Larisa'daki (Aiolis) antik taş ocaklarında yöntem ve sürece ilişkin tespitler

thumbnail.default.alt
Tarih
2024-06-12
Yazarlar
Mater, Gizem
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
İzmir Menemen'in Buruncuk ilçesine bağlı Larisa yerleşimi antik dönemde Aiolis olarak adlandırılan bölgenin önemli kentlerinden biridir. Arkeolojik verilerden elde edilen bilgilere göre, yerleşim tarihi Neolitik dönemlere kadar uzanmaktadır. En erken tarihli mimari kalıntıları ise Erken Tunç Çağı'na aittir. Bugün arazide karşılaşılan mimari buluntular ise MÖ 7. yüzyıl ile MÖ 4. yüzyıl arasına tarihlenmektedir. Gediz ovasına hakim bir sırt üzerinde konumlanan Larisa iki tepe ile aralarında kalan alanlardan oluşmaktadır. Tepeler izmir banliyö tren hattı ile birbirlerinden ayrılmıştır. Ova seviyesinden daha alçak olan ve Batı'da bulunan kısım Larisa Batı olarak adlandırılmaktadır. Kulelerle desteklenmiş surların sardığı akropol bu tepenin en üst noktasıdır ve yönetim yapıları ile dini yapıları barındırır. Güneyinde ve kuzeyinde yerleşim alanları yer alır. Akropolün kuzey, kuzeydoğu ve doğusuna yayılan alanlarda çeşitli tipte mezar yapıları ile nekropol bulunur. Tren yolunun kuzeyinde devam eden nekropol yerini tarım alanlarına bırakır. Ardından yükselmeye başlayan ve Larisa Batı'dan daha yüksek bir tepe olan Larisa Doğu'nun eteklerinde yerleşim terasları başlar ve en tepe noktasında ise bir kale konumlanmıştır. Bölgedeki ilk araştırmalar 20. yüzyılın başında Alman ve İsveçli arkeologlar tarafından gerçekleştirilmiş, özellikle akropole yoğunlaşılan çalışmalarda yerleşimi saran surlar, tapınak, saraylar gibi pek çok yapı ortaya çıkarılmıştır. 2010 yılından itibaren İTÜ mimarlık tarihi öğretim üyesi Prof. Dr. Turgut Saner tarafından başlatılan mimari ağırlıklı yüzey araştırmaları kapsamında, 20. yüzyıl çalışmaları daha da genişletilerek yerleşim alanının tamamına yayılmıştır. Alanda yapılan gözlemlerde antik dönemlerde uygulanan çok sayıda blok elde etme izlerine rastlanmıştır, 20. yüzyılda kapsam dışında bırakılan bu faaliyetler, 2010 araştırmaları ile üzerine düşünülmeye başlanan konulardan biri olmuş ve bu çalışma da böylece şekillenmeye başlamıştır. Yüzey araştırmaları devam ettiği süre boyunca arazi çalışmalarıyla paralel ilerleyen belgelemeler yapılmıştır. Batı Anadolu kıyılarındaki en geniş volkanik alan olan Yunt dağının güneybatı bölümünü oluşturan Dumanlı dağdan Gediz ovasına uzanan bir sırt üzerinde konumlanmıştır. Volkanik karakterli olan bu yapı üçüncü jeolojik zaman olan Tersiyer'in (yaklaşık 65-2,5 milyon yıl) alt dönemlerinden biri olan Neojen'de (yaklaşık 24-2,5 milyon yıl) meyadana gelen jeolojik olaylarla şekillenmiştir. Dumanlı Dağı oluşturan piroklastik bir örtü üzerine gelen andezit lavlarla kaplanmıştır. Larisa'nın bu andezit alana yayılan bir yerleşim olması inşaatlarda da bu yerel malzemenin tercih edilmesini sağlamıştır. İşlemesi zor ancak hava koşullarına dayanıklı olan bu malzemenin Larisa inşaatlarında yetkin bir biçimde kullanıldığı görülmektedir. Yerleşimin konumlandığı alanlarda ve yamaçlarında irili ufaklı kaya öbekleri ile yaygın kaya yüzeylerinde ocakçılık faaliyetlerine ait izler bulunmaktadır. Blokların ana kayadan ayrılmadan hemen öncesi ve ayrıldıktan sonraki aşamasına ait olan bu izlerde en çok kama yönteminin kullanıldığı görülmüştür. Kama yönteminin Larisa'da en erken MÖ 6. yüzyılın ortasından itibaren kullanıldığı anlaşılmıştır. Kama yöntemi dışında şerit halinde açılan kanallar yardımıyla da blokların ana kayadan ayrıldığı anlaşılmıştır. Kimi durumlarda kamalar şerit halinde açılan kanalların içine yerleştirilerek ayırma ve bölme işlemleri gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla şerit halinde kanalların açıldığı yöntem de büyük oranda kama yöntemi ile birlikte ilerlemiştir. Larisa'nın andezitleri gri-mavi tonlarından kızıl-kahve tonlarına, yer yer pembeye uzanan geniş bir renk aralığına sahiptir. Ocaklardan birlikte çıkarılan bu farklı renklerdeki andezitler inşaatlarda da renkli bir görünüm sağlamıştır. Ocaklardan blok elde etme izlerinin dışında, taşıma, kaldırma, bağlama yerleştirme gibi sonraki aşamalara ilişkin izler az da olsa inşaat bloklarında görülebilir. Böylece inşaat sürecinin tutarlı bir öyküsü ortaya konabilmektedir. Ayrıca bloklar üzerindeki, aletlerin bıraktığı izlerden külünk, kama, murç ve keski kullanılmış olabileceği de anlaşılır.
Açıklama
Tez (Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024
Anahtar kelimeler
quarries, taş ocakları
Alıntı