FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Mimarlık Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Araştırma Konuları:
-Geç Dönem Osmanlı Mimarlığı
-Bizans Mimarlığı
-Modern Batı Mimarlığı
-Klasik Dönem Osmanlı Mimarlığı
-Antik Mimarlık
-Kent Tarihi
-Selçuklu Mimarlığı
-Beylikler Dönemi Mimarlığı
-İslam Mimarlığı
Gözat
Konu "19th century" ile FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge19. Yüzyıl Başından Cumhuriyete Kadar Boğaziçi'nde Yalı Nitelikli Yapılar(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) İlker, Banu ; Özer, Filiz ; 46245 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture19. yüzyıl basından Cumhuriyet * e kadar yalı nitelikli yapılar konulu tez, yedi ana bölümü kapsamaktadır. Tezin birinci bölümü, giriş bölümüdür ve burada konunun seçilme nedenlerine, Boğaziçi'nin neden " moda yaratan ' bir özel bölge olduğuna, tezin amacı ve hazırlanmasında ' izlenen metod ile çalışmalara, bu esnada karşılaşılan zorluklara değinilmiştir. î ki ne i bölüm tarihçe bölümüdür. Burada, Boğaziçi *ni ta nıtıcı genel bilgilere yer verilmiştir. Öncelikle coğra fi özelliklerine, bazı sayısal değerler de verilerek de ğinilmiştir. Bu bölümde ayrıca Boğaziçi'nin ilk yerleş meler, Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu dev rindeki durumundan ve mimari qel içmelerden sözedi İmişt ir. üçüncü bölümde, tez konusundan daha önceki devir olan İS. yüzyıl öncesi Boğaziçi yapılarının o döneme ait tipik ö- zellikleri, saray, cami, sefaret ve yalı olmak üzere 4 yapı tipi altında ve verilen bilgileri örnekleyecek yapı lar seçilerek açıklanmıştır. Böyle bir bölüme yer veril mesi, tez konusunun incelediği dönem öncesi genel özel liklere dikkat çekmek ve iki devrin mimari tutumları ara sında kıyas yapabilmek için gerekli görülmüştür. Dördüncü bölümde, konuyla ilgili olması sebebiyle, Osman lı İmparator luğu' nda Batılılaşma Süreci'ne yer verilmiş tir. Bu bolümde, Batı lı laşma* nı n. izlerinin ilk görülme ye başladığı 18. yüzyıldan 20. yüzyıl basına kadar geçen sürede, her padişahın Batı lı laşma'ya bakış açısından, dö nemlerinde meydana gelen değişikliklerden, geleneksel mi marimizi etkileyen yabancı üsluplardan ve Batılılaşma'nın Osmanlı İmparatorluğu topraklarında gelişmesinde ve ya yılmasında büyük pa.y sahibi olan gayrimüslim ve yabancı mimarlardan bahşedilmiştir. Beşinci bölüm, tez başlığı olan 19. yüzyıl başından Cum huriyetle kadar Boğaziçi * nde yalı nitelikli yapıların in celendiği katalog bölümüdür. Katalogda tüm ilgili yapı ları ele almak mümkün olmadığından, sadece dönemin, tez konusunu açıklayıcı bazı saray, cami, sefaret ve yalı örneklerine yer verilmiştir. Yapı tipleri ayrıca kendi içlerinde varolmayan örnekler ile günümüze ulaşan örnek ler olmak üzere iki alt baş lı kta toplanmışlardı r. Altıncı bölüm, değerlendirme bölümüdür. Burada, tezin kapsadığı döneme ait B&rsy, cami, sefaret ve yalı örnek lerinde uygulanan yenilikler ve değişiklikler, plan düze ni ile cephe-bezeme-iç tezyinat özellikleri açısından ol mak üzere iki alt başlıkta incelenmiş, bu özellikler ay rıca her yapı tipi için ayrı ayrı gruplanmıştı r. XII Tezin yedinci ve son bölümü, sonuç bölümüdür. Bu bolum da, 19. yüzyıldan Cumhuriyete kadar geçen devirde Boğazi çi'nde yalı nitelikli yapılar, gruplama yapmaksızın, ge nel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur» Doneme ait mi mari yaklaşımlara genel olarak değinilirken, farklı 4 ya pı tipinin gerek plan düzeni, gerekse cephe karakterle rinde zaman zaman benzerlikler taşıdıklarından bahsedil miştir. Bu bağlamda, farklı yapı tiplerindeki ortak nok talar ile Boğaziçi'nin kendine has, " moda yaratan " ka rakterde bir bölge olması arasındaki ilişki incelenmiş tir.
