FBE- İnşaat Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Yazar "Akgül, Beyza Taşkın" ile FBE- İnşaat Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeÇift Yönlü Çok Modlu Doğrusal Olmayan İtme Analizinin Betonarme Bir Binada Karşılaştırmalı İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-10-24) Macun, Hakan ; Akgül, Beyza Taşkın ; 10055836 ; İnşaat Mühendisliği ; Civil EngineeringBu tez çalışması kapsamında literatürde son yıllarda yer almış çift yönlü, çok modlu, doğrusal olmayan itme analizinin, tek yönlü uygulamalara göre yapısal davranışı ne ölçüde temsil ettiği araştırılmıştır. Bu amaçla ele alınan betonarme çok katlı bir bina, ilk aşamada tek yönlü ve çok modlu itme analizine tabi tutularak her iki bina doğrultusu için ayrı ayrı incelenmiştir. Daha sonra aynı binada, aynı sayıda mod bileşeni dikkate alınmak suretiyle iki yönlü modal itme analizi uygulanmıştır. Sonuçlar gerçek çözüm olarak kabul edilen doğrusal olmayan dinamik analiz bulgularıyla karşılaştırılmış ve tartışmaya açılmıştır. Dört bölümden oluşan bu çalışmanın birinci bölümünde; konuya giriş yapılmış ve binaların deprem performansının değerlendirilmesi konusunun hangi koşullardan ötürü ortaya çıktığı açıklanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde; betonarme yapı sistemlerinin deprem performansına göre belirlenmesinde betonarmeyi oluşturan malzeme özellikleri, tasarım ve modelleri, plastik mafsal hipotezi ve süneklik kavramları irdelenmiştir. Günümüzde yürürlükte olan “2007 Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik” içeriğinde olan mevcut binaların değerlendirilmesi ile ilgili genel kurallar da bu bölümde özetlenmiştir. Üçüncü bölümde; 20 katlı betonarme bir binaya ait tasarım boyutları üzerinden tek ve çift yönlü olmak üzere çok modlu itme analizi uygulamaları yapılmıştır. Doğrusal olmayan bu çok modlu sistem yapının deprem yükleri altındaki iç kuvvet ve şekildeğiştirme isteminin ve dolayısıyla kesit hasarlarının bulunmasında kullanılabilir. Bu verilerin karşılaştırılması amacıyla bir deprem kaydı kullanılarak zaman tanım alanında hesap yöntemiyle iç kuvvet ve şekildeğiştirme talepleri doğrusal olmayan dinamik analizle hesaplanmıştır. Bulgular tezin dördüncü bölümünü oluşturan sonuçlar kısmında tartışılmıştır.
-
ÖgeMevcut Betonarme Bir Binanın Sismik Performansının Doğrusal Olmayan Dinamik Analize Değerlendirmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-04-15) Khajehpour, Mohammadreza ; Akgül, Beyza Taşkın ; 10072131 ; İnşaat Mühendisliği ; Civil EngineeringDünyada, yılda yaklaşık 17.000 kişi deprem felaketi nedeniyle hayatını kaydetmektedir. Bu sayıyı azaltmak yapıların, yer hareketlerine karşı dayanmaları için, deprem koduyla yapılmalarını gerektirir. Bu deprem kodlarının amacı zayıf binaların çökmesi nedeniyle oluşan yaşam kayıplarını en aza indirmektir. Dünyadaki her ülkenin, yapıları bu konuyla ilgili olarak analiz ve kontrol etmek üzere, bir deprem kodu vardır fakat bunların hepsi de yalnızca yapıların büyük deprem yüküne, yaşama kasteden bir hasar ve özellikle yapı çökmesi ya da büyük enkaz olmadan, direnç gösterebilmesi doğrultusundadır. Deprem yönetmeliği yayınlatan ilk deprem kodu Lizbon-Portekiz’de yasallaşmıştır. Sismik olarak Türkiye, dünyada deprem karşısında en tehlikeli olan ülkelerden biridir. Türkiye’nin çoğu, devasa Avrasya, Arabistan ve Afrika plakaları arasında ezilen bir alt-plaka, Anadolu tektonik plakası üzerinde oturmaktadır. Arap plakası Türkiye’yi kuzeye doğru iterken, Anadolu plakası saat yönünün tersi yönde hareket eder fakat Avrasya plakasına bağlı olarak, kuzeye hareket etmesi engellenir. Bu durum sismik sürtünmeye