FBE- Proje ve Yapım Yönetimi Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yayın Türü "Thesis" ile FBE- Proje ve Yapım Yönetimi Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge19. Yüzyıl İstanbul Dizi Konutlarının Morfolojik Analizine Dayalı Bilgi-tabanlı Tasarım Modeli(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Kırşan, Çiler ; Çağdaş, Gülen ; 55995 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction ManagementSon yıllarda, bilgisayar destekli mimari tasarım alanında yapılan kuramsal çalışmalar, mimann sahip olması gereken uzmanlık bilgilerini içeren bir bilgi dağarcığından yararlanarak, tasanm sürecinin benzetimini yapan Bilgi- Tabanlı Sistemler ve Uzman Sistemlerin gelişimine imkan vermiştir. Bu tez kapsamında, mimari ürün olarak ortak bir dile sahip, 19. Yüzyıl istanbul Dizi Konutları'nın morfolojik analizine dayalı bir bilgi tabanlı tasarım modeli geliştirilmiştir. Öncelikle gün geçtikçe yokolan bu tarihi ve mimari öneme sahip bina tipolojisine ait kapsamlı bir veri tabanı oluşturulmuş ve bu veri tabanında yer alan mimari ürünün topolojisine, morfolojisine, geometrisine ve boyutlarına ilişkin bilgiler, dizi konut tasarımı yapacak uzman sistemin bilgi dağarcığını oluşturmak üzere kullanılmıştır. ilk bölümde, tezin amacı, kapsamı, bu kapsamda geliştirilen bilgi-tabanlı sistemlerle, uzman sistemlerin esasları, bu sistemlere baz oluşturan 19. Yüzyıl İstanbul Dizi Konutlarının ele alınmasının nedenleri ve morfolojik analizle elde edilen bilgilere dayanarak, bu tür konut tasarımı yapan uzman sistem algoritmasında kullanılacak yaklaşım ortaya konulmuştur. İkinci bölümde ise bilgi-tabanlı mimari tasarım modelleri ve bu modellerdeki farklı yaklaşımlar, literatürden örneklerle anlatılmıştır. Üçüncü bölümde morfolojik analiz yöntemleri ortaya konulmuş ve morfolojik analiz uygulamalarına literatürden örnekler verilmiştir. Dördüncü bölüm, 19. Yüzyıl Dizi Konutlarının ortaya çıkışları, özellikleri ve bu konutlara uygulanan analizlerle, analiz sonuçlarına yer vermektedir. Bu analiz sonuçlarından elde edilen bilgi, belli bir sistematik kurgu içerisinde, bir hipermedya ortamında kullanıcıya sunulmaktadır. Beşinci bölüm, morfolojik analizle elde edilen bilginin, tasarım ürününü oluşturmak üzere sözdizimsel kurallara dönüşümünü ve bunlara bağlı olarak geliştirilen, dizi konut tasanmı yapan bilgi-tabanlı tasarım modelini içermektedir. Altıncı bölümde ise geliştirilen modelin sunduğu katkılarla, uygulama olanakları sunulmakta ve tezin sonuçlan yorumlanmaktadır.
-
ÖgeA.b.d Ve Turk İnşaat Sektörlerindeki Standart Sözleşme Ve Genel Şartnamelerin Karşılaştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yalçın, Hilal ; Çıracı, Murat ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementStandart sözleşmeler ve genel şartnameler, projeye dahil olan tüm katılımcılar açısından adil ve eşit görev dağılımının olduğu bir çalışma ortamı yaratabilmek için, sektörde faaliyet gösteren çeşitli kuruluşlar tarafından, günün gereklerine göre hazırlanan, tarafların yaptıkları iş anlaşmasının temellerini kuran oldukça önemli dökümanlardır. İnşaat projelerinde, standart sözleşme ve genel şartnamelerin kullanılması, katılımcıların aşina oldukları bir dil ve yöntemle hazırlanmış olmalarından dolayı maddelerin ve koşulların daha iyi anlaşılması, anlaşmazlıkları en aza indirgenmesi ve tarafların zaman ve para kaybetmesini önlemesi açısından önem taşımaktadır. Bu noktadan hareketle, yapılan bu çalışmada, Türkiye’de ve ABD’de yayınlanan standart sözleşmeler ve genel şartnameler ele alınmş ve iki aşamada karşılaştırılmıştır. Birinci aşamada, ABD’de sektörde sıklıkla kullanılan Amerikalı Mimarlar Birliği (AIA), Birleşmiş Genel Yükleniciler (AGC) ve Birleşik Mühendisler Sözleşme Dökümanları Komitesi (EJCDC)’nin standart sözleşme ve genel şartname dökümanları ile Türkiye’de, Kamu İhale Kurumu (KİK), Mimarlar Odası (MO) ve Elektrik Mühendisleri Odası’nın hazırladığı standart sözleşme ve genel şartname dökümanları, tip ve nicelik bakımından karşılaştırılmış; ikinci aşamada ise, Kamu İhale Kurumu (KİK) tarafından hazırlanan Anahtar Teslimi Götürü Bedel İşler İçin Yapım İşlerine Ait Tip Sözleşme ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi , AIA tarafından hazırlanan A101-1997/ Malsahibi ve Yüklenici Arasında Ödeme İlkesinin Götürü Bedel Olduğu Standart Sözleşme Formu ve A201-1997 Yapım Sözleşmesinin Genel Şartnamesi ile içerik ve kapsam bakımından karşılaştırılmış ve Anahtar Teslimi Götürü Bedel İşler İçin Yapım İşlerine Ait Tip Sözleşme ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi dökümanlarındaki eksiklikler ortaya koyulmuştur.
-
ÖgeAhşap Testere Talaşlı Çimento Kompozitin Fiziksel Ve Mekanik Özelliklerinin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Onursal, Funda Rabia ; Toydemir, Nihat ; 55639 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction ManagementGûnûmûz yapı malzemelerinden beklenen özellikler, doğadaki enerji ve malzeme kaynaklarının azalması, insanların daha iyi ortam koşul larında yaşama İsteği dolayısıyla, artmıştır. Bu sebeplerden, yapı malzemesinde ışı, ses, su yalıtımı, dayanıklılık, kullanılabilirlik gibi Özelliklerin yanı sıra malzemenin hafifliği ve inceliği de bu nitelikler kadar önem kazanmıştır. Bu da kompozit malzeme üretimi ve kulla nımı gereğini ortaya koymaktadır. Kompozit malzemeler üzerine yapılan araştırmalar ve uygulamalar günümüz yapılarında kompozit malzemelerin kullanımının arttığını göstermektedir. Yıllardır inşaatların iki ana malzemesi olarak kulla nılan ahşap ve çimentonun fiziki karışımından elde edilen ahşap yonga talaşlı çimento kompozitin yapılarda kullanımı birçok yönden istenen sonuçları vermiştir ve uygulamaları halen devam etmektedir. Ahşaptan dolayı olabilecek çürüme ve böceklenmeleri çimentonun bazik yapısı ve neme direnç özelliği engellemektedir. Öte yandan çimentonun soğuk görünüşünü doğaya özgü sıcaklığıyla kapayan ah şap, aynı zamanda kompozit malzemeye yangına karşı dayanıklılığı arttırıcı bir özellik verebilmektedir. Bu nedenler uyumlu malzeme ikilisi ahşap ve çimentodan ahşap testere talaşı ve çimentonun oluş turacağı bir kompozit yapı malzemesinin mekanik ve fiziksel özellik leri üzerinde bir araştırma yapmanın yararlı ve gerekli olduğunu or taya koymaktadır. Ahşap testere talaşlı çimento kompozit yapı malzemesinin mekanik ve fiziksel özelliklerinin incelenmesinde deneysel çalışma ağırlıklı bir araştırma yapılarak bu araştırmada hipotetik-dedüktif yöntem kullanılmıştır. Ahşap testere talaşlı hafif beton kompozit üzerinde yapılan deney lerden elde edilen sonuçlar, ahşap testere talaşı oranı arttıkça kom- pozitte mekanik dayanımların azaldığını göstermektedir. Eğilme dayanımı değerlerinin doğrusal karakterde, basınç dayanım değer lerinin ikinci dereceden bir eğriye bağlı olarak azaldığı saptanmış tır. Ahşap testere talaşı oranı arttıkça kompozitin birim hacim ağır lık değerlerinin doğrusal olarak azaldığı, % su emme miktarlarının ve su buharı geçirimliliğinin arttığı, fakat yine de kompozitin dolu tuğlaya göre çok yüksek su buharı difüzyonu direnç faktörü değerlerine sahip olduğu tespit edilmiştir.
