Topoğrafyanın biçimsel ve mekansal katmanlarının mimarlıktaki açılımları üzerine bir yeniden okuma
Topoğrafyanın biçimsel ve mekansal katmanlarının mimarlıktaki açılımları üzerine bir yeniden okuma
Dosyalar
Tarih
2024-09-19
Yazarlar
Nurdoğan, Nazmiye
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
Bu tez çalışması, topoğrafyayı mimari tasarım sürecinin kritik bir girdisi olarak sunmayı amaçlamakta ve eşdeğer bir ilişki kurma yolu olarak mimarlık topoğrafya ilişkisinde bağlanma halini sunmaktadır. Mimarlıkta topoğrafyayı salt fiziksel özelliklerine indirgeyen tartışmalardan farklı olarak bu çalışmanın teorik çerçevesi, topoğrafyayı biçimsel ve mekansal katmanlarda yeniden tanımlamakta ve bunların mimari tasarım pratiğinde nasıl yorumlandığını değerlendirmektedir. Teorik çerçevede, sürekli katmanlaşmaya devam eden bir yapı olarak topoğrafyanın her katmanı, kendi iç yapısının bir görüntüsü ve sonraki katmanlaşmanın öncülü ve dolaylı yönlendiricisi olarak ele alınmıştır. Buna uygun olarak biçimsel katmanın, yapısı ve yüzey şekli ile mekansal katmanın öncülü olabileceği ve mimari tasarımın biçimsel ve mekansal katmanlara bağlanma ve sınırlanma halleri üzerinden değerlendirilebileceği ortaya konmuştur. Teorik çerçeve ile proje incelemeleri arasındaki geçişi sağlamak amacıyla mimarlık ve topoğrafya ilişkisinin görünür/tartışılır kılındığı temsil düzlemlerini sorgulayan ve açıklayan analiz bölümü oluşturulmuştur. Yapılacak analiz ile biçimsel ve mekansal katmanlarda mimarlık-topoğrafya ilişkisinin durumu ile bu katmanlarda mimari tasarımın yarattığı bağlanma-kopma durumlarının görünür kılınarak tartışmaya açılması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda analiz bölümünde, kentsel durumu ve mimari müdahaleyi görünür kılmak için 1:1000, 1:200 ve 1:50 olmak üzere üç ölçekte inceleme yapılması gereği tartışılmıştır. Devamında, mimari temsil düzleminin ifade olanakları sunulmuş ve Nolli haritasının iknografik gösterim biçiminin mekân ve yapı birlikteliğini ifade edebilme olanağı tartışılmıştır. Ayrıca kesitin, topoğrafya-mimarlık ilişkisini görünür kılmaktaki önemi vurgulanmıştır. Sonuç olarak, proje incelemelerinde kullanılacak, 1:1000 ölçekli genişletilmiş arazi planı, 1:1000 ölçekli genişletilmiş arazi kesiti, 1:1000 yaya erişimi ve kamusal kullanım çeşitliliği haritaları; 1:200 ölçekli plan ve kesitin gösterim biçimleri ve 1:50 mekansal kesitler detaylı biçimde açıklanmıştır. Teorik çerçevedeki içgörüleri daha fazla araştırmak için vaka incelemesi yöntemi, Seattle Merkez Kütüphanesi, Yapı Kredi Kültür Sanat ve Ewha Kampüs Kompleksi'nin mekansal analizi yoluyla araçsallaştırılmaktadır. Tüm vakalar öncelikle analiz metodunda verildiği üzere çizimleri üretilerek ve literatürden yararlanılarak kendi içerisinde değerlendirilmiştir. Değerlendirme öncelikle kent ölçeğinde (1:1000) yapılarak, topoğrafyanın mevcut biçimsel ve mekansal örüntüsü ortaya konmuştur. Yapı ölçeğinde (1:200) yapılan değerlendirme ise yapıların mevcut topoğrafya katmanlarına tasarım kararları ile nasıl müdahil olduğunu / müdahale ettiğini incelemek üzere bir yakın plan değerlendirmesi içermektedir. Mekân ölçeğinde (1:50) yapılan değerlendirme, mekansal deneyim düzleminde bağlanma halini mimari yapı öğelerinin bağlanma/sınırlandırma nitelikleri ile ilişkilendirmektedir. Bölümün sonunda ise değerlendirilen vaka çalışmaları birlikte ele alınarak başta amaçlandığı üzere teori çerçeveye sunduğu çeşitlenme üzerinden tartışılmıştır. Bulgular genel olarak değerlendirildiğinde, mimari tasarımın etki ve müdahale alanının kısıtları olduğu dikkat çekmiştir. Tüm mimari projelerde, proje arazisi ve projenin programı, mimarların kontrol alanı dışında kalan; ancak mimarlık ve topoğrafya ilişkisinde belirleyici olan iki ana etken olarak görülmüştür. Arazinin biçimi ve mevcut