FBE- Endüstri Mühendisliği Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Baskak, Murat" ile FBE- Endüstri Mühendisliği Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeDağıtım Merkezi Depolarına İlişkin Hiyerarşik Depo Tasarım Metodolojisi Ve Konvansiyonel/otomatik Depo Karar Problemine İlişkin Analitik Bir Model(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-03-20) Karakış, İsmail ; Baskak, Murat ; 10030596 ; Endüstri Mühendisliği ; Industrial EngineeringDepo ve depolama kavramları, müşteri hizmet ve maliyet düzeyi açısından her tedârik zinciri için önem arz etmektedir. Bu çalışma kapsamında öncelikle depo tasarımı ile ilgili ayrıntılı bir literatür araştırması gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, depo tasarımına ilişkin problemler, çözüm yöntemleri ve/veya yaklaşımları içeren 243 çalışma incelenmiş olup 170 çalışma, kullandığı yönteme göre ayrıntılı bir sınıflandırmaya tâbi tutulmuştur. Literatür araştırması sonucunda özellikle farklı parametreleri göz önünde bulunduran bir depo tasarım sistematiğine gereksinim olduğu ortaya konmuş olup bu tez kapsamında depo tasarımına ilişkin hiyerarşik bir yöntembilim geliştirilmiştir. Bu yöntembilim çerçevesinde depo tasarım problemleri üç hiyerarşik düzeyde ele alınmıştır. Stratejik düzeyde; depoya ilişkin stratejik hedefler ve yatırım plânlama, depo yeri seçimi, veri analizi, konvansiyonel/otomatik depo kararı, depo süreçlerine ilişkin ilkeler ve üst düzey depo yerleşimi aşamaları yer almaktadır. Taktik düzeyde; depolama politikaları, koridor tasarımı, raf sistemleri ve ekipman seçimi ile ayrıntılı depo yerleşimi aşamaları bulunmaktadır. Operasyonel düzeyde ise depolama süreçlerinin ayrıntılı olarak tasarımı yer almaktadır. Bu tez kapsamında ayrıca literatür araştırması sonucunda potansiyel araştırma alanı olarak saptanmış olan diğer bir konu olarak değerlendirilmiş olan stratejik düzey depo tasarımı bünyesindeki önemli aşamalardan biri olan konvansiyonel/otomatik depo karar verme problemine ilişkin iki aşamalı bir analitik bir model önerilmektedir. Söz konusu modelde literatürdeki az sayıda bulunan mâliyet odaklı çalışmalardan farklı olarak yatırım ve operasyonel mâliyet öğelerinin yanı sıra teknik performans göstergeleri (hız, işlem hacmi vb.) ile mâliyet dışı karar kriterleri göz önüne alınmıştır.
-
ÖgeEsnek Sipâriş Tipi Üretim Sistemlerinde Müşteri Sipârişlerinin Çizelgelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-01) Tekbaş, Hakan ; Baskak, Murat ; Endüstri Mühendisliği ; Industrial EngineeringBu çalışmada sipâriş-ürün-işlem üçlüsüne sahip aynı ürünün işlemlerinin paralel yapılabildiği esnek sipâriş tipi çizelgeleme probleminde yayılma ve ortalama sipâriş teslim gecikmesi sürelerinin ağırlıklandırılmış toplamını enküçükleyecek yeni bir melez Tavlama Benzetimi (TB) algoritması geliştirilmiştir. İşlemlerin atanabileceği seçenek makinaların bulunması nedeniyle atama ve sıralama alt problemlerinin çözülmesi gerekmektedir. Yayın incelemesi ve denemeler sonucunda problemin atama ve sıralama alt problemlerinin eşzamanlı çözülmesine karar verilmiştir (Bütünleşik yöntembilimi). Literatürde bütünleşik yöntembilimli algoritmalar tek bir metasezgisel algoritma içerirken sunulan algoritma, hiyerarşik yapılanmayla iki TB algoritması içermektedir. TB algoritmaları da araştırma alanlarının daha iyi incelenebilmesi için etki analizi adı verilen alt algoritmalar içermektedir. Bu algoritmalarla, kritik yoldan seçilen işlemlerin olası komşu çözümlerinden hangisinin uyum değerini daha olumlu etkileyeceği belirlenerek o komşu çözümler denenmektedir. Hiyerarşide en üstte yer alan tek işlem yer değiştirme TB algoritmasıyla tek bir işlemin yeri değiştirilerek makina yük dengesi sağlanmaktadır. Hiyerarşide alt sırada yer alan takas TB algoritmasıyla, iki işlem takas edilmektedir. Her iki algoritma da komşu çözümler oluştururken, ortalama sipâriş teslim gecikmesi süresini arttırmayacak arama alanlarında hazırlık süresi ve işlem süresi toplamını azaltmaya çalışmaktadır. Ayrıca takas algoritmasında reddedilen çözümün kritik yolu kullanılarak yerel en iyi çözümden kaçılması kolaylaştırılmıştır. Geliştirilen algoritma ve rassal TB algoritması, yeni oluşturulan 36 problemi çözerek performans farkı Anova analizleriyle irdelenmiştir. Ayrıca ambalaj sektöründe gerçek bir uygulama yapılarak fabrika üretim plânlama programıyla önerilen algoritmanın sonuçları karşılaştırılmıştır. Sonuçlar, önerilen algoritmanın kısa CPU işlem sürelerinde çok daha iyi sonuçlar üretebildiğini göstermektedir.
