LEE- Yapı İşletmesi-Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Sustainable Development Goal "Goal 11: Sustainable Cities and Communities" ile LEE- Yapı İşletmesi-Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Ögeİnşaat projelerinde gecikme kaynaklı risk faktörlerinin analizi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-06-28) Yılmaz, Halil Burak ; Damcı, Atilla ; 501211110 ; Yapı İşletmesiİnşaat projelerindeki ana hedef, projeleri belirlenen süre içinde, tahsis edilen bütçe dahilinde ve istenen kalite seviyesinde tamamlamaktır. Ancak, inşaat projelerinin karmaşıklığı ve öngörülemezliği kaçınılmazdır. Bu nedenle, çoğu inşaat projesi genellikle planlanan tamamlanma süresini aşar. Gecikmeler, inşaat projelerinin başarısını olumsuz etkileyen büyük bir sorundur. İnşaat projelerindeki gecikmeler çoğu zaman zamana bağlı hak taleplerinin uzamasına, bütçe aşımlarına, proje paydaşları arasında anlaşmazlıklara ve sözleşmelerin terk edilmesi ve/veya feshedilmesine yol açmaktadır. İnşaat projesi gecikmelerine katkıda bulunan birçok risk faktörü vardır. Dolayısıyla, gecikmelerin olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmak veya azaltmak için ilk ve en önemli adım, gecikmelerle ilişkili riskleri belirlemektir. Risk yönetiminin ilk aşaması, proje hedeflerinin gerçekleştirilmesini potansiyel olarak etkileyebilecek olası riskleri sistematik olarak belirlemeyi içerir. Risk tanımlama, risklerin özelliklerini, kökenlerini ve olası sonuçlarını belirlemeye çalışır, böylece proje boyunca belirsizliklerin ve tehditlerin öngörülmesini kolaylaştırır. İlgili literatürde inşaat projelerindeki gecikmeleri araştıran birçok çalışma olmasına rağmen, gecikmelerle ilişkili riskleri özel olarak ele alan çalışmaların sayısı azdır. Bu tez, bu tür araştırmaların eksikliğine yanıt olarak yapılmıştır. Bu çalışmanın ana hedefleri, inşaat profesyonellerinin inşaat projesinin her aşamasında karşılaşabileceği gecikmelerle ilişkili riskleri sistematik olarak belirlemek ve değerlendirmektir. Bu hedeflere ulaşmak için çalışma şu adımları izlemiştir: • Gecikmelerle ilişkili risk faktörlerini belirlemek için kapsamlı bir literatür taraması yapmak, • Türk inşaat sektöründeki profesyonellere dağıtılmak üzere bir anket tasarlamak, • Toplanan veriler üzerinde güvenilirlik ve sıralama analizleri yaparak en önemli gecikme ile ilişkili risk faktörlerini belirlemek, • Analizden elde edilen sonuçları değerlendirmek ve tartışmak. Mevcut literatürün ayrıntılı bir şekilde incelenmesinin ardından, toplamda 38 gecikme ile ilişkili risk faktörü belirlenmiştir. Gecikmelerle ilişkili risklerin nasıl algılandığıyla ilgili veriler, Türk inşaat mühendisleri ve mimarlardan bir anket çalışması aracılığıyla toplanmıştır. Gecikme ile ilişkili risk faktörlerinin belirlenmesinin ardından, 79 sorudan oluşan bir anket geliştirilmiştir. Anket, üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, katılımcının eğitim durumu, mesleği ve inşaat sektöründeki deneyimi ile ilgili üç sorudan oluşmaktadır. İkinci bölüm, inşaat projesi gecikmeleriyle ilişkili her bir risk faktörünün karşılaşılma sıklığını değerlendirmek için 1'den 5'e kadar Likert ölçeği kullanılarak tasarlanmış 38 sorudan oluşmaktadır; burada "1" nadiren ve "5" her zaman anlamına gelmektedir. Üçüncü bölüm, gecikme ile ilişkili her bir risk faktörünün proje süresi üzerindeki olumsuz etkisinin derecesini değerlendirmek için 1'den 5'e kadar Likert ölçeği kullanılarak tasarlanmış 38 sorudan oluşmaktadır; burada "1" çok düşük ve "5" çok yüksek anlamına gelmektedir. Anket, Türk inşaat sektöründe çalışan 151 profesyonelin katılımıyla gerçekleştirilmiş, bu