Avrupa'daki depozito yönetim sistemi uygulamalarının incelenmesi ve zorunlu depozito yönetim sisteminin Türkiye'de uygulanmasına yönelik öneriler
Avrupa'daki depozito yönetim sistemi uygulamalarının incelenmesi ve zorunlu depozito yönetim sisteminin Türkiye'de uygulanmasına yönelik öneriler
dc.contributor.advisor | Arıkan, Osman Atilla | |
dc.contributor.author | Mısır, Aybike | |
dc.contributor.authorID | 501191743 | |
dc.contributor.department | Çevre Bilimleri, Mühendisliği ve Yönetimi | |
dc.date.accessioned | 2025-04-22T11:58:30Z | |
dc.date.available | 2025-04-22T11:58:30Z | |
dc.date.issued | 2024-06-10 | |
dc.description | Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024 | |
dc.description.abstract | Kaynakların giderek azalması, atık miktarının ivmeli bir şekilde artışı, üretim maliyetlerinin artması sebebiyle her geçen gün daha sürdürülebilir üretim ve tüketim modelleri oluşturulmaya başlanmaktadır. Bu model arayışı, yalnızca kaynağa erişim zorluğu veya yüksek maliyetler sebebiyle olmamakta, aynı zamanda iklim değişikliğine karşı mücadele edilmesi, çevrenin ve doğal kaynakların korunması için de bir gereklilik arz etmektedir. Bu noktada özellikle kullanılmış ambalajların ikincil hammadde olarak değerlendirilmeyip diğer atıklarla karıştırıldığı zaman atık niteliği kazandığını vurgulamak gerekmektedir. Bu durumda döngüsel ekonomi prensiplerini benimseyen atık yönetimi ön plana çıkmakta olup, bu yönetim modeli ürünün üretiminden tüketimine ve nihayetinde atık oluşumuna kadar olan sürecinin mümkün olduğunca kapalı bir döngü olarak kalmasını amaçlamaktadır. Bu sayede atığın aynı ürünün üretimine hammadde olarak geri dönmesi hedeflenmektedir. Bu yaklaşım, kullanılmış ambalajların kaynağında temiz bir şekilde ayrıştırılıp toplanmasıyla mümkündür. Kullanılmış ambalajlar, diğer atıklarla karışmadan temiz bir şekilde toplandığında ekonomik değerini korur ve üretim sürecine tekrar kazandırılarak kaynak olarak kullanılabilir. Döngüsel ekonomi modeli, gün geçtikçe daha fazla öne çıkarken, mevcut koşullar, tüketim alışkanları ve bir dizi diğer nedenlerden dolayı döngüsel bir modele geçiş zor olabilmektedir. Hammadde çıkarımındaki artışın döngüsellik düzeyini azalttığı vurgulanmakta olup, küresel ekonominin döngüsellik oranının 2018'de %9,1'den 2020'de %8,6'ya gerilediği ve 2023'te daha da azalarak %7,2 seviyelerine düştüğü gözlemlenmektedir. Yine de ülkelerin döngüselliğe geçiş konusunda her geçen gün daha fazla aksiyon aldıkları yadsınamaz bir gerçektir. Ülkemizde 2021 yılında yayınlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı, ülkemize özgü Döngüsel Ekonomi Eylem Planı'nın hazırlanacağına dair bir hedef belirtmektedir. Ayrıca, plan içerisinde iklim değişikliği, karbon düzenlemesi, sürdürülebilir tarım, akıllı ulaşım ve yeşil finansman gibi konulara da vurgu yapılmıştır. Yeşil Mutabakat Eylem Planı kapsamında 2022 yılında yayınlanan Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu'nda, iklim değişikliği ile mücadele çerçevesinde İklim Kanunu taslağı hazırlandığı ve bu taslak ile iklim değişikliği ile mücadele için gerekli planlama ve uygulama araçlarının yasal dayanağının oluşturulduğu vurgulanmıştır. Bu rapor, ülkedeki yeşil ve sürdürülebilir girişimlere dair detaylı bilgiler içermektedir. 