-
ÖgeGenişletilmiş Bir Malzeme Gereksinim Plânlaması Modeli Ve Uygulaması: Türkiye Kuyumculuk Sektörü(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-08-09) Yazıcı, Erhan ; Baskak, Murat ; 10121305 ; Endüstri Mühendisliği ; Industrial EngineeringKuyumculuk sektörü, üretimde hammadde olarak değerli metalleri kullanmasından dolayı kendine özgü farklılıklar içeren bir sektördür. Bu değerli hammadde hareketleri, bütünleşik olarak bir kapalı döngü tedârik zinciri içerisinde olmaktadır. Malzemelerin ve özellikle değerli hammaddelerin hareketleri tedârikçiden, üretime ve üretimden müşteriye kadar etkin bir şekilde yönetilmelidir. Bu süreç içerisinde plânlamanın merkezinde olan ve gereksinim kaynağını oluşturan üretimin plânlanması, değerli metallerin kullanılmasından dolayı incelenmesi gereken, farklı gereksinimler içeren bir konudur. Geleneksel Malzeme Gereksinim Plânlama (MRP) yalnızca ileri yönlü hareketleri dikkate alarak, gereksinimlere uygun şekilde üretim sipârişlerini ve ilişkili gereksinimleri ortaya koyar. Bununla birlikte kuyumculuk üretimi yalnızca ileri yönlü malzeme hareketlerini içermez. Kapalı döngü tedârik zinciri içerisinde malzemelerin hareketleri ileri yönlü olarak tedârikçiden üretime ve üretimden müşteriye kadar etkin bir şekilde yönetilmesi gerektiği gibi, aynı şekilde tersine yönlü olarak müşteriden üretime ve üretimden tedârikçiye etkin bir şekilde yönetilmelidir. Kuyumculuk sektörü ileri yönlü geleneksel malzeme hareketlerine ek olarak, geri dönüşüm ve yeniden üretim süreçlerinden dolayı ters yönlü malzeme hareketlerini içerir. Geleneksel MRP, yalnızca ileri yönlü malzeme hareketleri ile ilgilenirken, yalnızca ters yönlü hareketlerin plânlanması ile ilgilenen “Tersine MRP” olarak adlandırılan bir plânlama yaklaşımı da vardır. Tersine MRP, ürünlerin parçalarına ayrıştırılmasının malzeme gereksinim plânlaması ile ilgilenir. Bununla birlikte hem ileri hem de ters yönlü hareketleri dikkate alan başka bir yaklaşıma gereksinim vardır. Bu yaklaşım “Genişletilmiş MRP” olarak adlandırılır. Genişletilmiş MRP, hem ileri yönlü hem de ters yönlü hareketleri MRP içerisinde eşzamanlı olarak dikkate alır. Bu, kuyumculukta MRP için gereksinim duyulan bir yaklaşımdır. Bu çalışmada öncelikle, Türkiye’deki kuyumculuk sektörü dikkate alınarak geleneksel MRP modeli, çift yönlü (ileri ve ters yönlü) üretim içi hareketler ile birlikte çift yönlü tedârik zinciri hareketleri gözönüne alınarak genişletilmiştir. Çift yönlü üretim içi hareketler olarak şunlar dikkate alınmıştır: Hurda, fire geri dönüşümleri ve iade geri dönüşümleri. Çift yönlü tedârik zinciri hareketleri olarak ise iade, tahsilat ve iade yeniden işlemeleri dikkate alınmıştır. Kuyumculuk sektörü, çift yönlü hareketler içeren bu kapalı döngü tedârik zinciri yapısından dolayı ayrıca yönetilmesi gereken belirsizlikleri içerir. Bundan dolayı çalışmanın devamında bu belirsizlikler de dikkate alınarak; sunulan genişletilmiş MRP modeli daha etkin bir tedârik zinciri yönetimi için belirsizlikleri de içerecek şekilde çalışma geliştirilmiştir. Öncelikle çalışma ile ilgili yazın taramaları yapılmıştır. Yapılan yazın taramasını üç başlık altında gruplandırmak doğru olacaktır. Bunlardan ilki MRP, geri dönüşüm ve yeniden üretim ilgili yazın taramasıdır. Bu yazın taraması ile geri dönüşüm ve yeniden üretim içeren üretim ortamlarında üretim plânlama ve MRP problemlerine nasıl çözümler getirildiği araştırılmıştır. MRP ve belirsizlikler başlığı altındaki ikinci bir yazın taraması ile üretim ortamını etkileyen belirsizliklerin neler olduğu ve nasıl yönetildikleri incelenmiştir. Bu araştırmadan yola çıkılarak çalışmada belirsizliklerin nasıl yönetilebileceği ile ilgili yöntem geliştirilmeye çalışılmıştır. Son olarak ise belirsizlik üzerinde yapılan çalışmalardan yola çıkılarak, çözüm yöntemi olarak en çok yeğlenen bulanık modelleme saptaması ile bulanıklığın üretim plânlamada kullanımı üzerine yayınlar araştırılmıştır. Bu konuların araştırılması, yapılan bu çalışmaya ışık tutucu nitelikte etkide bulunmuştur. Çalışma, bu yazın araştırmalarının ışığında şekillendirilmiştir. Çalışmanın devamında ise önerilen genişletilmiş MRP modeli verilmiştir. Kuyumculuk üretim süreci, problemin tanımlanması, modellenmesi bu kısımda yapılmıştır. Öncelikle model, tanımı