algoritmaları: i. Benzetimli Tavlama: Metallerin kullandığı bir minimum global enerji fonksiyonu tespit yönteminden esinlenen stokastik bir metoddur. Metalürjide kullanılan MR2T2 kuralının simulasyonu kullanılmaktadır. Metaller erime derecesine kadar ısıtıldıktan sonra yavaş yavaş soğutulduğunda enerjilerinde bir değişme meydana gelir. Bu proses gerçekte mekanik moleküllerin hareketleri sırasında meydana gelen enerji değişimleridir ve genelde söz konusu değişim sırasında yapıda bir değişiklik olmaması, yer değişimlerinin (dislokasyon) ve bozulmaların oluşmaması istenir. Isınma - soğuma prosesi tamamlandıktan sonra global sistem enerjisi azalmışsa sistem yeni denge durumuna gelir. Ancak artarsa denge durumu p gibi bir olasılık fonksiyonuna göre kabul edilir. ii. Boltzmann Makinası: 1984 yılında ortaya atılmış olan metod, biyolojik sinir ağlarından esinlenmiştir. Daha sonra üzerinde yapılan çalışmalar, yapay sinir ağlarına elverişli ve mühendislik uygulamalarına uygun şekilde modifiye edilmiştir. Boltzmann makinası, Hopfield ağlarına benzetimli tavlama yöntemlerinin uygulanmış şeklidir. iii. Ortalama Alan Tavlaması (Mean Field Annealing) Ortalama alan tavlaması, benzetimli tavlama algoritmasına deterministik yaklaşım yapan bir matematik teorisidir. Belirli bir amaç fonksiyonuna göre tavlanması olarak ele alınabilecek algoritma, benzetimli tavlama algoritmasına oranla daha hızlı çalışan bir algoritmadır. GNC algoritmasını temel mantık olarak alan algoritma sürekli ve ayrık fonsiyonlara uygulanabilir. GNC, analojisini fiziksel birtakım olaylardan (örneğin zayıf zar - weak membrane) alır. Basit deterministik ve gürültülü sistemlere uygulanan ortalama alan tavlamasının optimizasyon problemleri için iyi bir algoritma olduğu yapılan denemelerde anlaşılmıştır. k-NN ve Öğrenme Vektörü Kuantalama Yöntemleri: k-NN (k-en yakın komşu yaklaşımı) ile öğrenme vektörü kuantalama yöntemleri Öklid uzaklığına göre sınıflandırma esasına dayanır, k- en yakın komşu yaklaşımında amaç öğrenilecek veriyi k kümedeki elemanların sınıflarından birine koymaktır. Verinin hangi sınıfa konacağı ise uzaklık hesabı yapılarak bulunur. Oluşturulan kümelerin tüm verileri öğrenme verisi olarak kullanılır. Ancak zaman ve bilgi saklama kapasitesini azaltmak için veriler indirgenebilir. Öğrenme verisini kuantalama metodu bir kümeli en yakın komşu yaklaşımı olarak bilinir. Öğrenme için gerekli verilerin sayısı azaltılarak sınıflandırma yapılır. Bu iş için öncelikle bir eğiticili öğrenme işlemi yapılır. Böylece sınıflandırma hatası da azaltılmış olur. Adaline - Widrow Ögreme Kuralı: ADALİNE yapısı başanm öğrenme sınıfına giren bir öğrenme algoritması kullanır. Bu öğrenme sınıfında başarırımı ölçüm fonksiyonları yardımı ile ağin ağırlıkları düzenlenir. Adaline ağının birimleri eşik elemanlarıdır. Giriş vektörü X, ağırlık vektörü Wn dur. Şekil (3.5) ADALiNE'nin geometrik yapısını göstermektedir. Her bir birimin çıkışı: Y' = W*X Ağırlık vektörü W, giriş vektörü X^in oluştuduğu n boyutlu uzayda bir hiperyüzey oluşturur. ADALİNE için