Kültürel miras çevrelerinin planlama, koruma ve yönetim süreçleriyle bütünleşik bir etki değerlendirme modeli

thumbnail.default.alt
Tarih
2022-01-28
Yazarlar
Çetin Can, Burcu
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
Büyük ölçekli yatırım projelerinin çevre üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin araştırılması amacıyla kullanılmaya başlanan çevresel etki değerlendirmenin (ÇED) kent planlama ile bağı, kentlerin küresel ölçekte kimlik arayışlarıyla ilişkilendirilebilmektedir. Bölgesel ölçekli yatırımlara konu olan planlama faaliyetleri genellikle üzerinde kentsel yerleşimlerin bulunmadığı alanlarda yer seçerken; etki değerlendirmenin konusunu doğal varlıklar ve arkeolojik değerler oluşturmaktadır. Kentsel alanlarda ise, fizik mekanı yeniden üretme amacıyla önerilen kentsel dönüşüm projelerinin hadefi sadece doğal ya da arkeolojik değerler değil, kültürel varlıklar ile sosyal çevreyi de içermesi, çevresel etki değerlendirmenin 'çevre' kapsamının genişletilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle, zaman içinde sosyal etki değerlendirme, arkeolojik etki değerlendirme, sosyal ve çevresel etki değerlendirme gibi çok sayıda önerilerden etkilenen çevrenin niteliğine göre etki değerlendirme türleri geliştirilmiştir. İnsan yaşam çevresinin zengin geçmişi göz önünde bulundurulduğunda, tarihi kent çevrelerini etkileyen gelişme önerilerinin planlama ya da kentsel koruma aracılığıyla değerlendirilerek kabul edilmesi ya da reddedilmesi olağan bir süreç olarak beklense de; kültür mirası etki değerlendirme (KÜMED) uygulamalarının ortaya çıkması ancak 21. yy başlarına rastlamaktadır. Küresel ölçekte yeni kabul gören ve özellikle dünya miras alanlarını etkilemesi muhtemel projeler ya da planlar için uygulanan KÜMED bir yandan etki değerlendirme sistemi içine yerleştirilmeye çalışılırken; diğer yandan yönetim planlarıyla birlikte kültürel miras çevrelerindeki değişimleri yönetmek üzere geliştirilmek istenmektedir. Aslında, planlamanın konusu olan mekanın kontrolü ve değişimin yönetilmesi süreçleri, sürdürülebilirlik kavramıyla insanı gelişmenin odağından alarak doğa-insan-gelişme bütünlüğünü sağlamak üzere iyileştirilmeye başlanmıştır. Koruma disipliniyle ele alınan kültür mirası alanları kararları planlama-etki değerlendirme ilişkisi içinde hem planlama hem de etki değerlendirme yaklaşımlarıyla iki ayrı dalda ve farklı perspektiflerle incelenirken kültür varlıklarının korunması-yönetilmesi süreçleri tekrar tekrar sorgulanır olmuştur. Koruma bakış açısından kopuk olarak günümüze ulaşan KÜMED'in hala planlama-etki değerlendirme-koruma üçgeninde konumlandırılmasında sorunlar yaşanmaktadır. Bu sebeple, KÜMED'in planlama, etki değerlendirme ve koruma disiplinlerinden beslenerek geliştirilmesi ve kültür mirası çevrelerindeki değişimin yönetilmesi süreçleriyle bütünleşik işleyecek bir model ile yeniden tanımlanması, bu çalışmanın temel problemini oluşturmaktadır. "Kültürel miras çevrelerinin planlama, koruma ve yönetim süreçleriyle bütünleşik bir etki değerlendirme yaklaşımı nasıl olmalıdır?" sorusunun yanıtlandığı araştırma yoğun ve derin literatür araştırmaları ile üç disiplideki yenilikçi yaklaşımların harmanlanmasıyla kurgulanmış ve her bölümde KÜMED alanında daha önce gerçekleştirilmemiş özgün çalışmalar ortaya çıkarılmıştır. Altı bölüm altında toplanan araştırmanın ilk bölümünde KÜMED literatür çalışmasıyla birlikte tezin amacı, kapsamı ve yöntemi açıklanmıştır. KÜMED alanında daha önce yapılan araştırmaların