Kültürlerarasılık ekseninde Nevbet-i Müretteb'in farklı coğrafyalardaki izleri üzerine bir inceleme

thumbnail.default.alt
Tarih
2022-11-11
Yazarlar
Alemli, Ali İhsan
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
Türk müzik kültürü tarihinde müziğin sistematik yapısında zaman zaman çeşitli değişmeler meydana gelmiştir. Uzun bir süreç içerisindeki bu değişmeler Türk müzik kültürünü şekillendirmiş ve bugünkü hâline büründürmüştür. 10. yüzyılda sesin oluşumunu cisimlerin birbirlerine vurulmasıyla ifade eden Farabî, Horasan Tanburu üzerinde 17'li ses sistemini kurmuştur. Sonraki dönemlerde bu ses sistemi, Urmevî, Merâgî, Yusuf Kırşehrî, Hızır bin Abdullah gibi müzik nazariyatçılarının eserlerinde karşımıza çıkmaktadır. Farklı dönemlerde ve coğrafyalarda bu sistem temelinde çeşitli tür ve formlar ortaya çıkmıştır. Makam müziği tarihinde uzun yıllar etkin olan ve müzik çevrelerinde gerek bestelenişi gerekse de icrasıyla itibarlı bir yere sahip olan 'nevbet-i müretteb' de bunlardan biridir. 'Nevbet-i müretteb', önceleri dört bölümden oluşmuş daha sonra Abdülkādir Merâgî'nin beş bölüm olarak bestelediği; bazı müzikologların bir çeşit 'süit'e benzettiği bir müzik türüdür. Bu müzik türünde dikkat çeken temel özellikler bölümlerin tek makamda bestelenmiş olması ve icranın ağır tempodan başlayarak gitgide hızlanan bir yapı sergilemesidir. Özellikle 15. yüzyıl 'edvâr' kitaplarında detaylı teorik açıklamalarına rastlanan 'nevbet-i müretteb', İran ve Anadolu yazılı müzik kaynaklarında saray ve çevresinden ilgi gören son derece itibarlı bir müzik türü olarak ele alınmıştır. Anadolu'da müzik teorisi alanında yazılmış ilk eser olan Yusuf Kırşehrî'nin 'edvâr' kitabında kısmen; yine çağdaşı olan Abdülkādir Merâgî'nin Câmiu'l-elhân, Makāsıd'ül-elhân ve Fevâid-i aşere adlı eserlerinde geniş açıklamaları olan ancak bir ezgi örneği bulunmayan 'nevbet-i müretteb'e; 'metinlerarası ilişkiler' neticesinde farklı yazarların eserlerinde de rastlanmaktadır. Tez çalışmamızda Seyyid Şerîf Cürcânî, Yusuf Kırşehrî, Abdülkādir Merâgî, Benâi, Hızır bin Abdullah, Alişah bin Hacıbüke, Seydî ve Necmeddin Kevkebî'nin eserlerindeki 'nevbet-i müretteb' açıklamaları 'metinlerarasılık' yaklaşımıyla irdelenmiştir. 'Nevbet-i müretteb'in 16. yüzyıla kadar saray ve müzik çevrelerinde rağbet görmesine karşın, 16. yüzyıl itibarıyla adından söz edilmemesi bu tezin ana problemini oluşturmaktadır. Elimizde bulunan kaynaklarda 'nevbet-i müretteb'in sadece teorik bilgilerine ulaşılabilirken bazı güfte mecmualarında da 'nevbet-i müretteb' bestelerinin sözleriyle birlikte makam ve usûlleri hakkında bilgi sahibi olunmaktadır. Günümüzde sadece teorik bilgilerine sahip olabildiğimiz 'nevbet-i müretteb'in elimizde bir nota örneği bulunmamaktadır. Yapılan bu tez çalışmasına temel teşkil edecek sorular şunlardır: 'Nevbet-i müretteb'in tarihsel süreç içinde ortaya çıkışı, serüveni ve değişmesiyle birlikte farklı kültürlerdeki yansımaları ne şekilde meydana