çıkış vektörü, w hiperyüzeyine dik olan ve x vektörünün üzerinde yer aldığı yüzeydir. Adaptive Heuristic Critic: Genetik algoritmalara dayalı olarak ortaya atılmıştır. Değer verme ve hareket verme (action) ağlarının birarada bulunduğu çok katmanlı yapılarda her ikisinin aynı anda eğitilmesi esasına dayanır. Hareket verme ağı sisteme ilişkin bilgiyi alır ve çıkış olarak 'action' üretir. Değer verme ağı ise bu çıkışı giriş olarak alıp hatayı öngörür. Değer verme ağının güvenilirliği arttığı sürece 'action' ağı da kendini yeniler ve hataları azaltmaya çalışır. XX Zaman Gecikmeli Yapay Sinir Ağlan: Zamanla değişen sistemlerin eğitilmesi için kullanılan bir ağdır. Bu ağm özelliği statik olduğu halde zamana bağımlı sistemleri eğitebilmesidir. Bu amaçla problem, bir boyutu zaman olan bir dizi haline getirilir. Bu ağlar zaman serileri üzerinde işlem yapabilme özelliğine sahip olduğu için dinamik ağlara alternatiftir. Nonlineer sistemlere uygulanabilir. Bu ağın uygulamasında giriş sekansı, sonlu sayıdaki gecikmeler ile ifade edilir. Zamana bağlı giriş vektörü (3.24) eşitliğinde olduğu gibi yazılır. Eğer F( ) ifadesi ağırlıklı lineer toplam şekline getirilirse sonlu impuls cevabı (Finite impuls response) adını alır. Eğitilmesi için geriye doğru yayılım (Back propagation) algoritmasının standart şekli kullanılır. Şekil (3.8) 1 basamaklı bir kaotik serinin tahmin edilmesi işleminin sonuçlarını göstermektedir. Brain State In A Box: Jeff Anderson'un öne sürdüğü algoritma, ağda bulunan x durumlarının birim bir küp içindeki hareketi ile tanımlanır. X durumları sadece birim küp üzerinde hareket etmekle kalmaz, içerisinde de herhangi bir noktaya doğru hareket edebilir. Hareket birim küp içerisindeki noktadan başlar ve kenarlara doğru yer değiştirerek denge noktasına erişilmeye çalışılır. Tüm proses elemanları aynı anda güncelleştirilir. Değişim sona erdiğinde (yani bir denge noktasına ulaşıldığında) ağırlıklar belirlenir. Bu öğrenme algoritması, ağın iki kutuplu vektörleri öğrenmesini sağlar. 2. Eğiticisiz Öğrenme Algoritmaları: Grossberg: Filtreleme yöntemiyle öğrenme esasına dayanır. Bu öğrenme yönteminde ağırlık katsayılarının hesaplanmasında kullanılan proses elemanı bir filtreden geçirilir. Filtre bir zaman serisidir. Grossberg öğrenme algoritması 1960'larda Stephen Grossberg tarafından ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Burada amaç, şartsız giriş diye bilinen girişin ortalama değerinin öğrenilmesidir. Bu öğrenme şartlı girişlere XII bağlı ağırlıkların hesaplanması yoluyla yapılır. Bundan sonra ortalama aktivite proses elemanı tarafından her bir giriş için kullanılır. Kendini Düzenleyen Dönüşüm: Sürekli bir topolojik öğrenme şeklidir. Dönüşüm (mapping) işlemi sinirli bir Öklid uzayında p gibi bir olasılık yoğunluk fonksiyonuna göre seçilen ağırlıklara bağlı olarak yapılır ve giriş olarak kullanılır. Ağın presses elemanları arasında bir yarış yapılır. Proses elemanlarının kazanan prosese uzaklığı ve hesaplama zamanı öğrenme zamanını belirler. Öğrenme prosesi devam ettikçe proses