-
Öge19. Yüzyıl İstanbul Fotoğrafları: II. Abdülhamid Hediye Albümleri’nde Kent Ve Mimarinin Temsili(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-11-17) Taptık, Faruk Ali ; Kuban, Zeynep ; 417528 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu tezin amacı, Sultan II. Abdülhamid’in 1893 yılında “Amerika Kütüphanesi”ne hediye olarak gönderdiği 1871 fotoğrafı bir araya getiren 51 albümde İstanbul, kent ve mimarinin temsilini dönemin sosyal, politik ve tarihsel koşulları çerçevesinde değerlendirmektir. Bu çerçevede ilk olarak 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun ve İstanbul’un durumu incelenmiştir. Bunun ardından fotoğrafın keşfedildiği bu ilk yıllarda fotoğraf ve mimarlık arasındaki ilişkiye ve Batı’da fotoğraf ve mimarlığın etkileşimine mercek tutulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’na fotoğrafçılığın gelişi, İstanbul’u fotoğraflarıyla Batı’da temsil etmiş olan gezgin fotoğrafçılar ve II. Abdülhamid Hediye Albümlerinde yer almasalar da ürettikleri fotoğraflarla ardından gelecek albümlerin müellifleri olan Abdullah Biraderler ve Paskal Sebah gibi fotoğrafçılar için belli normlar üreten öncü fotoğrafçılar ve stüdyolar hakkında bilgi verilmiştir. Aynı zamanda Tanzimat döneminin önemli aydınları tarafından benzer amaçlarla hazırlanmış Elbise-i Osmaniyye, Usül-i Mimari-i Osmani ve Le Bosphore et Constantinople gibi eserler ve 19. yüzyıl kartpostallarında kent temsili incelenmiştir. Son olarak Albümlerin fiziksel özellikleri, hazırlanmalarının ve “Amerikan ve İngiliz” Kütüphanelerine gönderilmelerinin tarihi, fotoğrafların sıralanışları, gösterdikleri yapı ve kurumlar ve fotoğrafların görsel özellikleri aktartılmıştır. Fotoğraflar görsel temsil açısından incelenerek, dâhil edilmeyenler üzerinden bir okuma yapılmaya da çalışılmıştır.
-
Öge19.yüzyıl Galata Ve Pera Apartman-konutlarında Orta Sofa-hol Tipolojisinin Gelişimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-11-24) Sunalp, Abdullah Alp ; Sözen, Metin ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture19. YÜZYIL GALATA VE PERA ARAPTMAN-KONUTLARINDA ORTA SOFA-HOL TİPOLOJİSİNİN GELİŞİMİ ÖZET 19’uncu yüzyıl Galata ve Pera Apartman-konutlarının bağımsız konut bölümlerinde “orta sofa-hol” tipolojisinin gelişimi adlı bu çalışma altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm giriş bölümüdür ve iki alt-başlıktan oluşmaktadır. Birinci alt-başlığın çerçevesinde sorunun tanımı ve amaca değinilmektedir. İkinci alt-başlığın çerçevesindeyse kapsam ve yönteme yer verilmektedir. İkinci bölümde Galata ve Pera’da Batılı yerleşmelerin tarihsel, sosyal, ekonomik ve fiziksel gelişimi ele alınmaktadır. Bu bölüm altı alt-başlıktan oluşmaktadır. Birinci alt-başlığın çerçevesinde İstanbul’da latin kolonilerinin kuruluşu incelenmektedir. İkinci alt-başlığın çerçevesinde Galata’daki Ceneviz yerleşmesinin tarihsel, sosyal, ekonomik ve fiziksel açıdan incelenmesine yer verilmektedir. Bu inceleme Ceneviz devri öncesi Galata ve Ceneviz’lerin Galata’ya yerleşmesi adlı iki bölümden oluşmaktadır. İkinci bölümün üçüncü alt-başlığının çerçevesinde İstanbul’un fethinden Tanzimat’a kadar Galata ve Pera’nın tarihsel, ekonomik, sosyal ve fiziksel gelişimi ele alınmakta bu çerçevede de Galata vePera’daki Avrupalı nüfusun, ticaret faaliyetlerin ve elçiliklerin bölgenin fiziksel gelişimine olan etkileri incelenilmektedir. Dördüncü alt-başlığın çerçevesinde Osmanlı’da Batılılaşma ve Reform hareketlerinin Galata ve Pera’nın fiziksel gelişimine etkileri ele alınmaktadır. Beşinci alt-başlığın çerçevesinde 19’uncu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’undaki siyasi ve ticari gelişmelerin Galata ve Pera bölgelerinin demografik yapısıyla fiziki büyümesine etkileri ve şehir yönetimindeki reformlar incelenilmektedir. Altıncı alt-başlığın çerçevesindeyse 19’uncu yüzyıl Galata ve Pera’sında sosyal yaşam ele alınmaktadır. Üçüncü bölümde 19’uncu yüzyıl Avrupa’sında Apartman-konutların gelişimi ele alınmaktadır. Bu bölüm iki alt-başlıktan oluşmaktadır. Birinci alt-başlığın çerçevesinde