Sesin politikası ve göçmen kadınların vokal icraları: Rezonans küresi

thumbnail.default.alt
Tarih
2022-01-22
Yazarlar
Öztürk, Selda
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
"Sesin Politikası ve Göçmen Kadınların Vokal İcraları: Rezonans Küresi" isimli bu tez çalışması, 2011 yılından itibaren Türkiye'ye göç eden Suriye ve Iraklı kadınların icralarını savaş, göç, müzik ve toplumsal cinsiyet bağlamında araştırmaktadır. Derinlemesine mülakatlar, odak grup görüşmeleri, söyleşiler ve sözlü tarih teknikleriyle yürütülen araştırmada, intradisipliner bir bakış benimsenerek duygulanım başta olmak üzere hafıza, travma, kimlik üzerine teori ve kavramlar ile müzik ve savaş, şiddet, göç, toplumsal cinsiyet, kimlik, direniş konulu çalışmalardan faydalanılmaktadır. 2015 ile 2019 yılları arasında yapılan bu araştırmanın özgün yönleri; yurt içi ve yurt dışına göçlerin devam ettiği bir dönemde yürütülmesi, dünyada en çok göçmenin yaşadığı ülke olan Türkiye'de yapılması, kadınların deneyimlerini merkeze alarak göçü araştırması ve ağıtlar için vokal analiz yöntemi önermesidir. Ayrıca, uygulamalı etnomüzikoloji disiplininin prensipleri benimsenerek araştırma süreci boyunca elde edilen veriler ve sonuçlar kamusal alanda paylaşılmış, göçmen kadınlarla birlikte müzik atölyeleri ve söyleşiler gerçekleştirilmiş, hazırlanan konser/dinletiler dinleyicilere sunulmuş ve bazı video klipler çekilmiştir. Savaşın tanığı, kadın ve göçmen olmaları onları ortak bir paydada buluştursa da göçmen kadınlar kültür, inanç, etnik, cinsiyet, siyasi düşünce, ekonomik ve sosyal statü gibi birçok açıdan farklı kimliklere, bununla bağlantılı olarak da farklı deneyimlere sahipler. Kadınlardan bazıları etnik ve inanç kimliklerinden dolayı hem memleketlerinde hem de göç ettikleri yeni yerleşim yerlerinde ayrımcılığa, psikolojik ve cinsel şiddete uğradıklarını anlatmaktadır. Göçmen kadınların hayatını, savaşın travmasının yanı sıra eğitim, sağlık, sosyal, ekonomik ve güvenlik gibi birçok alanda yaşanan sorunlar ve geleceğin belirsizliğinin yarattığı psikolojik zorluklar olumsuz yönde etkilemektedir. Bu olumsuzlukların yanı sıra, toplumda görünürlüklerinin artmasına ve güçlenmelerine yardımcı olacak kendilerini ifade ettikleri kültürel alanları da inşa etmektedirler. Müzik cephesinden bakıldığında göçmen kadınların hayatlarında müzik; günlük dinleme pratiklerinin yanı sıra düğün, vaftiz törenleri, yas ritüelleri, müzikli sohbet geceleri ve konserler gibi birçok şekilde yer edinmektedir. İcra pratikleri anlamında ise korolar önemli bir yerde durmaktadır. Kadınlar, çoğunu kendilerinin kurduğu bu korolarda, birlikte şarkı söyleyerek dayanışma ve kolektif duygularını güçlendirmektedir. Söyledikleri şarkılar, katıldıkları etkinlikler ve çeşitli mecralarda verdikleri söyleşilerle barış, entegrasyon ve göçmen kimliği üzerine toplumsal mesajlarını iletmektedirler. Kurdukları bu bağ sayesinde koro onlar için, memlekete ve yuvaya duyulan hasretin yarattığı manevi boşluğu doldurmakta ve Vatan'ın imgesel anlamda sembolü haline gelmektedir. Kadınlar, yaşadıkları kolektif travma, acı ve umutlarını, belli bir düşünceye dönüştürerek, kendi yöntemleriyle çıkardıkları ses ve sessizlik kodlarıyla ifade etmektedir. Bu bağlamda, kendi ürettikleri sözler, melodiler ve ağıtlar ön plana çıkmaktadır. Ağıtlarında savaşın yarattığı kayıplar, ölümler, Ezidi kadınların uğradığı cinsel şiddet vakaları, aşk, göç ve göçmenliği anlatan kadınlar, resmi tarihin söylemediği, görmediği ve kabul etmediğini dile getirerek hakikati kendi tanıklıkları üzerinden ve müzik aracılığıyla kurmaktadır. Onların ağıtları, hayata tutunma ve bir karşı koyuşu ifade etmenin yanı sıra, toplumsal söylem üreten, dinleyenleri şahitliğin parçası haline getirerek toplumsal sorumluluk yükleyen, bu sebeple de dönüştürücü potansiyeli olan eserlerdir. Aynı zamanda, kadın ağzı repertuvarın önemli bir parçası olarak kültürel mirasa ve toplumsal hafızaya dair belgelerdir. Bu araştırmada derlenen ağıtlardan seçilen iki farklı icra, birbirini tamamlayan ancak iki farkı işlevi bulunan keder ve üzüntü duygusunun birer temsili olarak incelenmektedir. Ağıtlar analiz edilirken duygulanımsal ve titreşimsel bir etkileşim alanı olarak ele alınmakta, sesin ölçülebilirliği ile sembolik özellikleri bir arada düşünülerek ağıtlara dair vokal analiz yöntemi geliştirilmektedir. Analizin parametreleri mekan, zaman, metin, beden ve jestler, nefes ve ağlama sesleri, stil ve vokal koreografi olarak belirlenmiştir. Önerilen vokal analiz yönteminin geleneksel yöntemlere alternatif olarak, ağıtların çok katmanlı yapısını ve performansa dair ayrıntıları açığa çıkardığı düşünülmektedir. Vokal analiz yöntemiyle beraber, performansın fikrini daha iyi anlayabilmek ve anlatabilmek adına görselleştirmenin yolları keşfedilmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda bir ağıt icrası üzerinden "rezonans küresi" ismi verilen görsel bir tasarım geliştirilmiştir. Vokal analiz yönteminin ve RK tasarımının, değişen parametreler tanımlanarak ve tasarıma eklenerek her ağıt eserine olduğu gibi ağıt dışındaki eserlere ve insan dışı performanslara uygulanmasının mümkün olduğu düşünülmektedir. Vokal analiz yöntemi ve RK tasarımı üzerine düşünürken, çok katmanlı ve çok yönlü bağlantılar felsefesini ortaya koyan posthuman eleştirel teoriden, fen bilimleri ile sosyal bilimlerin iç içeliğini benimseyen intradisipliner diyalog fikrinden ilham alınmıştır. Bu epistemolojik yaklaşımdan hareketle, müziği anlama ve analiz etme yöntemlerine dair yeni fikirlerin geliştirilmesine ve teorize edilmesine ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
Açıklama
Tez(Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022
Anahtar kelimeler
kadın Sesi, women voice, ses çalışmaları, sound studies, musicology, müzikoloji
Alıntı