FBE- Yapı İşletmesi Lisansüstü Programı - Yüksek lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yayın Türü "Tez" ile FBE- Yapı İşletmesi Lisansüstü Programı - Yüksek lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge17 Ağustos Depreminin Ekonomik Boyutları İle Orta Hasarlı Binaların Onarım-güçlendirme Maliyet Analizleri Ve Uygulamaları(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Elibol, Orhan ; Erişkon, Akın ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBu çalışmada 17 Ağustos depreminin ülke ekonomisine olan etkileri incelenmiş bu amaçla ekonomik göstergelerdeki değişimlerden yola çıkılarak depremin Türkiye ekonomisine olan maliyetinin yaklaşık 10 milyar dolar olduğu belirtilmiştir. Çalışmada devletin afet bölgesine yaptığı yardımların orta hasarlı binaların onarım-güçlendirilmesi işleri için ne kadar yeterli olduğu ve bu tür işleri yapan müşavir firmalar açısından karlılık düzeyi incelenmiştir. Bu amaçla ele alınan 14 adet onarım-güçlendirme projesinden hareketle bu projelerdeki ortalama imalat miktarları kullanılarak bayındırlık bakanlığının 2000 yılı için yayınlamış olduğu birim fiyatlar ile özel birim fiyatlar hesaplanmış ve bu birim fiyatlar kullanılarak her projenin maliyeti ayrı ayrı çıkarılarak devlet yardımlarıyla karşılaştırılmış ve müteahhit karları hesaplanmıştır. Hesaplamalar sonucunda depremden zarar görmüş yapıların maliyetlerinin bu yapıların teknik özelliklerine bağlı olmakla beraber ortalama değerler dikkate alındığında devlet kredilerinin bu yapıların onarım-güçlendirilmesi için yeterli olabildiği sonucuna varılmıştır.
-
Öge4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na göre ihalesi gerçekleştirilen bir yapım projesinde, mevzuat ve uygulamalarda yaşanılan sorunların tespiti ve çözüm önerileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 19.11.2009) Karanis, Ahmet ; Kuruoğlu, Murat ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBu çalışmada, Adalet Bakanlığının bir yatırımı olan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından ihalesi gerçekleştirilen “İstanbul Anadolu Yakası Adliye Binası İnşaatı”nın, yeni kamu ihale kanununa göre ihale ve ihale sonrası çalışmalarında yaşanılan aksaklıkların listelenmesine, tespit edilen bu aksaklıkların kaynaklarının araştırılmasına, uygulama sırasında idarenin ve idare adına işin denetimini gerçekleştiren yapı denetim görevlilerinin yaşadıkları sorunlara değinilmiş, bütün bu sorunlardan inşaatın nasıl etkilendiğine ve süresel planlamanın gerçekleştirilip gerçekleştirilemediğine bakılmıştır.Sonuç olarak kamu inşaatları içinde ihalesi gerçekleştirilen ve yapımı devam etmekte olan en büyük ikinci bina inşaatının, yeni kamu ihale kanunu ışığında, görevini kontrollük yönetmeliğine bağlı olarak yapmaya çalışan bir yapı denetim görevlisinin gözünden incelenmesi ve çözüm önerilerinin tespit edilmesi sağlanılmıştır.Anahtar Kelimeler: 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu, Anahtar Teslim Götürü Bedel, Kontrollük Yönetmeliği, İstanbul Anadolu Yakası Adliye Binası, Yapı Denetim Görevlisi Bilim Dalı Sayısal Kodu: 624.06.01
-
Öge4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nda yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin Avrupa Birliği mevzuatına uyumunun değerlendirilmesi ve uygulamada karşılaşılan sorunlar(Fen Bilimleri Enstitüsü, 19.11.2009) Akpınar, Ahmet ; Erişkon, Akın ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementKamu alımlarını düzenleyen mevzuatlar, diğer bütün ülkeler için olduğu gibi, ülkemiz için de çok büyük öneme sahip metinlerdir. Bu düzenlemelerin etkin, şeffaf ve başarılı ihaleler yapılmasını sağlayacak biçimde hazırlanmaları gerekmektedir. Ülkemizde kamu satın alımlarını düzenleyen kanun, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’dur. Kamu ihale sistemimize büyük değişiklikler getiren bu kanun, önceki benzerlerinin uygulamasında karşılaşılan problemlerin çözümüne yönelik olarak, 01.01.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten sonra da kanun, zaman içerisinde ortaya çıkan problemler ve üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği mevzuatına tam uyumun sağlanabilmesi için, birçok değişikliğe uğramıştır. Ancak yapılan değişikliklerin bütününün, bu amaçlara tam olarak hizmet etmediği; ihale sisteminin halen tartışmaya açık birçok unsur içerdiği gerçeği karşımıza çıkmaktadır.
-
ÖgeAlman inşaat (proje) yönetiminin hizmet ve uygulama standardı ile Amerikan inşaat (proje) yönetiminin hizmet ve uygulama standardının karşılaştırmalı analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 19.11.2008) Eker, Erdem ; Kuruoğlu, Murat ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBu çalışmada, iki farklı ekolü temsil eden Amerikan Proje Yönetim Standardı ile Alman Proje Yönetim Standardı karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. İlk bölümlerde ana hatlarıyla proje yönetim kavramı hakkında bilgi verilip dünyada yaygın olarak kullanılan proje yönetim sistemleri konusunda açıklamalar yapılmıştır. Bu kısımlarda Amerikan Standartları daha ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Daha sonraki bölümlerde ise tezin asıl konusu olan Alman İnşaat (Proje) Yönetim Hizmet ve Uygulama Standardı detaylarıyla incelenmiştir. Türkiye’de inşaat firmaları tarafından en çok kullanılan ve bilinen Amerikan Standardıdır. Alman Proje Yönetim Standardının ise bu detayda bilinmemektedir. Bu doğrultuda Alman Proje Yönetim Standardı ile ilgili çeşitli Almanca dokümanların çevirileri her iki standardı da karşılaştırabilecek şekilde aynı tabana oturtulmuş ve incelenmiştir. Sonuç olarak, yazar her iki Proje Yönetim Standardı ile ilgili tablolar oluşturmuş ve bu tablolar üzerinden karşılaştırmalı analiz yapmıştır. Yazarın üniversitede Amerikan Standardı konusunda eğitim alması, iş hayatında ise bir Alman firmasında çalışması teorik bilgilerinin yanında pratik uygulamalarını da katmasını sağlamıştır. Bu durum tezin oluşumunda önemli katkıda bulunmuştur.
