Türk adalet sisteminde inşaat sektörü ile ilgili davaların teknik ve hukuki sınıflandırılması ve teknik bilirkişi çalışmalarının süreci
Türk adalet sisteminde inşaat sektörü ile ilgili davaların teknik ve hukuki sınıflandırılması ve teknik bilirkişi çalışmalarının süreci
Dosyalar
Tarih
2025-06-18
Yazarlar
Haktanır, Bekir
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
İnşaat sektörü, binaların, altyapıların ve diğer yapıların tasarımını, inşaatını, onarımını ve bakımını kapsayan ekonomik bir alandır. Bu sektör, fiziksel yapıların geliştirilmesi ve inşa edilmesiyle ilgilenirken, aynı zamanda iş gücü, malzeme, mühendislik ve tasarım gibi çeşitli disiplinlerin bir araya gelmesini gerektirir. İnşaat sektörü, ekonomik kalkınmada önemli bir rol oynar çünkü konut, ticaret, sanayi ve altyapı gibi kritik yapıların inşa edilmesini sağlayarak toplumların ve ekonomilerin gelişmesine katkı sağlar. İnşaat sektörü, birçok farklı tarafın iş birliği içinde çalıştığı karmaşık bir alandır. Bu taraflar arasında ilk olarak işveren (proje sahibi) yer alır; proje finansmanını sağlayan ve inşaatı başlatan kişidir. Yüklenici (ana müteahhit), projenin inşaat işlerini üstlenen ve tüm süreci yöneten firmadır. Yüklenici, gerekirse alt yükleniciler (taşeronlar) ile belirli işlerde iş birliği yaparak uzmanlaşmış hizmetler sağlar. Proje yöneticisi, inşaatın her aşamasını koordine eder, zaman çizelgesine uygunluk sağlar ve projenin kalitesini denetler. Mimarlar ve inşaat mühendisleri gibi mühendislik danışmanları, yapının estetik tasarımını oluşturur, güvenliğini ve sağlamlığını hesaplar. Ayrıca, elektrik, mekanik ve HVAC mühendisleri gibi uzmanlar, yapının iç sistemlerinin kurulumu ve tasarımını gerçekleştirir. Bilirkişiler, inşaatla ilgili teknik değerlendirmeler yaparak mahkemelerde veya uyuşmazlıklarda tarafsız görüş bildirir. Yasal ve mali danışmanlar ise inşaat sözleşmelerini düzenler, hukuki sorunları çözer ve finansal yönetimi sağlar. Son olarak, denetçiler, inşaat sürecinin ve tamamlanan yapının standartlara uygunluğunu kontrol eder. Tüm bu taraflar, inşaat projelerinin başarılı bir şekilde tamamlanabilmesi için birbirleriyle uyum içinde çalışır. Bu kadar çok tarafın olduğu yerde ihtilaf olmaması da kaçınılmazdır. Özellikle inşaat sektörünü ilgilendiren davalardaki teknik bilirkişi raporları incelendiğinde davaların çok uzun sürdüğü, dava süresince davaya birçok farklı bilirkişi atandığı, dava için gerekli evrakların eksik olduğu, davacı veya davalı tarafından belirtilen talebin teknik bir konu olması nedeniyle hukuk tarafında çalışanların teknik konuda bilgisinin yetersiz olduğu değerlendirilmiştir. Diğer yandan inşaat davalarının bu kadar uzun sürmesinin temel sebebi olarak inşaat davasının konusuna, teknik bilirkişilerin teknik açıdan bakması karşısında hukuk çalışanlarının hukuki açıdan bakarak dava konusuna farklı bakış açılarından yaklaşımın yarattığı karmaşa olduğu gözlemlenmiştir. Fakat davalı veya davacı, dava konusuna teknik açıdan bakılarak kısa süre içerisinde davanın sonuçlanmasını ve işini tamamlamayı amaçlarken hukuki bakış açısında teknik bilginin yetersiz veya zayıf olmasından kaynaklı dava konusu talebin değerlendirilmesindeki farklı bakış açısının yarattığı girdaba girerek sorunlu bir inşaat davası açılmış bulunmaktadır. Bu nedenle tez kapsamında ilk olarak Türk Adalet Sistemi'nin işleyişi ve genel yapısı incelenmiştir. Çeşitli hukuk kaynaklarından Türk Adalet Sistemi'ndeki yargı kolları, görev ve yetkileri, çalışma düzeni, işleyişi, mahkeme türleri ve inşaat davalarının hangi mahkeme türlerinde görüldüğü incelenmiştir. Ardından incelenen teknik bilirkişi raporları ve literatür taramasına göre inşaat dava türleri belirlenmeye ve tasnif edilmeye başlanmıştır. Türk Adalet Sistemi'nde davaların kaderini doğrudan etkileyen diğer bir unsur ise davaya hakim tarafından atanan inşaat bilirkişileridir. Bu bilirkişiler, teknik bir konuda görüş vermesi ve davanın sonuçlanmasını doğrudan etkilemesi açısından son derece önemli kişilerdir. Bu tez kapsamında teknik bilirkişilerin Türk Adalet Sistemi'nde nasıl çalıştığı ve görevleri araştırılmıştır. Davaya atanan bilirkişilerin dava sürecine etkisini, dava süresinin uzunluğunu, davanın doğru mahkemede açılmaması nedeniyle oluşacak zaman kaybını, davada gerekli olabilecek evrak ve dokümanların eksikliği nedeniyle dava süresine etkisini, verilen kararlara itiraz nedeniyle davanın sonuçlandırılamadığı ve bu sebeple de dava süresinin