19. yüzyıl İstanbul'unda tarihî camilerin ihyası, örnekler ve arşiv belgeleri üzerinden bir tespit ve araştırma

dc.contributor.advisor Mazlum, Deniz
dc.contributor.author Çiçek Ünal, Özlem
dc.contributor.authorID 502082207
dc.contributor.department Restorasyon
dc.contributor.department Restoration
dc.date.accessioned 2023-01-05T05:33:21Z
dc.date.available 2023-01-05T05:33:21Z
dc.date.issued 2022-02-25
dc.description Tez(Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022
dc.description.abstract 19. yüzyılda İstanbul'da çok sayıda tarihî cami ve mescit; yaşanan yangınlar, 1894 depremi, bakımsızlık ve imar faaliyetleri gibi nedenlerle kullanılamaz duruma gelmiş ve yeniden inşa/ ihya edilmiştir. O dönemde imparatorluğun Batı ile gelişen ilişkileri, değişen mimari beğeniler, yaşanan maddi sorunlar ve İstanbul'da yaşanan değişim ve dönüşümler yeniden inşa faaliyetlerinin ölçek ve niteliğini etkilemiştir. İstanbul'un artan nüfusu ile orantılı fiziki büyümesi imar hareketlerini beraberinde getirmiş; yeni ulaşım ağları, rıhtımlar, meydanlar gibi düzenlemeler hız kazanmıştır. Üst üste yaşanan yangınlar, pek çok kayba neden olmanın yanında, sonrasında getirilen yeni düzenlemelerle Batılı bir kent görünümüne kavuşmak için fırsat sunmuştur. Yangınlar ve 1894 depremi sonrası pek çok yapının aynı anda hasar görmesi, gerekli onarımların ve inşaatların yapılabilmesi için kaynak bulunmasını güçleştirmiş ve kimi durumlarda yapıların ayakta tutulabilmesi için gerekli olan müdahaleler gecikmiştir. Osmanlı arşivinde bulunan; yangınlar sonrasında hasarlı yapılar ve bağlı bulundukları vakıfların maddi durumları hakkında hazırlanmış defterler yaşanan sorunları ortaya koymaktadır. Vakıf yapısı olan tarihî cami ve mescitler, vakıfların yönetimindeki bozulma ve suistimaller neticesinde düzenli bakım ve onarımları için gereken ödeneklerden mahrum kalmış; yangın ve deprem gibi ani hasarların yanında kimi zaman geçen zaman içinde gelişen hasarların onarım bedellerini de karşılayamayacak duruma gelmiştir. Bu durumun önüne geçebilmek için vakıf yönetimleri ve bütçelerini tek bir çatı altına toplamak için idari adımlar atılsa da yaşanan maddi sorunların önüne geçmek kolay olmamıştır. Sonuç olarak kentteki tarihî cami ve mescitler hem bağlı oldukları vakıfların sorunları hem de içinde bulundukları kentte yaşanan afetler ve değişimler neticesinde ayakta tutulamayarak ihya edilmişlerdir. Tez kapsamında yapılan ve selâtin camilerini kapsam dışında bırakan araştırma, 1780-1920 zaman aralığında İstanbul'da 153 cami ve mescidin çeşitli nedenlerle kısmi ya da bütüncül olarak yeniden inşa edildiğini ortaya koymuştur. Gerçekleşen bu ihyalarda yapıların tarihî kimlikleri değil vakıf kimlikleri önde tutulmuştur. Genel olarak ihyalarda amaçlanan hedef vakfedilen işlevi uzun süre yerine getirebilecek sağlam bir yapı elde etmektir. 19. yüzyılda Batı'da gelişen anıt eser ve koruma kavramları Osmanlı'da gecikmeli olarak yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında tartışılmaya başlanmıştır. Batının etkisiyle antik eserler üzerinde oluşan ilk ilgi zaman içinde daha geç dönem eserlerine kaymıştır. Çoğu vakıf yapısı olan, anıt niteliğindeki eski eserlerin onarımları yaşanan afetler nedeniyle 19. yüzyılda da gerçekleştirilmiş; önemli eserlerin uygulamalarında dönemin genel pratiklerine uygun olarak yabancı ya da yurt dışında eğitim almış mimarlar ağırlıklı olarak görevlendirilmiştir. Yapılan yasal düzenlemelerle onarımların uzman kişilerce ve denetim altında yapılması sağlanmaya çalışılmıştır. Osmanlı arşiv belgeleri; gerçekleştirilen ihyaların nedenleri, ihya kararının alınması, yapıları ihya ettiren kurum ve kişiler, ihya bedellerinin belirlenmesi ve karşılanması, ihya uygulamalarında izlenen süreç ve ihyalarda kullanılan yeni mimari üsluplar konusunda bilgi vermektedir. Yapıların ihyasında yukarıda sıralanan konular her yapının kendi koşulları ve hasar durumu özelinde değişebilmektedir. Yapılar kimi zaman kısmen ayakta tutularak, kullanılabilir durumdaki mevcut malzemesi ile ihya edilirken kimi zaman ise ihya edilecek yapı tamamen ortadan kalktığı için yeni baştan bir yapı inşa edilmektedir. Yapıların ihyasında bunun gibi değişkenlik gösteren durumları ortaya koyan örnekler tez çalışması içinde detaylı olarak aktarılmıştır. Kelime olarak "yeniden canlandırma" ve "diriltme" anlamına gelen "ihya" koruma biliminde rekonstrüksiyon (yeniden yapım) eylemine karşılık gelmektedir. 19. yüzyılda gerçekleştirilen ihyaların amacı yapıyı yaşatmaktan çok vakfedilen işlevi ve vakfedenin adını yaşatmaktır. Bu nedenle yapı tamamen değişse bile adı ve işlevi değişmemektedir. Cami ve mescitlerin, kendi arsalarında yeniden inşa edilmiş olmaları nedeniyle, konumları sabit kalmakta böylece kent tarihinde değişmeyen noktalar olarak günümüze ulaşmaktadırlar. Her ne kadar ihyalarda zamanın ihtiyaç ve yönelimlerine göre; üslup, malzeme, teknik ve ek işlevler değişebilse de yapının adı, işlevi ve konumu korunarak vakıf hizmeti yeniden canlandırılmakta ve devam ettirilmektedir. Rekonstrüksiyon koruma alanında tartışılmaya başlandığı günden itibaren belli sınırlar ve kurallar koyulmaya çalışılan bir uygulamadır. Çoğu zaman maksadını aşan bu uygulama; özellikle ani eser kayıplarına neden