elemanlarının kazanan prosese uzaklığı azalır. Yani yarışacakları komşu sayısı düşer. Proses elemanları bir blok olarak ele alınıp ağırlık hesaplamaları yapılır. Bir bloktaki hesaplama tamamlanınca buna yakın başka bir blokta aynı yarış tekrarlanır ve sonuçlar karşılaştırılır. Değerler arasındaki fark ihmal edilebilecek düzeye geldiğinde öğrenme prosesi tamamlanmış sayılır. Topolojiye Dayalı Dönüşüm: Kohonen tarafından ortaya atılmış bir öğrenme şeklidir. Çok boyutlu bir Rn uzayından seçilen giriş işaretinin bir ya da iki boyutlu yapan sinir ağındaki işarete dönüştürülmesi temeline dayanır. Bu dönüşüm işlemi sırasında ağdaki ağırlıkların modüle edilmesi gerekir. Kohonen'in ağırlıkların modülasyonu için önerdiği metod eşitlik (4.1) te verildiği gibidir. Eşitlikte görüldüğü gibi ilgili nörona ait çıkışı etkileyen bir giriş nöron kümesi vardır ve bu nöronlara ilişkin ağırlıkların da aynı oranda değiştirilmesi gerekir. Amaç ağırlıkların değiştirilmesi ve bu işin en çabuk ve etkin şekilde sonuçlandırılmasıdır. Komşu nöron kümesinin genişliği öğrenmenin performansına dönüştürülürse öğrenme iterasyon sayısı azaltılabilir. Bu da eşitliğin komşuluk fonksiyonunun gaussian tipinde verilmesiyle yapılır (Eşitlik (4.2). Sürekli Zaman Hopfıeld Öğrenme Metodu: Hopfield, lineer olmayan dinamik sistemler için kullanılan tek katmanlı bir ağdır. Sistem parametrelerine bağlı olarak dengeli bir sistem, osilatör ya da kaotik sistem olarak kullanılabilir. En çok kullanıldiği durum, birden fazla sayıda denge noktasına sahip denge sistemleridir. Şekil (4.2). xın vektörü y, çıkış vektörü u olarak gösterilmektedir. Denge durumunun analizi için Lyapunov energy fonksiyonu kullanılır. Bu enerjinin bittiği ya da sıfırlandığı nokta denge durumudur. Denge durumunu oluşturan sistem parametreleri kazancı, V fonksiyonu ve W ağırlığıdır. W ağırlık matrisi simetrik bir matristir, kazancı belirlendikten sonra denge noktalan bulunması bir asosyatif bellek problemine dönüşür. Örneklerdeki bozukluklar daha düzgün halleriyle değiştirilir ve bellekte ağırlıklarla saklanır. Ağırlıkların hesabı için dıştan çarpım (outer product) metodu kullanılır (Eşitlik 4. 13). Ayrık Zaman Hopfield Öğrenme Metodu: Ayrık Hopfield sistemleri eşitlik (4.15,4.16) ile gösterilmiştir. Burada lineer olmayan fonksiyonların yerini sınırlayıcılar (hardlimiters) almıştır, ilk şartlar ve ağırlıklardaki sınırlamalar denge noktalarını belirler. Denge noktalan ikili vektörlerdir. W ağırlık vektörü düğümlerdeki düzeltmelerin hepsinin aynı anda (senkron) ya da ayrı ayrı (asenkron) olmasına göre değişik karakterdedir. Senkron durumda ağırlıkların simetrik ve kesin pozitif olması gerekir. Asenkron durumda sıfır ya da sıfırdan büyük olması yeterlidir. Bu şartlar sürekli zamanda Hopfıeld'e oranla daha kesindir. Doğrusal Bağlaşım Ağı (Linear Associators): Doğrusal bağlaşım ağlannın temel yapısı şekil (4.4) de gösterildiği gibidir. Amaç belirlenmiş giriş ve çıkışlann rekürsif bir şekilde öğrenilmesini sağlamaktır. (X^.Y^) gibi bir giriş-çıkış verisi sisteme verildiğinde