LEE- Deniz Ulaştırma Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Yazar "Beşikçi Bal, Elif" ile LEE- Deniz Ulaştırma Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeA psychological assessment model on the commercial maritime transport sector(Graduate School, 2024-02-07) Ay, Cenk ; Beşikçi Bal, Elif ; 512202005 ; Maritime Transportation EngineeringThe intricate tapestry of maritime psychology unfolds within the vast expanse of the seas, where over a million seafarers navigate under unique and demanding circumstances. This comprehensive exploration traverses the currents of evolving methodologies, challenges, and trends within the maritime psychology landscape. Anchored in a profound literature review, the study illuminates the tangible challenges faced by seafarers, from isolation and hierarchical structures to harsh conditions and prolonged separation. The maritime industry's sheer scale, combined with the distinct challenges of maritime life, underscores the profound implications for seafarers' mental well-being. In tandem with advancing technology, the study delves into the integration of machine learning and artificial intelligence in psychological assessments, sparking debates on diagnostic criteria, expert opinions, and ethical considerations. This application becomes particularly critical in an industry where traditional support systems are not only physically distant but also lack adequate medical facilities. The study unfolds through a bibliometric analysis, revealing a surge in research activity post-2010, with the highest publication rates in 2021 and 2022. The disruptive impact of the COVID-19 pandemic on seafarers' lives and mental health emerges as a significant catalyst for this increase. Moving beyond theoretical frameworks, the investigation encompasses four thematic clusters: "Research Design," "Spatial Design," "Data Collection Tools," and "Assessment Approaches." Observational studies take precedence, emphasizing the importance of understanding naturally occurring events and relationships in maritime contexts. Spatial design assumes critical importance, distinguishing studies in simulated environments from those in real-life maritime settings. The diverse array of data collection tools, from surveys and questionnaires to interviews and simulator data, reflects the multifaceted nature of maritime psychology. A paradigm shift is evident in assessment approaches, with "Statistical Analysis," "Machine Learning," and "Statement Analysis" taking center stage. The practical application centers around depression, a prominent psychiatric condition affecting seafarers. Leveraging the Beck Depression Inventory-II (BDI-II), a dataset of 746 records is obtained. Fuzzy logic and the Adaptive Neuro-Fuzzy Inference System (ANFIS) methodology, integrated with MATLAB Fuzzy Logic Toolbox, provide a seamless fusion for assessing depression severity. The clustering phase adopts both psychiatric and mathematical approaches, resulting in four distinct clustering groups. The pivotal outcome underscores the high accuracy achievable in predicting depression severity through a machine learning-based approach. The ANFIS model tailored for 2-factor clustering consistently outperforms its 5-factor clustering counterpart. The mathematical approach, specifically the 3-factor clustering, emerges as the more effective choice, highlighting the need for nuanced comprehension of psychiatric factors. The ANFIS model's performance details reveal minimal training RMSE, checking RMSE, and high R 2 scores, emphasizing its efficacy in providing nuanced insights into seafarers' mental well-being. The study navigates ethical considerations associated with data collection, advocating for the necessity of developing culturally sensitive measurement tools. Fuzzy logic, specifically ANFIS, emerges as a vital tool in deciphering complex datasets, promising to revolutionize mental health assessments in the maritime industry. While the study acknowledges limitations and the need for future research with more extensive samples, it contributes significantly to maritime psychology methodologies. In conclusion, this research voyage extends beyond theoretical frameworks, offering a practical tool for assessing and addressing the psychological challenges faced by seafarers. The success of the ANFIS model underscores its potential in fostering a healthier and safer maritime working environment. The study advocates for investments in machine learning-based systems, supported by self-sustaining servers, to enhance mental health services in the maritime sector, charting a course towards a more resilient and supportive maritime industry.