profesyoneller arasında inşaat mühendisleri ve mimarlar yer almıştır. Gönderilen 151 yanıtın toplamda 146'sı geçerli kabul edilmiştir. Bu oran yaklaşık olarak %97'ye eşdeğerdir. Anket katılımcılarının %89'unun (yani 130 kişi) inşaat mühendisiyken, %11'inin (yani 16 kişi) mimar olduğu görülmüştür. Anket, katılımcılarının %58'i (yani 84 kişi) lisans derecesine, %41'i (yani 60 kişi) yüksek lisans derecesine ve sadece %1'i (yani 2 kişi) doktora derecesine sahiptir. Ankete katılan inşaat profesyonellerinin %42'si (yani 61 kişi) 0-5 yıl arası deneyime, %23'ü (yani 33 kişi) 6-10 yıl arası deneyime, %16'sı (yani 24 kişi) 11-15 yıl arası deneyime, %10'u (yani 15 kişi) 16-20 yıl arası deneyime ve %9'u (yani 13 kişi) 20 yıldan fazla deneyime sahiptir. Anket yanıtlarının iç tutarlılığını değerlendirmek için IBM® Statistical Package for Social Sciences (SPSS®) kullanılarak Cronbach's Alpha değeri (α) hesaplanmıştır. Önem derecesi için Cronbach's Alpha değeri 0.937 olarak hesaplanmıştır. Teoride, Cronbach's Alpha değeri 0 ile 1 arasında değişir ve daha yüksek bir değer, anketin iç tutarlılığının daha yüksek olduğunu gösterir. Cronbach's Alpha için kabul edilebilir minimum değer 0.7'dir. Güvenilirlik analizinin sonuçlarına göre, ölçek içindeki risk faktörlerinin iç tutarlılığının (yani 0.937) mükemmel olduğu bulunmuştur. Kolmogorov-Smirnov testinin sonuçlarına göre, her risk faktörü için karşılaşılma sıklığı ve proje süresi üzerindeki olumsuz etkisinin düzeyi ile ilgili anket verilerinin anlamlılık seviyesi 0.001'den düşük olduğu için dağılımın normal olmadığı belirlenmiştir. Bu nedenle, anket verilerine parametrik olmayan testler uygulanmıştır. Toplanan veriler sonrasında belirlenen riskler, sıklık indeksi, şiddet indeksi ve göreceli önem indeksi kullanılarak sıralanmış ve değerlendirilmiştir. Ayrıca, ankette elde edilen veriler Kruskal-Wallis H testi ve Mann Whitney U testi kullanılarak analiz edilmiştir. Göreceli önem endeksinin sonuçlarına göre, en önemli üç faktörün "F24 : Gerçekçi olmayan iş programı", "F14 : Karar alma süreçlerinin yavaşlığı", "F3 : Proje paydaşlarından gelen değişiklik talepleri" olduğu görülürken, en az önemli 3 faktör "F37 : Güvenliği tehdit eden durumlar (hırsızlık, vandalizm, savaş vb.)", "F7 : Aşırı katı işçi sağlığı ve iş güvenliği düzenlemeleri/çevresel etki değerlendirmesi", "F22 : Sendikal faaliyetler ve grevler" olarak tespit edilmiştir. Kruskal-Wallis H testinin sonuçlarına göre "F5 : İşverenin nakit akışı yönetimindeki başarısızlığı", "F6 : Yüklenicinin nakit akışı yönetimindeki başarısızlığı", "F12 : Olumsuz hava koşulları", "F14 : Karar alma süreçlerinin yavaşlığı", "F15 : İşveren ve üçüncü tarafların yersiz müdahalesi", "F17 : Malzeme tedarik zinciri yönetiminin başarısızlığı", "F23 : İşçiler arasında etkin olmayan iletişim ve koordinasyon (dil, sosyal ve kültürel farklılıklar)" ve "F24 : Gerçekçi olmayan iş programı" risk faktörlerinin önem derecesinin katılımcıların deneyimlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Özetle bu tez, inşaat profesyonellerinin bir inşaat projesinin her aşamasında karşılaşabileceği gecikmelerle ilgili riskleri sistematik olarak tanımlamış ve değerlendirmiştir. Gecikmelerle ilgili risklerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi, inşaat uzmanlarına risk yönetimi konusunda proaktif bir yaklaşım sağlayarak projeler için potansiyel zaman ve maliyet tasarrufu sağlayabilir. Sonuç olarak bu çalışma, gecikmelerle ilgili risklere ilişkin farkındalığın artırılması ve bu risklerin azaltılmasına yönelik etkili stratejilerin geliştirilmesine olanak sağlayarak inşaat sektörüne değerli bir katkı sağlamaktadır.