ve dağ oluşumuna neden olur ve Türkiye’nin en kalabalık büyük şehri ve birçok aktif faya komşu olan İstanbul’da depremler oluşturur. Kolombiya Üniversite’sindeki The Centre for International Earth Science Information Network (CIESN) (Uluslararası Yer Bilimi Bilgi Ağı Merkezi) İstanbul’u bir “çok yüksek” sismik hasar yerleşimi olarak kategorize eder. Ek olarak CIESN, İstanbul’u depremden doğacak ekonomik kayıp ve ölüm oranlarının en yüksek seviyesine koyar. Yapısal dinamikler, dinamik denge içindeki bir gövde ya da yapının araştırılması olarak düşünülebilir. Bu denge halinin matematiksel ifadesi hareket denklemidir. Statik denge denklemi yapının iç kuvvetleriyle dışarıdan uygulanan kuvvetler arasında dengeyi ifade ederken, hareket denklemi iç ve dış kuvvet terimlerinin eşitlik noktasını (ki bunlar statik denge denklemindekilerin aynısıdır) ve kütle eylemsizliğini ve sönümlenme etkisini ifade eder. Eylemsizlik terimi yer değiştirmenin zamana göre ikinci türevini, sönümlenme terimi ise birinci türevini kapsarken, hareket denklemi, sabit katsayılarla, ikinci dereceden diferansiyel bir denklemdir. Yapıyı analiz etmek için iki yöntem vardır. Birincisi, lineer statik analiz ve lineer dinamik analiz olarak bölünmüş olan, lineer analizdir. Lineer analizde, yapısal tepkinin lineer olduğu ve katılık matrisinin zaman boyunca değişmediği kabul edilir. Diğer yanda, çelik, zorlamadaki değişimlere rağmen gerilimin hemen hemen sabit kaldığı esneklik sınırına ulaştıktan sonra, belirli bir gerilime kadar (“orantılı limit” olarak adlandırılır) lineer olarak esnektir. Bu esneklik sınırının ötesinde, gerilim, akma sınırındaki dayanıklılığa oldukça yakın gerilimdeki bozulmaya kadar azalırken, zorlamayla (pekleşme) beraber tekrar maksimuma (nihai dayanıklılık, fult) yükselir. Çelik için bu çalışmada kullanılan elastik-kusursuz-plastik (EPP: elastik-perfectly-plastic) modeli gerilimin zorlamayla birlikte bozulma noktasına kadar lineer olarak değişeceğini ve bunun ötesinde sabit kalacağını kabul eder. Beton ve çeliğin ikisi de lineer olmayan materyaller olduklarından, RC’nin maddesel doğrusal olmayışı her ikisinin de karmaşık bir kombinasyonudur. Bunlar yaklaşık olarak RC tasarımı için Nihai Dayanıklılık Tasarımı (USD: Ultimate Strength Design) yöntemi içinde düşünülürler. Bu çalışmada, bunlar, seksiyonun parçalanmamış olduğu bir aşamayla (artan eğrilikle beraber seksiyonun bükülme momentinin azaldığı bir aşama) başlayıp bozulmaya doğru giden, rastgele bir RC seksiyonu için moment-eğrisi ilişkisini geliştirmek için kullanılmışlardır. Son on yıllardaki artışla, yüksek binaların ve gökdelenlerin inşası sismik tasarım süreçlerinde sismik direnç ve emniyet konuları bağlamında anlamlı gelişmeler ortaya koymuştur. Sismik analiz yapısal analizin bir alt seti ve depremlere maruz kalmış bir bina yapısının tepkisinin hesaplanmasıdır. Depremlerin hüküm sürdüğü bölgelerde, yapısal tasarım sürecinin bir parçasıdır. Depremin bir artçı dalgası vardır ve bu yüzden, binalar her yönden emniyete alınmalı ve sismik yüklere karşı ayrı ayrı analiz edilmelidir. İkinci yöntem ise deprem hızlanmasının ya da zorlamasının tüm deprem zamanlarında aynı olduğunun kabul edildiği lineer olmayan statik analize bölünmüş olan lineer olmayan analizdir. Bir yapının maddesel ve geometrik doğrusalsızlık ile incelenmesi lineer olmayan statik analizle yapılabilir. Bu yöntemde, depremin neden olduğu ve yapılara, belirli bir noktanın (hedef noktası) yer değiştirmesinin yanal zorlama altında belli bir miktara ulaşmasına ya da yapının yıkılmasına kadar, statik ve dereceli şekilde artarak uygulanan yanal yük, yanal kuvvet altında ya da yapının