LEE- Coğrafi Bilgi Teknolojileri-Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Doğru, Ahmet Özgür" ile LEE- Coğrafi Bilgi Teknolojileri-Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeBir havayolu şirketinin havalimanı ağının, kalkış-varış ve olası bağlantılı uçuş çözümlerinin coğrafi bilgi teknolojileri kullanılarak belirlenmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022) Seğmen, Mansur ; Doğru, Ahmet Özgür ; 718086 ; Coğrafi Bilgi Teknolojileri Bilim DalıUlaşım ve lojistik yakın zaman insanlık tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında sivil havacılık alanında atılan adımlar ve yolcu taşımacılığı için üretilmeye başlanan uçaklar sayesinde dünyanın herhangi bir noktasından uzak başka noktalara diğer ulaşım seçeneklerine kıyasla çok hızlı bir şekilde mümkün olmuştur. Gittikçe küreselleşen dünya ekonomisi, göçler ve savaşlar gibi sosyoekonomik sonuçları olan olaylar neticesinde ülkelerin arasındaki coğrafi sınırlar sadece fiziksel olarak varlığını sürdürmeye başlamıştır. Bu fiziki sınırlar ülkelerin egemenlik haklarını belirlerken, insanların sosyal, ticari, kültürel veya turizm amaçlı sürekli dolaşım halinde olduğu bir döneme geçiş ile sınırsız bir dünya düzenine evirilmiştir. Dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşayan insanların başka ülkelere farklı amaçlarla seyahat etmesi ve bu dolaşım durumu; hızlı, hesaplı ve güvenilir bir taşımacılığa ihtiyaç oluşturmuştur. Geleneksel kara ve deniz yolu taşımacılığının karşılayamadığı hız ve güvenlik kriterlerini günümüz teknolojileri ile tamamen katıotomatik sistemlerle hayata geçiren havacılık teknolojisi sayesinde taşımacılık ve lojistik en hızlı ve güvenilir seçenek olmuştur. Sivil havacılığın bu denli hızlı gelişimi neticesinde ülkelerin genelde orta ve üst ekonomik sınıflarına hitap eden bayrak taşıyıcı havayolu firmaları dışında, nüfusun çoğunluğunu oluşturan orta ve alt ekonomik sınıfa mensup kişilerin de seyahat etmesine imkân tanıyan düşük maliyetli taşıyıcılık yapan havayolu firmaları kurulmuştur. Düşük maliyetli taşıyıcı havayolu firmaları sayesinde havayolu taşımacılığı daha da gelişmiş ve bu sayede uçakla seyahat lüks olmaktan çıkmıştır. Dünya üzerinde yer alan veya insan eliyle kurulmuş dinamik sistemlerde neden-sonuç ilişkisi bir döngü şeklinde ilerlediği gibi, düşük maliyetli havayolu taşımacılığının icadı da yolculuk yapan kişilerin tercihleri ve ihtiyaçları doğrultusunda bir dönüşüm geçirmiştir. Bu karşılıklı etkileşim sonucunda düşük maliyetli taşımacılık yapmayan firmalar da pazarda var olabilmek için kendi alt havayolu firmalarını kurarak bütün ekonomik sınıflara hitap etmeye çalışmıştır. Seyahat edecek yolcular için bir kolaylık sağlayan bu dinamik sektör, havayolu firmaları için de büyük bir rekabet ortamı oluşturmuştur. Bir havayolu şirketinin kar elde edeceği bütün olası hizmetler; uçuş öncesi, uçuş sırası ve uçuş sonrası şeklinde bölümlenebilir. Bu bölümlerin hepsi uçuş operasyonuna bağlı olarak değişmektedir. Ancak uçuş operasyonu, öncelikle havayolu şirketinin operasyonel kararları doğrultusunda rota ve uçuş tarife planlamalarıyla belirlenir. Uçuş tarifeleri seferlerin haftanın hangi günleri, hangi rotalarda, günde kaç kere düzenleneceği kararı neticesinde oluşturularak, uçuşlar bu tarifelere uygun gerçekleştirilir. Havayolu şirketlerinin uçuş tarifesini yayınladıktan sonra nihai sınırları bu tarife verisi ile hesaplanabilir. Bu tez kapsamında Official Aviation Guide of the Airways'den (OAG) alınan