LEE- Mimari Tasarım-Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Kahvecioğlu Paker, Nurbin" ile LEE- Mimari Tasarım-Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeMüşterek bir mimarlık imkanı: Herkes İçin Mimarlık Derneği(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-07-25) Gündoğdu, İbrahim Emre ; Kahvecioğlu Paker, Nurbin ; 502122011 ; Mimari TasarımBu tez çalışması 2000'ler çevresinde mimarlık sahnesinde sesleri daha çok duyulmaya başlayan ve geçmiş örneklerden farklı olarak daha fazla devamlılık kazanmaya başlar gözüken alternatif kolektif mimarlık pratiklerini incelemektedir. İncelemenin ana örneği tez yazarının da aktif bir parçası olarak konuya içeriden baktığı Herkes İçin Mimarlık Derneği'dir. Bu içeriden bakışı dengeleyen bir unsur olmanın yanı sıra, tezin kuramsal çerçevesini de oturtan kavram ise müşterekler olmuştur. Müşterekler, alternatif kolektif mimarlık pratiklerinin küresel çaptaki alternatif hareketlere bağlanarak amaçlarını daha kapsamlı sorgulamalarını sağlayan ve yapılarını güçlendirebilecek bir kavram olarak öne çıkmaktadır. Bu pratikler dönüşümünü amaçladıkları hakim üretim ve yaşam biçimleri üzerinde anlamlı bir şekilde etki edebilmek için mimarlık alanı içine sıkışmamalı ve çok farklı biçim ve zamansallıklarda olabilecek olsa da süreklilik arz eden tutum ve politikalara sahip olmalıdırlar. Tez çalışması bu tutum ve politikalar için olası yolları araştırmaya çalışıp, ele aldığı örnekler itibarıyla pratiklerin mevcut durumlarını ve geleceğe yönelik imkanlarını sorgulamaktadır. Tezin kuramsal çerçevesinin oluşturan müşterekler kavramı tarihsel durumundan başlayarak ele alınmaya başlanmıştır ancak, tarihsel boyutundan öte özellikle 1990'lar ile birlikte müşterekler siyasetinin ivmelenen 'alter-küreselleşme' hareketleri için nasıl besleyici bir fikirsel altlık oluşturduğu ön plana çıkarılmıştır. Müştereklerin hem tarihsel hem güncel ele alınışında kaynaklar meselesi ön plana çıkmaktadır. Bu kaynaklar sadece maddi kaynaklar ile sınırlı kalmayıp, müştereklerin oluşturulması gereken yapılar olduğu da düşünüldüğünde 'gayrimaddi emek' ya da başka türlerde tanımlanabilecek geniş bir yelpazede çeşitlenmektedir. Kaynakların çeşitliliği üzerinden ele alınış tezin müştereklere ve mimarlık alanına bakarken kullandığı ana hatlardan biri olmuştur. Hakim neoliberal politikalarının nasıl tanımlandığı ve buna karşı pozisyonların nasıl alındığına bakılırken de, neoliberal politikalara mimarlık alanına yansımalarına dair eleştiriler ve müşterekler tartışmasını mimarlık alanına doğru çeken söylemler, kuramsal çerçevenin mimarlık alanı ile birleşmesini sağlayan bir geçiş oluşturmaktadır. Kuramsal çerçevenin ana bileşeni olarak müşterekler yer alırken, mimarlık alanına doğru çerçeve genişlediğinde, alanın içindeki katılımcılık tartışmalarının geçmişinden başlanarak bugüne gelinen bir yol izlenmiştir. Katılımcı mimarlık tartışmaları, 20. yüzyıldaki sürecinde ilk etapta başarısızlıkla sonuçlanmış örnekler veren, akabinde gelen 'star mimar' özneler dönemini engelleyememiş çabalar olarak görülebilir. Ancak bu tekil öznelliklerin mimarlık alanı ile sosyal ve çevresel açılardan Dünya için zararlı olduğu görüldüğünden beri mimarlık alanı birlikte üretimlere doğru yönünü çevirmiştir. Günümüzde ana akım mimarlık içinde de birlikte üretmek, hatta bazen katılımcılık kullanılabilir yöntemler olabilmekteyken; alternatif kolektif pratikler, mimarlığın kimler için, kimlerle, nasıl, neler ile yapıldığı konusunda ana