topoğrafya içerisindeki konumu, bağlanma halinin mimarlık pratiğinde kurgulanabilmesi için kritik bir girdi oluşturmaktadır. Projelerin programları ise, kamusallık ve kullanım üzerindeki belirleyicilikleri ile mekansal ilişkileri kuran bir etken olarak topoğrafyanın mekansal katmanına bağlanmayı etkilemektedir. Seattle Merkez Kütüphanesi projesinin değerlendirilmesi, topoğrafyanın mekansal ve biçimsel katmanlarıyla bağlanma halinden beslenen ara mekansal ve biçimsel durumları sunmuştur. Bu ara topoğrafik durumların oluşumunda, biçimsel katmanda zemin kotunda bağlanma ile sürekliliği yaratmanın ve yapı kabuğunun manipülasyonu ile ara mekanların sarmalanmasının etkili olduğu; mekansal katmanda ise programatik gereklerin belirleniminin esnekleştirilmesinin bağlanmayı sağlayan bir tasarım stratejisi olarak kullanıldığı izlenmiştir. Yapı Kredi Kültür Sanat projesinin değerlendirilmesi, tarihi kent topoğrafyasının geçişlere ve mekansallaşmalara izin veren dokusunu okumayı sağlamıştır. İncelenen projeler arasında bitişik düzen içerisinde tasarlanmış tek yapı olan Yapı Kredi Kültür Sanat, yapılı çevrenin dokusuna biçimsel olarak yüksek derecede entegre gözükmektedir. Bu entegrasyon ile bitişik sıralandığı diğer yapılar gibi, Yapı Kredi Kültür Sanat da İstiklal Caddesine doğrudan bağlanmıştır. Girişte yer alan portiko, devamında anıtsal merdivenler ve loca, açık kullanımlı kamusal mekanlar olarak bir süreklilik içinde karşımıza çıkmaktadır. Yine de merdivenler ve locaya erişimin girişle kurduğu süreklilik sorunlu bulunmuştur. Buna ek olarak anıtsal merdivenlerin doğrudan kamusal kullanım için sunduğu potansiyeller değerlendirilmeye açık gözükmektedir. Ewha Kampüs Kompleksi, üniversite sınırları içerisinde yer aldığı için kamusallığı ve erişimi sınırlıdır. Buna bağlı olarak topoğrafyanın mekansal katmanına bağlanmak, kenti içeriye davet edebilmek konusunda kısıtlı bir bağlamda yer almaktadır. Projede yapı silüeti, kampüsün doğal ve yapılı topoğrafyası içine gömülmüş ve yapının çatı ve zemini, kampüs peyzajının bitkilendirme ve sert zemin uzantıları olarak tasarlanmıştır. Biçimsel ve dolayısıyla mekansal bağlantıların güçlü olduğu projede, iç mekanlar ve programatik gerekler ikinci plana atılmıştır. Bu bağlamda, kampüs kompleksinin iç mekanları görece çevresinden kopuk alanlar olarak okunmaktadır. Proje incelemelerine ait bulguların değerlendirilmesi, topoğrafya ve mimarlık ilişkisinde bağlanmayı kuran üç ana operasyonu ortaya konmuştur: hareketi teşvik eden biçimsel ve mekansal sürekliliğin oluşturulması, tanımsız ara mekanların / geçiş alanlarının tanımlı hale getirilmesi ve sınırlandırılmışlık halinin açılması. Sonucunda tez çalışmasının sunduğu katkı, mimarlık-topoğrafya ilişkisinin biçimsel ve mekansal katmanlarda tartışılmasına olanak sağlayan kapsayıcı bir çerçeve sunmak ve bağlanma hallerini topoğrafya ve mimarlık ilişkisinde eşdeğerliği kuran tasarım stratejilerini ortaya koymak olmuştur. Bu çalışmanın devamında yapılacak araştırmalar, farklı tipolojideki yapıların mekansal analizi ve mimari tasarım sürecinde mimarlık-topoğrafya ilişkisinin kavramsallaştırılması üzerinden ilerleyebilir. Bu çalışmada kullanılan analiz yöntemi, farklı kamusal yapılar üzerinde kullanılarak; incelenen yapıların kentsel topoğrafyaya entegre olma stratejisi ve biçimsel ve mekansal katmanların aralıklarında yaratıcı manipülasyonlar sunma olanakları ortaya çıkarılabilir. Buna ek olarak, tezin bulguları, mimari tasarım sürecinde topoğrafyanın mekansal ilişkiler ve biçimsel referanslar için besleyici bir zemin olarak kavramsallaştırılması amacıyla kullanılabilir.
Açıklama
Tez (Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024
Anahtar kelimeler
kentsel mekan,
urban space,
insan mekan ilişkisi,
human space relationship,
topoğrafik veri,
topographical data