FBE- Kentsel Tasarım Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Kentsel Tasarım Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, sadece yüksek lisans düzeyinde eğitim vermektedir.
Araştırma Konuları:
Kentsel Dokuda Çevresel Kalite,
Kentsel Tasarım Standartları,
Kentsel Yenileme,
Kentsel Koruma,
Kentsel Sağlıklaştırma,
Yeni Yerleşme Alanları Tasarımı,
Kentsel İmaj ve Kimlik,
Bilgisayar Destekli Kentsel Tasarım,
Kamusal Alanların Değerlendirilmesi ve Tasarımı
Gözat
Yazar "Akpınar Aksugür, İpek" ile FBE- Kentsel Tasarım Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Ögeİstanbul Kent Çeperlerinde Kırsal Arazilerin Dönüşümü "Ağaçlı-Yeniköy Yöresi Örneği"(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016) Kantürer, Gülce ; Akpınar Aksugür, İpek ; 10136103 ; Kentsel Tasarım ; Urban DesignKentlerin yakın çevrelerinde yer alan kırsal araziler, sanayi devrimi ve üretim ilişkilerinin değişmesi sonucunda ortaya çıkan kentsel büyüme ile dönüşüm sürecine girmişlerdir. Sanayi devriminden, günümüzdeki küreselleşme dönemine kadar kent-kır ilişkileri, dönemlerin politik ve ekonomik ortamı içerisinde farklılaşmıştır. Sanayi dönemine değin, kent kırdan bağımsız düşünülemeyen, varlığını sürdürebilmek için kırsalda yapılan üretime muhtaç ve kırsalın ürettiği artı ürünle oluşmuş yerleşmelerdir. Sanayi devrimi ile birlikte bu olgu tamamen farklı bir yöne evrilmiştir. Sanayi devrimi ile başlayan dönemden itibaren kent kır üzerinde baskın olan, onu dönüştüren taraf olmuştur. Küreselleşmeye değin kentin kırı sömürdüğü ve dönüştürdüğü bir eksende devam eden kent-kır mücadelesi, küreselleşme ile birlikte, yeni bir tip ilişkiye evrilmiştir. Dünyada kır-kent etkileşiminde gelinen son noktada, artık kır ve kentin birbirinden farklı iki kavram olamayacağı, kentlerin çevrelerinde yer alan kırsal yerleşmelerle birlikte, çok merkezli mekânsal sistem kurgusu ile küresel dünyaya ve küresel ekonomiye doğrudan katılan çok merkezli bölgeler olması gerekliliği kabul edilmektedir. İstanbul kentleşme tarihine bakıldığında, her dönem farklı bir politikanın etkisinde gelişen kentleşme stratejileri ile büyüdüğü izlenmektedir. Kentin büyürken çeperlerindeki kırsal arazileri dönüştürerek kente katmış, kentleştirerek sahip oldukları özgün nitelikleri tamamen yitirmelerine, kentsel karakteristikler ile donanmalarına sebep olmuştur. Günümüzde hala hızla büyümeye devam eden kent, bu döneme özgü küreselleşen ortam ve neoliberal politikalar ekseninde, kuzeyinde yer alan son kırsal araziler ve kırsal yerleşmeler üzerinde bir tehdit oluşturmaktadır. Kentin ekonomik sürdürülebilirliğin en büyük aracı olan kentsel rant üretimi üzerinden büyümeye devam etmesi, ekolojik sınırlarına dayanmış olan yapılaşmış alanların sermaye çevrimi adına yeterli gelmemesi sebebi ile kalan son kırsal yerleşmeler üzerinde büyük bir tehdit oluşturduğunu söylemek mümkündür. Bu tezin amacı kapsamında, İstanbul'un 1950'lerle başlayan geç sanayi döneminden itibaren çeperlerindeki kırsal arazileri üzerindeki dönüştürücü etkisi, kırsal arazilerin ve kırsal yerleşmelerin yok olarak kente eklemlenmesinde farklı dönemlerdeki sebepleri ve bu dönüşümün dinamikleri incelenmiştir. İstanbul'un çeperlerinde yer alan kırsal arazilerin dönüşümü kapsamında, güncel bir örnek olan Ağaçlı – Yeniköy yöresi ele alınarak, kır-kent etkileşiminin İstanbul ekseninde geldiği son nokta anlaşılmaya çalışılmıştır. İstanbul'un kuzeyinde yer alan, Terkos gölü, Belgrad Ormanları ve Karadeniz ile çevrelenmiş olan Ağaçlı-Yeniköy yöresinin bilinen tarihi