genellikle ÇED içinde kültür mirası, arkeoloji miras yönetimi ya da dünya mirasının korunmasının KÜMED ile pekiştirilmesi üzerine yapılmış olduğu görülmüştür. Araştırmanın ikinci bölümünün konusu planlama, etki değerlendirme ve koruma tarihinde KÜMED'i ortaya çıkaran gelişmelerin irdelenmesini içermektedir. Bu üç disiplinin kesişim noktasında bulunması beklenen KÜMED'in üç farklı perspektiften nasıl algılandığı ve teorik anlamdaki bağlarının nasıl kurulduğu açıklanırken KÜMED için dönüm noktası olan gelişmeler belirlenerek KÜMED tarihi dönemlenmiştir. Dört ana dönemi ortaya çıkaran KÜMED tarih araştırmasına göre; 1970'ten önceki ortaya çıkış döneminde planlama ve korumanın birbirinden ayrı disiplinler olarak ilerledikleri görülmüştür. Dünya'daki gelişmeleri takip eden Türkiye'de de bu durumu destekleyen yasal-yönetsel ve uygulama boyutlarında gelişmelere rastlanmıştır. Doğa koruma tabanlı etki değerlendirme pratiklerinin içeriğinin tartışılarak, arkeoloji, sosyoloji, planlama gibi disiplinlerden beslendiği ve uluslararası ölçeğe yayıldığı dönemle (1970-1990) KÜMED oluşum süreci devam etmiştir. Planlamada stratejik düşüncenin hakim olduğu 1990-2005 arası dönemde ise Türkiye'nin etki değerlendirme, planlama ve koruma alanlarında çağdaş yaklaşımlarla uyum aradığı gözlenmiştir. 2005'ten günümüze kadar geçen dönemde de etki değerlendirmenin koruma bakış açısıyla ele alınması ve uluslararası koruma kurumlarının çabalarıyla etki değerlendirmenin bir koruma-yönetim aracı olarak belirlenmesi "etki değerlendirme – planlama – koruma" bağının kurulması söz konusudur. Fakat miras yönetiminde teknik bir araç ve katılımlı planlamada, yasal bir sürece karşılık gelen KÜMED için ortak bir dilin ortaya konamadığı belirlenmiştir. Tez çalışmasının üçüncü bölümü doğrudan günümüz KÜMED yaklaşımlarının uluslararası kurumlar tarafından sunulan rehberler aracılığıyla incelenmesini içermektedir. KÜMED bağlamında bugün uygulanan pratiklerin nasıl bir geri plana sahip olduğu analiz edilirken; küresel KÜMED çerçevelerinin Türkiye'ye yansımalarına da bakılmıştır. Tarihsel olarak süregelen gelişme-koruma ikilemini kendi içinde de bulundurduğu görülen KÜMED'in uluslararası kabul görmüş ortak bir teorik altyapısına sahip olmayışı ve Türkiye gibi KÜMED mevzuatı oluşturulmamış ülkelerde yerel olmayan aktörlerin etki değerlendirme pratiklerini yönlendirdiği açıkça görülmüştür. Bu nedenlerle, KÜMED küresel yaklaşımlarının ulusal ve yerel ölçeklerle ilişkisinin hangi yollarda kurulduğu görmek için dördüncü bölümün konusu olan KÜMED pratikleri üzerinden incelemenin gerekliliği ortaya çıkarılmıştır. Dördüncü bölümde 2005'ten bu yana çeşitli kültür mirası çevrelerine önerilen farklı özellikteki gelişme önerilerinin etki değerlendirme uygulamaları analiz edilmiştir. KÜMED tarihi ve günümüz yaklaşımları ışığında, Avupa Birliği Direktiflerini ülke mevzuatıyla bütünleştirmeye çalışan AB ülkelerinden beş örnek ile, etki değerlendirmenin ortaya çıktığı ABD'deki perspektifin farkını görmek amacıyla ABD'den iki örnek seçilmiştir. Bununla birlikte, Türkiye için de uygulanabilir bir model ya da KÜMED ilkeler bütünü sunmak amacıyla, Türkiye'den üç etki değerlendirme örneği incelenmiştir. Gelişmelerden etkilenmesi beklenen kültür mirasının ölçeği ve nitelikleri, önerilerin ölçeği ve özellikleri ile üçüncü bölümde sınıflandırıldığı gibi KÜMED yaklaşımının boyutu üzerinden örnek seçimi gerçekleştirilmiştir. AB, ABD ve Türkiye örneklerinin hepsi birlikte ele alındığında; KÜMED ya