-
ÖgeAvrupa Birliği İnşaat Sektöründe Rekabetçilik Ve Türkiye Deki Durum(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Ülken, Ebru ; Çıracı, Murat ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementAVRUPA BİRLİĞİ İNŞAAT SEKTÖRÜNDE REKABETÇİLİK VE TÜRKİYE’DEKİ DURUM İnşaat sektörünün temel amacı toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak güvenli yaşam alanları sunmaktır. Bu amaçları gerçekleştirecek olan inşaat sektöründeki rekabetin artmasının, diğer endüstriler üzerinde işgücü ve büyüme için olumlu etkileri olacaktır. Avrupa inşaat sektörü rekabetçi avantaja sahip olamazsa, Avrupa Birliği inşaat endüstrisi, inşaat pazarındaki güçlü pozisyonuna rağmen büyük meydan okumalarla yüz yüze kalacaktır. Bu yüzden Avrupa Komisyonu, Avrupa inşaat endüstrisinin rekabetçiliği üzerine bir tebliğ yayınlamıştır. Tebliğ sektörün rekabetçiliğini arttırmayı amaçlayan 4 stratejik amaç tanımlamaktadır. Bu tebliğ sektörün rekabetçiliğine etki eden temel faktörler olan yapımda kalite, düzenleyici çevre, eğitim, araştırma-geliştirme çabalarının yeniden organize edilmesi konularını analiz etmektedir. Avrupa Komisyonu, bir eylem planı yürürlüğe koymuştur. Komisyon, Avrupa inşaat sektöründe rekabetçiliğin değerlendirilmesini ve çeşitli önlemlerin alınmasını aktif olarak takip etmiştir. Tez çalışmasında Avrupa Birliği inşaat endüstrisi ile ilgili yapılmış olan araştırmalar incelenmiştir. Sektörün mevcut durumu ile geleceğe yönelik stratejiler analiz edilmiştir. İnşaat sektörünün rekabetçiliğini arttırmak için yapılan araştırmalar 7 ana konuyu kapsamaktadır. Bunlar kalite, yenilik, sürdürülebilirlik, eğitim ve sektörün imajı, ihale, bilgi teknolojileri, verimlilik karşılaştırmalarıdır. Bütün bu başlıklar açıklanmış ve araştırma sonuçları bulgular ve çıkarımlar olarak özetlenmiştir. Daha sonra Türkiye’deki inşaat endüstrisi aynı başlıklar altında incelenmiştir. Türkiye’deki inşaat sektörüne ait yapılan çalışmalar, Avrupa Birliği inşaat sektöründe yapılan araştırmalarla karşılaştırılmıştır. Ve Türkiye’nin rekabetçi avantaj kazanabilmesi için önemli işaretler elde edilmiştir.
-
ÖgeBilgisayar Destekli Mimari Tasarım Ve Çizim Standartları Üzerine Bir Araştırma(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-07-13) Onursal, Faika Hande ; Yaman, Hakan ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementMimari tasarım, günümüzde bilgisayar ortamında hazırlanan çizimler aracılığıyla, yapım projelerinde disiplinler arası iletişim kurulmasını ve yapım işinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır. Yapım sektörü o kadar karmaşık bir yapıdadır ki, sadece bilgisayar destekli mimari tasarım (BDMT) kendi başına sektörün zorluklarının üstesinden gelmek için yeterli değildir. Özellikle karmaşık projelerde, anlaşılırlığın ve tutarlılığın sağlanması için BDMT çizimleri bir takım standartlara gereksinim duymaktadır. Türkiye’de ve dünyada kullanılan başlıca BDMT ve çizim standartları üzerine yapılan literatür araştırması ve seçilen mimari bürolar ile inşaat şirketlerinde yapılan görüşmelere dayalı olan alan araştırmasından elde edilen verilere göre, Türkiye’de BDMT konusunda uygulanan ortak bir standart olmadığı kanısına varılmıştır. Türkiye’de sektörde öncü mimari ofisler ve inşaat şirketleri her biri kendine özgü bir standart kullanmaktadır. Her firmanın farklı bir standardının olması, firma içinde sıkıntı yaratmıyor olsa da, bir yapım proje döngüsü içerisinde farklı firmalar ve disiplinlerle birlikte çalışılırken büyük sıkıntı yaratmaktadır. Sektörde ortak bir BDMT standardı anlayışının olmaması konusunda, üniversitelerde öğrencilerin ve yapım sektöründe proje döngüsünün bir parçası olan aktörlerin bilinçlendirilerek bilinmeyenden doğan cesaretsizliğin önüne geçilmesi sağlanmalı, sektörde öncü firmalar kendinden küçük firmaları desteklemeli ve cesaretlendirmelidir. Ortak standartların kullanılması için yasal zorunluluk getirilmeli ve kamuda da uygulanabilmesi için yönetmelik ve tüzük oluşturulmalı, düzenlenen bu standartlar, şartnameler ve sözleşme dokümanlarına ilave edilmelidir. BDMT standartları konusunda bahsedilen ölçüde titiz davranılmasının, firmaların zaman ve para kaybının önüne geçmede ve kaliteli bir BDMT anlayışında etkili olacağı düşünülmektedir.
-
ÖgeBina Biçimlenmesinde Boşlukların Yakın Çevredeki Hava Hareketi Üzerine Etkilerinin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Ünal, Bülent ; Ok, Vildan ; 46230 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction ManagementBu projenin amacı, bina biçimlenmesinden kaynaklanan ve binanın yakın çevresini, özellikle yaya seviyesinde bina eteklerim etkileyen yerel hava hareketlerim incelemektir. Bunun yanı sıra elde edilen sonuçların B.R.S., Garston, İngiltere'de 1974 yılında Peter F. GRIGG[1] tarafından yapılmış olan aynı türden bir deneyle karşılaştırmasım yaparak İ.T.Ü. Mim. Fak., Taşkışla, F.Ç.K. laboratuarındaki rüzgar tünelinin performansını ortaya koymaktır. Projenin deneysel bölümü, rüzgar karakteristiklerinden, rüzgar akım hızı üzerinde yoğunlaştırıldı. Hız ölçümleri, laboratuar bilgisayarına yüklenmiş olan ACQ WIRE software'in aracılığıyla kontrol edilen erişim aletlerine (Traversing system) monte edilmiş olan sıcak-tel (Hot-wire) problan aracılığıyla alındı. Sonuçlar, paket program tarafından üretilen analitik çizimler ve sayısal tablolar olarak elde edildi. Tümüyle elde çizilmiş olan Peter F. GRIGG’in sonuçlarıyla karşılaştırıldı ve tartışıldı.Böylece elde edilen bulguların, F.Ç.K. laboratuarındaki rüzgar tünelinin performansını ortaya koyarak, gelecekte düzenek üzerinde yapılması gereken güç, biçim, boyut ve ekipman revizyonları konusunda referans bilgiler vermesi amaçlandı.
-
ÖgeBina Maliyetlerinin Belirlemsinde Birim Fiyat Analizlerinin Güncelleştirilebilir Kullanımı İçin Bir Yazılım Modeli(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Yazıcıoğlu, Ediz ; Çıracı, Murat ; 39586 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction Managementbina maliyetlerinin belirlenmesinde birim fiyat analizlerinin güncelleştirilebilir kullanımı için bir yazılım modeli Bina üretiminde, bina maliyetini bilinme ihtiyacı yapım için gerekli kaynakların organizasyonu açısından önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bütün dünyada imalatlara dayalı maliyet hesap metodları bina yapım maliyetinin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Ülkemizde ise bu metodlara paralellik arzeden Bayındırlık Bakanlığı Birim Fiyat Analizleri metodu uzun yıllardır kullanılmaktadır. Bu metod bilgisayar teknolojisi öncesinde yapılandırılmış bir metod olmasına rağmen mevcut yapısı ile bilgisayarlaştırılmaya imkan vermektedir. Tümü ile gerçekleştirilmiş bir binayı bir ürün olarak değerlendirirsek, yine bu ürünü kendini meydana getiren alt ürünlerden diğer bir deyişle üretimlerden oluştuğunu söylemek mümkündür. Sonuçta bir bina kendisini oluşturan çok sayıda imalat ve bu imalatların bileşenlerinden meydana gelmektedir. Bir anlamda imalat bileşenleri olan malzeme, işçilik, makine ve diğer maliyet girdileri bina maliyeti değerinin temel değişkenleri olarak değerlendirilebilir. Bu çalışma ile bilgisayar yardımı ile bu değişkenlerin istenildiği gibi yorumlanması ve denetlenmesi sağlanmaktadır. Yapılan çalışma ile mevcut metod bilgisayar için yeniden yapılanarak bir model oluşturulmuştur. Bu modelle yapılanan bilgisayar yazılımı, bina maliyetinin ve bunun bileşenleri olarak değerlendirilebilir olan imalatlara yönelik bilgileri amaçlara yönelik olarak denetlenebilir hale getirilmiştir. Bu çalışma ile gerçekleştirilenler, amaçların dışına taşınabilir durumdadır. Özellikle bilgisayar teknolojisini sağlayacağı entegrasyonları ile çalışmadaki yapı ve bilginin kapsamının değiştirilmesi mümkündür.
-
ÖgeBina Tasarım Sürecinde Bütünleşik Sistemler: Kalite-çevre-güvenlik Yönetimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yılmaz, Burcu ; Esin, Nur ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementBu çalışmada, genel olarak ISO 9001:2000, ISO 14001:1996 ve OHSAS 18001:1999 standartlarının ve yönetim sistemlerinin; ve bu sistemlerin oluşturduğu bütünleşik sistemlerin inşaat sektöründe kullanımına yönelik bir inceleme yapılmıştır. Bu incelemede esas olarak, ilgili standartların temelini oluşturan kalite, çevre ve güvenlik kavramları üzerinde durulmuş ve bu kavramlardan türeyen yönetim sistemleri, yararları ile birlikte tüm inşaat sürecinin bütünü ve tasarım süreci hedef alınarak irdelenmiştir. Literatürde verilen teorik bilgilerin uygulamada işleyişini görmek için de, üç standardı da bünyesinde bulunduran büyük ve orta ölçekli, on Türk inşaat firmasının kalite sistem yöneticileriyle birlikte bir anket çalışması yapılmıştır. Bu çalışmayla, bütünleşik sistemlerin Türk inşaat firmaları tarafından nasıl algılandığı, literatürde yer alan yararların kabul edilebilirliği ve bu sistemlerin tasarım sürecine etkisinin ne düzeyde olduğu gözlenmiştir.