2021 yılı Ekim ayında Paris Anlaşması'nın onaylanmasıyla, ülkemizde iklim değişikliği ile mücadele stratejilerine kararlılıkla yaklaşıldığı ve gerekli aksiyonların hızlı bir şekilde alınacağı ifade edilmiştir. Paris Anlaşması, iklim değişikliği ile mücadele konusunda önemli bir dönemeçtir ve iklim değişikliğine dirençli kalkınma doğrultusunda finans akışlarının oluşturulmasına yönelik hedefler içermektedir. Ülkemizde döngüsel ekonomiye geçiş konusunda ulusal ölçekte atılan en önemli adımlardan biri Zorunlu Depozito Yönetim Sistemine geçişe karar verilmesidir. Bu doğrultuda gerekli mevzuat altyapısı oluşturulmuş olup, sistemin denetlenebilir, iyileştirilebilir ve sürdürülebilir bir şekilde uygulanması için Türkiye Çevre Ajansı kurulmuştur. Türkiye Çevre Ajansı'nın Depozito Yönetim Sistemine ilişkin sorumlulukları haricinde çevrenin iyileştirilmesi, kamuoyunda çevreye dair duyarlılık oluşturulması, geri kazanılabilir ürünlerin ülke ekonomisine kazandırılması, sıfır atık yönetim sisteminin uygulanmasına katkı sağlanması gibi alanlarda da sorumlulukları bulunmaktadır. Zorunlu Depozito Yönetim Sistemi kapsamında, ambalaj atıkları içinde çevre kirliliğini yaratan en görünür atıklardan biri olan içecek ambalajları kapalı döngü bir sistemde yönetilmiş olacaktır. Sahiller, denizler, park ve bahçeler başta olmak üzere bu atıklara baktığımız her yerde rastlamak mümkündür. Üstelik hızlı tüketim ürünleri grubunda yer alan içecekler, günlük yaşamın her yerinde sıklıkla tüketilmekte olduğundan bu ürünlerin atık haline gelen ambalajlarının da etkin ve verimli bir şekilde yönetilmesinin zorunluluk olduğu düşünülmektedir. Sıfır Atık Yönetimi anlayışıyla önemi daha da vurgulanan kaynağında ayrı toplama uygulamalarıyla, ambalajların kaynak olarak değerlendirilmesi sağlanmakta olup, içecek ambalajları özelinde gerek temiz toplanma gerekse yüksek geri dönüşüm hedeflerine ulaşma noktasında depozito yönetim sistemi ön plana çıkmaktadır. Günümüzde Avrupa'da 14 ülkede depozito yönetim sistemi bulunmaktadır. Depozito yönetim sistemi farklı ülkelerde üç yönetişim modeli üzerinden kurgulanmıştır: Kamu tarafından yürütülen sistem, piyasaya sürenlerin ağırlıkta olduğu, ilgili diğer sektör paydaşlarının da dahil olduğu kar amacı gütmeyen kuruluşlar tarafından yürütülen sistem (Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Modeli) ve kamu ile özel sektörün bir araya gelmesiyle yürütülen sistem. Depozito yönetim sisteminin sürdürülebilir şekilde yönetilmesi için yönetişim modelinin doğru oluşturulması gerekmektedir. Bu noktada yukarıda bahsedilen üç model arasından birbirinin alternatifi olarak değerlendirilebilecek iki model öne çıkmaktadır. Bunlar kar amacı gütmeyen kuruluş modeli ve kamu-özel işbirliği ile kurulan yapı üzerinden kurgulanan modeldir. En iyi kurgulanmış sistemin bile veri takibi olmadan yönetilebilir olması mümkün değildir. Sistem dahilindeki tüm paydaşların, süreçlerin ve verilerin merkezi bir sistem üzerinden izlenebilmesi ve yönetilmesi kritik olup Türkiye Zorunlu Depozito Yönetim Sistemi bu konuda da ön plana çıkmaktadır. Ülkemizde tüm sistem merkezi bir veri tabanı üzerinden yürütülmek üzere kurugulanmıştır. Bunun yanı sıra sistemi aldatmaya yönelik girişimlerin önlenmesi için tercih edilen güvenlik yöntemlerinden olan ve kapsam dahilindeki ambalajları etiketleme ve işaretlemede kullanılan özel mürekkep, ülkemiz uygulamasında tercih edilmiştir. Avrupa genelinde sistemi uygulayan ülkelerde toplama oranı ortalama olarak yaklaşık %90 seviyelerine kadar ulaşmış olup en az toplama oranı ise %70 seviyelerindedir. Sistemin ana prensibi tüketicilerden ürün fiyatına ek olarak belirli bir depozito bedeli alınması ve oluşturulan iade noktalarına getirilen depozitolu boş ambalaj başına söz konusu depozito bedelinin tüketiciye iade edilmesidir. Sistem kapsamındaki ürün ve ambalaj grupları, depozitolu ambalajların işaretlenmesi, sistemin uygulama esaslarına ilişkin düzenlemeler ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Döngüsel ekonomi, sürdürülebilir atık yönetimi, iklim değişikliği konularında dünyadaki gelişmelerin yakından takip edildiği ülkemizde, zorunlu depozito yönetim sistemine geçişe dair yasal düzenlemeye 2018 yılında 2872 sayılı Çevre Kanunu'nda yer verilmiştir. Sistemin sürdürülebilir bir