Çağdaş Sanatta Kamusal Alanın İnşası: Uluslararası İstanbul Bienali Üzerine Okuma

thumbnail.default.alt
Tarih
2014-03-13
Yazarlar
Atıcı, Melike
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Institute of Science and Technology
Özet
Kamusal alanlar, toplumun farklı katmanlarına eşit ve bağımsız erişim hakkı sunmalarıyla bireyler arasındaki iletişim ve etkileşimin temel ortamını oluşturur. Toplumsal hayatın sürekliliğini sağlayan ve kalitesini yükselten bu mekanlar, özellikle günümüz küreselleşen kentinde – bireylerin kendini ifade etme, kendi gibi olmayanla karşılaşma ya da benzer fikirleri paylaştığı bireylerle örgütlenme ortamı olma gibi – işlevlerini yitirmeye ve parçalanmaya başlamıştır. Bu noktada, kamusal alanın yitirdiği işlevleri yeniden edinmesini ve hatta yeni anlamlar kazanmasını sağlayan ‘kamusal sanat’ bu çalışmanın omurgasını oluşturmaktadır. Geleneksel sanat kurumlarının sınırları dışına çıkarak tüm toplum tarafından erişilebilir kamusal alanlara taşan sanat, bu mekanlarda yeni ilişkileri olanaklı kılar. Genel olarak müze ve galerilerin dışında gerçekleştirilen sanat pratikleri olarak tanımlanan kamusal sanat, sadece çağdaş sanat tartışmaları için değil aynı zamanda toplumun farklı katmanları arasındaki çok boyutlu ilişkiler için de alternatif bir zemin oluşturur. Kamusal sanatı konu edinen kaynakların çoğu 1960’ların Dadacı yaklaşımını kamusal sanatın öne çıkma tarihi olarak kabul etse de sanatın kamusallaşma süreci aydınlanma dönemine kadar dayanır. Aydınlanmadan başlayarak sanatın tüm kamusallaşma süreci dikkate alındığında; bugün, çağdaş kamusal sanatın en önemli araçlarından biri olarak çağdaş sanat bienalleri belirir. Değişen neoliberal dünya düzeninde kentlerin bir çeşit temsillerini oluşturan çağdaş sanat bienalleri, bir taraftan içerdikleri sanat çaışmalarıyla – gerçekleştirildikleri süre boyunca – kentsel kamusal mekana yeni anlamlar kazandırmsyı hedeflerken bir taraftan da, süreklilik sağlaması durumunda, kentin köklü dönüşümler yaşamasına neden olabilen etkinliklerdir. Kentsel kamusal alana yerleştirilen sanat eseri tanımının kamusal sanatın kamusallığını sadece ‘fiziksel erişilebilirlik’ açısından değerlendiren indirgemeci bir yaklaşım olduğunu kabul edersek, sanatın ‘kamusal’ kimliği kazanmasında hangi değişkenlerin rol oynadığı önem kazanır. Çağdaş sanat bienallerini, kamusal sanat bağlamında değerlendirmeyi amaçlayan bu çalışma, bu değerlenirmeyi üç ana kavram üzerine kurgular: mekan, izleyici ve kamusallık. Sanatın kamusallaşma sürecinde bugün gelinen noktayı anlayabilmek için çağdaş sanat bienallerine odaklanan bu çalışma, Uluslararası İstanbul Bienali’nin kentsel kamusal alanla kurduğu ilişkiyi kamusal sanat kavramını üzerinden inceler.
Public spaces are prominent components of cities considering their potential to establish relationship between urban space and public and individuals. Public space as a medium providing social and cultural interaction between different layers of society enhances the quality of urban life. Taking art projects or artworks outside conventional art institutions and placing them in spaces open to public access enable to establish new relationships. ‘Public art’, which is generally defined as art placed outside museums and galleries, can open alternative grounds not only to discuss contemporary art practices but also to relate all layers of public with art in a multi-dimensional way. The main questions of this thesis are to what extent the superimposition of two different realms – public realm and realm of art – can contribute to overcome the distance between daily life and art, and how they affect each other. Admitting ‘an artwork placed in public space’ does not truly define public art, it is critical to discuss that which parameters should be accomplished to gain the ‘public’ character for art. Hence, this study builds the discussion on three critical concepts – space, spectatorship and publicity – and searches the diverse outcomes of public art practices reached through different constructions of these concepts. In this sense, public art refers to the result of a process during which space, artwork and participants complementing each other. Although most of the scholars points out 1960s for the proliferation of public art practices, the publicity of art works dates back to the age of enlightenment. Taking the all process of publicity of art into consideration, the biennial phenomenon emerges as the most prominent element of today’s contemporary public art. In line with the neoliberal world order, contemporary art biennials function as the representations of cities. This thesis focuses on the International Art Biennials to elaborate the current situation of art world in terms of publicity. Determining International Istanbul Biennial as the case study, it is studied in detail with reference to three concepts critical for public art.
Açıklama
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014
Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2014
Anahtar kelimeler
kentsel mekan, sergi mekanları, kamusallık, çağdaş sanat, bienal, urban space, exhibition spaces, publicity, contemporary art, biennial
Alıntı