uzunluğunu gösterebilmek amacıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre Bilirkişi Akış Diyagramı hazırlanmıştır. Bilirkişi Akış Diyagramı, bir inşaat davasının tüm süreçlerini gösteren ve inşaat bilirkişisinin bu süreçlerde ne yapması gerektiğini açıklayan önemli bir diyagramdır. Bu diyagram izlenerek herhangi bir davanın hangi aşamada olduğunu, öncesinde neler yapıldığını ve sonrasında neler yapılacağını görebilmek açısından davacı, davalı, hakim, avukat, bilirkişi vb. kişiler tarafından oldukça önem arz etmektedir. Bilirkişi Akış Diyagramını oluşturduktan sonra diyagramın Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na uygun şekilde oluşturulduğunu doğrulamak amacıyla örnek dava dosyalarının diyagrama uygunluğu incelenmiştir. İnceleme neticesinde diyagramın dava süreçlerine uygun şekilde oluşturulduğu gözlemlenmiştir. Ardından, inşaat davalarının ne kadar uzun sürdüğünü göstermek amacıyla üç adet gerçek dava dosyası incelenmiştir. Bu dava dosyaları, Bilirkişi Akış Diyagramı'na göre düzenlendikten sonra yapılan incelemede normalde altı ay sürmesi gereken dava dosyası halen dördüncü senesine ulaşmasına rağmen sonuçlanmamıştır. Bu durum Türk Adalet Sistemine, hakimlere, avukatlara, davacıya, davalıya, teknik bilirkişiye vb. birçok kişi ve kuruma önemli derecede sorun yaratarak zaman kaybına neden olmaktadır. İnşaat teknik bir konu olduğu için ve hukuk alanında inşaat teknik bilgisine sahip kişilerin azınlıkta olması nedeniyle inşaat davalarının sonuçlanması uzun sürmektedir. Avukatların teknik konuya bakış açısı, hukuk kitaplarında inşaat sınıflandırması ne kadarıyla mevcutsa o kadar bilgiyle sınırlı kalmaktadır. Ancak, hukuki sınıflandırmada tek bir konuya dahil olan dava türü, inşaat teknik sınıflandırmasına göre onlarca konuya dahil olabilmektedir. Bu durum, avukatlar tarafından açılan davanın ne kadar açık ve anlaşılır olduğu, davanın görüldüğü mahkeme türünün ne kadar doğru olduğu, davacı tarafından talep edilen konunun hakim tarafından ne kadar doğru değerlendirildiği ve davaya atanan teknik bilirkişilerin davayı ne kadar doğru yorumladığı kuşkuludur. Bu konunun aydınlatılması için yapılan araştırmada teknik sınıflandırma için 54 konu başlığı altında 215 dava türü; hukuki sınıflandırmada ise 27 adet konu başlığı altında 66 adet dava türü bulunduğu tespit edilmiştir. Yapılan araştırmadan da anlaşılacağı üzere hukuki açıdan tek bir konuda incelenen dava, teknik olarak birçok dava konusuna dahil olabilmektedir. Hukukçulara göre inşaat dava türleri borç adı altında sınıflandırılmaktadır. Özellikle özen ve sadakat borcu gibi çok geniş kapsamlı bir sınıflandırmaya, teknik sınıflandırmanın tamamının dahil edilebilir olduğunun söylenmesi yanlış olmayacaktır. Bu nedenledir ki avukatların inşaat davalarında genellikle bu tarzdaki geniş kapsamlı hukuki inşaat dava türü sınıflandırmalarını kullanmaları, davaların amacının ve kapsamının tam olarak belirlenememesine, tam olarak belirlenemeyen talep yüzünden doğru mahkeme türünde davaların görülememesine, davaya tecrübeli teknik bilirkişinin atanana kadar ki süreç içerisinde dava süresinin oldukça uzamasına ve en başta davacı tarafından doğru talep yapılamamasından dolayı geçen dava süresine rağmen davanın neredeyse en başa dönüp tekrar görülmesine neden olmaktadır. Halbuki inşaat sektöründeki davaların çoğunun konusu alacak-verecek davalarıdır. Bu davalarda, spesifik bir teknik konu üzerinden matematiksel hesaplar yapılır ve doğru sonuca ulaşmak kesindir. Ancak hukuk sektöründeki insanların inşaat teknik bilgisinin çok zayıf olmasından kaynaklı davacı veya davalı tarafından talep edilen konu tam anlamıyla anlaşılamamakta ve dolayısıyla dava en başından itibaren hatalı bir şekilde ilerlemektedir. Sonuç olarak, teknik ve hukuki sınıflandırmadaki hem sayısal açıdan hem de kapsam açısından oluşan farkın çözümlenebilmesi için bir dava matrisi oluşturulmuştur. Bu matris ile amaç hukuki ve teknik dava türlerinin birbirleri ile uygunluğunu belirleyebilmektir. Böylece, teknik sınıflandırmada yer alan dava türlerinin hukuki sınıflandırmadaki karşılığı eşleşecek ve tam tersi durum da geçerli olacaktır. Böyle bir çalışma hem teknik bilirkişilere hukuki açıdan bakmayı hem de hukuk çalışanlarına teknik açıdan bakmayı sağlayacaktır.
Açıklama
Tez (Yüksek Lisans)-- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025
Anahtar kelimeler
inşaat sektörü,
construction sector,
Türk adalet sistemi,
Turkish justice system