The relationship between daily life of older adults and the urban environment in istanbul: The case of Fati̇h and Ni̇şantaşı

thumbnail.default.alt
Tarih
2021
Yazarlar
Bayar, Rumeysa
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
The World Health Organization stated that the population is dramatically ageing and the developed countries will face this demographic change more rapidly in its report of Population ageing in 2012. Within the next 30 years, Turkey also will challenge with increasing elderly population as all other countries. This research aims to provide a unique literature review which explains the relationship between population ageing and urban planning principles through highlighting what age-friendly city is. Since a significant proportion of the global population lives in urban areas, it is necessary to highlight the importance of designing neighbourhoods to meet the needs of older adults. Before building policies for older adults, it is important to well understand what constitutes older adults' daily life. Because as a part of active ageing and ageing in place, individuals tend to spend their lifetime in the same neighbourhood. This research examines two different urban neighbourhoods in terms of urban infrastructure and sociodemographic backgrounds and questions what is the main influencer on the daily life of older adults. The first area is the historically oldest district, Fatih, the other one is socio-economically highly developed area in Şişli district which is Nişantaşı area. Participants are elderly aged above 65 and they are questioned by semi-structured interview. This research examines the engagement of older adults to the city and facilities provided by urban infrastructure. As a key output; a holistic assessment is added to both literature and urban planning process, engagement to the city, limitations and concerns are emphasized and brought to light. The data is analysed by thematic analysis method, by evaluating them over the main headings specified in the conceptual framework. These headings are determined as accessibility, sociability, outdoor activities and public transportation. At the same time, data sets were visualized by grading them on a radar chart containing the subtitles of these topics. The most important finding obtained within the scope of the results of the study is that besides the opportunities offered by the living urban environment, it has been proved that socio-economic level increases active ageing. However, it is underlined that the living environment has significant affects on the level of participation and social life of elderly people regarding activity and well-being.
Dünyada yaşlı nüfusun artış eğilimi göstermesi sonucunda yaşlanmaya ilişkin politikalar, hem küresel hem yerel ölçekte değişik disiplinler tarafından yapılan araştırmalarda ele alınmakta ve yaşlıların kamusal hizmetlere özellikle sağlık hizmetlerine erişimi ve kentsel açık alanları kolaylıkla kullanabilmeleri için özel gereksinimlerine cevap verilmesi planlama ve tasarımın bu düzenlenmesi gerektiğinin altı çizilmektedir. Fiziksel çevre koşullarının düzenlenmesinin yanında sosyal çevrenin ve toplumsal aktivitelerinin de yaşlanma sürecinde önemli etkisi olduğu ve yaşlılar için geliştirilecek kentsel politikaların hem fiziksel çevreyi hem de sosyal çevreyi bütünsel olarak ele alınmasının gerekliliği vurgulanmaktadır. Yaşlıların aktif olarak sosyal, ekonomik, kültürel ve politik hayata entegre edilmesinin ulusal yönetimlerce geliştirilecek politikalarda temel hedef olarak benimsenmesi, katılımcı planlama sürecinin işletilmesi ile yaşlanma sürecinin daha başarılı bir şekilde yönetilmesini mümkün kılacaktır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yaşlılığın başlangıcını 65 yaş olarak kabul etmektedir. Ancak daha sonraki aşamada 65 yaş üstü grup kendi içinde 4 kategoriye ayrılmaktadır. 