Kentsel mekanın ihtilaflarla üretimi: Haliç üzerinden bir okuma

thumbnail.default.alt
Tarih
2022
Yazarlar
Uğurli, Ahmet Bender
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
İhtilaf kavramının etrafında şekillenen bu tez çalışmasının argümanı, ihtilafın toplumsal bir ilişki biçimi olduğu ve bu ilişkinin toplumsal dinamiklerin bulunduğu her yapıda bir şekilde varlık kazanabileceğidir. Toplum, farklı bağlamsal çerçeveleri, istekleri ve beklentileri olan birçok aktörü barındıran, sabit olmayan bir olgudur; dolayısıyla çoğu zaman bu aktörlerin ortak bir noktada buluşması mümkün olmaz. Aktörler çeşitli açılardan birbirleriyle ayrışarak karşı karşıya gelirler; bu duruma tezde ihtilaf ekseninde bir açıklama getirilmeye çalışılmıştır. Kentsel mekanın üretimi yalnızca onun fizikselliğiyle bağlantılı bir süreç değildir. Söz konusu süreç, aynı zamanda arkasındaki birtakım sosyal, ekonomik ve politik katmanlarla anlamlanır; bu bağlamda kentsel mekanın bir toplumsal mekan olduğu söylenebilir. Sürekli yeniden kurulan ve çözülen toplumsal ilişkiler; kentsel mekanın üretiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Bundan ötürü kentsel mekan, tezde tanımlanan ihtilaflar ile aynı düzlemde buluşur. Kentsel mekana temas eden aktörler, söylemleri ve neticesinde ortaya koydukları eylemleri ile başka aktörler üzerinde yansımalar doğururlar. Tezin ihtilaf kavramına yoğunlaşıp, anlatısını ondan yola çıkarak kurmasının esas nedeni; Türkçe literatürde ihtilaf kavramı yerine kullanılan çatışmanın anlamsal arka planın, kentsel mekandaki bu dinamik ilişkileri yeterince karşılamaması ve farklı bir algı yaratmasıdır. Türkçe'deki kullanıma baktığımızda çatışma ilk olarak şiddeti çağrıştırır. Çatışma kavramın kullanılmasının yanlış anlaşılmalara neden olabileceği düşünüldüğünden, ulusal literatüre karşı bir eleştiri getirilerek; "ihtilaf" yeni bir kavram olarak baştan kurgulanmıştır. Çünkü aktörlerin karşı karşıya gelmesinin farklı toplumsal yapılar özelinde ayrı boyutları mevcuttur. Dolayısıyla; ihtilafın dinamikleri olarak tariflenen kavramlar (çelişen hedefler, düşmanlık ve dayanışma) genel bir literatürden yararlanılıp teze taşınmış olmakla beraber; bunların kentsel mekandaki karşılıklarının neler olabileceği aranmıştır. Tezin ana amacı, kentsel mekanın fiziksel üretim sürecinin arka planında yer eden toplumsal ilişkilerin önemini vurgulayarak; bu ilişkilerden biri olan ihtilafın çeşitli yönleriyle sökümünü yapmaktır. İhtilafı somutlaştırmak ve belirli bir kentsel mekanın aktörlerin etkileşimiyle nasıl dönüştüğünün serimini yapmak için Haliç'e odaklanılmıştır. Haliç'in tezin çalışma alanı olarak belirlenmesi onun toplumsal yönüne dayanmaktadır; bu kentsel mekan sahip olduğu özellikler ekseninde her daim yaşama kaynaklık ederek, farklı aktörlerle ilişki içinde olmuştur. Haliç'e birbirinden ayrı anlamların yüklenmesiyle kentin merkezinde yer alan bu bölgenin karakteri zaman içinde değişmiştir. Bu değişimlerde ise özellikle siyasi aktörlerin etkileri oldukça kritiktir. Tez kapsamında; Haliç'in sanayiden arındırılmasının 1984-1994 yılları arasında görev yapan iki belediye başkanı arasında nasıl ihtilafa sebep olduğunun dökümü yapılıyor olmakla beraber; Haliç'in hangi süreçlerden geçerek yoğun bir sanayi aksına evrildiğini kavramak adına onun tarihsel serüvenine de değinilmiş; böylece geçmişten kurulan perspektifle 1984-1994 aralığının daha iyi anlaşılması sağlanmıştır. 