akımdan farklılaşan saiklerle yol almaktadır ve kendileri doğrudan dile getirmediğinde bile dönüşüme yönelik politik angajmanlarla hareket etmektedirler. Tez çalışması bu kimi zaman örtük politik angajmanları müşterekler siyaseti üzerinden değerlendirmeye çalışmıştır. Müşterekler ve devamında katılımcı mimarlık tartışmaları üzerinden kurulan kavramsal çerçeveden sonra tezin ana değerlendirme örneğine geçmeden önce, kavramsal çerçeveyi örneklerle desteklemek adına kaynak, eğitim ve organizasyon başlıklarında Dünya ve Türkiye'den 12 alternatif pratik değerlendirilmiştir. Herkes İçin Mimarlık Derneği bir önceki bölümde yapılan kategorizasyon içerisindeki aynı konulara değinilecek şekilde söylem, yapı ve eylem başlıkları altında, tezin kuramsal çerçevesi açısından ve diğer benzer örneklerle de kıyaslanarak incelenmiştir. Söylem başlığında derneğin ürettiği metinlerden faydalanılırken, yapı başlığındaki incelemeler üyeler, katılımcılar ve kullanıcıları içerecek biçimde dernek işlerine dahil olan bileşenlere ayrı ayrı bakılarak yapılmıştır. Eylem başlığındaki örnekler ise, tezin kuramsal çerçevesiyle birlikte değerlendirilmesi anlamlı bulunan, zaman içerisinde derneği söylem, yapı ve eylemleri üzerinde etkili olduğu düşünülen işler arasından seçilmiştir. Derneğin incelenmesinde tez yazarının 10 yıllık periyoddaki deneyimi, incelemeleri ve araştırmalarından yola çıkılırken, karşılaştırma örneklerinde de yazılı, görsel kaynak kullanımının yanı sıra tez yazarının bu pratiklerle doğrudan temasları bulunmuştur. Kavramsal çerçeve ve alternatif kolektif mimarlık pratiklerinin bu çerçeve uyarınca değerlendirilmesinden sonra sonuç bölümünde öncelikle Herkes İçin Mimarlık Derneği müşterekler açısından ele alınmış, ardından mimarlık müştereklerinin yapıları için öneriler ile tez sonlandırılmıştır. Herkes İçin Mimarlık katılımcılık söylemini kurulduğu günden bu yana, anlamını kaybetmeyecek şekilde kullanmamaya belirgin bir hassasiyet gösterek dile getirmiş ancak yine söylemlerinde kendini doğrudan bir müşterek olarak tanımlamamıştır. Bundan sonraki süreçte derneğin müşterek tanımını kullanıp kullanmaması en kritik mesele olarak görülmemekle birlikte, mimarlık üretimini mimarlık alanı içine sıkışmadan, toplumsal meseleleri dert edinen bir şekilde yapmayı başlangıçtan itibaren ifade eden ve uygulamaya çalışan bu yapı için, müşterekler siyasetinin ve yapılarının farkında olmak ve bu yönde hareket etmek, amaçlarını kuramsal ve pratik açılardan sağlamlaştıracaktır. Alternatif kolektif pratiklerin ise mimarlık alanı içerisinde katılımcı söylemleri tekrar, ancak anlamlarını açarak ve uygulama sahalarını genişleterek geliştirdikleri görülmüştür. Mesleki sorumluluk kaygılarıyla eşdeğer biçimde mesleki tahakküm kurmamayı amaç edinen bu pratikler için, bazılarının söylem ve eylemlerinde de gözlemlenen, farklı pozisyonları yatay hiyerarşik düzlemlerde bir araya getiren 'şenlikli' üretim biçimlerinde çalışmak müşterekliğe giden yolda önemli gözükmektedir. Bu üretim biçimleri mimarları yine bir çok farklı durumu içerisinde bulundurabilecek, kendi içinde ve mimarlık alanı dışıyla da ortaklaştıran imkanlar sağlayan 'tasarımcı-inşacı' kimliklere doğru yaklaştırmaktadır. Tez çalışması son sözü olarak, bu kimliklerle oluşan ve sürdürülen müştereklerin, çevrenin, toplulukların, sosyal ve ekonomik hayatın giderek artan krizlerle boğuştuğu bir çağda, bu sorunlara karşı verilen mücadelelere dahiliyetler ve yeni bir Dünya yaratmak için gerekli olduğunu dile getirmektedir.
