LEE- Mimarlık Tarihi-Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Ar, Bilge" ile LEE- Mimarlık Tarihi-Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeHelen Filoloji Derneğinin 1861-1911 yılları arası arkeoloji çalışmaları ve bazı üyelerin biyografileri(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-02-21) Oglou Emver, İrem Naz ; Ar, Bilge ; 502181101 ; Mimarlık TarihiHelen Filoloji Derneği Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Rum-Ortodoks topluluğunun en tanınmış ve uzun ömürlü cemiyetlerinden biridir. Amacı Osmanlı Rumları arasında eğitim seviyesini yükseltmek ve çeşitli alanlarda bilimsel çalışmalar gerçekleştirmek olan bu derneğin, üyeleri incelendiğinde sadece Rum ve Yunanlılardan ibaret olmadığı daha geniş bir kesime hitab ettiği görülmektedir. Bioloji, kimya, tarih ve arkeoloji gibi alanlarda kollektif çalışmalar yürüten Helen Filoloji Derneği'nin bilimsel çalışmaları, güncel araştırmalarda eğitim faaliyetlerinin gölgesinde kalmıştır. Derneğin arkeoloji çalışmaları, diğer bilimsel faaliyetleri gibi, kapsamlı şekilde çalışılmamış bir konudur. Yerleşik bir mimarlık ve sanat tarihi kuramı bulunmayan ve tarih yazımının milliyetçilikten beslendiği bir dönemde derneğin bünyesinde çok uluslu bir arkeoloji komitesi bulunması, Osmanlı Devleti'nde gerçekleşen erken kurumsal arkeoloji çalışmalarını temsil ettiği için oldukça önemlidir. Burada arkeoloji çok geniş bir anlamda kullanılmıştır. Yunanca kökenli bir kelime olan arkeolojinin 19. yüzyıldaki anlamı, eski şeyleri incelemektir ve komite özelinde bu "şeyler" genellikle o zamana kadar varlığını kısmen de olsa sürdürebilmiş veya yok olmaya yüz tutmuş mimari öğelerdir. Bu nedenle komitenin arkeoloji çalışmaları, dilbilimi, tarih, etnografya gibi bilim dallarından beslenen erken sanat ve mimarlık tarihi çalışmaları olarak yorumlanabilir. Çalışmaya konu olan dönem ideolojik açıdan olduğu kadar, bilimsel açıdan da yenilikleri içinde barındırmaktadır. Komite üyelerince yunan sanatına dair incelenen bu öğeler, çok farklı devirlerden olsa da genellikle Bizans'a odaklanılmıştır. Bizans sanatı derneğin bazı üyeleri için sadece bakir bir araştırma alanıyken, bazıları için anlamı çok daha derindir. Bu durum dönemin birçok önemli araştırmacısının yolunun dernek ile kesişmesini sağlamış, bilimsel çalışmalarına hizmet eden güçlü bir sosyal ağ oluşmuştur. Derneğin kuruluşundan I. Dünya Savaşı'na kadar, cemiyetle aynı adı taşıyan 33 ciltlik bir dergi yayınlanmıştır. Kuruluşundan itibaren dergisinde arkeoloji temalı düzenli bir makale ve konferans akışı yer almaya başlamıştır. Derneğin arşivleri bugün hala kayıp olduğundan, dergisi faaliyetlerini anlamak için en önemli kaynağı oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra ilgili yayında önemli kişiler, onların arkeoloji çalışmaları ve dönem hakkında önemli bilgiler verilmektedir. Çalışma kapsamında dergi incelenerek arkeoloji temalı bilgi ve makaleler derlenmiştir. Bu dergiden elde edilen bilgiler, bazı üyelerin anıları, derneğin ilanlarını ücretsiz olarak yayınlayan Neologos gazetesi ve ilgili kurumların yayınlarıyla da desteklenmeye çalışılmıştır. Tezin amacı, derneğin dergisi ve komite üyelerinin profili incelenerek bir dönemi etkisi altına alan arkeoloji çalışmalarının bir dökümünden çok bu araştırmaların dönemin koşulları ve eski eser algısı ile birlikte ele alıp, genel bir resmini sunmaktır. Derneğin 1861-1911 yılları arası faaliyetlerini kapsayan dergisini inceleyen bu tez aynı zamanda araştırmacılara bu uzun soluklu yayını mimarlık ve sanat tarihi çalışmalarında kullanılabilecek bir kaynak olarak sunmaya çalışmaktadır.