-
ÖgeBina Yapımında Tekrarlanan İşleri Oluşturan Sebepler Ve İnşaat Maliyetlerine Etkileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Güray, Cem ; Çıracı, Murat ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementBu çalışma, öncelikle, Türkiye inşaat sektöründeki firmaların, tekrarlanan işleri oluşturan sebepler hakkındaki düşüncelerinin belirlenmesini amaçlamaktadır. Ayrıca tekrarlanan işlerden dolayı oluşan maliyetlerin Türkiye inşaat sektöründeki büyüklüğünü de belirlemeyi hedeflemektedir. Tez kapsamında yürütülen alan araştırmasının bulgularına baktığımızda en fazla tekrarlanan iş “Mühendislik Tasarımları & Yeniden Gözden Geçirmeler” sebebinden kaynaklanmaktadır. Bu yüzden, özellikle hızlandırılmış süreçle ilerleyen projelerde, mühendislik tasarımlarının standart uygulamalar ile gözden geçirilerek geliştirilmesi ve herbir kilometre taşının kontrol edilebilmesi için yeterli zaman ve kaynak ayrılması gerekmektedir. Tekrarlanan işleri azaltmak için yeterli zaman ve kaynak ayırmayan firmalar ise, zarar etmeye devam edecekler ve inşaat sektöründe rekabet güçlerini kaybedeceklerdir.
-
ÖgeBina Yapımında Yaşanan Kazalar Ve Bir Risk Değerlendirme Çalışması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Hafızoğlu, Emel ; Özüekren, A. Şule ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction Managementİş kazaları tüm iş kolları için büyük bir sorun teşkil etmektedir. İş kazaları nedeniyle binlerce kişi hayatını kaybetmekte ya da sakat kalmaktadır. İş kazaları nedeniyle iş gücü kaybı ve ekonomik kayıplar da meydana gelmektedir. Bu nedenle iş kazalarını önlemek, hem insan hayatı hem de ekonomik hayat açısından önemlidir. Bu tez çalışmasının amacı, inşaat sektöründeki firmalarda uygulanabilecek risk değerlendirme çalışmaları ile ilgili bir model oluşturmak ve bunun öncesinde de mevcut tehlikeleri belirlemektir. Çalışmada öncelikle iş kazaları ve nedenleri ile ilgili bilgilere yer verilmiştir. Tezin konusu olan Risk Değerlendirmesi ile ilgili detaylı bilgiler verilmiştir. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasalarda risk değerlendirmesinin yeri belirtilmiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği’nde risk yönetimi anlatılmıştır. Çeşitli risk değerlendirme metotları hakkında bilgiler verilmiş ve kullanım alanları tanıtılmıştır. İnşaat işyerlerindeki risk değerlendirme çalışmalarının kapsamı konusunda bilgilere yer verilmiş ve örnek tablolar hazırlanmıştır. Sosyal Sigortalar Kurumu, Pendik Sigorta Müdürlüğü İş Kazaları ve Hastalıklar Servisi arşivindeki dosyalarından, bina inşaatlarında meydana gelen iş kazalarının incelenmesi ile ortaya çıkan sonuçlara yer verilmiştir. Böylece bina inşaatlarında görülen tehlikeler de belirlenebilmiştir. İncelenen dosyalar içinde en fazla, kalıp yapımı sırasında yaşanan insan düşmesi şeklindeki kazalara rastlanmıştır. Bu kaza tipi ile ilgili örnek risk değerlendirme formları hazırlanmıştır. Son olarak; bu tez çalışması sonucu elde edilen bilgiler değerlendirilmiş ve inşaat sektöründe iş güvenliği konusunda yapılabilecek çalışmalar ile ilgili önerilerde bulunulmuştur.
-
ÖgeBüro Plan Düzeni Tasarımı İçin Bilgisayar Destekli Bir Mimari Tasarım Modeli(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Yünüak, İbrahim Murat ; Çağdaş, Gülen ; 55548 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction ManagementBüro binaları kavram olarak, endüstri devrimi ile başlayan her alandaki gelişmeye paralel olarak yeniden düzenlenen modern toplum yaşantısı içinde ortaya çıkmıştır. Daha önceden insanların çalışma alışkanlıkları bireysel özelliklere dayandığından çalışma ortamları ve yapılan işler sınırlıydı. Endüstri devriminin teknolojik alanda getirdiği yenilikler sonucunda, insan ihtiyaçlarının ve çalışma koşullarının değişmesi, göçlerle oluşan yeni kent merkezleri ve bu değişimlerin günlük hayata yansıması, giderek artan oranda insanların iş ortamına katılmalarına neden olmuştur. İnsanların çalışma ortamını içinde barındıran büro binaları, fiziksel ve psikolojik ihtiyaçların daha iyi karşılanması için her dönemde araştırma konusu olarak ele alınmıştır. Tez kapsamında, büro binaları ile ilgili günümüze kadar oluşan deneyimlerin araştırılması ve plan düzenlerinin tipolojik çözümlemesi yapılarak, bilgisayar destekli mimari tasarım sürecinde kurulan bir model ile plan düzeni üretim süreci oluşturulmaktadır. Birinci bölümde, konu, tezin amaçları ve kullanılan yöntemler açıklanmaktadır. İkinci bölümde, büro binalarının tarihsel, strüktürel ve mekansal gelişimi incelenmiştir. Büro binaları, büro kavramının ortaya çıktığı dönemlerden günümüze kadar olan süreç içinde örnekler ile anlatılmaktadır. Üçüncü bölümde, büro binası tasarım ilkeleri ve plan düzeni üretiminde,., kullanılan standartlar analiz edilerek, plan düzenlerinin tipolojik sınıflandırılması yapılmaktadır. Dördüncü bölümde, bilgisayar destekli tasarım sürecinin mimari tasarım sürecine katılımı incelenmekte ve bu alanda kullanılan bilgi tabanlı tasarım sistemleri, yöntemleri ve uzman sistem yapısı açıklanmaktadır. Ayrıca, uzman sistem yapısını açıklamak ve uzman sistem modellerinin büro binası plan düzeni üretiminde kullanımını incelemek için, uygulama örnekleri verilmektedir. Beşinci bölümde, tipolojik ve geometrik analiz sonucu elde edilen plan düzenleri ve tasarım kısıtlamaları yardımıyla oluşturulan bilgisayar destekli mimari tasarım modeli tüm aşamalanyla anlatılmaktadır. Son bölümde, oluşturulan model ve gelişme yönleri yorumlanmaktadır.
-
ÖgeControl Of Sub-contractors By Main-contractors From The Sub-contractors' Point Of View(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Kayahan, M. Olcay ; Sözen, Zeynep ; 56040 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction ManagementEtkili yönetim hızla gelişmiş ülkelerin en önemli kaynağı, gelişmekte olanların da en çok ihtiyaç duydukları kaynak olmaktadır. Yönetim hedeflere ulaşmayı gerektirmektedir. Yönetim insanlarla ve diğer örgütsel kaynaklarla çalışarak hedeflere ulaşma sürecidir. Yönetim fonksiyonları bütünüyle birbiriyle ilişkilidir ve örgütsel hedeflere ulaşmak için kullanılmaktadır. Yönetimsel etkinlik örgütlerin amaçlarına ulaşmadaki yakınlıklarıyla ölçülürler. Yönetimsel verimlilik de üretim sürecinde kullanılmış örgütsel kaynakların oranları ile ölçülür. Başarılı yönetim performansı teknik beceriye, insan becerisine ve kavramsal becerilere dayanır. Örgütsel hedeflere yöneticiler tarafından arzulanan sonlara ulaşılması için uygun araçların kullanılması ile erişilir. İnşaat sektöründe diğer sektörlere nazaran çok daha fazla bir şekilde taşeron kullanılmaktadır. Fakat bu esnada ana firmalar ile taşeronlar arasında çeşitli sorunlar da kendini göstermektedir. Sözleşmeler bu sorunları çözmek için yapılır. Başından itibaren sorunların çıkmaması, veya zaman içinde çıkan sorunların işin yürütülmesini engellememesi, sözleşmeler sayesinde çeşitli yaptırımlar uygulanmasına rağmen, tarafların iyi niyetine bağlıdır. Çünkü işin teknik ve hukuki yönleri, firmaları girdikleri güç pozisyondan daha ileriye taşıyabilirler. Taşeronluk projenin karmaşıklığı, projenin büyüklüğü ve pazar payı ile ilişkilidir. Talepteki ve fiyatlardaki belirsizliklere rağmen ana firmanın gerekli kaynak girdilerini sağlayabilmek için başvurduğu yöntem taşeronlarla çalışmaktır. Taşeronluk genel masrafların düşük olması, inşaat maliyetlerinin daha düşük tutulabilmesi, geçici istihdama elverişli olması, yönetim problemlerinin azaltılabilmesi, ekipman ve yatırım maliyetlerinin düşük olması, değişik coğrafi bölgelerde çalışabilme esnekliğinin olması ve dönem risklerinin azaltılması açısından tercih edilmektedir. Fakat bu vıı kadar avantajlarının sıralandığı ortamda bile değişken endüstriyel özelliklerinden dolayı çeşitli dezavantajlarının da bulunduğu gözden kaçmamalıdır. Ana firmalar inşaat sektöründe kullanılan teknolojiye ve talebe göre çeşitli