havayolu uçuş tarife verisi kullanılarak havayolu şirketlerinin havalimanı ağları hesaplanmış ve uçuş sorgulamalarında çözüm üretmek için kullanılmıştır. Havayolu şirketlerinin yolcu çözümlerini içeren yazılımlarının istenilen rotada hızlı ve etkili bir şekilde uçuş planlaması yapması gerekmektedir. Bu tez kapsamında istenilen bir rota için havayolu şirketi ve onun partnerlerinden oluşan bir ağ üzerinde Dijkstra'nın en kısa yol algoritmasına benzer bir algoritma ile olası seyahat planları çıkarılmış ve coğrafi kurallar ile filtrelenerek seyahat çözümleri hesaplanmıştır. Bir havayolu şirketinin hangi rotalarda uçuş gerçekleştireceği konusu, o rotada yapılan diğer uçuşlar ve bu uçuşların yolcu talebini karşılayıp karşılamadığı bilgisi ile belirlenebilir. Bu kararı vermek için havayolu şirketlerinin kendi havalimanı ağını, yeni rotalar için rekabette olduğu havalimanlarını ve bu havayolu şirketlerinin de havalimanı ağını biliyor olması gerekmektedir. Bu tez çalışması kapsamında OAG'den alınan havayolu uçuş tarife verisi kullanılarak havayolu şirketlerinin havalimanı ağları ve belirli bir firma için uçuş gerçekleştirdiği nokta çiftlerinde hangi havayolu firmalarıyla rekabet içerisinde olduğu hesaplanmış ve rekabet indeksi oluşturulmuştur. Bu rekabet verisi çalışmanın bir diğer aşaması olan partner havayolu önerilmesinde kullanılmıştır. Havayolu şirketleri için bir diğer ihtiyaç ise uçuş gerçekleştirdiği son nokta havalimanlarından, hiç uçmadığı noktalara başka havayolu şirketleri ile anlaşma sağlayarak yolcularını taşımaktır. Havacılık endüstrisinde sıklıkla kullanılan bu anlaşmalar sayesinde havayolu şirketi yolcusunu herhangi bir noktadan alıp bağlantılı uçuş yoluyla hiç uçmadığı başka noktalara taşıyabilir. Ancak burada verilecek karar hangi partner ile hangi noktalara gidilebileceği bilgisinin yanında daha önce hiç gidilmemiş şehir, ülke veya kıta bilgisine bağlıdır. Bu tez çalışması kapsamında, rekabet analizi sonucu oluşan veri kullanılarak, havayolu kullanıcılarına seçtiği bir havalimanından daha önce o havayolu firmasının uçmadığı noktalara hangi partnerlerle uçabileceği rekabet indeksleriyle sunulmuş ve sonuçlar harita yardımıyla görselleştirilmiştir. Uluslararası seyahat veri sağlayıcısı OAG şirketinden alınan seyahat uçuş tarife verisi ve TomTom tarafından mekânsal niteliklere göre aramayı sağlayan uygulama programlama ara yüzünün (SearchAPI)sunduğu coğrafi referans servisi ile oluşturulan coğrafi veri, uygulama içerisinde kullanılmış ve ihtiyaç duyulan çözümler üretilmiştir. Sonuç aşamasında ise çözümlerin havayolu firmaları açısından eldeki veriler ışığında ne denli uygulanabilir olduğu incelenmiş ve sonuçların iyileştirilmesi için hangi veri entegrasyonlarına ihtiyaç duyulduğu saptanmıştır.
-
ÖgeDoğal afet kaynaklı yıkıntı atıklarının depolanmasında uygun alanların belirlenmesi: İstanbul örneği(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-06-13) Erbay Altıok, Türkü ; Doğru, Ahmet Özgür ; 706191042 ; Coğrafi Bilgi Teknolojileriİnsanlık, varoluşunun başından beri çevreye atık çıkarmaktadır. Özellikle kolektif hayat ve şehirleşme ile birlikte bu atık miktarı artmıştır. Şehirler geliştikçe atık miktarı daha da artmakta ve atık yönetimi bir soruna dönüşmektedir. Öte yandan, şehirlerin büyümesiyle afet dirençliliği düşmekte, ciddi can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Alp-Himalaya orojenik kuşağında yer alması ve aktif olarak sismik hareketlerin olduğu bir bölgede konumlanması nedeniyle