FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Cephanecigil, Vesile Gül" ile FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeGeç Osmanlı Ve Erken Cumhuriyet Dönemlerinde Mimarlık Tarihi İlgisi Ve Türk Eksenli Milliyetçilik (1873-1930)(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-11-11) Cephanecigil, Vesile Gül ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureOsmanlı’da bilinebilen ilk mimarlık tarihi metni olan Usul-i Mimari-i Osmani’nin yayınlandığı 1873 senesi ile Türkiye’deki tarih yazımında radikal bir kopuşu temsil eden Türk Tarih Tezinin ortaya çıktığı 1930 yılı arasındaki dönem Geç Osmanlı/Erken Cumhuriyet dönemi Türkiyesi için mimarlık tarihinin erken evresini oluşturur. Bu dönemin söz konusu coğrafyada ulus-devletin kuruluş süreciyle çakıştığı da göz önünde bulundurularak tezde, mimarlık tarihi ile ilgili bir grup milliyetçi, bilimsel ve eski eser sevenler cemiyetinin faaliyetleri ile Celal Esad (Arseven), Mübarek Galib (Eldem), Hüsnü (Tengüz), Ahmed Refik (Altınay), Hamdullah Subhi (Tanrıöver) ve Hüseyin Avni gibi yazarlar ve bunların metinleri incelenmiş ve bu dönemde ortaya çıkan mimarlık tarihi ilgisinin Türk eksenli milliyetçilikle olan ilişkisi irdelenmeye çalışılmıştır.
-
ÖgeMimar/Arkitekt Dergisi metinlerinde melankoli: 1931-1941(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Glosset, Neslihan ; Cephanecigil, Vesile Gül ; 10246268 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu tez, Cumhuriyet dönemi Türkiye mimarlığının en önemli problemlerinden biri olan kimlik konusundan yola çıkar. Bir türlü tatmin edici bir temsiline ulaşılamayan ve aranmaktan bir türlü vazgeçilemeyen kimliğin nasıl kurgulanmaya başlandığını anlamak üzere tez, erken dönemde yayınlanmış Mimar/Arkitekt dergisinin metinlerine başvurmuştur. Bu kapsamda dergide 1931 -1941 arası yayınlanmış metinlerin yöneldiği konular ve söylem analiz edilmiştir. Dönem, kayıp teması üzerinden ve melankoli aracılığıyla kavramsallaştırılmaya çalışılmakta; buna göre bu erken dönemde kimliğin melankolik bir kayıp olarak kurgulandığı öne sürülmektedir. Mesleğin profesyonelleşmesi ve kurumlaşması için çalışan ve iş yapma haklarını savunan mimarlar, kendilerini dönemin en önemli işvereni olan devlete kabul ettirmek üzere harekete geçmiş görünürler. Ülkede iş yapma hakkının kendilerinde olduğu iddiasıyla ortaya çıkmış, bu iddiayı tarihsel bir meşruiyet zeminine oturtma çabasına girişmişlerdir. Dolayısıyla sadece mimarlıkta Türk kimliğini değil, Türk mimarının kimliğini de kurgulamaya koyulmuşlardır. Onlara göre bu kimlik, Batılılaşma dönemiyle birlikte yozlaşmış, bozulmuş ve kaybedilmiş bir kimliktir. Mimar/Arkitekt dergisinde ele alınan dönemde bu kaybın nasıl gerçekleştiği travmatik bir hikaye olarak tekrar tekrar anlatılırken bir yandan da bu kimliğin varolduğu dönem ve o dönemin mimarları da anıtsallaştırılır. Metinlerin analizi, dergide yazan mimarların bu kayıp kimlikle özdeşleştiklerini, dolayısıyla tarihi, güncel istek ve arzuları kadar eleştiri ve kızgınlıklarını da dile getirmenin bir aracı olarak kullandıklarını ortaya koymaktadır. Mimar/Arkitekt dergisinin bu ilk 10 yılında yayınlanan metinlerin melankoli paralelinde okunması, derginin bu dönemde başka dönemlerde pek benzerine rastlanmayacak kadar coşkulu ve duygularını dışa vuran, sık sık öfkeli söylemini de açıklamaktadır. Tez, metinlerde kimliğin melankolik bir kayıp olarak nasıl kurgulandığını ve bu kayıpla özdeşleşildiğini takip eder. Böylesi bir melankolik özdeşleşme mekanizmasının işlemesi sonucunda narsistik bir regresyonla egonun içine çekilince geçmiş bir yandan hiç bitmez, bir yandan da onu anlamanın ve anlatmanın dili de, yas gibi, imkânsızlaşır.