65-74 yaş aralığını genç yaşlı, 75-84 aralığı yaşlı, 85 ve üstü ileri yaşlı olarak nitelendirilmektedir. Yaşa bağlı olarak bir tanımlama söz konusu olsa da yaşlanmaya yaş aralığı açısından bakılması yerine aktif ve yerinde yaşlanmanın önemi vurgulanarak, ulusal politikalar çerçevesinde yaşlıların yerinde ve aktif yaşlanmasının öncelikli kriter olması gerektiği belirtilmiştir. Yerinde yaşlanma, kısaca yaşlı bireylerin bakım kurumları yerine kendi evlerinde toplum içinde aktif rol alarak yaşamlarını sürdürmeleri anlamına gelmektedir. Yerinde yaşlanma kavramı yaşlılar için geliştirilecek sağlık ve sosyal bakım politikalarının yeniden şekillenmesini sağlamakta ve aktif yaşlanma, yerinde yaşlanma ile desteklendiği takdirde bireylerin yaşlanma sürecini daha konforlu bir şekilde geçirebilecekleri düşüncesi öne çıkmaktadır. Aktif yaşlanma olgusu DSÖ tarafından 2002 yılında sunulan bir rapor da detaylandırılarak fiziksel çevre, sosyal ve ekonomik çevre, sağlık hizmetlerine ve diğer sosyal hizmetlere erişim ve kişisel belirleyiciler çerçevesinde yaşam kalitesinin yükseltildiği bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Bu temanın uluslararası düzeyde giderek önem kazanmasıyla, 2007 yılında DSÖ tarafından hazırlanan 'Küresel Yaş Dostu Kentler' raporunda, aktif yaşlanma kavramına bağlı olarak geliştirilen yaş dostu kentler ile ilgili kriterleri yayınlayarak, yaşlıların yaşamlarını destekleyecek kentsel politikalar için gerekli temel kuralları açıklanmaktadır. Ancak bu yaklaşım tepeden inme bir politika olması, yaşlıların yaşamlarının daha komplike oluşu ve sadece engelli bireyler gibi ayırt edilemeyeceği vurgulanarak yaş dostu kent olma sürecinin politik, kültürel ve ekonomik düzeyler açısından farklılık göstereceği ve standartlaştırılamayacağı gerekçeleri ile bazı araştırmacılar tarafından eleştirilmiştir. Bu çalışmada sosyolojik bir bakış açısı ile yaşlı dostu kent kavramından yola çıkılarak, metropoliten bir kentte yaşlıların sosyo-ekonomik statülerine göre yaşadıkları çevredeki kentsel açık alanları ne şekilde kullandıkları, karşılaştıkları sorunları, aktif ve yerinde yaşlanma kavramı ile irdelenmektedir. Çalışmanın amacı İstanbul gibi büyük bir metropolde gelecek 30 yıl içerisinde belirgin bir oranda yaşlanması öngörülen nüfusun aktif ve yerinde yaşlanabilmesi için yaşam kalitelerini yükseltmek için gereken politikalar için kriterlerin belirlenmesidir. Yaşlı dostu kenti için geliştirilen kriterlerin yaşlıların çeşitlilik göstermeleri, bulundukları çevrenin kültürüne ve günlük yaşamlarını geçirdikleri kentsel mekanın özelliklerine göre değişkenlik gösterebileceği varsayımı ile aktif yaşlanma ve yerinde yaşlanma kavramı çerçevesinde farklı kentsel çevrelerde yaşayan ve farklı sosyo-ekonomik statüye sahip yaşlıların yaşadıkları kentsel çevre ile ilişkisi araştırılmaktadır. Çalışmada aynı zamanda DSÖ tarafından belirlenen yaş dostu kent kriterleri irdelenerek aktif yaşlanmanın mekan ve sosyo-ekonomik verilerden ne düzeyde etkilendiğini araştırılmaktadır. Çalışma yaşlılarda sosyo-ekonomik durumun aktif yaşlanma ile direk bir ilişki halinde olduğu hipotezinden yola çıkılarak tasarlanmış ve aşağıda belirtilen alt hipotezler geliştirilmiştir; • Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan yaşlılar bedensel olarak daha zinde ve aktif olurlar • Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan yaşlılar ekonomik olarak daha bağımsız olurlar • Eğitim ve kültürel düzeyleri yüksel olduğu için zihinsel olarak da zinde kalma olasılıkları yüksektir • Yüksek sosyo-ekonomik düzeyin mekansal olanakların daha