da kültür mirası bağlantılı etki değerlendirme çalışmalarında çözülmesi gereken birçok sorun olduğu görülmüştür. Bu sorunların; uluslararası standartların ulusal sisteme uyarlanması, kültürel varlıkların ve etkilerin eksiksiz tanımlanması, koruma ve yönetim arasındaki mesafe, ve etki çalışmalarının katılımla ilişkili olarak güvenilirlik ile şeffaflık dereceleri konularında sınıflandırılabileceği ortaya konmuştur. Araştırmanın temel problemi olan "bütünleşme" ve "bütünlük" kavramlarının koruma, planlama ve etki değerlendirme alanlarındaki anlamlarının irdelenmesiyle başlayan beşinci bölümde; bütünleşik KÜMED modelini oluşturmak amacıyla önce teorik bir çerçeve çizilmiştir. KÜMED için gerekli görülen üç bütünlük boyutu böylece ortaya çıkarılmış ve önerilmiştir. KÜMED-sürdürülebilirlik bağını kurgulayan "yatay bütünlük", KÜMED'in karar verme süreçlerindeki hiyerarşi arayışını ifade eden "dikey bütünlük" ve bu iki bütünlük ile ilişkili olan ama KÜMED içinde asıl uygulanması gereken "süreçsel bütünlük" şemaları önerilmiştir. KÜMED'in miras koruma, yönetim ve planlama ile paralel ilerlemesi düşünülürken, aynı zamanda diğer etki değerlendirme türleriyle de beraber işlemesi öngörülmüştür. Bu da KÜMED'e yatırım ve gelişmeleri önleyen değil, sürdürülebilirlik ilkelerine göre dönüştürülen bir özellik kazandırılmasına bağlanmıştır. Önceki bölümlerin genel bir değerlendirmesi yapıldığında; KÜMED için uygun olanın somut ve soyut birçok dinamiğe ev sahipliği yapan "yer"den yola çıkılması olmuştur. Kentsel tasarımın günümüzde değişen ölçekleri de ele alındığında; bu alanda "yer" tanımlamasına bakılmıştır. Koruma ve kentsel tasarım nüdahalelerinde ortak olan "yer" kültür mirası çevrelerinin kendileridir. Bu nedenle, bütünleşik KÜMED sürecinin kültür mirası koruma-yönetim ile kentsel tasarım süreçlerinin temel basamaklarının paralel olmasını sağlayan bir model önerilmiştir. KÜMED etkisiyle bütünleşik sürecin koruma kararları, yönetim politikaları ve bunların mekansallaştırılması üzerinden yapılması uygun görülmüştür. Bütünleşik KÜMED modelinin akış şemasının tarif ettiği bütünleşik KÜMED modelinin süreci, temelde üç farklı süreci içeren daha büyük bir süreci oluşturan her aşamayı bu aşamadan asıl sorumlu aktörün çalıştığı konuya göre belirlenip yönetilmesini sağlayan bir kurguya sahiptir. Bununla ilgili olarak; önem değerlendirmesi aşamasında ana görev koruma-yönetim planına verilmiştir. Çünkü kültür mirasının en iyi şekilde tanımlayabilecek çalışmanın bu olduğu görülmüştür. Belirtilen bakış açısı, KÜMED modeline ve akış şemasına yansıtılarak toplamda on beş etki değerlendirme aşamasından oluşan bir KÜMED süreci ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Araştırmanın sonuçlarını veren altıncı bölümde, önerilen bütünleşik KÜMED modeline kısaca değinildikten sonra Türkiye için genel önerilerde bulunulmuştur. Bütünleşik KÜMED modelinin, Türkiye'nin mevcut planlama-etki değerlendirme-koruma yasal yönetsel araçlarıyla oluşturulamayacağı, özellikle planlama alanında radikal değişiklikler, etki değerlendirmede muafiyetin kaldırılarak şeffaflık esaslarına geçilmesi ve ülke bütünü için bir koruma çerçevesinin gerekliliğine bağlanmıştır. Araştırma sonlandırılırken tezin bulgularına dayanılarak planlama, etki değerlendirme ve koruma üzerine sürdürülebilecek çalışmalara değinilmiştir. Üç disiplinde de gününümüz koşullarına sürekli adapte olmanın yollarının aranması tezin bütünleşik KÜMED odağından bağımsız olarak öne çıkardığı temel öneri olmuştur.