-
ÖgeTürkiye ve üst-orta gelir grubundaki ülkelerdeki leed sertifikalı projelerin değerlendirilmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-06-26) Kuyucuklu Yücelt, Merve ; Tatar Polat, Gül ; 501201110 ; Yapı İşletmesiİnşaat sektörü ülkelerin ekonomilerinden beslenen ve aynı zamanda ülke ekonomilerini besleyen; enerji, lojistik, ulaşım, kimya sanayi ve mühendislik gibi çeşitli alanlardan kaynaklar kullanan kompozit bir sektördür. Tasarım, inşa ve teslim aşamalarında kullandığı personel kaynağından dolayı ülkelerin istihdam ve işsizlik verilerinde de büyük oranda pay sahibi olmasının yanında; kullandığı inşaat demiri, çimento ve tuğla gibi malzemelerin üretiminden kaynaklı da dünyadaki enerji kaynaklarının tüketiminde ve çevre kirliliğinde etkin bir payı vardır. Yaşamın devamı için kaynakların verimli şekilde kullanılması gerekliliğinden doğan sürdürülebilirlik kavramı, inşaat sektörünün çevreye olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla bu alanda da benimsenmeye çalışılmaktadır. Bu amaçla, ülkelerin sürdürülebilir çözümler üretme hedefine ve ekonomik refah düzeylerine göre şekillenen farklı konseptler geliştirilmeye başlanmıştır. Gelişen sanayi ve artan nüfusun etkisiyle hızlanan küresel ısınma ve iklim değişikliği etkilerini en aza indirmeye çalışan ülkeler sürdürülebilirlik kavramına daha fazla önem vermeye başlamış ve her alanda yeşil çözümler üretme çabasına girmiştir. İnşaat projelerinin çevreye olumsuz etkilerini tasarım sürecinden itibaren azaltarak sektörü daha sürdürülebilir kılmak amacıyla "Yeşil Bina" konsepti oluşturulmuştur. Ulusal ve uluslararası bir standart oluşturularak Yeşil Bina konseptinin yaygınlaştırılması ve derecelendirilmesi amacıyla çeşitli sertifikasyon sistemleri hazırlanmıştır. Her sertifikasyon sistemi doğduğu ülke özelinde şekillense de eksiklerin giderilmesi, teknoloji ve çevresel değişimlerle şekillenen güncellemelerle uluslararası standartta kullanılanlar da bulunmaktadır. İngiltere'de BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method), Japonya'da CASBEE (Comprehensive Assessment System For Built Environment Efficiency), Avustralya'da GREEN STAR, Almanya'da DGNB (Deutsche Gesellschaft für Nachhaltiges Bauen) ve Amerika Birleşik Devletleri'nde LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) dünyada en yaygın kullanılan sertifikasyon sistemleridir. Türkiye'de de yeni hazırlanan YES-TR (Yeşil Sertifika Sistemi) ile ulusal bir standart oluşturulmaya çalışılmaktadır. Ülkelerin ekonomik