Sanayi devriminden 19’uncu yüzyıla kadar Avrupa kentlerinin incelenmesine yer verilmektedir. Bu inceleme Sanayi devriminde fiziksel çevre, Postliberal şehir ve Postliberal şehrin 19’uncu yüzyıl İstanbul’una kavramsal ve fiziksel etkileri adlı üç bölümden oluşmaktadır. Bu üçüncü bölümde 19’uncu yüzyıl İstanbul için yaptırılan büyük projeler, kent dokusunun düzenlenmesi ve Galata-pera bölgesindeki fiziksel etkileri ve 19’uncu yüzyıl İstanbul’unda yeni ulaşım sistemlerinin Galata ve Pera bölgesinin fiziksel gelişimindeki yeri gibi konulara değinilmektedir. Üçüncü bölümün ikinci alt-başlığının çerçevesinde 19’uncu yüzyıl Avrupa’sında konut üretimini etkileyen ekonomik, politik, kültürel faktörler ve Apatman-konut’un gelişimi incelenilmektedir. Dördüncü bölümde 19’uncu yüzyıl Galata ve Perası’nda Apartman-konutların gelişimi ele alınmaktadır. Bu bölüm dört alt-başlıktan oluşmaktadır. Birinci alt-başlığın çerçevesinde Apartman-konut’un kelime anlamına değinilmektedir. İkinci alt-başlığın çerçevesinde İstanbul’da 19’uncu yüzyılın şehirsel konut biçimlerine yer verilmektedir. Üçüncü alt-başlığın çerçevesinde 19’uncu yüzyıl özgün İstanbul konut biçimlerinin oluşumunu etkileyen faktörlere değinilmekte. Dördüncü alt-başlığın çerçevesindeyse 19’uncu yüzyıl Galata ve Perası’nda özgün bir konut biçimi olan Apartman-konut ele alınmaktadır. Beşinci bölümde 19’uncu yüzyıl Galata ve Pera Apartman-konutlarında “orta sofahol” tipolojisinin gelişimi incelenilmektedir. Bu bölüm iki alt-başlıktan oluşmaktadır. Birinci alt-başlığın çerçevesinde geleneksel Osmanlı evinin tarihsel gelişimi, plan tipleri ve mekansal örgütlenişindeki öğelere yer verilmektedir. İkinci alt-başlık dört bölümde ele alınmıştır. Birinci bölümde 19’uncu yüzyıl Galata ve Pera bölgesindeki çok katlı bir konut örneği incelenmiştir. İkinci bölümde Kadıköy’de özgün bir Apartman-konut örneği olan Arif Paşa Apartman-konutuna değinilmiştir. Üçüncü bölümde 19’uncu yüzyıl Galata ve Pera Apartman-konutlarında orta sofa-holün işlevsel ilişkilerinin analizi, bu mekanın merdiven eviyle olan ilişkilerinin analiziyle konut bölümünün fonksiyon şemasının içindeki yeri ve diğer mekanlarla olan ilişkilerinin analizi çerçevesinde incelenilmiştir. İkinci alt-başlığın dördüncü bölümündeyse 19’uncu yüzyıl Galata ve Pera apartman-konutlarında orta sofa-holün biçimsel analizine yer verilmiştir. Sonuç bölümündeyse, bu çalışmanın kısa bir özeti yapılmış ve 19’uncu yüzyıl Galata ve Pera Apartman-konutlarının bağımsız konut bölümlerinin plan tipolojilerindeki orta sofa-holün geleneksel Osmanlı evinin plan anlayışındaki orta sofanın bir yansıması olduğuna ve yüzyıllar boyunca olgunlaşarak gelişen orta sofa geleneğinin Apartman-konut mimarisinde orta sofa-hole dönüşerek yeniden yaşam bulduğuna dikkat çekilerek yanlış koruma politikaları yüzünden tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan İstanbul’a özgü bu plan tipolojisinin özellikle korunması gerektiği vurgulanmıştır.
-
Ögeİstanbul'da 19. yüzyıl Abdülmecid camileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Çelik, Gözde ; Ögel, Semra ; 101103 ; Mimarlık TarihiOsmanlı dini mimarisinin 19. yüzyılda Tanzimat dönemine ait örnekleri olan ve Abdülmecid (1839-1861) tarafından yaptırılan camiler, Tıbbiye Camii ve selatin camileri olan Küçük Mecidiye Camii, Hırka-i Şerif Camii, Ortaköy Camii (Büyük Mecidiye Camii), Dolmabahçe Camii (Bezm-i Alem Valide Sultan Camii) ve Teşvikiye Camii'dir. Tezde, ağırlıklı olarak çoğunluk oluşturan selatin camileri üzerinde durulmuştur. Topkapı Sarayı, Demirkapı civarında bulunan Tıbbiye Camii, yapım tarihi ve mimarı belirlenemeyen, sade bir yapıdır. Bu yapı, dönemin küçük ölçekli camilerine bir örnek olması niteliğiyle ve Abdülmecid tarafından yaptırıldığına ilişkin sınırlı sayıda kaynağa dayanılarak tez çalışmasına dahil edilmiştir. Kabataş - Ortaköy hattı boyunca yer alan, yüzyılın etkin mimar ailesi Balyan'lar tarafından gerçekleştirilmiş Küçük Mecidiye Camii (1848), Ortaköy Camii (1853- 1855) ve Dolmabahçe Camii (1853-1855), benzer tasanm özellikleri