-
ÖgeTasarımda orijinallik mitlerini çözümleyici bir model önerisi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-04-27) Vatansever Kara, Elçin ; Kahvecioğlu Paker, Nurbin ; 502072014 ; Mimari TasarımOrijinallik kavramı; mimarlık, tasarım ve ilişkili disiplinlerde tartışmalı bir kavramdır. Bir tasarımın benzersiz, özgün ve başka tasarımlardan ayrıksı olma durumu, günümüzde yaratıcılıkla ilişkili olarak arzulanan bir olgudur. Orijinallik, tasarım sürecinde yaratıcılığı teşvik ederken, tasarımcıya da bir çeşit özgürlük alanını açar. Özgün tasarımlar, önceki tasarım kalıplarından farklı olarak, yeni fikirlerin ve yaklaşımların kullanılmasıyla karakterize edilir. Ancak orijinallik her zaman mutlak bir kavram olmamıştır. Sanattan felsefeye, bilimden tasarıma kadar bir çok disiplinde, zaman içerisinde farklı anlamlar yüklenmiş ve tartışmaların odak noktası olmuştur. Orijinalliğin modern bir fenomen olduğundan bahsedebiliriz, zira klasik gelenekte taklit sanatı hem uygulanmış hem de teorileştirilmiştir. Gelenekler iletimi, nesilden nesile aktarımı ifade eder; uygulanması için gerekli kuralları, taklit edilmek üzere olan modeller aracılığıyla iletiriz. Çünkü bir modelin iyi bir şekilde taklit edilebilmesi, tam olarak anlaşılması ve az ya da daha fazla yaratıcı bir şekilde yeniden üretilebilmesi için tekniğin öğrenilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla gelenekler; taklit, kopya ya da yeniden üretimi öğrenmenin doğal bir parçası, süreci olarak görmektedir. Dahası, tarihsel olarak bakıldığında, bu türden bir üretim sanat, tasarım ya da mimarlık alanlarında bir stilin, dilin oluşmasını, yayılmasını da sağlayan şeydir. Eskiler; taklit ve yaratım sürecini ayrılmaz bir bütün olarak görmüş, bununla ilgili pek çok felsefik spekülasyonlar, çeşitli teoriler üretmiş ve yaratıcı taklidi bir öğretim modeli olarak uygulamıştır. Ancak zaman içerisinde, orijinalliğin idealleştirilmesinin bir sonucu olarak, taklidin yaratıcı potansiyeli ve bir öğrenme biçimi olarak saygın görülen konumu giderek itibarsızlaşmıştır. Orijinallik / özgünlük kavramı tarihi görece yakın zamana aittir. Kökeni latince -oriri, originem-den gelen ve kaynak, başlangıç gibi içkin bir biçimde geriye dönük anlamlara sahip orijin, 14. yüzyıldan beri var olsa da, bu kelimeden türeyen orijinal ve orijinallik kavramları zaman içerisinde farklı şeyleri ifade etmeye başlamıştır. Orijinal kelimesi zaman içerisinde, bir tarafta orijin ile bağlantılı olarak retrospektif anlamlarını korurken, diğer taraftan yeni, diğerleri gibi olmayan, özgün gibi anlamlar yüklenmeye başlamıştır. Orijinallik ise tamamen modern bir fenomen olarak, idealleştirilmiş bir yeniliği ve özgünlüğü tariflemek üzere kullanılan bir kavram haline gelmiştir. Orijinallik; sıfır noktasını hemen, şimdi, kendisi üretmektedir. Dolayısıyla bu anlamda, geçmişe dönük olan klasik geleneklere zıt bir kavramdır. Orijinal kelimesinin birbirinden farklı ve zıt anlamlar yüklenebilmesi, orijinal kavramı ile birlikte kendisine eş ve zıt anlamları olan diğer kavramları ele alış biçimlerimizi değiştirirken, özellikle tasarım, mimarlık, sanat, estetik gibi alanlarda idealleştirilmiş bir arayış olma durumu ile birlikte bakıldığında, orijinallik ekseninde olan tüm kavramları tartışmaya açık hale getirmektedir. Orijinallik ve kopya/ taklit kavramları çerçevesinde tartışılan tanımlamalar ve yan kavramlar farklı söylem alanlarında yer alsalar dahi, birbirlerine değişen koşullar yaratmakta ve birbirlerini ilişkisel olarak dönüştürmektedir. Bu koşulların ve dönüşümün izleri, kelimelerin anlamları üzerinde kendini göstermektedir. Dilde anlamsal olarak meydana gelen ve düşünme biçimlerimize yansıyan bu değişimleri görsel olarak temsil edebilme işi ise zordur. Tez çalışması, bu anlamda tarihsel olarak anlamsal salınım gösteren bu kavramlara odaklanacaktır. Modern bir kavram olan orijinallik kavramı, bir dizi niteliksel ve niceliksel değişim ve dönüşüm nedeniyle zihniyetimizi şekillendiren modern mitlerden biri haline gelmiştir. Mitler, bir ideolojiyi ve bir değerler bütününü doğal bir durum olarak yansıtırken, toplumsal olarak inşa edilen bu durumun insan üretimi ve dolayısıyla da yapay (artificial) olduğunu gizlemektedir. Bu nedenle, bugün orijinallik ve kopya gibi kavramlara nasıl yaklaştığımızı açıklığa kavuşturmak için bu sosyal olarak inşa edilmiş anlatıları deşifre etmek çok önemlidir. Orijinallik ekseninde, tasarımın kendisinin ve tasarımcı kavramının zamanla mitolojikleşmeye başlaması, hem ürünün hem de üreticisinin anlamlarındaki değişimi beraberinde getirmektedir.