LEE- Mimarlık Tarihi-Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Gül, Murat" ile LEE- Mimarlık Tarihi-Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeKaybolan geçmişin izini sürmek: Adapazarı kent tarihi (1923-1980)(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-07-02) İnce Erek, Hilal ; Gül, Murat ; 502152103 ; Mimarlık TarihiÇalışmanın amacı, en genel ifadesiyle; 1923-1980 tarihleri arasında değişen sosyo-kültürel, ekonomik ve politik süreçlerin ulusal ve yerel yansımalarına paralel bir şekilde Adapazarı kentinin, fiziksel değişimini/gelişimini/dönüşümünü takip ederek, kentleşme deneyiminin dönemlerini ortaya koymak ve incelemektir. Çalışma kapsamında olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir araştırma süreci izlenmiş ve tarih araştırması yöntemi benimsenmiştir. Adapazarı kenti 20. yüzyılda deneyimlediği beş büyük depremle kent tarihi araştırmaları içerisinde özgün bir araştırma alanına işaret etmektedir. Söz konusu depremlerde kent tarihi araştırmalarının en önemli araçları olan yapılı çevrelerin büyük bir kısmı ve kentin gelişiminin kayıtlarını tutan yerel kurumların arşivlerinin tamamı yıkılmıştır. Dolayısı ile yapılı çevreleri merkezine alan kent tarihi araştırmalarının iki temel aracından yoksun olan Adapazarı kent tarihi araştırması, bilgi üretme araçlarının alışılagelmiş sınırları üzerine yeniden düşünmeyi ve bilgiyi inşa edebilmek için yeni beslenme kanalları açabilmeyi hedeflemiştir. Bu bağlamda Milli Kütüphane rezervinde bulunan yerel gazete arşivlerinden faydalanılmıştır. On dokuz yerel gazete kesintisiz zaman akışı sağlayacak şekilde organize edilerek incelenmiştir. Araştırmanın zaman ağını kapsayacak her bir sene iki farklı yerel gazeteden takip edilmiş fakat gerekli görülen dönemlerde bu sayı arttırılmıştır. İncelenen yerel gazeteler içerisinde tespit edilen, kent tarihi hakkında veri sağlayacak haberler öncelikle ölçüt örnekleme yöntemi ile temalara ayrılmıştır. Tespit edilen temaların kartografik materyaller üzerinden gelişimi izlenmiş, söz konusu gelişim ulaşılan fotoğraf arşivleri ve yarı yapılandırılmış görüşmelerle teyit edilerek aktarılmıştır. Adapazarı kentinin belirlenen tarih aralığı içerisinde ve araştırma yönteminin temelini oluşturan temalar kapsamında incelenmesi sonucunda kentleşme deneyiminin üç farklı dönemi içerdiği görülmüştür. 19. yüzyılın sonunda demiryolu ilave bir hatla Adapazarı merkezine ulaşmış ve yine aynı yıllarda Uzun Çarşı ve civarında yapılaşan ticari ve bürokratik merkez çeperlerinden sıyrılarak yeni bir bölgeye yerleştirilmiştir. Adapazarı'nda devletin kamusal görünürlüğünü temsil eden yapılar Uzun Çarşı ile tren istasyonu arasında yeni bir bürokratik merkez oluşturacak şekilde bir araya getirilmiştir. Osmanlı'nın son yıllarından 1943 depremine kadar uzanan ilk evre özellikle kent merkezinde önemli değişimlerin izlenmesi ile ön plana çıkmaktadır. Adapazarı kentleşme deneyiminin ikinci döneminin başlangıcını oluşturan 1943 Adapazarı depremi araştırmaya konu edilen Adapazarı kent tarihi izleğinde takip edilen en yıkıcı depremdir. Dolayısı ile ulusal ve yerel bürokrasinin karar alma süreçlerine yansıyan önemli kırılma noktalarını temsil ettiği görülmektedir. Ulusal ölçekte; 1943 yılından itibaren Çark Deresi ve demiryolu güzergahı üzerinde kent formuna eklenen sanayi tesisleri, depremde önemli derecede hasar almış yerleşimin yeniden kalkınmasını hedefleyen kararlar bütünü ile ilişkilenmektedir. Yerel ölçekte ise 1943 depremi kent merkezinde 19. yüzyılın sonunda inşa edilen yeni bürokratik merkezle kurulan yeni ilişkilerin çözülmesinden söz konusu bölgenin yıkılarak geniş bulvar aksı açılmasına kadar giden bir sürecin başlangıç noktasına işaret etmektedir. 