itibari ile doğrusal olmayan” olarak oluşmuştur. Sonrasında parçalı doğrusallaştırma ile model doğrusal biçime getirilmiştir. Devamında modele belirsizlikler de eklenerek modelin bulanık biçimleri elde edilmiştir. Önerilen model temel olarak iki kısımdan oluşmaktadır. İlk aşamada yeniden üretim, geri dönüşüm ve yeniden kullanımları içeren kapalı döngü tedârik zincirlerindeki üretim/yeniden-üretim ortamları için genişletilmiş MRP modelinin geliştirilmesi yapılmıştır. Bu ana konu ile birlikte, özellikle yeniden üretim, geri dönüşüm ve yeniden kullanım ile öne çıkan belirsizliklerin de dikkate alındığı bu çalışmada, ikinci olarak belirsizliklerin bu malzeme gereksinim plânlama içerisindeki rolü ele alınmıştır. Böylece önerilen modelin daha etkin bir şekilde gerçek yaşam uygulamalarına katılabilirliğinin sağlanması ve karar vericilere daha etkin bir plânlama ortamının sunulması amaçlanmıştır. İlk aşamada, sunulan MRP modelinin geliştirilmesinde doğrusal olmayan ve doğrusal olan karışık tamsayılı matematiksel modellemeler kullanılmıştır. Modellemeler AIMMS yazılımı kullanılarak yapılmıştır. İkinci aşamada ise temel olarak bulanık mantık ve bâzı durulaştırma yöntemleri kullanılarak model, içerisindeki belirsizliklerin yönetilmesi için, belirsizlikleri içerecek şekilde geliştirilmiştir. Modele belirsizliklerin eklenmesi, genel olarak modeli doğrusal olmayan bir duruma dönüştürmüştür. Temel olarak bulanık modelin çözümü için alfa kestirimler ile parametrik doğrusal programlama kullanılmıştır. Her iki aşamada da model çözümleri gerçek vaka üzerinde yapılarak, önerilen modelin uygulanabilirliği sunulmuştur. Değişik çözücüler ve plânlama dönemleri için çözümleme yapılarak önerilen belirli modelin hesaplama etkinliği gösterilmiştir. Çözümler üzerinde duyarlılık analizleri ve kıyaslamalar yapılarak gerek belirli durumlar ve gerekse belirsizliklerin dikkate alındığı durumlar için önerilen modele ilişkin çözüm etkinlikleri verilmiştir. Hem doğrusal, hem de doğrusal olmayan modeller için farklı çözücülerde çözümler elde edilmiş, modelin performansı araştırılmıştır. Çözümlere baktığımızda doğrusal olan modelin, olmayana göre daha etkin bir şekilde çözülebildiği görülmüştür. Çözüm sonuçlarına bakıldığında, üretim ile birlikte hammadde geri dönüşümlerinin plânlama içerisinde oluştuğu ve hammadde stoklarının geri dönüşümler dikkate alınarak şekillendiği görülmüştür. Aynı zamanda iade gelen ürünlerin yeniden işlenmesi veya dönüştürülmesi işlemi de plânlama içerisinde oluşmuş ve sipâriş karşılama veya hammadde oluşumu olarak karşımıza çıkmıştır. Sonuç olarak, bu çalışmada genişletilmiş bir MRP modeli, karışık tamsayılı programlama yöntemi kullanılarak Türkiye kuyumculuk sektöründeki bir üretim plânlama problemine; geri dönüşüm, yeniden kullanım ve yeniden üretimleri standart üretim plânlamanın yanında dikkate alarak çözüm önerilmiştir. Önerilen model hem ileri hem de geri yönlü kapalı döngü tedârik zinciri hareketlerini süreç, tedârik ve müşteri tarafını eşzamanlı olarak gözönünde tutarak dikkate almaktadır. Tip-1 ve tip-2 bulanıklık tanımlamaları dikkate alınarak, geri dönüşümden kaynaklı belirsizlik, doğrusal bulanık programlama yöntemi ile dikkate alınarak model geliştirilmiştir. Bunlar, yazına kazandırılan temel katkılardır. Önerilen model ve bulanık uygulamalar, kuyumculuk üretiminden gerçek bir vaka kullanılarak çözümlenmiştir. Değişik çözücüler ve plânlama dönemleri için çözümleme yapılarak, önerilen belirli modelin hesaplama etkinliği gösterilmiştir. Üretim plânlama çalışmalarının sonuçları, ters yönlü hareketlerin nasıl yönetildiğini göstermiştir. Belirli ve bulanık modellerin çözümleri, değişik kabul düzeyleri için toplam mâliyet değişimleri düzeyinde kıyaslanmıştır. Bulanık yaklaşımın karar vericilere daha iyi bir bakış açısı sunduğu gösterilmiştir. Ana amaç, değerli hammaddenin etkin bir biçimde kullanımıdır ve üretim plânlamacılar için ana zorluk budur. Önerilen model, üretimin bu ana darboğazının yönetimi için bir çözüm önermiştir. Bu etkin üretim plânlama yaklaşımının, şirket hissedarları ve üretim plânlamacılar için tatmin edici olduğu söylenebilir. Önerilen modelin uygulaması göstermiştir ki, önerilen model hem etkin bir üretim plânlama yaklaşımıdır, hem de hesaplama yükü açısından etkin ve kullanışlıdır.