-
ÖgeGemiadamları refah değerlendirmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-07) Elçi, Yunus Emre ; Beşikçi Bal, Elif ; 512191012 ; Deniz Ulaştırma MühendisliğiDenizcilik sektörü, dünya ticaret ve taşımacılık hacminin %90'ı gibi çok büyük bir oran ile dünya ekonomisine katkı sağlamaktadır. Denizcilik sektörünün bu etki ve katkısında, deniz çalışanlarının büyük emeği vardır. Denizcilik tarihine bakıldığında, süregelen dönemlerde gemiadamlarının haklarını gözeten konvansiyon, kod ve kuralların yakın tarihe kadar belirlenmekte geç kalınmıştır. İlk olarak 1974 yılında SOLAS (Denizde Can Emniyeti Konvansiyonu), sonrasında 1978 yılında STCW (Gemiadamlarının Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Tutma Standartları) ile gemiadamlarına temel haklar belirlenip gözetilmeye başlandı. 2006 yılına gelindiğinde; MLC 2006 (Deniz İş Konvansiyonu) gündeme alınıp ve çalışmaların tamamlandığı 2013 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu konvansiyon gemiadamlarına çalışma dinlenme saatlerinden, mutfaktaki hijyene kadar detaylı haklar tanımaktadır. Gemiadamlarının hakları ile ilgili çalışmalara bu denli geç kalınması gemiadamlarının geçmişten günümüze kadar refah düzeylerini oldukça kötü etkilemiştir. Günümüzde yürürlüğe giren birçok kod ve konvansiyon ile gemiadamlarının iş yükü artarken gemilerde personel sayısının giderek azaldığı görülmektedir. İş yükündeki artış ile gemiadamlarının refahı olumsuz etkilenmektedir. Bu koşullarda gemiadamlarının haklarının ne derecede gözetildiğini ve yürürlükte olan konvansiyonların katkısını incelemek adına anket çalışması uygulanmıştır. 507 gemiadamının refah konusundaki cevaplarına ve anket ölçeği dışında şahsi görüşlerine başvurulmuştur. Anket sonuç verileri ile değerlendirme ve analizler yapılmıştır. Tespit edilen sonuçlar ile gemiadamlarının refah düzeyinin tespiti, çalışılan grup üzerinden değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın ana amaçları: (i) gemiadamlarının refah düzeyinin tespit ve bildirimi (ii) gemiadamlarının gelecekteki refah seviyelerini iyileştirme sürecini tahminlemek ve önemini vurgulamak; (iii) gemiadamlarının refah düzeylerinin iyileştirilmesi için yorum ve tavsiyelerde bulunmaktır. Gemiadamları refahı, denizdeki çalışma ve yaşam standartları düşünüldüğünde dikkat gösterilmesi gereken önemli bir husustur. Gemiadamı refahının denizcilikteki gelişmelere uygun standartlar oluşturularak mevcut şartlara uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, çalışmaların, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin başlaması ve gelecek konusunda tespit ve iyileştirmelerin gelişmesinde her bir çalışmanın önemli bir yeri ve rolü olacaktır. Böylece, gemiadamları refahının tespiti ve irdelenme sonuçları ile deniz çalışanlarının genel refah düzeylerinin durumu incelenmiştir. Hangi alanlarda sorunların olduğu ve hangi alanlar ile daha çok ilgilenilmesi gerektiği konusunda bir tespit oluşturulmuştur. Denizcilik sektörünün kilit personelleri olan gemiadamlarının yaşam ve çalışma şartlarının iyileşmesine katkı sağlamak amaçlanmıştır.
-
ÖgeGemilerin etkili gemi trafik hizmetleri raporlamaları önünde engel teşkil eden risk faktörleri(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-12-02) Alan, Selahattin ; Beşikçi Bal, Elif ; 512191008 ; Deniz Ulaştırma MühendisliğiGemi Trafik Hizmetleri (GTH), deniz trafiğinin emniyetli ve verimli bir şekilde yönetilmesine olanak sağlayan önemli bir sistemdir. Gemilerin seyir halindeyken ve alargada düzenli raporlama yapması, yalnızca GTH sisteminin etkili çalışmasını sağlamakla kalmaz aynı zamanda denizde meydana gelebilecek olası tehlikelerin önlenmesine de katkı sunar. Ancak, gemilerden ve operasyonlardan kaynaklı birçok risk faktörü GTH raporlamalarının doğruluğunu etkileyebilir. Bu faktörler, insan hataları, mesleki bilgi noksanlığı, durum farkındalığı, materyal eksikliği ve acil durum yönetiminde oluşabilecek pek çok risk faktörünü içermektedir. Hata Türü ve Etkileri Analizi (FMEA); üretim, otomotiv, havacılık, sağlık hizmetleri, yönetim ve denizcilik gibi geniş bir yelpazede kullanılan niteliksel veya yarı niceliksel bir