iyi kullanımını desteklemesi nedeni ile bu grup aktif yaşlanmaya daha eğilimli bir grubu oluşturur Yukarıda belirlenen hipotezlerin yanısıra aynı zamanda aşağıdaki sorulara da cevap aranmaktadır; • Sosyo-ekonomik ve kültürel farklılıklar yaşlı bireylerin günlük yaşam rutinlerini nasıl etkilemektedir? • Kentler yaşlı bireylerin ihtiyaçlarına nasıl cevap verebilir? • Yaş dostu kent olmanın başlıca göstergeleri ve kriterleri nelerdir? Kapsamlı literatür araştırması sonucunda aktif yaşlanma sürecinde etkili olabilecek dört temel başlık erişilebilirlik, sosyallik, dış mekan aktiviteleri ve konfor ve imaj olarak kurgulanmış ve her bir temanın altında alt başlıklar oluşturularak bir değerlendirme modeli kurgulanmıştır. Yöntem olarak, oluşturulan değerlendirme modelinin tüm başlıklarına veri sağlamak amacıyla yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Nitel bir analiz kullanılarak kişiye yönlendirilecek olan açık uçlu, yarı yapılandırılmış soruların kişinin yanıtları daha özgürce ve manipüle edilmeden yanıtlayacağı, sonuç olarak da elde edilen verilerin daha özgün ve sınırlandırılmamış olması hedeflenmiştir Çalışmanın hipotezlerinin sınanacağı alanlar seçilirken belirli oranda yaşlı nüfusa sahip olması, kentsel-kamusal alanlar yönünden temel ihtiyaçların asgari düzeyde karşılandığı, planlı gelişmiş alanlar olması ve farklı sosyo-ekonomik-kültürel yapıya sahip olması temel kriterler olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda İstanbul'da en fazla yaşlı nüfusuna sahip ilçeler arasından, İstanbul'un en eski yerleşmelerinden biri olan Fatih'in merkezi ile yine İstanbul'un gözde ve prestijli mekanı olarak tanımlanan Nişantaşı semtine karar verilmiştir. Çalışma alanı olarak seçilen iki bölge sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan farklılık göstermektedir. Görüşme yapılan yaşlılar, farklı ekonomik düzeye sahip 65 yaş ve üstü kişilerden seçilmiştir. Görüşme sonuçları tematik analiz yöntemiyle kavramsal çerçevede belirtilen ana başlıklar üzerinden değerlendirilerek analiz edilmiştir. Çalışmada elde edilen sonuçlara göre, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan yaşlıların kentsel mekan kullanımının yanı sıra aktif olarak sosyal faaliyetlere katıldıkları görülmektedir. Aynı zamanda eğitimi ve kültürel birikimleri yüksek olan bu bireyler emeklilik öncesinde sahip oldukları rollerin yerine emeklilik sonrası yeni roller ekleyerek sosyal yaşamda aktif rol almaya devam etmektedirler. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan yaşlıların ise kentsel mekan kullanımında daha pasif kaldıkları ve aktivitelerden uzak durdukları görülmektedir. Öte yandan tüm katılımcılar yürünebilir mesafede erişebildikleri kentsel hizmetlerden yararlanmakla birlikte yaşadıkları çevre değişiklik yapılması konusunda isteksiz olduklarını ifade etmişlerdir. Görüşme sonuçları, yaşlıların yerinde yaşlanma seçeneğini benimsedikleri, yerinde ve aktif yaşlanma sürecinin mekansal kalite ve sosyal aktivitelerle ilişkili olduğu, ancak sosyo-ekonomik düzeyi yüksek yaşlıların aktif yaşlanma sürecine daha yatkın olduğu saptanmıştır. Çalışmanın temel çıktılarından bir diğerinin güvenlik, yürünebilirlik, konut ve çevre tasarımı ve sosyal aktivitelerin yaş dostu kent kriterleri açısından önemli olduğu ancak bu kriterlerin yerel kültür ve coğrafya ile ilgili olarak irdelenmesi gerekliliğinin vurgulanmasıdır. Aktif yaşlanmayı destekleyici kişisel özellikler yüksek ekonomik düzey, yüksek eğitim düzeyi ve bilgiye kolay erişim, güçlü sosyal ilişkiler en önemli kriterler olarak saptanmıştır.
Açıklama
Tez (Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021
Anahtar kelimeler
Yaşlı insanlar, Older people, Yaşlanma, Aging, Sosyal koşullar, Social conditions
Alıntı