Larisa (Buruncuk) Athena kutsal alanı
Larisa (Buruncuk) Athena kutsal alanı
Dosyalar
Tarih
2024-05-16
Yazarlar
Akan Öztürk, Figen
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Özet
Larisa antik kenti Batı Anadolu'da yer alan önemli bir güney Aiolis yerleşmesidir. Kalıntılar, Hermos (Gediz) ovasına hakim konumda, volkanik Sardene (Dumanlı) dağından güneydoğuya doğru yönelen yaklaşık 2 km'lik bir uzantının üzerine yayılmış durumdadır. Dumanlı Dağ'a yakın konumdaki yüksek tepe ve yamaçları (Larisa Doğu) ile uzantının ucundaki daha alçak tepe ve yakın çevresi (Larisa Batı) temel yerleşim kurgusunu belirlemektedir. Deniz seviyesinden yaklaşık 100 m yükseklikteki Larisa Batı'da tepe üzerinde akropol, güneydoğu ve kuzey eteklerinde yerleşim alanı, kuzey, kuzeydoğu ve doğu yamaçlarına yönelen nekropol bulunmaktadır. Larisa Doğu'nun zirvesinde bir kale ve güneydoğu eteklerinde yerleşim alanı bulunurken, iki tepe birbirine nekropol ve tarım alanını içeren yoğun bir yapılaşmayla bağlıdır. Kutsal alan; akropolün en üst noktasındaki kayalık bölgede yer alırken, batıya doğru azalan eğim üzerinde ise yönetim ve temsil yapıları sıralanmaktadır. Ovaya hakim bir tepenin zirvesinde konumlanması çevreden görünürlüğe ve alana hakimiyete önem verildiğini göstermektedir. Larisa'da yürütülen en erken kazı çalışmaları 1902 sezonda Lennart Kjellberg (Uppsala) ve Johannes Boehlau (Kassel) tarafından yürütülmüştür. Kutsal alanın büyük bir kısmı bu sezonda açığa çıkarılmıştır. 1902'deki kazıların sonunda, yapılar tamamen temizlenemeden bırakılmış, kaynakların azalması nedeniyle de arazi çalışmaları hemen izleyen yıllarda devam edememiştir. Dünya savaşlarının yarattığı ekonomik ve politik güçlükler sebebiyle kazılar ancak 1932'de yeniden başlayabilmiştir. 1934'teki dördüncü ve son seferden sonra yeterli finansal kaynak bulunamadığı için kazılar durmuştur. Kazı çalışmaları Larisa Batı'daki akropole odaklanmıştır. Buna ek olarak nekropolde ve şehir alanlarındaki beş deneme açması ile çalışmalar desteklenmiştir. 20. yüzyıl kazılarının sonucu olarak üç ciltlik "Larisa am Hermos" yayını hazırlanmıştır. Kutsal alan ile ilgili en kapsamlı kaynak olan kazı yayını kutsal alanın taş planı, yapıların mimari analizleri ve kutsal alandaki buluntular hakkında bilgiler verilmektedir. Ancak buluntu yerlerinin belirsizliği, stratigrafik verilerin eksikliği ve yapıların tarihsel olaylar, yönetim biçimi ve akropoldeki diğer yapılar ile ilişkili olarak değerlendirilmemiş olması yayının temel eksiklikleri olarak değerlendirilmektedir. Yayına ek, Kjellberg, Boehlau ve Karl Schefold'un kazı raporları ve Göttingen kazı arşivinde bulunan kazı günlüklerindeki bilgiler önem arzetmektedir. 2010-2021 yılları arasında alanda Prof. Dr. Turgut Saner'in yürütücülüğünde mimari yüzey araştırmaları gerçekleştirilmiştir. Akropol'deki yapıların büyük kısmının belgelenmiş, şehir alanlarında, kırsal alanlarda ve nekropolde çalışmalar yürütülmüştür. 