-
Ögeİki şehir arasında bir mimar: Constantinos Panagiotis Kyriakıdes(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-07-21) Yücetürk Çizmecioğlu, Merve ; Ar, Bilge ; 502201109 ; Mimarlık Tarihi19. ve 20. yüzyılların kaygan politik ve mimari ortamı, mimarların üretimlerinin şekillenmesinde önemli etkenlerdir. Batılılaşmaya çalışan Osmanlı Devleti'nde Tanzimat ve Islahat Fermanları ile her alanda yapılan yenilikler; yeni bina tiplerinin de ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu sürecin ilk ürünleri Pera bölgesinde kendini göstermiştir. Constantinos Panagiotis Kyriakides, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde özellikle Beyoğlu ve Pera bölgelerinde önemli yapılara imza atmış olmasına rağmen adı günümüzde çok duyulmamış bir figür olarak karşımıza çıkmaktadır. Tez çalışması kapsamında, mimarın yaşamı ve mimarlık pratiğini içeren arşiv ve literatür araştırmalarının yanı sıra, Atina'daki meslektaşları ile yapılan sözlü tarih çalışmalarına dayandırılmıştır. Göçmen mimarın üretimleri, dönemler ve kentler bağlamında incelenmektedir. 1881 yılında İstanbul'da yüksek gelirli bir ailenin içine doğan Kyriakides, mimarlık eğitimini Sanayi-i Nefise Mektebi'nde birincilikle tamamladıktan sonra Ecole Speciale d'Architecture'de bir yıl okumuştur. Yaşamının büyük bir kısmını Osmanlı Devleti topraklarında geçirmiş olan mimarın, saray erkanı için tasarım yapmamış olduğu göze çarpmaktadır. Aynı zaman diliminde özellikle Pera bölgesinin mimarisinde süregelen Batılı anlamdaki önemli değişiklikler, yeni ortaya çıkmakta olan burjuva sınıfı için gayrimüslim mimarların-kalfaların, yer yer mülk sahibinin isimleriyle anılacak olan yapıların tasarım ve inşa süreçlerinde önemli roller üstlenmelerine tanıklık etmiştir. Bu dönemde, İstanbul'da özellikle inşa ettiği apartmanlar ile yaşadığı çevrede şöhret kazanmış olan Kyriakides'in, tasarladığı birçok yapıda adı, ortağı Alexandros Dimitrios Yenidunia ile birlikte anılmaktadır. İkilinin İstanbul'daki bilinen projelerinden bazıları; Frej Apartmanı, Ravouna Apartmanı, Vernudaki Apartmanı ve Türkiye Hanı'dır. Kyriakides daha sonraları Yenidunia ile ortaklığını sonlandırarak kendi bürosunu kurmuştur. 1926 yılında, 45 yaşında iken diğer mültecilerin kaderini paylaşarak Atina'ya göçmüş olan Kyriakides, 16 yıllık ikinci kariyeri esnasında iki dünya savaşı arası dönemin aktif mimarlarından biri haline gelmiştir. Bu süre zarfında ürettiği önemli yapıların bazıları, Benakio Okulu, Lykiardopoulos Apartmanı, Mavrommati Apartmanı'dır. İstanbul'daki çoğu yapısının aksine, Kyriakides'in Atina'da tek başına çalışmayı seçtiği görülmektedir. Zorunlu göçmen bir mimarın, mimari pratiğine iki dünya savaşı arasında kimlik oluşturma çabası tez çalışması kapsamında kentlerin sosyopolitik durumu, dönem mimarisi ve mimarın işverenleri bazında incelenecektir. Kyriakides'in İstanbul ve Atina'daki yapılarının detaylı bir çözümlemesi yapılarak İstanbul ve Anadolu'dan Atina'ya mimari pratik bağlamında neleri taşıdığı ve taşıyamadığı da tez kapsamında tartışılmıştır. Bu süreçte mimarın, dönemin bürokratik tavrını mı, yoksa bulunduğu ülkelerdeki burjuvazinin isteklerini mi tasarım anlayışına yansıttığı, yapıları incelenirken öne çıkan önemli bir soru olmuştur. Atina'da da İstanbul'da olduğu gibi apartman tasarımları ile öne çıkan Kyriakides, döneminin kamusal tavrını değil; iki farklı ve yeni kurulan ülkenin burjuvasinin isteklerini mimariye taşıdığı söylenebilir. Tez çalışmasının bir diğer sorusu, mimarın yapılarının inşa tarihlerinin birbirlerine yakınlığı düşünüldüğünde; Kyriakides'in tasarımcı, uygulayıcı ve yüklenici gibi farklı rollerden hangilerini daha çok benimsediğidir. Mimarın ayakta kalmış eserlerinin tarihçeleri, kullanıcıları, iç mekân özellikleri, bugünkü durumları ve geçirdiği restorasyonlar detaylı bir biçimde incelenmiştir. Tez kapsamında, Kyriakides'in mimarlığı, iki kent üzerinden karşılaştırılarak mimarın üretiminin, kent hafızaları üzerindeki varlığı sorgulanmıştır. Tez çalışması süresince, mimarlık tarihi yazımında ön plana çıkmamış figürlerden biri olan Kyriakides'in mimari üretimi, dönemin siyasi kırılma noktaları üzerinden ele alınarak ortaya konulmak istenmiştir.