belirsizliklerle savaşmak durumundadırlar. Bu tür belirsizliklere ek olarak iş almanın ihalelere bağlı olması da firmalar için önemli belirsizlik unsurlarındandır. Belirsizlikler beraberinde ana firmalar için atıl kapasite tehlikesi oluştururlar. Bunun yanında üstlenilen her proje beraberinde tasarımdan uygulama farklılığına kadar yine belirsizlikler getirmektedir. Yüklenici firmalar için bir diğer belirsizlik de coğrafi koşullardır. Hem işgücü sağlanması hem de doğal koşullar açısından farklı coğrafyalarda proje yürütülmesi ana firma için belirsizliklere yol açabilir. Bu tür belirsizliklere karşı uzmanlaşmış taşeronlar kullanmak mümkündür. Böylelikle ana firma atıl kapasite ve sabit yatırımlara kaynak ayırma yaptırımlarından uzaklaşabilmektedir. Fakat taşeron kullanımı, getirdiği bu avantajlara rağmen çevreye bağımlılık açısından farklılıklara yol açar. Çevreye olan bağımlılığın yerini bu kez diğer örgütlere olan bağımlılık alır. Bu da ana firmanın performansının taşeronlara bağlı olmasına ve kontrol problemlerinin ortaya çıkmasına sebep olur. Uygulanan projenin büyüklüğü ve karmaşıklığı taşeron kullanımını artıracaktır. Buna ek olarak çevrenin bu kadroya ne ölçüde sahip olduğu da önemlidir. Ana firmalar bu etmenlerin yanı sıra kendi stratejik tercihleri sayesinde de taşeron kullanımını şekillendirmektedirler. Mekanizasyon ve standard izasyonun tercih edildiği yüklenici firmalarda taşeron firmaların kullanımının azalacağı öne sürülmektedir. Bu da projenin uygulanması sırasında şantiyede uzman işgücüne olan ihtiyacın ve belirsizliğin azalmasından kay naklanmaktad ı r. Ûrgütlerarası ilişkilerin yönetiminde üç faktör belirgin bir şekilde önemlidir. Bunlar, kontrol, koordinasyon ve çatışmadır. Kontrol, bağımlılık ilişkilerinde odaklanmaktadır ve belirgin olarak bağımlılığı azaltmak için kullanılmaktadır. Taşeron ana yüklenici ilişkilerinde kontrol, planlanan zamanın ve kalitenin, yapılmış aktiviteler göz önünde bulundurularak gözlemlenmesidir. Kontrol aktivitesi bir bağımlılık ilişkisinden ortaya çıkmaktadır. Ana yüklenici taşerona olan bağımlılığını azaltmak veya yönetmek amacıyla bir kontrol sistemi oluşturur. Böylelikle ana yüklenici gerekli kaynakların akışını yönetir ve gerektiği zamanlarda onları engeller. Ana yüklenici kendi planladığı ve programladığı şekilde vııı taşeronun davranmasını sağlar. Kontrol genellikle performans üzerine, bir bilgi sistemi kullanarak yöneticilere tavsiyelerde bulunmak ve hedeflere ulaşmak için ilerleme sağlayan çalışanları ödüllendirmek için bir sistem içermektedir. Örgüt içinde etkili kontrol sağlayabilmek için yönetim, kontrolü stratejik planlama fikirleri ile entegre etmektir. Strateji dış çevredeki problemlerde ve fırsatlarda gözüken değişimleri yansıtır. Sosyal, ekonomik, teknolojik ve politik güçler hep birlikte örgütü etkilerler. Örgüt bir üretim sürecidir ve kontrol, olaylar üzerinde bu süreçten önce, süreç boyunca veya süreç sonrası odaklanabilmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi taşeronların yaygın biçimde kullanılması beraberinde birçok kontrol problemlerini de getirir. Taşeronlar, ana firmalar ile yapılan kontratlar aracılığıyla kontrol edilirler. Daha önceden belirlenmiş zamanın, bütçenin ve kalitenin sağlanması için çeşitli örgütlerarası ilişkilerde bulunulur. Bu ilişkilerin özellikleri, hedeflere ulaşmadaki örgütsel başarının seviyesini belirler. Bu çerçevede, taşeronlar ve ana firmalar arasındaki ilişkinin süresi ve bir taşeron tarafından karşılanan işin miktarının yüzdesi gözlenecektir. Bağımsız değişkenler, taşeronun büyüklüğü, ana firma ile taşeron firma arasındaki karşılıklı güvene dayalı ilişki, ve taşeronlar arasındaki rekabet, üzerinde çalışılacak konulardır. Bu tezin amacı taşeronların ana firmalar tarafından çeşitli koşullar altında kontrol edilmelerinden ortaya çıkan davranışlarını belirlemektir. Taşeronun büyüklüğü, ana firma ile birlikte çalışma süresi, ana firmanın bir projede birçok taşeron kullanması, taşeronlar arasındaki rekabetin yüksek olması, bir projede aynı iş kolunda birçok taşeron kullanılması, taşeronun ana firma ile çalışma kolaylığı, proje uygulaması sırasında kullanılan daha gelişmiş teknolojiler, uygulanan projenin karmaşıklık düzeyi ile, süre, kalite, işgücü, malzeme, makina kullanımı, ödemeler, nakliye, bakım-garanti yönünden, ana yüklenicinin kontrol mekanizmasının taşeronları etkileyişi bu araştırma sayesinde incelenmiştir. Gözlemlerden ve bölümlerde incelenecek konulardan hareketle, hipotezleri oluşturan temel yaklaşımları şöyle açıklayabiliriz: Taşeronlara ana firmalar tarafından uygulanan kontrol sürecinin çeşitli avantajları vardır. Bu süreçte, örgütsel hedeflere ulaşırken taşeron ve ana firma arasındaki ilişkinin süresi önemli bir rol oynamaktadır. Taşeron firmaların büyüklükleri ve ana firmalar ile çalışma süreleri arasında bir ilişki vardır. Bunun yanında, taşeronlar arasındaki rekabet ile çalışma süreleri arasında da ilişki vardır. IX Bir taşeron tarafından karşılanan iş hacminin miktarının yüzdesi de kontrol sürecini etkilemektedir. Taşeron ve ana firmalar arasındaki karşılıklı güven ile bu miktar arasında da bir ilişki bulunmaktadır. İlk olarak yaklaşımın temel hipotezleri ortaya konacaktır. Bağımlı ve bağımsız değişkenler belirlenecek ve diğer adımda da geçerlilikleri gözlenecektir. Bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki ilişkiler araştırmanın temel amacı doğrultusunda incelenmelidir. Yukarıda belirtilen temel yaklaşımlar çerçevesinde, hipotezleri şöyle sıralayabiliriz: Taşeron ve ana firmalar arasındaki ilişkinin süresi, taşeron firmaların büyüklükleri arttıkça fazlalaşır. Düzenli olarak artan çalışma süresi zarfında taşeronların gelirleri artar ve bu da sermayeleri ve ciroları pozitif yönde etkiler. İkinci olarak, bir taşeron tarafından karşılanan iş hacminin miktarı, ana firmalar ve taşeron firmalar arasındaki karşılıklı güvenin artmasıyla fazlalaşır. Daha önceden başarıyla gerçekleştirilmiş işler sayesinde ana firmanın taşerona olan güveni artacak, ve taşerona yüklediği iş miktarı da doğru orantılı olarak fazlalaşacaktır. Bu noktada ana firmaların karşılıklı güvene dayalı işlerde tüm sistem içindeki her detayın sorgulanmadığı da göz ardı edilmemelidir. Örgütsel hedeflere belirlenmiş süre, bütçe ve kalitede ulaşmak ana firmalar için ön planda olmaktadır. Son olarak, taşeron ve ana firmalar arasındaki çalışma süresi arttıkça, taşeronlar arasındaki rekabet ters orantılı olarak azalacaktır. İlşkinin süresi ana firmanın kontrol sonuçlarına bağlıdır. Proje uygulamalarında, taşeronları rekabetin negatif etkilerinden korumak, ve pozitif yönlerini arttırmak ana firmaların esas görevleri olmalıdır. Tereddütsüz uygulanan kontrol süreci ile rekabet eden firmalar arasındaki başarı farklılıkları incelenebilir. Bu parametreler ışığında bir anket oluşturulmuş ve taşeronlardan sektörün problemi olan kontrol mekanizmasının işleyişine ilişkin sorunları tespit edebilmek için dağıtılan föylerin eksiksiz olarak ve hiç bir etki altında kalmadan doldurmaları istenmiştir. Çalışmaya gerekli duyarlılığı gösterip, anketleri doğru şekilde doldurup teslim eden yirmi yedi taşeron firmanın cevapları doğrultusunda yön verilmiştir. Toplanan veriler 'SPSS' yazılım program aracılığıyla korelasyon analizlerine tabi tutulmuş ve oluşturulan değişkenler arasında ilişkiler aranmış ve bulunmuştur. Daha önce sözü edilen birçok parametre ile kontrol arasında tanımlanabilir ilişkiler olduğu kanıtlanmıştır. Bu saptamalar sayesinde taşeronlara inşaat sektöründe oldukça fazla ihtiyacı bulunan ana yükleniciler ile kontrol mekanizmasının işleyişi sırasında ortaya çıkan problemlerin tespiti sağlanmıştır. İnşaat sektöründe çok önemli yeri olan taşeron ve ana yüklenicilerin ilişkilerinin var olan sorunlarının çözülerek daha iyi noktaya getirilmesi için fizibilite çalışmalarına bu tez yardımıyla önemli bir katkıda bulunulabilmektedir.