bin yıl öncesine kadar uzanmaktadır. İstanbul'un kuzey ormanlarının büyük bir kısmını kapsamakta, su havzalarının en önemlilerinden olan Terkos havzasını kapsamakta, birçok habitata ev sahipliği yapmakta ve tüm kendin ekolojik sürdürülebilirliği anlamında kritik bir noktada durmaktadır. Diğer yandan yöre eski bir Trak yerleşmesi olduğundan hem arkeolojik değeri hem de 19.yüzyıl başlarından beri devam eden madencilik aktiviteleri sebebi ile kentsel bellekte yeri olan endüstriyel geçmişe sahiptir. Yörede 18.yüzyıl sonlarında Balkanlardaki bağımsızlık hareketlerinin başlaması ile İstanbul'a gelen göçmenler, köylerde yaşayan Bulgar ve Rum nüfus ile yer değiştirmişlerdir. Yörede yaşayan yerel halkın büyük bir çoğunluğunu, bu göçmenlerin dördüncü kuşak torunları oluşturmaktadır. Yerel halk, ailelerinden miras kalan arazilerde bir asırdan fazla zamandır tarım ve hayvancılık aktivitelerine devam etmekte, İstanbul'un gıda ihtiyacını karşılamada önemli bir rol üstlenmektedirler. Havzada yer alması ve akarsuların bolluğu sebebi ile tarımsal üretim için elverişlidir, dsiğer yandan sulak alanların varlığı, balçık yüzeyi ve iklimsel koşulları sebebi ile manda yetiştiriciliği adına uygun bir coğrafyadır. Bu sebeple yörede yapılan gıda üretiminin büyük bir çoğunluğunu sebze-meyve ve süt üretimi oluşturmaktadır. Ağaçlı-Yeniköy yöresi, 2011 yılından sonra gündeme gelen İstanbul'un mega projelerinden, ölçeği ve dönüştürücü etkisi en büyük olan 3.havalimanı, 3.köprü ve Kanal İstanbul'un kesişiminde yer almaktadır. Yörede yer alan kırsal yerleşmeler her ne kadar proje sınırlarının dışında bırakılmış olsalar da, tarımsal üretimini devam ettirmenin araçları olan ortak kullanımlı mera, orman, çayır, gölet gibi alanların büyük bir bölümünü kapsamaktadır. Yöre, mega projelerin kamuoyuna duyurulması ile birlikte kapsamlı bir dönüşüm sürecine girmiştir. Bu tarihten itibaren yöredeki tarımsal üretim ve hayvan sayısı azalmaya başlamış, öte yandan hem kamuya hem şahıslara ait olan arazilerde mülkiyet örüntüleri ve kullanım amacı değişimi başlamıştır. Çalışma konusu olan Ağaçlı-Yeniköy yöresinin seçilmesinin bir amacı da yakın zamanda tamamıyla farklı bir yerleşme yapısına bürünecek olan yörenin, hem mevcut durumunu hem de geçirmekte olduğu dönüşümü aktarmak ve kayıt altına almak, dönüştürmeden geliştirmenin olanaklarını tartışmaktır. İstanbul ve Ağaçlı – Yeniköy yöresinde yaşanan değişimi anlayabilmek amacı ile öncelikle kır-kent ilişkilerinin geçirdikleri evrimin kavramsal araştırması yapılmıştır. Kentin ne zaman ve ne şekilde kırdan ayrı bir yerleşme olarak ortaya çıktığı, Sanayi devrimine kadar süregiden çift taraflı fayda ilişkisinin ne zaman kenti kıra vahşi bir şekilde müdahale ettiği bir döngüye girdiği araştırılmıştır. Kır ve kent ilişkisinin çatışmadan birlikteliğe evrilmesi adına üretilen proje ve akademik çalışmalar incelenmiş, bu ilişkinin küreselleşme ile birlikte geçirdiği dönüşüm ve günümüzdeki kır-kent algısının geldiği son nokta tartışılmıştır. Küreselleşme ile ortaya çıkan sermayenin uluslararası döngüsü, kır ve kentin birbirinden ayrı olmadığı, her bir merkezin kendi içinde üretken sistemler olarak kurgulanıp karşılıklı ham madde, işgücü, kültür, hizmet,enerji gibi akışlar içerisinde ve kuvvetli ulaşım ağlarıyla birbirine bağlanarak çalıştığı yeni bir sistem algısını gündeme getirmiştir. Kır ve kent etkileşiminin geçirdiği süreci Türkiye ve İstanbul ekseninde incelediğimizde, İstanbul çeperlerinde yer alan kırsal arazilerin mülkiyet örüntüleri değişiminin 18.yüzyıl sonlarında kabul edilen, özel mülkiyete izin veren "arazi kanunnamesi"nin kabulü ile olmuştur. Bu kanun ile birlikte, mülkiyete devlete ait üretken araziler hanedan mensuplarına ve devletin üst düzey yöneticilerine aktarılmaya başlamıştır. Osmanlı'nın çöküşü ile birlikte, Balkanlardan gelen göçmenlere satılan araziler, çeperlerde yer alan mülkiyet örüntüleri değişimine ilk örnektir. 