Enformel Kentlerdeki Yeni Mimari Yaklaşımlar; Proje Alanı Olarak İstanbul

thumbnail.default.alt
Tarih
2013-01-08
Yazarlar
Gökalp, Dila
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Institute of Science and Technology
Özet
Enformellik insanın doğasıyla beraber yaşadığı her alanda ve mekanda mevcuttur. Kentler ve mimarlık söylemi, insanı ve yaşam ihtiyaçlarını kurgulamak veya formelleştirmek ve dolayısıyla tasarlanmış durumları sunmanın yollarını arar. Oysa ki kentli veya kullanıcı ihtiyaç duyduğunu yaratmanın yollarını her zaman enformel yöntemlerle aramış daha sonrasında bu ihtiyaç kent bağlamında genel bir olgu yarattığında da bu enformel durum kent düzeyinde formel hale getirilmiştir. Her tasarım, ölçeği ne olursa olsun gündelik bir ihtiyaçtan doğmaktadır. Yaşadığımız megakentler büyük nüfusları ve yoğun kentsel dokularıyla grift bir yapılaşmış kent ortamı sunmaktadır. Yapılan kent araştırmaları görece olarak daha planlı kentlerdeki dokunun diğerlerine göre daha fazla yönetilebilir ve planlanabilir bir yapı ortaya koyduklarını göstermektedir. Daha karmaşık kent dokusu ve yaşamına sahip diğer kentler, çok katmanlı ve karmaşık bir yapıya sahip olmanın yanısıra gündelik hayat bağlamında farklı mekan, kullanıcı ve aktivite ölçeklerinin tümünde geniş bir kişiselleştirme, kendini gerçekleme ve etkileşim olanağı sunmaktadırlar. Tam da bu nedenle kentsel yaratıcılık, kentlilerin bu karmaşık ve büyük ölçüde enformel ortama ayak uydurma ve onla uyum haline gelme sürecinde ortaya çıkmaktadır. Ayrıca salt kullanıcılara değil, enformel kent ortamı tasarım profesyonellerine, gözlemcilere ve yeni gelenlere oldukça verimli bir kentsel, mimar ve tasarım tecrübesi ve etkileşimi sağlamaktadır. Her şeyden önce bu tür olağandışı, düzensiz ve beklenmedik durumlardan ya da kısacası enformellikten beslendikleri ve bu kentin kendi iç dinamiklerinin çeşitliliği ekseninde ürettikleri göz önüne alınınca tasarımcılar için çok üretken bir ortam oluşturmaktadır. Bu bağlamda ‘Enformel Kentler’ küreselleşmenin gücüyle büyümeye devam ettikçe daha da karmaşık kent mekanlarına dönüşmekte ve böylece bu kentler bağlamında farklı mimarlık ve şehircilik pratiklerinin ve söylemlerinin oluşmaya başladığı söylenebilir. Bu güncel büyüme ve gelişme durumunun mevcut ve gelecekteki kent ve mimarlık söylemi üzerindeki etki incelenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu yeni mimarlık söylemlerini anlamak için özellikle hızla büyüyen karmaşık megakentlerde ortaya çıkan yeni şehircilik ve mimarlık yaklaşımlarını incelemek gerekmektedir. Bu bağlamda enformel olma kavramının yaratıcılıkla olan ilişkisi, karmaşık kentsel mekana sahip ‘Enformel Kent’ söyleminin küresel ve bölgesel olarak kavramsal bağlamda anlamak, öte yandan gündelik yaşam, mimarlık ve şehircilik üçlüsünü ana eksenine alan yaklaşımlar açısından karşılaştırılmalı olarak araştırılmış ve yorumlanmıştır. Bu çerçevede, tezin amacı, öncelikle bu tür yoğun enformel kentlerdeki gündelik hayat ve şehircilik bağlamında, bu kent mekanlarındaki yaratıcılık potansiyeliyle mimarlık ve kentsel aktivitelerinin ilişkisinin ele alınmasıdır.
Multi-layered informal city offers huge potential of appropriation, self-realization and interaction of different scale of spaces, activities and actors in the context of everyday life. Thus urban creativity is constituted when the inhabitants adjust themselves and blend into the complex environment. Moreover the fact is that informal settings provide a rich urban experience to the design professionals, observers and newcomers. Above all the design professionals, who are constantly stimulated and accordingly produce within this variety of urban challenges in the context of informality. Hence, this research focuses on how to correlate the architectural production and creativity with everyday life and urbanism in the informal cities. As the big cities are expanding even more with the forces of the globalization and concludes in complex cityscapes, new debates are ushering into contemporary urbanism and architecture, therefore contemporary growth and form of these cities and future possible aspects of design, architecture and urbanism must be examined above all in these built environments. In order to discover the new debates, understanding the discourses in the city theory under historical, socioeconomic and urbanism approaches is inevitable. Decomposition and restructuring the informal cities of today’s will lead the study to discuss the main and evident differences of everyday life, design, architecture and urbanism process with the other world cities. Regarding the theoretical grounding of the informal cities, the artifacts will also be displayed and examined with the debates of identity, space and self-stimulation. In the pursuit of the objective, it is fundamentally critical comprehending the dynamics of the complex forms and informalities through reading the city, user, activities and integrity of all with monitoring them in order to understand the creative outcomes. Since these informal cities are the complex habitats hosting their austere habitants, actually are the capitals of problematic built environments; therefore the architecture, design and urbanism has principally an attitude of analytic responsive to their context rather than having normative concerns. Hence, as a living laboratory Istanbul is chosen to be the main case study. Observing and remapping of the everyday creativity, urbanism and interaction guides the study towards the discussion of the lessons to be learned from these specific cityscapes and their users in themeans of contemporary debate of new architectures and urbanisms.
Açıklama
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011
Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2011
Anahtar kelimeler
gündelik yaşam, enformellik, tasarım aktivizmi, everyday urbansim, informality, design activism
Alıntı