The connection between planning and environmental impact assessment (EIA), which has been used to investigate the negative effects of large-scale investment projects on the environment, could be associated with search for global identity of cities. When planning activities, which are subject to regional scale investments, generally choose a location in the regions where there are no urban settlements, they deal with natural assets and archaeological values in relation to the impact assessment. In urban areas, on the other hand, urban transformation projects for the purpose of reproducing the physical space include not only natural or archaeological values ​​but also cultural assets and social environment, revealing the necessity of expanding the scope of 'environment'concept in environmental impact assessment. For this reason, different impact assessment types have been developed according to the nature of the environment affected by development proposals, such as social impact assessment, archaeological impact assessment, social and environmental impact assessment. Considering the rich history of the human environment, although it is expected that the development proposals affecting the historical urban environments are accepted or rejected by evaluating through planning or urban protection; the emergence of cultural heritage impact assessment (HIA or CHIA) practices only coincides with the beginning of the 21st century. HIA which has been placed within EIA system, has been defined as a new tool for assessing the possible impacts of projects and plans overlapping with world heritage sites. In addition, it has been intended to develop HIA for managing changes in historic environments along with the management plans. In fact, the processes of controlling space and managing change, which are subjects of planning, have started to be improved in order to ensure the integrity of nature-human-development relationship. The concept of sustainability which takes the human being from the focus of development supports this new relationship. While the decisions on cultural heritage areas are handled with the conservation principles, regarding the impact assessment they are examined in two separate branches: development and EIA. When the weak connection of planning and impact assessment relationship of today meets with processes of protection and management of cultural assets; more complicated problems arise repeatedly. Therefore, there is a need for a clear and strong description of HIA based on cultural heritage perspective in the in the planning-impact assessment-conservation triangle. Hence, the aim of this study is to redefine theory and practice of HIA by proposal of a new model that will be integrated with planning, impact assessment and conservation, and that will enhance the management of change in cultural heritage environments. "How should an impact assessment approach be integrated with the planning, conservation and management processes of cultural heritage environments?" is the question answered by this PhD. The research has been built on intense and deep literature researches and innovative approaches in three disciplines. In each chapter, original findings in the field of HIA that had not been carried out before are revealed and combined through the proposal of integrated HIA model. The research composes of six chapters, first of which provides information on the aim, scope and methodology of the study after a brief HIA literature review. It has been found out that previous researches in the field of HIA has generally been focused on the improvement of cultural heritage element in relation to archeology heritage management or protection of world heritage within EIAs. The main theme of the second chapter includes the history of HIA based on developments in planning, impact assessment and conservation. HIA, which is expected to be at the intersectin of these three disciplines, has been changing with the effects of three perspectives seperately. In this chapter, HIA's theoretical connections were established, the turning points for HIA's development were determined, and the history of HIA was periodized. According to the HIA's historical research, there are four periods defined. The period of emergence before 1970, refers to the planning and conservation practices that are not combined. During this period, Turkey followed major global developments in planning and conservation, and the country introduced most of current preservation acts. When the content of nature conservation based impact assessment practices were discussed internationally between 1970 and 1990, HIA continued to be shaped by archaeological and social impact assessments. Known as a strategical thinking period, from 1990 to 2005 there was a search for harmonisation of impact assessment with conservation not only in the worldwide but also in Turkey. Since 2005, HIA has been described as a conservation and management tool for historic environments by the international institutions related to preservation of culture and heritage. Chapter 3 of the thesis study directly examines the current HIA approaches through the guidelines provided by international institutions. While analyzing the background of