-
ÖgeHipersezgisel yöntemlerle lojistik ağ tasarımı ve optimizasyon(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017) Erol, Vural ; Baskak, Murat ; 10182101 ; Endüstri Mühendisliği ; Industrial EngineeringTedârik Zinciri Yönetiminde en çok karşılaşılan problemlerden biri, Lojistik Ağ Tasarımı Problemidir. Bir işletmenin lojistik ağı, tedârikçiler, depolar, dağıtım merkezleri ve perakende mağazalarından ve bunlar arasındaki hammadde, ara ürün ve bitmiş ürün akışlarından oluşmaktadır. Lojistik Ağ Tasarımı Probleminde genel olarak amaç, müşteri gereksinimleri karşılanırken aynı zamanda sabit mâliyetler ile satınalma, üretim, depolama ve taşıma gibi değişken mâliyetleri de enküçüklemeye çalışmaktır. NP-Zor problem kapsamında ele alınan Lojistik Ağ Tasarımı Problemi için sezgisel ve metasezgisel yöntemler, statik durumlarda etkin çözümler sunmaktadır. Hipersezgisel yöntemler ise problemden bağımsız teknikler olup, çözüm arama süreci ile problem uzayı arasında bir soyutlama sağlarlar. Bir organizasyonun lojistik ağı, bir kuruluş için tedârikçi, üretim tesisleri, dağıtım merkezleri ve depolar arasındaki her türlü taşıma ve depolama işlemleri ile ilgilidir. Lojistik Ağ Tasarımı (LAT), işletmenin depo, dağıtım merkezi gibi noktalarının tedârikçi, üretim noktaları ve bayi, müşteri, toptancı gibi satış noktaları ile ilişkilendirilmesidir. Bu tez çalışmasında LAT problemleri İleri, Tersine ve Bütünleşik olmak üzere üç başlık altında incelenmiştir. İleri Lojistik Ağ Tasarımında hammadde ve ürünler tedârikçi, fabrika, dağıtım merkezi ve müşteri yoluyla ilerlemektedir. Tersine Lojistik Ağ Tasarımında ise ürün bu yönün tersi bir akışa sahip olup, Bütünleşik LAT'de her iki yöndeki hareket ele alınmaktadır. Lojistik Ağ Tasarımı Problemleri dört boyutta değerlendirilebilir. Karar Düzeyi olarak stratejik, taktik ve operasyonel, İşlevler olarak lokasyon belirleme, araç rotalama, depo miktarı belirleme, araç sayısı hesaplama vb., Çözüm Yöntemleri olarak sürekli yakınlaştırma, kesin ve sezgisel yöntemler, Uygulama Alanlarına (Sektörler) göre ise otomotiv, lojistik, elektronik vb. olarak sınıflandırılabilir. Bu tez çalışmasında Lojistik Ağ Tasarımı Problemi ve Hipersezgisel Algoritmalar ayrı başlıklar hâlinde anlatılmış ve literatür araştırmalarına ilişkin ayrıntılı sonuçlar açıklanmıştır. Çalışmada İleri Lojistik Ağ Tasarımı Problemi ile ilgili bir Karma Tamsayılı Programlama Modeli oluşturulmuştur. Lojistik Ağ Tasarımı Probleminde genel olarak amaç, müşteri gereksinimlerinin karşılanması koşuluyla tesislerin sabit mâliyetleri ve satınalma, üretim, depolama ve taşıma gibi değişken mâliyetlerin enküçüklemeye çalışılmasıdır. Problem oldukça geniş ve karmaşık olduğu için literatürde genel olarak belirli alt süreçlere ait problemler üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Kurulan Karma Tamsayılı Programlama Modelinde temel olarak tedârikçi seçimi, tesis ve dağıtım merkezi aktifleştirilmesi, hangi fabrikanın, hangi tedârikçiden hammadde alacağı ve hangi dağıtım merkezine ürün göndereceği, müşterilere hangi dağıtım merkezi üzerinden hizmet edileceği ve dağıtım merkezi ile müşteriler arasındaki araç rotaları belirlenmeye çalışılmaktadır. Günümüzde, özellikle ekonomik nedenlerden dolayı, gerçek yaşamda karşılaşılan ve optimizasyon gerektiren problemler oldukça önem kazanmıştır. Bu tür problemler için kesin modellemeler yapmak karmaşık ve ayrıntılı olduğundan ve aynı zamanda çözümü uzun süreler gerektirdiği için bunlar uygulanabilir değildir. Bu nedenlerle, optimum sonucu garanti etmeyen ancak uygun süreler içerisinde yürütülmesi kolay, fazla kaynak gerektirmeyen ve uygulanabilir çözümler üreten basit sezgisel yöntemlere başvurulmaktadır. Metasezgisel Yöntemler son yıllarda başarısını kanıtlasa da, yürütülmesi oldukça zor, mâliyetli ve problem özelinde şekillendirilen tekniklerdir. Bir problem için yüksek kaliteli çözümler üreten bir Metasezgisel Algoritma, problemde birtakım değişiklikler yapıldığında başarısız olabilmektedir. Bu yüzden, gerçek yaşamda kullanılacak Metasezgisel yöntemlerin, bu değişikliğe uyum sağlamak üzere elden geçirilmesi gerekmektedir. Hipersezgisel Algoritmalar ise genelleştirilmiş, dayanıklı ve problemden bağımsız, yeniden kullanılabilen yöntemlerdir, Metasezgisel Yöntemlerden daha üst düzeyde soyutlama sağlarlar ve algoritma sürecinde herhangi bir zamanda hangi klasik sezgisel yöntemin uygulanacağına karar