gösterirler; Tanzimat döneminin anıtsal dini mimariye yansıması açısından önemli yapılardır. Abdülmecid'in annesi Bezm-i Alem Valide Sultan tarafından yapımı başlatılan Dolmabahçe Camii, Abdülmecid tarafindan bu dönem içinde tamamlatıldığı için Abdülmecid yapısı olarak kabul edilerek çalışma kapsamına alınmıştır. Fatih'te bulunan, Hz Peygamber'in hırkasının korunması amacıyla inşa edilmiş Hırka-t Şerif Camii (1847-1851), değişik tasanm yaklaşımı ile özel bir yapıdır. Sekizgen planlı olan bu caminin de mimarı bilinmemektedir. Bulunduğu semtin iman amacıyla İS 54 yılında gerçekleştirilmiş Teşvikiye Camii ise, dönemin diğer camilerinden farkklaşan unsurlarıyla dikkat çekmektedir. 1877 ve 1892 yıllannda onanm gören yapının bugünkü haliyle bir Abdülmecid dönemi yapısı olup olmadığı olgusu, çalışma boyunca yanıt aranan sorulardan biri olmuştur. Tanzimat Dönemi'nin Abdülmecid'in saltanat yıllanna rastlayan ilk bölümünün dini mimari özelliklerini içermeleri nedeniyle tez konusu olarak seçilen bu camiler, 19: yüzyılda Batılılaşma sürecinin hız kazandığı bir dönemde, bu süreci başlatan hükümdarın izni ve kabulleri doğrultusunda inşa edilen yapılardır. Osmanlı İmparatorluğu'nu 19. yüzyılda Batılılaşma kavramı çerçevesinde etkileyen Avrupa, bu yüzyılda Endüstri Devrimi nedeniyle toplumsal, ekonomik ve kültürel bir değişim içindedir. Avrupa'da endüstrinin bilinûn kontrolüne geçmesini sağlayan ve makineleşme çağını açan Endüstri Devrimi, toplumun strüktürei niteliklerini de değişime uğratmış, kilise ve asiller sınıfının karşısına, kalabalık bir kitle olan burjuva sınıfı çıkmıştır. Endüstri Devrimi'nin toplumsal etkileri, kentlerin gelişmesine, alt yapı hizmetlerinin geniş çapta ele alınmasına, sayısı ve çeşidi artan binalann boyutlanmn da büyümesine yol açmıştır. Bu dönemde Avrupa'da sanatın bilimin gerisinde kalması, bilim ve teknik ilerleme, endüstriyel ve ticari gelişmenin yarattığı hareketlilik, ekonomik ve sosyo kültürel hayatı dalgalandırmış, bütün bu etkenlerle mimar, eklektisist bir anlayışa yönelmiştir. Gelişen tekniklerin kendilerine sunduğu yeni malzeme ve imkanları değerlendiremeyen mimarlar, geçmiş yüzyılların Avrupa mimari stillerini tekrar canlandırmayı tercih etmişlerdir. Sonuç olarak 19. yüzyıl Avrupa'sında Neo-gotik, Neo-klasik, Neo-rönesans ve Neo-barok stillerin bir arada kullanılmasıyla "eklektisist mimari" ortaya çıkmıştır. Bu eklektisist tavır içinde, Gothic Revival ve Greek Revival, ön plana geçmiştir. Bu dönemde Batı mimarisini etkileyen bir diğer akım da Orientalism'dir. Endüstri Devrimi'nj zamanında gerçekleştiremeyerek Batılı devletlerin karşısında varlığını sürdürme mücadelesi veren Osmanlı İmparatorluğu'nda Batılılaşma, Tanzimat'ın ilanına kadar, teknoloji, bilim ve eğitim alanlarında görülmüş, mimari de dekor açısından Batılı etkilere açılmıştır. 1839'da tahta çıkan Abdülmecid tarafından aynı yıl içinde ilan edilen Tanzimat Fermanı'yla birlikte, Batı'nın düşünce sistemi ile temasa geçilmiş, toplumda radikal değişimler yaşanmıştır. Tanzimat Fermanı, Müslüman ve Hristiyan halkın kanun önünde eşitliğini tanımış, halkla padişah arasındaki ilişkileri yazılı bir belge niteliğinde belirttiği için, sosyal bir kontrat karakterini kazanmıştır. Tanzimat Dönemi'nde, askeri ve teknik konulara ek olarak haklar, milli eğitim ve sanat alanlarında da Batı üstünlüğü kabul edilmiştir. Tanzimat, her alanda olduğu gibi, mimarlık alanında da yeni örgütlenme modelleri ve siyasal düzenlemeler getirmiştir. Bu dönemde, resmi yapım programı, ivme kazanan Batılılaşma sürecinin bir göstergesi olarak, büyük bir tipolojik çeşitlilik sergilemektedir. Yönetim etkinliklerinin artarak İstanbul'da merkezileşmesi, hareketli ticari yaşam ve nüfus artışı, başkent İstanbul'da yoğun mimari gelişmeye yol açmıştır. Gayrimüslim ve bir oranda da yabancı uyruklular, bu dönemde Batı tarzı yaşama öncülük etmişler, bu sayede İstanbul çağdaş Avrupa'da görülen eklektisist yaklaşıma sahip resmi, askeri, özel ve hatta dinsel yapılarla değişik bir görünüm almaya başlamıştır. Başkent dışındaki birçok kent