Tüketim kültürü değişimi bağlamında işlevini yitiren/ölü alışveriş merkezlerinin değerlendirilmesi

thumbnail.default.alt
Tarih
2022-10-04
Yazarlar
Velibaşoğlu, Eda
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
Kentsel mekânlarda yaşanan değişimlerle beraber zaman içinde mekanlar işlevlerini yitirmekte, bazan boş kalmakta, bazen yerel yönetimler ya da sahipleri tarafından yeniden işlevlendirilerek kente ve topluma kazandırma yoluna gidilmektedir. Bu gelişmeler mimari literatürde yeni kavramların ortaya çıkmasına neden olmakta, kuramcılar tarafından yer ile mekân arasındaki kavramsal farklılıklar ile "kayıp mekân (lost space)", "yok-yer(non-place)" ve "a(r)tıkmekân(junkspace)" gibi yeni kavramlar ortaya atılmaktadır. Örneğin Trancik (1986) "kayıp mekân" kavramını geliştirmiştir, çevrelerine ve kullanıcılarına olumlu yönde katkı sağlamayan ve zamanla kent ve kentsel yaşantı için sorunlu alanlara dönüşebilecek tercih edilmeyen, toplumsal anlamlarını ve kullanım değerleri ile işlevselliklerini yitirmiş, yeniden tasarlanması gereken diğer bir ifade ile karşıt (anti) mekânlar için kullanmaktadır. Auge (2016) "Yok-yer (non-place)" kavramını insanın yerle olan ilişkisini yok olması üzerinden ifade etmektedir. 1990'lı yıllardan sonra mimar Koolhaas tarafından kullanılan "a(r)tıkmekân(junkspace)" kavramı sürekli değişmektedir ve her zaman bir oluş halindedir. Burada belirtilmek istenen bu eski binalara yapılan ekler değil, yerinde yeniden inşa etme düşüncesi, aynı mekân içinde yapılan değişikliklerdir. Bunun yanında Koolhaas bütün dünyayı içinde sıkışıp kaldığımız bir alışveriş merkezine benzetmekte ve mekânsal sürekliliği bu yapılardaki yapısal değişiklikler üzerinden ele almaktadır. Alışveriş merkezleri 2007-2008 yıllarındaki küresel kriz öncesinde belirli bir doygunluğa ulaşmıştır, bu durumun bir nedeni de sanal alışveriş miktarının artmasıdır. Dünyada yaşanan teknolojik gelişmeler, cep telefonu ve bilgisayarın yaygınlaşması, internet kullanımının hızla artmasıyla gündelik yaşamda alışverişin internet üzerinden yapılması gündeme gelmiş ve hızla yayılmıştır. Şirketler sanal alışveriş yapmanın kira, su, elektrik, eleman vb. giderleri minimize ettiğini fark ederek bu yönde yatırım yapmaya ve gelişmeye başlamışlardır. Kullanıcı da zaman kaybetmeden ihtiyaç duyduğu ürünleri internet üzerinden araştırmakta, en uygun fiyatlı ürünü sipariş vermektedir. Bu durumda her iki taraf için de kazanç söz konusu olmaktadır. Bugün dünyada alışverişin %20,4' ü internet üzerinden yapılmaktadır. Ancak bu durum alışveriş merkezlerindeki günlük satış miktarını olumsuz etkilemiş, bu yapıların işlerliğinin azalmasına yol açmıştır. Bu süreçte işlevini yitirmeye başlayan ve "ölü alışveriş merkezi (deadmall)" olarak adlandırılan alışveriş merkezlerinin geleceği bir süredir tüm dünyada tartışılmakta ve bu yapıların canlandırılarak yeniden kullanıma kazandırılması için çalışmalar yapılmaktadır. 2020 yılında tüm dünyada yaşanan Covid 19 pandemi salgını kişilerin davranış ve yaşam biçimlerinde ciddi değişikliklere neden olmuştur. Yaşanan toplumsal, sosyal, ticari ve mekânsal değişimler alışveriş merkezlerini de etkilemiş, getirilen kısıtlamalar ve kapanma süreçleri alışveriş merkezlerinin işlevini yitirme/ölme hızını da arttırmıştır. Bu tezin amacı günümüzün ana tüketim mekânlarından olan alışveriş merkezlerinin işlevini yitirmeye/ölmeye başlamaları sorununu toplumda yaşanan değişimler üzerinden inceleyerek, bu yapıların zaman içinde geçirdiği mekânsal ve işlevsel değişimleri analiz etmek ve bu mekânların geleceğe yönelik olası potansiyellerini değerlendirmektir. Çalışmanın ikinci bölümünü oluşturan kavramsal çerçevede işlevini yitirme/ölüm kavramları ele alınmakta, alışveriş mekânlarını ortaya çıkaran tüketim kültürü ve tüketim ile değişen mekân kavramları ile alışveriş merkezlerinde yaşanan değişimler ekonomik, sosyal ve mekânsal dinamikler üzerinden irdelenmektedir. Oldenburg (1999) Aries'in 1977 yılında kullandığı "üçüncü yer" kavramını kişilerin sosyalleştiği, enformel kamusal yaşamın temel ortamları olarak ifade etmektedir. Kentsel dinamiklerin ve değişimlerin toplumda alışveriş davranışlarına ve alışveriş mekânlarına yansımaları değerlendirilmektedir. Tezin üçüncü bölümünde tüm dünyada alışveriş merkezleri için kullanılan değerlendirme kriterleri ele alınmaktadır. Uluslararası Alışveriş Merkezleri Konseyi (ICSC) değerlendirme kriterlerini