veren bir çözüm yaklaşımına sahiptirler. Klasik sezgisel teknikler, optimum, çözümü zor ve uzun süreler gerektiren büyük boyutlu problemler için, kabul edilebilir süre içinde optimuma yakın çözümler üreten, kullanımı kolay ve probleme özgü yöntemlerdir. Hipersezgisel Algoritmalar ise bu basit sezgisel yöntemleri uyumlu bir şekilde organize ederek etkin sonuçlar üretmektedir. Basit bir sezgisel yöntem, her problem için iyi çözümü üretmese de, diğer basit sezgisel tekniklerle uygulandığında kaliteli sonuçlar çıkarabilmekte, diğer bir deyişle çözümün belirli aşamalarında performansı yüksek olabilmektedir. Bu nedenle, sezgisel yöntemleri tek tek kullanmak yerine bütünleşik melez bir yapı oluşturmak, çözüm kalitesini arttırmaktadır. Hipersezgisel Algoritmalarda basit sezgisel tekniklerin nasıl seçileceğine kılavuzluk eden bir öğrenme mekanizması vardır. Hipersezgisel yöntemler süreç açısından Basit Hipersezgiseller (Sezgisel yöntemleri rassal seçen yöntemler), Seçim Fonksiyonlu Hipersezgiseller (Sezgisel yöntemlere ağırlık verip, bu ağırlığa göre seçim yapan yöntemler), Metasezgisel Yöntemlerle Melezleştirilen Hipersezgiseller (Sezgisel yöntemlerin uygulanma sırasını kodlayıp Metasezgisel kullanarak bu sırayı güncelleyen yöntemler), Öğrenme Tabanlı Hipersezgiseller (Basit sezgisel yöntemlerin daha önceki performanslarını dikkate alarak, hangi yöntemin seçileceğine karar veren uyarlanabilir (adaptif) öğrenme mekanizmasına sahip yöntemler) olmak üzere dörde ayrılabilir. Bu tez çalışmasında Lojistik Ağ Tasarımı problemi için bir Hipersezgisel Algoritma geliştirilmiş ve Microsoft .NET C# programı üzerinde kodlaması yapılmıştır. Ayrıca tasarlanan Hipersezgisel Algoritmanın farklı boyutlardaki Lojistik Ağ Tasarımı Problemleri için literatürde yer alan Genetik Algoritma ve Tavlama Benzetimi yöntemleri ile de karşılaştırılması yapılmıştır. Literatürde Lojistik Ağ Tasarımı için varolan bir problem kümesi (seti) olmadığı için, bu tezdeki problemler sanal olarak hazırlanmıştır ve problem içindeki parametrelere rassal değerler verilmiştir. Hazırlanan problemlerin düşük boyuttaki olanları için GAMS ortamında Karma Tamsayılı Programlama modeli oluşturularak optimum sonuçlar bulunmuştur, büyük boyutlu problemler için ise algoritmalar süresince bulunan en iyi çözüm dikkate alınmıştır. Geliştirilen Hipersezgisel Algoritmanın karşılaştırılması, optimum sonuca veya bulunan en iyi sonuca yakınlık, çözüm süresi ve bulunan çözümlerin dağılımları üzerinden yapılmıştır. Bu çalışmada Hipersezgisel Yöntemlerin daha iyi açıklanabilmesi için ayrıca Gezgin Satıcı Problemi üzerinde iyileştirici sezgiselleri kullanan ve salt iyileştirme gösteren hareketleri kabul eden (Sİ) Basit Hipersezgisel bir algoritma örneği verilmiştir. Bunun yanında geliştirilen Hipersezgisel yöntem kullanılarak bir, iki ve üç rotalı (güzergâhlı) LAT kapsamında basit örnekler üzerinden denemeler yapılmıştır. Tez kapsamında geliştirilen Hipersezgisel Algoritmanın etkinliğini ölçmek için altı sanal problem tipi oluşturulmuş olup, her tip için üç örnek problem hazırlanmıştır. Bu problemler üzerinden ise Altıparmak ve diğerleri tarafından 2006'da geliştirilen Genetik Algoritma ile Jamayaran ve Ross tarafından 2003 yılında geliştirilen Tavlama Benzetimi yöntemi arasında kıyaslama yapılmıştır. İlk dört problem, Karma Tamsayılı Programlama Modeli kurularak GAMS ortamında çözülmüş ve optimum sonuçlar elde edilmiştir. Diğer iki problem için, büyük olmalarından dolayı GAMS ortamında çözüm oluşturulamamış, algoritmalarca bulunan en iyi çözüm değeri ile karşılaştırmalar yapılmıştır. Literatürde Lojistik Ağ Tasarımı için bir problem kümesi olmadığı için problem verileri tümüyle rassal olarak üretilmiştir, bu sırada kapasite ve talep kısıtları dikkate alınarak uygun çözümlerin olabilirliği gözönüne alınmıştır. Üretilen problemler için bu çalışmada kurulan Karma Tamsayılı Programlama modeli dikkate alınmış ve senaryolar bu model üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bulunan çözüm değerlerinin ayrıca sağlaması yapılarak sürecin kontrolü gerçekleştirilmiştir. Oluşturulan GAMS modelleri, program üzerindeki DICOPT ve BARON modülü ile çözülmüş ve optimum sonuçlar elde edilmiştir. Bu çalışmada yöntemler, her bir problemde her bir parametre kümesi için yüz kez uygulanmış olup, bulunan çözüm değerleri, en iyi çözümle arasındaki fark, buna ait sapma yüzdesi ve çözüm süreleri hesaplanmıştır. Bu