Alevi müziği: Bilgi, iktidar ve etik eksenleri üzerinden inşâ edilen bir müzikâl kimlik
Alevi müziği: Bilgi, iktidar ve etik eksenleri üzerinden inşâ edilen bir müzikâl kimlik
Dosyalar
Tarih
2024-01-16
Yazarlar
Güngör, İsmail
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
Alevi müziği hakkındaki akademik yayınlar, son otuz-otuz beş senelik süreç içerisinde giderek interdisipliner bir karakter kazandı. Bu dönüşüm sürecinde, bilhassa sosyal ve beşerî bilim alanlarındaki disiplinlerin kuramsal ve yöntemsel yaklaşımları etkili oldu. Ne var ki 1980'li yılların ikinci yarısından itibaren, doğrudan ya da dolaylı bir biçimde Alevi müziğine dair tarihsel bir perspektif oluşturmaya çalışan birçok akademik yayın yapılmış olsa da tarihyazımı hususundaki büyük bilgi boşluğu, bu literatürün en temel eksikliği olarak kalmaya devam etmiştir. Söz konusu bilgi boşluğunu dolduran şey ise Alevi müziği kavramının retrospektif bir şekilde ele alınıp yüzyıllar öncesine projekte edilmesi ile karakterize olan ve Alevi topluluklarını, bizâtihi Alevi müziğinin ontolojik ön koşulu hâline dönüştüren son derece yerleşik bir tarihyazımı anlayışıdır. Kısacası, konuyla ilgili literatüre büyük ölçüde yön veren bu özne-merkezli anakronik anlayış, Alevi müziğinin, bizâtihi Aleviler tarafından üretilmiş ve kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze taşınmış kadim bir kültürel-dinsel kalıt olduğu tahayyülüne dayanmaktadır. Velhâsıl yukarıdaki problem durumundan hareketle şekillenen elinizdeki tez çalışması Alevi müziği kavramının tarihi nasıl yazılmalıdır mealindeki bir 'araştırma sorusunu' yanıtlamak amacıyla kaleme alınmıştır. Zira her kavram gibi Alevi müziği kavramının da bir tarihi vardır ve en eski prototipleri 1930'lu yıllarda, erken-dönem Türk folklor ve müzikoloji literatüründe ortaya çıkan ve Alevi topluluklarının kolektif belleğinden ziyade bir dizi bilimsel söyleme ait olan bu görece yeni kavram, verili bir gerçekliğin (reality) değil, bilâkis belli ihtiyaçlara cevaben inşâ edilmiş tarihsel bir hakîkat (truth) çerçevesinin adıdır. Başka bir deyişle; konuyla ilgili literatürün kâhir ekseriyetini karakterize eden bu tahayyülün aksine, Alevi müziği, tarihsel sürekliliğe sahip ve doğal olarak Alevilere ait kadim bir kültürel-dinsel kalıt ve/veya verili bir tür, üslûp ya da repertuar bütünü değil, belli pratiklere eklemlendirilmek suretiyle inşâ edilmiş bir 'müzikâl kimliktir'. Nihayet, ilk nüveleri 1930'lu yıllarda atılmış olsa da esasen 1980'li yıllarda, yâni Aleviliğin kamusal alanda ilk kez 'kültürel' bir aidiyet biçimi olarak müzakere edilmeye başlanmasının hemen arifesinde somutlaşan bu inşâ süreci, elinizdeki tez çalışması dâhilinde, Fransız filozof Michel Foucault'ya (1984a, ss. 333-334) referansla tanımlanan şu üç ana eksenin, yâni (1) Alevi müziğinin ne olup olmadığı hakkında bilimsel bir hakîkat çerçevesi sunan ve kendine has kavramları, önermeleri ve teorileri olan, interdisipliner bir bilgi alanının, (2) bu bilgi alanı ile döngüsel bir ilişki içinde bulunan ve Alevi müziğinin icrasına dair maddî pratikleri (örn. konserleri, albümleri, Alevi etkinliklerini ve medya temsillerini), söz konusu pratiklere yönelik belli başlı otantiklik kriterlerini, en temel parametreleri (örn. repertuar unsurlarını ve kurgularını, çalgı, ton, tını, perde ve akort tercihlerini, çalgısal-vokâl üslûpları ve tekniklerini, orkestrasyon biçimlerini, sound anlayışlarını), têlif haklarını ve aynı zamanda müzik eğitimi faaliyetlerini düzenleyip dolaşıma sokan çok yönlü bir kurumsal alanın, diğer bir deyişle; normatif bir iktidar ilişkileri alanının, (3) bireylerin, kendileri ile kurdukları bir bilinç ilişkisi uyarınca, bu bilgi ve de iktidar alanlarının Alevi müziğine getirdiği normatif sınırları içselleştirmelerine yol açan ve kendilerini bizâtihi Alevi müziğinin özneleri olarak kavramsallaştırmalarını mümkün kılan son derece spesifik bir etik alanının korelasyonu üzerinden işlerlik kazanmıştır. Buna göre, elinizdeki tez çalışması