dört ana etken üzerinden belirlemektedir. Bu etkenler; alışveriş merkezlerindeki mağazaların boşluk oranına göre değerlendirilmesi, alışveriş merkezlerinin ziyaretçi sayılarına göre değerlendirilmesi, tüketim alışkanlıklarında yaşanan değişimler üzerinden ve tüketici deneyimi olarak sıralanmaktadır. Bu kriterlere göre, alışveriş merkezlerindeki mağazaların boşluk oranları %40 veya daha yüksek oranlara sahip olanlar "işlevini yitiren/ölü" olarak kabul edilmektedir. Uluslararası Alışveriş Merkezleri Konseyi (ICSC) ise mağaza kullanım oranlarına bakarak, yüksek boş mağaza oranına veya düşük tüketici trafik/ziyaret düzeyine sahip olan, belirli bir biçimde zaman içinde köhneleşen alışveriş merkezlerini "ölü alışveriş merkezi" olarak tanımlamaktadır. Tezde ölü alışveriş merkezi olarak sınıflandırılan yapılarda uygulanan projeler dünyada ve Türkiye'de yapılan örnek çalışmalar üzerinden incelenmekte ve detaylandırılmaktadır. Tezin dördüncü bölümünde, alan çalışması kapsamında, İstanbul 'da halen faaliyet gösteren dört alışveriş merkezi incelenmiştir. Tez sürecinde bu dört alışveriş merkezi ile ilgili 2007, 2018 ve 2022 yıllarında alanda gözlem ve tespitler yapılmış, bu tarihlerde gerçekleştirilen mekânsal değişimler incelenmiş, mağaza karmalarındaki farklılıklar kaydedilmiştir. Mağaza birim gruplarındaki değişiklik oranları sayısal verilerle ortaya konmuş, mağaza boşluk oranlarına göre sınıflandırmaları yapılmıştır. Bu analizler kapsamında ve alışveriş merkezinin açılışından günümüze devam eden süreçte nasıl kullanılamaz hale geldiği tespit edilmeye çalışılmış, eski canlılığına kavuşturmak üzere yönetimlerince yapılan değişimlere ve ek işlevlendirmelere bakarak toplumun gündelik yaşamındaki davranışlarında ortaya çıkan değişimler tartışılmıştır. Tüm toplumlarda ve kültürlerde yaşam ve ölüm kavramı birlikte ele alınır, genellikle din faktörünün etkisiyle, ölümün farklı bir başlangıç içerdiği düşüncesi hakimdir. Kentlerde de işlevlerini yitiren, boşaltılan ve ölüme/yıkıma terkedilen yapıların kente yeniden kazandırılması amacıyla farklı yaklaşımlar sergilendiği görülür. Bu yaklaşımların amacı kent ve ülke için ekonomik bir değer taşıyan yapı ya da yapıları kente yeniden kazandırılmasıdır, Literatür incelendiğinde ölü alışveriş merkezlerinin de benzer bir yaklaşımla ele alındığı, kente önemli ekonomik katkıları olan bu yapıların yeniden kent toplumuna ve ekonomisine kazandırılması için farklı potansiyellerinin değerlendirilmesi yoluna gidildiği görülmektedir. Özellikle son dönemlerde tüm dünyada yaşanan Covid-19 pandemisi sürecinde ve sonrasında gerçekleştirilen alışveriş merkezi tasarımlarında açık alan kullanımının ön planda tutulduğu, ana cadde kavramının yapılan çalışmalara eklenerek tasarımların açık hava alışveriş merkezlerine doğru kaymaya başladığı izlenmektedir. Salgın süreci ile başlayan ve sonrasında devam eden yeme-içme mekânları, çocuk oyun alanları vb. gibi sosyal alanların tamamen dış ortama taşınması tutumunun süreceği düşünülmektedir. Gelecekte alışveriş merkezlerinin deneyim faktörünün ön plana çıktığı, eğlence ve sosyalleşme odaklı yaşam merkezlerine dönüşeceği, bireylerin kendilerini bu yaşam merkezleri üzerinden ifade edecekleri ileri sürülmektedir. Bu merkezlerdeki deneyim teknoloji odaklı olacağı gibi, son yıllarda öne çıkan sağlıklı yaşam konusuna bağlı olarak, organik ürünlerin ön planda olduğu sağlık odaklı yapılar olacağı da düşünülmektedir. Geçmişten bugüne alışveriş merkezlerinde temel eylem olan alışveriş eyleminin farklı ek işlevlerle desteklenerek yapıların sürekliliğinin sağlandığı görülmüştür, bu durumun gelişerek süreceği düşünülmektedir. Yapılan yenileme veya dönüşüm çalışmaları ile işlevini yitiren/ölü yapılar kullanıma ve kente yeniden kazandırılması konusu kent yönetimlerinin, yatırımcıların, meslek adamların ve akademisyenlerin karşısında çözülmesi gereken bir sorun olarak durmaktadır. Kent ekonomisi ve sosyal yaşamında önemli yer tutan bu tür büyük ölçekli yapıların kente yeniden kazandırılması konusunun iyi bir biçimde çözülebilmesi için konuya dahil olan tüm aktörlerin birlikte çalışmasının ve kente uygun çözümlerin üretilmesinin gerektiği düşünülmektedir.
Açıklama
Tez(Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022
Anahtar kelimeler
tüketim kültürü değişimi, consumption cultural change, alışveriş merkezleri, malls, alışveriş, shopping, tüketim, consumption
Alıntı