noktada yer alan çözüm sürelerinden kasıt, algoritmanın çalışma süreci boyunca bulduğu en iyi çözüme ulaşma süresidir. Uygulamada Hipersezgisel Algoritma, Genetik Algoritma ve Tavlama Benzetimi yöntemlerince 100 denemede bulunan çözüm değerlerinin ve en iyi çözümün üretilme süresinin kutu grafikleri ile analizi yapılmıştır. Tez kapsamında gerçek yaşamdan örnek olması açısından îmalat sektöründe Türkiye'nin birçok yerinde tesisleri bulunan ve sektörün lider firmalarından biri seçilerek bir LAT problemi ele alınmıştır. Türkiye'de altı adet kutu fabrikası, dört adet depo, dört dağıtım merkezi ve 700'ü aşkın müşteriye sahip firmada gerçeğe uygun veriler alınarak gerçek yaşamdan bir uygulama gerçekleştirilmiştir. Tez çalışmasında ayrıca uluslararası hızlı taşımacılık alanında faaliyet gösteren bir lojistik firmasında da gerçeğe yakın veriler alınarak bir uygulama yapılmıştır. İngiltere, İtalya, Güney Kore ve Malezya'dan Türkiye'ye gönderilen 270 gönderi ve gönderim noktası olan 80 parsel üzerinde dört katmanlı LAT problemi için çözüm oluşturulmuştur. Bu tez çalışmasının amacı; gerçek yaşamda karşılaşılan Lojistik Ağ Tasarımı Problemi için literatürde eksikliği giderecek sağlam (robust), esnek ve kaliteli çözümleri kabul edilebilir sürede üreten bir Hipersezgisel Algoritma hazırlamak ve gerçek bir süreç üzerinde uygulamasını yapmaktır. Geliştirilmesi yapılan Hipersezgisel Algoritma, uygun süreler içinde farklı problemlerde en iyi çözümü elde etmiş, sonuçların ayrıntılı analizi yapıldığında diğer algoritmalara göre daha iyi performans göstermiştir.
-
ÖgeTürk imalat sanayiinde faaliyet gösteren firmaların entelektüel sermaye kullanım etkinliği ve firma performansı ilişkisi / Ayşe Elvan Bayraktaroğlu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015) Bayraktaroğlu, Ayşe Elvan ; Baskak, Murat ; 398053 ; Endüstri Mühendisliği ; Industrial EngineeringBu tezin öncelikli amacı îmalat sektörünün entelektüel sermaye kullanım etkinliğini ve bunun firma performansı ile ilişkisini, "Türkiye'nin küresel ekonomiyle bağını kuran lokomotif sektör" olan îmalat sektöründe faaliyet gösteren ve Borsa İstanbul'da listelenmiş firmaların 2003-2013 yılı verilerini kullanarak ortaya koymaktır. Özellikle son 20 yılda îmalat sektöründe, emek yoğun geleneksel üretimden, bilgi yoğun, katma değeri yüksek, yenileşimci üretime geçiş yolunda bir dönüşüm yaşanmaktadır. Sözkonusu bu dönüşüme rağmen, Türkiye îmalat sektörü ihracatı içinde yüksek paya sahip endüstriler, hâlâ teknoloji yoğunluğu düşük/orta düzeyde olan endüstrilerdir. Teknoloji yoğun ürün îmalatını arttırabilmek için yenileşimin güçlendirilmesi, Ar&Ge yatırımlarının arttırılması gerektiği açıktır. Bu da fiziksel olmayan varlıkların, yâni entelektüel sermayenin, endüstriyel operasyonlar ve firma performansı açısından taşıdıkları önemin anlaşılması üzerinden olanaklı olabilir. Literatürde entelektüel sermayenin firma performansı ve rekabet gücü üzerindeki olumlu etkilerine ilişkin görüş birliği olsa da, üzerinde düşünce birliğine varılmış bir entelektüel sermaye tanımı yoktur. Yine de, entelektüel sermaye kabaca, kâra dönüştürülebilen ama firmaların finansal tablolarına yansımayan, maddî olmayan sermaye olarak tanımlanabilir. Bu tanım, hem çalışanların kafasındaki, çalışanlara ait olan, hem de çalışanlar gittikten sonra firmada kalan değer yaratımında kullanılabilecek bilgiyi içerir. Doğası gereği fiziksel olmayan entelektüel sermayenin en somut göstergesi, bir firmanın pazar değeri ile defter değeri arasındaki farktır. Bu fark fiziksel olmayan sermayenin ekonomik değeridir. Literatürde, çok boyutlu bir kavram olan entelektüel sermayenin kavramsal bileşenlerini ortaya koyan farklı sınıflamalar bulunmaktadır. Farklı entelektüel sermaye sınıflamalarına bakıldığında, her ne kadar farklı adlar ve hiyerarşiler kullanılmış olsa da, hemen hemen tüm sınıflamaların üç kavramsal bileşen tanımı üzerinde örtüştüğü gözlemlenmektedir. Bunlar insan sermayesi, yapısal/organizasyonel sermaye ve ilişkisel sermaye/müşteri sermayesi olarak tanımlanırlar. İnsan sermayesi, organizasyonda çalışan kişilerin sahip oldukları ve organizasyonun hedefleri doğrultusunda yararlı olabilecek bilgi, beceri, uzmanlık, yetenek ve deneyimlerin tümü olarak tanımlanabilir. İnsan sermayesi, yapısı gereği örtük, bireyde barınan bilgidir. İnsan sermayesinin bireysel bazda farklı boyutları olarak; liderlik yeteneği, eğitim, teknik