olan savaş ve afet gibi durumlarda, toplumun hafızasının devam edebilmesine ve iyileşmesine yönelik olarak başvurulabilir bir uygulama olarak tanımlanmakta ve sınırlandırılmaya çalışılmaktadır. Günümüzde koruma için neredeyse bir problem haline gelen rekonstrüksiyon; toplumsal iyileşme ve kültürel devamlılık gibi nedenlerin dışında; eski eser-turizm ilişkisinin getirdiği ekonomik kazanç, yapılaşma kısıtlaması olan tarihî yerleşimlerde inşaat yapma fırsatı ve simge yapıların hizmet edeceği politik çıkarlar gibi motivasyonlarla uygulanabilmekte, hatta kültür varlıklarının kaybını telafi edebilen bir müdahale olarak değerlendirilmektedir. Bu tezin, günümüzde moda bir tabir ve uygulama olan "ihya"nın koruma tarihimizdeki gerçek yerini anlamaya katkıda bulunması ve incelediği örneklere yapılacak olası müdahalelere ışık tutması umulmaktadır.
dc.description.abstract Numerous historical mosques in Istanbul during the 19th century had become unusable and had been reconstructed as a result of fires, the earthquake that occurred in 1894, neglect, and urban development. The developing relations of the Empire with the West, changing architectural tastes, financial problems, and changes and transformations in the capital city affected the reconstruction implementations. The physical growth of Istanbul commensurate with its increasing population, had brought along construction activities and arrangements such as new transportation networks, docks, and squares which gained momentum. Furthermore, in addition to causing many losses, the consecutive fires provided an opportunity to gain a Western city appearance with the new regulations introduced afterwards. Yet, the simultaneous damage of many buildings after the fires and the 1894 earthquake made it difficult to find resources for the necessary repairs and constructions. In some cases, the necessary interventions to keep the buildings standing were delayed. Especially after the fires, collecting donations for the reconstructions were promoted to resolve financial problems. Important people of the time who volunteered for the reconstructions won recognition and earned merit at the same time. The records in the Ottoman archives, prepared about the damaged structures after the fires and the financial conditions of the waqfs they are affiliated with, reveal the problems that were experienced at those times. Waqf originated historical mosques had been deprived of the funds required for their regular maintenance and repairs as a result of deterioration and abuses in the management of these waqfs. In addition to sudden damages such as fires and earthquakes, sometimes it was not possible to cover the repair costs of damages experienced over time. In order to prevent this situation, although administrative steps were taken to gather the waqf administrations and their budgets under a single roof, it was not easy to prevent the financial problems experienced at all. As a result, the historical mosques in the city were not kept alive due to both the problems of the waqfs they were affiliated with and the disasters and changes in the city they were in. In these reconstructions, the identities of the waqf origin were prioritized, but not the historical identities of the buildings. In general, the purpose aimed was to obtain a solid structure that can fulfill the dedicated function for a long time. Monuments and conservation concepts, which developed in the West in the 19th century, were only discussed in the Ottoman Empire at the end of the century and at the beginning of the 20th century. With the influence of the West, the first interest in ancient artefacts shifted to later works in time. The restoration of monumental structures, most of which were waqf buildings, was also carried out in the 19th century due to the disasters. During the implementation of important works, foreign architects or local architects educated in the West were mainly assigned in accordance with the general practices of the period. With the legal regulations made, it was aimed to ensure that the repairs were only made by experts and under supervision. Ottoman archival documents give information about the reasons for reconstructions, the decision taking process, the institutions and people who contributed to the reconstruction of mosques, the determination and payment of the cost, the general approach in the reconstruction implementations and the new architectural styles used. The issues listed above may vary depending on the conditions and damage level of each building. While the buildings were sometimes partially kept standing and restored with the available material in functional condition, sometimes a new structure was built since the building to be reconstructed was completely destroyed. In the cases where the functional material or building parts were reused, the authenticity of the mosques was partially conserved, and could reach the present time. This research revealed that between 1780 and 1920, 153 mosques were partially or completely reconstructed in Istanbul. Among these buildings, 49 were built in the 15th century and 48 of them were built in the 16th century. It is likely that as the first building date goes back to earlier periods, the possibility of the building's reconstruction increases. Especially for small mosques, it is hard to stand still despite the material deteriorations and disasters such as fires and earthquakes. Among these 153 mosques, 25 examples that reveal varying situations such as the date of reconstruction, the donor of reconstruction, or the use of existing materials in the reconstruction as stated above are given in detail in this dissertation. 