-
ÖgeOrta Bizans mimarisinde kornişin muhtemel yapısal katkılarının incelenmesi üzerine bir öneri(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-07-25) Çelebi, İlknur ; Ar, Bilge ; 502201115 ; Mimarlık TarihiMimarlık tarihi boyunca korniş elemanı, mimari tasarımda hem strüktürel hem de dekoratif rol üstlenmiştir. Antik dönemden günümüz mimarisine birçok farklı alanda kullanılmıştır. Kimi zaman pencere açıklıkları etrafında rastladığımız korniş, kimi zaman katları birbirinden ayıran bir eleman olarak karşımıza çıkmaktadır. Bulunduğu yapıda hem iç hem de dış mekânda bulunabileceği gibi birçok farklı biçimde görülebilmektedir. Mimaride biçim ve işlev ilişkilerini bezemenin önünde tutan modern anlayışın baskın olduğu dönemlerde, kullanılan yapı teknolojileri dolayısıyla strüktürel işlevlerinin de ortadan kalkmasıyla birlikte eski üslupların amaçsızca kullanıldığı bir taklit olarak nitelenip eleştirilmiş ve reddedilmiş oldukları dönem haricinde kornişler yapıda üstlendikleri işlevler, kullanıldıkları dönemlerin modaları ve mimari anlayışlarına göre farklı şekillerde yorumlanmış, pek çok devrin mimari görsel kültürünün vazgeçilmez bir elemanı olarak içselleştirilmiştir. Mimaride farklı tarihi ve coğrafi bağlamlarda farklı işlevlerde ancak aynı terimle anılarak karşımıza çıkan kornişin Bizans mimarisi için diğer dönemlerdeki kullanımlarından ayrılan benzersiz strüktürel rolü, bu alandaki çalışmalar içinde yeterince araştırılmamıştır. Çalışmamız Bizans mimarlık tarihi alanındaki bu eksiği doldurmak üzere korunmuş dönem yapıları üzerinden yapılan çözümlemeler ve yapı inşa pratikleri üzerine yapılan incelemelere odaklanmıştır. Çalışmamız kapsamında kornişin literatürde var olan tanımlarının mimarlık ve Bizans terimlerine odaklanan sözlükler ile Bizans mimarlık tarihini konu alan referans kitaplar üzerinden yapılan incelemesinde de bu benzersiz rolün Bizans mimarisi bağlamında değerlendirilmediği tespit edilebilmektedir. İncelemelerimizde birtakım ortak üslup özellikleri ile tanımlayabileceğimiz yeterli sayıda örneğe erişebildiğimiz Konstantinopolis dini mimari örnekleri tercih edilmiş, çalışma kendine has bir Bizans mimari üslubunun tanımlanabildiği Orta Bizans dönemine tarihlenebilen yapılar ile sınırlandırılmıştır. Bu yapılarda strüktürel olarak kornişe gereksinim duyulan tonoz başlangıç seviyeleri, kubbe geçişleri, katlar arası geçiş gibi yerlerde bu elemanların işlevsel katkısı incelenmiş, ayrıca biçim ve konumları ile inşa sürecine dahil ediliş şekilleri etüt edilmiştir. Çalışmamız geniş kapsamda dekoratif bir öğe olarak algılanan kornişin Bizans yapısal sistemlerindeki rolünü tanımlamış, kullanıldığı farklı dönemlere göre doğrudan bezemeli ve profilli görünen dekoratif yüzeyleri haricinde görünmeyen yapısal önemlerine odaklanmıştır. İç ve dış cephelerde gözlemlenebilen bezemeli yüzeyeler bir yana, bu çalışma yapım esnasında korniş bloklarının duvar örgüsü içinde kalan ve gözle görülmeyen ancak asıl işlevsel görevleri üstlenen kısımlarını tanımlamayı hedeflemiştir.