Türkiye, deprem riskinin yüksek olduğu bir coğrafyadadır. Dolayısıyla, afet sonrası atık yönetimi süreçlerinin planlanması ve yönetimi konuları ülkenin temel gündemlerinden biri olarak oldukça önem kazanmaktadır. İstanbul hem konumu hem de Türkiye ekonomisindeki payı dolayısıyla, olası bir deprem sonrası ortaya çıkacak olan yıkıntı atıklarının yönetimi ve depolanması konularında çalışılması gereken bir bölgedir. Atık yönetimi konusundaki gelişmelere bağlı olarak, uygun atık depolama alanlarının belirlenmesinde mekânsal karar verme süreç mekanizmalarının oluşturularak uygulanması karar vericiler için fayda sağlamaktadır. Yıkıntı atıklarının depolanmasında uygun yer seçimi için Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Çok Kriterli Karar Verme Yöntemleri (ÇKKVY) kullanılmıştır. İstanbul şehrinin mevcut yapı stoğu, deprem kayıp tahminleri ve olası bir deprem sonrası ortaya çıkabilecek hafriyat ve yıkıntı atığı verileri bu kapsamda değerlendirilmiştir. Potansiyel atık miktarı göz önüne alınarak, İstanbul'un yanı sıra Kırklareli, Kocaeli, Sakarya ve Tekirdağ çevre il alanları da çalışma alanına dahil edilmiştir. Ülkemizde atık yönetimine ilişkin yürürlükteki mevzuatlar incelenenerek depolama tesisi uygun yer seçimi için kriterler belirlenmiştir. Söz konusu bu kriterler geçmiş çalışmalarda yer alan kriterlerle karşılaştırılmıştır ve ortak kriterlerin olduğu gözlemlenmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda belirlenen nihai kriterler çevresel ve erişim ana başlıkları altında sınıflandırılmıştır. Çevresel etkileri en aza indirme hedefiyle korunan alanlar, yapılı alanlar ve deprem riski çevresel faktörler olarak değerlendirilirken; depolama alanlarının erişilebilirliğini göz önünde bulundurmak için kara, demir ve deniz yolu ulaşımına dair mevcut altyapı (kara ve demir yolları ile limanlar) erişim faktörleri olarak belirlenmiştir. Kriterlerin önem ve ağırlıklarını belirlemek amacıyla Çok Kriterli Karar Verme Yöntemlerinden olan Analitik Hiyerarşi Yöntemi kullanılmıştır. Analitik Hiyerarşi Yöntemi, karar verme sürecinde farklı seçenekleri barındırarak bu seçenekler arasında kıyaslama ve duyarlılık analizi gibi çalışmaların uygulanmasına olanak sağlar. İkili karşılaştırma sayesinde karar verme ve hesaplama kolaylaşacağı gibi, çok kriterli karar verme sürecinde uyumlu uyumsuz kararları da gözlemleme fırsatı sunar. Bu tez çalışmasında karar verme sürecinde farklı alt kriterler içererek seçilen kriterler ile uygulanan karar verme yöntemleri değerlendirilmiş olup açık kaynaklı verilerden yararlanılarak ileride yıkıntı atıklarının depolanması için kullanılabilecek potansiyel depolama alanları belirlenmiştir. Söz konusu bu alanların nitelik ve nicelik olarak yeterliliklerine ilişkin kapsamlı değerlendirmeler yapılmıştır. Seçilen kriterler için AHY'de yer alan ikili karşılaştırma matrisi uygulandığında, her bir matris sonucunda tutarlılık oranı (Consistency Ratio) 0.1'den düşük çıktığı görülmüştür. Bu sonuca göre ölçütlerin tutarlı olduğu söylenebilmektedir. Elde edilen bulgulara göre belirlenen potansiyel depolama alanları uygunlu derecelerine göre çok uygun, uygun, az uygun, en az uygun ve tercih edilmeyen olarak sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre sırasıyla; çok uygun alan 15,78 km2, uygun alan 250,79 km2, az uygun alan 787,82 km2, en az uygun 1114,91 km2 ve tercih edilmeyen 328,33 km2 olarak hesaplanmıştır. En uygun ve uygun alan tüm potansiyel depolama alanının %10,67'lik kısmını kapsamaktadır.