düzeyleri, inşaat projelerinin sadece niceliğini değil aynı zamanda niteliğini de etkilemektedir. Yeşil Bina sertifikalarının uygulanma oranları da ekonomik düzeyi daha yüksek olan ülkelerde daha fazladır. Dünya Bankası her yıl 1 Temmuz tarihinde ülkelerin gayri safi milli hasılasının hesaplayarak bir sınıflandırma yapmaktadır. Alt-Gelir Grubu, Alt-Orta Gelir Grubu, Üst-Orta Gelir Grubu ve Yüksek Gelir Grubu olmak üzere 4 sınıflandırmanın yapıldığı bu hesaplamada, ülkelerin enflasyon ve döviz dalgalanmalarının etkilerinin en aza indirilmesi için Atlas Dönüşüm Katsayısının kullanmaktadır. Bu hesaplamalara göre Türkiye 53 ülke ile birlikte Üst-Orta Gelir Grubunda (ÜOGG) yer almaktadır. Bu tez çalışmasında, Türkiye'nin bulunduğu gelir grubuyla sürdürülebilir bina konsepti açısından eksiklik ve yeterlilikleri ortaya koyacak değerlendirmeler bulunmaktadır. Değerlendirmeler, dünyada en yaygın kullanılan sertifikasyon sistemi olan LEED'in New Construction v4 değerlendirme sistemi kapsamında 12 Haziran 2023 tarihine kadar Türkiye'den sertifika alan 56 proje ile gelir grubunun genel ortalaması ve Türkiye dışındaki ÜOGG ülkeleriyle bir kıyaslanması sonucu yapılmıştır. LEED Certified, Silver, Gold ve Platinum olmak üzere 4 sertifika vermektedir. Minimum 40 puan alınması durumunda sertifika almaya hak kazanılırken, 80 ve üzerinde bir puan alınması durumunda Platinum sertifika alınabilmektedir. LEED BD+C New Construction v4 değerlendirme sistemi projeleri Bütünleştirici Süreç, Konum ve ulaşım, Sürdürülebilir araziler, Su verimliliği, Enerji ve atmosfer, Malzemeler ve kaynaklar, İç mekân çevre kalitesi ve İnovasyon olmak üzere 8 kategori ve bunların altındaki 42 kredi ile değerlendirmektedir. Bu puanlamalar sonucunda ÜOGG genelinde toplam 50 proje Certified, 67 proje Silver, 126 proje Gold ve 33 proje Platinum sertifika almıştır. Türkiye'nin sertifika alam 56 projesinin 14'ü Certified, 11'i Silver, 26'sı Gold ve 5'i Platinum sertifika almıştır. Türkiye'nin, bulunduğu gelir grubuyla paralellik göstererek, projelerinin çoğu Gold sertifikaya sahipken ikinci sıradaki sertifikası Certified ile ÜOGG genelinden ayrılmaktadır. Bu benzerlik ve farklılıkların nedenleri, LEED puanlamasının her kategori ve kredide ulaşılan başarı oranlarının Türkiye ile ÜOGG genel ortalaması ve Türkiye ile Türkiye dışındaki ÜOGG ülkeleri olmak üzere ayrıntılı incelenmiştir. Bu detaylı incelemeler sonucunda daha etkin tespitler ve Türkiye özelinde daha detaylı iyileştirme önerilerinde bulunulması sağlanmıştır.