20. yüzyıl kazılarının ardından kutsal alandaki yapılar çeşitli yayınlarda değerlendirilmiş ve katalog çalışmalarında yer almıştır. Yapılan değerlendirmelerin çoğunlukla kazı yayınındaki verilere bağlı kaldığı görülmektedir. Mimari parçalar ve pişmiş toprak elemanlar ile ilgili detaylı çalışmalar yürütülmüş ancak bu çalışmalarda parçaların buluntu yeri olan kutsal alan ile ilişki kurulmamıştır. Kutsal alanı tüm bulguları ve sorunları ile ele alarak bütüncül değerlenme sunan bir çalışmanın eksikliği tespit edilmiştir. Larisa'nın yerleşim tarihi Neolitik Dönem'e kadar inmektedir. En erken buluntular Son Neolitik-İlk Kalkolitik döneme tarihlenir. Tunç Çağı'nda da yerleşim devam etmiştir, buluntuların niteliği ve yapı kalıntıları İlk Tunç Çağı'nı öne çıkarmaktadır. Tapınak temellerinin altında İlk Tunç Çağı'na tarihlenen L şeklindeki bir yapının kalıntıları bulunmaktadır. Sonraki dönemlerde alan kaya düzenlemelerinden oluşan açık hava kült alanınına dönüşmüştür. Buluntular ele alınırken Yunan kültür dairesi içinde görülen kutsal alanının oluşumu ile ilgili güncel tartışmalara yönelerek, kutsal alanın "Yunan" kimliği sorgulanmış ve Tunç Çağı mirası ile kurduğu somut ilişkinin gösterilmesine gayret edilmiştir. Ana Tanrıça ile ilişkilendirilen kaya çanakları ve kaya kutsal alanı ("baitylos" ve çevresindeki kayalar) kültünün devamlılığı sorgulanmıştır. Küçük buluntular Ana Tanrıça/Kybele'ye işaret ederken, alanın kuzeyinde ortaya çıkan ve MÖ 7. yüzyıla tarihlenen Athena'ya adanmış buluntuların mevcudiyeti tapınağın bu tanrıçaya da adanmış olabileceğini düşündürmektedir. Tunç Çağı'ndan Arkaik Dönem'e kadar kutsal alandaki buluntular kısıtlıdır. MÖ 8. yüzyıl ile birlikte küçük buluntuların artışa geçtiği ve günümüze ulaşan mimari kalıntıların da bunu takiben ortaya çıktığı söylenebilir. MÖ 7. yüzyılın sonlarında kutsal alanda tapınak, stoa ve olasılıkla bir sunak inşa edilmiştir. Tapınağın doğusundaki sunak doğal kayanın düzlenmesi ile oluşturulmuş terasta yer alırken, stoa alanın kuzey sınırını oluşturur. Aynı döneme tarihlenen çok sayıda nitelikli adak buluntusu, kutsal alanın önemini ve zenginliğini göstermektedir. Mimari kalıntılar ve seramik buluntulardan anlaşıldığı üzere MÖ 6. yüzyılın ikinci yarısında tapınak yenilenmiş olmalıdır. Yenilenen tapınağa atfedilebilecek pişmiş toprak buluntu grubu Batı Anadolu'daki en zengin ve nitelikli koleksiyonu oluşturmaktadır. Atfedilen mimari parçalar ile birlikte değerlendirildiğinde tapınağın o dönemde küçük boyutlu ancak gösterişli olduğunu düşündürmektedir. Larisa'nın MÖ 5. yüzyılda büyük bir yıkıma uğratıldığı anlaşılmaktadır. Tapınağın güneyinden ve batısından temellerine kadar yıkılmış yapılara atfedilen moloz tabakası ele geçmiştir. Moloz, tapınak ve stoa ile ilişkilendirilebilecek çok sayıda mimari pişmiş toprak eleman içermektedir. Onarılan temellerde ise yıkılan tapınak ile ilişkilendirilen mimari parçalar bulunmuştur. Ancak molozun içeriği ve buluntuların tarihlenmesi tartışmalıdır ve detaylı şekilde ele almayı gerektirmiştir. Yıkımı takip eden dönemde akropolde kapsamlı inşa faaliyeti başlatıldığı dikkat çekmektedir. Yıkılan Eski Saray yapısı yenilenirken aynı bölgeye yine yönetimle ilişkilendirilen Megaron ve Güneybatı Yapısı inşa edilmiştir. Aynı dönemde güçlü sur duvarları ile tahkim edilen akropol, şehir alanlarından yalıtılmıştır. Yıkımın sebep olduğu moloz ise tapınağın çevre düzenlemeleri için bir dolgu niteliğinde kullanılmıştır. Tapınağın güneyine sunağa doğru yükselen bir rampa inşa edilirken, temenosun diğer kısımları döşeme levhaları ile kaplanmıştır. Tüm