merkezinde de görünümü etkileyen yapılar gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde mimarlık eğitiminin beklenen gelişmeyi gösterememesi sonucu, büyük ve önemli yapıların gerçekleştirilmesinde, yabancı mimarlar ve yabancı ülkelerde eğitim almış gayrimüslim mimarlar görev almışlardır. Yabancı mimarlar arasında W. J. Smith ve Fossati kardeşler önemli binalar inşa etmişlerdir. Bu çalışmanın konusunu oluşturan camilerin bir bölümünün tasarım ve inşasını gerçekleştiren Garabet Balyan ve oğlu Nigoğos Balyan, Osmanlı mimarlığının son döneminin en önemli adlarından Balyan Ailesi'nin üyesidirler. Balyan'lar, dört kuşakta baba, oğul ve kardeşler olarak hassa mimarlığı görevinde çalışmış, Ermeni kökenli bir ailedir. Balyan Ailesi'nin gerçekleştirdikleri yapıların çoğu, saraya ve devlet kuruluşlarına aittir ve yeni tasarım ve programlama ilkeleri getiren büyük ölçekli organizasyonlardır. Mimarlık tarihine adı "Dolmabahçe Sarayı" nın mimarı olarak geçen Garabet Balyan, oğullarım, geleneksel usta-çırak ilişkisi yerine akademik mimari eğitime yönlendirerek ailenin profesyonel etkinliğinde ve sürekliliğinde büyük rol oynamıştır. Paris'te Saint-Barbe Koleji'nde okuyan ve kolejin müdürü tanınmış mimar H. Labrouste'un takdir ettiği bir öğrenci olan Nigoğos Balyan, ailenin akademik eğitimden geçen ilk bireyidir. Dolmabahçe Sarayı kapılan ve Muayede Salonu'nun mimarı olan Nigoğos Balyan, ailesinin benimsediği klasik stilden, eklektik anlayışa kaymıştır. xv Köklü geleneklere sahip olan Osmanlı dini mimarisinde, Batılılaşmaya paralel olarak, 18. yüzyılda ortaya çıkmaya.haşlayan Avrupa etkisi, yüzyılın sonuna doğru, belirgin hale gelmiştir. Batılılaşmanın, 19. yüzyılda Tanzimat'ın ilanıyla ivme kazanması, yönetici kadrolardan haşlayarak, toplumun üst tabakasına yayılan -bir değişimin, sosyo-kültürel hayatı yeniden şekillendirmesine yol açmıştır. Bu gelişmelerin ışığında, Tanzimat Dönemi'nin Abdülmecid'in saltanatına xastlayan ilk bölümünde (1S39- 1861), Osmanlı dini mimarisi de değişimden payını almıştır. Bu süre içinde dini mimari, önceki dönemin Osmanlı Baroğu örnekleriyle, ?Abdüla.ziz.ün egemenlik yıllanndar başlayan Hint-Arap etkileriyle şekillenmiş Osmanlı Eklektisizmi'nin uç örnekleri arasında bir geçiş dönemi yaşamıştır. 19. yüzyılda Abdülmecid Camileri' nin incelenmesi, yoğun yapım faaliyetleri ve Batı mimarisinden aktarılan üslupların başkentin çehresini değiştirdiği bir dönemde, Tanzimat ideolojisinin, büyük çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Osmanlı toplumunun geleneksel ve jnanevi yönden belkemiği sayılan dini yapılarında ortaya çıkan etkilerinin araştırılmasına yöneliktir. Tanzimat ve Islahat Fermanları ile şekillenen Abdülmecid'in.saltanatı sırasında, kendisinin istek ve -kabulleri doğrultusunda gerçekleştirilen bu camilerin Osmanlı mimarlık tarihi içindeki yeri saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmada, içinde bulunulan zor ve hassas dönemin mimariye yansımaları, köklü ve kendine özgü bir yapı türünün büyük değişimlerin yaşandığı bu süreçte nasıl yorumlandığı -incelenmeye jçalışılmış, bu -dönem camilerinin gelenekle ilişkisi, Batı mimarisinden ne ölçüde etkilendiği ve sonraki örneklere bıraktığı miras ile geleneğe katkılarının irdelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma, yabancı etkilerin ilk olarak ortaya çıktığı ve yoğun olarak görüldüğü, hükümdarların büyük ölçekli yapılarla imar ettiği başkent İstanbul ile sınırlı tutulmuştur. Bu çerçeve içinde, tezin giriş bölümünde problem tanıtılmış, limitler ve bu konunun seçilmesindeki amaç belirtilmiş, her bölümde ele alınan konulardan kısaca bahsedilmiştir. Tezin ikinci bölümünde, incelenen camilerin ait olduğu 19. yüzyılda, Osmanlı'yı yoğun biçimde etkileyen Avrupa'da sosyo-kültürel ortam ve mimari özelliklerinin temel bileşenleri verilmeye çalışılmış, Osmanlı İmparatorluğu'nun bu yüzyılda içinde bulunduğu durum ve Batılılaşma kavramı irdelenmiştir. Yine bu bölümde Tanzimat Dönemi ve Tanzimat padişahı Abdülmecid çeşitli yönlerden ele alınarak Osmanlı'nın bu dönemde genel