-
ÖgeUluslararası faaliyet gösteren genel yüklenici bir inşaat firmasının stratejik yönetimine uygun olarak çok kriterli karar verme yöntemleri ile proje seçimi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-12-21) Erdil, Damla ; Tatar Polat, Gül ; 501191114 ; Yapı İşletmesiStratejik yönetim, bir organizasyonun ne yaptığını, varlık nedenini ve gelecekte ulaşmak istediği hedeflerini ortaya koyan bir yönetim tekniğidir ve bir organizasyonun gelecekte varmak istediği hedefleri ve bu hedeflere nasıl ulaşılacağını gösteren süreci analiz eden yönetim olarak tanımlanmaktadır. Stratejik yönetim bir şirketin kendini tanıması, analiz etmesi ve buna göre yol haritası belirlemesi ile mümkün olur. Stratejik yönetim ayrım gözetmeksizin tüm sektörler için önemlidir. Her pazarda kazanmanın genellikle birden fazla yolu olduğu için doğru adımlar atmak önemlidir, iyi seçimlerle, bir işletme hedef pazarlarında kazanma hakkı kazanır. Rekabetin çok yoğun olduğu, koşulların sürekli ve hızla değişiklik gösterdiği inşaat sektöründe de bir inşaat firması için stratejik yönetim elzemdir ve stratejik yönetimi kapsamında inşaat şirketlerinin stratejisine uygun proje seçimi büyük önem taşımaktadır. Bir projeye teklif verilip verilmemesine karar verilmesi bunun için başarılı bir ihale stratejisinin geliştirilmesi, bir yüklenici için kritik bir faaliyettir çünkü bir teklifin hazırlanması zaman alır ve maliyetli olabilir. Bir müteahhit için başarı sadece bir teklifi sunmak değil o ihaleyi kazanmaktır. Başarılı bir stratejinin temeli, organizasyonun amaçlarını yerine getirmeye yardımcı olan teklif fırsatları üzerinde yoğunlaştırmaktır. Bir organizasyonun kaybedilen bir teklif hazırlamak için enerjisini harcamasını önlemeye ilişkin olarak, teklif verip vermeme kararının organizasyonun stratejik çerçevesi bağlamında verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Bir inşaat firmasının stratejisine uygun olarak proje seçimi yapabilmek için pek çok kriter bulunmaktadır ve proje havuzunda oldukça fazla alternatif bulunmaktadır. Birçok kriter ve alternatifin olduğu durumlarda çok kriterli seçim yöntemleri ile seçim yapılabilir. Bu tez çalışmasında bir inşaat firmasının belirlediği stratejik yönetime uygun olarak hareket edebilmesi için çok kriterli seçim yöntemleri ile proje seçimi yapılacaktır. Bunun için bu çalışmada ilk olarak strateji, stratejik yönetim ve inşaat sektörü tanımlanmış ve bunlar literatür araştırmaları ile detaylandırılmıştır. Daha sonra inşaat firmalarının proje seçimine yönelik literatür araştırması yapılmış; proje seçimini etkileyen kriterler ve proje seçiminde kullanılan çok kriterli karar verme yöntemleri incelenmiştir. Bu literatür araştırmaları sonrasında uluslararası alanda genel müteaahhit olarak faaliyet gösteren ENR, Engineering News Record, tarafından paylaşılan "250 En Büyük Uluslararası Müteahhit Listesi" içerisinde ilk 100'de yer alan gerçek bir inşaat firmasının stratejik yönetimine uygun olarak proje seçimi kararı üzerine bir vaka çalışması yapılmıştır. Proje seçimi için kriterler, literatür çalışması ile belirlenen kriterlerin arasından şirkette karar vericilerin oluşturduğu bir grup tarafından belirlenmiştir. Karar vericiler arasında İş Geliştirme, Strateji, Risk ve Sürdürülebilirlikten sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, Teklif Müdürü, İş Geliştirme ve Strateji Mühendisi, Risk ve Strateji Mühendisi bulunmaktadır. Karar vericiler literatür çalışmalarından elde edilen kriterler arasından şirkette proje seçimi yapılırken göz önüne alınan kriterleri belirlemiş ve kriterleri global kaynakları kullanarak kategorize etmişlerdir. Karar vericiler Çok Kriterli Karar Verme Yöntemleri'nden çok sayıda kriter ve alternatif içeren karmaşık bir karar verme problemini ikili karşılaştırmalara indirgeyerek cevabın bulunmasını hedefleyen basit