-
ÖgeAmerika Birleşik Devletleri ve Türkiye'deki yapı işletmesi uygulamalarının karşılaştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 27.10.2010) Oral, Harun Övünç ; Kuruoğlu, Murat ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementAmerika Birleşik Devletleri’nde modern yapı işletmesinin tarihi 1950'lere uzanmaktadır. Ancak bu kavramın önemi Türkiye’de inşaat mühendisliği bölümlerinin bir kısmında konu hakkında mezuniyet sonrası eğitim programlarının oluşturulmasıyla birlikte hala günden güne anlaşılmaya devam etmektedir. Bu nedenle, ülkemizde yapı işletmesinin yerini bu konuya özel bir önem veren Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yeri ile kıyaslamalı olarak belirleyebilmek amacıyla Amerika Birleşik Devletleri’nde yapı işletmesi uygulamalarını tüm yönleriyle derinlemesine değerlendirmek önemli görünmektedir. Bu çalışmada Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ve ülkemizde yapı işletmesi uygulamaları en son literatürler ışığı altında incelendi. Ülkemizde de benimsenmiş olan Amerika Yapı İşletmesi Derneği (CMAA) uygulama standardlarındaki tüm bilgi alanlarındaki - proje işletmesi planlaması, maliyet yönetimi,zaman yönetimi, kalite yönetimi, kontrat yönetimi, ve güvenlik yönetimi - uygulamalar karşılaştırıldı. Bunlara ilave olarak, yapı işletmesi uygulamalarına katkıda bulunabilecek genel mühendislik kavramları, hem lisans ve hem de yüksek lisans düzeyinde yapı işletmesi eğitimi, sertifika programları, eğitim akreditasyonu ve konuyla ilgili profesyonel organizasyonlar karşılaştırma için incelendi.
-
ÖgeANAHTAR TESLİM-SABİT FİYAT SÖZLEŞME USULÜNCE ALINAN BİR PROJENİN RİSK DEĞERLENDİRİLMESİNİN YAPILMASI İÇİN METOT ÖNERİSİ VE ÖRNEK UYGULAMA(Fen Bilimleri Enstitüsü, 07.07.2010) Burcu AKYILDIZ ; Dr. Murat Kuruoğlu ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementEkonominin en önemli iş kollarından biri de ulusal gelire katkısı ve istihdam yaratma becerisi ile inşaat sektörüdür. İnşaat sektörü diğer sektörlere oranla tipik özellikleri nedeniyle daha fazla belirsizlik içermektedir. Ancak bu kadar belirsizliğin dolayısı ile riskin olduğu bir sektörde ilginçtir ki risklere gereken ilgi gösterilmemekte hatta çoğu firmanın projenin risk analizi yapmadan işi aldıkları görülmektedir. _x000D_ İnşaat projesinin süresinin ve maliyetinin belirlenmesi kararlarında, inşaat sektörünün özellikleri ve içerdiği tipik riskler sebebiyle sıklıkla yanılgılar meydana gelmektedir. Özellikle anahtar teslim-sabit fiyat sözleşme usulünün uygulandığı ihalelerde teklif edilen fiyat, değiştirilemediği için maliyeti etkileyen riskler yükleniciyi ciddi anlamda zorlamaktadır. Aynı zamanda bu şekilde ihale edilen işlerde genellikle planlanan programdan sapmalar durumunda yüklenici ciddi meblağlarda ceza ödemek zorunda kalmaktadır._x000D_ Bu çalışmanın amacı, anahtar teslim-sabit fiyat usulünce ihale edilen tipik bir projenin maliyet ve süre olarak risk analizinin yapılmasıdır. Örnek olay incelemesi kısmından önce aralarındaki farkları anlayabilmek amacıyla sözleşme tipleri anlatılmış, risk kavramı, yönetimi ve analiz yöntemleri ele alınmış ve risk analizinin yapılmasında en çok kullanılan yazılımlar anlatılmıştır. Örnek olay incelemesi olarak ise gerçekleşen ve simülasyon sonucu bulunan değerlerin kıyaslanabilmesi için daha önceden yapımı tamamlanmış bir projenin ele alınması tercih edilmiştir. Risk analizine ilişkin simülasyonların sayısını artırabilmek için de elle simülasyon yerine @Risk yazılımı kullanılarak simülasyon yapılması tercih edilmiştir.
-
ÖgeBelediyelerde Toplam Kalite Yönetimi Ve Iso 9000 Uygulamaları(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yıldırım, Yener ; Müngen, Uğur ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBir ülkenin kalkınması ve ulusal hayat standardının yükseltilmesi, ancak mevcut kaynakların verimli kullanılması, geleceğe yönelik ciddi hedeflerin tespiti, bu hedeflere ulaşımdaki politika ve stratejilerin belirlenmesi ve topyekün kalite, verimlilik odaklı çalışmaların sağlanması ile mümkündür. Ülke kaynaklarının ciddi bir bölümünü kullanan merkezi ve yerel idarelerin kaynak kullanımındaki verimlilikleri, ülkenin ekonomik kalkınması ve hayat standardının yükseltilmesi hususunda önemli bir etkendir. ISO 9000 Kalite Güvence Sisteminin kurulması, Toplam Kalite Yönetimi felsefesinin uygulanması sonucu kurulan sistem ve yapılan iyileştirme çalışmaları sonucu elde edilen kaynak tasarrufu ortaya koyulmuş, kamu kurum ve kuruluşlarında da kurulabilecek bu sistemin ülke kaynaklarının kullanımında verimliliğini ne kadar fazla arttırdığını ortaya çıkarılarak, Toplam Kalite Yönetimi hedeflerinden olan çalışanların ve müşteri memnuniyetinin sağlanması gerçekleşmiştir.
-
ÖgeDeprem sonrası arama ve kurtarma operasyonlarında yerel bilgilerin sağlanması için ileri veri depolama teknolojilerinin kullanılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 19.02.2009) Seyis, Senem ; Ergen, Esin ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBu tez çalışmasında, deprem sonrası arama-kurtarma çalışmalarının etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli olan bilgilerin sağlanmasında kullanılmak üzere yerel bir veri depolama yaklaşımı geliştirilmiştir. Bu yaklaşım kapsamında depremden sonraki arama-kurtarma çalışmalarının daha etkin yürütülebilmesi için ne tür bilgilere ihtiyaç duyulduğu belirlenmiştir. Ayrıca veri depolama teknolojilerinin bu çalışmadaki kullanım amacı ve kullanım koşulları göz önünde bulundurularak teknolojilerin gereksinimleri tespit edilmiştir. Bu gereksinimler doğrultusunda günümüzdeki ileri veri depolama teknolojilerinden Kablosuz Duyarga Ağları (WSN) ve Radyo Frekansı ile Tanımlama (RFID) teknolojileri seçilmiştir. Geliştirilen bu yaklaşım çerçevesinde, yerleşim bölgelerindeki binalarda yerel veri depolama üniteleri bulunacak ve arama-kurtarma ekipleri bu sistemi kullanarak ihtiyaç duydukları yerel bilgilere kolaylıkla ulaşabileceklerdir. Bu çalışmanın sonuçları kullanılarak arama-kurtarma çalışmalarında kullanılacak bir yerel veri depolama sistemi geliştirilebilir ve bu sistemin kullanılmasıyla arama-kurtarma çalışmaları daha etkin bir şekilde gerçekleştirilerek kayıp ve ölü sayısı en aza indirilebilir.