1950'li yıllara kadar kentin çevresinde oluşan bu çiftlik arazileri, I.Dünya savaşı ile ekonomik zorluklarla mücadele etmiş olsa da, varlığını ve aktif üretimini sürdürmeye devam etmişlerdir. 1950'lere kadar devam eden kırsal kalkınmacı anlayış kentlerin hızla büyümesini engellemiş, kırsal alanların kendine has karakteristiklerini ve üretimlerinin korunmasını ve gelişmesini sağlamıştır. 1950lerden sonra, sanayileşme ve tarımda mekanizasyon ile birlikte büyük bir hızla göç alan İstanbul hızla büyüyerek çeperlerinde yer alan kırsal arazilere ilk müdahalelerine başlamıştır. Kamulaştırmalar, arazi satışları ve artan nüfusa ihtiyaç verecek konut arzına yönelik inşai faaliyetler ile üretken topraklar yavaş yavaş kentsel karakterlere bürünmeye başlamışlardır. 1980'ler ile başlayan dönem Türkiyenin neolineral politikalar ile ilk karşılaştığı dönemdir. Sanayi üretimini desantralize eden kent, küresel sermayeyi çekmek adına hizmet, finans, turizm gibi yeni fonksiyonları taşıyacak şekilde yeniden üretilmiştir. Kent çeperleri artan özel araba sahipliği, bireysel ulaşımı merkeze alan ulaşım projelerinin gelişimi ve desantralize olan sanayiyi besleyen konut alanları gibi sebeplerle dönüşmeye ve toprak kaybetmeye devam etmiştir. Günümüzde iyice belirginleşen küreselleşme ve neoliberal politikalar, sermaye çevrimini gerçekleştirebilmek ve uluslararası semrayeyi kente çekmek adına mega projeler öncülüğünde büyümekte ve dönüşmektedir. 1950'lerden günümüze kadarki süreçte her dönemin kendine özgü politik dinamiklerinin, kent büyümeye devam ettikçe kırsal arazileri de farklı sebeplerle dönüştürmeye devam ettiği görülmektedir. Günümüzde küreselleşme ve etkisi iyice belirginleşen neoliberal politikalar, artık ekolojik sınırlarına kadar büyümüş olan kentin, sermaye çevrimini sürdürebilmek için doğal alanların ve yakın çeperlerinde kalan son kırsal toprakların mega projeler aracılığı ile köklü bir dönüşüm sürecine girmesine sebep olmuştur. Ağaçlı-Yeniköy yöresi çevresinde planlanan dört büyük mega ulaşım projesi ile bu kentleşme politikalarının etkisinin en görünür olduğu bölgelerden biridir. Çok yakın bir gelecekte, bu projelerin etkisi ile yöre mevcut durumundan tamamen farklı bir kentsel yerleşmeye evrilecektir. Üretimi son bulan yerli halk, farklı sektörlerde kendine yaşam olanakları arayacak veya göç etmek mecburiyetinde kalacaktır. Çalışma kapsamında, mega ulaşım projelerinin yöredeki varlığı kabul edilmekle birlikte, dönüşümün niteliği tartışılmıştır. Kent ve kırın birlikte ve birbirini farklı yönlerden besleyerek var olabildiği, birbirinden ayrı algılanmadığı günümüz kır-kent tanımlamalarına göre, yörenin alternatif dönüşüm senaryolarının neler olabileceği irdelenmiştir. Halihazırda devam eden dönüşüm, yörenin sahip olduğu yerel özellikleri dikkate almamakta, burada devam eden üretimin ve ekolojik değerleri hiçe saymakta ve bu özelliklerin sağlayabileceği ekonomik potansiyali gözardı etmektedir. Ağaçlı-Yeniköy yöresi için, kırsal niteliklerin korunması ve geliştirilmesinin, aynı zamanda ekonomik anlamda hem kıra, hem de kente artı değer kazandırabilecek bir dönüşüm politikasının nasıl olabileceği sorgulanmıştır.