deneyim, motivasyon, girişimcilik, risk alma ve sorun çözme yeteneği vb. sayılabilir. Bu boyutlardan hareketle insan sermayesinin temelde bireysel düzeyde bir yapı olduğu düşünülebilir ancak literatürde insan sermayesinin kapsamında çalışan takımların veya ağlarının sinerjisi ile şekillenen, bu gruplar dâhilinde elde edilen ve anlam kazanan yetenek ve bilgi de tanımlanmaktadır. Kısaca çalışanlar evlerine gittiğinde firmada kalan bilgi olarak tanımlanabilecek yapısal sermaye, katma değer yaratımı için insan sermayesinin gereksinim duyduğu gerekli altyapıyı oluşturur. Bu altyapı sâyesinde firma içerisindeki bilginin kullanımı, paylaşımı ve firma içine ve dışına aktarımı olanaklı olur. Diğer bir deyişle yapısal sermaye, insan sermayesi tarafından üretilen bilgi ve deneyimin derlenmesi, düzenlenmesi, zenginleştirilmesi ve organizasyon içinde yaygınlaştırılmasını sağlayan ve hattâ organizasyonun mülkiyetine dönüştüren yapılar, prosedürler, rutinler ve kültürel hususlar bütünüdür. İnsan sermayesi, firma için sahip olunamayan, bir süreliğine kiralanan bir sermaye olsa da, yapısal sermaye, bilançoya yansımasa bile, tümüyle firmaya aittir. İnsan sermayesi ve yapısal sermayeye göre organizasyon açısından dışsal bir sermaye türü olan ilişkisel sermaye, insan sermayesi ve yapısal sermaye ile yaratılan katma değerin pazarda karşılığını bulması için köprü görevi görür. İlişkisel sermaye firmanın müşteriler, hissedarlar, rakipler, toplum, hükümet vb. ile, yâni tüm dış paydaşlarla olan ilişkisini belirleyen ve yöneten sermayedir. Tüm bunların arasında müşteri ilişkileri ve pazarlama kanallarına ilişkin bilgi en önemlisi olduğundan literatürde müşteri sermayesi olarak da adlandırılır. Kaynak Tabanlı Bakış Açısı'na göre rekabet üstünlüğü ve üst düzey performans ancak stratejik kaynaklara sahip olunması ve bu kaynakların uygun şekilde kullanılması ile elde edilebilir. Sözkonusu stratejik kaynaklar, fiziksel ve fiziksel olmayan kaynaklar olabilirler. Stratejik kaynaklar ne kadar değerli, az bulunur ve yerine konması/taklit edilmesi zor, transfer edilemez olursa, rekabet üstünlüğü ve üstün performans sağlamak için o kadar önemlidirler. Sözkonusu nitelikler, ağırlıklı olarak fiziksel olmayan stratejik kaynaklar için geçerlidir. Bu durumda stratejik kaynakların etkin kullanımı ile rekabet gücü ve üstün performans arasında varlığı öngörülen ilişkinin, entelektüel sermaye ve firma performansı arasında da olması beklenebilir. Yâni, eğer entelektüel sermaye firma için rekabet üstünlüğü sağlayan bir kaynak ise, firmanın finansal performansı üzerinde de etkili olması beklenir. "Ölçebildiğiniz seyi yönetebilirsiniz ve yönetmek istediğiniz şeyi ölçebilmelisiniz" görüşünden hareketle, firma performansı üzerinde önemli bir etkisi olduğu düşünülen entelektüel sermayenin etkin yönetimi için, firmaların sahip olduğu ve muhtemelen görünür olmayan entelektüel sermaye unsurlarının belirlenmesi, ölçülebilmesi ve raporlanması bir gerekliliktir. Literatürde entelektüel sermaye ölçümü için geliştirilmiş çeşitli yöntemler vardır. Bu yöntemler kabaca iki gruba ayrılabilir: Finansal bazda değerleme yapan yöntemler ve finansal bazda değerleme yapmayan yöntemler. Farklı gruplardaki yöntemlerin birbirlerine göre farklı üstünlükleri ve eksiklikleri vardır. Finansal bazda olmayan yöntemler, firmaya özel bir şekilde, firmanın sahip olduğu entelektüel sermaye unsurlarını, firma içinde nerede bulunduklarını ve bu unsurların bireysel etkilerini gözlemleme olanağını sunarken, finansal bazda olan yöntemler ise, fiziksel olmayan varlıkların ekonomik değerinin belirlenmesini ve firmaların rakipleri ile kıyaslanmasını olanaklı kılarlar. Finansal bazda ölçüm yöntemlerinden Katma Değer Entelektüel Katsayısı (VAIC – Value Added Intellectual Coefficient), işletmelerin malî tablolarından elde edilebilen bilgileri kullandığından, nesnel veriye dayanması ve veri toplamadaki kolaylık nedeniyle dünya çapında benimsenmiş, farklı sektörlerde yaygın olarak uygulanmış bir entelektüel sermaye ölçüm yöntemidir. VAIC yönteminin dayandığı temel nokta, geleneksel muhasebe yaklaşımında mâliyet olarak ele alınan çalışan giderlerinin, çalışanların katma değer yaratma sürecinde oynadıkları aktif rol nedeniyle, mâliyet yerine kaynak olarak ele alınması gerekliliğidir. VAIC değeri, insan sermayesi etkinliği, yapısal sermaye etkinliği ve kullanılan sermaye etkinliği bileşenlerinin toplanması ile elde