-
ÖgeDeprem Sonrasında Algılayıcılar Kullanılarak Geçiş Alanlarında Hasara Bağlı Blokaj Tespiti(Fen Bilimleri Enstitüsü, 21.02.2013) Özbaş, Burak ; Pehlevan, Esin Ergen ; 460943 ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementYalnızca İstanbul’da gerçekleşebilecek depremlerin senaryolaştırılmış sonuçları incelendiğinde, can kayıplarının tüm İstanbul nüfusunun %0,2’sine ve yapısal hasar kaynaklı mali kaybın 26 Milyar TL’ye varabileceği görülmüştür. Ekonomiyi olumsuz etkileyen ve ülkemizde gerçekleşen afetlerin büyük bir kısmını oluşturan depremler sonucunda meydana gelen can kayıplarını en aza indirmek için bina sakinleri ve acil kurtarma ekipleri için eş zamanlı olarak yapılarda oluşan hasar bilgisine ihtiyaç duyulmaktadır. Geçiş alanlarında oluşan blokaj bilgisinin eş-zamanlı olarak sağlanması ile gerekli noktalarda kullanılabilir hale gelecektir. Bu tez çalışmasında yapı içerisinde bulunan gerek yapısal, gerek yapısal olmayan elemanların durumları hakkında veri sağlayabilecek şekilde kapalı devre kabloları, ultrasonik mesafe ölçerler ve kameralar yapı içerisine yerleştirilmiş ve deprem ile eş zamanlı olarak veri aktarımları sağlanmıştır. Farklı tür algılayıcılardan elde edilen, farklı özellikteki veriler ortak bir biçimde ifade edilerek(1,0) anlamlandırılmıştır. Manuel olarak yapılacak değerlendirmelerde kullanılmak üzere, kameralardan elde edilen görüntü verileri için derinlik algılayabilen bir yöntem ve derinlik algılamadan geçiş alanının tamamını değerlendiren iki yöntem tanımlanmıştır. Verilerin anlamlandırılmasından ve kamera görüntü işleme yöntemlerinin belirtilmesinden sonra, çalışma grubu içerisinde yer aldığım TÜBİTAK projesi kapsamında seçilen pilot binanın geniş ve dar koridor modeli üzerinde deprem senaryoları gerçekleştirilmiştir. Kapalı devre kabloları ve ultrasonik mesafe ölçerler dolap, duvar ve asma tavan gibi yapısal olmayan elemanlar üzerine yerleştirilmiş ve toplamda 168 geniş koridor, 21 dar koridor deneyi gerçekleştirilmiştir. Deneyler sonucunda algılayıcılardan elde edilen veriler ile ilk olarak her bir algılayıcının denetlemesi gereken elemanın durumunu tek başına tespit edebilme başarısı manuel olarak irdelenmiştir. Sonrasında tek tip algılayıcı türünün ve kameranın bir geçiş alanını değerlendirme başarısı ayrı ayrı tespit edilmiştir. Algılayıcıların elemanları değerlendirmedeki başarı sonuçları göz önünde bulundurularak elde edilen verilerin birleştirilmesi ile algılayıcıların beraber kullanılması sonucunda blokajı tespit edebilme başarısına sağlanabilecek katkılar araştırılmıştır. Gerçekleştirilen çalışmalarda kullanılan veriler C4.5 ve REPTree algoritmaları ile karar ağacı oluşturmada kullanılmış, karar ağacı sonuçları ile manuel olarak gerçekleştirilen sonuçların birbirini ne oranda destekledikleri değerlendirilmiştir. Karar ağacı dışında 6 farklı algoritma (GainRatioAttributeEval, ChiSquaredAttributeEval, FilteredAttributeEval, OneRAttributeEval, ReliefFAttributeEval, SymmetricalUncertAttributeEval) ile geçiş alanının durumunu değerlendirmede kullanılan algılayıcı verilerinin önem katsayıları belirlenmiş ve manuel olarak yapılan değerlendirmelerin doğruluğu desteklenmiştir. Son olarak, farklı sayıda ve türde algılayıcı içeren sistemlerin farklı yapılarda kullanılmasına olanak sağlamak amacıyla pilot binanın hasar tespit doğruluk oranlarını ve maliyet analizlerini içeren bir çizelge oluşturulmuş ve ideal olan sistemler belirtilmiştir. Genel anlamda, geçiş alanlarının blokaj seviyelerini belirlemede kullanılacak algılayıcıların ne şekilde anlamlandırılması ve birleştirilmesi gerektiği konusunda çalışma gerçekleştirilmiştir. Tüm elemanların durumunu belirlemede KDK’lerin UMÖ algılayıcılarından daha başarılı sonuç verdikleri belirlenmiştir. Kamera görüntü işleme yöntemleri karşılaştırıldığında, derinlik algılayabilen yöntemin geçiş alanının blokaj seviyesinin tespitinde en başarılı yöntem olduğu ve UMÖ algılayıcısı ile bu tespitin daha da güçlendirilebileceği gözlemlenmiştir. Maliyet analizi sonucunda ise en ideal sistemin %96 doğruluk oranına sahip yalnızca KDK’lerin kullanıldığı sistem olduğu sonucuna varılmıştır. %92 doğruluk seviyesi ile KDK miktarlarında azaltma gerçekleştirmek ve maliyeti azaltmak da mümkün olabilmektedir. Bu çalışma yardımıyla geliştirilebilecek bilgisayar sistemi, acil durum ekipleri ve bina sakinleri için ihtiyaç duyulan bilgilere zamanında ulaşılabilmesine olanak sağlayacaktır. Acil durum ekipleri yapının aldığı hasar bilgisi ile daha fazla hasar ve can kaybı meydana gelmeden öncelikli müdahale gerektiren noktalara yönelebileceklerdir. Bina sakinleri ise, deprem ile eş zamanlı olarak çalışır durumda olan bir yönlendirme modeli ile aşina olmadıkları bir yerde dahi en elverişli çıkış yolunu bulabileceklerdir.