öğrenme sonucu oluşan y', çıkış değeri y, öğrenme verisine mümkün olduğu kadar yakın olmalıdır. Bu nöral ağ yapısı için önerilmiş öğrenme algoritmalarından Hebb öğrenme kuralı X^ giriş vektörü değerlerinin ortonormal olma şartından yola çıkarak hareket eder. Eğer giriş vektörü ortonormal ise öğrenme işlemi tam olarak gerçekleşir, değilse bir hata vektörü oluşur. Widrow öğrenme kuralı ise Greville Teoremine dayanır. Fakat teoremin öne sürdüğü eşitlikte Pjj gibi bir parametrenin hesaplanması gerekir. Bu nedenle bir öğrenme kuralı için uygun değildir. Bu nedenle eşitlik bir öğrenme katsayısı eklenerek değiştirilmiş ve sonuçta ağırlıkların güncelleştirilmesi işleminin performansının çok fazla değişmediği gözlenmiştir. xiv Optimal Doğrusal Bağlaşım Bellek: Optimal assosyatif çift taraflı asosyatif bellek yapısında olup bağlantı matrisi yardımıyla sistem enerji fonksiyonunu düzenleyen bir bellektir. M ile gösterilen bellek matrisi: A M=X*.Y Burada X giriş işareti, X* ise gerçek olmayan ters (pseudo-inverse) durumdur. Y ise çıkış işaretidir. Bu bellek, bilginin tekrarlanarak öğretilmesi temeline dayanır ve M matrisi öğrenme sırasındaki hatayı minimize edecek şekilde bulunur. Giriş vektörü lineer bağımlı seçilmekte fakat pratikte bu her zaman sağlanamamaktadır. Çünkü gerçek giriş saklanan Xfc vektörüne gürültü nedeniyle eşit olmamakta ve bu nedenle problemler görülebilmektedir. Ayrık Çift Taraflı Bileşik Bellek: Ayrık çift taraflı bileşik bellek nonlineer bir geri beslemeli yapay sinir ağı yapısındadır. Bilginin saklanması ve tekrarlamak çağırma ile karakterize edilir. Öğrenme kuralında amaç birbirine bağlı birimler arasındaki bağlantıya bağlı olarak ağırlıkların hesaplanmasıdır. Böylece bilgi saklanan yapının dengeli bir duruma gelmesi sağlanmaya çalışılır. Bu amaçla bir maliyet fonksiyonu tanımlanır ve fonksiyonu minimize edecek ağırlık değerleri bulunmaya çalışılır. Öğrenen Matris: Öğrenen matriste amaç, basit elektrik elemanları kullanarak oluşturulmuş yapay bir ağın öğrenmesini sağlamaktır. Ağ yapısı elektrik elemanlarından oluştuğundan öğrenme kuralı ikili mantık aritmetiği temeline dayanır, şekil (4.13) de gösterildiği gibi x vektörü giriş, y vektörü çıkıştır ve her ikisi de 0 ya da 1 değerini alabilen değişkenlerdir. Takviye Sürülmesi Modeli (Driver Reinforcement Modeli): Harry Klopf tarafından (1986, 1988) yıllarında ortaya atılmış bir modeldir ve öğrenme algoritması ayrık diferansiyel Hebbian öğrenmesi olarak tanımlanabilir. Burada amaç giriş ve çıkışa karşı düşen sinyallerin kullanıldığı nöronlar için sinapsların ağırlıkların değişimlerini hesaplamaktır. Klopf, ağırlık güncelleştirmesi sırasında kullanılan terimler için bazı sınırlamalar koymuş, eşik değerlerine göre sinyal üretilmesini sağlamıştır. XV Nöronal sürme işlemi işaretin ağırlıkla olan çarpımıdır, işaretin ağırlık değişimiyle çarpımı da takviyenin miktarını belirler. Sinapsların takviyeye karşı duyarlı olduğu düşünülürse öğrenme işlemi sırasında nöronal işaret bilgisinin hızlı bir şekilde sisteme verilmesinin sağlamlık