1967 yılı ile sınırlanan kent tarihinin ikinci evresi tez çalışmasının zaman aralığında en hızlı gelişmelerin izlendiği dönem olarak öne çıkmaktadır. 1967-1980 yılları arasını kapsayan kent tarihinin son dönemi kent merkezinden geçen İstanbul-Ankara karayolunun kent dışına alınması ile başlamaktadır. Adapazarı kenti için son derece önemli olan karayolunun kent dışına alınması, Erenler bölgesinin kentin yeni sanayi bölgesi ilan edilmesi, kente Erenler üzerinden yeni bir girişin eklemlenmesi ve yeni karayolu ile Erenler bölgesi arasında kalan alanların yeni sanayi sahaları olarak imara açılması ile kentin gelişiminin yeni dinamiklerle yeniden şekillenmesine neden olmuştur. İstanbul-Ankara karayolunun kent dışına taşınması dönemin önemli tartışma konularından olan İstanbul sanayisinin doğu koridoruna desanstralizasyonu fikrini temel alan Doğu Marmara Bölgesi Ön Planı ile ilişkilendirilmeye müsait bir zemin hazırlasa da çalışma kapsamında elde edilen veriler yeni karayolu güzergahının İstanbul sanayinin desanstralizasyonu tartışmalarından önce belirlendiğini ortaya koymaktadır. Sonuç olarak söz konusu plan karayolunun kent dışına taşınmasında belirleyici bir aktör olmasa da tüm bölgeyi tehdit eden sismik risklere rağmen özellikle Adapazarı için yeni karayolu çevresinde kentleşmenin artmasına neden olacak sanayi gelişimini önermiştir. Adapazarı'nın tarımsal özelliğine rağmen, şehir daha fazla sanayi yatırımı çekebilecek bölgesel bir merkez olarak desteklenmiştir. 1980 yılına kadar verilen bu kararın yıkıcı etkilerinin gözle görünür olduğu söylenemese de aralanan bu kapıdan, 1980 sonrasında yapılacak yeni imar planı ile yoğun yapılaşmaya dair kararlar geçecek, Adapazarı kentleşmesini 1999 depreminde büyük yıkımlarla yüzleştirecek yeni bir dönemin oluşmasına zemin hazırlanacaktır.
-
ÖgeSedad Hakkı Eldem'in çeşitlenen mimarlığını yumak metaforu bağlamında okumak: Alternatif bir anlatının ilk sarmalları(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-07-30) Tekin, Ömer Faruk ; Gül, Murat ; 502162102 ; Mimarlık TarihiSedad Hakkı Eldem, 1930'ların başında başlayan ve ömrünün sonuna dek sürdürdüğü verimli meslek kariyeri boyunca kimisi inşa edilmemiş çok sayıda yapı tasarlamış, çeşitli ölçeklerdeki sivil mimari örneklerini belgeleyerek kitaplar halinde yayınlamış ve mimarlık üzerine düşüncelerini içeren bazı metinler yazmıştır. Bunun yanı sıra 1930 yılı öncesindeki çocukluk ve gençlik yıllarında tuttuğu defterlere sayısız çizim yapmış ve kimisi günlük biçiminde çok sayıda not almıştır. Daha önce çok az bir kısmının yayınlandığı bu çizim ve notlarla birlikte Eldem'in meslek yaşamına ait fotoğraf, proje, yazışma, mekup, çizim vs içeren binlerce evrakın bir bölümü, ilk kez 2008 ve 2009 yıllarındaki sergi ve kitap çalışmaları kapsamında taranarak sergilenmiş ve ilerleyen yıllarda da erişime açılmıştır. Sedad Hakkı Eldem'in kişiliğiyle birlikte alabildiğine çeşitlilik içeren tüm bu notlar, çizimler, projeler, defterler, evraklar Eldem mimarlığının bütününü oluşturmaktadırlar. Günümüze değin Sedad Hakkı Eldem ve mimarlığı, çeşitli yönleriyle ele alınarak tezler, sempozyumlar, kitaplar, makaleler ve söyleşilerle zengin bir literatür oluşturulmuş ancak bu literatür genellikle onun 1930 yılı sonrası üretimlerine odaklanmıştır. Bununla