-
ÖgeGelişmekte olan ülkelerde uluslararası yeşil bina ilkelerinin adaptasyonu çerçevesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 06.01.2013) Chergia, Citra ; Ergen, Esin ; 435514 ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementSon on yıldır, yeşilbinalar kıt doğal kaynakların daha etkin kullanımı ile yüksek sürdürülebilirliğe ulaşmak için önemli bir factor haline geldi. Yeşil bina kavramları gelişmenin bir sonucu olarak, bir çok ülke kendi yeşil bina konseylerini kurduve ilkelerini oluşturdu. Bu tür ilkeler inşaat sektöründe on de gelen yeniliklerden biri olarak Kabul edilmektedir. Bu tezde, gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında yeşil bina hareketinde yeni olan gelişmekte olan ülkelerde yaygın yeşil bina kurallarının nasıl uygulanabileceği üzerinedir. Bu gelişmekte olan ülkelerin yeşil bina kılavuzların kullanımı hızlandırmak için bir yol haritasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tezin üç ana hedefi vardır: (1) Endonezya’da ve Türkiye de yeşil binanın benimsenmesi için bir uygulama stratejisi önermek; (2) bu stratejiyi doğrulamak ve geliştirmek için önceki çalışma ve daha ileri durumdaki ülkelerle karşılaştırmak; ve (3) gelişmekte olan ülkelerde inşaat sektöründe yaygın bir yenilik olarak yeşil bina kurallarının ne kadar kavrandığını görmek. Bu tezçalışmasında, gelişmekte olan ülkelerde yeşil bina kurallar benimsenmesi çerçevesinde üç gelişmekte olan ülke bazalınmıştır: Hindistan, Endonezya ve Türkiye. Bu üç ülke benzer şartlara sahip olduğu halde yeşil bina konusunda farklı kurallar uygulamış ve farklı ilerlemeler kaydetmiştir. Hindistan başarıyla, yeşil bina konseylerini kurmuş, kendi yeşil bina inşa kurallarını uygulamış ve yeşil bina ilkelerin benimsenmesi stratejisiyle sertifikalı yeşil bina yapımını kolaylaştırmıştır. Endonezya yeşil bina konseyini kurmuş ve yeşil bina kılavuzunu başlatmıştır. Ancak, sertifikalı yeşil binaların sayısı başkent dışında oldukça düşük ve başkentte kümelenmiş bir durumdadır. Türkiye zaten kendi yeşil bina konseyine sahiptir. Yine de, bu ülkenin uluslararası yeşil bina kurallarını örnek olarak ve mevcut olanlara dayanarak kendi yeşil bina kurallarını belirlemek için çalışmaktadır. Üstelik, sertifikalı yeşil binaların sayısı hala oldukça düşüktür._x000D_ Literatür taraması, yeşil bina hareketlerinin evrimi ve yeşil bina üzerine bir anket aracılığıyla bu tez hazırlanmaktadır.Özel sektör ve kamu sektörünü temsil eden Endonezya ve Türkiye’den 110 uzmanankete katılmaktadır. Hindistan’da 44 uzman önceki çalışmada ankete katılmaktadır. Bulgular Hindistan, Endonezya ve Türkiye de anket sonuçlarının karşılaştırılmasına dayanarak, bu tez gelişmekte olan ülkelerde oluşturulan yeşil bina kurallarının benimsenmesi hakkında bir çerçeve çizmektedir: (1) yeşil bina kuralları hakkında farkındalık oluşturmak için en yararlı kaynaklardan bilgi edinmek; (2) kişilerin ve şirketlerin yeşil bina kurallarını kabullenmesi için motive etmek, (3) teşvikler uygulamak ve yeşil bina kuralları ile ilgili sorunları çözmek; ve (4) benimseyen her kurumun durumunu yenilik uygulamaları ile tanımlamak. Sonuçta bu üç ülke, deneyimlerini gerek duydukları gelecek doğrulama verilerini sadece gelişmiş ülkelerin durumlarına bakarak oluşturmuş gibilerdir. Bununla birlikte, bu tez, önerdiği uluslararası adaptasyon çerçevesiyle, bir çok gelişmekte olan ülkede daha sürdürülebilir binaların yapımlarının yaygınlaştırılması için bir temel olarak hizmet verebilir._x000D_ Hindistan’daki, Endonezya ve Türkiye’deki araştırma sonuçlarının karşılaştırılmasına dayanarak, gelişmekte olan ülkelerde yeşil bina kuralları inşa edilmiştir. Her üç ülke için ortak temel faktörler şunlardır: (1) atölye / seminer ve toplumda yeşil bina kuralları hakkında farkındalık getirebilir bilgi kaynağı olarak eğitim; (2) toplumsal vicdan ve en önemlisi kişinin motivasyonları gibi çevre dostu uygulamaların gösterilmesi; (3) şirketin en önemli motivasyonu olarak çevre dostu uygulamaları göstermek; (4) yeşil bina kurallarının etkin uygulanması için kurumsal çerçevenin uygunluğu ve (vergi indirimi, hibe, vb) gerekli yeşil bina kılavuzların benimsenmesi için en önemli mali teşvikler; ve (5) yeşil bina ilkelerinin benimsenmesini önleyen en önemli engel olarak vergi indirimi ve hibe şeklinde teşvik eksikliği._x000D_ Yeşil bina kurallarının stratejisi konusunda Hindistan’da, Endonezya ve Türkiye’de bazı farklılıklar vardır. Eğitim ya da araştırma ile ilgili bilgi kaynakları, Hindistan için uygundur, ve eğitim, araştırma ya da popüler medya ile ilgili bilgi kaynaklarının kombinasyonu Endonezya ve Türkiye için daha uygundur. Birey ve şirketin motivasyonu hakkında konuşmak,pazar avantajı kazanmak,şirket politikası ve tanıtım değeri Hindistan üzerinde büyük etkiye sahiptir.Diğer taraftan regülatör Endenozya’da önemli rol oynar,müşteri isteğinin ve karın Türkiye üzerinde büyük bir etkisi varken. Bu özel motivasyonlar teşvik ve engelleri etkileyecektir. Eğitim ve bilgilendirme teşvikleri Hindistan ve Endonezya da önemlidirler.Ayrıca,yönetmelikler Endonezya ve Türkiye de de önemlidirler.. Buna ek olarak, yerel yönetimler Türkiye de gereklidir. Müşterinin ve inşaat sektörünün doğasındaki engeller Hindistan’ı ve Endonezya’yı etkiler. Maliye ile ilgili engel de Hindistan’ı etkiler. Regülatör Endonezya’da kaydadeğer bir rol oynadığından beri, onların tutumları Türkiye kadar bu ülkeyi de etkileyecektir. Yerel caydırıcı önlemler ve yeşil bina hareketi Türkiye de de belirleyicidir._x000D_ Genel engellere gelince, devletten, toplumdan, müşterilerden, kar amacı gütmeyen kuruluşlardan, şirketlerden, tedarikçilerden, bireylerden ve diğer açılardan engeller olarak kategorize edilebilir. Mülk sahibi, işletmeler ve finans kurumlar için hiç bir teşvik, uygun enstrümanların eksikliği (örneğin vergi iadeleri); uygun politikaların, mevzuat ve kanunların eksikliği, zayıf izleme mekanizmaları; pazar denetleyecek kurumların eksikliği, devletten kaynaklanan yatırım ve finansal destek eksikliği Hindistan’da, Endonezya ve Türkiye’de devletten kaynaklanan engellerdir. Uzun vadeli tasarruflar üzerinde faiz ve belirsiz bilgi eksikliği müşteri açısından engellerdir. Finansman sorunları ve hükümet düzeyinde teşvik yetersizliği kar amacı gütmeyen kuruluşların engelleridir. Şirketlerdeki ana engel sorunları nasıl tanımak gerektiğinin her zaman bilinmemesi eksikliğidir. Yerel standartlara sahip mevcut bina kılavuzlarının uyumluluk sorunları ve geri dönüşen