today's practices in the context of HIA; their reflections on Turkish environmental impact assessment and conservation system have also been revealed. Historically ongoing development-conservation dilemma is appeared to be continue inside HIA frameworks even in the internationally accepted theoretical background. As there is not any HIA guidelines or legislations, non-local actors have more power and direct impact of HIA practices taken in the country. For these reasons, the necessity of anaysing HIA practices are the subject of the fourth chapter. In order to see different ways of thinking within HIA in terms of the relationship between global approaches and national and local legislations HIA case studies have been evaluated in the chapter four. Impact assessment practices that took place after 2005 and include development proposals showing different characteristics and cultural heritage environments have been analysed. In the light of HIA's historical and contemporary approaches, five examples from EU countries that try to adopt the European Union Directives into the country's legislation and two examples from the US were selected so that the perspective in the US where impact assessment emerged could be reviewed. However, in order to offer an effective model or set of principles for a global HIA, three impact assessment examples from Turkey, the country with serious weaknesses and challenges, were evaluated. In addition to both scale and characteristics of the cultural heritage expected to be affected by the proposals and the developments, the third criteria for case selection was made based on the dimension of HIA approach as classified in the third chapter. When all cases from EU, the US and Turkey considered together, it is seen that there are many problems to be solved in impact assessment studies related to HIA background or concept of cultural heritage. The fifth chapter starts with the meaning of concepts "integration" and "integrity" in the fields of protection, planning and impact assessment that are the key words of this research. To create integrated HIA model, first the theoretical framework was designed. Thus, three dimensions of integrity deemed necessary for HIA and proposed. The schemes of "horizontal integrity" that constructs the HIA-sustainability link, "vertical integrity" expressing HIA's search for hierarchy in decision-making processes, and "process integrity" schemes that are related to these two integrities but should be applied in HIA have been proposed. While building the parallel process of HIA with heritage protection, management and planning ones, it is also envisaged to work together with other types of impact assessment. This is attributed to HIA gaining a feature that does not prevent investments and planning decisions but generates progress according to the principles of sustainability. When an overall evaluation of the previous sections is made; what is suitable for HIA has been originated from the concept of 'place', which is home to tangible and intangible values and dynamics. Considering the changing scales of urban design today; the definition of 'place' has been conceptualized in detail. The 'place' that is common to conservation and urban design is in fact the cultural heritage environments. For this reason, the model is proposed to ensure that the basic steps of the integrated HIA process are parallel to the cultural heritage conservation-management and urban design processes. The process of the integrated impact assessment model is described by the flowchart of HIA model. It has a setup that basically enables each phase that constitutes a larger process which includes three different processes to be determined and managed according to the subject of the actor in charge of this phase. For instance, at the significance assessment phase, the main task was given to the cultural heritage management plan. Because it is seen that this is the step that provides the best definition of heritage values, attributes, etc. This perspective is reflected in the entire HIA flowchart, and the process consisting of fifteen impact assessment stages in total is described in detail. The results of the PhD study are put in the chapter six. There is also proposed a main framework for integrated impact assessment model recommendations for Turkey. It is determined that the integrated HIA model of Turkey's current planning and impact assessment-protection cannot be created with current statutory management tools. Especially in the planning area the radical changes are required to switch into transparency by removing the exemption articles from in the impact assessment legislations. It is also linked to the necessity of a general conservation framework for the whole country. At the conclusion of the research, based on the findings of the thesis, possible studies on planning, impact assessment and heritage conservation were mentioned. The search for ways to adapt today's conditions into all three disciplines has been the main suggestion of the thesis apart from the integrated HIA focus.
Açıklama
Tez(Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022
Anahtar kelimeler
kültürel miras, cultural heritage, tarihi koruma, historic preservation
Alıntı