ve gürültüye karşı duyarlık sağlayabileceği gözlenebilir. Counterpropogation: Tablo tarama esasına dayanan optimal bir eğiticisiz öğrenme şeklidir. Ağın yapısı ne kadar büyük olursa doğru sonuca yaklaşım o kadar fazla olur. Burada amaç, ağırlık vektörünün seçiminde Kohonen ve Grossberg öğrenme kurallarının aynı ağ yapısında ardarda 2 farklı katmanda kullanarak hızlı öğrenme prosesi gerçekleştirmektir. İlk katmanda Kohonen öğrenme kuralı kullanılır. Öncelikle ağırlığı değiştirilecek proses elemanı seçimi bir yarışla belirlenir. Bu katmanın ağırlığı modifiye edildikten sonra ikinci katmanda Grossberg metodu ile tekrar ağırlıklar belirlenir. Ağırlık belirleme işlemi, ağırlıkların değeri sabit bir değere ulaşıncaya kadar sürer. Öğrenme prosesi tamamlandığında ağırlık katsayılarının oluşturduğu bir tablo elde edilir. Bu tablonun girişi, olasılık yoğunluk fonksiyonuna göre belirlenmiştir. Elde edilen tablo olası girişlere göre girişin ne olduğunu öğrenmiş stabil bir değerler tablosudur. Prosesîeme elemanları ne kadar çok olursa tablo o kadar geniş olur. Bu da öğrenme algoritmasının performansını arttırır. Bulanıklık ve Bulanık Sistemler: i. Bulanık Asosyatif Bellek: Bulanıklık, belirsizliğin ifadesi için tesadüflüğe alternatif olarak ortaya atılmış bir düşünce sistemidir. Bulanık kümeler çok boyutlu birim uzunlukta hiperküplerle ifade edilir. Bulanıklığı tesadüflükten ayıran olayların oluşumundaki kesinliktir. Tesadüflükte olayın oluşmasında bir belirsizlik vardır. Bulanık sistemler yukarda bahsedilen hiperküpler giriş ve çıkışları temsil edecek şekilde eşleştirme yapar. Bulanık assosyatif bellek, birtakım kurallar kullanarak giriş ve çıkış bilgilerinden hareketle sisteme gerçek bilgiye yakın olan bilgiyi öğretmeye çalışır. XVI. Bulanık Bağıntı Eşleştirmesi (Fuzzy Cognitive Map -FCM) Bu eşleştirme yöntemi sınıflandırma yapmak amacıyla kullanılır ve nedensel bağımlılıklar tespit edilerek sınıflandırma yapılmaya çalışılır. (Q,Cj) gibi bir çift olay arasındaki bağıntı doğrultulu bir ejj vektör belirler. Bu vektör 0 iken bağımlılık yoktur. Pozitif iken birindeki artma diğerinde de artmaya, azalma diğerinde de azalmaya neden olur. Negatif iken birisindeki artma diğerinde azalmaya, azalma da artmaya neden olur. Nedensellik tek taraflıdır. Daima belirlenen bir Q den Cj ye doğru olur. ey katsayılarının oluşturduğu bir E matrisine karşılık öğrenme aşamasında takviye FCM matrisi kullanılır ve F ile gösterilir. Bu F matrisi n kadar değişik konu arasındaki eşitlik (5.3) nedenselliğin gösterimi için n sayıda alt F{ matrisinden oluşur. Daha güvenilir sonuçlar alınabilmesi için ağırlıklarla takviye edilir (Eşitlik (5.4)). Ağırlıklar negatif olmayan değerlerdir ve [0,1] arasında sınırlandırılmıştır. Her bir Fj alt matrisi de istenirse ağırlık matrisi ile tekrar düzenlenebilir. Genetik Algoritmalar: Genetik algoritmalar temel düşünce kaynağını doğadaki kanunlardan alır. Doğada güçlü olan kromozomların yaşama şansı yüksek iken güçsüz kromozomlar yok olmaya mahkumdur. Doğadaki sistemlerin adaptasyonu üç safhada açıklanmaktadır: Üreme safhası, çaprazlama safhası, mutasyon safhası. Üreme safhasında yaşayacak olan kromozomlar uygunluk fonksiyonuna göre seçilir. Çaprazlama, özellikleri yeni bir kuşak belirlenmesi işlemidir. Mutasyon yerel minimadan sapma amacıyla yapılır. Bu durum, bazı zamanlarda uygunluğa daha çabuk yaklaşımı sağladığı gibi bazı zamanlarda uygun olmayan bir duruma geçilmesine neden olur.