1984-1994 yılları arasındaki on yıllık dönemin, Haliç'in bugünkü karakterinin oluşmasında büyük bir önemi vardır; öyle ki sonraki dönemlerde hayat bulan Haliç'in bir kültür vadisine dönüştürülmesi projesi, bu yıllarda yapılan eylemlere eklemlenmiştir. Birbiriyle zıt ideolojik temeli olan iki siyasi partiden, sırasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı seçilen Bedrettin Dalan ve Nurettin Sözen'in Haliç ile ilgili yaklaşımları da onların siyasi kimlikleri gibi birbirinden ayrı olmuş ve sık sık burası üzerinden çeşitli söylemlerle karşı karşıya gelmişlerdir. Ayrıca hem 1984 hem de 1994 yılları önemli kırılma noktalarıdır. 1984 yılında yerel yönetim sisteminin değişip, büyükşehir belediyesi modeline geçilmesiyle, belediye başkanının yetki alanı önceki dönemlere kıyasla fazlasıyla artmıştır. Öte yandan, 1994'ten 2019'a kadar ise İBB başkanlığı hususunda bir süreklilik söz konusudur; bu aralıkta görev yapan belediye başkanlarının tamamı ortak bir ideolojik temelden beslenmektedir. Dolayısıyla; 1994 sonrası, belediye başkanlarını merkeze alarak Haliç'in ihtilaflarla üretimini incelemek adına uygun bir aralık değildir. Bedrettin Dalan ve Nurettin Sözen arasındaki ihtilaflı ilişkinin dökümünü yapmak ve bunun Haliç'te nasıl yansımalar doğurduğunu ortaya koymak için akademik literatürün araştırılması yanında, gündelik gazetelere de bakılmıştır. Haliç'le ilgili literatürde yapılan çalışmaların büyük çoğunluğu Dalan dönemine ya da 1990'ların sonu ve 2000'lerin başı sonrasında Haliç kıyı şeridinde yapılan büyük ölçekli projelere odaklanmaktır; arada zamansal olarak büyük bir boşluk mevcuttur. Oysa literatürdeki bu tutumun aksine, Haliç'teki tartışmalar Dalan'ın görevi bırakmasıyla noktalanmamıştır. Gazetelerde aktarıldığı üzere, 1989 yılı yani Nurettin Sözen'in görevinin başladığı tarih itibariyle de Haliç üzerine tartışmalar sürmektedir. Bu nedenle, gazetelerden elde edilen verilerin içerik analizi yapılmış ve bu analiz sonucu ortaya çıkan anlamların ise yorumlanarak ihtilafın dinamikleriyle ilişkilendirilmesiyle, çeşitli diyagramlar üretilmiştir. Bahsedilen on yıllık dönemdeki ihtilaflar, sahneler aracılığıyla irdelenmiş; tezin son kısmındaki alt başlıklar da bu sahneler (1984 yerel seçimleri, yıkım, 1989 yerel seçimleri, temizlik ve Feshane) ve sahnelere kaynaklık eden kilit söylemler çerçevesinde kurgulanmıştır. Bu çalışmayla, iki başkanın görev sürelerini kapsayan, ancak literatürde birbiriyle ilişkili olarak ele alınmayan bu boşluğa ihtilaf kavramı ekseninde bir açılım sağlanmıştır. İki aktör arasındaki mücadelenin ve kentsel mekanı kullanarak bir temsil ortaya koymanın karşılıkları; Haliç ile ilişkili farklı ölçekteki sahneler üzerinden tartışılmıştır. Neticesinde, aslında Haliç'in her iki başkan içinde simgesel bir niteliği olduğu sonucuna ulaşılmıştır, her ne kadar sadece Dalan doğrudan doğruya buranın simge olduğunu dile getirmiş olsa da; Sözen'in ortaya koydukları da buranın onun için de bir simge olduğunu gözler önüne sermiştir. Kendi güçlerini kentsel mekan üstünden somutlaştırmak isteyen iki başkanı da, Haliç'in fiziksel üretim sürecine ciddi bir etkide bulunmuşlardır.
Açıklama
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022
Anahtar kelimeler
İstanbul, Haliç, Yıkım, Sosyal çatışma, Büyükşehir belediyeleri
Alıntı