materyal içeriğini etiketlemek için standart sistemlerin eksikliği. Bil-nasıl/faiz eksikliği; teşvik eksikliği, yüksek maliyet algısı; sermayeye erişim eksikliği; kısa planlama ufukları ancak uzun geri ödeme dönemleri;inşaat sektörünün muhafazakar yapısı ve yeşil teknolojilerin yeni gönüllü kabul eksikliği bireylerin engellerinin örnekleridir. Ayrıca,uluslar arası yeşil bina klavuzlarını kullanan ülkelerin genellikle karşılaştıkları diğer engeller de vardır.Bu engellerin örnekleri yerel standartlardaki LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) veya BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method) arasındaki uyumluluk;yerel yönergelerin eksikliği; LEED referans kodlarının çok az bilgisi (örneğin, ASHRAE - Amerikan Isıtma, Soğutma ve Klima Mühendisleri) standartların çok az bilgisi (örneğin, ASTM - Amerikan Malzeme ve Test Derneği) ve ürün sertifikasyonları (örneğin, Greenseal) ve küçük LEED kuralları içindeki gereksinimlerin çok az bilgisi._x000D_ Yeniliğin yayılması hakkında konuşmak; tez anket sonuçları Rogers modeli (2003) temel alınarak geliştirilen her uygulayıcı örgütün mevcut durumunu tanımlayan benzer kategoriler göstermektedir. Örneğin, çevre grupları ortak bir yenilikçi olarak görülür; büyük iş evleri erken benimseyici olarak hareket eder; ve ilgili ajanslar Hindistan’da, Endonezya ve Türkiye’de sık görülen erken çoğunluk gibi ticaret dernekleridir. Bununla birlikte, geç çoğunluk ve tembeller için her ülkenin farklı benimseyicileri vardır. Bununla birlikte, her bir kategorinin bölümü olarak bazı farklılıklar da mevcuttur. Hindistan a bağlı üye grupların çoğu erken benimseyen (6 grup) olarak dağıtılır; Endonezya’da ve Türkiye de bağlı üye grupların çoğu erken çoğunluk olarak yoğunlaşırken (her iki ülkede de 8 grup vardır). Bu bulgular, yeşil bina kurallarının Endenozya’daki ve Türkiye’dekinden Hindistan’da daha iyi benimsendiğini ve dağıldığını gösterdi. Yine de, bu üç ülkede yeni uyum yollarının benzer olduğundan bahsetmek hala dikkat çekicidir._x000D_ Sonuç olarak, bu tez gelişmekte olan ülkeler için yeşil bina kurallarının benimsenmesi çerçevesini genişletti. Bu, Hindistan’da (Potbhare ve ark., 2009b), Endonezya ve Türkiye’de ortak bulgular ve araştırmalara dayanarak oluşturuldu. Yeşil bina ilkelerinin benimsenmesi çerçevesinde kapsamlı faktörler ile ilgili diğer gelişmekte olan ülkeler tarafından seçilebilir üç seçenek vardır: (1) Hindistan’da, Endonezya ve Türkiye’de yalnızca ortak olan başlıca faktörleri seçmek; (2) bu kendilerine benzer koşullar ve özelliklere sahip seçilen üç ülkelerden birini seçmek; veya (3) Hindistan’daki, Endonezya ve Türkiye’deki büyük ortak faktörleri ve farklı olan diğer değerli faktörleri birleştirmek. Bu tezin sonuçları Hindistan, Endonezya ve Türkiye gibi benzer yeşil bina hareketine sahip diğer gelişmekte olan ülkeler tarafından da kullanılabilir. Hindistan, Endonezya ve Türkiye farklı koşullara sahip olmasına rağmen seçilen bu üç gelişmekte olan ülkelerde ortak yeşil bina kriterleri vardır.
-
ÖgeGmyo Endeksinin Enflasyona Karşı Performansının Fama-schwert Modeli İle İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Ekincioğlu, Onur ; Müngen, Uğur ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBu çalışmada, Türkiye’deki GMYO hisse senetlerinin enflasyona karşı koruma sağlayıp sağlamadığı, Fama-Schwert modeli çerçevesinde araştırılmıştır. Bu bağlamda sektörü temsil eden GMYO endeksinin getirisi 01/2000-03/2003 döneminde, reel getirilerin sabit ve piyasanın etkin olduğunu varsayan Fama-Schwert modeli esas alınarak incelenmiştir. GMYO endeksi ve karşılaştırma olması için İMKB-100 endeksine bu model uygulanmadan önce, zaman serisi fonksiyonları (ARIMA) ve kısa dönem faiz oranları ile aylık beklenen enflasyon tahminleri yapılmıştır. Genel olarak faiz oranları ile yapılan beklenen enflasyon tahminleri zaman serilerine göre istatistiksel olarak daha iyi çıkmıştır. Sonuç olarak, Fama-Schwert modeline göre her iki endeksin de enflasyonun bileşenlerine karşı birebir korumanın ötesinde bir koruma sağladığı ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte incelenen dönemin krizlerle geçmiş olması da, regresyon analizinden elde edilen ortalama reel getirilerin çok büyük ve negatif çıkmasına sebep olmuştur.
-
ÖgeHazır beton tesislerinin verimlililk araştırması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Güncan, Ahmet Erdal ; Sorguç, Doğan ; 39546 ; Yapı İşletmesiİİk olarak 1903 yılında Almanya'da üretilen hazır beton, geleneksel şantiye betonuna olan üstünlükleri nedenile, Amerika ve Avrupa'da yaygın olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde ise, ilk olarak Ankara'da 1976 -1977 yıllarında kurulan hazır beton firması, yüklenicilerimizin ilgisizliği karşısında kısa bir süre üretim yapıp faaliyetine son vermek zorunda kalmıştır. 5. Beş Yıllık Kalkınma Planına dayanarak kaliteli inşaat malzemelerinin özendirilmesi, bütçe dışında oluşturulan toplu konut fonu kanalı ile inşaat sektörüne kaynak aktarılması, hazır beton tesislerinin sayısını artırmıştır. İlerleyen yıllarda, yerli ve yabancı çimento yatırımcıların pazarlama ve katma değer artırıcı özelliği nedenile bu sektöre yatırım yapmaları, fiyatların geleneksel şantiye betonu düzeyine inmesine (rekabet) neden olmuştur. Hazır beton firmalarının rekabet nedenile karlı işletmeler olabilmesi ancak tesislerin kuruluş aşamasında hazırlanan fizibilite çalışmasına (istem / kapasite dengesi) ve kurulduktan sonraki verimliliğine bağlıdır. İstanbul'da faaliyet gösteren hazır beton tesislerinin verimliliğini ölçmeye yönelik olan bu araştırma, ilgili kişi ve kuruluşların (Hazır Beton Üreticileri Derneği) desteğile saha çalışmasına dayalı olarak yürütülmüştür. Anketler sonucu elde edilen bulgular, tesislerin teknolojilerine, kuruluş yerlerine, taşıma uzaklıklarına, yatırımcılarına (yüklenici, agrega satıcısı, yerli ve yabancı çimento üreticileri) göre değerlendirilmiştir. Bununla beraber, kamu yönetiminin verimlilik üzerine etkileri de incelenerek çelişkiler açıklanmıştır. Sektörde başlayan kartelleşme bazı firmalar için verimliliğin yararına, diğerlerinde ise (yükleniciler) zararına olmaktadır. İkinci tür firmaların faaliyetlerine devam etmelerinin en büyük nedeni, kendi inşaatlarında beton kullanmaları ve devletin kuruluş aşamasındaki özendirmeleridir. Sektör hızla gelişmesine karşın, bağımsız girişimciler için (yüklenici, çimento ve agrega üreticileri dışında) çekici olmaktan uzaklaşmıştır.