yıkılmasıyla belli bir miktara ulaşır. Bu yöntem sismik yük altındaki yapısal davranışın iyi bir tahminini sağlar ve çantada keklik yöntemi olarak bilinir. Lineer olmayan dinamik analiz yer hareketleri kayıtlarının kombinasyonunu ile ayrıntılı bir yapısal modelden yararlanır ve böylece, görece olarak düşük belirsizlikteki sonuçlar üretebilir. Lineer olmayan dinamik analizde, yer hareketi kaydına tabi tutulan ayrıntılı yapısal model, modeldeki her bir özgürlük derecesi için bileşen deformasyonlarının tahminlerini üretir ve model tepkiler karelerin-kare-kök-toplamı gibi planlar kullanılarak birleştirilir. Lineer olmayan analiz en kesin fakat aynı zamanda karmaşık bir yöntemdir çünkü girdi olarak çok fazla bilgiye ihtiyaç duyar ve analiz saatler alır. Bu yüzden, bu yöntem çok önemli yapılar için kullanılır. Lineer olmayan dinamik analiz için yer hareketi kayıtları ihtiyaçtır çünkü biz deprem hızlanmasını tahmin ediyoruz ve bu yapıları gelecekteki yer hareketi kayıtlarına karşı kontrol etmek istiyoruz. Bunun için yapay yer hareketi kayıtları kullanılmaktadır. Bu kayıtlar gerçek deprem kayıtlarından daha zorludur. Bir yapının lineer olmayan tepkisi deprem yer hareketi, rüzgâr basıncı, dalga hareketi, patlama, makine titreşimi ve trafikteki hareketler gibi farklı yükleme şartlarından kaynaklanıyor olabilir. Fakat bunların içinde deprem hareketi, yapıların tepkisi üzerinde en çok etkisi olandır ve bu nedenle, deprem sorunlarıyla bağlantılı olarak, lineer olmayan davranış üzerine daha fazla araştırma yapılmıştır. Yapıların lineer olmayan dinamik analizi eylemsiz kuvvetler, sönümlenme, zorlama oranı etkisi ve osilasyon (salınım) gibi bazı noktalarda lineer olmayan statik analizden farklıdır. Bu tezde, DRAIN-2DX programından faydalanan yedi farklı deprem kaydına konu olmuş ve kuvvetlendirilmiş bir beton yapının (KASIMPAŞA) lineer olmayan dinamik tepkisini değerlendirmek için bir çaba gösterilmiştir. Çalışmada, binanın yapısal performansı da araştırılmıştır. İkinci bölümde, ikisi de dinamik ve statik analizler için sınıflandırılmış olan lineer analizden lineer olmayan analize kadar farklı analiz yöntemleri tartışılmıştır. Her bir yöntemin, ikinci bölümde açıklanan, avantajları da dezavantajları da vardır. Üçüncü bölümde, lineer olmayan dinamik analiz metodolojisi tanımlanmıştır. Hareketin dinamik denkleminden başlayarak, bir binanın sismik yükler altında nasıl yer değiştirdiği gösterilmiş ve yapısal davranış modelleri tarif edilmiştir. Daha ötesi, üçüncü bölümde, RC unsurları için farklı histeretik davranış modelleri gösterilmiştir. Bu tezde kullanılmış olan lineer olmayan dinamik analiz bilgisayar programı DRAIN-2DX giriş bilgisinden başlayarak programın çıktısına ve gerekli bilgilerin kaydedilmesine kadar programın nasıl kullanılacağını tarif eder. Son bölümde, dört katlı bir binanın yapısal analizleri sonuçlarla birlikte gösterilmiştir. Lineer olmayan dinamik analiz boyunca tasarım spektrumu ile uyumlu 7 adet simüle edilmiş deprem hareketi kullanılmıştır. Yapısal tepkiler hesaplanmış ve yapısal sistemin performansı değerlendirilmiştir. Kasımpaşa binası İstanbul’dadır ve lineer olmayan dinamik analize tabi tutulmuştur. Bu yapıyı analiz etmek için yedi farklı yer hareketi kaydı kullanılmış ve sonra 2007 Türkiye kodu ile, elemanlar hasar zonu tanımlanmış ve kesme kuvveti ve binanın yer değiştirmesi 1975 deprem koduyla kontrol edilmiştir çünkü bina 1979 yılında inşa edilmiştir ve bu kodla analiz edilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak, bazı unsurlar (kolon ve kirişler) yıkılma hasar zonunda olduğundan bu binanın kullanılmadan önce güçlendirilmesi gerekmektedir.