ve etkili bir çok kriterli karar verme yöntemi olan Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP - Analytic Hierarchy Process) kullanılarak her bir kriterin diğer bir kritere göre önemine karar vermiştir. Karar vericilerin oluşturduğu karar matrisleri geometrik ortalamaları alınarak tek bir karar matrisine indirgenmiştir ve ardından normalizasyon matrisi oluşturulmuş ve kriter ağırlıkları belirlenmiştir. Kriter ağırlıklarının belirlenmesinin ardından proje seçimi yapılırken Çok Kriterli Karar Verme Yöntemleri'nden Avantajlara göre Seçim (CBA - Choosing by Advantages) ve Çok Faktörlü İdeal-Gerçek Karşılaştırmalı Analizi (MAIRCA - MultiAtributive Ideal-Real Comparative Analysis) yöntemleri kullanılmıştır. Alternatifler arasındaki avantajlara odaklan CBA yöntemi uygulanırken ilk modelde proje bedeli hesaplamalara dahil edilmiş ikinci modelde ise proje bedeli öncelikle puanlamadan ayrı tutulmuş daha sonra kabarcık grafiği ile projelerin kriter puanlamaları ve proje bedelleri aynı grafik üzerinde gösterilmiştir. Burada proje bedelinin, proje puanları üzerindeki etkisini göstermek amaçlanmıştır. Çıkan sonuçlar birbiri ile paralellik göstermektedir. Proje bedelinin dışarda tutulup sonradan eklendiği ikinci yöntemde diğerinden daha tercih edilebilir çıkan projelerin proje bedeli kriteri kaynaklı olduğu görülebilmektedir. Proje seçimi için ikinci yöntem olarak, ideal ve ampirik derecelendirmeler arasındaki boşlukları tanımlayarak her bir kritere ait boşlukların toplanması ile karar alternatifleri için toplam boşluğu elde eden MAIRCA yöntemi kullanılmış ve toplam boşluk değeri minimum olan en tercih edilen alternatifler belirlenmiştir. CBA ve MAIRCA yöntemi proje alternatifleri puan skalası karşılaştırıldığında her iki modelde de sıralama aynı bulunmuştur. Modellerin aynı sonucu veriyor olması ile bu vaka için en iyi alternatif seçimi / sıralaması öngörülebilmiştir. Sonuçlar Yönetim Kurulu'na ihalelere girip girmeme kararı alırken, Şirket'in stratejik planına uygun olarak proje alternatifleri puanlama tablosu ve grafiği sunmaktadır. Böylece bu tez çalışmasında, genel yüklenici bir inşaat firmasının stratejik yönetimi kapsamında hangi projelere teklif verip vermeyeceğine dair karar verebilmesini ve aynı zamanda sorun ve beklentilere cevap verebilmesini sağlayacak sistematik bir çözüm önerilmiştir.
-
ÖgeUluslararası inşaat projelerinde risk yönetimi için yaklaşım önerisi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-07-06) Akyol, Muhammet ; Tatar Polat, Gül ; 501201111 ; Yapı İşletmesiBu tez çalışması uluslararası inşaat proje risk yönetimi ile ilgili küresel bilgi birikimine önemli ölçüde katkı sağlayacak veriler içermektedir. Uluslararası inşaat projelerinde çalışmakta olan inşaat firmalarının karşılaştıkları risklerin belirlenmesi ve bu riskler karşısında hangi stratejilerin alınması hakkında literatürde birçok çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda birçok model önerilmiş ancak önerilen modellerin karmaşık olmasından dolayı inşaat sektöründe çok tercih edilmemektedir. Bu sebeple bu çalışmada uluslararası sektörde inşaat projeleri almayı planlayan yüklenici inşaat firmaları için daha basit, anlaşılır ve sistematik bir yaklaşım önerilmiştir. Bu amaç doğrultusunda kapsamlı bir literatür taramasıyla birbirinden farklı toplam 23 adet risk faktörü belirlenmiştir. Belirlenen risk faktörlerine karşılık alınması gereken birbirinden farklı toplam 141 adet risk stratejisi kapsamlı bir literatür taramasıyla belirlenmiştir. Uluslararası inşaat projelerinde faaliyet göstermekte olan bir Türk inşaat firmasının Libya'da bulunan üstyapı projesi vaka çalışması olarak dikkate alınmış ve belirlenmiş olan risk faktörlerinin ve risk stratejilerinin öncelikleri projede çalışmakta olan 3 farklı kişinin değerlendirmeleri sonucu puanlanarak belirlenmiştir.