-
Ögeİnşaat aile şirketlerinde kurumsallaşma(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kaba, Gülşah ; Kuruoğlu, Murat ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementKurumsallaşma; sürdürülebilir başarı için gereken iyi yönetişim sistemlerinin uygulanmasıdır. İyi yönetişim; bir şirketin istenen başarıya ulaşması için uyguladığı yönlendirme, yönetim ve kontrol sistemlerinin bütünüdür. Yönetim platformlarını, karar alma mekanizmalarını, etkin çalışma süreçlerini ve bunlar için gereken altyapıları içerir. _x000D_ Kurumsallaşma sürecine, şirketin durum tespit çalışmaları ile başlanmakta, şirketin SWOT (Strengths, Weaknesses, Opportunities, and Threats)analizi yapılmakta ve daha sonra durum tespit çalışması bulguları değerlendirilmektedir. Şirket liderlik yetkinliklerinin belirlenmesiyle iş tanımları, yetkinlikler, organizasyon şeması oluşturulmakta, kişilik analizleri yapılarak “performans yönetim sistemi”ne geçilmektedir. Aile şirketi anayasası çalışmaları da yapılması gereken uygulamalar arasındadır. Bundan sonra sırasıyla aile şirketlerinin “şirket yönetim kültürü” belirlenerek “planlama departmanı” kurulur, “inşaat proje yönetim sistemi” hayata geçirilerek firma genelinde yönetsel kültür değişiminin benimsenmesi için çeşitli çalışmalar yapılır. _x000D_ Bu tez çalışması kapsamında, aile şirketlerinde kurumsallaşmanın hangi unsurları içerdiği belirtilerek, inşaat aile şirketlerinin, kurumsallaşma için geçirdikleri süreçte yapması gereken uygulamalar hakkında bir yol haritası çizmek amaçlanmıştır. Bunun için, bir inşaat aile firmasında yazarın da içinde bulunduğu kurumsallaşma süreci dahilinde yapılan uygulamalar detayları ile ele alınmış, karşılaşılan zorluklar ve çözüm önerileri modellenerek yol haritasında eksik olan yerlerine yerleştirilmiştir_x000D_
-
Ögeİnşaat all risk sigortalarında risk değerlendirmesi ve uygun fiyatlandırma için öneriler(Fen Bilimleri Enstitüsü, 12.07.2011) Geyik, Hünkar Baran ; Müngen, Mehmet Uğur ; 406685 ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBu çalışmada, inşaat ve sigortacılık sektörleri hakkında bilgiler verilmiş, gerekli tanımlamalar yapılmış, sigortacılığın ve inşaat all risk sigortalarının gelişimi ve mevcut konumu hakkında bilgiler verilmiş, inşaat all risk sigortaları teklifi alırken yüklenicilerin dikkat etmesi gereken noktalar üzerinde durulmuş, sigortacıların hangi hususlarda riskin fiyatını artırdığı bilgileri verilmiştir. İnşaat all risk sigortaları teklifi alırken sunulan ek teminatların yani Munich RE klozlarının kapsamları detaylı bir biçimde anlatılmıştır. Örnek olaylar verilerek şantiye sahasında yaşanan hasarların sigortacılık süreci ile ilgili hasar analizleri yapılmış, sigortacıların teklif çalışmaları etraflıca incelenmiş ve istatistiki veriler eşliğinde yorumlar yapılmıştır. Bütün bölümlerin ışığında yüklenicilerin en geniş teminatları en uygun fiyata alabilmesi hedef alınarak önerilerde bulunulmuştur.
-
Ögeİnşaat işlemlerinde stratejik planlama ve kaynak tabanlı bakış açısına uygunluk üzerine anket çalışması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 13.07.2010) Alp, Gülen ; Polat Tatar, Gül ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementTez çalışmasında, öncelikli olarak stratejik planlama ve çeşitli planlama kavramları üzerinde durulmuştur. Stratejik planlamanın tarihi ve planlamada dünya çapında öne çıkan isimlerin çalışmaları ve planlama dünyasına kazandırdıkları çeşitli analizlerle açıklanmıştır. Stratejiyi tanımlamak amaçlı çeşitli stratejik planlama okullarına değinilmiş; bu okulların hangi anlayışları benimsedikleri ve hangi yöntemleri kullandıkları hakkında özet bilgiler verilmiştir. Mintzberg, Chafee gibi stratejik planlama üstadlarının planlama modelleri incelenmiştir. Planlama yaparken dikkat edilmesi gereken noktalar üzerinde durulmuş, ve planlamada karşılaşılabilecek yanlışlar ve tehlikelerle ilgili kısaca bilgi verilmiştir. Stratejik planlama sürecinin nasıl işlemesi gerektiğine dair bilgiler verilmiş ve bu süreci işletmeye yardımcı olabilecek çeşitli nesnel ve öznel analiz çeşitleri, şekillerle açıklanmıştır. Bir diğer önemli strateji yazarı Porter’ın planlama ve rekabet stratejisiyle ilgili bilgiler verilmiştir. Rekabet stratejisi kavramı, şekillerle desteklenerek daha kolay anlaşılır bir hale getirilmiştir. Rekabet avantajının nasıl sağlanabileceği ve şirketlerin bu avantajı sağlamak için uygulayabileceği yöntemler üzerinde durulmuştur. Son bölümde, dünya ve Türkiye’deki inşaat şirketlerinin stratejiye bakış açısı irdelenmiş, genelde aile şirketleri olan inşaat şirketlerinin öne çıkarabilecekleri çeşitli avantajlar hakkında bilgi verilmiştir. Kaynak tabanlı bakış açısı hakkında bilgi verilerek, uygulanan ankette, inşaat şirketlerinin stratejik planlamaya bakış açısı ve kaynaklarını bir rekabet avantajı olarak kullanmada ne kadar başarılı olduklarına dair sonuçlar değerlendirilmiştir. Anket sonuçlarını değerlendirmede, SPSS programı kullanılmıştır. Çıkan sonuçlar diyagramlar ve çizelgelerle desteklenmiştir.
-
Ögeİnşaat projelerinde farklı durumlar için uygun proje teslim sisteminin belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 30.06.2010) Tuz, Ahmet ; Polat Tatar, Gül ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBu çalışmada inşaat projelerinin hayata geçirilmesinde yer alacak olan işveren ve yüklenicilerin izlemesi gereken farklı proje teslim süreçleri incelenmiştir. Proje teslim sürecinin temel 3 yapıtaşı olan iş yaptırma usulleri, ihale tipleri ve inşaat sözleşme tipleri detaylı olarak incelenmiştir. İnşaat projelerinde yer alacak olan işveren ve yüklenicilerin çeşitleri ve özellikleri çalışma kapsamında belirtilmiş olup, proje karakteristikleri detaylı olarak incelenmiştir. Bu çalışma, inşaat projelerinde yer alacak işveren ve yüklenicilerin inşaat projelerinde hiçbir bilgisinin olmadığı baz alınarak hazırlanmıştır. Literatür çalışmasını kaynak alarak çalışma sonunda hazırlanan bilgisayar programı ile inşaat projelerinde yer alacak kişilerin bu programı kullanarak gerekli bilgileri girmesi ile inşaat projelerinde karşılaşacakları durumların avantaj ve dezavantajları süre, maliyet, kalite ve yönetim başlıkları altında incelenmiştir. Tezin hazırlanış amacı İnşaat proje teslim sürecinde farklı durumlar için proje teslim sisteminin belirlenmesi, projede yer alacak olan işveren ve yüklenicilerin bu konuda önceden öngörü kazanmalarını sağlamaktır.