edilir. Bu çalışmada, îmalat sektörünün entelektüel sermaye kullanım etkinliğini, sektöre ve altındaki endüstrilere göre hangi entelektüel sermaye etkinliği bileşenlerinin, firmaların finansal ve pazar performansı üzerinde etkili olduğunu bulmak amacıyla VAIC yönteminden yararlanılmıştır. Îmalat sektörü altında yedi endüstride faaliyet gösteren ve Borsa İstanbul'da listelenmiş firmalara ilişkin 400 gözlem üzerinden yapılan analizlerde firma finansal performans göstergesi olarak kârlılık (ROA - Return on Assets ve ROE - Return on Equity) ve verimlilik (ATO - Assets Turnover Ratio), pazar performansı göstergesi olarak Pazar Değeri/Defter Değeri oranı (MB) kullanılmıştır. VAIC ve bileşenlerinin firma performansı üzerindeki etkisi ise regresyon analizi kullanılarak araştırılmıştır. Çalışmada ilk olarak îmalat sektörüne ve alt endüstrilerine göre entelektüel sermaye kullanım etkinliği araştırılmıştır. Daha sonra îmalat sektörü için firma performansı üzerinde etkili olan VAIC bileşenleri araştırılmış ve bu sonuçlar BIST100 endeksinde yer alan firma gözlemlerinden elde edilen sonuçla karşılaştırılmıştır. İkinci aşamada, VAIC modeli geliştirilerek üç ayrı model önerilmiştir. İlk iki model, literatürde yer alan başka bir geliştirilmiş VAIC modeline, Nazari ve Herremans'ın modeline dayanmaktadır. Bu modellerde yapısal sermaye etkinliği alt bileşenlerine ayrılmıştır: Yenileşim sermayesi etkinliği, müşteri sermayesi etkinliği ve süreç sermayesi etkinliği. Önerilen üçüncü modelde ise müşteri sermayesi etkinliği modele dahil edilmiş, ayrıca Ar&Ge harcamalarının yapısal sermaye etkinliği ve firma performansı ilişkisi üzerinde, insan sermayesi, yapısal sermaye ve müşteri sermayesi etkinliklerinin de kullanılan sermaye etkinliği ve firma performansı ilişkisi üzerinde düzenleyici etkisi olduğu düşüncesi benimsenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre îmalat endüstrisi alt endüstrileri arasında, ortalama entelektüel sermaye etkinliği ve firma performansı olarak en başarılı endüstri Metal eşya, makina endüstrisi iken, en başarısızlar Metal ana ve Orman, kağıt, basım endüstrileridir. Tüm endüstrilere bakıldığında, endüstrilerin ortalama kullanılan sermaye etkinliği değerleri insan sermayesi etkinliği ve yapısal sermaye etkinliği değerlerine göre birbirine daha yakın olduğundan, endüstriler arasındaki olası performans farklılıklarının, büyük oranda entelektüel sermaye kullanım etkinliği kaynaklı olduğu düşünülebilir. Klasik VAIC yaklaşımı uygulaması sonuçlarına göre firmaların finansal performansı, özellikle kârlılıkları, ile entelektüel sermaye etkinlikleri arasında bir ilişkinin varlığı sözkonusudur. İnsan sermayesi etkinliği başta olmak üzere, yapısal sermaye etkinliği ve kullanılan sermaye etkinliğinin kârlılık göstergeleri, özellikle ROA üzerinde etkili olduğu bulunmuştur. Özellikle BIST100'de yer alan îmalat firmaları için entelektüel sermaye bileşenlerinin kârlılıktaki değişkenliği açıklama oranı daha yüksektir. Önerilen geliştirilmiş VAIC modelleri, klasik VAIC modeli ve literatürden alınan geliştirilmiş VAIC modeli ile karşılaştırıldığında, en yüksek açıklayıcılığa sahip modelin Önerilen Model-3'ün olduğu görülmüştür. Önerilen Model-3, entelektüel sermaye etkinliği bileşenlerinin birbirleri ile ilişkilerinin performans üzerinde olan etkisi açısından daha ayrıntılı bilgi sağlamaktadır. Önerilen Model-3'ün ortaya koyduğu sonuçlara göre, üretim sektörü için Ar&Ge etkinliğinin, kârlılık ile yapısal sermaye etkinliği ilişkisi üzerinde düzenleyici bir etkisi vardır. Yâni Ar&Ge harcamasının büyüklüğüne bağlı olarak yapısal sermayenin kârlılık üzerindeki etkisi artmaktadır. Verimlilik açısından ise Ar&Ge etkinliğinin doğrudan pozitif etkisinin olduğu bulunmuştur. Entelektüel sermaye bileşen etkinliklerinin de kullanılan sermaye etkinliği ve kârlılık ilişkisi üzerinde düzenleyici bir etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Bu çalışma ile îmalat sektörünün entelektüel sermaye kullanım etkinliği ortaya konmuş, îmalat sektörü açısından firma finansal performansı üzerinde etkisi olan entelektüel sermaye bileşenleri belirlenmiş ve VAIC bileşenleri arasındaki etkileşimi de dikkate alan daha ayrıntılı ve yüksek açıklayıcılığa sahip bir model önerilmiştir. Elde edilen sonuçlar entelektüel sermaye kullanım etkinliğini arttırarak firma performansını arttırmak isteyen îmalat firması yöneticileri için yol gösterici olacaktır.