-
ÖgeAnklaşman sistemlerinin hatada güvenli bir PLC ile gerçeklenmesi(İstanbul Teknik Üniversitesi, 2013) Dincel, Emre ; Kurtulan,Salman ; 332868 ; Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Anabilim Dalıİnsanlar demiryolu, havayolu, denizyolu ve karayolu gibi birçok seçeneğe sahip olmalarına rağmen, ülkemizde karayolu taşımacılığı hem yolcular için hem de lojistik sektörü için daha fazla tercih edilen bir ulaşım çeşididir. Ancak, bununla birlikte demiryolu taşımacılığının arttırılması yönünde gösterilen çabalar da demiryolları için bir revizyon gereksinimini doğurmuştur. Demiryollarında hem güvenli hem de hızlı bir ulaşımın sağlanması adına sinyalizasyon sistemlerinin yeniden yapılandırılması olmazsa olmazlardandır. Özellikle de insan odaklı hatalardan kaynaklanan can ve mal kayıplarının çokça yaşandığı demiryollarında sinyalizasyon sistemleri için önerilecek olan otomatik çözümler, bu kayıpların önüne geçmek için atılacak olan adımlardan biridir. Bu amaçla oluşturulan temel sistemler anklaşman sistemleri olarak adlandırılırlar. Anklaşman sistemleri, demiryolu ulaşımın güvenli olarak sağlanması için oluşturulmuş olan sinyalizasyon sistemlerinde karar verici mekanizma olarak kullanılan yapılardır. Bu sistemler kendilerine trafik kumanda merkezi tarafından gönderilen komutların, saha ekipmanlarından (makaslar, ray devreleri, sinyaller vb.) alınan bilgilerin de değerlendirilmesiyle birlikte, uygun olup olmadığını denetleyen, uygun komutları sahaya göndererek trenin en uygun güzergaha yönlendirilmesi, gerektiğinde durdurulması, tekrar hareket ettirilmesi gibi eylemleri gerçekleştiren, uygun olmayan komutları ise reddederek trafik kumanda merkezini bu durum hakkında bilgilendiren bir yapıya sahiptirler. Tüm bu eylemler için gerekli olan makas konum ayarlamaları, sinyal bildirim ayarlamaları, güzergah kilitleme vb. işlemler de tasarlanan anklaşman sistemi tarafından yürütülmektedir. Bu yönüyle anklaşman sistemleri, trafik kumanda merkezi ve saha arasındaki güvenli köprü olarak adlandırılabilir.Anklaşman sistemleri ilk zamanlarda mekanik olarak tasarlanmakta iken gelişen teknoloji ile birlikte elektronik kartlar bu amaçla kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde ise programlanabilir lojik kontrolörlerin (PLC) bu amacı gerçeklemek üzere kullanımları yaygınlaşmaya başlamıştır. PLC tabanlı anklaşman sistemlerinin tasarımları için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Özellikle bu tür kumanda sistemlerinin ayrık olay sistem yaklaşımına uygun olmasından dolayı petri ağları modeli, otomat modeli gibi ayrık olay tasarım metotları rahatlıkla uygulanabilmektedir