şekilde hayata geçirilmesi için 2020 yılında kurulan ve Sistem Yöneticisi olarak görevlendirilen Türkiye Çevre Ajansı Türkiye'de Zorunlu Depozito Yönetim Sistemi'nin kurulmasına dair çalışmalara hızla başlamıştır. Zorunlu Depozito Yönetim Sistemine geçiş çalışmaları 2022 Ocak ayı itibariyle başlatılmış olup sistemin altyapısının kurulmasına ilişkin süreçler devam etmektedir. Sistemin tüm ülkede zorunlu hale getirilmesinden önce sahada uygulama örneklerinin görülmesi, vatandaşın sisteme dair bilgilendirilmesi ve farkındalığının artırılması için hayata geçirilmesi planlanmış pilot ölçekte uygulamalar, halihazırda Ankara'nın Kızılcahamam İlçesi'nde ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın ana hizmet binasında yapılmaktadır. Bu uygulamaların giderek yaygınlaştırılması hedeflenmektedir. Zorunlu Depozito Yönetim Sistemi'ne ilişkin düzenlemelere Türkiye Çevre Ajansı tarafından yayımlanan Zorunlu Depozito Yönetim Sistemi Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar'da yer verilmiştir. Zorunlu Depozito Yönetim Sistemi, iki ana operasyon üzerinden yönetilecek şekilde tasarlanmıştır. İlk aşama, Depozito Bilgi Yönetim Sistemi'nin kurulumu ve işletilmesini içermekte olup, bu aşamada kapsamdaki ambalajların özel mürekkep operasyonlarıyla etiketlenmesi ve işaretlenmesi gerçekleştirilmektedir. İkinci aşama ise depozitolu boş ambalajlar için iade noktalarının oluşturulmasını, tüketiciden iade alınan ambalajların işlemlerini ve bu ambalajların doğrulanarak geri kazanım tesislerine taşınmasını içermektedir. Birinci faza dair çalışmaların büyük ölçüde tamamlanmış olup depozito logolu ürünler piyasada yer almaya başlamıştır. İkinci faz kapsamında olan ve tüketicilerden depozitolu boş ambalajların alınacağı iade noktalarının oluşturulması ve işletilmesini kapsayan çalışmaların da devam ettiği bilinmektedir. Ülkemizde, zorunlu depozito yönetim sistemi sayesinde elde edilmesi öngörülen çevresel ve ekonomik faydalara dair hesaplamalar yapılmıştır. Ekonomik fayda; Yerel yönetimlerin atık bertaraf maliyetindeki azalma kaynaklı fayda; Materyalin ekonomik değerinin artması kaynaklı fayda; Denizlerdeki plastik kirliliğinin azalması kaynaklı fayda; Birincil hammadde yerine geri dönüştürülmüş malzeme kullanılması ile kaynak tasarrufu; Ürünlerin üretiminde geri dönüştürülmüş malzeme kullanılması ile enerji tasarrufu olmak üzere beş başlık halinde incelenmiştir. Hesaplamalar neticesinde Zorunlu Depozito Yönetim Sistemi çerçevesinde %90 toplama hedefine ulaşıldığında, yıllık ortalama 183,4 milyon EUR ekonomik faydanın elde edileceği ve ambalajların geri dönüşümü sayesinde yıllık olarak 351.000 ton CO2 eşdeğerinde emisyon azaltımı sağlanacağı sonucuna ulaşılmıştır. Bu hesaplamada yer alan parasal değerlere ek olarak, çevre temizliği, atık ithalatında azalma gibi bu çalışmada hesaplanmayan diğer faydalar da düşünüldüğünde, sistemin ülkemize çevresel ve ekonomik anlamda büyük katkı sağlayacağı açıkça görülmektedir. | |
dc.description.degree | Yüksek Lisans | |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/11527/26899 | |
dc.language.iso | tr | |
dc.publisher | Lisansüstü Eğitim Enstitüsü | |
dc.sdg.type | Goal 7: Affordable and Clean Energy | |
dc.sdg.type | Goal 9: Industry, Innovation and Infrastructure | |
dc.sdg.type | Goal 11: Sustainable Cities and Communities | |
dc.subject | Depozito yönetim sistemi | |
dc.subject | Deposit management system | |
dc.title | Avrupa'daki depozito yönetim sistemi uygulamalarının incelenmesi ve zorunlu depozito yönetim sisteminin Türkiye'de uygulanmasına yönelik öneriler | |
dc.title.alternative | Examination of deposit management system applications in Europe and suggestions for the implementation of mandatory deposit management system in Türkiye | |
dc.type | Master Thesis |