17 of the examples are the mosques that are extant while 8 are not. 3 examples where the reconstruction was planned but not implemented are also presented. While presenting the examples the use of visual archival materials such as historical photographs and maps are elaborated simultaneously with the Ottoman archival documents. The cost estimates and cost journals are used to analyse the reconstruction process in relation to the ways of arrangement of the applications, the use of old and new materials, and building techniques. The purpose of the architectural reconstructions carried out in the 19th century was to maintain the function of the building and the name of the patron, rather than keeping the building standing as it was. Therefore, even if the structure changes completely, its name and function do not change. Since mosques were rebuilt on their original plots, the location of the structures remains constant, so they reach the present time as fixed points in the history of the city. Although the style, material, technique, and additional functions may change in the reconstructions according to the needs and tendencies of the time, the waqf service is revived and sustained by preserving the name, function, and location of the building. Preserving these three components also contributes to preserving intangible values affiliated with the social life integrated to the buildings. Reconstruction is a practice for which certain limits and rules had been tried to set since the day it was discussed in the field of conservation. This practice, which often exceeds its purpose, is defined and tried to be limited as a process that functions for the continuation and improvement of the memory of the society, especially in situations such as war and disaster that may cause sudden loss of creations. Apart from reasons such as social improvement and reconstruction of cultural continuity, which have become almost the problem for conservation today, it can be applied with motivations such as the economic gain brought by the heritage-tourism relationship, the opportunity to build in historical settlements with construction restrictions, and the political interests that the landmarks will serve for. The word "ihya" is used in the 19th century archival documents meaning "bringing back to life" for the mosques partially or completely reconstructed because they can not be used anymore. This research shows that in the 19th century these mosques were rebuilt in their original name but with new architectural styles and designs according to the needs and architectural tastes of their time, and on the original plot of the old mosque. The word "ihya" that is currently used for "reconstruction" refers to modern replicas of historic buildings. Especially the reconstructions of the mosques lost decades ago in Istanbul draw significant attention. Despite the change in the built environment and the needs of the users, reconstructions are pushed to the point that even shifting the original location of the building might become necessary. The lack of adequate documentation, something deemed obligatory for the reconstructions, is also a big problem which causes false/inaccurate replicas. These reconstructions differ from the 19th century examples in ways of intentions and results. In the 19th century the intention focused on continuity of the function, yet now it focuses on continuity of the image. This study aims to enable an in depth understanding for the real place of reconstructions in our conservation history, a fashionable but debatable practice today. It also hopes to contribute to the probable future interventions to the historic buildings that are presented in detail in the dissertation.
dc.description.degree Doktora
dc.identifier.uri http://hdl.handle.net/11527/20603
dc.language.iso tr
dc.publisher Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
dc.sdg.type Goal 9: Industry, Innovation and Infrastructure
dc.subject 19. yüzyıl
dc.subject 19. century
dc.subject Osmanlı arşivi
dc.subject Ottoman archive
dc.subject Osmanlı mimarisi
dc.subject Ottoman architecture
dc.subject İstanbul
dc.subject Istanbul
dc.title 19. yüzyıl İstanbul'unda tarihî camilerin ihyası, örnekler ve arşiv belgeleri üzerinden bir tespit ve araştırma
dc.title.alternative Research through archival documents on the reconstruction of historic mosques during the 19th century in Istanbul
dc.type Doctoral Thesis
Dosyalar
Orijinal seri
Şimdi gösteriliyor 1 - 1 / 1
thumbnail.default.alt
Ad:
502082207.pdf
Boyut:
45.47 MB
Format:
Adobe Portable Document Format
Açıklama
Lisanslı seri
Şimdi gösteriliyor 1 - 1 / 1
thumbnail.default.placeholder
Ad:
license.txt
Boyut:
1.58 KB
Format:
Item-specific license agreed upon to submission
Açıklama