bir portresi -çizilmeğe çalışılmıştır. Bu bölüm, incelenen camilerin bir bölümünün mimarları olduğu- belirlenen, dönernin etkin mimar ailesi Balyan'lar hakkında bilgi verilerek bitirilmiştir. Tezin üçüncü bölümünde, Abdülmecid Camileri'nin genel özellikleri belirtilmiş; plan, dış cephe, iç mekan ve dekor özellikleri başlıkları altında her caminin ilgili nitelikleri belirlenerek camiler karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Bu bölümde, her alt başlık, tarihsel süreç içindeki gelişimine de değinilerek kendi içinde değerlendirilmiş, bu yöntemle çalışmanın her aşamasının netleştirilmesi amaçlanmıştır. Dördüncü bölümde, incelenen camilerin Avrupa Mimarisi ile ilişkisi araştırılmış, bu camilerin çeşitli yönlerden benzerlik gösterdiği Batı mimarisi örneklerinin plan, dış cephe, iç mekan ve dekor özellikleri açısından ele alınmasıyla konu irdelenmeye çalışılmıştır. xvı Beşinci bölümde, Abdülmecid Camileri erken dönemden benzer örneklerle karşılaştırılarak, gelenekten ne ölçüde yararlandıkları incelenmiştir. Bu bağlamda ele alınan örnekler, Nuruosmaniye Camii, Ayazma Camii, Selimiye Camii, Beylerbeyi Camii ve Nusretiye Camii'dir. Bu bölümde, diğer bir alt başlıkta, Abdülmecid tarafından yaptırılan camiler, inşa edildikleri dönemin en büyük anıtsal yapısı Dolmabahçe Sarayı ile karşılaştınlmıştır. Bu karşılaştırmayla, incelenen camilerin saray yapısıyla ortak yanlan olup olmadığı sorusuna yanıt aranmıştır. Bu bölümün son alt bölümünde, sözkonusu camilerle belirgin benzerlik gösteren daha geç tarihli örnekler çeşitli yönlerden incelenen camilerle karşılaştırılmış, bu yolla Abdülmecid Camileri'nin Osmanlı dini mimarisine katkıları ortaya konmaya çalışılmıştır. Geç dönemden seçilen benzer örnekler, Sâdâbad Camii, Altunizade Camii, Aksaray Valide Sultan Camii ve Cihangir Camii'dir. Son bölümde, elde edilen bilgilerin bir bütün içinde değerlendirilmesiyle varılan sonuçlar açıklanmıştır. Sonuçlar, Abdülmecid dönemi selatin camilerinin plan, dış cephe, iç mekan ve dekor özellikleri açısından farklı bazı yaklaşımlara sahip olduklarını ortaya koymaktadır. İncelenen camilerde, geleneksel anlama sahip son cemaat yeri ortadan kalkmış veya kapalı mekana dahil edilerek özellik değiştirmiştir. Hünkar kasırları, camilerin bütün kuzey cephesini kaplayacak bir büyüklüğe ulaşmıştır. Hünkar kasırları iki katlı, yatayda gelişmiş, sivil görünümlü yapılardır; bu özellikleriyle düşeyde gelişmiş ve tek kubbeyle örtülü strüktürler olan harim bölümlerinden farklıdırlar. Minareler de çoğunlukla hünkar kasrına ilave edilmiştir. Cepheler pilaster ve kornişlerle çerçevelenmiş, bu çerçeveler içine klasik döneme göre sayılan az ancak daha geniş yüzeyli pencereler açılmıştır. Cepheler, "askı kemeriyle biçimlenen cepheler" veya "saçak kornişiyle düz olarak bitirilen cepheler" olarak iki kategoriye aynlabilir. Köşe kuleleri, strüktürel değil, dekoratif niteliklidir; kasnak yüksekliği azalmıştır. Camilerin harim bölümünde, geleneksel kubbe ile örtülü mekan anlayışım devam ettiren net bir tasarım görülür. Pencerelerin zemine yakın seviyeden başlamasıyla elde edilen aydınlık mekan, klasik devir mekan anlayışına uygundur. İç ve dış dekorda, eklektisişt yaklaşım içinde antik motifler, rozetler ve yer yer geleneksel motifler bir arada kullanılmıştır. Bu çalışmadan ortaya çıkan sonuçlar, Tanzimat Dönemi'nde Osmanlı sosyo-kültürel yaşamındaki değişime paralel gelişen biçimsel ve işlevsel gereksinmelere bağlı olarak, camilerin planlaması, iç mekan kurgusu, cephe düzeni ve süsleme programında meydana gelen yeniliklerin, geleneksel Osmanlığı mimarlığı ile bağları koparmadan, seçmeci bir yaklaşım içinde yorumlanarak tasanma yansıtıldığı yönündedir. İncelenen camilerden Teşvikiye Camii'nin, sonradan geçirdiği onanmlarla daha geç bir döneme ait özellikler sergilediği, Ortaköy Camii'nin ise çeşitli nitelikleri açısından Dolmabahçe Camii'ne oranla Dolmabahçe Sarayı ile daha çok bütünlük içinde olduğu belirlenmiştir. Hırka-i Şerif Camii'nin de bir Balyan yapısı olması, tasanm kararlan açısından mümkün görünmektedir.