-
Ögeİnşaat projelerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği maliyet incelemesi örnek olay: Umman Uluslararası Havalimanı Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 10.07.2012) Cıngıllıoğlu, Şafak ; Gürcanlı, Gürkan Emre ; 436088 ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementSon yıllardaki yeni yatırımlarla birlikte tüm dünyada inşaat sektöründe büyük bir patlama yaşanmaktadır.İkonik yapıların inşa edilmesi, kentsel dönüşümler ve büyük altyapı projelerinin gerçekleştirilmesi hükümetler finansal kaynaklar sağlamakta ve son teknoloji kullanımı desteklemektedir. Körfez ülkeleri bu açıdan toplam yatırım tutarından başı çekmektedir. İnşaat sektörü iş kazaları açısından en önde gelen sektörlerden biri olması nedeniyle son dönemde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusu daha fazla önem kazanmaktadır. Küçük, büyük ve ölümcül kazaları en aza indirmek için hükümetler ve müteahhit firmalar bu konuya daha fazla ilgi göstermektedirler. Yerel kanunlar, kontrolör firmalar ve ilgili kuruluşlar müteahhit firmaları İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda daha fazla yatırım yapmaları için zorlamaktadır. Kaza önlemleri konusu temelde sıfır kaza hedefi kültürüne dayanmaktadır. Şirket içi eğitimler, risk değerlendirmeleri, devamlı incelemeler ve alınan kaza önlemleri bu hedefin temel aşamalarıdır. Birçok akademik çalışma İşçi Salığı ve İş Güvenliği üzerine yapılan yatırımların muhtemel kaza maliyetlerine çok daha tasarruflu olduğunu ortaya koymaktadır. Araştırmacılar da iş güvenliği maliyetlerinin de her zaman firma yararına olduğunu göstermişlerdir. Bu çalışma inşaat sektöründe İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği’ne genel bakış ile başlamaktadır. Bu bölüme temel kavramlar ile giriş yapıldıktan sonra inşaat sektöründe ve projelerinde iş güvenliği ve işçi sağlığı sisteminin yerleştirilmesinde karşılaşılan zorluklar ve ortak karşılaşılan kaza sebeplerine yer verilmektedir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği sistemlerinin diğer ülkelere nazaran çok daha yerleşik olduğu Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’den kaza sayıları ve sebepleri konularında istatistiki değerlere yer verilmiş ve tez konusu olan Umman’dan elverişli istatistiki değerler ile karşılaştırılmıştır. Konunun devamında işçi ve işveren sorumlukları, kazaların firmaya olan direkt ve endirekt maliyetleri ve bu konular ile ilgili Umman yerel kanunları ve düzenlemeleri gösterilmiştir. İkinci bölümde tehlike analizi ve risk değerlendirme konusunu detaylı şekilde incelemektedir. Risk değerlendirme yönteminin temeli olan beş temel aşama literatür bilgisi ve proje uygulama esaslarıyla anlatılmaktadır. Risk derecelendirmenin bağlı olduğu risk olasılık ve risk şiddeti değerlerini etkileyen faktörler anlatılmakta olup sonradan risk matrisinin nasıl oluştuğu gösterilmiştir. Üçüncü bölümde projede uygulanan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği planı ve prosedürlerinden bahsedilmekte devamında ise projede uygulanan İşçi Sağlığı ve İş Güveliği sistemlerine yer verilmektedir. İş izinleri sistemleri ve örnekleri, iç-dış tetkik ve inceleme sistemi, kaza inceleme ve raporlama esasları ile kişisel koruyucu ekipman kullanım esasları belirtilmektedir. Dördüncü bölüm, proje genelindeki kaza koruma önlemlerinin literatür bilgileri ve uygulamadaki detayları ile başlamaktadır. Kaza koruma önlemlerinin ana başlıkları olarak kazı koruma önlemleri, yüksekte çalışma önlemleri, vinçle kaldırma ve taşıma işleri için alınan önlemler, yangın tehlikesine karşı önlemler, elle taşıma işlerinde alınacak önlemler, kimyasal depolama ve kullanımında alınacak önlemler ile sıcak havada alınan önlemlerden bahsedilmektedir. Son bölümde proje kapsamında ana iş kalemlerine bakıp maliyet bazında bir yüzdesel dağılım ile giriş yapılmaktadır. Devamında projedeki maliyet yönetimi esaslarına yer verilmekte ve literatür bazında projede kullanılan Aktivite Esaslı Maliyet Yönetimi Metodu anlatılmaktadır. İş kalemlerinden örnek verilerek metodun uygulama şekli belirtilmiştir. Devamında ise İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği sisteminin maliyet incelemesine geçilmektedir. Çalışmanın odak noktası İSİG programının 2.5 yıllık bir süreç içerisindeki uygulama maliyetini bulup toplam proje maliyeti içindeki payını bulmaktır. Firma gizlilik politikası ve ihale aşamasında İSİG program maliyet tahminlerindeki bilgilerin elverişli olmaması nedeniyle toplam maliyetin bulunmasında gerçek maliyetler baz alınmıştır. Bu doğrultuda maliyet yönetim departmanından alınan bilgiler ile İSİG program maliyetleri direkt ve endirekt olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Burada İSİG programının birebir içinde yer alan direkt ve endirekt maliyetler İSİG uygulama bütçesi içinde hesaplanırken diğer yanda iş güvenliği amaçlı inşaat aktivitelerinin maliyetleri hesaba katılmamaktadır. İnşaat kaynaklarının kullanıldığı bu aktiviteler bölüm içinde örneklerle anlatılmıştır. İSİG programının birebir direkt maliyetleri hesaplanırken eğitim çalışmaları, kişisel koruyucu ekipmanlar, toplu koruma önlemleri sırasında kullanılan malzeme ve ekipman maliyetleri hesaba katılmıştır. İşçilik maliyetleri ise işçilerin saha departmanlarından alınması nedeniyle yine inşaat işi bazlı aktivite maliyetlerinde yer aldğı için hesaba katılmamıştır. Yönetim ve uygulama çaplı süpörvizörlük maliyetleri endirek maliyetler içerisinde incelenmiştir. Firma gizlilik politikası nedeniyle gerçek maliyet değerlerinin hepsi danışman öğretim üyesi ve tez jürisi bilgisi dahilinde belli bir oranda değiştirilmiş fakat ana oran aynı saklanmıştır. Dolayısıyla çalışmada içinde yer alan bütün sayısal maliyet değerlerinin fiktif olduğu unutulmamalıdır. Sonuç olarak İSİG program maliyeti 2.5 yıllık süreç için 1,341.817.466 olarak hesaplanmış ve proje toplam maliyetinin % 1,44’ü olarak tespit edilmiştir. Doç. Dr. Gürkan Emre Gürcanlı ve öğrencisi Nesimi Teoman Korkutan tarafından 2010 yılında yürütülen bir yüksek lisans tezinde 30 farklı bina projesi incelenmiştir. Harici iş güvenliği eğitimi ve danışmanlık maliyetlerinin de dahil edildiği bu çalışmada İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği uygulamalarının toplam maliyet içerisindeki payının %3.7 olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İncelenen projelerin bina projesi olduğu düşünülürse işçi yoğun işlerin daha fazla olması nedeniyle iş güvenliği önlemleri ve maliyetlerinin daha yüksek olması normal görülmelidir. Hong Kong’da yapılan bir çalışma olan Construction Site Safety Manual, iş güvenliği ve işçi sağlığı uygulamaları için yapılan harcamaların toplam bütçenin %2’sine tekabül ettiğini iddia etmektedir. Düşük keşifli kontratlarda bu oran minimum olarak kabul edilirken yüksek keşifli kontratlarda oranın bir miktar düşebileceği öngörülmektedir. %2’lik bu oran inşaat sektöründen alınan tavsiyeler ve Hong Kong Politeknik Üniversitesi tarafından yapılan çalışmalara dayanmaktadır. Sonuç bölümünde hesaplanan oran irdelenmekte ve bu oranı etkileyen faktörlerin ne olduğu belirtilmektedir. Öte yandan işçi sağlığı ve iş güvenliği amacıyla yapılan aktivitelerin ve inşaat kaynakları kullanımının yarattığı gizli maliyetin hesaplanmasında kullanılabilecek bir yöntem ile İSİG programı maliyetlerinin ihale aşamasında hesaplanmasında kullanılabilecek diğer bir yöntem ilerleme aşamalarıyla önerilmiştir.
