DMAYE- Deprem Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Albayrak, Neslihan" ile DMAYE- Deprem Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge1999 Marmara Depremi Sonrası İçin Gölcük İlçesi Kıyılarının Sıvılaşmaya Göre Mikrobölgelemesi(Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü, 2017) Albayrak, Neslihan ; Erken, Ayfer ; 802131221 ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringTürkiye de yapılaşma konusunda dönüm noktası konumunda olan 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depreminde binlerce insan yaşamını yitişmiş, binlerce yapı kullanılamaz hale gelmiş ve TUSIAD verilerine göre 17 milyar dolar ekonomik kayba sebep olmuştur. Deprem Araştırma Dairesi (2000) tarafından 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen depremin, M w , 7.4 büyüklüğünde, 3.02 yerel saatinde meydana geldiği 45 saniye sürdüğü, dışmerkezi 40.70N, 29.91E, derinliği 15.9 km maksimum şiddeti MSK şiddet cetveline göre X olduğu belirlenmiştir. Sonucunda 17.479 ölüm, 43.953 yaralı ve 505 kişi sakatlık durumunun oluştuğu; 285.211 ev, 42.902 iş yeri hasar gördüğü tespit edilmiştir. Kocaeli Depremi, Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı ve 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişinin evsiz kalmasıyla sonuçlanmıştır. 17 Ağustos Kocaeli Depremi’nde merkez üssü olan ve en fazla hasarın ve can kaybının meydana geldiği Kuzey Anadolu Fay’nın geçtiği Gölcük Bölgesi için hasarların en büyük sebepleri olarak zemin büyütmesi, yakın fay etkisi, zemindeki sıvılaşma ile yatay ve düşey yer değiştirmelerin olduğu ön görülmüştür. Bu yüzden bu tez kapsamında bölgenin çeşitli analizleri içeren bir mikrobölgeleme çalışması yapılmış, sıvılaşma potansiyeli ve buna bağlı olarak gelişen deplasmanlar hesaplanmıştır. Merkez üssü olan Gölcük’te özellikle kıyı bölgelerde alüvyon zeminlerin bulunması nedeniyle sıvılaşmalar meydana gelmiştir. Sıvılaşmalardan dolayı zeminde taşıma gücü kayıpları ve yanal yayılmalara bağlı zemin deformasyonları meydana gelmiştir. Bu tez kapsamında inceleme bölgesinde zemin koşulları göz önünde bulundurularak kayma dalgası, sıvılaşma ve yanal yayılma gibi çeşitli analizler yapılmış ve bölgenin sıvılaşma ve yanal yayılma potansiyeli hakkında sonuçlar elde edilmiştir. Ayrıca bölgenin deprem öncesi( 10 Ağustos 1999’da) , deprem sonrası( 27 Eylül 1999’da) ve günümüzdeki (2017) uydu görüntüleri 1999 marmara depremi sonrası LANDSAT uydu görüntüleri elde edilmiş ERDAS programında görüntüler normalleştirilmiş ve ARCGIS programında görüntüler üst üste çakıştırılarak kıyı çizgisindeki değişim gözlenmiştir. Bölgede tüm zemin çeşitleri mevcut olduğu için tüm zeminlerde geçerli olan Imai (1977), Ohto& Goto(1978) Seed ve Idrriss (1982) ,Lee(1990) ve İyisan(1996) tarafından geliştirilen formüller kullanılarak VS (kayma dalgası) büyüklükleri hesaplanmış olup değerlerin 100-400 m/s aralığında yoğunlaştığı saptanmıştır. Değerler Deprem Yönetmeliği (2016) ‘deki zemin sınıflama çizelgesine göre yorumlandığında zeminin yumuşak zemin ve killi kum orta sıkılıktaki tabakalardan oluştuğu belirlenmiştir. Sondaj logları için Youd (2001) ve Seed ve İdriss(1972) yöntemlerine göre yapılan sıvılaşma analizi sonucunda sondaj loglarının hemen hemen tamamında belirli derinliklerde Güvenlik Faktörü<1 olarak hesaplandığı için bu derinliklerde sıvılaşma potansiyeli olduğu saptanmıştır. Rauch (1997), Bartlett & Youd,1992), Youd ve Perkins (1987), Hamada ve diğ.(1986,1987) , Shomoto (1998) yöntemleri kullanılarak elde edilen yatay deplasman miktarlarının oldukça yüksek çıktığı tespit edilmiştir. Takimatsu(1987), Ishihara (1992) ve Shomoto (1998) yöntemlerine göre sıvılaşma nedeniyle meydana gelen düşey deplasmanlar hesaplanmış ve Wells anda Coppersmith(1994) yöntemine göre hesaplanan faylanma kaynaklı düşey deplasmanlara eklenerek toplam düşey yer değiştirme hesaplanmıştır. Hesaplanan deplasmanlarla denizin yaklaşık 150 m kadar kıyıdan içeri girdiği belirlenmiş olup uydu görüntülerindeki kıyı çizgisi değişimi ile de karşılaştırılarak , hesaplanan ve uydu görüntülerinde gözlenen değerlerin yakın olduğu saptanmıştır.