-
ÖgeMadde kullanımını tetikleyen faktörlerin mekânsal analizi yoluyla atık suda tespit edilen uyuşturucunun kaynak tahmini(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-02-08) Ahıskalı, Yağmur ; Doğru, Ahmet Özgür ; 706181037 ; Coğrafi Bilgi TeknolojileriUyuşturucu madde, insanoğlunun varoluşundan beri sosyal hayatta var olmaktadır. İlk olarak sağlık alanında tedavi bulma ve ilkel dinsel törenlerde kullanım alanı bulan bu maddeler, zamanla keyif verici özelliklerinin keşfedilmesiyle bireysel kullanımda yerini bulmaya başlamıştır. Literatürde çeşitli tanımları olan uyuşturucu madde kavramı en basit haliyle, bitkisel veya sentetik kökenli olan, bireyin sinir sistemini etkileyerek vücudun fiziksel ve mental dengesini bozan ve bağımlılığa yol açan tüm maddeler olarak tanımlanabilir. Uyuşturucu maddenin uzun süreli kullanımı, kişiyi maddeyi almadan yapamama durumuna getirmektedir. Bu durum uyuşturucu madde bağımlılığı olarak tanımlanmaktadır. Uyuşturucu maddelerin insan vücudu üzerinde bağımlılık yaratması ve diğer yan etkilerinin keşfedilmesiyle birlikte tüm dünya ülkeleri tarafından yasaklanma süreci başlamış ve uyuşturucu madde bağımlılığı dünya sağlık sorunu olarak ele alınmaya başlamıştır. Gelişen teknolojiyle beraber artan uyuşturucu madde çeşidi ve uyuşturucu maddenin ticaretine izin veren pazar alanının çeşitliliği, uyuşturucu madde takibini zorlaştırmaktadır. Bu sebeple, uyuşturucu madde bağımlılığı konusunda geliştirilen her yöntem önem taşımaktadır. Uyuşturucu maddenin eş zamanlı takibine izin veren atık suda uyuşturucu ve diğer psikoaktif madde izleme yöntemi, uyuşturucu madde ile mücadelede önemli rol oynamaktadır. Söz konusu yöntem, Türkiye'de 2016 yılında ''Atık Sulardan Uyuşturucu ve Diğer Psikoaktif Maddelerin İzlenmesi (ASUDPMİ)'' adlı projede ilk kez kullanılmıştır. Proje kapsamında, atık suda izlenen uyuşturucu maddenin, harita üzerinde mekânsal kaynak tahmine izin veren Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) ve Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) tabanlı, bina kullanım türü, nüfus, cinsiyet ve yaşa dayalı dört parametre ile geliştirilmiş model oluşturulmuştur. Bu çalışmada, uyuşturucu madde kullanımına etki eden mekânsal faktörleri belirlemek ve her faktörü bir parametre olarak ele alarak ASUDPMİ projesi çıktılarından biri olan uyuşturucu maddenin mekânsal kaynak tahminine izin veren modelin parametre çeşitliliğini ve hassasiyetini arttırarak iyileştirmek hedeflenmiştir. Bu süreçte uyuşturucu madde kullanımına etki eden mekânsal faktörler, literatür taramasıyla elde edilmiştir. Literatür taraması sonucunda uyuşturucu madde kullanımına etki eden mekânsal faktörler, bireysel, mekânsal ve bina kullanım türü altında üç farklı kategoride ele alınmıştır. Bireysel faktörler, eğitim durumu, ekonomik durum, cinsiyet, yaş, medeni durum ve bölgedeki göç oranı olarak belirlenmiştir. Mekânsal faktörler, bölgedeki işsizlik oranı, bölgedeki suç oranı, bölgedeki uyuşturucu ile bağlantılı suç oranı ve hanehalkı sayısı olarak belirlenmiştir. Son olarak bina kullanım türü altında, konut, iş yeri, eğitim, sağlık, kültür ve sanat merkezi, gıda hizmetleri (restoran vb.) ve eğlence (gece kulübü, bar vb.) yer almaktadır. Bireysel ve mekânsal faktörler, anket çalışmasında tek bir başlık altında, birbirleriyle karşılaştırmaya izin verilecek şekilde ele alınmıştır. Belirlenen faktörlerin, uyuşturucu madde bağımlılığı alanında genel uzmanlık sağlayan kişilerle (akademisyen, doktor, klinik psikolog, psikolog, hemşire ve sosyal hizmet uzmanı) yapılan anketler sonucunda sayısallıştırılması yapılmıştır. Anketler, 100 kişi ile sınırlandırılan örneklem alanından %95 güven ve %5 hata oranıyla 80 kişi ile tamamlanmıştır. Anket cevaplarına uygulanan Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) analizi ile bireysel ve mekânsal faktörlerin karşılaştırmasında tutarlılık sağlayan 21 anket cevabı, bina kullanım türlerinin ikili karşılaştırmasında tutarlılık sağlayan 35 anket cevabı elde edilmiştir. Tutarlılık sağlayan cevapların sırasıyla geometrik ortalaması alınmış ve sonuç parametre ağırlıkları elde edilmiştir. Elde edilen ağırlıklara son olarak AHP analizi yapılmış ve bireysel-mekânsal faktör ağırlıkları için tutarlılık değeri 0,011, bina kullanım türü ağırlıkları için tutarlılık değeri 0,007 olarak hesaplanarak sonuç parametrelerinin ağırlıklarına ulaşılmıştır. Ulaşılan yeni parametre ağırlıklarıyla mevcut CBS tabanlı model iyileştirilmiş ve iyileştirilen model, 2006 yılı verileriyle Beyoğlu ilçesi özelinde eğitim, yaş, medeni durum, cinsiyet ve hanehalkı faktörleri kapsamında çalıştırılmıştır.