-
ÖgeCorporate Socıal Responsıbılıty In Constructıon Industry(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-02-09) Ulutaş, Dilek ; Giritli, Heyecan ; 423334 ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementİNŞAAT SEKTÖRÜNDE KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK ÖZET Kurumsal Sosyal Sorumluluk son zamanlarin en çok bahsedilen konularından biri olarak karşımıza çıkmakta ve uluslararası alanda birçok organizasyon tarafından iş sürecine adapte edilmektedir. Konunun kökenleri iş dünyasının aktivitelerini yürütürken topluma karşı sorumlu davranması tartışmasına dayanmasına rağmen bugün gelinen noktada kurumsal sosyal sorumluluk kavramının kapsamı sorumlu iş süreçlerinden çok daha geniş bir çerçeve oluşturmaktadır. Uluslararası firmaların konuya artan ilgileri ve yaptıkları girişimler ile kurumsal sosyal sorumluluk farkındalığını arttırmaktadır. Bu artan ilgi kurumsal sosyal sorumluluk kavramını şirketler için kaçınılmaz hale getirmektedir. Organizasyonların iş aktivitelerini yürütürken tüm paydaşlarına karşı sorumlu davranması gereği fikrinden yola çıkan kurumsal sosyal sorumluluk kavramı geniş bir etki alanına sahiptir. Bu geniş kapsama alanından dolayı herkes tarafından kabul edilmiş olan bir ortak tanımı olmamasına rağmen ana fikir olarak organizasyonların iş aktivitelerini yürütürken çevreye, topluma ve insana karşı sorumlu davranması fikrine dayanır. İnşaat sektöründe kurumsal sosyal sorumluluk kavramı diğer sektörlere nazaran daha geç tanınır ve kullanılır hale gelmiştir. Bunun ana nedenlerinden biri inşaat sektörünün kendine has özellikleri olarak kabul edilebilir. Uluslararası alanda kurumsal sosyal sorunluluk kavramının geniş yer edinmesi inşaat sektörünü de bu konuda düşünmeye yöneltmektedir. Uluslararası firmaların kurumsal sosyal sorumluluk aktiviteleri ve iş paydaşlarından da bu konuya önem verilmesinin beklenmesi inşaat firmaları için de konuyu kaçınılmaz hale getirmiştir. İnşaat sektörünün tüm diğer sektörlerle iş ilişkisi içerisinde olduğu düşünüldüğünde konunun önemi daha net anlaşılmaktadır. İş dünyasının kurumsal sosyal sorumluluk olgusuna verdiği önem konunun her ölçekten firma için kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. Organizasyonlar tedarik zincirleri içerisinde kurumsal sosyal sorumluluk farkındalığının önemini vurgulamakta ve iş ilişkilerini kurarken karşı taraftan da aynı hassasiyeti göstermesini beklemektedir. Bu nedenle inşaat sektöründeki firmaların da etkinliklerine devam edebilmeleri için bir an önce konuyu anlayıp kendi iş süreçlerine entegre etmeleri beklenmektedir. Fakat gerek konunun geniş kapsamı gerekse iş dünyasının hızla değişen trendleri nedeni ile yeni teoriler üzerinde çok fazla düşünülmeden kullanılmakta ve esas faydaları elde edilememektedir. Bu tez çalışmasının kurumsal sosyal sorumluluk kavramını inşaat sektörü bakış açısından araştırmaktadır. Araştıma süreci kurumsal sosyal sorumluluk farkındalığı, KSS activiteleri, KSS entegrasyonu ve konunun şirket rekabet gücü üzerindeki etkileri konularını kapsamaktadır. Araştırmanın amacı kurumsal sosyal sorumluluk konusunun inşaat firmaları tarafından nasıl anlaşıldığını, iş süreçlerine nasıl dahil edildiğini ve KSS aktivitelerinin iş süreci ve şirket rekabeti üzerindeki etkilerini anlamaktır. Araştırma kurumsal sosyal sorumluluk konusunun ortaya çıkışı ve iş dünyasındaki yerinin sorgulanması ile başlamakta daha sonra konuyu inşaat sektörü perspektifinden detaylı olarak incelemektedir. Tez araştırmasındaki ilk aşama konunun literatürde ayrıntılı şekilde taranması olmuştur. Kurumsal sosyal sorumluluk konusu hem akademik çalışmaların hem de bu konuda yapılmış olan profesyonel araştırma ve yayınların incelenmesi ile araştırılmıştır. Konu ilk olarak genel kapsamı ile araştırılmış daha sonra inşaat endüstrisi kapsamındaki kurumsal sosyal sorumluluk kavramına yönlenilmiştir. Bulgular Türkiye’deki inşaat sektöründe konunun çok az bilindiğini ortaya koymuştur. Paralel bir araştırma İngiltere inşaat sektöründe yapıldığında kurumsal sosyal sorumluluk farkındalığı ve entegrasyonunun daha ileri seviyede olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle tez çalışması kalitatif araştırmaya yönelmiş ve iki ülkeden seçilen örnek vaka çalışmaları üzerinden konunun inşaat sektöründeki yeri incelenmiştir. Örnek olay incelemesi seçilmesindeki neden konu ile ilgili genel saptamalar ortaya koymak yerine konu hakkındaki farkındalığın artmasına katkıda bulunacak daha detaylı sonuçlar elde etmektir. Konunun farklı perspektiflerden değerlendirilmesini görmek amacı ile örnek vakalar farklı ülkelerden ve farklı büyüklükteki şirketlerden seçilmiştir. Araştırma sonucunda ortaya çıkan bulgular inşaat sektörünün kurumsal sosyal sorumluluk kavramının farkındalığı ve entagrasyonu hakkında başvurulabilecek bir kaynak olacaktır. Ayrıca inşaat sektöründeki kurumsal sosyal sorumluluk aktiviteleri ve konunun şirket rekabetine olan etkisi de ortaya konulacaktır. Konunun farklı perspektiflerden ele alınması karşılaştırma şansı vererek kurumsal sosyal sorumluluk entegrasyonu sağlamak isteyen firmalar tarafından yol gösterici olarak kullanılabilecektir. Tez çalışması başlangıç bölümü kurumsal sosyal sorumluluk konusunun genel anlamı ve inşaat sektörü özelindeki durumunun sunulması ile başlamaktadır. Bu bölümde ayrıca inşaat sektörünün karakteristik özellikleri de sunulmaktadır. Bunun amacı KSS kavramının inşaat sektörü özelindeki araştımasında ortaya çıkan sonuçların daha anlaşılır olmasını sağlamaktır. Bunların yanında, tezin amacı, araştırmanın hedefleri ve araştırma soruları açıklanmaktadır. Tezin ikinci kısmında kurumsal sosyal sorumluluk konusunun teorik geçmişi ortaya ele alınmaktadır. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramı, tarihsel gelişimi, hem genel KSS kavramı hem de inşaat sektörü özelindeki durumu açıklanmaktadır. KSS konusunda ortaya atılmış olaran teorik çalışmalar ve bu konuda üretilmiş olan sistem ve standartlar icelenmektedir. Tez çalışmasının üçüncü bölümünde araştırma yöntemleri sunulmaktadır. Tez çalışması kapsamında başvurulan araştırma ve değerlendirme yöntemlerinin nedenleri ve tezin amacına yönelik etkileri açıklanmaktadır. Kalitatif araştırma yapılması ve örnek vaka incelemesi sonuçlarının değerlendirme sürecinde seçilen yöntemler ve nedenlerine değinilmekte ve son olarak örnek vaka çalışmalarının genel bilgileri sunulmaktadır. Dördüncü bölümde örnek vaka çalışmalarından elde edilen ampirik bulgular açıklanmaktadır. Araştırma kapsamında yapılan görüşmelerden elde edilen sonuçlar hem direkt alıntı olarak hem de direkt yorumlama olarak tüm örnek vakalar için ayrıntıları ile açıklanmaktadır. Sonuçlar kurumsal sosyal sorumluluk farkındalığı, kurumsal sosyal sorumluluk aktiviteleri, KSS entegrasyonu ve kurumsal sosyal sorumluluk kavramının şirket rekabetine olan etkisi bölümleri altında gruplanmış olarak sunulmaktadır. Tez çalışmasının beşinci bölümünde ise örnek vaka incelemelerinden elde edilen bulgular analiz edilmekte ve kurumsal sosyal sorumluluk kavramının teorik verileri ile karşılaştırılmaktadır. Görüşmelerde sorulan tüm sorular için alınan cevaplar bir arada sunulmakta ve sonuçlar arası benzer ve ayrışan noktalar ortaya çıkarılmaktadır. Bu bölümde elde edilen sonuçlar kurumsal sosyal sorumluluk kavramının inşaat sektörü bazındaki yerinin farklı perspektiflerden anlaşılmasını sağlamaktadır. Tez çalışmasının son kısmında ise belirlenen amaç ve hedefler ile çalışma sonuçlarının karşılaştırılması yapılmakta, ortaya çıkan genel sonuçlar değerlendirilmekte ve öneriler geliştirilmektedir.
