FBE- Geomatik Mühendisliği Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Aksu, Oktay" ile FBE- Geomatik Mühendisliği Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeZemin Sıvılaşması Ve Fay Hareketleri Nedeniyle Oluşan Konum Değişikliklerinin Fotogrametrik Yöntemlerle Belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Aksu, Oktay ; Toz, Gönül ; Jeodezi ve Fotogrametri ; Geodesy and Photogrammetry EngineeringZemin sıvılaşması; belirli bir miktar suyun altında kalan toprak tortusunun, maruz kaldığı ani dış basıncın etkisiyle yükselmesi ve zeminin geçici olarak yapışkan bir sıvı gibi görüntü sergilemesi, gücünü kaybetmesi işlemidir. Toprakta sıvılaşmaya neden olan hareketler, sismik dalgalar ve özellikle de makaslama dalgalarıdır. Nemli topraklarda yani, toprak partiküllerinin arasının su ile dolu olduğu arazi kesimlerinde ortaya çıkan bir olaydır. Sıvılaşma alanlarında alınabilecek önlemler, tahmin edilen yer sarsıntısının etkisine dayanabilecek biçiminde güçlendirilmiş yapı inşaası, uygun tip ve derinlikte temel kullanımı ve sıvılaşma potansiyeline sahip toprağın stabilize edilmesi şeklinde özetlenebilir. Deprem sonrası ortaya çıkan sıvılaşma ve fay hareketlerinin neden olduğu hasarların ve konumsal değişimlerin belirlenmesinde, fotogrametri ve uzaktan algılama veri ve yöntemleri de kullanılmaktadır. Uydu görüntüleri ve özellikle interferometrik SAR (Synthetic Aperture Radar) görüntüleri; değişim belirlemede, fay genişliğini ve uzunluğunu ölçmede hızlı ve güvenilir bilgi sağlayan kaynaklar arasında yer almaktadır. Interferometre; aynı bölgeye ilişkin, çok az farklılıkta iki uydu yörüngesinden, iki ayrı görüntü alınması üzerine dayalı bir tekniktir. Iki görüntüye ilişkin faz bilgileri birbiri üzerine bindirilir. Her bir piksele ait iki faz değeri çıkarılır ve iki orijinal görüntü arasındaki faz farklarının kaydedildiği bir interferogram elde edilir. Faz farkları her pikseldeki uçuş yüksekliği değişimlerini verir ve bir sayısal yükseklik modeli elde edilmesine olanak sağlar. Uzaktan algılama görüntüleri ile değişim belirlemede etken faktörler; zamansal, konumsal ve spektral ayırma gücü ile radyometrik çözünürlüktür. Yani, görüntü çiftlerinin yılın aynı zamanlarında, aynı daimi bakış acısıyla, aynı algılayıcı ile aynı çözünürlükte temin edilmiş olması elde edilecek sonuçların güvenilirlik düzeyini etkileyen konulardır. Tezin konusu kapsamında; hava fotoğrafları ve Landsat 7 uydu görüntüleri kullanılarak, İzmit Körfezi ve Sapanca Gölü Bölgesinde fotogrametrik yöntemler ile ölçümler yapılmıştır. 17 Ağustos 1999 tarihli Marmara Depremini takiben, Harita Genel Komutanlığınca bölgede jeodezik çalışmalar yapılmış ve 1/16.000 ölçekli hava fotoğrafları çekilmiştir. Bu veriler kullanılarak toplam 860 pafta 1/5000 ölçekli ortofoto harita üretilmiştir. Yine bu bölgenin 1994 yılında çekilmiş 1/35.000 ölçekli hava fotoğrafları mevcuttur. Her iki veri grubu kullanılarak; Sapanca Gölü çevresinde üç ayrı bölge seçilmiş ve resimler üzerinde mümkün olduğunca çok sayıda ve her yöne dağılmış olmak üzere ortak detaylar belirlenmiştir. Sayısal fotogrametrik kıymetlendirme sistemlerinde bu detayların koordinatları ölçülmüş ve koordinat farklarından yararlanarak harekat vektörleri elde edilmiştir. Sapanca Gölü kuzeyinde (Eşme Bölgesi), faylanmaya bağlı olarak X yönünde 2.35 m, Y yönünde –0.43 m, Z yönünde 0.62 m, Sapanca Gölü batı köşesinde her yöne dağınık hareketler ve Sapanca Oteli Bölgesinde ise sıvılaşma nedeniyle kuzeye doğru bir hareket belirlenmiş olup, 1.70 m düzeyinde çökme tespit edilmiştir. Gölcük Bölgesini içeren hava fotoğraflarından yararlanarak, sayısal fotogrametrik kıymetlendirme sistemlerinde otomatik korelasyon ile Sayısal Yükseklik Modelleri (SYM) elde edilmiştir. Oluşan boşluklar ve hatalı noktalar editleme yöntemiyle doldurulduktan sonra, deprem öncesi ve sonrası duruma ilişkin SYM farkları elde edilmiştir. Sonuçlar; bölgenin depremden sonra üretilen 1/5000 ölçekli ortofoto haritaları ile karşılaştırıldığında, çöken binaların büyük bir bölümünün doğru tespit edildiğini göstermektedir. Benzeri bir çalışma, daha geniş bir alanı kapsamak üzere, Landsat 7 uydu görüntüleri kullanılarak yapılmış ve asal bileşen analizi ile oldukça güvenilir sonuçlar elde edildiği görülmüştür. Sonuç olarak; fotogrametri ve uzaktan algılama veri ve yöntemlerinin, deprem sonrası çalışmalarda sismoloji, jeoloji, jeo-fizik konuları ile kombinasyonlu olarak bir ekip çalışması içerisinde kullanılması halinde, hızlı ve güvenilir bilgi teminine olanak sağlayacağı değerlendirilmektedir.