-
ÖgeOsmanlı Fabrika Yapılarının Kentsel Ve Mimari Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-04-03) Boyacıoğlu, Didem ; Saner, N. Turgut ; 10031771 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture19. yüzyıl boyunca inşa edilen fabrika yapılarının Batı’yı model aldığı bir gerçektir. Ancak ne kendi içinde Batı’da, ne de batı-dışı toplumlarda yaşanan sanayileşmenin ve buna bağlı olarak gelişen sanayi mimarisinin hep aynı güzergahı izlediğini söylemek mümkün değildir. Bu noktadan yola çıkılarak hazırlanan tez çalışması Osmanlı sanayi mimarisi kapsamında inşa edilen fabrikaların kendine özgü koşullarını kentsel ve mimari açıdan değerlendirmeyi hedeflemiştir. İlk aşamada 19. yüzyılda Osmanlı kentlerinde yaşanan sosyal ve fiziksel değişimin bir parçası olarak inşa edilen fabrika yapılarının kentle ilişkisi, kent üzerinde yarattığı olumlu veya olumsuz etkileşimler ile Osmanlı yönetiminin bu konudaki tavır ve tutumları ele alınmıştır. İkinci aşamada Osmanlı fabrika yapılarının projelendirilmesi ve fabrika yapılarını tasarlayan ve inşa eden özneler dönemin mühendislik ve mimarlık ortamı içerisinde değerlendirilmiştir. Fabrika mimarisi ve donanım başlığı altındaki üçüncü aşamada ise fabrika yapılarının mimari gelişiminin irdelenmesi, Batı’dan ithal edilen ve Osmanlı’ya özgü olan yanlarının anlaşılması amaçlanmıştır. Tekstil sanayi hem Batı’daki, hem de Osmanlı’daki sanayileşmenin merkezinde yer almaktadır. Bu öncü konumu nedeniyle konunun tekstil sanayi ve çuha üretimi üzerinden değerlendirilmesi uygun bulunmuş, Boğdan Çuha İmalathanesi, İslimye Çuha Fabrikası, İzmit Yünlü Dokuma Fabrikası ve Feshane Fabrikası üzerinde yoğunlaşılarak, Osmanlı çuha fabrikalarının mimari biçimlenişi, donanım/ üretim teknolojisi ve mimari ilişkisi ile strüktür, yapım tekniği ve malzeme özellikleri irdelenmiştir. Çalışma, büyük oranda Osmanlı arşivlerinde yer alan belgelere dayanmaktadır. Elde edilen veriler ışığında ortaya konan sonuçların tartışıldığı son bölümde fabrika yapılarının inşasının Osmanlı’ya özgü bir deneyim olarak nasıl bir güzergah izlediğinin kentsel ve mimari açıdan yorumlanmasına çalışılmıştır.
-
ÖgeTopkapı sarayında Revan ve Bağdat köşkleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Diker, Hasan Fırat ; Akın, Günkut ; 101139 ; Mimarlık TarihiTopkapı Sarayının IV. Avlusunda yer alan Sofa-i Hümayun'a IV. Murat'ın Revan ve Bağdat seferleri anısına yaptırdığı köşkler bu çalışmanın inceleme konusu olup, bu yapılarla ilişkili görülen mimari ve tarihi olgular da araştırma kapsamına alınmıştır. Fatih Sultan Mehmet'ten XIX. yüzyıl ortalarına kadar Osmanlıların devlet külliyesi olan Topkapı Sarayının, belli bir sistematiğin dışında, padişahların bireysel iradeleriyle yaptırmış olduğu binalardan müteşekkil olduğu ve sarayı oluşturan temel mekan biriminin odalar olduğu düşünülürse, köşklerin Topkapı Sarayı için ne denli önemli birer mimari eleman olduğu anlaşılabilir. Bu anlamda sarayın en özel avlusu sayılan Sofa-i Hümayun ve IV. Murat ile I. İbrahim devrinde köklü bir yapılanmaya tabi tutulan IV. Avlu, araştırma kapsamında özel olarak ele alınmıştır. Araştırma konusunu oluşturan her iki yapının da birer köşk olarak yaptırılmış olması, bu yapı tipinin de ayrı olarak incelenmesini gerektirmiş ve köşkün bir mimari biçim olarak İslam ve Osmanlı kültüründeki yeri irdelenmiştir. Araştırma sürecinde köşklerin banisi olan IV. Murad'ın kendisi ve bunların yapıldığı dönem de ayrı olarak incelenmiştir. Bu anlamda köşklerin mekansal ve dekoratif özelliklerini var eden kültürel sebepler araştırılırken devrin edebi imgelerinden de faydalanılmıştır. Tez kapsamında edebi kaynaklar dönemlerinin rengini yansıtan birer tarihi veri olarak kabul edilerek, yaklaşım biçimleri açıklanmaya çalışılmıştır. Bu kaynaklardan yola çıkılarak öncelikle her iki köşkün genel mimari ve bezeme özellikleri, kullanım biçimleri ve mimarı üzerinde durulmuş ardından da yapıların birbirlerinden ayrı olarak işlev, mekan analizi ve dekorasyon anlayışları üzerinde durularak, Revan ve Bağdat köşklerini betimleyecek tüm veriler kullanılmaya çalışılmıştır. Ayrıca ilk olarak bu araştırma kapsamında Revan Köşkünün bodrum katının rölövesi belgelenerek, köşkün kullanımına dair yeni bir bulgu ortaya konmuştur.