gelmiştir? Çeşitli 'edvâr' kitaplarında teorik açıklamaları olan; çeşitli güfte mecmualarında güfte, makam ve usûlleri hakkında bilgiler olan 'nevbet-i müretteb' yeniden canlandırılabilir mi? Bu tez çalışmasında temel olarak 'karma yöntem' araştırmaları çerçevesinde, kaynaklardan bilgi tarama, sınıflandırma, elde edilen bulguların sistemleştirilerek sunulması ile 'nitel araştırma yöntemi' kullanılmıştır. Yine bu çalışmada 'nevbet-i müretteb'in farklı kültürlerde nasıl bir değişime uğradığının 'kültürlerarasılık' ve 'metinlerarasılık' kavramları açısından değerlendirmeleri yapılmıştır. 'İlişkisel araştırma teknikleri' ve 'nedensel karşılaştırma araştırma teknikleri'nin de öne çıktığı bu çalışmada 'nevbet-i müretteb' türüne tarih, müzikoloji, edebiyat ve sosyoloji alanları çerçevesinde disiplinlerarası yaklaşılmıştır. Bu araştırma sonucunda 'nevbet-i müretteb'in kültürlerarası etkileşimler neticesinde bir değişmeye uğradığı tespit edilmiştir. Bu değişmeler, geniş bir coğrafyaya yayılarak farklı kültürlerde farklı isimlerle karşımıza çıkmaktadır. 'Nevbet-i müretteb'; Mağrip ülkelerinde 'nuba', 'al ma'luf', 'al-âla', Türkiye'de 'fasıl', Suriye ve Mısır'da 'vaslah', İran'da 'destgâh', Azerbaycan'da 'mugam', Özbekistan ve Tacikistan'da 'makam' (şeşmakam), Malezya'da 'nobat', Doğu Türkistan'da 'mukam' olarak kendini gösterir. 'Nevbet-i müretteb'in çıkış noktası için, bahsi geçen türlerin en eskisi olarak yazılı kaynaklarda 8. ve 9. yüzyıllarda karşılaştığımız 'nuba'yı göstermek mümkündür. Ayrıca tez çalışmamızda Nuruosmaniye Kütüphanesi 3135 numaralı güfte mecmuasında güftesi bulunan Abdülkādir Merâgî'nin 'kûçek makamı'ndaki 'nevbet-i müretteb' eseri 'sakîl-i evvel usûlü'yle yeniden bestelenmiştir. Bu beste denemesinde kullanılan 'kûçek makamı', son zamanlarda besteciler tarafından tercih edilmemiş; yine kullanılan 'sakîl-i evvel usûlü' de tamamen unutulmuş bir usûldür. Bu deneme, tarihî müzikoloji çalışmalarında nota örneği bulunmayan eserlerin; eldeki veriler ışığında yeniden canlandırma yöntemiyle vücuda getirilmesi için bir zemin hazırlayabilir. Bu tez çalışmasının eksenini oluşturan 'nevbet-i müretteb' müzikolojik olduğu kadar toplumsal etkilerle de çeşitli kültürlerde farklı isimlerle varlığını sürdürmüştür. Bu etkilerin, toplumun her kademesinde gerek iktidar çevresinde gerekse de halk içinde çeşitli yansımaları olmuştur. Bu araştırmada 'nevbet-i müretteb'; farklı coğrafyalarda girdiği reaksiyonlar sonucu uğradığı değişmelerle müziğin hem etkileyen hem de etkilenen bir olgu olduğunu bize göstermektedir. "Bir memleketin nasıl yönetildiğini anlamak istiyorsanız müziğine kulak veriniz." diyen Konfüçyüs ve "Müzik ileriyi görür." diyen Jacques Attali müzik ve müziğin toplumsal bağlarını tek cümleyle özetler.
Açıklama
Tez(Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022
Anahtar kelimeler
kültürlerarasılık, interculturality, Türk müziği, Turkish music, makam, maqam, müzikoloji, musicology
Alıntı