-
ÖgeÇağdaş Yönetimsel Yaklaşımlar Ve Bu Yaklaşımların Yapı Sektöründe Kullanım Olanakları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Sabaz, M. Burak ; Orhon, İmre ; 55730 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction ManagementGünümüz rekabet koşullarında yönetim kavramı önemli bir yer tutmaktadır. Firmaların faaliyetlerini sürdürebilmeleri için kendilerini sürekli olarak gelişime açık, dinamik geniş görüşlü değişimlere uyum gösterebilen bir yapıda tutmaları gerekir. Gelişen dünya düzeni içinde eski yönetim prensiplerinin yerini yeni yönetim yaklaşımlarına bırakması doğaldır. Bu tezin kapsamında yeni yönetim yaklaşımlarından Toplam Kalite Yönetimi, Tam Zamanında Üretim Yönetimi ve Değişim Mühendisliği tanıtılacaktır. Bu konular tezde iki kısımda incelenmiştir. Birinci bölümden beşinci bölüme kadar bu yönetim yaklaşımlarının endüstri devriminden bu yana gelişmesi, yaklaşımların tarifi, sağladığı faydalar gibi konular incelenmiştir. Altına bölümden sonra ise, inşaat sektörü, bu sektörde faaliyet gösteren firmalar, bu firmaların inşaat faaliyetlerini sürdürürken oluşturdukları organizasyonlar anlatılmaktadır. Sonuç olarakta bu yaklaşımların inşaat sektöründeki uygulanabilirlikleri incelenmiştir.
-
ÖgeÇeşitli Büyüklüklerdeki Alışveriş Mekanlarını Aydınlatma Sistemleri Tasarım İlkeleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) İkizler, Hale ; Küçükdoğu, Mehmet Ş. ; 55666 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction Managementİnsanlar ihtiyaçlarını karşılamak için yaptıkları alışveriş sırasında pek çok değişik büyüklükteki ve türdeki alışveriş yapılarına girerler. Her türlü mekanda olduğu gibi bu tür mekanlarda da insanların konforu en önemli konulardan biridir. Konuya tasarım açısından bakıldığında ise İnsanlar için bu konforun sağlanmasının yanısıra ticari faktörler de önem kazanır. Bu çalışmanın amacı, çeşitli büyüklüklerdeki alışveriş mekanlarının tasarımını ve aydınlatmasını araştırarak bu konuda çalışma yapacak kişi ve kuruluşlara, konu hakkında uzman olsunlar yada olmasınlar, yardımcı olacak bir el kitabı oluşturmaktır. 1. bölümde; alışveriş işlevinin ve perakendeciliğin tarihçesi ele alınmıştır. Öncelikle alışverişin tanımı yapılmış ve ilk olarak nasıl ortaya çıktığı anlatılmıştır. Bunun ardından da alışveriş mekanlarının ve özellikle süpermarketierin gelişimi eie alınmıştır. 2. bölümde; alışveriş mekanlarının tasarımı hakkında bilgi verilmiştir. İlk olarak, perakendecilik prensiplerinin tasarım üzerindeki etkisi ile tasarım programının oluşturulmasına değinilmiştir. Daha sonra, alışveriş mekanları türlerine göre tanımlanarak gruplara ayrılmıştır. Bunlar giyecek satan ve yiyecek satan alışveriş mekanlarıdır. Son olarak da, alışveriş mekanlarının tasarımı sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar belirtilmiştir, önce giyecek satan mağazaların sonra da yiyecek satan dükkanların tasarımına yer verilmiştir. 3. bölümde; alışveriş mekanlarının aydınlatması konusuna geniş bir şekilde yer verilmiştir. Burada öncelikle ürün aydınlatmasını etkileyebilecek olan eğilimlerden söz edilmektedir. Mağazalardaki aydınlatmanın hedefleri, aydınlatma dizayn kriterleri ve aydınlatana sisteminin özellikleri açıklanan diğer konulardır. Daha sonra, iç mekanlar ve ürün sergileme alanları için kullanılan aydınlatma sistemleri, genel ve ek aydınlatmalar hakkında bilgi verilerek aydınlatma sırasında dikkat edilmesi gereken hususlara değinilmiştir. Bu arada, Philips Aydınlatma Dizayn ve Tatbikat Merkezi tarafından öne sürülen "4 Köşeli Felsefenden de bahsedilmiştir. Bu bölümde son olarak; dükkan, mağaza ve ürün türüne göre yapılan aydınlatma ile vitrin aydınlatması hakkında bilgi verilmiştir. Son bölüm olan 4. bölümde ise, bu çalışmadan çıkarılabilecek sonuçlar bulunmaktadır.
-
ÖgeÇok Uluslu Mimarlık Organizasyonlarında Tasarım Yönetimi Ve Kültür(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-12-31) Kurbak, Emre ; Giritli, Heyecan ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementBu çalışma, Türkiye’de üzerinde çok durulmamış olan tasarım yönetimi kavramının çok boyutlu olarak ele alındığı bir literatür araştırmasıdır. Temelde tasarım yönetimi yaklaşımı ile çok uluslu tasarım organizasyonları içerisinde doğabilecek sorunların eşgüdümlenme, eşkültürlenme yöntemi ve tasarım yönetimi yaklaşımı ile çözülebileceği varsayımına dayanmaktadır. Tasarım sırasında çok uluslu ortamlarda doğacak sosyo-kültürel sorunları, tasarım yönetimi ve tasarım yöneticisinin görevlerini ve bu iki kavramın kesişmesinden doğan organizasyon yönetimini incelemektedir. Son olarak eşkültürlülük, demokrasi, oligarşi ve teknokrasi gibi yönetim şekilleri üzerinden organizasyonların yaratacağı baskın ve çekinik kültürlerden, planlı şekilde kültür değiştirme tekniklerinden ve çok uluslu çalışma ortamında doğabilecek beşeri ve fiziksel farklılıkların çatışma yerine değere çevrilebileceğinden bahsedilmiştir. Bu araştırma tasarım firmalarında görev alan yönetim sınıfına özellikle proje yönetimi ve tasarım yönetimi arasındaki benzerlik ve farkların görülebilmesi açısından faydalı olacaktır.
-
ÖgeDanışman Yapım Yönetimi Proje Teslim Sisteminde Hakedişler Ve Hakediş Prosedürleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-07-16) Cebioğlu, Çağla ; Çıracı, A. Murat ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementBu çalışmada, ülkemizde gerçekleştirilen yapım projelerinin karmaşıklığı arttıkça tercih edilmeye başlanan danışman yapım yönetimi proje teslim sistemi ve bu teslim sistemindeki önemli sözleşme idaresi konularından biri olan hakedişler incelenmiştir. Söz konusu proje teslim sistemine bağlı olarak proje katılımcılarına düşen görev ve sorumluluklar ve hakedişlere ilişkin hükümler tip sözleşme dokümanları kaynak gösterilerek açıklanmış, bu dokümanlarla çelişmeyecek hakediş prosedürleri geliştirilmiştir. Ülkemizde danışman yapım yönetimi proje teslim sistemi için geliştirilmiş tip sözleşme dokümanları olmadığından kaynak olarak Amerikan Mimarlar Birliği dokümanları kullanılmıştır. Tip sözleşme dokümanı kullanımının; projenin hedeflenen zaman, maliyet ve kalite kıstaslarına uygun olarak tamamlanması için vazgeçilmez bir unsur olduğunun altı çizilerek, ülkemizin bu konudaki eksiklerini tamamlayabilmesi için ideal bir sistem ortaya konmuştur.