birlikte görece az sayıda olsa da Eldem'in çocukluk ve gençlik dönemi üretimlerini merkeze alan çalışmalara da rastlanılmakla ancak tez literatüründe bu üretimler üzerine bir çalışmanın yapılmadığı görülmektedir. Bu çalışma özellikle tez literatüründeki bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Bu hedefle ilişkili olarak, bu üretimleri ve bu üretimlere değinen çalışmaları ele alarak, Eldem'in çocukluk ve gençlik dönemi çalışmalarının Eldem literatürünü zenginleştirme yönündeki potansiyeline dikkat çekmek çalışmanın ikincil hedefi olarak belirlenmiştir. Çalışmanın nihai amacı ise, Eldem mimarlığının hayat öyküsüyle birlikte süreklilik arz eden bir bütün olduğunu söyleyerek bu süreklilikleri ve Eldem mimarlığının oluşumundaki etkilenme güzergahlarını ortaya çıkaran alternatif bir Eldem mimarlığı anlatısı kurgulamaktır. Bu amaçla Carlo Emilio Gadda'nın bir romanında geçen yumak metaforu ve Italo Calvino'nun bu metafor üzerine yorumlarını kullanarak bir anlatı kurgusu oluşturulmuş ve Eldem mimarlığı bir yumak olarak ele alınmıştır. Çalışmanın kapsamı ve sınırları dolayısıyla bu yumak kurgusunu, Sedad Hakkı Eldem'in çocukluk ve gençlik döneminde tuttuğu defterlerde bulunan sayısız çizim ve notlar ve bu döneme ait hatıralarıyla birlikte 1985 ve 1986 yıllarında yapılan ancak oldukça geç bir tarihte, 2014'te kitap şeklinde yayınlanan söyleşiler üzerinden oluşturur. Eldem'in mimarlık hakkındaki düşüncelerinin, yapıları üzerine söylemlerinin ve anılarının yer aldığı ve Eldem literatüründe yeteri kadar referans verilmemiş bu kitap, bu tez çalışmasında kullanılacak özgün veriler sağlamaktadır. Tez çalışması belirli bir döneme ve üretimlere odaklansa da yumağı hissettirecek biçimde çeşitli zamansal ve mekânsal sıçramalarla, bu üretimleri Eldem'in çeşitli projeleriyle ilişkilendirir. Yumak kurgusu, meslek yaşamındaki üretkenliği ve üretimlerindeki çeşitliliği Eldem'in çocukluk yıllarından itibaren sürdürdüğünü ve bu süreklilik içerisinde giderek rafineleşen bir yorumlama pratiği geliştirerek ve çocukluktan itibaren geleneksel olanı çağdaş bir biçimde yorumlama gayreti içerisinde olduğunu ortaya çıkarır. Çalışma, çok boyutlu bir yumak olarak ele aldığı Eldem mimarlığını, yine başka bir çok boyutluluk sergilediğini söylediği eleştirel bölgeselcilik kuramı üzerinden çözmeden, olağan çokluğu içerisine yerleştirmeye çalışarak alternatif bir okuma denemesi yapar. 1980'lerde ortaya atılan ancak temelleri 1920'lere uzanan tartışmalarla atılan bu kuramın tartışageldiği bölgeselcilik, modernizm, yerellik, evrensellik gibi olguların, Eldem'in yazıları ve yapılarıyla örtüşen ve ayrışan noktalarına kuramın söylemi ve altmetni bağlamında değinir. Çalışmanın kendisine çizdiği tarihsel sınırlar çerçevesinde ele aldığı bu iki olguyla, Eldem mimarlığının, bu kuramın geleneksel olanın taklide ve yersizleştirici modernizme düşülmeden güncel bir biçimde yeniden üretilmesi yönündeki söylemiyle örtüştüğü ancak tarihsel olanın muhafaza edilmesi noktasında ayrıştığını ifade eder. Bu çalışma boyunca defterler üzerindeki odakla, bir yandan Eldem mimarlığının oluşumundaki temel etkilenme güzergahları açığa çıkarılırken diğer yandan da literatürde henüz yeteri kadar ilgi görmemiş Eldem'in çocukluk ve gençlik dönemi üretimlerini yeniden gündeme getirilir. Bunun yanı sıra eleştirel bölgeselcilik kuramı üzerine Türkçe literatürün zenginleştirilmesi ve bu kuramın Eldem'in üretimlerini tartışmada taşıdığı potansiyele değinilmesi gibi bir misyon yüklenilir.