kapsamında, ilk maddede bahsi geçen bilgi alanı 'Alevi müziği çalışmaları', ikinci maddedeki kurumsal alan ise 'Alevi müziği mecrâsı' olarak nitelendirilmiştir. Fakat burada Alevi müziğinin inşâsı açısından ikinci eksenin, yâni 1980'li yıllarda, Alevi müziği çalışmalarından kısa bir süre önce şekillenmeye başlayan Alevi müziği mecrâsının daha stratejik bir role sahip olduğu vurgulanmıştır. Zira Alevi müziği hakkındaki mevcut hakîkat çerçevesinin ve o çerçeveyi sınırlandıran bilimsel söylemlerin, yâni kısacası bir kavramlar, önermeler ve teoriler silsilesi olarak değerlendirebileceğimiz Alevi müziği çalışmalarının tarihi, erken-dönem Türk folklor ve müzikoloji literatürüne kadar geri götürülebilse de söz konusu müzikâl kimliğin ve onu tanımlayan öznel deneyimlerin inşâ edilebilmesi henüz 1980'li yılların başlarında, Alevi müziği mecrâsının zuhûr edişi ile birlikte mümkün olabilmiştir. Öyle ki bu çok boyutlu kurumsal alan, bir kısmı kendisini hem Türk halk müziği [THM] hem de Alevi müziğinin öznesi olarak kavramsallaştıran, bir kısmı ise THM'nin öznesi konumuna geçmeyi birtakım sebeplerle reddeden 'yeni' bir icracı profiline de kaynaklık etmiştir. Ancak, burada vurgulanması gereken en temel hususlardan biri, büyük bir çoğunluğu Alevi bağlama virtüözlerinden ve erkeklerden oluşan bu yeni icracı profilinin ve daha da önemlisi, söz konusu profile kaynaklık eden Alevi müziği mecrâsının mitolojik bir şekilde zuhûr etmediğidir. Bilâkis, bu zuhûr ediş, esas itibarıyla 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanan ve son kertede millî ve seküler bir müzikâl kimliğin, yâni 20. yüzyıldaki adıyla 'THM kategorisinin' nasıl yaratılabileceği meselesine odaklanan oldukça köklü bir tarihsel-siyasal sorunsallaştırmanın hem 'tezahürü' hem 'anti-tezi' niteliğindedir. Nitekim 1980'li yıllarda, yâni tam da Alevi müziğinin âdeta kendi küllerinden tekrar canlandırıldığı iddia edilen dönemde şekillenmeye başlayan ve akâbinde Aleviliğe dair devâsa bir söylem patlamasının ortaya çıkmasıyla birlikte giderek genişleyen bu çok boyutlu kurumsal alan, 1990'lı yıllardan itibaren çok hızlı bir dönüşüm süreci içerisine girmiş ve aradan geçen son otuz-kırk senelik zaman zarfında, çeşitli iktidar ilişkilerine ve özneleşme ve karşı-özneleşme pratiklerine sahne olmuştur. Burada vurgulanması gereken diğer bir husus, Alevi müziğinin inşâsı açısından, 1980'li, 1990'lı ve 2000'li yıllara tekâbül eden ve bilhassa son ikisi kendi içinde çok farklı kırılma noktalarından oluşan üç farklı dönemin mevcut olduğu, fakat en belirleyici sürecin ilk dönemde, yâni 1980'li yıllarda cereyan ettiğidir. Hâsılı bütün bu ana argümanlar üzerine binâ edilen elinizdeki tez çalışması, sırasıyla aşağıdaki iki hedefi gerçekleştirmeye odaklanmıştır: (1) Alevi müziğinin tarihselleştirilmesine yönelik en güncel ve kapsamlı yaklaşımları, bilhassa ontolojik ön kabûlleri ve erken-dönem Türk folklor ve müzikoloji literatürü ile ilişkileri açısından ele alıp söylemsel bir analize tâbi tutmak ve bu analiz ışığında, Alevi müziği kavramının verili bir gerçekliğe değil, bilâkis belli ihtiyaçlara cevaben inşâ edilmiş tarihsel bir hakîkat çerçevesine göndermede bulunduğunu ortaya koymak. (2) Bu söylemsel analizin bir adım ötesine geçip direkt olarak Alevi müziği mecrâsının doğuşuna odaklanmak, yâni söz konusu kurumsal alanın ilk dönemini teşkil eden belli başlı maddî pratikleri, o pratiklere içkin iktidar ilişkilerini ve tüm o ilişkiler uyarınca dolayımlanan özneleşme ve karşı-özneleşme kiplerini tarihsel açıdan ele alıp analiz etmek ve Alevi müziğinin nasıl inşâ edildiğini somut bir şekilde açıklığa kavuşturmak. Nitekim yukarıdaki hedeflere ilişkin veri setlerini derlemek, sınıflandırmak ve analiz etmek noktasında etnomüzikolojiyi karakterize eden iki temel unsur, yâni etnografi ve interdisipliner bir teorik perspektif referans alınmıştır.
Açıklama
Tez (Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024
Anahtar kelimeler
müzikal kimlik,
musical identity,
alevi müziği,
alevi music