-
ÖgeXIX. Yüzyıl İstanbul’unda Bahçe Köşkleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-12-17) Sürer, İdil ; Ağır, Aygül ; 451105 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureOsmanlı mimarisi, özellikle Lâle Devri (1718-1730) ve sonrasında “Batılılaşma dönemi” olarak anılan dönemde, farklı bir doğrultuda gelişmeye başlamıştır. Yeni yorumların arandığı, hızla değişen kültürel ve toplumsal yapının her alana yansıdığı bu dönemde, özellikle XIX. yüzyılda meydana getirilen mimari eserler bu değişimi çok çarpıcı bir biçimde ortaya koymuştur. Dönemin mimari anlayışı, en büyük ölçekten en küçük ölçekli yapılara dek yansımış ve bahçe köşklerinde de bu anlayışın etkileri ortaya çıkmıştır. Bu tezin amacı, Osmanlı bahçe mimarisinin önemli öğelerinden olan bahçe köşklerinin, XIX. yüzyıl boyunca İstanbul’da inşa edilmiş bazı örnekleri hakkında kapsamlı bir değerlendirme oluşturmak ve bu yapılar aracılığıyla dönemin mimarisine ışık tutmaktır. Belirli bir zaman diliminde ve coğrafyada inşa edilmiş olan bahçe köşklerinin incelendiği bu çalışmanın, XIX. yüzyıl boyunca İstanbul’da inşa edilen tüm bahçe köşklerini belgelemeyi amaçlayan bir katalog çalışması olmadığı özellikle hatırlanmalıdır.
-
ÖgeXIX. yüzyılda Pera/Beyoğlu'nun ekonomik, kültürel ve politik yapısının mimariye etkileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998) Durudoğan, Seza ; Batur, Afife ; 75075 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitecturePera (Beyoğlu), XX. yy.a kadar Lövanten ve Avrupalı nüfusunun getirdiği özellik nedeniyle batılı gezginlerin daima yakınlık duyduğu, seyahatnamelerinde yaşamından kesitler verdikleri bir bölge olmuştur. XX. yy.da ise cumhuriyetle birlikte gelen ve nüfus yapışım değiştiren sosyal ve ekonomik değişim, bazı yazarların geçmişi araştırarak bölgeye nostaljik bir yaklaşımla eğilmelerini getirmiştir. Bu tezin amacı, hakkında çok fazla sayıda yayın çıkmasına rağmen pek azının bilimsel araştırmaya dayandığı Pera'nın ekonomik, kültürel ve siyasi yapısının mimariye etkilerinin araştırılmasıdır. Bu amaçla seyahatnameler ve bölgede yayınlanan günlük gazeteler taranmak suretiyle buradaki her türlü haber, ilan ve reklam değerlendirmeye alınmış ve haritalara işlenerek değerlendirilmiştir. VI. Daire'ye ait Abdülaziz Albümleri ile önemli bir belgesel değer taşıyan Sigorta Haritaları üzerinde yapılan saptamalarla, Pera (İstiklal) Caddesi'nin Galatasaray ile Tünel arasında kalan bölümünde konut-ticaret ilişkisi ortaya çıkarılarak, tek ailelik konuttan apartmanlaşmaya geçiş çeyrek yüzyıllık bir farkla her iki harita üzerinde irdelenmiştir. Tez altı bölümden oluşmaktadır. 1. Bölümde çalışmanın amacı, kullanılan yöntem ve yararlanılan kaynaklar tanıtılmıştır. 2. Bölümde bölgenin topografyası, fiziki sınırları ile mahalle ve sokakları tanımlanmıştır. 3. Bölümde ise İstanbul tarihi içinde XIX. yy.a kadar Pera'nın, bir uzantısı olduğu Galata bölgesi ile bağıntılı olarak tarihsel gelişimi irdelenmiştir. 4. Bölüm, araştırmanın ağırlığını oluşturan ve sonuç için verilerin toplandığı bölümdür. Burada büyük çoğunlukla gazetelerden elde edilen bilgilerle Pera'daki sosyo-ekonomik, kültürel ve politik durumla birlikte ilk belediye kararları ve bunların 1870 yangını sonrasında kentsel dokuya yaptığı etkiler araştırılmış, ayrıca bölgedeki yapı tipleri, Batı'lı örnekleriyle karşılaştırılarak ortak yanlar ortaya çıkarılmıştır. 5. Bölümde, bir önceki bölümde elde edilen veriler değerlendirilerek haritalar üzerine işlenmek suretiyle bölgenin konut-ticaret ilişkisi ile konut yapısı ortaya çıkartılarak ilk çok katlı konutlardan örnekler verilmiştir. 6. Bölüm sonuç bölümüdür. Pera'nın tarihsel gelişimi içinde mimari olgusunun genel bir değerlendirmesini içermektedir. Çalışmada üç ek bulunmaktadır. Ek A'da üzerine saptamaların yapıldığı haritalar ile cephe siluetleri verilmiştir. Ek B'de Mecelle-i Umur-u Belediye'de çıkan ve VI.Daire'nin kuruluş kararını belirten bölümlerle, L'Indicateur Constantinopolitain Guide Commercial'den alınan ilgili fotokopiler ve yazılı kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan çizelgeler yer almaktadır. Ek C'de ise günlük gazetelerden alınan konuyla ilgili reklam ve ilanların fotokopileriyle, bölgeyi tanıtan gravür, kartpostal ve fotoğraflar verilmiştir.