-
ÖgeMevcut Yüksek Katlı Betonarme Binaların Hasar Görebilirliğinin Kırılganlık Eğrileri Yardımıyla Belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-08-26) Dal, Hüseyin Kemal ; Akgül, Beyza Taşkın ; 10048283 ; İnşaat Mühendisliği ; Civil EngineeringMevcut yapıların depreme karşı performansının belirlenmesi,deprem olmadan önce gerekli önlemlerin alınabilmesi açısından önem arz etmektedir.Bu gereklilik kapsamında 2007 yılında yönetmeliğimize,eleman tasarımı ve mevcut yapıların değerlendirilmesi ile ilgili ilave hükümler koyulmuştur.Performansa bağlı yapı tasarım ilkelerini esas alan yapısal değerlendirme anlayışı,özellikle son zamanlarda deprem bölgelerindeki mevcut binaların deprem olmadan önce performanslarının belirlenmesi ve gerek görülen halde güçlendirmesinin yapılmasıyla ilgili önemli gelişmeler kaydetmiştir. Ülkemizdeki bu gelişim yukarıda bahsi geçen yönetmelik kısmının eklenmesiyle doğru bir çerçeveye oturutulmaya çalışılmıştır. “Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Hesap” yöntemi gelişen bilgisayar teknolojisine paralel olarak günümüzde daha çok kullanılmaya başlanmıştır. Beraberinde çok yüksek işlem hacmi getiren bu yöntem için gelişmiş yazılımlar kullanılması gerekir.Bilgisayar teknolojileri bu analizlerin yapılış süresini kısaltsada analiz sonuçlarında çıkan verilerin işlenmesi bile epey vakit almaktadır. Herbir elemanın kritik kesitlerindeki beton ve çeliğinin şekil değiştirmesinin belirlenip yönetmelikte verilen şekildeğiştirme limitleriyle kıyaslanıp önce eleman sonra kat sonrada bütün yapı için hasar limitinin belirlenmesi ve bunun 7 ayrı depremde yapılması bu metodun işlem sıralamasını özetlemektedir. Bu yöntemi daha uygulanabilir tutmak ve sonuçlarının daha güvenli bir çerçevede yorumlanması adına istatistik biliminden yararlanılabilinir. Benzer taşıyıcı sistem özelliklerine sahip yeter sayıda binaya yine yeter sayıda yapay veya doğal yer sarsıntılarının uygulanıp yapılan çözümler toplanarak bir veri bankası oluşturulup, verilerin dağılımına dikkat edildiğinde Standart Normal Dağılım ile benzerlik gösterdiği görülecektir.Bu sebeble bu verileri genelleştirme imkanı bulunur ve Normal Dağılım sayesinde yapının,ilgili dağılım parametresinde hangi hasar seviyesinde hangi olasılıkla bulunabildiğine ilişkin yorum yapılabilme imkanı doğar. İlgili hasar seviyelerinin dağılımını gösteren fonksiyonlar literatürde Kırılganlık veya Hasargörebilirlik Eğrileri şeklinde isimlendirilir. Elde edilmiş Kırılganlık Eğrilerini referans alarak yapının performansını belirlemek bu çalışmanın temel hedefidir.Bu çerçevede yapı stoğumuzun çoğunluğuna şu an için hitab etmeyen yüksek katlı yapılar incelenmeye çalışılacaktır. Altı bölümden oluşan yüksek lisans tezinin birinci bölümünde giriş kısmına yer verilmiş ve bu bölümde çalışmanın konusu, amacı ve kapsamı belirtilmiştir. İkinci bölümde, Kırılganlık Eğrileri hakkında genel bilgiler verilmiştir. Üçüncü bölümde,İstanbul’da Z3 sınıfı zemin üzerinde bulunan yüksek katlı 4 binanın taşıyıcı sistemi ve kullanılacak deprem kayıtlarının karakteristik özellikleri hakkında bilgiler verilecektir. Dördüncü bölümde bu 4 yapının ZTADOH’nın yapılabilmesi için gerekli bilgiler özetlenmeye çalışılımış ve SAP2000 v15.1.0. kullanılarak analiz modelinin nasıl kurulduğu hakkında genel bilgiler verilmiştir. Beşinci bölümde Prof.Dr.Amr S. ELNASHAI’nin “SEISMIC FRAGILTY ASSESSMENT FOR REINFORCED CONCRETE HIGH-RISE BUILDING”(Mid-America Earthquake Center September 2007 Report 07-14)isimli çalışmasında tanımladığı Kırılganlık Eğrileri baz alınarak yapıların hasargörebilirliği ZTADOH yöntemi sonuçları ışığında belirlenmiştir. Altıncı bölümde ise çalışmada varılan sonuçlar verilmiştir.