risk değerlendirme yöntemidir. Bu analiz yöntemi, süreçlerde ortaya çıkabilecek olası hata türlerini, bu hataların nedenlerini ve olası etkilerini sistematik bir şekilde tanımlar. Her bir hata türü için risk puanlaması yapılarak olası hatalar için önleyici tedbirler geliştirilir ve risk seviyeleri azaltılır. FMEA, operasyonel süreçlerde tüm hata türlerini ele alarak bu hataların etkilerini belirler. Böylece ürün veya hizmet kalitesini ve güvenilirliğini artırır. Aynı zamanda, kurumsal itibara ve güvenlik kültürüne olumlu katkı sağlar. Bu çalışmada, denizcilik sektörünün hızlı değişimleri ve gelişimleri göz önüne alındığında, Türk Boğazları Raporlama Sistemleri (TÜBRAP), sektör geçiş raporlamalarının ve acil durum raporlamalarının etkinliğini engelleyen risk faktörleri üzerinde durulmuştur. İncelemeler, acentaların, gemi işletmelerinin ve gemilerin SP1 (Seyir Planı 1) raporlamalarında eksikler ve yanlışlar, SP2 (Seyir Planı 2) raporlamalarındaki hatalar, sektör geçiş raporlamalarındaki dalgınlıklar, acil durum raporlarında bilgi ve tecrübe eksikliğinden kaynaklı yapılan yanlışlıklar gibi ana unsurlar FMEA yöntemi ile analiz edilmiştir. Yapılan analizler, Türk Boğazları gibi yüksek yoğunluklu gemi trafiğine sahip deniz alanlarında GTH raporlama sistemlerinin emniyetli ve etkili bir şekilde işlemesi açısından risk yönetimine yönelik önemli bulgular ortaya koymuştur. Elde edilen bulgulara göre, özellikle acil durum raporlamalarında yüksek oranda risk faktörleri görülmüş olup, durum farkındalığı eksikliği, bilgi ve tecrübe yetersizliği ve ticari baskı/kaygılar gibi sebeplerden kaynaklanan bu risklerin azaltılması hedeflenmiştir. Ayrıca, gemi kaptanları, zabitler, acentalar ve gemi işletmecilerinin Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği (TBDTDY) ve raporlama prosedürlerine dair bilgi düzeylerinin artırılması amacıyla eğitim programlarının geliştirilmesi gerekliliği tespit edildi. İletişim eksikliklerinin giderilmesi amacıyla Standart Denizcilik Haberleşme Cümleleri (SMCP) iletişim kalıplarının GTH gereksinimlerine göre yeniden düzenlenmesi öneriler arasındadır. Riskli gemilerin geçişlerinde, Denizcilik Genel Müdürlüğü (İdare) kılavuz kaptan ve römorkör refakati zorunluluğu getirilmesi ve raporlama süreçlerini ihlal eden gemi işletenlerine yönelik TBDTDY'de ve Limanlar Yönetmeliği'nde caydırıcı idari yaptırımların uygulanması öngörülmektedir. Çalışma, gemiler etkin GTH raporlaması önünde engel teşkil eden risk faktörlerinin azaltılmasına yönelik ciddi iyileşme sağlamasının yanı sıra seyir emniyetini artırmada önemli katkılar sunacağını ortaya koymaktadır. Araştırmanın sonuçları, mevcut raporlama süreçlerinin optimizasyonuna katkıda bulunarak, olası risklerin önceden tespiti ve yönetimi için karar destek mekanizmalarının geliştirilmesine ilişkin somut öneriler sunmaktadır. Bu nedenle bu çalışma, GTH raporlama süreçlerinin deniz trafiği yönetiminde daha emniyetli ve sürdürülebilir bir yapıya dönüştürülmesine önemli katkılar sağlamaktadır.
-
Ögeİstanbul gemi trafik hizmetleri merkezi'nin günlük operasyonel faaliyetlerine ilişkin hata türü ve etkileri analizi (FMEA) uygulaması(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-05-25) Erdoğan, Garip ; Beşikçi Bal, Elif ; 512181020 ; Deniz Ulaştırma MühendisliğiGünümüzde aktif dolaşımda olan ticari gemilerin sayısında, boyutunda ve yük taşıma kapasitelerinde sürekli devam eden bir artış gözlenmektedir. Özellikle deniz trafiğinin yoğun olduğu, emniyetli seyirde zorluk yaşanan liman yaklaşımlarında, dar su yollarında, boğaz ve kanallarda deniz trafiğinin yönetim, organizasyon ve takibinin yapılabilmesi için gemi trafik hizmetlerinin kurulması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Gemi Trafik Hizmetleri 1948 yılında İngiltere'nin Liverpool şehrinde ilk radar gözetleme sistemlerinin kurulmasıyla birlikte varlığını sürdürmekte ve gelişen teknolojiyle güçlenerek hızlı bir değişim yaşamaktadır. Günümüzde artık modern Radar, AIS, GPS ve telsiz istasyonlarıyla teknolojik altyapısını ve karar destek sistemlerini güçlendiren Gemi Trafik Hizmetleri sorumluluk alanında daha güvenli ve verimli hizmet