-
ÖgeTaşucu Körfezi Dana Adası'nda Kilise V(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-07-25) Erdemci, Nur ; Ar, Bilge ; Varinlioğlu, Günder ; 502181108 ; Mimarlık TarihiTez kapsamında, antik dönemde Kilikya olarak adlandırılan bölgede yer alan Dana Adası'ndaki Kilise V olarak adlandırılan yapı ele alınmıştır. Günümüzde Mersin ili Silifke ilçesi sınırlarında kalan Taşucu Körfezi'nde yer alan adalardan Dana Adası bünyesindeki dini mimari yapılarından Kilise V'te çok sayıda mimari plastik parça tespit edilmiştir. Bu bağlamda, alanda, Boğsak Arkeolojik Yüzey Araştırması (BOGA) kapsamında arazi çalışmaları yürütülmüş ve yüzey araştırmasının 2018, 2019 ve 2021 sezonlarında kilise ziyaret edilmiş, detaylı mimari belgeleme çalışmaları yapılmış ve kapsamlı bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Tezin ilk bölümünde, tezin amacı anlatılmış, Dana Adası içerisinde Kilise V'in önemi de belirtilerek neden bu konunun seçildiği belirtilmiştir. Yine ilk bölümde, Kilise V'te ve yakın çevresinde yer alan mimari plastik parçaların belgelenmesi anlatılmıştır. Kilise V'te yer alan mimari plastik eserlerin Agisoft Metashape programı kullanılarak ve Structure from Motion yöntemi ile 3 Boyutlu modellemesinin yapılması ve parçaları belgeleme yöntemi ele alınmıştır. Tezin ikinci bölümünde Kilikya Bölgesi ve Dana Adası başlığı altında Kilikya Bölgesi'nin tarihinden, Erken Hristiyanlık dönemi kiliseleri de ele alınarak bahsedilmiştir. Yine aynı bölümde, Boğsak Arkeolojik Yüzey Araştırması'nın kapsamı ve çalışma alanı özetlenerek Kilise V'in içerisinde bulunduğu Dana Adası hakkında bilgi verilmiştir. Tezin üçüncü bölümünde, Kilise V'te gerçekleştirilen arazi çalışmaları sırasında tespit edilen kalıntılar tanımlanmıştır ve kilisenin plan özellikleri anlatılmıştır. Kilisenin ayakta kalmış herhangi bir duvarı olmadığından, kilise planı, yapıdan geriye kalan duvar kalınlıları bağlamında okunabilmiş ve plan bağlamında kilise ele alınmıştır. Kilisenin plan özellikleri incelendikten sonra Kilikya Bölgesi'nde 5. yüzyılda inşa edilmiş kilise yapılarının planları incelenmiş ve Kilise V'e plan bakımından benzerlik gösteren kiliseler belirlenmiştir. BOGA kapsamında gerçekleştirilen arazi çalışmaları sırasında tespit edilen apsis kalıntısı, tonoz parçası, künk parçaları, kiremit parçaları ve kaplama levhası olabilecek mermer parçalar incelenmiştir. Tezin dördüncü bölümünde, Kilise V'te yer alan mimari plastik eserler dört başlık altında anlatılmıştır. Kilise V'te yer alan levhalar, sütun kaideleri ve kaide tabanları, sütunlar ve sütun başlıklarından bahsedilmiştir. Her ne kadar kilise yalnızca temel seviyesinden okunabiliyor olsa da kilisedeki mimari plastiklerin sayıca zengin olması sebebiyle kilise ile ilgili bilgi edinmek mümkün olmuş ve bu mimari plastiklerden yapı ile ilgili bilgi edinilebilmiştir. Tezin beşinci bölümünde, Kilise V'te yer alan mimari plastik unsurların kataloğu sunulmuştur. Bu katalogda, mimari plastiklerin görselleri, türleri, malzemeleri, buluntu yerleri, tanımları, tarihlendirmeleri ve boyutları yer almaktadır. Mimari Plastik Kataloğu'nda yer alan mimari plastikler için, bu mimari plastikler üç boyutlu modellendikten sonra bu mimari plastik parçaların her birinin orthophotosu hazırlanmış ve kataloğa eklenmiştir. Mimari plastik elemanlar metin içinde detaylı tanımlanmış olsa da daha sonra yapılacak araştırmalarda temel alınabilmesi için katalog içerisinde mimari plastikler detaylı bir şekilde tanımlanmıştır. Tezin amacı, Kilise V bünyesinde yer alan ve ilk kez BOGA'nın 2018 sezonunda araştırılan, sayıca zengin mimari plastik eserleri belgelemek ve bu belgeleme ile birlikte bezeme, boyut gibi özellikler bakımından yapıyı inceleyip benzer mimari plastik eserlerle karşılaştırmaktır. Sütun başlıklarına odaklanıldığında, özellikle de bu başlıklar üzerindeki bezeme kompozisyonu incelendiğinde, Kilise V'i 5. yüzyıla tarihlendirmek mümkün olmuştur.