-
ÖgeDeğişiklikler Ve Proje Performansı Üzerine Sosyo-teknik Bir Çalışma (kişiler Arası İlişkilerle)(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Ertan, F. Füsun ; Giritli, Heyecan ; 66740 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction ManagementSözleşme sonrası tasarım değişikliğiyle gündeme gelen “değişiklikler”, projelerin maliyet ve süre performansım düşüren başlıca sebep veya potansiyel faktör olarak belirtilmektedir. Literatürde, bu probleme ana yaklaşımlar, potansiyel teknik çözümler olarak yer almaktadır. Oysa ki farklı bir yaklaşımla, bina sürecini bütün olarak ele aldığımızda, bunun sosyo-teknik bir süreç olduğunu ve değişikliklerin de bütün bu süreç içinde, hem sosyal, hem de teknik sistemle içiçe yeraldığmı söyleyebiliriz. Bu araştırma projesinin amacı, “değişiklikler’!, içinde yeraldığı bağlamsal değişkenlerden ayırmadan, projenin teknik ve sosyal sistemlerinin “değişiklikler”in gerçekleşmesindeki etkilerini incelemek, sosyal sistem içinde yeralan grup elemanlarının ve proje ekiplerinin birbirleriyle olan karşılıklı ilişkilerinin ve uyumlulukla-rnın, değişikliklerin uyarlanışında, sonuçlarında, dolayısıyla proje performansı üzerindeki etkilerini, teknik sistemi de gözardı etmeksizin araştırmaktır.Önemle belirtmek gerekir ki, bu çalışmanın literatür araştırması bölümünde yeralan bilgiler yabancı kaynaklıdır. Konu ile ilgili daha önce yapılmış araştırmalar, bulgular ve kombinasyonlar ışığında, bunların Türk İnşaat Endüstrisindeki durumları araştırma bölümünde ele alınmıştır. Ne var ki, gelişmiş ülkelerde tamamen oturmuş ya da gerekliliğine çok önceden parmak basılmış birçok konu, ülkemizde henüz uygulanamamaktadır. Bunun en önemli sebepleri arasında, ülkemizin her alanda gelişme sürecinde oluşu ve çeşitli hükümet politikaları verilebilir.İnşaat endüstrisi ürününün niteliği açısından diğer endüstrilerden oldukça farklılaşmaktadır. İnşaatta ürün tektir ve yerine özgüdür. Tasarım her seferinde yeniden başlar ve seri üretim söz konusu değildir. Proje ekipleri her proje için bir kereliğine belirli bir süre için bir araya gelir. Böylece sonuç olarak, inşaat endüstrisinin üretimsel, organizasyonel ve sözleşmesel yönlerden diğer endüstrilerden çok farklı olduğu görülmektedir.İnşaat endüstrisindeki organizasyonel araştırmalarda kullanılmak üzere birçok farklı konseptler geliştirilmiştir. Bunlardan biri olan “sosyo-teknik” konsept, insan ilişkileri akımıyla gündeme gelmiş, sosyal sistem içinde yer alan şahısların önemi organizasyonun teknik sistemiyle birarada vurgulanmıştır. Bu yaklaşımla çevresel, sosyo-psikolojik ve teknik faktörler bir araya getirilmiştir. Proje üyeleri, proje kapsamındaki rolleri, yerleri , ilişkileri ve beklentileriyle sosyal sistemi oluştururlar. Bina süreci açık bir sistemdir. Sosyal sistem şahıslardan, teknik sistem ise ekipman, teknik bilgi, sözleşmesel düzenlemeler gibi elemanlardan meydana gelmiştir.Binaların insanlar için, insanlar tarafından, insanlara hizmet amacıyla tasarlandığı düşünülürse, sosyal sistemin önemliliğini göz ardı etmek imkansızdır. Bütün bina süreci sosyal sistem tarafından etkilenir ve bu süreç de dönüşümlü olarak sosyal sistemi etkiler.Proje organizasyonu alt takımlardan meydana gelir. Yüksek proje performansı için, sıkı ekip çalışması, ekibin birbirine bağlılığı, birbirleriyle uyumu ve işbirlikçilik çok önemli bir faktördür. Proje her ne olursa olsun, proje organizasyonu üç ekipten meydana gelir : malsahibi, tasarımcı ve uygulayıcı. Sözleşmesel düzenlemelerle sadece bu gurupların bir araya gelişleri farklılık gösterebilir. Yapılan sözleşme, bu sözleşme içinde yeralan tanımlar, ödeme şekilleri ve özellikle sözleşme tipleriyle belirlenen proje organizasyonu ve roller ve sorumlulukların dağılımı,“değişiklikler” üzerinde çok etkilidir. Projelerin zaman ve maliyet performansım olumsuz yönde etkileyen “değişiklikler”, potansiyel bir faktör olarak incelenebilir ve çoğu zaman da kaçınılmazdır. Değişiklikler problemini ele aldığımızda, projelerin bu yüzden sürelerinin uzadığını, ödemelerinin geciktiğini, maliyetlerinin arttığını, proje ekiplerinin hukuki yollara varan uzlaşmazlıklara düştüklerini söyleyebiliriz. Değişiklikler, ortaya çıkışları ya da gerçekleşmelerini etkileyen bağlamsal değişkenleriyle incelenebilir ve çeşitli şekillerde smıflandınlabilir. Bunların yanı sıra, değişikliklerin iletimi ve bu iletişim sürecinin değişiklikler problemi üzerindeki önemi göz ardı edilmemelidir.Değişikliklerin meydana gelişini ve niteliğini etkileyen bağlamsal değişkenler literatürde:malsahibi tipi,proje ekibi organizasyonu,bina tipi,bina maliyeti büyüklüğü,yüklenici seçim yöntemi,sözleşme tipiolarak verilrniştir. Bu değişkenler, araştırma bölümünde göz önünde bulundurulmuştur. Tasarım değişikliklerinin ortaya çıkmasındaki etkenler ise: bütçe,teknoloji,süre,saha,kanunlar,sosyal (fikir değişiklikleri)’dir. Değişiklikler ayrıca yönetimsel ve inşai değişiklikler olarak iki gruba ayrılabilir. Yönetimsel değişiklikler, malsahibi tarafından yükleniciye bildirilen değişikliklerdir. Bu tür değişiklikler, çoğunlukla mali konular ve iş programıyla ilgilidir veya bunları etkiler. Inşai değişiklikler, inşaat ile ilgili anlaşmazlıkların başlıca sebebidir. Malsahİbinin yapmış olduğu ya da yapmakta geciktiği bir işin, yüklenicinin işini etkilemesiyle gündeme gelir. İnşai değişikliklerle ortaya çıkan anlaşmazlıkların çoğu, plan ve malzeme spesifikasyonlan konularında yoğunlaşmaktadır. Sözleşmede yer alan maddeler her ekip tarafından farklı yorumlanabilir. Bu yüzden sözleşmede yer alan maddelerin açık olması, özellikle değişikliklerle ilgili maddelerin yeterli ve tam olması çok önemlidir. Inşai değişikliklerden kaynaklanan anlaşmazlıkları önleyebilmek için en etkili yol, iş kapsamının detayh ve dikkatlice hazırlanmış olmasıdır.Değişiklikler hangi türden olursa olsun, neden kaynaklanırsa kaynaklansın, proje performansım etkilerler. Çoğu zaman da proje performansım etkileyen potansiyel bir değişken olarak yer alırlar. Projelerde meydana gelen maliyet ve süre taleplerinin, mali aksaklıkların, uzlaşmazlıkların çıkış noktası olarak gösterilmektedirler. Değişikliğin söz konusu olmadığı proje yok gibidir. Bu gerçek, sözleşmede yer alacak değişiklik tanımlarının önemini vurgulamaktadır. Formel değişiklikler, yazılı formlarla iletilirler. Böylelikle denilebilir ki, değişiklik emirleri, sahada meydana gelmek üzere olan bir takım değişikliklerin gerçekleştirilebilmesi için formel ve informel sistemin birleştiği noktada yer alırlar. Bir dğişiklik emri, kendi başına küçük bir sözleşme olarak alınabilir ve orijinal sözleşmeyle kanuni yönden birleşik olarak değerlendirilebilir. Değişiklik emirleri, sözleşme imzalandıktan sonra gündeme gelir ve sözleşmede değişikliğe sebep olur. Bu yüzden, değişikliklerin sonuç etkileri mal sahibi ve yüklenici tarafindan değişiklik emirleriyle karşılıklı olarak belirlenmiş ve kabul edilmiş olur. Fakat yine de değişiklikler hiç farkedilemeyen şekilde başka işleri etkileyebilir ve bu sebeple bir çok anlaşmazlıklara kaynak olabilirler.Değişiklik emirleri sosyal ve teknik sistemin birleştiği noktada yer alırlar, sözleşme tutarının, ödeme planlarının, bitim süresinin veya plan ve projelerin değişmesine sebep olabilirler. Değişiklik emirleri için hazırlanacak formlar, bu formların içeriği ve prosedürler çok dikkatlice oluşturulmak, her türlü detay ince ince işlenmelidir. Sözleşmede yer alacak tanımların açıldığı ve yeterliliğinin önemini burada bir kez daha vurgulanmak gerekir. Bir değişiklik formu hazırlanırken içinde önemle belirtilmesi gereken bilgiler şunlardır: değişiklik emrinin tanımı,değişikliğin açıklaması,değişikliğin sebebi ,sözleşme tutarındaki değişiklik,birim fiyatlardaki değişiklik (eğer varsa) ,sözleşme süresindeki değişiklik,ikincil etkilerin olduğuna dair açıklamalar ,malsahibi ve yüklenicilerin onaylan. Ortaya çıkan değişikliklerin uygulanabilmesi için, değişikliğin değişiklik emirleriyle iletilmesi gerekir. Her türlü iletişimde olduğu gibi, değişikliklerin iletimi de bir süreci içerir. Bu iletişim sürecinin başanyla tamamlanması değişiklikler probleminin en önemli aşamalarından biridir. Her ne kadar bu iletişimde kullanılan değişiklik emirleri önem taşıyorsa da, bu iletişim sürecinin her evresinde yer alan kişilerin ve bu kişilerin davranışsal uyumluluğunun değişikliklerin problem yaratmasında veya problemlerinin çözülmesinde çok daha etkili olduğu düşünülmektedir. Kullanılan sözleşmesel düzenleme hangisi olursa olsun, sosyal ve teknik alt sistemlerdeki iş İlişkileri ve bu ilişkilerde esneklik alanı daima söz konusudur.Değişikliklerin iletiminde kullanılan “değişiklik emirleri” de, değişiklikler gibi çeşitlere ayrılabilir. Yazdı ya da sözlü olarak düzenlenebilir. İletişimin formel (yazıh) ve informel (sözlü) olarak, veya karma kullanımının kişiler arası ilişkilerde ne derece etkililiği