verebilmektedir. İstanbul Boğazı yoğun ticari gemi trafiği, akıntı rejimi, darlığı, keskin dönüşlerin olması, yoğun yerel trafik hareketleriyle en tehlikeli dar su yollarından biridir. Bu tehlikeli su yolunda deniz trafiğinin yönetimi Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, İstanbul Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi tarafından yapılmaktadır. Kurulduğu günden itibaren deniz trafik emniyetini arttırarak İstanbul çevresinde yaşayan yaklaşık 15.5 milyon nüfusun can güvenliğinin sağlanmasına ve tarihi dokunun korunmasına büyük katkı sağlamıştır. Hata Türü ve Etkileri Analizi (FMEA) üretim, otomotiv, uçak sanayi, sağlık hizmetleri, yönetim hizmetleri, hizmet sektörü ve denizcilik endüstrisi gibi geniş bir uygulama alanına sahip niteliksel veya yarı niceliksel bir risk analiz yöntemidir. FMEA uygulamasında süreçlerde meydana gelebilecek olası hatalar, hata nedenleri ve hata etkileri belirlenir, her bir hata türü için risk puanlaması yapılır ve kritik seviyede olan hata türleri için önlemler alınarak risk değerleri düşürülür. Hata Türü ve Etkileri Analizi sistemlerin ve süreçlerin tüm hata türlerini ele alarak operasyonel başarı üzerindeki etkilerinin dikkate alınmasını sağlar, insan kaynaklı hata türlerini ve etkilerini tanımlar, üretilen ürün veya hizmetin kalitesini ve güvenirliğini arttırır, kurum imajına ve emniyet kültürüne olumlu katkı sağlar. Deniz yetki alanlarında oluşabilecek gemi kazalarını azaltarak, gemilerden kaynaklanan felaketlerin önünü geçilmesinde en önemli bariyer olan İstanbul Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi'nin günlük operasyonel faaliyetlerinin incelenmesi potansiyel tehlikelerin tespit edilip, önleyici faaliyetlerde bulunulması şüphesiz bu önemli bariyeri daha da güçlendirecektir. Bu bağlamda çalışmada İstanbul Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi'nin günlük operasyonel süreçlere Hata Türü ve Etkileri Analizi (FMEA) uygulanarak bir risk değerlendirmesi yapıldı. Tespit edilen potansiyel hatalar risk puanlarına göre sınıflandırıldı, öncelik sırasına göre tüm hata türleri için önlemler alınarak risk değerleri düşürüldü. İstanbul Gemi Trafik Hizmetleri tarafından sunulan hizmetin kalitesi, verimliliği ve deniz trafiği emniyetinin arttırılması amaçlandı. Uygulama sonucunda risk öncelik sayısı değerlerine göre % 66,8 iyileşme sağlandı, öneri ve tavsiyelerde bulunuldu.
-
ÖgeSıvı dökme yük terminallerinde elleçleme verimliliğinin iyileştirilmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-05-12) Salihoğlu, Eren ; Beşikçi Bal, Elif ; 512172008 ; Deniz Ulaştırma MühendisliğiTürk limanlarında elleçlenen yükleri türlerine göre katı dökme yük, sıvı dökme yük, genel kargo, konteyner ve araç olmak üzere beş gruba ayırdığımızda, sıvı dökme yüklerin toplam yük içerisindeki hacmi son yıllarda ilk ya da ikinci sırada olmaktadır. Bu açıdan sıvı dökme yük terminallerindeki elleçlemenin verimli olması Türkiye'nin ithalat ve ihracat dengesine de ciddi oranda etki etmektedir. Çalışmada Türkiye'deki sıvı dökme yük terminallerinin yük elleçleme süreçlerini incelenmek maksadıyla seçilen iki sıvı dökme yük terminaline ait veriler analiz edilmiştir.Tankerlerin terminale yanaşmak için hazırlık mektubu verişinden, iskelelere yanaşıp elleçlenmesi sonrası ayrılışına kadar geçen süre bölümlere ayrılmış ve her bir süre iki terminal arasında kıyaslanmıştır. Ayrıca Türkiye'de ve Dünya'da benzer ölçekteki terminallerin verileriyle kıyaslamalar da yapılmıştır. Tankerlerin elleçlenme süreçlerindeki bekleme nedenlerinin öğrenilebilmesi için terminal yöneticilerinden oluşan bir ekibe beyin fırtınası ve balık kılçığı çalışmaları yapılmış, bu çalışmadan elde edilen veriler, 100 kişiden oluşan bir örneklem grubuna yapılan anketle karşılaştırılmıştır. Yaşanan beklemelerin kök nedenlerinin bulunmasıyla, çözüm önerisi oluşturmak ve süreç iyileştirmeleri gerçekleştirebilmek maksadıyla FRAM tekniğinden yararlanılmıştır. Elleçleme süreçlerinin ve terminal iskelelerinin Arena programı aracılığıyla modellenmesiyle, terminallerde yapılabilecek yatırım ve süreç iyileştirmelerinin elleçleme süreçlerine toplam katkısı ölçümlenmiştir.