-
Ögeİnşaat sektöründe AHP yöntemi ile alt yüklenici seçimi: Bir konut projesinde uygulama(Fen Bilimleri Enstitüsü, 19.07.2013) Çiftçioğlu, Burcu ; Polat Tatar, Gül ; 10003314 ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBu çalışmanın amacı, inşaat sektöründe ana yüklenicilik hizmeti veren işletmelerin üstlendikleri projelerde en uygun alt yüklenicileri seçmelerini sağlamak amacıyla, analitik hiyerarşi proses yöntemi kullanarak bir karar destek modeli geliştirmektir. Bu amaçla, öncelikle literatür taraması yapılarak alt yüklenici seçim sürecinde etkili olan kriterler belirlenmiş ve amaç, ana kriterler ve alt kriterlerden oluşan bir karar hiyerarşisi oluşturulmuştur. Daha sonra ise, ana yüklenicilik hizmeti veren bir işletmenin İstanbul’da gerçekleştirdiği bir konut projesinde hafriyat, zemin kazık, iksa ve kaba inşaat ana iş kalemlerini üstlenecek olan alt yüklenicileri seçimi sürecinde önerilen yöntem uygulanarak modelin etkinliği test edilmiştir. Günümüzde inşaat sektöründeki teknolojik gelişmeye bağlı olarak rekabet ortamı da hızla artmaktadır. Artan rekabet ortamında ana yüklenici firmaların sektörde fark yaratabilmeleri çalıştıkları alt yüklenici firmaların iyi olmaları ile doğru orantılıdır. Alt yüklenici sayısının sürekli arttığı, ciddi rakamların konuşulduğu ve zaman ile yarışıldığı bu süreçte doğru alt yükleniciyi seçmek çok da kolay olmamaktadır.
-
Ögeİnşaat sektöründe kullanılan kurumsal kaynak planlama sistemlerinin bütünleşik bilgi yönetimindeki rolünün incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Açıkalın, İbrahim Utku ; Kuruoğlu, Murat ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBu çalışmada, İnşaat Yönetimi ve Bilişimi’nin ortak araştırma alanı olan, Kurumsal Kaynak Planlama (KKP) sistemleri (Yazılımsal) Bütünleştirme ve Bilgi Yönetimi açısından incelenmiş ve paralel olarak, inşaat sektörü’nde kullanılan KKP sistemlerinin Veri ve Bilgi Seviyesinde (Yazılımsal) Bütünleştirmeye olan katkısı araştırılmıştır. Çalışmada ilk olarak Bütünleştirme Seviyeleri ve Yöntemleri temel alınarak, (yazılım) bütünleştirmesine ait bir kavramsal görünüş oluşturulmuştur. Takip eden safhada veri ve bilgi seviyesinde yazılımsal bir bütünleştirme’yi sağlamaya yönelik sıralı süreçler içeren bir (bütünleştirme) çerçevesi tasarlanmıştır. Ardından, KKP sistemlerinin, Türk İnşaat Sektöründeki mevcut kullanım durumunu ve kurumsal uygulamaları araştırmak için bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışmada son olarak, (genel bağlamda) hem inşaat sektöründe hem de sektöre hizmet veren yazılım firmalarında KKP sistemlerinin veri ve bilgi seviyesinde bütünleştirme’ye katkısını, (özel olarak da) geliştirilen çerçevede yer alan yöntemlerin uygulanabilirliğini araştırmak amaçlı, Vaka Çalışmaları gerçekleştirilmiş, bulgular çalışma kapsamında değerlendirilmiştir._x000D_ Sonuç olarak inşaat firmalarının süreçlere değer katmak ve rekabet avantajı elde etmek açısından Bütünleşik Bilgi Sistemlerine (BBS) ihtiyaç duydukları ve bu doğrultuda genellikle KKP sistemlerine yatırımda bulundukları anlaşılmıştır. Çalışmada KKP sistemi kullanan kuruluşlarda yaklaşık olarak %50 oranında Veri ve Bilgi Seviyesinde Bütünleşmenin gerçekleşmiş olduğu ortaya konulmuştur. Bu sonuç KKP kullanımın Veri ve Bilgi Seviyesinde Bütünleştirme’ye katkısının yadsınamaz bir oranda olduğunu göstermektedir. KPP sistemi gibi BBS’lerinin, bilgiyi merkezileştirdiği ve merkezileşen bilginin de, modüller(kompakt yazılımlar) arası iletişim, raporlama, sistem geliştirme, karar-destek ve etkin süreç yönetimi gibi konularda faydalar sağladığına dair bulgular elde edilmiştir.
-
Ögeİnşaat sektöründe pazarlama ve markalaşma süreçleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Dönmez, Ümit ; Tatar,Gül Polat ; Yapı İşletmesi ; Construction ManagementBu çalışmada, inşaat firmalarındaki pazarlama ve markalaşma faaliyetleri incelenerek, sınırlı kaynakları bulunan bu firmaların kurumsal markalarını oluşturmak, geliştirmek ve korumak için kullanabilecekleri yöntemler ve bunların öncelikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Bunun için öncelikle pazarlama ve marka konusunda literatür araştırması gerçekleştirilmiştir. Literatürden elde edilen bilgiler ışığında durum tespiti ve markalaşmak isteyen firmalara öneriler yapmak amacıyla, 71 adet inşaat firması ile 32 sorudan oluşan iki aşamalı anket çalışması düzenlenmiştir. Anketin ilk kısmında alınan bilgiler ışığında, Türk inşaat firmalarındaki pazarlama ve markalaşma faaliyetlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Anketin ikinci kısmından alınan bilgiler ışığında ise, matematiksel bir model kurularak firmalara markalaşma yolunda öneriler yapılmıştır. Bunun için değiştirilmiş pazarlama karması teorisinin bileşenlerinden faydalanılarak çoklu karar verme problemlerinde kullanılan ANP (Analytic Hierarchy Process) yöntemi ile bu anket çalışmasından elde edilen bilgiler ışığında bir model kurulmuştur. Markalaşmak için önerilen yöntemlerin önceliklerinin belirlenmesi amacıyla model, iki firma üzerinde uygulanarak denenmiştir. Bu sayede kurumsal markasını oluşturmak isteyen belirli özelliklere sahip inşaat firmalarının, kaynaklarını hangi yöntemlere harcamaları ve yönlendirmeleri gerektiği konusunda bir öneri yapılmıştır.