bu düzenlemeler, kutsal alanı himayesi altına alan Pers yönetimine bağlı güçlü bir tiranın varlığını düşündürmektedir. MÖ 5. yüzyılın ikinci yarısında Atinalılar'ın sebep olduğu bir yıkım tabakasından daha söz edilebilir. Ancak kutsal alandaki yapıların hasar görmediği, yalnızca kutsal alanın doğu ve güneyini çeviren sur duvarlarının temel seviyesine kadar yıkıma uğradığı düşünülmektedir. Bu yıkım faaliyetleri Atina merkezli bir yönetim değişikliği ile açıklanabilir. Kutsal alanın doğusundaki girişin yerine Propylon inşa edilmiştir. Temenosun kuzeyine de kült işlevi sorgulanan ancak kutsal alan ile ilişkili olduğu düşünülen Kuzeydoğu Yapısı yapılmıştır. MÖ 4. yüzyılla birlikte yeniden Pers yönetimine giren yerleşimde yeni surlar ve büyük bir saray yapısının inşa edildiği görülmektedir. Kutsal alanda ise bu dönemde kapsamlı bir inşa faaliyetinden söz edilememektedir. Larisa'nın MÖ 3. yüzyılın başında terkedildiği ve bir daha yerleşim görmediği düşünülmektedir. Çalışmada, mimari yüzey araştırmaları ve yapılan arazi çalışmaları sırasında belgelenen tapınak, sunak ve stoa yapılarından yola çıkılarak kutsal alan değerlendirilmektedir. Tapınak doğu-batı yönünde eğime oturan üç temel kalıntısından oluşur. Temel kalıntılarının işlevleri ve yapının evreleri detaylı şekilde ele alınmıştır. Tartışmalara eşlik etmek ve bazı önerileri irdeleyebilmek üzere restitüsyon denemeleri yapılmıştır. Ayrıca tapınağa atfedilen mimari parçalar ve pişmiş toprak levhaların restitüsyon denemeleri yapılmıştır. Sunağın ana kaya üzerindeki kalıntıları ancak yapının dış sınırlarını belirlemeye olanak sunar. Anıtsal sayılabilecek boyutları, tapınağın doğu cephesine olan yakınlığı ve yönlenmesi tartışılarak öneriler sunulmuştur. Tapınağın kuzeyinde yer alan stoa, güneye açılan, iç içe düzenlenmiş iki Π biçimli temel kalıntısından oluşur. Her iki temel kalıntısının da güney kalıntıları sınırlıdır. Dıştaki temelin kuzey duvarında kare biçimli kaidelerinin oturacağı düzenlemelerin mevcudiyeti, stoanın tipoloji ve evre tartışmalarının temelini oluşturmaktadır. Ayrıca yapı, atfedilen mimari parçalar ve pişmiş toprak levhalar ile yeniden değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, Larisa'daki kutsal alan ile ilgili yapılan çalışmalar, tartışmalar ve görüşlerin bir arada sunulması hedeflenmiştir. Alanın Tunç Çağı mirası ve bağlamı ile ilişkileri yeniden ele alınmıştır. Mimari kalıntıların eksikliğine ve 20. yüzyıl kazılarının getirdiği problemlere karşın, tarihsel olaylar ve yakın yerleşimler ile karşılaştırmalar, kutsal alanın inşa faaliyetleri hakkında daha fazlasını söyleyebilmeyi mümkün kılmıştır. Yöneticilerin önce Lidya sonrasında Pers güçleri ile kurdukları olası ilişkilerin alana yansımaları irdelenmiştir. Özellikle Yunan-Pers savaşları boyunca yönetimdeki dinamiklerin kutsal alana etkisi açık şekilde görülebilmektedir. Alanda yapılan gözlemler ve belgeleme çalışmaları da yapıların yeniden değerlendirilebilmesine fırsat sağlamıştır. Yapıların literatürde tartışmalı kısımları ele alınarak tüm bu değerlendirmelerin ve güncel araştırmaların yeni bakış açıları eşliğinde öneriler sunulabilmiştir.
Açıklama
Tez (Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024
Anahtar kelimeler
Larisa antik kenti,
Larisa ancient city