-
ÖgeYüklenici firmalar için alt yüklenici sözleşme yönetimi olgunluk modeli /(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-06-27) Özden, Nimet ; Artan, Deniz ; 501141109 ; Yapı İşletmesiHer inşaat projesinin kendine özgü olmasına ilave olarak hammadde sıkıntıları dahil dünya genelinde ve Türkiye'de ekonomik zorluklarla birlikte malzeme, ekipman ve işçilik fiyatlarında yaşanan artışlardan dolayı günümüzde inşaat şirketleri için projelerin başarıyla tamamlanması hayati önem taşımaktadır. Bu başarı maksimum kalitede optimum maliyet ve süre ile ölçülebilir. Doğru bir sözleşme yönetimi ile riskler ve maliyet azaltılabilmekte işin zamanında ve istenen kalitede tamamlanması için gerekli takipler yapılabilmektedir. Bu nedenle, sözleşme yönetimine daha fazla önem verilmelidir. Türk Borçlar Kanunu'na göre inşaat sözleşmeleri, iki tarafa borç yükleyen, karşılıklı fayda sağlayan ve sürekli nitelikte olan sözleşmelerdir ve bundan dolayı sözleşmeyi imzalayan tarafların her ikisinin de sözleşme yönetimine hakim olması kritik derecede önemlidir. Bu hakimiyet, sözleşme alanındaki olgunluğun bir göstergesidir. Olgunluk ifadesinin sözlükte farklı birçok anlamı bulunmaktadır. Bu çalışma için dikkate alınan anlamı tamamen düşünülmüş ve sürekli gelişme halinde olma durumudur. Ayrıca, inşaat projelerinde uzmanlık becerileri, iş gücü ve finansman çözümleri gibi birçok nedenle yüklenici firmalar alt yüklenicilerle ticari ilişkiler kurmaktadır. Bu nedenle, doğru alt yüklenici seçimi ve bunun takibinde alt yüklenicinin yönetilmesi de projenin başarı ile tamamlanmasında kritik öneme sahiptir. Taraflar arasında imzalanmış sözleşmenin doğru hazırlanması ve sonrasında doğru yönetilmesi ile işlerin ifası sırasında ortaya çıkabilecek birçok riskin, uyuşmazlık ve çatışmanın da önüne geçilebilir. Bu sayede anlaşılan süre ve maliyette, talep edilen kalite standartlarına uygun olarak her iki taraf içinde projenin tamamlanması sağlanabilmektedir. Yapılan literatür araştırmalarında öncelikle olgunluk tanımı dikkate alınmış ve genel bir bakış açısıyla olgunluk modelleri incelenerek model yapıları irdelenmiştir. Bir sonraki adım inşaat sektöründe kalite, dijitalleşme, proje yönetimi gibi farklı alanlarda kullanılan olgunluk modellerinin incelenmesidir. Bu çalışmaların tamamlanmasının ardından inşaat ve diğer sektörlerde kullanılan sözleşme yönetimi olgunluk modelleri analiz edilmiştir. Sözleşme yönetimi olgunluk modelleri incelendiğinde inşaat sektörü dışında birçok sektörde çok sayıda çalışma bulunurken inşaat sektöründe kısıtlı sayıda çalışma bulunduğu tespit edilmiştir Çalışmanın amaçlarından biri de inşaat sektörüne yönelik bir sözleşme yönetimi olgunluk modeli önerisi yapılarak literatüre katkı sağlamak ve yukarıda belirtildiği gibi inşaat sektöründe proje başarısını etkileyen önemli kriterlerden biri olan alt yüklenici yönetiminin de bu modele dahil edilmesi hedeflenmektedir. Bu doğrultuda literatürde yer alan olgunluk modelleri incelenmiş ve bu modellerden inşaat sektöründe faaliyet gösteren yüklenici bir firmaya yönelik değerlendirme kriterleri ve olgunluk seviyeleri belirlenmiş.