varsa, “değişiklik emirleri”nin de sözlü iletimi, konuya açıklık getirmesi ve tepkileri ölçmesi açısından yapıcı olmakla beraber, yazdı iletimi de o derece gerek ve şarttır. Böylelikle önerilen karma iletişim, değişikliklerin hem yazdı hem de sözlü olarak iletilmesidir. Kişilerin öncelikle kullanacaklan sözlü iletişimde birbirlerinin tepkilerini ölçmeleri, ardından da yazdı iletişimle değişikliklerin formel yollarla belgelenmesi gelmektedir. Değişikliklerin sonucunda ortaya çıkan problemler ve dolayısıyla düşük proje performansında sosyal sistemi oluşturan ekiplerin birbirleriyle olan ilişkileri çok önemlidir. Bu grupların, sorunları çözmeye, uzlaşmaya yatkınlıkları, grup dinamiklerinin kişiler arası davranışsal uyumlulukları, proje performansını arttırmakta, en azından, değişiklikler sonucu meydana gelen anlaşmazlıkları azaltmakta ya da uzlaşmıı kolaylaştırmaktadır. Kişiler birbirleriyle davranışsal olarak uyumluysa, teknik prosedürler de daha kolay ve çabuk işlemektedir. Dolayısıyla informel ve formel iletişim birarada yürüyebilmektedir. Aksi takdirde formel prosedürlere yapışılıp kalınmakta, sorunlar giderek daha karmaşık hal alarak uzlaşmazlıklara veya yasal yollara varan anlaşmazlıklara kadar gitmekte, proje performansı olumsuz yönde etkilenmektedir.Rollerin ve sorumlulukların tanımlılığı da, kişiler arası ilişkilerde ve uzlaşmazlıkların meydana gelişinde etkilidir. Bu arada kullanılan sözleşme ile gündeme gelen organizasyon şeması, bu şemayla tarif edilen sözleşmesel ve hiyerarşik ilişkiler de önemlidir. Ancak yine de, teknik ve sosyal alt sistemler sınırlan içinde, iş ilişkilerindeki esnekliğin ve davranışsal uyumluluğun proje performası açısından çok önemli etkileri olmaktadır.Bu araştırma projesinde, sosyo-teknik bir konsept kullanılmış, ve sosyal sistem içinde yeralan proje ekiplerinin, grupların ve kişiler arası ilişkilerin önemi ve etkililiği araştırılmıştır. Araştırma kapsamında durum-çahşması (case-study) yaklaşımı, anketler, proje içerik incelemesi ve FIRO-B adlı bir davranışsal oryantasyon envanteri kullanılmıştır. Durum çalışması, değişiklikleri içinde yeraldıklan bağlamsal değişkenlerden koparmadan incelemeye olanak sağladığı için uygulanmıştır. FIRO-B kişiler arası davranışsal ilişkileri ve uyumluluğu ölçme envanteri, sosyal sistem içinde yeralan ekip elemanlarının birbirleriyle uyumunu-geçimliliğini ölçmede kullanılmıştır.FIRO-B ilk olarak 1958 yılında Schütz adlı bir psikolog tarafından hazırlanmıştır. Psikiyatrinin en eski teorileri ve birçok kuramıyla karşdaştırmalı olarak 1958’den bu yana İncelenmekte ve uygulanmaktadır. Özellikle yönetim alanında yurt dışında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Sonuçlar doğru ya da yanlış, olumlu ya da olumsuz, iyi ya da kötü olarak değerlendirilmez. Değerlendirme karşılaştırmalıdır ve basit bir aritmetik işlemle yapılır. Firo-B, kişiler arasındaki ilişkilerdeki ihtiyaçları şu üç alanda incelemektedir: gurup olma, kontrol ve sevecenlik. Her üç alan için bir beklenen bir de ortaya konan olmak üzere iki skor belirlenir. B öylece altı adet skor tablolanır ve her şahsın skorları diğerlerinin skorlarıyla karşılaştırılarak uyumluluklarına bakılır. Bunun için bazı geçimlilik formülleri kullanılır. Önemle belirtmek gerekir ki, inşaat endüstrisinde yönetimsel alanda bu üç boyuttan sadece ikisi kullanılabilmektedir. Bu iki boyut grup olma ve kontrol boyutlarıdır. Firo-B’de belirtilen bu üç boyut her şahsın kişiler arası ilişkilerindeki temel ihtiyaç alanı olarak belirtilir. Kişiler arası davranışlardaki ihtiyaçların bu üç boyutun hangi noktalarında olduğu belirlenerek, grup içi veya kişiler arasındaki ilişkileri buna göre yönlendirmek, bir takım önlemler almak mümkün olabilir.Araştırma kapsamındaki durum-çalışmalarmın seçiminde, literatürde yeralan ve değişikliklerin gerçekleşmesinde etkili olan faktörler sabit tutulmaya çalışılmıştır. Böylelikle, sosyal sistem , iletişim ve ilişkiler üzerinde yoğunlaşmak ve durum çalışmalarım birbirleriyle kıyaslamak mümkün olmaktadır. Malsahibi türü, proje ekip organizasyonu, bina tipi, bina tutarı, yüklenici seçme yöntemi ve sözleşme tipi ve yapısı, literatürde, değişikliklerin gerçekleşmesinde etkili olan faktörler olarak belirtilmektedir. Başlangıçta bu faktörleri, teker teker incelediğimizde, Türk İnşaat sektöründe tümünü birden sabit tutmanın oldukça zor bir iş olduğu söylenebilir. Bunun en önemli sebebi, sektörde kullanılmakta olan çok çeşitli ve birbirlerinden çok farklı sözleşme tiplerinin olması, kısaca, standart sözleşme tiplerinin olmayışıdır. Sosyal sistemi ve iletişimin etkililiğini incelemek amacıyla, bu faktörler, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ), Halkalı ELEtap Toplu Konut Projeleri incelenerek sabit tutulabilmiştir. Ne var ki, sözleşmeler kendi içlerinde tip olmalarına rağmen, ülkemizde inşaat sektörünün nabzını tutan ve proje ekiplerinin ve içinde yeralan tüm katılımcıların haklarım gözeten standart sözleşmeler hazırlamakla görevli, gerekli profesyonel kuruluşlar veya komiteler olmadığı için, sektördeki sözleşmeler, oldukça eksik ve yanlıdır. Bu da, sosyal sistem üzerinde, çoğu zaman başlangıcından olumsuz bir potansiyel etki yaratmaktadır. Çoğu zaman da, teknik sistemdeki açıklıklar ve yanlışlıklar, sosyal sistem tarafından desteklenerek kotarılmaktadır. Sonuç olarak değişikliklerin gerçekleşmesi ve sonuçtaki etkilerinde, proje performansında, sosyal sistem oldukça etkili olmaktadır. Birbirleriyle davranışsal yönden uyumlu grupların proje performansının (malsahibi terimleriyle) ve uzlaşmacılığının daha yüksek olduğu, projenin daha az anlaşmazlıkla sonuçlandığı veya uzlaşmazlıkların daha kolay ve sorunsuz çözümlenebildiği gözlemlenmiştir. Araştırma sonucunda ulaşılan sonuçlar, bu doğrultuda olmuştur. Bu araştırma projesi kapsamında, niteliksel bir çalışma sürdürülmüş ve hipotezlerin yoğun bilimsel anlam taşıdıkları düşünülerek, proje objektifleri ışığında, bazı önermeler oluşturulmuş ve incelenmiştir.Sonuç olarak, Türk İnşaat Endüstrisi’nde, değişiklikler ve proje performansını da oldukça etkileyen, sosyal sistemi bütünleyen ve sosyal sistem tarafindan desteklenen teknik sistem üzerinde önemli çalışmalar ve revizyonlar yapılmasının gerekliliği ve bunlarm neler olabileceği tartışılmış ve sosyal sistem üzerine ve sosyal sistemin teknik sistem üzerine dönüşümlü etkileri vurgulanmıştır.
-
ÖgeDekonstrüksiyon İçin Tasarım Tekniklerinin Türkiyede Uygulanabilirliği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-09-13) Ayan, Ali Başar ; Taş, Elçin ; 10004839 ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementBu çalışmada, doğal kaynakların bilinçsizce tüketilmesi ve yoğun atık ortaya çıkaran insan aktiviteleri sonucu ortaya çıkan çevresel sorunları ve etkilerini azaltmak hedefinde inşaat sektöründe ortaya çıkmış olan dekonstrüksiyon için tasarımın önemli bir yaklaşım olduğu ortaya koyulmaktadır. Bu hedef doğrultusunda öncelikle inşaat atıklarının yarattığı çevresel sorunlar ışığında, dünya ve Türkiye deki inşaat atıklarının durumu ortaya koyulmaktadır. Türkiye nin ortaya çıkan inşaat atıkları miktarı ve inşaat atıkları geri dönüşüm oranları konusunda gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kaldığı gözlenmiştir. Türkiye de ve dünyada dekonstrüksiyon için tasarım ile ilgili yasal düzenlemeler incelenerek, Türkiye de dekonstrüksiyon için tasarımın uygulanabilirliği ile ilgili mevcut sorunlar tespit edilip, bu mevcut sorunlara Türkiye de çözüm getirecek bir anlayışla dekonstrüksiyon için tasarımın uygulanabileceği süreç adımları tanımlanmaktadır.
-
ÖgeDünya Bankası Finansmanlı İnşaat Projelerinde Uygulanan İhale Prosedürlerinin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kutlu, Derya ; Taş, Elçin ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementBu çalışmada, inşaat projelerinin finansmanı, finansman temini için uygulanan prosedürler ve dünyada yer alan önemli finans kuruluşları hakkında bilgi verilmiş; inşaat firmalarının ihalelerde rekabet edebilir teklif fiyatını belirlemek kadar ihale prosedürlerine uygun teklif dosyası hazırlamaları gerektiğinin önemi vurgulanarak; bu konular bugün dünyada en önemli finans kuruluşu olarak gösterilen Dünya Bankası incelenerek ele alınmıştır. Bu kapsamda, Dünya Bankası finansmanlı inşaat projelerinde kullanılan ihale prosedürleri incelenerek, büyük inşaat projelerinde en çok kullanıldığı saptanan Uluslararası Rekabete Açık İhale Prosedürü; genel koşulları, standart formlar, firmalarda aranan yeterlilik kriterleri, teklif hazırlama aşamasında dikkat edilmesi gereken konular ve teklif değerlendirme prosedürü hakkında bilgi verilmiştir. Konu örnek bir proje üzerinde açıklanarak, Dünya Bankası tarafından finanse edilmiş olan “Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılandırma” projesi kapsamındaki inşaat işlerinde uygulanan ihale prosedürü incelenmiştir.